25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 12 28 MART 1980 f 4 SSK'nın bir yıllık ilaç tüketimi 7,5 milyar lira SSK ilaç fabrikasının tam kapasite ile çalışması haHnde kurumun. milyarları bulan kârlılık sağlıyabileceği belirtildi. ' İManbul Hotor Servlsl SSK 10. Tıp Kongresinde, tSSK'da İlaç tüketim ve iiretltn sorunlan» konusunda bir tebliğ sunan Ecz. Yıldız Akyüz, SSK'nın 1981'de 7,5 milyar lira tutanndaki ilac tüketimlne' karşın, SSK İlac Fabrikasının J125 milyon llralık üretlml gerçekleştlrebildiğinl söyledi. SSK İlaç Fabrikası tam kapasite ve verimlı calıştırıiabiiir se kurumun milyarları bulan kârlılık sağlayabileceğinl, fabrl kanın SSK'nın tum gereksinmelerini karşılayabilecek üretimi yapmak amacı ile acıldığını anlatan Akyüz, kadroiardakl yetersizlik ve eleman eksıklıği nedeniyle daha düzenll ve verimli çalışamadıklarını, fabrikanın bugünkü kapasitesinin dahl değerlendirllemediğinl belirttl. SSK ilac Fabrikasının durumu Kongrede tartışmalara yol açtı. 17 kalem ilac ruhsatı var ken ve özel sektör elinde iken bu ilaçların üretildiği fabrikada, üretimin neden 4 kaleme indiği üzerinde duruldu. Bu arada. fabrikanın 1981 Haziran üretlm programında olan, en çok satılan ampisilin grubu antibiyotlk üretiminin neden hâlâ gerçekleştirilmediği soruldu. Fabrika Müdürü Yıldız Akyüz, 6 ay ham maddenin gümrükten cekilmesini bekledıklerini, üretimin gercekleşmesinden sonra ise, ruhsat icin Bakanlığa baş vurduklarını, ancak Sağlık Bakanlığı'nın numu nedeki dimetil anilin miktarını fazla bularak ruhsat vermediğini bu nedenle genei üretime geçemediklerini anlattı. Yıldız Akyüz yine sorular üze rine, yönetmelik gereği yurt dışından direk ithalat yapama dıklarını, içinde dimetil anilin miktarının fazla bulunduğu ham maddeyi ic piyasadan aldıklarını, yerll piyasanın aynı ham madde ile üretim yaptığını söyledi. Piyasado tüketilen ampisilin grubu anitibiyotiklerde dimetil anilinin standartlar üstürtde olduğunu belirtti. Dimetil anilin'in bilimsei standartlar üstünde alınması. zehir etkisi yapıyor. Siyanoz. anemi, şuur kaybı, kilo kaybı gibi cok ceşitli hastalıklara yo! acabiliyor. Balkan Kros Şampiyonu: Papandreu sayesinde üne kavuştum,, 9 Yaşam kavgasına çobanhkla başlayan Yurdadön, «Daha önce 2 kez Balkan Şampiyonu, l kez üiinya üçüncüsu oldurn, kunseden çıl çıkmadı. Şimdi bır Yunanlıyı geçıp şampiyon oldugum için önüme gelen beni kucakhyor. Aslanım bu bize yeter diyor» şekiinde konuştu. Köy İşleri Bakanlığı, KÖYKOOP'untasfiyesini istedi ANKARA (Cumhuriyet Bü, rosu) Köylşlerl Bakanlıfeı KöyKoop'un tasfiyeslnl İstedi. KöyKoop yönetici Kurul Başkanı Nuri Tuncel, «KöyKoop ekonomik sıkıntıya düştü diye iflası ya da tasfiyesi düşünülemez» dedi. KöyKoop' Yönetim Ku rulu Başkanı Nuri Tuncel Cumhuriyet'e yaptıgı açıklamada KöyKoop'un ekonomik sıkıntı içinde olduİunu belirterek, «her kuruluşta olduğu gibl KöyKoop nn da sıkıntüart vardır» dedi. Tuncel, büyük holding lerin de ekonomlk darboğaz içinde olduklarau vurgulayarak, «Oevlet gerekli yardımlarda bulunarak hol dingleri ekonotniye yararlı bir düzeye getirmektedir» şeklinde konuştu. Tuncel daha sonra şöyle devam etti: KÖYKOOP YÖNETİM KURULU BAŞKANI NURİ TUNCEL •KÖYKOOP EKONOMİK SIKINTIYA DÜŞTÜ DİYE İFLASI DÜŞÜNÜLEMEZ; DEDİ. «KöyKoop ekonomik bir kuruluştur. Kurul, kesimin ürettiği ınalları değerlendiren, gelir sa&layan kuruluştur. Bu kuruluş da iki yıldan beri ekonomik darbogaza girmiştir. Ancak, ekonomik sıkıntıya diişmüş diye KöyKoop'un tasfiyesi, iflası düşünülemez. Çiinkii KöyKoop'un üç ana kuruluşa borcu vardır. Ziraat Bankasına 230 milyon lira. tş Bankasına 110 milyon lira, Romen UTB'ye 480 milyon liı*ı borcu vardır.» BANKA İLE GÖRÜŞMELER SÜRÜYOR Ziraat Bankasına olan borçlarmm ödeme durumuna geldiklerini belirten Nuri Tuncel, «borcun 195 milyon lirası ödendi. Geriye ka ian borç için banka ile görüşıneler siirüyor» şekiinde konuştu. Tuncel daha sonra şöyle devam etti: «Muamele vergisi kalktığı anda Ziraat Bankasına olan borç kapanacaktır. İş Bankası ile görüşmeler siirmektedir. İş Bankasına olan borç iki gayrimenkul vermek suretiyle kapanacaktır. UTB'ye, yani Komanya'ya olan borcun büyüklüğü kur farktndan kaynaklanmaktadu*. Danıştay'da kur farkına ilişkin dava devam etmektedir. Kazanıldığı tak dirde 3,5 milyon dolarhk borç 60 milyon liraya denk düşmektedir. O zaman bu (Arkası 11. Sayfada) Abdülkadir Papandreu olmasa Mentneı. iuıdadou bgylesiııe uiay oaııayacaji. Keuuisı ad üyıe soyıuyoı iaten. «üaıü<uı îjampiyonıugum gcrrgiiıutıı l»/ıa uu.vütuıüu. Uuııa »ııce de iki kez liaıuaıı ^aınpıvoııu olnnışıuın da vurua uoıı (tügümue kınıst'tleıı tıs üilc ÇIKmuukiştı. Uulıya kros uçuııculu ğünı var. yıııe düııyaca sayılı bir yarış olan 10 Oin metre Üniversiteler dünya ikinciligim var. Bunların dışında uluslararası Vi 17 kuşuda başarılarım var. Ama, bugün sokakta kinıi görsem boyııunıa sarılıp Vunanlıyı geçtin va aslanım yeter bu bi7.e diyor.» Metınıet Yurdadön son Balkan kros yanşmasının Türk • Yunan üışkilerı açısından degerlendiriıdigJni söylerken şun ları anlatıyor: «Yunan lıalkı ya rış boyunca bana tezahürat yaptı. Yarış snnrası bütün gece dolaştım, gittiğim yerlerde beni lanıyanlar sırtımı sıvaz YÜCELMAN Toprak Reformu Tasarısı yeniden düzenlenecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bakanlar Kurulu, Toprak Reformu Tasarısını görüşerek, tasarının bazı maddelerinin yeniden düzenlenmesi için bir alt komisyon kurulmasını kararlaştırdı. Edinilen bilgiye göre, alt komisyon Devlet Planlama Teşkilatı, Tanm ve Orman Bakanlığı ile Toprak ve Tanm Reformu Müsteşarlığı (Arkası 11. Sayfada) ladı. Ama. sanıyorum onlar da uluya bi/inı haikımız gibi poütik ii^'jüan İKikıvorlar. Papaud rcuya «lan saygıları Ditmiş. lürk (Iüşnıaııiıgı ile ayakta dur nıaya (.alışıyor sozüın una diyoriar. Yani diyeceKim şu Papandreu otınasa buırün tıalkımın göziinde böylesine büyümezdim, Balkan kros şampiyonluğum böylesine destan olmazdı. l'apandreu sayesinde üne kavuştum.» Ve Yurdaüön kendı agısından bugün kendisıni öpmek içtn kuyruk olaniarın da bır değerlendirmesmı yapıyor: «Yaşamını boyunca mücadele ettim, yılnıadun, yıldııılanıaıiım, bugün beni omuzlarına alauların, beni öpmek için kuyruğa girenlerin bana yıllarca yaptıklarını unutamam. Yaşamını boyunca da bu gibi iki yiizlülerle, yiızüme gülüp, arkadan rapor diizenliyenlerle mücadele edeceğtm» diyerek. 1954de başlayan yaşam kavgası den, kış demeden giderdi taşırdı ne gerekirse. Biraz daha büyüdü Mehmet, koşa koşa büyüdü. Yakınlarında bir tuğla harmanı vardı. Orada tuğla istif etmeye başladı. 3 lira yevmiye alıyordu. Ama, eloğlu 3 lirayı boşuna vermessdi. Günde 10 bin tuğlayı istiflemesl gerekirdi. İstifliyordu da.. Ama, ıstifçiliğin dışında koşuyordu Mehmet, bir gün böylesine koşacağını düşünmeden. Koşmanın da bir iş olduğunu, koşmanın bir gün kendisini bir Devlet Başkanı'na götüreceğinı bilmeden. Kışlar çok uzundu bankaMehmet 3 lira yevmıyeleriıu rruş'ta. Evleri de merkeze 5 • ö biriktirip eve gazocagı aldıgını kilometre çekerdi. Bir şey gehıç unutmuyor. Bu onun sağa rekti rra, «Koş Mehmet» derdi sola tcoşuşturmamn dışında babası. Koşar gider getirir, hleve ilk yardımı. Hayvanlan otraz sonra yine bir başka şey latıyor, ormandan odun kesip gerekse, «Hadi Mehmet oğlum eve taşıyor, tuğla istif edip pabikoşu çidiver» derdi bu kez ra kazamyor, karlı kış günleanacığı. rinde ayaklarmın altına iki oKoşardı Mehmet; yaz deme dun takıp kayak yapıyordu. Yurdadön 2 haziran ly&4' de Sankamış'ta dunyaya gelmışti. Daha yürümeye başlar başlamaz babası onun önüne birkaç hayvan koymuş, «bunları dağa götür, otlat getir» de mişti. Ne yapsındı küçük Mehmet, kendisinden daha küçük kardeşi henüz yürüyemiyor, ağabeyisi ise, kendi başına gez meyi seviyordu. Küçük Mehmet aldı hayvanları dağa götürdü, suya götürdü, o i$leri bitirdi, akşam ormandan eve odun taşı dı.. Yaşam kavgası başlamıştı onun için ve arkası eelecekti. KİT Tasarısı hazıranda tamamlanacak KİT'lerde holdingleşmeden yana olduğunu söyleyen Aysan, yöneticiler için liberal bir personel rejimine geçmek gerektiğini belirtti. ' ANKARA, (Camhariyet Büro8u) Ulaştırma Bakanı Prof. Mustafa Aysan, KİTIerin yeniden düzenlenmesine ıllşkin Bakanlar Kurulu tasarısınm haziran ayuıda tamamlanabileceğini söyledi. Aysan, dün düzenlediği basın toplantısmda gazetecılerin fcamu iktisadi teşebbüslerine İlişkin sorulannı yanıtladı. Aysan.KİT ürünlerine 1976 yılından sonra hızlanan enflasyona karşı fiyat artışı getirilmemesinin başarısızlıga neden olduğunu belirterek, «1980 yılınıo başında bu eksikllk giderilmiş tir. Fiyatlamada çok önemli ha talar vardı. Bunlar dUzeltilmiş tir» biçiminde konuştu. Aysan, öastle şunları söyledi: «KİT'lerde çok fazla personel vardı. Teknik personel sıkıntısı çekilirken, vasıfsız personelde fazlalık bulunuyordu. Alınan tedbirlerle bu sıkıntı ve fazlalığm giderilmesi yoluna gidilmiştir. KİTIer yatuimlaruun yüzde 105'ini hazine ve Merkez Bankasından saghyorda. 1981 yılı içinde bu kuruluşlar yatırımlannın yüzde 25'ini kendilerl finanse etmişlerdir. 1982 yıluıda ise KİTIerin yatınmlarının yüzde SÖ'sini kendilerinin finanşe etmesi programlandı.» KİT'lerdeki yöneticiler için liberal bir personel rejinune geçmek gerektiğini vurgulayan Aysan, «işçi çıkarma yasağı ekonomide olağanüstö şartlar bulunduğu için alınan bir tedbirdir. Ancak 1981 yılı sonuçlan enflasyon hızının düştüğünü, gayrı safi railll hasüanın arttığını ve yatırunların arttığuıı yani ekonominin olağanüstii şartlardan çıktığını gösteriyor. Ekonomi olağan şartlara geçtiğinde olağanfistfi tedbirlere ihtiyaç kaunayacaktır» dedi. Aysan, KtT'lerin holdingleşmesinden yana olduğunu belirterek, konuya ilişkin şu görüşleri savundu: «KİTIerin boldingleşmesi ile ana kuruluştan küçük kuru luşa yönetim yetkisi verilmesı sağlanacaktır. Yavru kuruluşların çıkartacağı hisse senedi. tahvil ile sağlıkb para kaynağı ve finansman knlaylığı sağlanacaktır. Hoidingleşme ile KİT' ler plyasaya itUmelidir.» Aysan ayrıca, 10 yıllık ulaştırma program ve planları hazırlanacağını ifade ederek, han gi tür ulaştırmaya öncelik verileceğini belirlemek amacıyia çalışmalar yapıldığını kaydetti. Bankaların bankerlerle rekabet gücü azalıyor mu? VAK1FLAR BANKASl'NİN HAZIRLADIĞI BİR RAPORA GORE REKABET GÜCÜNÜN AZALMAS1NIN NEDENI. BANKALARIN KREDİ MALİYETLERİNİN YÜKSELMESİ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Vakıflar Bankası tarafmdan hazırlanan bir raporda, bankaların yüksek maliyetler nedeniyle bankerlerle rekabet gücünün giderek azaldığı öne sttrüldü. Raporda, kredi ve mevduat faizlerinin 1 temmuz 1981 tarihinden itibaren serbest bırakılmasına rağmen, artan personel ve faız ödemeleri nedeniyle, kredi maliyetlerinin yükseldiği belirtiliyor. Raporda ayrıca «Şube Bankacılığı» sonucu çok sayıda açılan banka şu belerinln personel, kira gibi sabit maliyetlerinin «genel fiyat artışı» karşısında düşürülemediği anlatılarak, Merkez Bankası'na mevduat munzam karşılığı yatuma ve dısponibiiite gibl yü kümlülükleri olmayan ban kerlerle rekabet güçlüğüne değiniliyor. Bilindigi gibl disponibilite paraya derhai çevrilebilen degerlerin borç lara oranı tarafından beHrleniyor. Rapor, bankerlerle rekabet edebtlmek tçin Sermaye Piyasası Kanunu'nun sadece bankalara tanıdığı haktan yararlanıla rak menkul kıymetler yatırım ortaklıkları kuruımasını önerdi. Vakıflar Bankası raporunda sabit fiyatlara göre 1973'ten 1979'a sadece yüzde 10 artış gösteren mevduatın eylül 1981 tarlhinde 1 trilyon 74 milyar liraya ulaştığı bildirildi. Raporda mevduatın bölgesel dagılımının şubelerini ve kredilerin bölgesel dağılımını et kilediğt belirtilerek mevduatın yüzde 79'unu alan Marmara, Orta Kuzey Karadeniz ve Ege bölgeierinin toplam kredilerin 1çinde % 74'lük bir paya sahip olduğu faporda ayrıca kaydediidl. Mevcut şubelerin yüzde 63'ünün Marmara. Ege ve Akdeniz bölgelerinde yo ğunlaştığı vurgulanarak bu duruma bankaların doğal olarak ekonomik faaliyet ve tasarruf potanslyeü olan piyasalarda çalışmak lstemelerinin yol açtığı belirtildi. Bankacılık sektöründe oluşan oligopolistik yapmın bankalararası rekabeti bozarak, falzin pazar koşulla rına göre oluşmasını engellediğlni belirten rapor, bankerlerin sistem Içindeki yerlerinl koruyabllmeleri 1çin reorganlzasyon ve rasyonalizasyon önerdi. Raporda ayrıca bankaların öz kaynaklannı araştırmalan görüşü savnnularak, verimliliği artırmak için kapasite israfını en aza indirecek programlarm hazırlanması, organizasyonun elverişll olan bankalarm da yurt dışında sube açması istenlldl. Mehmet köşeyi dönüyor Çalışıyordu Mehmet, yaz kış derneden, koşuyordu Mehmet geceymiş, gündüzmüş bıkmadan. Sonra iki kişilik bır ekıp oluşturdu. Bulunduklan yerden Ankara'ya ekspres kalkıyordu. İki kişilik ekibı ile su satmaya başladı trenlerdekı yolculara, bırakılan şişeleri top layıp temizleyip parlatıp satma ya başladı, bununla da yetinmedi yolculann bavullannı ta şımaya başladı. Kendi deyimi ile kcişeyi 4önmüştü. Mehmet. Mehmet'in keytine cüyecek yok, Mehmet para kazamyor, kazandığım şekere, helvaya, tın dık ıçine yatırıyor. Ve yine ken di deyimi ile bugünkünden çok daha iyi besleniyordu Mehmet. Enerji istemediğin kadar, Meh met her türlü sporu yapıyor, basketbol, voleybol, masa tenisi, £utbol... Putbolu beğenmeyen Mehmet Hutbol hastası oluyordu yavaş yavaş. Ama, babası karşıydı futbola. «tiünâhtır» diyip basıyordu sopayı. Bir güıı fena bastırmışü babası satıada. Ama, alkışlan duyuııca bir hoşuna gitmiştı de, bütün futbolculara lokum ikrâm etmışti. Babasımn bir gün yine aklına esmış Mehmet'in* herşeyi ile sırtmda taşıdığı evi satmıştı. Mehmet kızmıştı ama bir şey söylememişti. Bir gün sonra ise, Sarıkamış'a gideceğiz deyip okuklan aldığı tasdıknameyi de gösterince küçük Mehmet isyan etmışti. Nasıl olurdu da babası okuduğu okuldan tasdiknamesin: kendisinden habersiz alırdı. Sarıkamış'a gitmişti babası ile ve orada kuçük Mehmet'in büyük grevi başlamıştı. Küçük evin küçük sobası dibinde pinekleme ile geçen tam 3ü gün, Mehmet evden dışan bile çıkmamıştı. Daha da uzayabilirdi grevi, ama, okuldan bir ıstek eeldi. Okul müdürü Mehmet varmış burada gelsin ben yedirip içireceğim, lojmanda oturtacağım demişti. Buna karşılık futbol oynamasmı istemişti. Mehmet okula başlamıştı ki, «Ağn'da bir koşu var gidermisin?» demişlerdi. Ağn'yı görmemişti «giderim» dedi. Gitti ikinci oldu. lşte bu «giderim» onun atletizme başladığuun ilanı idı. farkında bile olmadan. Ama, hâlâ işin farkmda değildi Mehmet. «Kon ya'da da yarış var. varmısuı?» demişti müdür. Mevlana'yı görmemişti, kuran okuyordu, dini bütündü, Mevlana'yı değil görmek düşünmesi bile hayaldi. Ona da «evet» demişti Mehmet. Konya'da üçüncü olmuş, herkesin dikkatmi çekmişti. 1973' de Denizli'de Okullararası TUrkiye şampiyonası'na da gitti birinci oldu. Araba Ue mi, gittin dediler, taküdüar, laf attılar, hiç birisine aldırmadı Meh met. «Başka yanş var mı?» diye sordu. Atletizm Pederasyonu'nda bir adam ille de takılıyordu kendısine. İçinden ne sataşıyor bana bu adam diyordu Mehmet. Ama adam, «sıkıysa Ankara'da birinci ot» diyordu sık sık. Kafası bu adama bozulup Ankara'ya gıtmişti Melımet ve Milli lakım ssçmelerüu de kazannuştı. Sonra Milli Takım kamp ları, Kayak Milli Takım Kamp ları derken, Mehmet bir anda kendisinı sponm tam göbeğinde buluvermişti. "Gangster Raki,, iki şîrketi dolandırdığı iddiasıyla yakalandı r İSTANBUL, (a.a) «Gan gester Raki» adıyla tanınan ünlü dolandırıcı Güney Zobu, iki şirketi 5,5 milyon lira dolandırdığı iddiasıyla gözaltına alındı. Raki'den kaçak döviz almak isteyen iki şirketin bir hissedan ile ihracat koordinatörü, muhasebeci ve şöförü de «Yasadı şı alışveriş» yapmak suçun dan yakalandılar. Mecidiyeköy'de önceki gün meydana gelen kap kaç» olayını soruşturan polisler, gerçekte bir dolandırıcılık olayınm sözkonusu olduğunu anlayarak konuyu derinleştirdiler. «Üç kişi önümüzdeki 5,5 milyon lira bulunan çantayı kaparak kaçtı» diyerek polise başvuran ve bir şirketin ihracat koordinatörü olan Tevfik Mete Polat'ın gerçekte kimliğini bilmeden ilişki kurduğu Güney Zobu'dan 78 bin Alman markı satın almak için Mecidiyeköy Li kör Fabrikası kavşağma git tiği, Türk paralarını vererek iki zarf dolusu Marklan alıp şirkete döndüğü belirlendi. Şirkette, hissedarAlim Ece ile zarfı açan Tev fik Mete Polat'ın para destelerini en üst ve en altmda mark olduğunu aralarırun ise kesilmiş gazete kağıtları doldurulduğunu gö rör görmez dolandınldıklannı anladığı kaydedildi. Soruşturmayı yürüten polisler, ipuçlannı değerlendirerek Güney Zobu'yu evinde 5,5 milyon lira'dan iki milyon 218 bin lira ile yakaladılar. Güney Zobu, ifadesinde, «Ben kimseyi soymadım. Kap Kaçda yapmadım, on lar gelip paraları bana verdiler» dedi. Tevfik Mete Polat/da ifadesinde, «Bir kişi bana telefon ederek Almanya'dan dö nen bir aile olduğunu söyledi. Bu aile yanında getirdiği 114 bin markı karaborsada bozdurmak istiyormuş. Ben de şirket hissedan Alim F.ce'ye konuyu açtım. Ticari ilişkimiz bulunan Sirkeci'deki bir firmadan 78 bin Mark almak üzere 5,5 milyon lira muhasebecî Erdoğan Torun ve Şoför Mehmet Hüsamettin Sarı ile bana gönderildi. Ben de paraları alarak buluşma yerine gittim.» Masaş şirkenin hissedarı Alim Ece, ihracat koordinatörü Tevfik Mete, Dirikoç firmasınm yöneticisi îsmail Dirikoç ile muhasebeci Erdoğan Torun ve şoför Meh met Hüsamettin Sarı'yı da gözaltına alan polis, «Dolma» olarak adlandınlan Mark destelermi Tevfik Mete Polat'a veren kişilerin arandığim açıkladılar. Balkan şampiyonlluğu ve fişlenme 1975'de İzmır'de saionda koştu birinci oldu, 1976'de Türkiye şampiyonu oldu. Balkan Şam piyonluğu'ndaydı gözü Mehmet' in. «Balkanlarda ülkemizi temsil edecek bayrağınıızı temsil edecek tek atlet sensin» dediler ona. Tek başına gönderdiler Mehmet'i Bulgaristan'a. Şumnu'da ülkesi için koştu, bayrağı için koştu ve Balkan Şampiyonu oldu. Dünyalar onundu artık. Sarıkamışlı Mehmet Balkan Şampıyonuydu artık. Yolda herkes onu görünce sarüıp öpüyor, atlet arkadaşlan artık ona, «Sarıkamış ayısı» demiyorlardı. Günden güne bitmçleniyordu Mehmet. «1977 Balkan Şampiyonasına giderken yolda türkfiler söylemiştik topluca. Federasyon Baş kanı Erol Zorlu şivemlzden babersiz, «Bunlar marş söylüyorlar» diye bizi rapor etmişti. İşte o gün bugün raporlandık, fişlendik. Bir taraftan. Beden l'erbiyesi'nin o zamanki Genel Müdür Yardımcısı Rıfaet tin Şabin bir taraftan beni çekemeyenler bir iftira lıücumuna uğradık» diyordu Mehmet. 1977'de Ankara Spor Akademisi'ne girdi. 1978'de Balkan Şampiyonlugu'nu ikileştirmiş uluslararası pistlere adını yazdırmıştı. Ama, rahat vermiyorlardı ona, İlle de kaldığı lojmandan atacaklardı onu. Bir gün ihbar ettiler onu, iki asker iki polis, başlannda Sıkıyönetim'den bir albay, lojmana gelmişlerdi. Aramışlar; çıka çıka Mehmet'in bavulundan bir Türk bayragı çıkmıstı. Albay, «bir şampiyonnn evi aranmaz» demiş ve (Arkası 11. Sayfada) HİÇ BİR ŞEY YAP1LM1YOR İşte Arnavutköy kıyıları... Bu pisligi buraya yığanları lanetlemek kolay. Ama nedense bu kişileri cezalandırınak ve kirlenmeyi önlemek için hiç bir şey yapılmıyor. Üstelik, İstanbu] Belediyesi'nin Boğaz'ın kıyılarının temizliğine ilişkin en küçük bir projesi bile yok. (Fotoğraf: Ali ALAKUŞ) Arnavutköyde denizin üzerindeki pislik kalın bir tabaka oluşturuyor Selim YALÇINER Dünyanın en güzel yerlerinden biri olduğu tartışılmayan bir yöremiz. Ne yazık ki, «Boğaziçi'ne lâyık olduğu gibi davranablliyor muynz?» sorusunu sormanuza bile olanak bırakmayan bir vurdumduymazlıkla bu gUzelli8i yok ediyoruz. Yukarıdaki fotoğraf denizden çeklldi. Arka planda görülen yapı, Arnavut köy İskelesi. Aradaki bölüm de, toprak değil, «deniz». Her türlü çöpün döküldügu bır arsa görünümünde olan bu pislik yığını yanm metre ile bir metre arasında değişen bir yüksekük oluşturuyor deniz yüzeyinde. İçinde neler bulunduğunu saymaya ise gerek bile yok. Boğaziçi neden temizlenemiyor? Deniz kıyılannı temizle(Arkası 11. Sayfada)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle