25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 8 11 MAYIS 1982 V*' Emekli albay Serif Ğüralp anlatıyor: «Bazı geceler, karargâh çevresinde sîlahlar patlıyordu. Karargahta bulunanlar ikide bir silaha sarılıyor, bize yardımcı oluyordu. Iki kez Mustafa Kemal, filintası elinde yukardan aşağı înmiş, bize katılmıştı. ı MEHMEO TÖCUNU KEM4L\ MtHMfcD KEMAl. MEHMED »CEMÛL 8EICM YENı VBME 6 . R CuMHuRry6T COCU&U OLDUİIUMU • 8 âuLMuçrruR.. U L Ç VAU.ÛH. BANA VAU.Û KALlCSA SU DE OCSE K^LO Ü< E> L BEUC *uyuwsN Guza. HiDAS'lN KULAKURI ÇO«C G Ö E ÇOK 6;U;R OEOÎK ME KOLAV DE PEK ĞECEKÖİ4DİJL4R Mustafa Kemal in karargâhında sadece 48 kuruş vardı 41 r Ankara'ya harekette Osmanlı Bankasından bin lira borç alındı 2Ankaralı Genç Osman nkaralı Genç Osman (Osman Gençtürk). âşık geleneğini sürı k düren ozanların sonuncusu sayılır. Kızılyokuş'ta Mustafa Kemal Paşa'yı karşılayanlarm arasında bulunmuştur. Daha sonralan da Çankaya'ya çağrılıp, Mus tafa Kemal Paşa'ya saz çalmıştır. Dellkanhhk yaşlarımda Genç Osman'ı tanıdım, sazını dinledim. Cumhuriyet'ln kurulus yıl larında çok ünlüydü. Daha sonralan bu ününü sürdüremedi. Bayındırhk Bakan lıgında küçük bir memur 1ken. 1963 yılında 63 yaşında öldü. Bir çok Ankara tür küsü. koşması ondan derlenmiştir. Saz çalmada büyük bir becerisl bulunduğu yadsınamaz. Ancak kendi çiirle ri azdır. «Kendime Nasihat adlı çiiri, unutulacak gibi değildir. İçkiye olan düşkünlüğti nü, değerlnin yeterince anlaşılmadıgmı söyler: Içkiyi çok içme hem paran gider Üstellk Osman mldenl bozarsın divane sızarBu zıkkım lnsatu eder Kendlnl kaybeder •ın Osman. Bundan bir şey anlayamadım. (Yatağımın karşısın da duran küçük kasayı gös tererek) Paramız var, dedim. Halbuki kasa movcudu 48 kuruştan ibarettl. Müftü Kfendı bu sftzümü dinlemedi bile. Geldi. cübbesinin al tından bir torba çıkardı. Içındekl kaftıt paraları saymaya Iıa7ir bulunuyordu. Müftü Ffendi teşekkür ederiz amma. evvela Paşa ile bu hususta bir göruşseniz iyi olur. Görüştüm. knsa Mazhar Müfit Bey'dfidir, ona yerinizi dedi. Pekala. Müftü Efendi birer birer saymaya ve masanın Ü7.orine koymaya başladı. Yüz, ikiyüz beşyÜ7ü geçti. nihayet tamam bin lira (kajrıt pnra) saydı. Bon dn yataktan kalkarnk parnlan aldım ve kasaya kovdum. Bunun üzerine emirerlnl cafeırdım ve ikl şekeri verdim: «Bize birer kahve pişir» emrini verdim. Müftü zaten va7İveti anlamış olduRiından güldü. ^;a; ŞekBr pahalı, he sap Ia7im, size d« gelen Kİdpn çok. başft çıkmaz. dp£il mi? dive latifple'jtl. Kahveler içildi Muhtnrptn Müftü çıktı. Kitti Bfin do paranın miktennı dprhnl Mu"stnfa KR mnl Pfl«;a'ya hnbpr vermek U7prp ndamdnn dım ediyor, dedi. Ben de: Evet. kul sıkılmayınca Hızır yetişmez. dedim. Şimdı Hızır'ı filan bırak bakalım. Gelir ve giderl düzenlel Her şeyden evvel bugün öğle yemeğinde size bir zlyat'et çekecegım. Çoktan beridır et gördüğümüz yok. Şımdi emir venp on kıyye pirzola aldıracafcım. Ancak yefpr. Bir de Irmik helvası... Mustafa Kemal Paşa, «Israfîi başlamayalım» dedi. Bir defaya mahsus. Yann yıne çorba ve bulgur pilavına döneriz. A Ankara Halkevi'nde, Atatürk'ün kente gelişi için yapılan geleneksel törenlerde Genç Osman saz çalar, seymenler oynarlardı. Atatürk'ün özel locasından bunlan seyrettiğine çok tanık olmuşumdur. % Seni de, padişahını da aha Mustafa Kemal I Paşa Ankara'ya gelmeden önce. Ankaralılarm başı Istanbul'la derde «irmlşti. Eskl Vali Muhittin Paşa gitmiş, yerine yeni bir vali atanmıştı. Bu valiyi istemıyorlardı. Kentin ilerl gelenleri Defterdar Yahya Galip Bey'ın evinde toplandılar. valinin geri alınmasını padişahtan istemeye karar verdiler. Padişaha başvurması için de aralannda, Yahya Galip. Ha cı Arif Efendi, Hoca Hatip Ahmet Efendi'den oluşan bir kurul seçtiler. Bu kurul telgraf başma geçerek, doğ • Atatürk'ün ilk karargâhı Ziraat Mcktebi rudan doğruya tstanbul'la görüşmeye geçti. Telgraf başına Sadrazam Ferit Pa§a geldi. Ne istiyorsunuz?» diye sordu. «Padişahla bir mesele hak kında görüsmek istiyoruz. Biraz duraklama: Ne görüşeceksinfz?» •Ona arzederiz.» •Halk dogrudan doğruya padişahla görüşemez, bana söyleyin.•Biz padişahımızı İstiyoruz.» «Hayır, millet padişahla gö rflşemez.» Kuruldan Hacı Arif Efendi, bu yanıt karşısında çok öfkelendi. Tejgraf açıkken öfkesini şöyle dile getirdi. Senin gibı sadrazamı da, senin padişahını da Ankara hlar tanımıyor.» Bu yanıt karşısında bütün ipler kopmuştu. •'." Hemen Kolordu karargagittiğini gördük. daki subaylar bizi tanıdık hina gittim. lanndan selam verdiler. Bir l'omutan burada dekaç dakika sonra da trenigil. biraz sonra gelir, dedimiz istasyona girdi. Indirme ler. başladı. Bırkaç hayvan inBen beklerken sakallı bir dirmiştik kı, bir yüzbaşı ge kişi içeri girdi. Sevinç içinlip beni buldu»; deydi. Siz hemen kente gide Halis Bey kurtulduk, cek 20. Kolordu Komutan dedi. Vekili Miralay Ismet Bey'i Ne oldu? Kolordu karargâhında göre Istasyondan düzenli bir ceksiniz Vekiliniz bölugu süvari kolu yürüyüşe geçmiş. alnrak Ziraat Okulu'na gide buraya doârru geliyor Kolcek, bolük orada çadırlı orbaşı nnrdpyse Merlls'e yakducaha girecek İHstı. Tphlıke kolmadı. Peki Komutan Vekili: O hirlİRİn komutanı ile sizi tanıştırayım. Roni tHnıttı. Sevincn kiçf Anknra Valisi Yahya Galip Bev'di. Dahn sonra, îsmet Paşa ve Atatürk'le tanıstırıldım. Knrargahtaki yiiksek kişileri korumak ü7Rre bfilüğüme dü/en verdim. Halide Edip'in anısı H • Nasıl gidilecekti? POUTİKA Vt Mehmed KEMAL Coluk • • Cocuk Isi blr yana çekilmesi ile kurulmuştu. Arkadaşlardan birini kapıya nöbetci birakarak işe koyulmuştuk ki, birden kapı açıldı. Birden içeriye miidür, ikl yönetici, okulun imanıı girmesinler nıi? Hepimiz donakaldık. Doğal olarak seyircilere bir şey demediler. Biz oyunculara birer güzel dayak attıktan sonra ikl gün de kuru ekmek yemekle stıçlandık. (Okul parasız yatılı). Fdebiyat yüzünden yedigim ilk darbe bııdur. Meger o zaman da hafiyelik varmış. Biz kapıya nöbetçl koyduk ama, Içimizden biri ihbar etmtş.» Oyundan değil de dernekçllikten bizlm başımız derde glrmiştl. Daha ortaokuldayız. Hasan'ların evlnln bodrumunda blr oda var, orada toplanıyor, şurdan burdan konuşuyor, şiirler okuyoruz. Ortaokul ögrencisl sekiz, on klşl olduk. Bir de ad koyduk: Bllim Kervanı... Sözdm ona dernegiz, bilim kervanına katılmışız. Blr gün bastılar, heplmlzl karakola götürdüler. Dernekler Yasasından fllan haberimiz yok. Görevlller soruyor: «Slz dernek mi kurdunuz?» Aferln diyecekler dlye sevlnlyoruz: «Evet.» «Adı ne?» «Bilim Kervanı.» «Kurucuları klm?» «Heplmlz.» «Olmaz, be; klşl gösterln!» «Beş klşl degll ki, blz hepimiz kurduk.» «Bes klşl gösterin!» «Heplmlz.» Başladılar pataklamaya, 111e de heç kişl lsterler. Blz de beş değll seklz gösterirlz. Sonunda Hasan'm babasınm haberl oltnuş. Onu da getirmişler. «Bunlar çoluk çocuk, akılları ermez» demlş. Yukardan birlnin de öğretmenl imiş. Tek partl yönetlmi, yukardakl araya glrmlş, bağışlannuşız. Ya, .böyle İ5te. Ters düşmeyegörl... Ankara'da yayımlanan «Yaba» dergislnde All Dündar'm bir yazısında gözüme lliştl. Ona da bir öğretmen arkadaşı anlatmış. Bir gün arsa, apartman alsatcısı biriyle konuşuyorlarmış. Adam tnönü'ye, Hasan Ali Yticel'e, Tonguç'a durmadan sövüp sayıyormuş. Köy Enstitülerini açtılar da, çoluk çocuğu solcu ettiler de, bu anarşl, bu terör onlann yüzünden çıktı da. falan. fllan... ögretmen şaşırmış, sormuş: «tnönü'yU, Yücel'l, Tonguç'u tanır mısın?» «Hayır, tanımam.» «Hic lllşkin oldu mn?» <Olmadı.> «Peki, bu adamlar bugün yasıyorlar mı?» «Ne blleyim ben> «öyle lse ne dlye sövüp duruyorsun?» Alsatçı elindekl gazeteyl göstermiş. «Gazete yazıyor.» «Onlar ölell yıllar oldu.» «Vallaht kardeşim kime lnanacağımızı blz de şaşırdık.> ölülere değln uzanan söylentllere bir lşl dayandırdmız mı, altından kalkması güç olur. silah terslne teper, başka ölülere sıra gelir. Eskiden bir söztln dogrulugunu kanıtlamak tçln, «Gazete yazıyor...» derlerdl. Bazı gazetelerin ltlbar ylttrmesi tlzerine, yerinl «Radyo söyledl.» aldı. Demokratlar döneminde radyo da lpin ucunu kaçırdı, yerine «fısıltı» gazetesi geçtl. «Kardeşim, ttyle söylenlyor.» denmeye varıldı. Ne anlatıyordum? Vallahl bir şaşkınlıktır kl kaçar, kuyruğunu blle tutamazsınız.. Pirlmiz, Ustadımız Ahmet Rasim anlatır, Abdülhamit'ten önceki baskı ve zulüm döneminde geçmlştlr: «... Çocukluk bu ya! Dergide gördugümüz Gönüllü adlı blr piyesl okulda oynamava özendik. Fakat nasıl oynadık bilemiyorum. Sahne, soluklanma (teneffüs) sırasında sıraların ivas'tan, Ankara'ya aralık ayının 19'uncu gunü hareket ka rarlaştınlmıştı. Ancak mali kaynak ve destek yoktu, nasıl gidilecekti? Üç otomobil hazırlanmış, Amerikan Koleji'nin Bayan Müdürü'nden benzin ve yedek lastik sağlanmıştı. Temsil Heyetinin para işlerini üstlenen Mazhar Müfit (Kansu) durumu şöyle anlatır: .... Hareketimiz günü, sabah sekizde Yüzbaşı Bedrl Bey'le bahkaya (Osmanlı Bankası) glttik. Bitlis eskl Valisi imzasıyla blr senet düzenlendi. Bcdri Bey de tüc cardan diye kefil oldu. bln lirayı aldık.» Ziraat Okulun'a yerleşildlğinde bu bin liradan çok az para kalmıştır. 20. Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa'nm desteği olmasa sıkıntı daha da artardı. Ziraat Okulu'nda güven ve güvence var mıydı sanki? Gecelerl. uzaklardan silah seslerl geliyor. bazan bu silah sesleri okulun yakınma değin ulaşıyordu. Bu yıllarda üstegmen olan. Rafet. Pa ça tarafmdan karargahm korunması Icin Batı'dan An kara'ya Röndprilen Emekli Albay Şerif Gııralp. anılarında şftyle der: «... Ba7i nreceler, kararftab cevresinde sllnhlar patlıyordu. KararRahta bulunan lar ikide blr silaha sarılıyor, hİ7p yardımcı oluvordu.'lkl kez Atatflrk. fllintrt sı elinden yukardan aşagi inmis. blze katılmıştı.» Üstegmen Serif Güralp. kente gelisini de şfiyle anlatır S Paşa'yı odasının kapısı flniinds bir hahpre Inti7ar edpr vn7iyptte ğördüm Rana: • Np kadar?» dedi. «Bin» dePostano Ankara'daydı ve dim. daha Ziraat Mektebi'ne telg raf çekilmemişti. Oda";ina girdik. Gördün mü. nkşam na kndar sıkılmıştık. Bu hatıra gelir miydi? Allah bi7e yar YARIN: Göstericiler alide Edip'in de yeme içmo konulannda anıları vardır. O Runleri karargah ta geçirmıştır: «... Yomekleruniii karargahta yiyorduk. Oğle yemeği çok çabuk v e basit geçerdi. Hemen sonra da Mustafa Kemal Paşa, Dr. Adnan, Cami Bey ve Miralay Ismet Bav Ankara'ya inerler, yeni Meclis'in hazırlığı ile meşgul olurlardı. Akşam yemek lori daha ıızun geçerdl. At nalı biçiminde bir masanın çevresindo otururduk. İylce komışıılurdu. Mustafa Kemal Paşa. geçmiş günlcrden uzun ıızun sfiz eder. hemen hprkpsr ncı, fnkat parlak bir biçimde eleştirirdi.» # Karargahta bir gün Halide Edlp Adıvar arargahta yeme içme, Keçinme neydi? Onun da bir günlünü Mazhar Mufıt Kansu'dan öpcrenelım: «Içerıye gıren Muftü Efen di'nin geldigıni soyledı. Eyvah. şimdi Müftü Efendi'ye kahve ısmarlamak lazım, var amma şeker yok. benim iki parça şekerim var, onu da masanın gözünde saklamıştım, ya şekerli kahve isterse!.. Ya sıgara da vp.rmek lazım gelirse!.. Çünkü şeker çok pahalı idi. Herkes şeke rini kendi tedarik edecek. emri verilmişti. Ne ile teda rik edecekti, kimde para var dı ki?... Paşa'ya haber veriniz, dedim. Paşa size gönderdl, Pa şa ile görüştuler. Peki buyursunlar. Müftü Efendi (Diyanet Işleri Başkanı iken ölen Sayın Rifat Efendi) odama girdi. Ortadaki yuvarlak ve küçük masanın kenannda blr lskemleye oturdu. Müftü Efendi. zannı* ma gör e kahve içmezstniz. degil mi? Evet, içmem. Sigara? Onu da kullanmam. Halbuki Möftü Efendi kaK ve lçerdi, fakat biz buna mevdan vermemek için sualde bulunduk. MüftO Efendi derhal vazivett anladı ve •İcmem» dedi. Tebessüm ederek: Sizln biraz sikmtıda ol dugunuzu ögrondik, az olsa da yardımda bulunmayı vazifo bildlk. Halide Edip bir amsında şöyle diyor: AKŞAM YKMEKLERt KARARGAHTA UZUN GEÇERDt. AT NALI BİÇtMİNDE BtR MASANIN ÇEV RESİNUE OTURURDUK. tYtCE KÜNUŞULURDU. MUSTAFA KEMAL PAŞA, GEÇMİŞ GÜNLERDEN UZUN UZUN SÖZ EDER, UKMEN HERKESİ ACI FAKAT, PARLAK BtR BtÇtMDE ELEŞTİRtRDty K Atatürk ve İnönü dahil 7 kişi idama mahioım oldu eclıs, Itiıhııt ve Terakki kulübünde Mustafa Kemal Paşa'nın kurdelayı kesmestyle a^çıldığı zaman ancak 115 üye katılmıştı. En ' yaşlı üye Sınop mebusu Şerlf Bey, bir tümce ile durumu açıklamıştı. «Bu duruma boyun eğmek ulusumuza önerilen yabancı tutsaklıgını kabul etıııek deınektir.» Belli tören yapıldıktan sonra o gün dağılındı. Ertesl günkü oturumda Mustaia Kemal söz alarak dört saat konuştu. Özet şuydu: «IVIeclisten seçilecek ve vekil olarak görevlendirilecek bir kurul, hükümet işlerine bakacaktır. Meclis Başkanı bu kurulun da başkanı olacaktır. Padişah ve hallfe baskı VP zordan kurtu!duğu zaman, düzenlenecek yasaya uygun olarak durumunu alaeaktır.» Mustafa Kemal Paşa, oybirliğl ile Mecllsin Ba;,:. .m Idu Hükiımet üyelerl de Meclis tarafın dan seçlldi. Ankara'da bunlar olurken, tstanbul'da Sultan bir özel mahkeme kurdurmuş. başta Mustaia Kemal Paşa olmak üzere Ulusal Kurtuluş savnsı öncü lerinden yedi kişiyi ldatn cezasına çarptırmıştı. Bunların arasında tsmet Bey (înönıi), Ali Fuat Pa 9a, Halide Edip, Dr. Adnan (Adıvar), Refat Bey vardı. Şeyhüllslam Dürrlzadenin lmzaladığı bu fetva yı, Ankara MUftüsü Rlfat Hoca yanıtladı: Fetva ser'an geçersizdir. Ankara Meclisl, daha sonraki oturumlarından blrlnde «Hiyaneti Vataniyc» yasasını çıkardı. Böylece vatana ihanet edenler bu yasa İle yargılanacaklardı. Vatana ihanet edenlerin başında Türklye Millet Meclisi kararlarına uymayanlar geliyordu. Bu kararlara uymayanlann klmler olduğu da belli idl. Istanbul hükümetl ve buyruğunda görev a, lanlar. • Halis Bey «kurtulduk» diyordu «... 20 nisan 1920 sabahı ortahk tüm aydınlanmış ısıtıcı bir güneşin ışmlan çev reye yayilmış, bir ilkbahar havası içinde trenimiz Anka ra fstasyonuna koşuyordu. Altmış atlı, altmış yaya blr askerl kolun blze paralel olarak Ayaş dogrultusunda MMbır Mttttt Kann
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle