Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 8 NISAN 1982 umhuriyet tarihlmizde 9 nisan 1828 gü nünün. büyük bir önemi vardır. O gün, din ile Devlet işlen birbirinden kesin olarak ayrılmış, laik yönetlme geçilmiştî. Laık devrimin Türk ulusuna sağladığı ya rarlsra değinmeden yakm tarihimizin ışıgı altında laik devrimin nasıl gerçekleştiği üzerinde kısaca duracağız. 23 nisan 1920 tarihinde Ankara'da Büyük Millet Meclisi çalışmaya başladığında, gücünü Büyük Millet Meclisinden alacak ulusal bir Hükümetin kurulması gerekiyordu. Bunun için 4 Mayıs 1920'de «Büyük Mil let Meclisi icra vekillerınin sureti ıntihabı na dair kanun» adı altmda bir yasa çıka rıldı ve ilk ulusal Hükümet bu yasaya gö re kuruldu. Teşkilâtı Esasiye Kanununda «Devletin dini dini Islamdır» cümlesi yer aldığı için din işlerini yürütmek üzere Şe riyo Bakanhğı kuruldu. Ilk ulusal Hükümet taru değil, yan dine dayanıyordu. Örneğin siyasal ve dinsel yetkilere sahip olan Şeyhülislamlık makamı kaldırıldı. Bu laik lik yolunda atılan ilk aşama idi. Şeriye ba kanının görevleride sınırlandınlmış, dinsel konularda yasa çıkarmak yetkisi Büyük Millet Meclisine verilmişti. C Laik Yönetimde 54 Yıl CUMHURÎYET'İN SONSUZA DEK YAŞAMASI, TÜRK ULUSUNUN MUTLULUĞU ATATÜRK İLKELERİNİN, ÖZELLİKLE LAIKLİĞİN TİTİZLİKLE UYGULANMASINA BAĞLIDIR. Ercümend DEMİRER Hacı Nimet Camisi ve Vakfı Dini Müşaviri alkışlar arasmda kabul edilen 1222 sayılı yasa üe Anayasada yer alan din üe ilgili iki madde Anayasa'dan çıkanldı. Devrim ci Atatürk, laiklik yolunda atüan üçüncü aşamayı da yeterli bulmadı. Atatürk, Türk Davletinin laik bir devlet olduğunun açık ve seçik olarak Anayasa'da yer almasını is tiyordu. Atatürk'ün bu isteği onun ölümün den bir yıl önce gerçekleşti ve sonunda 5 şubat 1937'de Anayasamıza, Türk Devletinin laik bir devlet olduğunun yazüması kabul edildi. Böylece laik devrim bir daha değişmemek üzere yasalaşmış oldu. îyice bilinmelidir ki, laik devrim Atatürk'ün en kutsal bir emanetidir. Laik dev rimden verilecek en küçük bir ödün tüm devrimlerin hatta Cumhuriyet'in zedelenmo sine neden olur. Laiklik, Atatürk devrimle rinın temeli, ruhu ve özüdür. Çünkü laik olmayan bir devlet asla Demokratik bir dev let olamaz. Dernokrasi'nin birınci koşulu dü şünce ve vicdan özgürlüğüdür. Düşünce ve vicdan özgürlüğünü sağlayan laikliktir. Laik olmayan bir ulusun bağımsızlığı söz konusu olamaz. Bayrağı, toprağı özgür fakat düşünce ve vicdanı tutsak olan bir ulus devlet değil, sadece ilkel bir toplum sayılu". Laikliğin kabulü ile din ve mezhep inançlan ne olursa olsun tüm Türk yurttaş ları tam olarak vicdatı özgürlüğünü elde etmişlerdir. Laiklik asla dinsizlik anlamına gelmez. Yüce Atatürk. yaptığı bu devrim ile en kutsal bir varlık olarak saygı göster diğimiz Islâm dinini çıkarcılann baskısm dan korumuştur. Bizim Müslüman olmamız, Müslüman olmayan bir yurttaşımıza karşı yasalar önünde bir üstünlük vermez. Laik devrim sayesinde Türkiye sınırlan içerisinde azm lık dediğimiz ögeier, hıç bir ülkede uygu lanmayan bir eşitlikle yaşamlannı sürdürmekledirler. Laik devrim. ekonomi alanında da eşitlik sağlamıştır. Kımi tutuculann yaz dıkları kara kaplı kıtaplarda, müslüman ol mayanlarla ticaret yapmamn günah oldu ğu belirtilmiştir. Oysa, Hz. Muhammet'in yaşamında Medine'de Museviler serbestçe ticaretlerini sürdürmüşlerdi. Tarih boyunca gerici olaylar Kutsal di nimizin siyasete alet edilmesinden ileri gel mış, tüm yenüiklere «din elden gidiyor» sözleri ile karşı çıkümıştır. Oysa Kutsal ki tabımız Kuran, islam dininin sonsuza dek Tann'nm koruması altında bulunacağını büdirmektedir. Yüce Atatürk, laikliğin tanımmı şu an tamh sözleri ile belirtmişlerdir. «Laiklik, adara olmak demektir» Laik yönetimin üze rinden 54 yıl geçmiştir. Atatürk'ün bir emarietı olan laiklik rayına oturmuş mudur? Bu soruya olumlu yanıt vermemize olanak yoktur. Atatürk'ü yitireli 44 yıl oldu. 12 Eylül 1980 gününe kadar iş başında bulunan siya sal lktidarlar, Atatürk ilkelerine bağlı olduklannı söylediler. Her 10 kasımda Anıt Kabir'de saygı duruşunda bulundular. Anıtkabir özel defterino «Atam İzindeyiz» diyo yazdılar. Eüindiği üzere üke sözcüğü. temel dü şünce anlamına gelir. Atatürk ilkeleri Atatürk'ün temel düşünceleridir. Sadece Milli Eğıtime bir göz atalım. Baş Öğretmen Atatüı k'ün temel düşüncelerine bağlı kaldılar mı?. Atatürk ilkelerinde öğretmen ve sanat okullanndan çok imam okulları aomak var mı?.. Atatürk'ün açtığı İlahiyat Cumhuriyet'in ilanından sonra ikincl Büyük Millet Meclisi £ mart 1924 günü yaptığı tarihsel oturumunda Şeriye Ba kanlığının kaldınlmasına. Basbakanlığa baglı bir genel müdürlük düzeyinde Diyanet Işlerl Başkanlığı kurulmasına dair 429 sayılı yasayı kabul etti. Bu laiklik yolun da atılan ikinci aşama oldu. Artık din üe devlet işleri yasal olmasa da birbirinden ayrılmıştı. Yüce Ataturk, bu ikinci aşamayı da ye terli bulmamış, Anayasa'da yer alan din ile ilgili iki maddenin yürürlükten kaldırıl masını istiyordu. Anayasanın ikinci mad desi «Türk devletinin dini. Dini Islamdır» diyor. öbür madde ise dinsel konularda ya sa çıkarmak yetkisini Büyük Millet Meclisi ne veriyordu. Her iki madde Cumhuriyet yönetiminin modern karakterine ters düsüyordu. Davlotin dini, islam olursa devisi, Türk yurttaşlan arasmda çeşitli dinlere baglı olanlara adil ve tarafsız bir işlem yapamazdı. Yüce Atatürk, 1 kasım 1927 gü nü Büyük Millet Meclisinde yaptığı konuş masında bu konuya değinmiş, Anayasada yer alan din ile ilgili iki maddenin ivedilik le yürürlükten kaldınlmasını önermişti. Türkiye Büyük Millet Meclisi 9 nisan 1936 günü yaptığı oturumunda, oybirliği ve Fakültesl varken, ilçelere kadar Yüksek islam Enstitüleri açmamn ne anlamı vardı? Atatürk çağ dışı eğitime karşıydı. Ilkokul dan çok Kur'an kurslan açılmasına bu kurslarda çağ dışı eğitim yapılmasına göz yummak, Atatürk'ün temel düşüncelerine ters düşmez miydi?.. Atatürk Türk ulusuna seslenişinde «Benım geçici vücudum elbette bir gün top raıc clacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek yaşayacaktır» demişti. Bu ses leniş, bir vasiyet niteliğini taşımaktadır. Şu gerçek iyice bilinmelidir ki, Cumhuriyet'in sonsuza dek yaşsması. Türk ulusunun mutluluğu Atatürk ilkelerinin, özellik le laik Devriminin titizlikle uygulanmasına bağhdır. Tutucular, kıyafet devrimini eleştirmez ler. Çünkü kıyafet devrimi onlan da görü nürde uygar bir insan yapmıştır. Tutucu lar, harf devrimine de pek karşı çıkmazlar. Bilirler ki harf devrimi okuma yazmayı ko laylaştırmıştır. Tutucular, neden laiklik devrimine karşı çıkıyorlar?.. Laiklik devri mi dınin siyasete alet edümesini önlediği için, dini siyasete alet etmekten çıkar sağ layanlar bu nedenle laik devrime karşıdırIar. Üzülerek belirtiriz ki, tutucular bir ya na, kımi aydınlanmız bile laik devrimi tam olarak kavrayamamışlardır. Örneğin, laik Cumhuriyet ilkelerine bağü kalacağına and içen Danışma Meclisinin en genç üyesi sa ym Pamak, Danışma Meclisinde yaptığı gün dem dışı konuşmasında aynen «şu iyice bilinmelidir ki Devlet laik olur, Cumhuriyet laik olur, bizatihi ferdin laik olması bekle neaıez» savını ortaya atmıştır. Saym Pamak'a soruyoruz. Bireyler laik olmaz ise laikliğin anlamı olur mu?.. Son olarak laiklik konusundaki görüş lerimizi ylneliyoruz: Laik devrim sayesinde din ve mezhebi. inancı ne olursa olsun tüm Türk yurttaşlan tam olarak vicdan öz gürlüğüne kavuşmuşlardır. Tanrı'ya lba det yerlerinin kapıları ardma kadar açıktır. Laik devrim ile kalkan şey din değil, sottalığm, yobazhğm egemenliği kalkmıştır. Laik devrim, düşünce yaşantımızda akıl ve bilimi egemen kılmıştır. Köklü bir din eğıtimi yapmış, laikliği içtenlikle benimsemiş, okuyan ve düşünen bir insan olarak laik devrimin 54. yıl dö nümünde Yüce Atatürk'ün manevi kişiliği önünde saygı ile eğiliyor, tüm devrimlerin yasalaşmasmda ve uygulanmasında büyük katk'sı geçenleri saygıyla anıyoruz. Cumhuriyet Sahibl: Cumhuriyet Matbaacılık ve GazetedliKT.A.Ş. adına . :.... NADİR NADİ Cenel Yayın Müdürü:, MÜessese Müdürü: ..„ Yazı Işleri Müdürü: Basan ve Yayan . HASAN CEMAl EMİNE UŞAKLIGİL OKAYGÖNENSİM Cumhurlyal Matbaacılık ve Gazstecilik T. A.Ş. Posta Kutusu: 246 IStanbul Tel: 20 97 03 (5 Hat) BÜROLAR. • ANKARA:KenurSokak ne. 24/4 Yanlşahlr Tel:17 5E2517 58 66İdare: • İZMİR: HalltZlya Bulvan No:65/3 Tel: 25 47 09131230 • ADANA: Atatürfc Caddesl. Türk Hava Kurumu Tfhani Kat 2/9 Tel;1455019731 TAKVtVf İMSAK 4.50 OÜNEŞ 6.31 ÖÛLE 8 Nisan 1982 İKİNDI AKŞAM 19.41 YATSI, 21.16 13.16 (Cumhuriyet iQ3aigaa) 8 NİSAN 1932 MİLLt SPOR HAYATIMIZ DA BUHRAN MI GEÇİRİYOR? Yarı ınanır yan inan maz bir eda ile: Bir o kaldı idi, o da buhran geçirsin de çile tamam olsun, dersiniz belki. Fa kat ortada cereyan eden hallere ve hadisele re bakarak milli spor hayatımızın da kendine gore bir nevi buhran ge çirmekte olduğuna hük metmek zaruri olacaktır. Istanbul kulüplerinin belli başhlan bu sene birer vesile ile milli teşkilâtın programından ayrüarak ken di başianna yeni teşekküllere vücut vermeye doğru gitmişler ve bu suretle her şeyden evvel şampiyonluk amaçlarını suya düşürdükieri gibi diğer kulüplerin faaliyetlerını de atalete uğratmışlardır. Bu ayrıhğın ve onun neticesi olan dağınıklığın elbet sebepleri olacaktu*. Fakat sebepler nelerden ibaret olursa olsun or taya çıkarılan manzaranın her yönüyle ve bü tün manasıyla perişanlıktan ibaret oldugunu söylemeye mecburiyet vardır. Milli spor denilince hiç bir zaman, hiç bir kulübü ayrı olarak dü şünmek doğru olamaz. Galatasaray, Fener ve Beşiktaş kulüplerimiz bütün İstanbul milli spor teşkilâtının bütünü içinde seçkin bir ye re sahiptirler. Onların seçkmlikleri ancak diğer milli teşkilât birimlerine katkılanndan doğar ve en büyük meziyetleri de kendilerino nispetle daha aşa ğı yerde olan diğer te şekkülleri her gün biraz daha fazla yükselmeye doğru çekmelerin de gerçekleşir. Onların bu terbıyevı rollerinin en buyuk milli vazıieierden biri oldugunu söylemeye bile gerek yoktur. Türk sporu de ruldıği zaman ne yalnız üç beş kişi, ne yalnız bir kaç kulüp düşunüle mez. Ünun içindir ki ileri gelen bazı kulüplenmizin sürüden ayrılarak kendi başlarına yurümek davalarına kalkışrnaları esasen hatalı bir hareket oünuştur. Özellikle milli spor hayatm da biz bu türlü hareketi her ne sebep ve bahane Ue olursa olsun asla tasvip edemeyiz ve onu sporun milli duyguda agır başü olduğu kadar da yuksekte olmak lazım gelen karakterıne yakışUramayız. Kulüplerin hayatında ki zorlukian takdır ederiz va buna bir çare buiunmasını lsterız. An caü bunlar ortalığa penŞanlık vermeden de munakaşa ve mucadele ile hallolunabilecek me selelerdir. Milli spor ru huyla duşünülünce, Ug maçlannın gayesi ortaya her hangj bir şampıyon çıkartmaktan da ha yüksek ve daha ge nış bir şey olacagı kabul edilmelidir. Bazı kulüplerimizin '"TP"it birliği ve topluluğu boz mak yolundaki hareketlerini mazur göstermeye kafi hiç bir de lil göremediğimizi bütün samimiyetimizle itiraf ederiz. Asil ruhlu sporcularımızın yüzeysel sebep leri çabuk atlayarak , milli şuurun emrettiği topluluğu derhal iade ve temin edeceklerini Süphesiz sayıyoruz. YUNUS NADI OKTAY AKBAL Hftvın İVİT Orhan Veli'nin Yeni Bir bıırı. CoKurlardan... Yüksek okula dönüştürülmek istemiyoruz YÖK'ün ünlverslte ve akademllerin yeniden düzen lenmeslyle ilgili olarak hazırlayıp basına aktarılan biçimiyle Milli Eğitim Bakanlığına sunduğu kararın, biz Vatan Mühendislik Fa kültesi öğrencilerince bundan sonrakl eğitim açısm dan önemli sakıncalar doğuracağı kanısındayız. Şöyleki; yeni yapılan dtt zenlemeyle okulumuz fakül te statüsünden yüksek okul statüsüne indirilmekte, Yıl dız Fakültesine ve dolaylı olarak da Marmara Ünlver sitesine bağlanmaktadır. Bizler üniverslte sınavına girerken bu kurumun bir fakülte olduğu düşüncesinden hareketle tercihtmizi yapmıştık. Eğer bu kurumun yüksek okul statüsün de bir kurum olacağını bilseydik kesinlikle tercihimi zi bir okul lçtn kullanmaya caktık. Çünkü faktilteler yüksek okullara nazaran daha bir üst eğitim kurumu niteliğini taşımaktadır. Bu aşamada yüksek okulla rı Önemsememek gibi bir yanlış anlaşılmaya neden olmak istemiyoruz. Yüksek okul İçin tercih yapmış olsaydık. bu olguyu kabullenerek, yanl yüksek okulda okumayı benlmseyerek eğl timimizi sürdürecektlk. YÖK'ün almış olduğu ka rarlara bir göz attığımızda Yıldız ÎDMMA'nm «Fakülteye» dönüştürülerek İTtA ile birlikte Marmara Ünlversitesîne bağlanmış oldu ğunu görüyoruz. Oysakl biz ler, kendi bünyesl lçindekl fakülteleri ve bağlı fakülte leriyle büyük bir kurum olan, kendisinl sürekli yenileyen, Türkiye endüstrisinin candaman sayılacak sa nayl kollarının ihtiyacı olan teknik elemanlarm yüz de 50'sinin üzerinde bir oranda yetiştirdiği ve verdi ği mezunlarıyla artık bu kurumun bir akademi değil de üıüversite nitellğine, yani bir «Yıldız Ünlversitesi»ne dönüştürüleceğl beklentlslndeydik. Kaldıki, bağlı fakülteleri ve on binin üzerinde bir öğrenci kapasitesiyle bu kurumun fakülte olacağını düşünebllmek bile, blze ka bul edllmesl mümkün olamayacak bir olgu gibi geli yordu. Ama bu beklentilerln boş hayaller oldugunu YÖK, ÎDMMA'ları adeta cezalandırırmışcasma almıs olduğu bu kararla gös termiştir. Sonuçta, önemli unsur o larak şunu bellrleyebllirlz ki, en azından okulumuzun şu andaki «Fakülte» statüsü devam ettirilmelldir. Vatan Müh. Fak. Öğrencileri Galibolu'nun KavaK Köyünde Korugan alaymda yedeksubay Orhan Veli'den bir sesleniş. sunacağım size... Ta 1943'ten gelen bir ses bu. Kırk yıl geriüen!.. ikinci Dünya Savaşı'nın en karanlık, en umutsuz günleridir. 1942'de askere alınan şair, Kavak köyünde kendi romanını yaşamaktadır. «Çadınmın üstüne yağmur yağıyor Saros kSrfezinden rüzgar esiyordu Ve ben bir roman kahramanı Ot yatağın içinde tkinci dünya harbinde Başucumda zeytinyagı yakarak Mevzuumu yaşamaya calışıyordum Bir şehirde başlajnp Kimbilir nerde Kimbilir ne gün bitecek mevzuumu.» Kimbilir ne zaman bitecek bir roman! Savaşa glrdik gireceğiz, ba bugün ha yarın! O 1940 45 yıllan böyle geçip gitti. Ha bugün ha yarınl Ha Almanlar geldi, ha biz savaşa kendiliğimizden karıştık. diye diye... tşte o günlerde asteğmen Orhan Veli çadır arkadaşı Hidayet Eren'in defterine uzun bir şiir yazar. öğretmen Hidayet bu şiiri saklar. Orhan Veli ya unutur bu şiiri, ya da sonradan beğenmez, belki kopyası da yoktur. Kısacası, bu adsız jiîr hiç bir dergide, hiç bir kitapta yer almaz. Öğretmen Hidayet Eren 1979'da kalkıp 'Cumhuriyet'e gelir. Beni bulup, bu şiiri verecektir, ama bulamaz. Sonra aynı yıl içinde dünyamızdan ayrılıverir. Geçen gün Hidayet öğretmenin bir arkadaşı geldL Bana verilmek üzere bırakılan bu şiiri getirdi. Melih Cevdet Anday'la birlikte okuduk. Anday'a yabancı gelmedl, belki de Orhan Veliye vergi kimi sözlen yakın buldu. Ikimiz de bu şiirin Orhan Veli'nm oldugunu düşündük, okurlara, daha doğrusu yazın dünyasuıa ulaştırmanın yararh olduğu kanısına vardık. Şiirde ikinci Dünya Savaşı günlerlnin sıkıntılı, korkulu havası var, hele silah altındaki genç bir şairin duygulan, umutlan elle tutulacak gibi canlı... tşte bu şiir: «Ey bir muharebe raeydanında Avuçlan kaoımla doln Kafası gövdemin altında, Koiu bacağımın üstünde Cansız uyuyan insan kardeşim. Ne adını biliyorum, Ne günahım, İhtimal aynı ordunun neferleriyiz İhtimal düşman. • Belki de tanırsın beni Ben, Istanbul'da şarkı söyleyen, Majino'da yaralanan, Atina'da açhktan ölen Singapur'da esir edilenim. Ne bir memleket istiyorum, Ne de ırkım için hayati saha Alın yazımı kendlm yazmadım Bununla beraber biliyorum O yazıyı yazanlar kadar olsun, Çllekli dondurmanın tadını, Cazbant sesindekl sevinci, Meşhur olmanın azametini, Sen de nimetler tanırsın, biliyorum Çaydan, simitten, Kahnca bir paltodan gayri. Zeytin yağlı enginar Kremah kek, Bir kadeh bile kent, White viski, Kıl pranga kızıl çengi bir esvab... Yirmi yıllık çalışmanın, Bir kurşunluk hükmü varmış Hayata, Harkof bölgesinde atılmakmış nasib. Aldırma. Biz, bir bayrak getirdik, buraya kadar. Onu, daha ileri de götürürler. Şu dünyada Topu topu iki milyar kişiyiz Birbiricnizi biliriz.» Son günierde Can Yayınlannda Orhan Veli'nin bütün şiırlennin yenı baskısı çıktı. Titiz araştırmacı dostum Asım Bezirci. yıllardır Orhan Veli'nin tüm şıirlerinı bir araya getirmeye uğraşır. Orda burda unutulmuş, kitaplara alınmamış şiirlerini bulur, gün ışığına çıkarır. Bu yeni kitaba yazdığı önsözde şöyle dıyor: «Böylece sanıyorum ki Orhan Veli'nin bütün şiirleri gerçekten bir araya getirilmiş olmaktadır». tşte şımdi bir yenisi daha çıkıyor ortaya... Orhan'tn başka dostlarında da belki vardır unutulmuş dizeler... Örneğin, Sait Faik'in bir edebiyat matinesınde Üsküdar Kız Koleji öğrencilerinden birine. kı sonra o genç kız ünlü bir kişı oldu: Tülay German oracıkta yazdığı bir şiir vardır ki, kimseler bılmez. Orhan'ın da bu tür gizli şiirleri niye olmasın Onun ve başka şairlerimizin... •Topu topu iki milyar kişiyiz Birblrimizi biliriz». Biliyoruz, ama nedense bir türlü gerçek barışa huzura kavuşamıyoruz, durmadan artan milyarlar olarak..; Marmaris'te balık katliamı 22 Mart 1982 tarihU «Cumhuriyet» Gazetesl'nde 1280 SayıU Su Ürünleri Avlanma Kanunu'na uymayan Çekme ve Yıldırma usulü İle îstanbul'da balık avlayan balıkçıların yakalandığını, haklarmda kanuni işlem yapıldığını, Ibretle okudum. Yine aynı haberde, bunun Deniz Katliamı olduğu da çok lsabetli bir deyimle anlatılmaktadır. Bl ze göre bu yolla avlanma, bir buldozerin bir mer'ayı allak bullak edlp üzerinde yaşayan mahlukatın: yuva sını, yavrusunu, yiyeceğini silip süpürmeden hiç farkı yoktur. Kat'i olarak biliyoruz kl, eskiden bizde de olduğu gl bl bu tür avlanma dünyanm her yerinde kıyıdan üç denlz raili açıkta yapılmak tadır. Hatta kaçak avlanan ttalyan balıkçıları için sahillere hurda arabalar atıl mıştır. Marmarls ve havallsine gellnce; bu şekil avlanma serbestçe bütün İlgili klşilerin önünde ve hatta ken dileri de balıkçı t^knesine binerek halkın bütün feryat ve yalvarmalarına karşı baukların yunlurta mevslmi olduğu bu zamanda rahatça yapılmaktadm Şimdi soruyoruz: Bu İş acaba bizim Türkiye'mlzde yasak değil mldir? Şayet değilse Îstanbul'da hangi kanuna göre yasaklanmıştır? Bu haberi Gazeteden öğrenince buradaki llgililer neden herhangi bir reaksi yon göstermemektedirler. Keyfiyeti llgililerin bilglsine sunar, mutlak surette korkunç bir katliamın dur durulması için gayret gösterilmesinl dilerim. Mehmet ŞENER (Emekli Tank Binbaşısı) Marmaris'li balıkçılar adlna Tekel'de hep muvakkat ısçı mı çalısacak Biz Tckel Yaprak Bakım Merkezi'nde çalışan 2000 bakım işçisiyiz. Ancak, bunlarm 300"ü kadrol u olarak çalışıyor. Geriye kalanlar muvakkat olarak çalışıyor. Üretim arttığı ve kadrolu lşçiler her sene emekli olduğu halde işçiler hep muvakkat ola rak çalışıyor. Bu işçiler arasmda huzursuzluk çıkıyor. Daha Bnce her yü yasal olarak kadrolu olması için girdi çıktı yaparlarmış. 1978'denberi de işçiler sürekli çalıştıklan halde hiç kimseye kadro verilmıyor. Bu sorunumuzu başta Gtlrnrük ve Tekel Bakanlığı'na ve sendikamız olan TEK GIDA ÎŞ Sendikası'nm Genel Başkanı olan sayın İbrahim Denlzcier'e iletmenizi rica ederiz. Derviş GÜNER ADANA Arkadaşımız, ihbar üzerine önce tutuklandı, sonra da serbest bırakıldı 11 mart 1982 tarlhli gazetenlzde 12. sayfada Mahkemeler haberinizin devamında (Balıkesir) mahreçli bir ajans habe ri vardı. Haberde, köy muhtarınm ihbarıyla ilk okul öğretmeni Raşlt Gül'Ün tutuklandığı yer alıyordu. Arkadaşımızın tutuklanması sizin yazdığınız gibi olmamıştır. Bir komploya kurban gitmiştir. Ertesi gün de salınmıştır. Tutuklanan arkadaşımız Sındırgı'nın Umurlar köyü ilkokulu müdürüdür. öğretmenin adı da Reşidettin Gül'dür. Bu arkadaş, muhtar ve yandaşları ta rafından oyuna getirilmiştir. Ihbarı şöyledir: Köy kahveslnde otururken, Devlet Başkanımn yemin töreninde (12 Ey lülün hemen sonrası) Devlet Başkanına, <Utanmıyorlar da, TV'ye çıkıyorlar» demiştlr diye şikâyet etmiştir. Arkadaş böyle bir şey dememiştir. Arkadaşımız karakoldan çağrı üzerine gltti ve tutuklandı. Bana lnanmıyorsanız tu tanaklara bakabilirsiniz. Yalan üzerine yazılmış bu yazı nasıl kamuoyu oluşturur siz düşünün. Yapılan yanlışlığın dttzeltilmesi dileğiyle. Yahya YORULMAZ Umurlar köyü öğretmeni SINDIRGI jGünun ilaml Herkes merakla soruyor. «Ipekiş ne vakit ckacak?..» Ve sabırsızlanıyor.. Herkesin hakkı vardır. Bu maksatia. Her türlü fena rekabetlerin önüne geçmek, bütün çeşitlerin halka arzmı temin eylemek, halkın aldanmasııut meydan vermemek için, Ipekiş mağazalan açılmasına karar verilmiştir. HERKESİN HAKKI VARDIR! • Hükümlü bulunduğum Muş ilinin Varto Kapaü Ce zaevinde kütüphane kurmak için yoğun bir çalışma için de bulunmaktayız. Dışarıdayken bulunduğumuz koşulların bizlere vermiş oldu ğu eziklikten ötürü buraya düştüğümüzden bu eksikliğimizi gidermek için bu yola koyuldük. Saym okurlann kitap bağışlaruu bekliyoruz. Ö. Faruk GÜLŞEN Varto Kapalı Cezaevi • Okulumuz öğrencilerinin genel kültür yönünden çok düşük kapasitede olduğu bclirlendi. Dışanya dönük kütüphane açmaya ka rar verdik. Ahm gücümüz olmadığı için kitapseverlere çağrıda bulunuyoruz. M. Selçuk Sonkurt Yıldızeli Doğanb Köyü Ortaokulu Kitapseverlere cağrı • Ölü deniz YAZ • • • • SAKAT ÖGRENCILER DE OKULA ALINMALI Türklye'de bazı okuliar M ve ortaokui mezunu ve ortaokul k ile lise arast sınıflarında bulunan öğrencileri sınavla alarak eğitlr ve onlan İş sahibl yapar. Böylece calışkan ve yoksul öğrenciler. Meslek, Ticaret ve Sağlık Llselerl glbl okulları bitlrip meslek sahibi olabiliyorlar. Bu uygulama güzel ve desteklenmesl gereken bir uygulamadır. Fakat bu okullara glriş şartları vardır. Bu şartlar arasmda, calışkan, yoksul ve öğrenime fazla ara vermemiş olanlar sayılabilir. Bu okullara girmek İçin aranan şartlardan birl de skat olmamaktır. Calışkan ve yoksul öğrencilerin tek sucıı sakat olmaktır. öğrenci ne kadar başarılı ve yoksul olursa olsun sakat olduğu için okula alınmıyor. B^ı soruna ilgllllerln eğllmesini bekliyoruz. Nazım AYDIN İSLAHİYE SEZONUNU 3.NİSAN'DA AÇTIIC İki kisilik odalarda iki kisi Tam Panslyon 5400 T.L • Yarım Pansiyon 4200T.L YatakKahvaltı 3000 T.L • llave Yatak 625 T.L Altı (Dahil) yaşma kadar çocuklardan ücret alınmaz 15 Mayıs'a kadar fiatlar % 20 indirımiidir. Rezervasyon Tel:i Öîü Deniz Motel Merl Tel:1025 Fethiye (Büro) • P.K.15 Fethiye