23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 9 MART 1982 lcedir, nlcelerdlr düşttnüp duruyorum bu sözün Içeriği üstünae. Her işte, gerçekten bir hayır (iyilik) var mıdır diye. Her işte, bir hayır varsa, bir çer de (kötülük de) vardır elbet. Çünkü, dünya, akla kara, iyi ile kötü, yumuşakla sert, güzelle çirkin, soğukla sıcak, özgürlükle zorbalık, hoşgörü ile bağnazlık. ruh yüceliğiyle alçaklık, hainlik. hayvanlık çelişmesi, çelişkisi çatışması içinde olu Sa gelen, oluşacak bir düzen, blr kurgu dünyasıdır. Bugüne değin, tarihte görülen, tanığı olduğumuz, sonraki kuşakların tanığı olacağı bir olgudur bu. Ne demek «her işte bir hayır vardır» öyleyse? Olmaz böyle şey. Her ış, kötülüğünü de, iyiliğini de beraberinde getirir. Bir de, şöyle bir söz var, sözcük dağarcığımızda: Başa gelen çekillr. Başa gelenler insan ellyle mi, doğa yoluyla mı gelmiş? Doğaya diyecek bir şey yok. Ama, insan eliyle isteml, isteğiyle gelmişse, o zaman iş değişir. Doğadan gelen, gelebllecek kötülükleri, insanoğlu, oldum btttlm önlemeye çalışmıştır, çalışmaktadır da. Uygarhk dediğimiz olgu, insan kafasının, gücünün eyleminin, doğadan gelen gelebilen kötülükleri, çatışa dövüşe, adma bllim dediğimiz insan kafasının oluşturduğu o bilgi görgü deneyim birikimiyle karşı çıka çıka elde ettiği başarımn adı, özü, içeriği değil ml? Gelelim yine, her işte bir hayır vardır yargısına, özdeyişine. Atalanmız her İşte blr hayır ummuşlar. Ama, yüzyılların yasama. deneyimi karşısında esklmis, yıp M "Her işte Bir Hayır Yardır,, Vedat GÜNYOL ranmış bir yargı bu. Dünya durağan, değişmez, bıraktığın yerde otlayan Dir dünya değil ki. Bugünün gerçeği, yarmm gerçeği değil, olamaz da. Ama, dünyayı geçmişin yargıları doğrultusunda yönetmeye çalışanlar ağır basmakta hâlâ bugün. Katolik kilisesl, geçmiş yüzyıllann inancında donmuş bir kurum gerlciliğiyle, bugün, evet bugün, yanl yirminci yüzyılda, hâlâ etkin olabilmekte. Nedir Papalık bilimdışı, geriye, ilkele bağ lılıktan, zamanmı doldurmuş köhne lnanç Iann sürdürücülüğünden başka? Aynı şeyl, bütün öbür din kurumları için de söyleyebiliriz. Her işte bir hayır vardır sözü, o eskl dinlere bağlı, dine dayalı, yazgıcı, geçerllğinl çoktan yitirmiş, eğitimlerin lnanışların bir kalmtısı, sadece. Ne yani: blr sel, bir yangın, bir deprem olayında hayır mı var dlyeceğiz. Hoş, böylesi olayları, yolunu şaşırmış insanları dlze getirmede Tanrısal öfkenin hışmına bağlayanlar yok değlL Nlce yıllar önce, Varto'daki depremle llgill yıkımı, Istanbul sosyetesinln ahlâksızlığına bağlayanların başında, Mevlana soyundan geldlğinl ileri süren, bugün hayatta bulunmayan bir yazarın bunu söylemesl çok şaşırtıcı değil ml? îstanbul sosyetesi diye geçinen, gazetelerde boy boy resimlerle sergilenen, o kültürsüz, kitapsız sosyetenin rezilliklerinl Varto yıkımına bağlamanın yersizliği, gülünçlüğü karşısında insanın dill tutulur. Nitekim, benim yıllardır dilim tutuldu. Ancak bugün sözünü edebiliyorum bunun. O günlerde, Sabahattin Eyüboğlu, bu konuda bir yazıya başlamıştı. Ama, sonradan vazgeçti yazmaktan. Blr öfke yazısı ile okurların karşısma çıkmak istememişti, o her zamanki yumuşaklığı, hoşgörüsü ve insancalığıyla. Varto depremlnde, o binlerce yurttaşı evsiz barksız, anasız, babasız, kardeşsiz, evlatsız bırakan Varto depremlnde, blr «hayır» var mıydı? O yazar için vardı, o cıbıl tstanbul sosyetesini uyarma bakımından. Nasıl da akıl almaz bir lllnti kur muştu, kurabilmişti, bu yaşını başını almış, ama aklı uçmuş insan, bu olayla? Ben diyorum ki, blr işte, ya da ner iste hayır da olabilir şer de, zamana, kogullara göre. Diyellm, gizli bir örgüt kurmus olmak suçu, daha doğrusu varsayımıyla, bir mlktar insan tutuklandı. Bu bir olay, bir İş, yanl. Bunda ne gibl bir «hayır» olablllr? Ben böyle bir olayı yaşadım. 1971'lerde dört ay hapls yattım, tanıdık tanımadık klmselerle. Bu işin «hayım, dört ay hapislik yaşamının onulmaz sıkıntılarında mı, yoksa, aklanıp paklanmanm esenliğinde mi? Elbette, esenliğinde. Ama, o esenliğe kavuşmak için geçen onca günün, haftanın, ayın beklentisinde, çekilen eziyetlerin hesabını kimden soracağız?. Bu hesabı hükümetten sordum ben. Geçmiş yılların para değeriyle otuzbin 11ralık bir dava açtım. Genel af kapsamı dışında kalmakla birlikte, Yargıtayca aklanmış olmanm verdiğl güvenceyle açtığım bu davayı kazandım. Ama, birbuçuk yıldır bu parayı devlet hazinesinden alamıyorum. Geçmişin otuzbin lirası bugün üçyüzbin lira demektir. En iyisi bu parayı devlete bağışlamalı; alsam ne çıkar almasam ne çıkar, diyerek. Devlet, devlet diyoruz ya, kim bu devlet? Kamu gücünü ellerinde tutanlar değil mi?. Büyük, küçük bürokratlar. Sizin bizim gibi insanlar? Pekl, her işte nayır ararken karşımıza çıkan bu bürokratlar değil mi? Bütün iş, o lnsanlann anlayışı, insafı, görgüsü, gelmiş geçmiş yaşamı, dünya görüşü, olaylara bakış açısı, özel yaşamlarından, karıkoca, evlatdamat gelln ilişkilerlnden kaynaklanan sayılı sayısız bağlantılarmı toparlamakta. Nereye getireceğlm sözümü: Hiçbir işte ne hayır vardır, ne de şer. Sonuç ne olacak, ona bakmalı. lyiye iyi. kötüye kötü dlyelim, o kadar!.. Yıkmak Kolay, Yapmak Zor.. • sadamı kimdir, nedir? I Eski bir deyim değil işadamı; yeni çıktı, Öll • devrimine karşı olanlar da kullanıyorlar. TVden hep işadammı dlnliyoruz; gazetelerde hep İşadamı var; basınımızda patronlar artık işadamı oldular; Devlet Bakanı Turgut Özal şuraya buraya giderken yanında işadamlarını götürüyor. İşadamı 1980'ler Türkiye'sinin başadamıdır. Ekonomist (iktisatçı) değildir işadamı, maliyeci değildir, planlamacı değildir. Ya nedir? Para kazanmayı amaçlayan kişidir işadamı; kâr nerede ise yüzünü oraya çevirlr, paranm kokusunu izler, kazanç güdüsüyle iz sürer. • İşadamı içgüdüsüyle (ya da körgüdüsüyle) kâr peşinde koşarken yaptığı girişimlerin ülke ekonomisine yararlı mı, zararlı mı olacağını hesaplamaz; yatınmların öncelik ve sonralıklarını, devletin ve halkın genel çıkarları acısından düşünmez. Piyasa hesapları yapar, malın nasıl pazarlanacağmı sap<tar. Pazarlama işi bir büyük zenaat olmuştur. Sözgelişi işadamı üç ayrı deterjam değişik marka, ad ve reklamlarla TV'den pompalayıp piyasayı kızıştırır. Bu numara çoğunlukla tutar; ama ülke ekonomisinin genelinde (makro'sunda) bu iş yararlı mı, zararlı mı? O ayrı, blr hesap işl... • 1970'lerde Türkiye'yi otomotiv dalgası sardı. İşadamı kokuyu almıştı. Ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra demiryolu ağını çökertme pahasına ulaştırmayı karayoluna ve petrole bağlama siyasası yürüyordu. 1950'lerde, 60'larda dışalıma dayalı otomobil, kamyon, traktör, minibüs, otobüs pazarında 1970'lerin montajcıhğı çok kârlı bir iş oldu. Ne var ki Türkiye ve dünya ekonomisinin kosullarmı hesaplamadan otomotivciliğe bağlanmıştık. 1973'teki petrol bunalımı ve akaryakıt fiyatları patlaması dünyada gerçekleştiği zaman Türkiye'de otomotiv işi doruğuna tırmanıyordu: 1970'lerin sonuna değin akaryakıt Türkiye'de dışarıdan pahalıya alınıp içerde ucuza satıldı. İşadamı alabildiğlne reklamla otomobil piyasasını durmadan pompalıyordu. Kitle ulaşımı öteden berl bir yana ltilmişti; halk büyük kentlerin caddelerinde evinden işine gitmek için birbiriyle didişip dururken yapay otomotivcilik özel sektörün büyük başansı olarak slmgeleniyordu. * Otomotiv örneklerden biridir. Bu alanda yüzlerce örnek gösterilebüir. Türkiye'nin geçmişinde yanılgıdan yanılgıya sürüklendiğimizi şimdi işadamları söylüyorlar. Bir gazete «Hangl iş alanlarının geleceğl var?» konusunda soruşturma açmış, işadamlarımız şu noktada birleşiyorlar: Otomotiv endüstrisinin geleceği karanlıktır. Peki, ne olacak? Ülkemizde vaktiyle yanlış da olsa kurulan fabrikaları yakacak mıyız? Üstünden geçen arabaların yüzde 85'i özel diye Boğaz Köprüsü'nü yıkacak mıyız? Ithal ikamesini karşüamak için iyi kötü kurulan üretim birimlerini korumayacak mıyız? «Yaşayan yaşar, yaşayamayan ölür gider» yaklaşımı. işadamlığmın Ulke ekonomisine ters düşen bencil körgüdüsüdür. y Bugün Türkiye'de iyi kötü kurulan özel sanayi ve devlet endüstrisine kanat germek gerekir. Demiryolu ağını çökertmekle ülkeye büyük kötülük edilmedl mi? Bugünkü dışsatım furyasında kâr hırsınm güdüsüne kapılmış bazı işadamları yine büyük bir yanılgı içindedirler. Yıkmak kolay, yapmak zordur; yapılanı korumasını bilmeyen bir gün kendisinln de yıkıldığım görecektir. pkurlardan... Burhan IARFAD Boğazici Vapurları OĞAZİCİ'no bir doğa olayı aözüyle bokanlar coğunluktadır. Boğaziçl'nln özeilikle şu son otuz yılda bütün saldırılara rağmen cekicillğinl blr ölçüde koruyabllmiş olması bu görüşü doflrular. Ne var kl, Boğazlçi'nln «yeryüzünde cennet» olmaktan öteye ilplnç blr topograflsi d« vardır. Büyük şehrln ortasından akıp giden Boğaz sularının uluslararası blr deniz taşımacılığı anayolu olduflu kadar, istanbul'un yerleşlml ve ulaşımı açısından da öne, ml vardır. Kavaklar'aan Sarayburnu'na kllomotrelerce süren Ikl kıyıda kurulmuş küçük kücük yerleşim bölgelerinde yaşayaa yüzblnlerce İstanbulluyu Boğaz sularından kayar gibl yol alan o şlrin vapurcuklar toçır. Taşırdı demek, belkl daha yerinda. Çünkü 1950'den bu yana, benzln, lastik ve motorlu taşıt gibl yözde yüz dışa bağlı blr ulaşımcılık. Boğaz köylerinl deniz taşımocılığından koparmıştır. Denizyoilarının Işletmecilik acısından (partl ve oy hesaplarıyla kadrolar şişlrilerek) kötüye gltmesl bu kopuşu hızlandırmıştır. Bu arada deniz taşımacılığı, sık sık kazalara yol açan çerden çöpten köhne motorlara kaydırılmıştır. Hem do işletme Iskelelerlnden yararlandırılarak. Boğazicinde endüstrl tesislerlnln getırdiğl yenl nüfus. minibüs, otobüs ve dolmuşlara bırakılmıştır. Denizyolları, gelir ve glder arasında büyğyen acığı kapatmak İçin bilet paralorını artırmaktan öteye blr önlem duşünmemlştir. BU arada klml Iskeleler kapatılmış ve başka amaçlar için kiraya verilmlştir. Klrecburnu; Gazlno ve Tarabya; denizhamamı yapılmıştlr. Oysa, İstanbul şehlrlci ulaşımının önemll bir bölümü Boğaz sularında kolayca sağlanablllr. İyi Işletmecllikle. Fakültelerarası nakiller Ünlversltelerimlzde, ağır ekonomlk koşullar altmda öğrenimlerinl sürdüren onblnlerce genclmlz var. Blr simitle beslenme gereksinlmlnl karşılamaya çalışıp, açlıktan barsak düğümlenmesine yakalanarak ameHyat masalarına yatan gençlerlmizln acı serüvenlerinl gazete sütunlarında içimiz burkularak okuruz. öğrenci velllerlmlz genellikle dar gelirlidlr. Bu bir gerçek. Devletimizin yardım olanaklan kısıtlı, bu da gerçek. Ama yarmlanmızın güvencesl olan bu gençler bizlm, bu soruna ulusca eğilmemiz, bir çözüm getlrmemiz gereklldlr. Bu ekonomik çıkmazları pratikte en aza indlrmek olanaklan yok mudur?. Vardır. Ama bugünkü Fakülte Yönetmeükleri bu du rumu çıkmaza sokmuştur. örneğin, eş değerde öğretim yapan fakültelerarası öğrenci nakilleri bir çıkmaz içerisindedir. Binlerce dar gelirll vell düşünelira. Bunlar blr üniversite şehrinde oturmakta, başka bir üniversite şehrinde de çocuk okutmaktadırlar. Her Iki fakülte de eş değerde öğ retim yapmaktadır. Ama bir fakülteden diğerine ögrenci nakli yapmak olası değildir. Bir öğrencinin eş değerde öğretim yapan diğer blr fakülteye nakli neden zorluklara koşulur. öğrencinin nakil yapması hem başarısını kamçılar ve hem de ekonomik yükünü hafifletmez mi? Biz dar gelirll veliler olarak, sözü edilen fakültelerarası öğrenci nakillerinde bağlayıcı hükümlerin hafifletilerek, bu duruma bir çözüm bulunmasını sabırsızlıkla beklemekteyiz. Erdal ŞENER tZMtR B Apartmanların ortak masrafları Toplumsal yaşamımızı yönlendlren yasaların çıktığı bu günlerde, ben ve benim gibl oınlerce klşlnin beklediğl bir yasa da apartman masraflarını, özpllikle yakıt masraflarının bölüşümünü hakçasına çözürr.leyecek olan yasadır. Şöylekl, müşterek masrafların bölüşümünde anlaşmazlık cıkınoa bugünkü yasaya göro doirenin topraktakl hlssesins gore cczüm getirilmektedir. OysoKi, belırll bir alanda (m2) oturan da.re sahiplerlnln, ya da kiracıların yakıt veya v.s, mas raflarını pratikte bellrleyecek hesaplamalar mevcuttur. Günümüzde bu tlp çözüm8üz!ükıer oldukca artmış ve çok dalreli apartmanlarda bu durum kargaşa boyutlarını çoktan aşmış bulunmaktadır. Sayın Kanun çıkarıcılarının Ilgl lerine önemle sunulur. Haluk TRAK Modaistanbul Suçumuz gazeteciliği okulda öğrenmek mi? Blzler, Gazetecillk ve Halkla llişkiler Yüksek Okulu öğrencileri dört yıl öncesini tatlı bir düş olarak anımsarız. Bu okulu kazandığımız an hepimlz büyük umut ve hevesle yurdun dört bir tarafmdan okula kaydımızı yaptırmaya geldik. Biz de toplumumuza iyi bir gazeteci olarak yararlı olacaktık. Dört yıl öğrenlmi bu istek ve hevesle geçlrdik, Okulu bitirmiştik artık. Babıali'nin kapılarım a . şmdırıyorduk büyük bir hevesle. Gazetelere gidiyor, kendimizi kanıtlamak, yeteneklerimizi kullanmak istiyorduk. Ama bize verilen her olumsuz yanıt bu istemimizi ve hevesimizi kırıp tüketiyordu. Çeşitll gazetelere giren arkadaşlarımız ya tanıdık, ya da herhangi bir dost aracılığıyla işe girebilmişlerdi. Bunun dışmda olan diğer yetenekll arkadaşlarımız ise mesleğini yapamamanın ezikliği ile yaşıyordu. Dileğimiz, tüm basın yayın organlarının Gazetecilik ve Halkla llişkiler Yüksek Okul öğrencilerine, yeteneklerinl kanıtlamak için ortam hazırlamalarıdır. Bu yazımızın tüm basm organı yetkililerinin ilgisini çekeceğini sanıyoruz. Şiikrü KARAMAN İTtA Gazetecilik ve Halkla tllşkiler Yüksek Okulu öğrencileri adma Tebligler Dergisindeki kitaplar yeterli Bosımı en^son MEB tarafından 1971 yılında yapılan ortoöğretımln amaçlarım içeren yapıtta, Türkce derslerl lcin «öğrancilerln çağdaş yayınlarcJan örneklerle her gecen günde daho iylyi, güzeli ve gerçek leri oıiımsemelerl soğlanmalıdrr.» maddesi yer almaktadır. Biz Türkce öğretmenlerl olarak ikllem lcerisindeylz. Yö netmellğın gereği yerlne getlril diğlnde. başımıza bln blr dert gelmekte. Öğrencilere günümüz yayınlarından öykü, fıkra ve güldürerek öğrencileri eğlteceğıne inandığımız yapıtları almalarını önermek ve denste uygulamak yönetmelik gereği olduğu halde.. Tebligler dergisinde yayınlanan kitaplar yeterli olmamak ta. Günümüzün cağdaş yazar ve ozanlarına yer verllmemektedir. Böylece bakanlık kendl Içinde cellşkiye düşmekte, biz öğretmenler yıllardır süren bu çarpıklığın bir an önce çözüme kavuşturulmasını umutla bekliyoruz. Enver Damoğlu Türkce öğretmenl 2ONGULDAK Kuçuk blr örnek. Beşlktaş Eminönü arası şehlr hatları vapurlarıyla on Iki dakikadır. Günümüz istanbul'unun kara traflğinde günün hlç blr saatinde ylrml daklkadan az sürmez. Sabah ve akşamları Ise Eminönü • Beşlktaş arası kara yoluyla bir saatl aşar. Denizyolları Bebek.Arnavutköy, Ortaköy, Beşlktaş, Emlnönü arasında, söz gelişi, karşılıklı heryirmi dakikada blr vapur Işletse ve bunu halka lyice duyursa, sanırım çok başarılı bir uygulama olurdu. Aynı yerlerde kara taşımacılığı tıkanmasının ülke dışalımına yüklediği büyük kayıplar da unutulmamalı. KOçük koyları, fıstıkcamı yelpazelerlnln gölgeledlğl tepecikleri, dere ağızları, kıyılardan icerilere yemyeşil çayırlarıyla eşslz güzel Boğaz'ın menevişll sularında köpükler ve dalgacıklarla süzülür gibl yol alan şirin vapurcuklarl « Günümöz Istanbul'unda sadeca birsr taşıt gözüyle bakılan Boğaz vapurlarının blr başka yanı vardı. Kavaklar ve Saroyburnu arasında yerleşmlş köyleri birbirlno bağlamaktan öteye, ora Insanlarının yakını, dostu ve sevgllfsl de olabllmlslerdl. Boğaz cocuklarının kıyıboyu koşarak: «Tahsln kaptan pat patl> diye yarıştıfcları yolsuz ve hantal 63 numara tSütlüce» çakolı düdük seslnl ve Inceclk gövde yapısıyla Boğaz insonlarının sevgilisl 66 Numara «Boğaziçl» bakıra vurulmuş gibl yankılar bırakan düdük seslyle 64 numara cKüçüksu». Yanm yüzyıi önce çocukların Boğaz vapurlarını düduk seslerinden tanıdığını, bir oyun ve yarışma konusu yaptığını hatırlayanlar belki kalmıştırl Boğazicl'n) beton yığınlarıyla yokedenlerln, rahat, baş dinlendlrlcl ve İyi Işletmecilikle verimll olabilen su yolu taşımacılığını o çapaçul minibüslere, Itiş kakış otobüslere kaydırması yadırganmamalı. Dışa bağlı kapkaççı tüketlm ekonomlsine uygun blr durum. ' İstanbul Emniyetinin tebliğini gazinocular kötüye kullanacak Gazetenizin 24 şubat 1982 ta rihli sayısında yer alan «Belge siz sanatçı sahneye çıkamayacak» başlıklı Hüseyin Avuç im zalı yazıyı sendlkamızın 31 nolu güzel sanatlar işkolunda kurulu olması ve halen Türklye çapında en büyük üye potanslyeline sahip bulunması nedeniyle ilgiyle inceledik. Haberde sözü edilen îstanbul Emniyet Müdürlüğünün, gazino sahip ve yöneticilerine yaptığı bir tebliğle, işe alacakları her müzik ve sahne sanatçısından Çalışma belgesinin istenmesi yolundaki uygulam* sınm, kanımızca işverenlerca kötüye kullanılacak ve böylece işçi olarak çalıştırdıkları kişilerin vergl ve sigorta primlerini ödeme yükümlügunden ku> tulmak için, bu uyguiamayı bir fırsat bileceklerdir. Yasadışı bir takım uygulama lara neden olacak. îstanbul Em niyet Müdürlüğü israr etmesi halinde bu tebliğln iptal edilmesi için Danıştaya başvurmak zorunluluğu doğacağını belirtmeden geçemeyeceğiz. Ayrıca şu noktaları belirtmek isteriz. Sendikamız üyesi müzik ve sahne çahşanlan, herşeyden önce bu sanatm ger çek emekçlleridir. Çahşmaları karşılığında asgari Ucret veya buna yakm bir Ucret alırlar, oysa kendileri vasıflı işçilerdir. îşverence aralanndaki ilışki lstisna akdi niteliğinde olan «sanatçılar» serbest meslek sahibidir. îşverenle aralanndaki ilişkı hizmet aktl veya takım sözleşmesi olan emekçiler ise «işçi» statüsünde olup, bunlann defter tutma ve beyanname verme zorunluluğu bulunmamaktadır. Eline saz veya mikrofon alan herkesin vergi kaçırdığım söylemek mümkün değildir. Av. Asaf Ülker Tüm Müzik ve Sahne Işçilerl Sendjkasr (TÜMtS) Hukuk Müşaviri (Cumhuriyet 9 MART 1932 LÎNDBERG'ÎN ÇOCUĞU BULUNAMADI NEVYORK 8 ( M . ) Lindberg'in küçük oğlunun kaçınlmasmdan beri 5 gün geçtiğl halde yapılan bütün aramalar ve teşebbüslere rağmen çocuk hakkında açık hlç blr malumat ahnmış değildir. Nev Jersey Valisi çocuğun hayatta bulunduğuna dair kati bir iz olmadığını açıklamıştır. C I Günün HanlarıCZZ) GÖNÜL KÎMİ SEVERSE Memurlara yapılan zam ve ev kiraları 657 sayılı yasada çalışan bir memurun maoşına yapılacak küçük bir zam, ev kiralarına yansımakta, memur bir öncekl zamsız aylığına oranla daha güç koşullar altına girerek adeta Inlemektedir. Basının, TRT'nin var gücü Yedikule sakinleri susuzluktan yakınıyor Kendislne layık olmayan bir adama delioesine aşık olan dilber ve zengin bir genç kızm romanı. Aşkanın esiresi olan bu kız her bir ayıp ve mahcubiyete katlanıyor. tşte «Gönül Kimi Severse» filminin mevzuu budur. Bu akşarn Melek sinemasında göreceksiniz. JANDARMA GENEL KOMUTANUGINDAN Jandarma Genel Korautanlığı Dispanseri Baştabipliği (ANKARA) emrinde istihdam edilmek üzere münhal bulunan Sağlık ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfı kadrosuna bir Kadın Hastalıklan ve Doğum Mütehassısı doktor alınacaktır. thtiyaçtan fazla istekli çıktığı takdirde 23 MART 1982 salı günü saat 10.00'da ANKARA'da Jandarma Genel Komutanlığı Karargâhı'nda; Devlet Memurluğuna atanacaklar İçin Zorunlu Yeterlik ve Yanşma Sınavlan Genel Yönetmeliği hükümlerine gore lşlena yapılacaktır. 857 Sayılı Devlet Memurlan Kanunu'nun 48'nd raaddesinde yazılı şartlara haiz isteklilerin, en geç 22 Mart 1982 pazartesi gününe kadar bir dilekçe ve 2 adet vesikalık fotoğrafla Jandarma Genel Komutanhğı Personel Başkanlığı Sivil Memur Tayin Şube Müdürlüğü'ne müracaat etmeleri ilan olunur. (Basın: 12113) 1761 Kayserili ebeler ilgî bekliyor Kayseri bölgesinde uzun süredir yardımcı sağlık per soneli olarak görev yapmaktayım. Sorunlarımız çok, ülkemizdeki sağlık sorunlanndan ayrılmaz. özel likle sosyalizasyon uygulamasına yeni geçen bölgelerde kuşkusuz bir çok güçlükler, sorunlar oluyor, fakat bizi en çok Uzen Itonu, Kayserl tl Sağlık Müdürlüğü yetkilllerinin taraflı ve yanlı davranmalarıdır. Çeşitli sürelerle Sağlık Müdürlüğü yetkilileri, sosyalizasyon bölgesinde çalışma sistemini içeren toplantılar yaparlar ve tüm sağlık elemanları bu toplantılara katılır. Ancak, Kayserl Sağlık Müdürü hem şire, ebe, sıtma savaş memuru ve benzeri alt derecedekl sağlık personellerinl küçümser. Doktorların toplumdaki büyük yerlerinin anlatıldığı toplantılarda, bizlere takınüan tavır, topluma olan görevimlzi aksat maktadır. Bizlere konuşma hakkı dahi tanınmayan toplantılarda, boş oturup para aldığımız ilerl sürülür. Kayseri'de bulunan tüm sağlık personeli Sağlık Müdüründen yakınmaktadır, şikâyetçi olmaktadır. Zaman zaman kendi cebinden dahi araba parası ödeyerek hastasına koşan yardımcı sağlık personellerinin daha iyi hizmet verebilmesi için hor görüimelerinden vaz geçilmesini istiyoruz. Kayseri'den blr grup ebe Bizler Yedikule Narukapı Çıkmazı sakinleriyiz. îki ay İle reklam ettiği memurlara ya süre ile mahallemize su verilpılan zamlar henüz o memu medi. Genç kızlanmız, kadınlarun eline geçmeden gider ha rımız mahalle çeşmeleri başınnesinde büyümeler olmakta da su kavgası yaptılar. Mahalle mahalle dolaşarak dır. Ne olacak bu ev kiraların daki artışlar? Nasıl durdurula akan çeşmelerden su gereksincak? Kim istediği zaman ev melerini karşılamaya çalışan Çıkmazı sakinleri, kirasını artıron ev sahlplerine Narhkapı başvurulardan da buyaptıkları dur diyecek? Memur, işçi ya gtine kadar bir yanıt alamadışamayacak mı? lar. Evde yığılan bulaşıklar, Tavanı yüzde 30 olarak be çamaşırlar susuzluSun devam lirlenen kira artışlarını hangl etmesi karşısında adeta kokma ya, çürümeye başladı. ev sahibl kabul etmektedlr? Mahallemize su verildiği duBugün İstanbul'da asgari üc retle calışan cocuklu binlerce yurulmuştu, ancak bir iki gün süre ile yine gündüzleri su alakişl bulunmaktadır. Bunlar ne kadar ev kirası vereblllrler ki mayan Narhkapı Çıkmazı sasüreklı artırımla karşı karşıya kinleri, geç saatlere kadar evlerinde oturarak musluklanngeliyorlar. dan tıssss seslerini işittiler. BaHer VH tavan yüzde 30 ola zen de aktı, ama bu kısa sürerak bellrlenen kira artışına kar U oldu. şın memur ve İşçi her yıl ayYüksek yerlere su verilir, nı oranda maaş artırımı görü halkın büyük bir kısmı su soyor mu acaba? Hic ml bu ko runu ile karşılaşmazken bizler bu sorunun kncağmda neden nu gündeme gelmemiştlr? Kira sorununun günbegün yalraz bırakıldık? Yetkililerden büyüdüğü ülkemizde bu soru Yedikule Narlıkapı Çıkmazı kenun ivedllikle cözümlenmesi siminin su sorununu kısa zanl, emekli memur, işcı ve tüm manda ivedillkle çözümlemeledar gelirliler adına bekliyoruz. rini bekliyoruz. Yavuzer ORAL Kazım ÇAKIROĞLU İSTANBUL İSTANBTJL Cumhuriyet Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılıkve GazetecilikT.A.Ş. adına .„. NADİR NADİ Cenel Yayın Müdürü: HASAN CEMAL Müessese Müdürü: „ EMİNE UŞAK1ICİL Yazı Işleri Müdürü: OKAYGÖNENSİN Basan ve Yayan Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Posta Kutusu: 246 İstanbul Tel: 20 97 03 (5 Hat) BÜROLAR s • ANKARA:Konur'Sokak no. 24/4 Yenişehir Tel:17 5C2517 58 66ldare:18 33 35 • İZMİR: Halii Ziya Bulvarı No: 65/3 Tel: 25 47 0 9 1 3 1 2 3 0 . • ADANA:... AtatUrk Caddesi, Türk Hava Kurumu Işhanl Kal 2/5 Tel: 14 55019 731 TAKVİM İMSAK 5.42 GÜNEŞ 7.18 ÖĞLE 13.24 İKİNDİ 16.41 9 Mart 1982 AKŞAM 19.12 20.41
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle