25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyer 8 3 MAYIS 1982 StrauzsHupe, kovboy şarkılarını seviyor 3Büyükelçinin entellektüel gelışıminde kendisinde en çok etki bırakmış kişilerden biri 19'uncu yüzyılm ilk yarısmda isim yapmış tinlü Fransız sıyasal düşünürü ve devlet adamı Alexis de Tocqueville'dir. Büyükelçi, 19'uncu yüzyıl düşünürlerinin büyük bir bölümünün kendisini etkilediğini belirtiyor. Bunlar arasında Vîyana ekonomi okulu ve dönemin siyasal coğrafyacıları başta geliyor. Klaslklerden en beğendiği düşünür ise Montesqiue. Yirmincl ytizyılda kendisini en çok etkileyen isim ise Chicago Okulu'nun babası Milton Friedman. Strauzs Hupe, akademik karıyeri boyunca 20'nin üzerindekî kıtaba imzasmı atmı^tır. Bunlardan büyük bir bölümü NATO ve stratejik konulan işlemektedir. Bu nedenle kendisini NATO ya adadığmı gösterircesine «I am a NATO man» (Ben bir NATO adamıyım) dıye tanıtacaktır. Strauzs Hupe, 1968 yılmda oğretîm üyeliğinden emekli olur. «Emekli olduğnmda herşeyden elimi ete&imi çekeceğimi sanmıştım. O da ne? Kendimi birden diplomaside buldnm.» Büyükelçi olarak Hint Okyanusundaki bağlantısızlık ha reketinin öncü ülkelerinden Sri Lanka'ya Büyükelçi ola rak gider. Bunu Belçika Bü yükelçiliği izler. 1976 yılmda ise Başkan Nixon tarafmdan ABD'nin NATO Daimi Temsilciligine atanır. Bu gö revi 1977'de Başkan Carter taraîmdan Washington'a çagırılıncaya dek devam eder. Bu sırada NATO'da tanıştığı ve dostluğunu ilettıği meslekdaşlarından birt de Türk temsilcisi Büyükelçi Coşkun Kırca'dır. Diplomatik karıyeri sırasmda uluslararası alandaki bir çok ünlü isimle biraraya gelir. Bunlardan biri de Federal Atman Sosyal Demokrat Partisi'ntn lideri Willy Brandt'tır. Brandt ile tanışması bundan 20 yıl 6ncesine, Berlin Belediye Başkanüğı'na kadar gider. GelReielim bu alanda unutama dığı kı§i Dr. Kîssinger'dir. Strauzs Hupe, Kissingerin Dışişleri Bakanı olduğu sırada NATO temsilcillğinl yapmış olmaktan gurur duy maktadır. «ülnslararası ko nnlar üzerinde smırsız bflgiye sahip, büyük kavrayışı olan bir Dışişleri Bakanıydı. En büyük şansım onunla Nixon'un başkanlıgında birlikte çahsmaktı, Nison Kissinger ilişkisinin önemi hiç kimse tarafından anmsanmamalıdır. ABD'de dış politikaya bu kadar hakim bir başka Başkan çıkmamıştır. Bu ikilinin rolünün büyüklüğü üzerinde yargıyı tarihçiler rerecektbr.» Tarihm vereceği yargıdan Büyükelçinin günlük yaşamına atlıyoruz. Strauzs Hupe, sabahları gün ışımadan kalkar. Banyodaki sabah temizliğinden sonra 20 dakika kadar cimnastik yapar. «Yaptığım hareketler kısmen îsveç cimnastiği, kısmen de yogadan oluşur. Sabah cimnastiği sagbğım acısından olduğu kadar gü ne neşeyle başlamamda da baş yardımcıdır.» Büyükelçi sabah kahvaltısında ne çay ne de kahve alır. Sabahları Ankara'da Ingillzce yayınlanan «Tnrkisb DaJly News» gazetesini ve bu rada çıkan Türk basınından özetleri dikkatle okur. Daha sonra dergileri karıştırır. Genellikle bir makale okumadan evden çıkmaz. Sonra da her zaman «My Dear» diye hitap ettiğl karısına «Good bye» diyerek Büyükelçıhğe hareket eder. ' Sabahkî programına göz attıktan sonra çalışmaya koyulur. Misafırlerı çoktur. Kendisi de sık sık meslekdaşlarım ziyarete gider. Ak şamları 11.30 gıbı erken bır saatte yatar. StrauzsHupe, boş zamanlarını çoğunlukla kitap okuyarak değerlendirir. Okuduğu kitaplar daha çok siyasal konulardadır Isındığı kıtabı en çok iki ya da üç okuyuşta bıtirtr. Hafta sonlannda tenıs oynar. En büyük ilgı alanlanndan biri de arkeolojidir. «Bn açıdan baktığrımızda Turkiye'den daba cazip bir iilke düSünemiyorum. Rarımla srittiğimiz yörelerdeki arkeolojik yerleri ve müzeleri geziyoruz. Türkiye'de her dönemin arkeolojisiyle rastlaş mak miimkün, çeklci olan da bn..» Siyaset dışında alsralara yönetoediginden edebiyata ilgisi de smırlı kalmış ABD Büyfikelçisinin. «d8oş zamanlarımda nadiren bir ro man okurum» diye anlatı* yor ve ekliyor: «Belkl yıllar • ABD Btiyükelçisi, dinc görünmesini uher zaman ölçülü,, olmaya bağhy ABD nın Ankara B.Elcisi anlatıyor Belki de bundan sonra ulus dev letlerinden evrenselliğe doğru yol alacağız. Bizim bir bakıma hem talihimiz, hem de talihsizliğimiz bence, bu büyük devrimin, geçiş döneminin tam orta yerinde olmamız. Ankara ya geldikten sonra karısı Türk müziğine merak sarrnış. Büyükelçi Klasik Türk Müziği için iyi ya da kötü diyemiyor. «Çünkü herhangi bir yargım yok. Ancak Klasik Türk Müziğüıdeki kovu melankoli benı çekiyor.» demekten de geıi kalmıyor. devletlerine bıraktı. Bu sistematik bir degişimdir, İ9te insanhk tarihindeki gei" çek devrimler bunlardır. Bel ki dp bundan sonra ulus devletierinden pvrenselüge doğru yol alacağız. Bizim bir bakıma hem talihimiz hem dc talihsuligîmiz benre, bu büyük devrimin, geçiij döneminin tam orta yerinde yer almamız.» Soyleşinin sonunda Strau^o Hupe've dınç gözükmesini neye borclu olduğunu sormadan edemiyoruz. Oülerek ışaret parmağını kaldırıyor ve yüzüne bir hoca ıfadesi takmıyor: «Her zaman ölçulü ohnaya..» BİTTİ UNUTVMADIG KIŞI Strauzs Hııpe uluslararası alanria bıcok ünîıi isimlo biraraya gelmiş. Antak unutamadıgı kı<ji Dr. Kis&inger. Ihıpe, Kissinger'in Dı^işleri Bakanı olduğu sırada NATO temsilciligini yapmış. Danısma Meclisinderı * Görüntüler... Danışma Meclısınde Toprak ve Tarım Reformu ön Tedbırler Yasası geçıci maddesi ıle ilgıli tartışmalar ilgınçti. Bu «Ankara Notlan»'nda, gdrüşmelerden kesitler atmak ıstedım. Komısyon üyesı Mehmet Velid Köran, Konıısyon raporu aleyhmde konuşmak ıstiyor. Başkanlık kursüsünde Başkanvekıli Fenni Islimyeh var: BAŞKAN ...Yanî ikinci olarak bize verdiğiniz mptinde, umumi heyete sunduğunuz metinde bir fıkra ilave edilmiştir. O itibaria size rapor istikametinde kotıuşmak imkanını vereceğim, kusura bakmayın. Buyurunoz efendim. MEHMET VELtD KÖRAN Efendım ben raporun aleyhındeyım. BAŞKAN O zaman lütfen bu rapora muhallf oldnfnnuzu ifade ettnek durumundaydınız. MEHMET VELID KÖRAN Efendim, arkadaşlannaa soyledim ama ihanet yapjldı. BAŞKAN EstağfuruUah. Ben maaleset takdir hakkımı bu istikamette kullanmak yctkisine sahip değilim. Rapor yönünde size söz veriyorunı. Buyurunuz efendim. (Alkışlar..) 28 nisan günliı oturumda Başkanvekill Veflk Kitapcıgil yönetti Danışma Meclisı toplantısını. Konu, yi"" ne Toprak ve Tarım Heformu Tasansı. KürsÜde Uecdet Gebeloğlu var: NECDET GEBELOĞLU Sajnn Başkan, değerli arkadaşlanm; Ben, Komisyonun bır üyesl olarak şahsım adına bir açıklamada bulunmak uzere yuksek huzurlatınm ısgal etmış bulunuyorum. Tasarının tumü üzerinde söz alan bazı üye arkadaşlar, Geçîd Komisyonun ek raporunda, Uria Ziraal Odası Başkanı'nın isminm de yer almasına ve hatta, dınlenmesine karşı haklı olarak eleştirilerda bulundular. Bu hususu, Komisyonun ittifakla alınmış bir kararı ol maması nedenîyle, oluş şeklıni açıklamak istiyorum. Şahsen tanımadığım Ziraat Odası Başkanı'rua Ko misyona klm tarafından davet edilıniş olduğunu Ko» raısyon müzakeresi sırasında Sayın Başkana sordum. Başkan, «Ben davet ettim» dediler. Komisyon kararı olrnası gerektiğiai ve bu hususun oylanması lazım geldiğını kendilenne soylediğımde, «O zaman karar alalun» şeklinde bır cevap verdıler, ben de karar alıranası gerektığini söyledım. Bu mesele oylandı ve bendenız, Sayın Şerafettin Yarkm, Necdet Salih Özdoğan dinlenmemesi ıçin oylanmızı kullandık. Başkan ve diğer iki üye ıse, konuşması lehınde oy kullandılar. Başkan taraü çoğunluk kazandığı için, Ziraat Odası Başkanı'mn Komlsyonda konuşmasına karar verildi ve komıstu. Durum bundan îbaretttr. Saygıyla arz ederim. (AUasIar..) BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Gebeloğln. Saym Alpdündar, buyurunnz efendim. MUSTAFA ALPDÜNDAR .. Hükukçu hocalanmıa Mzi bagışlasınlar. Bunun adına düpedüz bir devlet soygunu denir. Devlet, aynı amaçla tekrar milyarları verecek ve aynı amaca gerçekleştırecek. (O gün Danışma Meclısi uç oturum yaptı. Görüşmeler kızışmıştu Kürsude Devlet Bakanı İlhan Oztrak var..) DEVLET BAKANI İLHAN ÖZTRAK ...Şımdi bazı konulara değınirken anayasaya da saygı gereği dıkkatli olmamız gerekır. Ancak, görüşülen dava hakkında bır mütalaa olarak değıl, fakat hukuki gerçeği dile getırmek bakımından bazı noktalara da değinmek iste1 rım. Çünku müktesep hak ulvi bu kavramdır. Acaba gerı alma hakkı doğdu mu?.. Geri alma hakkının teessus edıp etmedigım ıyı değerlendirmek gerekar. Bazı.. GEÇICÎ KOMtSYON BAŞKANI TURGUT YEGENAGA Sayın Başkan, ba mahkeme ile ilgili bir konu efendim, mahkeme buna karar verir. DEVLET BAKANI İLHAN ÖZTRAK Sayın Komisyon Başkanı, mahkemede dava açan avukatı dinledıruz; o da gıtti yenı davalar açtı. Polemiğe girmemek ıçın adetlennı sbylemek ıstemıyorum; müsaade buyurun. gerçekleri dile getirelım. («Devam edin, gerçeklerı sövlpyin Sayın Bakaıı» seslcri..) BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan. DEVLET BAKANI İLHAN ÖZTRAK ...Toprak reformunda «Veriyorum» deyıp köylüyü aldatıp, bayram vaptırıp arkadan «Alıyorum» dediğinîz zaman o bölgeyı altüst edersiniz. «Toprak reformu yapacağnn» diyen devlet onu bır şerel sozü olarak vermiştir, yerine getırır... Şımdi hemen bir noktaya daha gelelım: PeM, böyle duşunüyordunuz da neden bizı bu kadar rahatsız eden, vaktımızı alan bu kanunu buraya getirdiniz diveceksıruz pek haklı olarak. Bu tasarıyı mahkemelere mudahale içın değıl. vatandaşlann lüzumsuz yere aldatılarak onlar adına davalar açılması, onların zamanlanmn beyhude yere kaybettırilmesi, bölgede almak isteyen ve elınden toprağı alınacak iki kıtle arasındaki kırgınlıkların davalar sonucu ortaya çıkmaması için getırdık, sosyal huzursuzluğu önlemek için gettrdik. Eğer bunu getirmeseydik mahkemelerden başka türlü çıkmayacaktı. («Bravo» sesleti ve alkışlar..) Nitekim öyle oldu M, her geçen gün dava açılır oldu. Bölgede öyle avukatlar var ki, 50 dava açmış reddedilmiş. Danıştay'a gitmiş, Danıştay'da 50 dava açmış, reddedilmiş, bu kanundan beri vekalet derubte edlyor. «Vekalet deruhte edip etmedlğini» sorduğunuz zaman, ettığinı dahi resmi makamlar önünde söylemek dürüstiugünü göstermiyor, döndükten sonra da yeni davalan açıyor. Adetlenni söylemek istemıyorum. («Söyleyin» sesleri...) var kl, bir roman okumadım. Ancak srençken en göz de romancım Stendhal'di. Yine gençken Victor Hngo'nun siirlerine hayrandım. Büyük Amerikan sairi Walt Whitman'ın şiirini de beğenirim. Ancak şiiri orada bıraktım.» Sinemaya ilgisi de üç aşa ğı. beş yukarı aynı. «Belki benim yanhşım ama, hemen hemen hiç sînema seyretmiyorum. Sinemada geçirereğim zamanı okumaya, ya da kendim için birkaç sayfa yazmaya ayırmak bana daha gerekli geliyor.» En beğendiği sınemacı ünlü Avusturyalı yönetmen ve oyuncu Eric Von Stroheım. Büyükelçi, «yeni bir film sey retmektense Stroheim'in ytt nettiği «Grande tllusiou»u bir kez daha seyretmeyl ter cih ederim» diyor. «tyi bir kulagım yok. Karımın kulağı iyidir» diyen Büyükelçi, klasiklerden Vivaldi, Haydn'ı beğeniyor. «İyiyse», caz dinliyor. Bir de kovboy şarkılarını dinlemeyi seviyor. Ankara'ya gel dikten sonra kansı Türk müziğine merak sarmış. Bü yükelçi, klasik Türk müziği için ıyi ya da kötü diyemivor. «Cünkü herhangi bir yargım yok. Ancak klasik Türk müzigindeki koyn melankoli beni çekiyor» demekten de gerı kalmıyor. Büyükelçı StrauzsHupe'ye yaşama bakışını soruyo r\n. «Benim yaçımda hlr insan için iyimser olmaktan haşka yapacak birşey olmasa gerek. Ben her zaman iyimserim ve yaşama neşey le eğilirim» dıye yamtlıyor Büyükelçi. devam ediyor: «İnsanhk bngıin karşı kar şıya bulonduğn biitün sornnların ve çalkantıların üstesinden geimeyi başaracaktır. tnsan kendisini bugıı nun sorunlarında kaybederek tarihin akışını gözardı etmemeli. Her nesil en giiç sorunlarla kendisinîn »oğuş tugu inancındadır. Ben buna katılmıyorum. Tarihin çalkantiiarı bizi güç bir döneme surüklüyor. Orta çagdan modern çağa jreçilirken feodaliznı de yerini ulus Calısmaktan gurur duydugu NixonKissinger ikilisi icin haklarındaki yargıyı tarih verecektir,, diyor CAZ DİNLİYOR «İyi bir kulağım yok. Karımın kulağı lyldır* diy&n Büyükelçi, klasiklerden VI* valdl, Haydn'ı beğeniyor. «iyiyse» caz dinliyor. Turk müziği hakkında bir yorumda bulunarmyor. Fotoğrafta Büyükelçi StrouzsHup», Sedat Ergin'le soyleşirken... 8Büyük Benzinlik deâikleri yere geldik. TIRlardan aduc atılacak yer yok, Baba olduğu yere bıraktı arabayı. Hemen pıjaznalannı giydi. «Naaıl olsa sabah erkenden kaldınr bizi bu heriüer, iyisi mt yatıp uyuyakmj» Gecenin ikisi olmuştu. Yattı, hemen horlama ya başladı. Dışandan Uvey kardeşımın mazot deposuna çarpan tazyfldi sldik sesi Bir dtiş görüyormusum. Blrtne küfrediyorum. Ettigim küfürü gözlerinü acınca kulağımla da duydum. Arkadaş birader mi? Pırader ya, söyle bi Avrupayı gezdirelim dedik. Kardeş kusura bakma ama Avrupayı gezmek içın bu TIR yolundan başka bir yol bulamadın mı? Baba laf kanstırdı. Çay demlemiştik. Hemen doldurdu onun bardağına. Senin oğlanın işi ne oldu? Kurtardık çok sükür. Askere gitti. Baba bana döndü. «Oğlu hapisteydi Musa'nuı» dedı, «Iyi be çok sevindim». Neden hapısteydi çocuk? Sol, dedi. Boş bulunmuş tu. Oyle diyorlar yam.. Baba başını salladı. «Xalnız senin başında değtl Id, bizim sürücülerin arasmda çocnkları, kardeşleri hapiste adam çok var.» Bir süre sustular. Neden abı? dedi Musa, gorüyorlar çünkü bizim çektiklerimizi. Sonra seslenni alçalttılar, benden gızler gibi konuşmaya başladılar. Mehmet adında bır sürücü İran yolunda kaçak malla yakalaamış. «Çok acıdnn oflana» dedi Musa. Ihbar varmış. Kapı vuruldu. Baba açtı. Ikı genç adam. Selamınaleyküm usta. Aleyküm selam. Bizi karşıya geçirsene. Nasıl olacak o ış? Bin Mark verinz. EUne bir çanta alıp gümrUJcte muamele yapıyormuş gibi dolaşıyormussun Eee? Pasaport sorarlarsa, «Ara hada» dıyormuşsun. Hasör lan sersert. Abi valla, böyle kaç tane arkadaş geçti. Musa uTladı yerinden, bagırmaya başladı. Ulan ıstemiyor iste sizi 1,'1K:CILARIMIZ Ayrupa Yoliarııuia Ümür BUGAY Âvusturya, TIR'ların geçisine hafta sonları izin vermiyor # Sürücüler gittikleri her yerde, her şeyi markla hesaplıyor Scanıa'da çalışan Avusturyalılar seviyor bizim sürücüleri. Servisin sekreteri sempatik bir kız. TIR sürücüsü bir Türk sevgilisi varmış. AnkaraJzmir, Istanbul'dan atümış kartpostallar var, odanın camlarında. beriilerl Sız hâlâ kapüannda kopek gibi yalanıyorsunuz. Adamlar korkuyla geriledller. Biri yıne de soruyor. Tel örgüde kopekleri var mıdır bunlarm abi? Baba da çıldırdı. Vaaar yaaa! Kopekleri de var, mayınları da. Paramparça olursunuz ulan! 21.30'a doğru Avusturya'ya gırmıştık. Boş olduğumuz ıçın çabuk bıttı ışlerımız. Avusturya TIR'ların geçışıne ızın vermiyor haita sonları. «Havlunu, çamaşırını al banyoya gideüm» dedi Baba. Küçuk çantaya eşyalarımızı, sabunumuzu koyup gıttık. Kapısuu anahtarla baba açtı, «Herkes bilmez bnrayı» dedı. îçenye girdık kilitledi. Bır vemek masası, iki ranzalı bır karyola, tuvalet, yanmayan bır gaz sobası ve bir banyo rar ıçinde. Duvarda çeşıtlı dülerden şöyle bır yazı asılı «Bu vorgıınluk odasına hn$ geldjniz. Bekleme sürelerinde bnrada dinlentp kendnıize çe• • , " * parası veriyorlar. Şımdi anlasüıyor Mustafa'nın neden maaşının 30 bın olduğu. Ayda yirmi gun yol gideri alsa, 200 Dolar kaybı olur. Yahu sız neden Malıye Bakanlığma, Merkez Bankasına duyurmuyorsunuz bunu? Sizin paranızı ışletıyor herıfler. Sözde duyurduk, bızım aramızda öyle sovsuz adamlar var ki. Valla doğru diyosun Baba. Şu yolda gitsin, gelsm da tek, bogaza tokluguna bile çalışmaya razı. Başka dalgası var. Kaçak gdtürecek. Hepımız sarhoş olduk. Söz dondu, dolandı kadına geldi yıne. Macarıstan'dan, Bulgarya'dan sevgüı ablalardan, yengelerimızden konuşuyoruz. Sürücülerin bu önemli sorunu. Evlerınden yırmı gün, Otuz gün, bazen daha da fazla uzak yaşayan bu adamlar ne yapacak, nasıl çözümleyecekler bu doğal gereksınimlerinı? Gerçekçı gozle bakmaJc gerek. Pazartesı sabahı lapa, lapa kar yağıyordu uyandığımlzda. Servıs açılmıs. Baba yola çıkmadan önce tarlarını yaptırmak istıyor. Uvev oğulun aşî uzunmuş. «O bugün kurtulanıaz buradan» dedı. Scanıa'da çalışan Avusturyalılar seviyor bızım sürücüleri. Servisin sekreten şışman, sempatik bır kız. TIB sürücüsü bır Türk sevgılısı varmış. An kara, tzmır, Istanbul'dan atıl mış kartpostallar var odasınm camlarında. Kahve getırdı. Bızunkıler Mümh'ı aradı. Hanım çalışıyor. Kız Baba'yı teletona çagırdı. «Ben ne göruşeceğim?» dedi Baba, «Sen konuş oğlum. Akşama kalmaz Münih'teyim. Sor bakaiım uereden alacağız malı. Irak'a gıtmem bak.j. Kabara rak bır sıgara yaktı. Baba geliyor dediler mı ödlerı patlar bunların valla. Konuşur muyum ben o karıy Ja? Bı kere burdan aradun. «Baba sen buraya gelme. Ber. Hn'e git önce» dıye akıl verıyor. Param yok. Yolda kalmı şım, bı tepem atı. «Ulan kan şimdi TIRTa geliynrura ora ya aynen bilmemnerene kadar girerim» dedim. kapattım. Şışman kız anlamadan, gülümseyerek dınlıvor Baba'vı. TARIN: YOLLARDA TÜRKÇE ÖĞRETMENLtĞt YAPIYORÜZ Sınırda TIH kuyrukları 34 kilometreyi buluyor. ki, düzen verebilirsiniz. Buradaki kolayhklardan lütfen itina ile fsydalanmız ve is arkadaşlarunzı sayınız. Karayonlanm uzun mesafeler boyunca suren tekmil AvrupaIı şotörlerin işinin dnemini takdiren ve şükran borcumuzun bir nümunesi olarak bu odayı kurmuş bulunuyoruz. Hepinize bayırlı volculuk ve ailelerinizin yanına salimen dönmenizi dileriz». Pazar sabahı kalkmak ıçın acele etmedık. Avusturya'dan geçen her sürücü uğrarmış bu kdye. Mama dediklerı bır kadın var. Kocası Hofman, Avusturya'mn eski motosıklet sampiyonlanndanmış. Kazada ölmtiş. Çiîtçılik, benzıncılik, parçacılık yapıyorlar. Yol tistüne de bır bakkal açmışlar. Masaları süreklı kurulu. Üstünde tereyağı, sıcak kahve, sut ve recel duruyor. Ne zaman gıdersen bır yumurta pışinp onune getiriyorlar. Havlunu alıp gidersen banyosu da sürekli acık. Böyleymış Mama'nın düzeni. Ko casının anısım yasatmak ıçın surdürüyormuş bu geleneğı. Demır parmaklıklı kapının üstunden atlayıp servisin bab çesıne girdik. Yapılacak bır şey yok. Buyur edildik, hemen sofraya oturduk. Taze fasulya pışırmışler soğanh, domatesli salata yapmışlar. Sucuk da dpgradılar. Beyaz peynır neüs. Rakıları doldurduk. Baba biraz nazlandı ama ıçtı. Kaset çauj"orlar. Baba durup, durup «Şu Kimbiür'i koy be oğlum» diyor. «Karının sesi yok ama bunu giizei söylüyorj» Baba bu seter sana bir teyp alalun artık. Taşın üstünde oturuyorus. Ayaklanmız dondu. Hava kapadı, sulu kar yağmaya baş. ladı. Sofrayı topladık. Yürüduk, köyün Içinde bır kabveye oturduk. Baba çay, biz konyak içtık. Isındık biraz. Otur, otur vakit geçmiyor. Dısansı soğuk. kamyonun lçlnde oturulmaz, yatmak için erken.. Sürücüler her şeyi Markla hesaplıyor. ötekı sürücü konyakçı, biz bîrini bitarene kadar iki tane daha yuvarladı. «Baba demek size harcırahuıızı aynen veriyorlar?» dıye sordu. önce anlayamadım bu soruyu. Işın, ıçinde iş varmış. Onun şırketi Merkez Bankasından sürücü adına aldığı dovızın hep smı vermıyormuş. Gündelığı 18 Dolarsa, onunu kendi alıp, sekizıni sürücuye venyormuş. Üstünü Türk parası olarak odüyormuş. Babaların şırketi tümünü veriyormus artık sü rücüye. Eskiden size de mi böyle yapıyorlardı?. Yaa, Bîz de basıyorua lmzayı bordroya anam. Daha gözümüz açılmamıs. Bir gun farketıtm oldüruyordum o muhasebeci pezevengi. Bizde hâlâ acemi şoförlere yapıyorlar o numarayı blivo musun? Adam dövız almış görünüyor maaş bordrosunda, Türk
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle