19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 2 MAYIS 1982 göre değil, duygulara göre üç aşamaya bölmüş ve şöyle yazmıg: Bir merhaleden güneşle derya görünür Blr merhaleden her iki dünya görünür Son merbale bir faslı hazândır ki sttrer Geçmiş gelecek bepsi de rüya görünür. Demek ona göre yaşamın birinci agaması (gençlik) her şeyin güllük gülistanlık göründüğü; ikinci aşaması (ortayaşlılık) ömrün başlangıç ve sonunun bilincine varıldığı; üçüncü aşaması. (ihtiyarlık) ise yaşanana ve yaşanılacağa gerçek değil, düş gözüyle bakıldığı çağdır. Ozan böylece kitap dinlerinln «yalan dünya» felsefesini benimsemiş görünüyor. Onun bölümlerinin son aşamasmda bulunduğum halde ben bu görüşü paylâşmıyorum. Çünkü kişioğlunun «son merhale»de de her çağmda olduğu gibi, toplum için yararlı işler yapabileceğine ve geleceğin de aydmlık olduğuna inanıyorum. Sanmm çok yıllar önce bir kez daha yazmıştım: Alman filozofu Johann GottHeb Ficbte (17621814)nin «Çıkareıllk ile idealistlik (ülkücülük) siirekli çatışma durumundadır; geçic! olarak çıkarcılar iistün gelir ama son utku (zafer) ideallstlerindln» sözünde yatan gerçeğl hiç aklımdan çıkarmıyorum. Fichte, 1808 de Napolyon'un egemen olduğu Almanya'nın Berlln kentinde yazdığı «Alman Ulusuna Sesienişler» adlı söylevi ile kurtutuş savaşmm düşünsel yönde hazniayıcılanndan biri olmuştu. ••* 1934 yılmdan başlayarak dört yıl boyunca yurttaşlar tüzesi (medeni hukuk) ve blr yıl süreyle de hem yurttaşlar. hem Eoma tüzesi derslerlni smıf ta Almanca'dan Türkçe'ye çevirdiğim A.B. Schwarz o tarihte 50 yaşında bir Ord. Profesör, ben de 30'un içinde bir doçent idim. Eski Yunanca, Latince, Almanca, Fransızca, tngillzce, Macarca dillerini çok lyi bllen ve Türkiye'ye gelmeden önce Almanya'mn Leipzig ve Preibourg Br., îsviçre'nin Zürich, îngiltere'nin Oxford hukuk faktiltelerinde profesörlük yapmış olan bu ünlü bilginle aramızda derin blr dostluk kurulmuştu. 1953 yılında bir ilkyaz günü onun oturduğu Cevat Bey Apartmam'nm bütün Bebek koyuna ve Boğaz'm güneyine Y ahya Kemal lnsan yaşamım yıllara Yasamın Türlü Evreleri Hıfzı Veldet VELİDEDEOĞLU b k n • genls balkonunda başbaşa çay aa • içerken bir ara bana, her vakitki gibl «Lieber Herr College» (sevgili meslektaşım) diye hitabederek şöyle demişti: «İnsan sonu görünmeyen uzun bir caddede yürüyen kişi gibidir caddeyl kesen küçük yan sokağm köşesinden içeriye saptığmda sokağm sonunn birden görüverir. ömür denilen şey de işte böyle...» Schwarz o sırada 68 yaşmdaydı, ben de 48. Her ikimiz de ordinaryüs ünvanmı taşıyorduk. Onun bu gözlemindeki derin anlamı iki ay sonra izinli olarak gittiği Almanya'dan ölüm haberini aldığımda daha iyi anladım. Orada açığa vuran habis bir kan kanserinden yirmi gün içinde gidivermiş. Oysa kendisini îstanbul'dan uğurladığımda çok sağlıklı ve neşeliydi. Demek iki ay önce evinin balkonunda bana söyledlklerl, bir önsezinin belirtileri imiş. Nereden bilirdim ve bilsem de ne yapabilirdim! Napolyon Bonapart Avrupa'da InglUz Adaları ve Rusya dışmda hemen bütün ülkelerl eline geçirmiş, artık blr yerde durması gerekirken bunu yapmayarak Rusya'ya saldırmıştı Moskova'ya kadar llerledlği halde korkunç kış soğuklannda ordusu ile birllkte aç ve perişan olarak gerl çekilmiş, 1813'te Rusya Avusturya birleşik ordularma yenilip Paris yakmlarındaki Fontainbleau sarayında 11 nlsan 1814'te imparatorluktan çekilme belgesini imzaladıktan sonra Fransa'nın gttneylndeki Elbe Adası'na gönderilmişti. Ertesi yılm martmda oradan Fransa'ya çıkıp yeniden kurduğu «yüz günlük iktidar» döneminde 18 haziran 1815 Waterloo Savaşmda, bu kez îngiltere Prusya birleşik ordularma yenilip 22 haziran 1815'te imparatorluktan ikinci kez çekilerek tngilizlere sığmmış. îngllizler de onu 1821'deki ölümüne değin artık bir daha kaçamıyacağı SalnteH61ene Adası'na sürgün etmişlerdi. Oradaki tutsakhk yıllannda kendislne generallerinden Kont Montholon (1783 1853) arkadaşlık etti ve Napolyon'un ölümü üzerine Paris'e döndüğünde «Memoires de Sainte Helene» (SaintHelene Anıları adını) taşıyan bir kitap yayınladı. Lise öğrenimi görmüş olanların bildiğl bir tarih yaprağını burada anımsatmamızın nedeni, o zamanki Batı dünyasınm odak noktası olan Avrupa'da onbes yıl boyunca egemenliğini sürdürmüş olan Napolyon'un düşün adamlarma önem vermiyerek onlarla «Filozoflar» diye alay etnıesi, hukukçular için de birgün: «Onlarla yitirecek vaktim yok» demesidir. Ama buna karşın, kurduğu bir bilim komisyonu ile o tarihte, her yöresinde ayrı ayn kuralların uygulandığı Fransa'da yurttaşlar hukukunu birleştirerek. günümüzde bile «Code Napoleon» (Napolyon Yasası) adıyla anılan 1804 tarihli Fransız Yurttaşlar Yasası'm (Medeni Kanunu'nu) ve şimdi burada saymayı gereksiz bulduğum daha birçok önemli yasayı yürürltiğe koymuştu. Dahası var: Fransa'nın çok ttnlü yurt taşlar hukuku profesörlerinden R. Savatier'nin «Bonaparte et le Code Civil» (Bonapart ve Ywttaşlar Yasası) kitabından ve az önce sözünü ettiğim Kont Montholon'un anılarından öğreniyoruz kl. Napolyon, SainteHelene'deki tutsakhk yıllarında birgün bu adanın kayalıklan tize rinde Montholon'la söyleşirken şöyle demiş: «Benlm gerçek utkum (zaferim) 40 savaş kazanmakhğım değildir; Waterloo bunca utkunun anısım silecektir. Hiç silinemiyecek, sonsuza dek yaşayacak blr eserim varsa o da benlm Medeni Kanunumdur.» Bu tarihsel gözlem gösteriyor ki, adına tüze (hukuk) dediğimiz kavram ve onun yapıcı ve uygulayıcılan olan namus lu hukukçular öyle hafife alınacak klşller değildlr. Niteklm değişen zamana göre bir çok değişikliğe uğramasına karşm Napolyon Yasası yaklaşık ikiyüzyıldan berl Fransa'da hâlâ uygulanagelmektedir. Demek ki para, ün veya iktidar sahipleri yörelerindeki dalkavuklarm sürek li övgü ve alkışlarıyla sarhoş olarak «Meğer ben ne kadar güçlüymüşüm» sanısına kapılmamalı, «Ne idim, ne olacağım» felsefesini benimseyip icraatının rotasını ona göre çizmelidir. Burada yine Napolyonla ilgili bir olaydan sdz edeyim: Napolyon son savaştaki kesin yenilgisinden sonra düşnıan subaylarının arasmda tutsak olarak bir caddeden geçirilirken, iki yanâ toplanmış Fransız halkının yuhalamasım görünce yanındaki Fransız generallne doğru eğllerek: «Şimdi yuha çeken kişiler arasında vaktiyle beni alkışlayan ve karşımda iki büklüm olan bazı simaları seçer gibl oluyorum» demiş. Türkçemizdekl «Ne oldum dememeli, ne olacagım demeli» deyiminin Fransız deyim veya atasözleri arasmda da karşılığı vardır elbet. Napolyon bunu hiç gözetmemetıin cezasını SaintHelene'deki tutsakhk yıllarında çok acı ödemiştir. ••• Bu satırları bana yazdıran etken, bugünkü 2 mayıs tarihinin, Cumhuriyet Gazetesi'ndeki yazarhk yaşamımda ulaştığım 40. yılm son günü oluşudur. Yarın bu alanda 41. yaşıma basıyorum. 3 mayıs 1942'de bu sütunlarda çıkan ilk yazımın başlığı «Medeni Kanunu'muzun Dili ve Yeni Dil Cereyanı» idi. Bugün yazsam «Yurt taşlar Yasası'nın Di)i ve Yeni Dil Akımı> derdim. öncekine göre ne kadar yalm ve güzel değil mi? Düşünmesini bilen ve düşünen lnsan kimileyln başkalarını imrendiren ama kendisine kısacık gelen uzun yaşamında geriye doğru baktığı zaman ne çok, ibret levhaları görüyor ve bunların en acısı ve en unutulmayanı da kendisine yapılan haksızlıkları yansıtan levhalar oluyor. tçinde bulunduğumuz olağandışı dönemde kural koyucuları ve uygulayıcılannm hiç akıldan çıkarmamaları gereken bir olgudur bu!. Muhbir ve Ihbar ? ercüman gazeteslnin 28 nisan 1982 günlü sa4 yısmda okuduğumuza göre 10 ocak 1982 göı nü Kayseri Ticaret Odası'nda Başbakan Yaw dımcısı ve Devlet Bakanı Turgut özal'ın katıldı«ı ğı toplantıda TMMOB'nin (Türk Mühendis &Ü: mar Odaları Birliği'nin) kapatılması istemnla;' dinleyenler bu isteği onaylamışlar; Sayın özal da bu konuda elinden geleni yapacağuıı söylemis: SÖK verlyorum, demiş. Avnı gazetenin 8 nisan 1982 günlü sayısun da «bir grup mtthendissin TMMOB'nta kapatüması dileğiyle MGK (Milli Güvenlik Konseyl'ne)' başvurduklan haberi verilmiştl. Bu iki tarih ara< smdaki sürede yoğun bir saldırı kampanyasıyla TMMOB'nin kapatılması için Tercüman'da çaba gösterilmiştlr. TMMOB, terör ve anarşi yuvasıdır. Marksisttir, Leninisttir, hatta Maoisttir, kapatrimalıdır. Pek güzel... • Daha önce buna benzer yayınlara Tercümaa' da raslandı. Sözgelimi sinema sanatçısı Tank Akan'a değin uzanan «ihbar» kampanyası yaygınlaştmldı. Acaba sonuçlar ne oldu? öteki davaları (süregeldiklerl için) bir yana bırakıp Tank Akan davasının sonucuna bakalım. Tercüman'da çıkan «lhbar»a göre sanatçı, Federal Almanya'da düzenlenen bir toplantıda Türkiye'deki yönetime atıp tutmuştu; sol yumruğtmu havaya kaldırıp MarkslstLeninist savaşımın rüzgarlarmı dalgalandırmıştı; salonu kızıla boyamıştı. Sonra ne oldu? Tank Akan mahpushaneye atıldı: sanık sandalyesine oturtuldu; ama, Tercüman'da çıkan haberln ve yapılan lhbann aslı astan yoktu. Hem öylesine yoktu ki davaya giren Askerl Savcı Akan'ın «beraatini» istedi. • Şimdi gelelim TMMOB'ne... Kayseri Ticaret Odası'nda Mühendis ve Mimar Odalarmm kapatılması lstenmiş midir? Sayın özal bu konuda elinden geleni yapacağını söylemiş midir? Bilemeyiz. Ancak «işadatnlarının oda larmdan gayn oda bırakmasak, sen sağ, ben selamet çok rahat edeceğiz» diye düşünenler vardır. Sağlıklı bir yaklaşım mıdır bu? TMMOB, ülkede yaşayan 100 bin mimar va mühendisin odasıdır. 1954'te 6235 sayılı yasayla kurulmuştur. Yayın ve hlzmet yelpazesi geniştîr. Kuruluşun yaymladığı kitaplar bir kütüphane oluş turur. Bilimsel yaymlarınm listesi ve içeriği, düzenlenen kongrelerin sonuçları ve tebliğleri bu köşeye sığmaz. Bir kütüphanelik bilimsel yaymı olan TMMOB'ni şu ya da bu yayından makaslanmış satırlarla veya bir toplantısmda söylenmiş sözlerle mahkum edip kapatmak iyi ml olur? Her kuruluşun içinde her tip ve tür insan var dır; her kurumun yöneteni yönetileniyle üstü astı arasında suç işliyenler de bulunabilir; bu eylemleri koğuşturacak olan yargı görevlileridir; adllyedir. Bu kuralı bozmaya çalışan muhbirlere dlkkat!.. • Blr yurttaş eğer bir suçun işlendiğini görür ya da bllirse kuşkusuz gerekli yere duyurmalıdır; duyurmak zorundadır; ama bu suç fikir suçu niteliğindeyse muhbir çağdışı bir kimliğe bürtlnm'ttyor mtt? • Hele Tank Akan olayınua görüldüğü gibi yalancılığı yargı kararıyla kesinleşen muhbir; muhbirlik kimliğini de yitirip bu köşeye sığmayacak bir sözcükle damgalanmıyor mu? I evcr AKBAL v Yayınlan Yasaklanıak , basın SON HAVADİS TeKln Erer, 26 nisan günlü Son Havadis'teki yazısında «Bizde "vnr deyince öldtir" söztt çok geçerlidir. Gerçekten vnr denlnce öldürürüz» diyor ve bunun örneği olarak «bu senekl KtT'lerin bilançoları»nı gösteriyor. «KİT'ler zarar ediyor. KİT'ler devlete yük olduğu gibl tenkit kampanyası başlayınca hemen tedbir almdığmı ve KtT mamullerme zant ttstüne zam getirlldîginl, böylece de KtT'lerin 1981 sonu ltibariyle tam 111 milyar Türk Lirası kâr ettigini» de belirten Erer yazısına daha sonra şöyle devam ediyor: «Böyle olunca artık klmse KtTIerden şikâyetçi olamaz. KİT ler kâr edince mesele kalmıyor. Devletln sırtmdakl yük haflHedl diye neredeyse bayram edeceğiz. Evet, devletin sırtmdaki yük hafifledl ama, bu defa vatandaşm sırtmdakl yük ağırlaşmış olmadı mı?» «(...)» «En büyük KİTIer bile yılda birkaç milyar llradan fazla k&r etmemelidir. Çünkü onlann yapacagı fahls kârlar bütün plyasaya intikal etmekte. pahalıhğm teşvikçisi olmaktadır. KtT'ler piyasada nazım rol oynamalıdır. Vatandaşın sırtma agır yükler bindirmemelldlrler.» FAZLA KÂR ETMEMELİDİRLER... •Uluaal Kültür' dergisinde lfl79'da yayınlanmış blr yazt Sultan Abdülhamit II döneminde dıs yoyın yasaklamaları...» Türker Acaroğlu konuyu derinlemesine araştırmış, yasaklanan dergi ve gazeteleri bir bir sıralıyor. Şu sonuçlara vanyon Sultan Abdülhamit II döneminde 1881 83 yıllan arasında geçen 30 ay içinde tam 32 çeşit yayın gazete. dergi, broşür, manzum kitap, barlta, resim, resimli takvim, r0simli mendil vb. yasaklanmış, buulann yurda girraesi engellenmJs, dâgjblijp„ yayılmaaı önlenmiştir. Düşünün, Kanunu Esasi'nin ilân edihnesinden sonra, bu koşullara uyacağınl söyleyerek tahta çıkan Abdülhamit bir süre sonra zorbalık yönetimini kurmuş, içte tam bir sansürcülük uyguladığı gibi yurt dışından gelen yayınlara da yasaklama koymaktan kendini alamamış... Abdülhamit 33 yıl saltanat sürdü. Acaroğlu'nun lnoelemesinde bu uzun dönemin ancak iki yılı bulan bölümü söz konusudur, ya daha sonrası? Butıu yazmakla bitiremezdi elbet. 33 yıl, Tevfik Fikrefin yazdığı gibi *Eyvah, atuz üç yıl o zehir giryeleriyiegeçip gitti. Geriye acılar bıraktı unutulmaz bozgunlar, yenilgiler, felâketler... Bakmayın şimdılerde bir takım Atatürk düşmanlan, Abdülhamit'i. Vahdettin'i göklere yücelttiklerine; tarih yaprakları Abdülhamit zorbahğmın binlerce örneklerivle dopdoludur Yalnız Tevfik Fikrefin şiirleri yeter... Neleri yasaklamışlar? Bir kaç örnek vereyim. 1881'de Atina'da çıkan 'Muhanese' adlı bir mizah gazetesi Karazkâr ve zararlı yayında bulundugtı tçin yasaklanmış. Acaroğlu «Kime karsı? Padişahm kişiliğine mi yoksa yurt ve ulus aleyhine mi? Belli değildir Ama yasaklama yüce buyrukla olduğuna göre padişahm kimliğiyle ilgili olduğu düşünülebilir» diyor. Acaroğlu «zararlı kitap ve broşürlerin girişinin yasaklanması hakkındaki 'muharreratı âliyyeyi» olduğu gibi yayınladıktan sonra şunlan yazıyon •Sadrazamın zararlı kitap ve broşurlertn yurda girmesini yasakladığı yazılı bir emri. Bu yasaklanan yayımlar hangi ülkede ve dilde. nerede, hangi tarihte, ne biçimde basılmış içerikleri, neden dolayı zararlı? Bunlar büinmiyor. Bu konuda 'her tarafça' önlemler alınıyor, kovuşturmalar yapuıyor. elde edU len kitaplar yahüıp yok ediliyor! Tam bir terör, zülum, vahşet havası... Kitapların adlan bile belll değilken, yerel valiler kaymakamlar, mutasarnflar. hele gümrükçüler postacılar, memurlar ne yapabU lirler? Dıgarıdan gelen her türlü yayını yakarlar. Nir tekim öyle de olmuş.* Geçen gün gazeteye bir öğrenci yurdunda kalan üniversiteli gençler geldiler. Bir çok dertleri, yakınmalan vardı. Biri de. kitap almak. okumak, yurdun kapısından içeri sokmak!.. Kapıdaki görevli bakıyor 'bu yasak kitap' diyormuş. Yaşar Kemalin 'İnce Memet'i, Hançerlioğlu'nun 'Mutluluk Düşüncesi' Murat Sanca'nın 'Siyasal Düşünce' gibi kitaplan da bu 'yasah' sayılan yapıtlar arasmdal.. Ama kapıdaki görevliye 'yasah kitap sokma' denilince. o görevli de yaşamı boyunca 'kitap' denen nesneyle ilgisiz biriyse, o zaman sonuç böyle olur!.. TV ekranlannda görüyoruz 'su kadar yasak kitap da bulundu' diyorlar. Bir de şu 'yasak kitap'ları açıkça belirleseler... Kime göre 'yasak'. kime göre değil, bu kargaşalık ortadan kalksa Sokaklarda açık açık satılan kitaplar nasıl yasak olur? 1882'de 'zararlı kitap ve broşürler" konusunda yeni bir karar alınmış. Buna göre. Gümrük ve Posta idarelerine gelecek yabancı dildeki kitap, broşür ve dergi yurda girerken incelenecek, zararsız görülenler bir muhürle damgalanacak. yurda girişlerine izin verilecek, zararlı görülenler yerel hükümete teslim edilecek. Bir de 'zararlı mı değil mif diye belli bir karara vanlamayanlar var! Bunlar da Milli Eğitim Bakanhğı'na gönderiliyorl.. Eğlenceli oluyor böyle şeyleri okumak... Hiç bir kitap yasaklaması amacına varmamıştır. Önemli olan, yuıttaşlan iyiyi kötüyü, zararhyı, zararsızı kendiliğinden ayırabilen birer 'aydın ki§i' yapabilmektedir. Erduran «Ama, gerekirse..» diye ekliyor. «Gerektirilirse degll!» Ve sürdürüyor yazısını: «tngiltere hükümeti Falkland Adalan'nm Britanya'ya fazla uzakta bulunduğunu, sürekli savumüamayacagmı, yeterli ekonomlk değer Içermediğine göre öyle blr çabanın anlamı da olmayacağmı kabul ediyor.» « önce Arjantin askerlnl çeksin, sonra ben adaları ona vereyim, diyor.» Pekl, gelin de sormayın: « Madem vermeye razısın, r; o isi bela bu noktaya ulasmadan niçin yapmaüsm?» «Kısa görüslü yönetldlerln kendl polltlk fiyakalan için baskalannın ogullannı ölüme göndermelerine Ulusal Onur adı verllecekse, benlm adım da Yıldınm Beyazıt!» kılan toplu sözleşmelerdeki gecikmeler, sosyal adaleti sarsıyor. Geçlş dönemine özgü özel hukuk kuralları yüzünden, yargı erkinin işlerliği konusunda, bazı eleştirller doğmaktadır. Ayrıca, geçmiş dönemin Urünü olan kavram kargaşasmm bugüne yansıyan uygulaması sonunda, «düşünce» ile «eylem» arasındaki sınırlar hâlâ çizilememlştir. Bu yüzden anarşl ve teröre yönelik cezal soruşturmaların, zaman zaman «özgttr dtişünce»yl de etki alani içine aldığını üzülerek görüyoruz.» HÜERİYET ANAYASA MAHKEMESL Oktay Ekşl, 26 nisan günlü Hürriyet'teki yazısında Devlet Başkanı Kenan Evren'in Anayasa Mahkemesi'nin 20. kuruluş yıldönümü nedeniyle yaptığı konuşmaya değiniyor ve «Bu konuşmanm ışıgında yeni Anayasal rejimin önemli blr kaç çizgisinin daha belirdigini söylemenin miimkün olduğunu» belirtiyor. «Anayasa'nın ve hukukun üstünlüğü ilkelerl ve korunmasınm 1961 Anayasası'nda olduğu gibi ylne yüce mahkemelere tevdl edileceğini» de belirten Ekşi yazısını şöyle bitiriyor: «Gerçl Anayasa Mahkemesi'nin, Anayasa'ya aykırı kanunları iptal yetklsinin aynen korunup korunmayacağı henüz belli değildlr. Ama katılmadığımız bazı kararlarına rağmen Anayasa Mahkemesi'nin geride kalan 20 yıl boyunca demokratik parlamenter rejime çok yararh hizmetler yaptığı şüphesizdir. Hiç değilse bu kurum sayesinde, «Anayasayı ihlal ettiği» iddiasıyla «bir siyasi kadroyu yargılamak ve bazılarını asmak» gibi, uygarlık ve hukuk dışı ııysrulamalara imkân kalmamaktadır.» MİLLÎYET GÜNES Refik Erduran, 27 nisan günlu Güneş'teki yazısında «Falkland bunalımı»na «ulusal onur» konusuna değiniyor. «Onur korumamn her zaman saçmalık olduğunu söylemek istemiyorum. Gerekirse o uğurda herşey göze almabilir tabli.» diyen ULUSAL ONUR VE YILDIRIM BEYAZIT!.. Mehmet Barlas, 28 nlsan günlü Milliyet'teki yazısında «12 EyIul blr demokratlk hareket değlldir. Ama halka rağmen ve halka karşı yapılan blr karsıdevrlm de değildlr» diyor ve «Bu bakımdan geçiş dönemlndekl yanlış kararları eleştirmek ve bunlara katıbnamak ile, kendini tttmden blr kenara çekip 12 Eylül'den soyutlamak ayrı seylerdin» diye ekliyor. Bazı eleştlrilerl her zaman seslendlrdiklerini, ileride de seslendireceklerini belirten Barlas, «Ama» diyor, «Şunu bilelim ki, bu önemli aksaklıklann varlığından giderek kendimizl toplumdan ve yaşadığımız dönemden soyutlayamayız..» Ve seslendirdiği bazı eleştirileri şöyle sıralıyor Barlas: «Bir "Yüksek ögretün Yasası" yanlış yöndeki kurumlaşmalara doğru üniversiteleri yöneltmlstir. Sendikal faaliyet askıya alındığı için, Yüksek Hakem Kurulu'nun ağır aksak calısmasına bıra SESLENDİRİYORUZ.. (Cumhuriyet Ankara ı (Telefonla) Milli sanayi sergisi bu gıın saat üçte Mustafa Şeref ve Rahmi Beylerîn söyledikleri kısa bir ıer nuiukla açıldı. Merasimde bütün vekiller. 2 MAYIS 1932 SANAYİ SERGISI AÇILDI mebuslar ve hükümet orkânı hazır bulundular Seıaıyı saat 3'ten ak çama kadar tahminen 10 bin kişi gezdi. ]Gününîlan!L UMUM BALIKÇILAR ESNAFI CEMİYETİNDEN Ticaret Odası tarafından gazetelerde ilan edildiği üzere esnafın sicili ticarette kayıtları kananen mecburidir. Kaydedılmeyenlerden beş lıradan yüz liraya kadar ceza alınacaktır. Bunun için cemiyetımize mensup dükk.incı «e spyyar balık sstanlarla tuzlayanlar, bal'klıane kobzımal ve D'adrabazlan ve bun lann yaMrda çalışan ts'gâhtar ve çıraklann cezaya ugrarnamak için bir an evvel 4x5 bü yükluftunde iki adet fotoğraf, nüfus ve ce miyet cuzdsnlarıyla cemiyetımizin idare mer kezıne müracaatlan ilan olunur. dış basın.. FRANKFURTER ALLGEMEİNE FALKLAND BUNAUM1 Ingiltere'nin Güney Georgia adasını işgal etmesinin uluslararası hukuka uygun olduğunu belirten The Times gazetesi, Falkland bunalımma ilişkin yorumuna şöyle devam ediyor: «Güney Georgla'nm Işgralt, Falkland bunalımına yeni boyntlar kazandırdı. Kriz daha da tehlikeli bir nitellğe büründü. Ama tngiltere'nin eylemi uluslararası hukuka uygundur. Çunkü tngiltere'nin eylemi, saldırı değil, saldırıya verilmiş bir karşıhktır. Arjantin'in yalnız baskı yönteminden anladığı gerçeği artık kavranmalıdır. BM'nin arabuluculuk etmesi bunalımı hiçbir zaman çttzemez.» MONETARİZMİN BAŞARISI Alman «Frankfurter Allgemeine» gazetesi şimdlye kadar yap tıkları hatalarla ağır eleştirilere uğrayan ABD Başkanı Ronald Reagan ile tngiliz Başbakanı Margaret Thatcher'in enflasyonla mü cadelede önemli ilerlemeler kaydettiğini ileri sürüyor. ABD tüketim maddeleri flyatlarınm 1965 yılmdan beri ilk defa yüzde 0.3 gerilediğine dikkat çe ken yazıda, ABD'deki enflasyonun yüzde 6'ya indirileblleceği ve tngiltere'de yüzde 10,4'e düşen enflasyonun bu yaz yüzde 9'a inmesinin beklendiğini belirten yazı şöyle devam Pdiyor: «Savaş sonrasınm en büyük fiyat artışı dalgasının sonu gelmJş görünüyor... Ancak merkez bankalarının sıkı para uygulamasına a"tık rahatça son verilebileceğinl söylemek yanlıştır. Şimdiden Amerikan Merkez Bankası Müdttrfl Volcker buna kar $ı çıktı. Çünkü çoğu ülkede hâlâ devletln istikrara yeterli bir katkısı görülmüyor. BUtçe açıklan ve devlet harcamalan hâlâ fazla yük sek. Ancak bu alanda da başarı kazanıhrsa, faiz hadlerlnln dttşürfilmesl ve bunu izleyen bir ekonomlk canlanma imkânı doğarj» THE TİMES (tNGÎLÎZ) şında çok yetenekli olabiliriz, Venilgi olasıhğını aklımıza bile getirmeyebiliriz. Ama, diplomatik yolu bir kez daha denemeden savaşa başvurursak, tarih bizi acımasızca yargılar.» The Washington Post gazeteslnde, Falkland bunalımı üzerine çıkan bir yazıda, Arjantin'in, tngiltere'nin Güney Georgia Adalarını işgalini kendi lehine çevlrmeye çalıştığı anlatılırken, bunalımın çözümü için her iki ülkeyl de tatmln edecek bir çözümün gerekli olduğu belirtiliyor. Yazınm özeti şöyle: Arjantin, tngiltere'nin GUney Georgia adalarimn işgalini, Amerika Devletleri Örgütünde, OAS kendi lehine çevirmeye çalışıyor. Ancak, Buenos Aires, Latin dostlarından bir yardım beklememelidir. Ancak politik bir destek sunabilir bu ülkeler. tlk olarak Arjantin'in zor kullanmış olması. örgütün alacağı kararda bellrleylcl bir gerçek olarak ortadadır... Her Iki tarafı da tatmin edecek blr çözümün bulunması, yani Arjantin'e adalann egemenliğini verlrken. tngiltere'ye adalarda yaışayanlarm çıkarlarını koruma İmkânı tanıyan bir çözümün bulunması bunalımı çözebilir. Belki, Bayan That cher, askerl blr zaferin coşkusnyla, diplomatik llişkilerl yeniden göz den geçirebilir. THE WASHİNGTON POST Cumhuriyel Sahlbi: Cumhuriyet MatbaacılıkveGazetecilikT.A.Ş. adına ;.... NADİR NADl Cenel Yayın Müdürü: MüesseseMUdürü:..., Yazı Ijleri Müdürü: Basan ve Yayan HASAN C E M A l ... EMİNEUŞAKLIGİL .... OKAYGÖNENSİN Cumhurlytt Malbaacılık ve Oazetecllik T.A.Ş. Posta Kutusu: 246 IStanbul Tel: 20 97 03 (5 Hat) THE GUARDIAN (İNGİLIZ) The Cuardian gazetesi İse dlp lomatik yolları sonuna dek denemeden savaşı başlatmanın karşısında yer alarak şöyle diyor: «Silahlar blr kez ateşlenlnce, artık olaylar kendi iç dinamizminl kazanır ve olaylar kontroldan kurtulur. tş Işten geçerse, Londra hükümeti, olayları şeklllendlrme gücünü yitlrir. Açık ve fırtınab bir denizde patlayacak savaşten tngillzlerin kayıp vermeden çıkmaları düsünülemez. Denls sava BÜROLAK. • ANKARA:.KonurSokakno. 24/4 Yenişehir Tel: 17 5e 2517 58 66 İdare: 18 33 35 • İZMİR: ^ Halil Zlya Bulvarı No: 65/3 Tel:254709131230 AVUKAT • A O A N A : « . Atalürk Caddesl, Türk Hava Kurumu Işhanı Kal 2/3 Tel; 14 55019 731 Mirac Aktuğ BORO: EV. Emek Mah. Yüdıztepe. Bloklan 5/93 Tlf: 131057 TAKVİM İMSAK 4.04 GÜNEŞ 5.56 ÖÛLE İKİNDİ 2 Mayıs 1982 AKŞAM YATSt. çalışmaya başlamıştır. 13.11 17.02 30.06 21.50
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle