Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhunyet 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER cağımızı sanmıyorum. Gazete sütunlarım okul kürsülerlne benzetmek yanlış olur. Ben, «Minare de bid'at'tir, bid'ati seyyie mi. yoksa bld'atl hasene mi, orasını büemem, ama ezan okumak üzere şerefelerine çıkılmayan minare gereksizdir bile» diye yazmıştım, aklımda kaldığma göre. Uzmanlığı gerektıren konulardan kacınınm elbet, ama bir yurttaş olarak beni Ugilendiren her sorun'un okuru da ilgilendireceğine inanırım. Yoksa gazete yazarlıgına hiç gerek kalmazdı. Bid'at konusunda bana mektup yazan okururau yanıtlamam öylesine yerinde ve doğruymuş ki. o yazımdan btr hafta kadar sonra, Diyanet Işleri Başkanlığı, ezanın minareden okunması zorunluluğunu vurgulayan btr genelge yayınladı. Gazeteye gelen mektuplar, bu yazdıgım çeşitten değildir hep. Peygamberlerden, büyük ozanlardan, yazılan okunamayan büyük düşünürlerden de mektuplar geltr. Onları ne yapacağımı btlemem, saklayamam da, çünkü her okuyuşta şaşınr kalınm. Saklasaydım keşke tümünü. belkl başkaları anlardı değerlerinı. Okur mektupları, bende, düşünenlerln yalmzca biz yazarlar olmadığımız kanısını uyandırır. Biz yazarlar, belki de sadece yazma sanatını ögrenmiş kişileriz, bu yüzden de düşünmeğl unutuyoruz arada bir ve okurlarımız bizi mektupları tle kendimize getiriyorlar. Sağolsunlar! Böylece kendi kendimizle konuşur garip kişiler olmaktan kurtuluyoruz. Son aldıgım mektuplardan blrinde de, bir okurum, bana, Teslis'tn, Kutsal Euh'un ne olduğunu soruyor. Yanıtlıyayım mı, yanıtlamayayım mı, bilmlyorum. Beni epeyce uğraştırmış blr konudur bu. Şimdl yazmağa kalksam, bakarsınız blr okur. «Onu uzmanlarma bırak!» diye mektup gönderir bana. Demek papazlardan bana hiç is kalmayacak. 26 MART 1982 aşlıktakl «yazarlar» sözcügü ile, mesleği yazarlık olanları anlatmak Istemiş değilim; bize tnektup yazan okurlanmızdır burada söz konusu olan. Okur (belki de özellikle bizim okurumuz) gazetesini okumakla yetinmez, gazetesindekl yazılar tistüne düşündüklerini de duyurur. dertlerini açar, öğrenmek istediğl konulan 6orar, eleştirlr, kutlar... Bir yazann. arada bir de olsa, bu gibi mektupları yanıtlaması gereği doğar. Yanıtlama özel mektupla ya da yazann kendi sütununda olur. Hele köşe yazarları Için çok önemli bir konudur bu. Böylece okurla gazete yazarı arasında canlı blr lllşkl kurulmuş olur. Geçende blr okurum, «ZAMAN sözcüğu çok güzel blr sfizcük. Onu öldünneyta» diye yazrmştı bana. «ÇünkU dillmizde SAMAN, FAMAN gribl öztürkçe benzerleri var... Bir sözcüğü yalmzca yabancı kökenli dlye atmamalı, eğer dillmlzin o e?slz yapısma uyum sağhyorsa, yabancı kökenli de olsa atmâk yerlne öz dillmiz' miş glbl bentmsemek daha lyUUr... BAL, ÇAL, KAL, DAL, FAL gibi benzerlerl olduktan sonra, MAL sözcüğUntin dUimizde kalması kime zarar verir?» diyordu. Dll sorunu genel tlgiyl çeken, tartışılan blr sorun olduğu lçin, yazımda yer vermek istedim o okurumuzun dediklerlne. Dlllmlzln ses yapısma uyan yabancı sözcüklerl benlmsemeyi Zlya Gökalp «Türkçeleşmlş Türkçedlr» dlyerek kuramlaştırnuştı. Ancak, yalm durumunda Türkçe'nln ses yapısına uyan öyle yabancı sözcükler vardır kl, ek ya da takı aldıklarında bunların kiml hecelerl uzayıverlr. Oyea Türkçe'de uzun hece yoktur. MAL sözcüğünden nitem (sıfat) yaptmız mı, lkl hecesl de uzun «mâlt» sözcüğü, ZAMAN yalm durumundan ötekl ad durumlarına geçtlnlz ml de. «zamânı», «zamânın» örneklerinde olduğu gibi. lklncl hecelerl B Okurlarla Degil, Yazarlarla Melih Cevdet ANDAY uzamış sözcükler çıkar karşımıza. Bızim güçlilğumüz, Arapça glbl semltik bir dilden, Farsça gibi bir Hint Avrupa dilmden alınma sözcüklerin, dilimizin yapısma bir türlü uyum sağlayamatnasından doğmuştur. Başka bir okurumuz da, gazetemlzin lclml yazarlarmın yanlışlan üzerinde duruyordu uzun uzun. Bu arada benim üç yazımda bulduğu yanlışlan da sözKonusu ediyordu. Örneğin 6.11.1981 tarihli «Bir PUşünur Ozan» başhklı yazımda «mağftret» karşılıgı olarak «yargılama» demişlm, o sözcüğün «yarlıgama» olması gerekttğinl belirtiyor. Yerden göğe haklı. Ama ben de «yarlıgama» diye yazmıştım, «yargılama» diye çıkmış. Dizgici ml. düzeltmen mi yaptı bu yanlışı, bilmlyorum. Aradan blr hafta gectikten sonra da düzeltme koymak Istemiyorum yazııarıma. Sayın okurum bunu düşünmüş, «Belli ki dizgl yanlışı» dtyor. Gene o yazımda, «manzara> karşılığı «görttnii» demiştim, «görtinüm», ya da «görünüş» sözcüklerinin bu anlamda kullanılamayacağı kanısındayım ben. Bunu düşünmüş saym okurumuz, Dlr kavram eksikllğl duyulduğunu kabui ediyor, «Ve yazar sözcügü zaten şiirsel bir hava ve anlatım Içerlsinde kullanıyor» diyor. Sonra 13.11.1981 tarihli «Tarih önünde» başhklı yazımdakl «yatsıma» sözcüğünün yazımınm yanlış olduğunu ileri sürüyor sayın okurumuz, «yadsıma» yazılmalı lmiş. «S» ünsüzünden önce «d» gelemeyeceğinl savunurum ben. Okurumuz da «Anday'a özgii bir yazım olabilir» diyor, sonra da şunları ekliyor: «Bi liyoruz, Anday kımi sözcükleri aeğişik kullanıyor. Kendine özgü. Giöerek sözcügünü kuilanmıyor, gittikçe diyor. Bunu saygı ile karşılarım. Ama benim dllim giderek sözcüğüne alışmış ve ben hem hattâ anlamında kullanıyorum bunu, hem de tedricen anlamında. «Ama işte o zaman özleştirmeciliğe karşı olanlarm «Buniar dlllmizl yoksullaştırıyorlar» sözu doğrulanmış olur, hattâ ile tedricen sözcüklerlni kullanmak rorunlu olur. Yats:ma sözcüğü için şu bilgileri de gözönünde tutmak gerektiği kanısındayım: Yumuşak sesdeşleri (consonne donce) sert sesdeşlerle (consonne dure) blrarada söy leyemeyiz. Şimdt gelelim 30.10.1981 tarihli «Okurlarla» başlıklı yazıma. Ben o yazımda, bana «bld'at» sözcüğünün ne demege geldiğinl soran blr okurumu yanıthyordum. Girmemeli lmişim o konuya, «Bu bir din konusu.. hem de yorumlu btr konu. Girmemek gerek» diyor sayın okurumuz, beni yüceltici sözler söyledikten sonra, bu konuya değinişiml yanlış bulduğunu beUrtlyor. Önce şunu diyeyim, bu meraklı okurumuz «bid'at» sözcüğünü anslklopedllerde araştırsm, sonra da bulduklarını benim yazdıklarımla karşılaştırsın... Yok sorun, değinilip değinilmeyecek konular sorunu Ise, bunda işe yarar blr anlaşmaya vara Tövbe EstağfurullahL Yazıyı yazmak amacıyla masamm başına geçtiğimde kafamın içine cekirge sürüsü gibi konu uşüşmüştu: radyolar bangır, bangır bağınyorlarj Bangladeş ve Guatemala'da askeri darbeleri anlatıyorlardı. Uzay otobüsü bilinmedik yörüngelerde gezisini sürdüyordu. Okur mektupları birikmişti. Sosyal, ekonomik, politik, değişik ve nazik bir dizl 60runumuz gündeme yığılırken konu kıtlıgı mı çekilir? Ne var ki tam yazıya başlıyacağım sırada, «Şey hül muharririn Burhan Felek»in köşesinde okuduğum bir fıkra beni yıldınmla vurulmuş gibi çarptı. Sayın Felek, Nasrettin Hoca öykülerini anlatmakla ün yapmıs?, değerli bir yazanmızdır. Bu alanda uzmanhğa ulaşan bir yeteneği olduğunu da biliyoruz. Nasrettin Hoca'nm ruhunu sık sık şadetmekten hoşlanır. Ancak Milliyet'in 24 Mart 1982 günlü sayısında üstad Burhan Felek'in atlattığı fıkra şöyle: •Nasrettin Hoca zamanmda fakı'hk etmlştir. Fakı Arapça fakıh kelimesindon bozmadır. Fıkıh hocası demektir. Yani îslâm dininin «âmel dedigimiz «hareket ve iş» hususundaki hükümlerini ö&retir. tşte Nasrettin Hoca da bunlardan biriydi. Hoca'nm kadıhğı bile var. Onun için birisi gelip Hoca'ya şunu sormuşs Hoca Efendil Abdesthanede yemek yemek caiz midir? Hoca hemen: Caiz olmasına caizdir de, abdesthaneden agzının oynayarak çıktığım görenler başka şey sanırlar! cevabmı vormfş.» •k Oldu mu şimdi? Bir kez bu fıkra Hoca'ya değil, Baba Erenler'e ilişkinrlir: sonra da anlahidısı sribi depil şöyledir: «Birisi gelip Bektaşi Baba'sına sormuş. Ayakyolunda sakız çiğnemek caiz midir? Baba Erenler demiş kiı Calz olmasına caizdir de bir gören olursa bok yediğinl sanır.» Ister Fakı olsun, ister olmasın, ister Hoca olsun ister olmasın: bir kimseye abdesthanede yemek yemenin caiz olup olmadığı sorulur mu? Yeryüzünde hangi dinde, mezhepte, toplumda abdesüni yaparken ysmek yemok caizdir? Her fıkranm kendine göre bir manhftı vardır. Mantık dışı fıkralann da fıkra mantığı içinde degerlendirilme5.ı gerekmez mi? Bununla bırlikte üstad Burhan Felek'e bir nok tada hak vermek gercğini de duydum. Çağımızda yaşam oyle bir ıvme kazandı kı eloğlu bir yandan abdesthanede şeyini oderken, bir yandan da yiyor. Hem nasıl yiyor? Eskiden yenenler, yüzle, bınle, yüzbinle sayılır lardı. Artık yolsuzluk dosyalan milyonla, yüz milyonla değil: milyarlarla ölçülup tartılıyorlar. Masamın üstünde şimdi turuncu renkte büyük zarflar duruyor. Avrupa'da bir «hayali şirket» kurup milyarlara ulaşan kaçakçıltgı gerçeklestiren bü yük bir holdingin belgelerı doğrusu beni bile şaşırtıyor. Bir yandan memleketin içine ederken, btr yandan yemek işte buna derler. OKTAY AKBAL HAVjn Ne Demek: 'Ben Atatürkcü Değilim,,? «Türklye'yi Batı uygarlıgı koşuUarma g turacak olan devriın llkelerine sımsıkı sarılıp da yurdumuzdakl sosyal ve ekoııomik ortamı bir an önce dUzeltmeye koyulmazsak çok partill demokratik rejim bu topraklar üzerinde hiç blr zaman tutunamayacaktır.» Nadlr Nadi bu satırları 4 mart 1962'de yaxmış. Tam yirml yıl önce... öyle şeyler vardır ki önceden görmek tabli görebilenler lçin o kadar zor değildir. Pembe düşlere, uyutucu sözlere. aldatıcı görünüşlere kapılanlar, daha doğrusu blle bile bu duruma itilenler, önceleri kızarlar böyle sert; acı uyarüara... Tıpkı ağır hastanm acı llaca ya da iğneye tepki göstermesi gibi.. Yatıp uyumak, aldanmak, tatlı hayallere dalmak yerlne, her an tetlkte olmak, her an geleceğl düşünmek, yıpratıcıdır, ama gereklidir. Uzun yıllardır toplum karşısında yazar olarak sorumluluk almış lnsanlar dügüncelerlnl açık açık yazıp söylemekle yükümlüdürler. Nadir Nadl'nin yenl kltabı çıktı: «Ben AtatOrkçü Değilim». önce şaşkınlık uyandırıyor; nasıi olur, bunca yıhn Atatürk devrlmctsi Nadtr Nadl, böyle bir şeyi nasıl söyler? Söyler. elbette söyler! Atatürkcü görünen, Atatürk maskesl takan, sonra da Atatürk'ten kalan ne varsa hepsini yozlaştıran, bozan ortadan kaldırmaya çalışanlar «Atatürkcü» sayılıyorsa, Nadir bey gibi devrlmciler «Öyleyse, biz 'Atatürkcü' değiliz» dlyeceklerdlr! «Atatürkçü'lUk» sözcük olarak bir anlam taşımaz kl! Atatürk devrimcisl mlsiniz? Atatürk'ün başlattığı, sürdürdüğü llerici atılımdan yana mısınız? Bu toplumda çağdaş uygarlığın kurulmasmdan yana mısınız, gericiliğe. bağnazlığa, llkelliğe, blr 'mutlu' azınhğm yönetimde etktn olmasına, 'halkın halk lçin yönettlmesini' önleyenlere 'karşı' mısınız? Atatürk devriminin sürekli blr llerleme, bir atılım, gerçek bir «devrim» oldugu inancında mısınız? O zaman Atatürkcü, daha doğrusu Atatürk devrimcisi sayılırsınız; ancak o zaman... 'Atatürk Atatürk' dlye AtatUrk Devrlminl ortadan kaldıranları yıllardır gördük, tanıdık. Böyleleri bugünlerde de ortahktadır. Gerçek Atatürk devrimcileri her koşulda, her güçlük karşısında blle bunlarla savaşmak zorundadır. Bu Inançlı gerçek Atatürkçülerin başmda, Nadir Nadi yer alıyor. 'Ben Atatürkcü Değilim' kitabındaki yazılar hem de hemen hepsi on beş yirmi yıl önce yazılıp yayınlanmış yazılar tarih önünde birer belge, bîrer kanıt, acı birer çığlık... 1960'da Devlet Başkanı Orgeneral Cemal Gürsel şöyle demiş: «Halkı kandıramayacaksınız. OV . toplamak baygısıyla sömürgen yobazları kullanmıyacaksınız. Savaşımlarınızı, tartışmalarımzı fikir planmdan ayırmayınız. Halk, Tanrı'nm ne dedlğini kendi dili ile anlayacak, ibadetlni de istedigi gibi yapacaktır, araya kimse girmeyecek.» Böyleyken, ne oldu daha sonra? Hepimiz biliyoruz, gericilikten yartiım uraan polittkacılar bir kez daha Ülkeyi 'Atatürkçülük' adı altında çıkmazlara, AUtürk devrimine ters yollara soktular... Nadir Nadi yıllardır yinelemekten bıkmamış; «Türk demokrasisinln üzerinde yükseleceği basamaklar Atatürk llkeleridir. U basamakları ayagımızla iter de uygarlık katına merdivensiz tırmanmaya kalkışırsak her defasında tepeüstü yuvarlanacağımızdan şüphemiz olmasın.» Nadir Nadi'nin başka bir kitabının adı da <Atatürk tlkelerinln Işıgında üyarılar»dır. Hep uyarı, uyan!... Sonuç, yine çıkmaz?.. Nedenl ortad'a: Atatürk admı söyleyerek, Atatürk'e karşıt, ters ne varsa yapmak, gerçekleştirmeye kalkışmak.. Nadir Nadi, bu son kitabma bir sonsöz eklemiş, orada diyor ki: «Oysa böyle mi olmauydı?.. Atatürk «Beni kalıplaştınn, yontularımı döküp, kent, kasaba alanlarına dlkin, arada bir önümde esas duruşa geçip selamlayın, sonra da bildiglnlzl okuyun»mu demişti... Ne yazık ki onun 15 yılda başardıklarını o günden bu güne geçen 45 yıl lcinde biz törpüleye törpüleye büyük ölçüde zedeledik..» Nedir çare, nedir kurtuluş yolu? Nedir Atatürk devrimine gerçekten bağlı olanların yapması gereken şey?.. Nadlr Nadi şöyle diyor bu konuda: «Bugün için yöneticilerimizi bekleyen en büyük göre» gençliğimizi bunalımdan kurtaracak »nlem leri bir an önce almaktır. Bunların başında da onu gerekli gereksiz Atatürk yontnlan Bntinde saygı duruşuna zorlamaktansa, ona özgür düşüncenin kapılarını açmak çabası gelmektedlr. Atatürk ilkelerini basmakalıp sloganlarla gençliğe ezbertetmenin tutarlı bir yöntem sayılmayacagını son 3040 yılda görınedik mi?..» «Esn Atatürkcü Değilimndeki yazılar bugünlerde yazılmış gibi yepyeni, güçlü, etkileylcl... Böyle bir yapıt her Atatürk devrimcisinin kitaplıgmda yerini almalıdır. eçen ay gazete haberlerinde Haliç Tersanesinin 17 Mart tarihinde Tuzla'ya ta şmacagı, beş yıl içinde d« alv nacak öıüemlerle Haliç ve çev resinin temizlenerek kurtanlacağı müjdelenmekteydi. Bu temizleme önlemlerinin Boğaziçi Üniversitesi Haliç sempozyumunda alınmış olan 10 hedefli kararlar olduğu anlaşılmaktadır. Bu sempozyum, «Haliç Master Planı ve Uygulama Programı Kesin Raporu» adlı yapıtta Mayjs 1977'de yayınlanrnıştır. Bu rapor, 1977' öen başlanarak ve oniki yıl sureyle kesintisiz uygulanıp 1,8 müyar lira hareanarak Halig'i temızlemeyi ve çevresini kurtarmayı, buna on hedefte ulaşmayı öngörmektedlr. Bu on hedef: Silahtarağa Termii Santralını da kapsamak Uzere Haliç'i çok kirleten yaklaşık yüz işyerlnin taşınması, EyüpSılahtarağa arası gldlş • geli? kanal bırakılması, burada yetmiş hektar Haliç parçası doldurularak ulusal park durumuna getirilmesi, Haliç'in ikl yakasmda çitte karayolu yapımı, nhtım ve lskeleler yapüarak erozyonun perdelenerek önlenmesi, kent suyu, PTT, kanallzasyon gibi ait yapılar, Bizanslılar'dan ve Osmanlüar' dan kaltna otuz lkl yapıtm restorasyonu eynca Eyüp Sultan Külliyesi'nin restorasyonun dan oluşmaktadır. Ulaşılması öngörülen bu on hedeî arasında Haliç'in gerçek Jturtarıcısı BOL VE TEMtZ SO AKINTISI'nın yer almaımş olması şaşırttcıdır. öte yandan, Haliç'in 1/3 kadaı alanı olan yetmlş hektarlık Haliç parçasının doldurulması kabul edilebilecek bir öalem değildir. Eğer aluntı ve ters akıntı sorunu Çözümlenecelc olursa Haliç'in doldurulmasına gerek kalmayacağı kanısındayım. Haliç, coğrat'l yönden Marmara ve Boğaziçi sularmın ser bestçe girmesine elverişlı değildir. Köprüler, Haliç ekserune dikey gemı gibi duran engellardir. Haliç'ten Marmarayönündeki akıntılan ve bunlann doğuracağı ters akıntüan engelletnektedir. Haliclmlz. Taymls halicl gibi kuvvetli gelgit akıntılanna ve bu nehir gibi bol suya, coğrar £i avantajlara sabip değildir. Halicimizde hala kurtarılma umudu görebülyorsak, bunu yalnız bugün pis de olsa Haliç'ten Marmara yönüna akan zayıf su akıntısı ile bunu karşılayan Marmara ve Eoğazdap dönebüen ters akıntüara borç luyuz. Amfl uygulanmakta olan temiıleme programı, zorunlu olan kanalizasyon ve Haliç'i çok kirleten yüz kadar ışyerinın taşınmasından sonra bugünkü zayıl su akıntısı datıa çok zayıflayacak ve bu da Mar mara ve Boğaziçi ter s akıntılanmn da zayıflamasına yol açacaktır. Bu akıntı ve ters akıntılar Haliç'in gerçek kurtancılandırlar. Akıntı ve ters akıntı sorunu çözümlenmedilcçe alınacak başka önlemler ye tersiz kalacak ve Haliç kısa za manda Kokuşraaya mahkum göl olnıaktan kurtarılamayacaktır. S tüdleri şımdlden yapılmalıdır. îstınye Tersanesi Tuzla'ya taşınıncaya kadar, îngilız dar kanal tipi (24X1,9X1,1 m3'lük) ve 30 ton yük taşıma kapasitelı şatlar tstinye koyunun olağantistü su taşımacılığı avantajlarından yararianabilir kamsındayırn. D.S.İ. blrim fiyatlanna göre HALİÇ'İMÎZİN GERÇEK TE3VÜZLEYİCİ 1 m.lik tünel komple fiyatı 325.000 liradır. Kanal yapı malzeKURTARICISI BOL VE TEMİZ SU AKINtnesi ise tstinye ile Haliç araTISIDIR. AKINTI VE BUNUN DOĞURAsmda boldur. Böylece her metCAĞI TERS AKINTILAR SORUNU ÇÖre kanalın 25.000 liraya mal olacağı tahmin edilmektedlr. ZUMLENMEDİKÇE ALINACAK BAŞKA Haliç Boğaziçi arası İstinye, ÖNLEMLER YETERSİZ KALACAK VE Balaban, Maslak, Hadımkoru ve Kağıthano derelerinden yaHALİÇ KISA ZAMANDA YİNE KOKUŞrarlanılarak kamulaştırma beMAYA MAHKUM GÖL OLMAKTAN delleri azaltılabilir. Pu nedenle, Pompa.) istasyonu ile önKURTARILAMAYACAKTIR. projesini yapmıs oldugum «Boftaziçl Haliç Kanal TUnel Pompaj Akıntı Sistemi» çalışSeyfi KİPMEN mamın maliyet portesinin bir müyar lirayı geçmeyeceği kanıYuk. Müh. Emekll Genera! sındayım. Fizibilıte çalışmalarına şimdiden başlanılacak ove çökeltmelc yerinde olacaktır ri Odası'nın yayın organı «Ttlr lursa projenin beş yılda tamam kanısındayun. klye Mühendislik Haberleri» lanması normaldir. Projenin uygulanmasıyla kanal tünel Üzerinde çalışmış oldugum (•) dergisinde yaymlanan bu yöresi turistik ve ekonomik abir projeyo göre, «Yavuz» ga önprojemde Haliç ile Boğazi cıdan büyük değer kazanacak, minüzin ana tabiiye pompala çi arasmdald kanaltünel geçlt hattâ bu yörede Haliç'i Wrlet> TUU Isullanarak, Bogaziçl'nden yolunun (Büyükdere tstinye meyeeek depolar ve sanayl teHaiiç'e tünel ve kanal yolu ile ve Baltalimanı) olabüecegi be sisleri kurulabilecefc. plaj yerbir akıntı sağlamanm olanaklı Urtilmiştir. Istanbul BUyük Nâ lerl de kazanılacaktır. hğını vaktiyle belirtmiştim. ön zım Planlannca îstlnye tersa19281939 yılları arasında yok projemde «Yavuz»un (•) 0,65 nesinin Tuzla'ya tasınması kesindir. Bu nedenle ve bu p r o sul, yorgun, teknik kadrosuz Sn/m3'lilk 6 ana tabiiye pompasını kullanmayı öngörmüş jede Haliç Boğaziçi arasm ulusumuz, hiç dıs yardım görtüm. Bunu 24 pompa kullanıla da ŞAT su taşımacıhfiı da »ngtt meden ve batılıların başansıacak blçimde geliştlrmiş bulu rülmiis olduğundan ve mevcut lığımırı bekledtği dönemde nuyorum. 3m. terfi edilereK sa de.releriyle arazinin kanal tU 4.000 km. demiryolunu ttlnelleniyede toplam 15 m3 suyu Bo nel açımına en uygun ekonomlk riyle, köprüleriyle isletmeye aç ğaz'dan kanal yolu lle 1 km.llk yer olacağı saptanarak 13 km. mak mucizesini dünyaya göster bir tünele ve tekrar kanal yo tutan kanal tünel geçit yolu miştir. Tarihsel değeri de olan lu lle Haiiç'e basan pompalartn tstinye ile Haliç arası olarak Haliçimiz'in ulusumuza yeniden kazandırılmasmda aynı bablr aylık debisi Haliç'deki 35 seçilmistir. şanyı göstereceğimizden hiç milyon m3 suyu basabileceği ve Modem araç ve gereçlerle 10 bugünkü Kw/S. 9 lira hesabıy kmJik Haliç Boğaziçi kanal kimsenin kuşkusu olmamalıdır. la elektrik işletme masrafuıın tünel projesini gerçekleştire5 m.ye baayda 4 milyon liradan az ola bilecek her türlü teknoloji ve (•) 2 m3/sn debUlTÜRBOSAN san pompalar bileceği matematik bir gerçek finansman kaynağı da elimiztarafından imal olarak saptanmıştır. (Bu proje, dedir. Ancak, Haliç'in gerçek (*) TMMOB. tnş.'nin edilivor. Tİ3RKtkonu ile ilgili çeşitli kuruluıj kurtancısı olan bol ve temlz su YE MÜHENDtSLtK HAve makamlara sunulmuştur.) akıntısmı en uygun yoldan sağBERLERİ dercinln 19T7TMM.O.B. İnş. Mühendisle lamak lçin gereken flzibiüte e272/273 sayısındadır. Halic Sorunumuz ÇCumhuriyet 26 MART 1932 YUNANÎSTAN'DA SÎYASÎ BUHRAN Bir halta evvel meydana çıkan ve geliçmes) günii gününe uytnayan Yunan kabıne buhranı, dtin gelen yeni haberlere göre de henüz açıklığa kavuşmamıçtır. Reisicumhur M. Za imis dün Yunan istiklali milli gününün yıldönümü münasebetıyle ve M. Venı zelos'ıın teklifi lizerine bü tün siyası ileri gelenlen toplantıya, memleketin mali ve siyası vaziyetini müzakereye çağırmıştır. HODRI MEYDAN KÜLTt'R MERKtZI c ]Günün ilanı KREM SİMON BANKAMKT1K Sevgili Kızım SOLOK&NSETİ 2nisan saat2030 34 nisan saat 1530 Kore Jthıtlen Cafl SO iıncltlıkuvı» isUnbu Itl 6b 1* 19 67 041b Simon kremi, sabunu ve pudrası kullanıldığı takdirde bütün sene süren tesıri soğuk ve sıcağın bütün mazarratını deli ve ızaie eyler. M. RABİA ARAL Üç yıl akıp gltti Blümünün ardından, aynhğın yüreğimi saran acüarına, özlemine nasıl davanabildlm yıllar boyunca... Artık güç tükenmek Uzere, yolun sonu görünmekte kimbilir, belki daha da evvel. M. NACt ARAL Cumhuriyet Sahlbi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. adına ^ NADİR NADl Genel Yayın Müdürü: MüesseseMüdürü: Yazı Ijleri Müdürü: '. HASAN CEMAL EMİNE UŞAKLIGİL OKAY GÖNENSİN Basan ve Yayen .Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Posta Kutusu: 246 IStanbul Tel: 20 97 03 (5 Hat} BÜROLAR '. Haiiç'e en azından yoksun bı rakılmış olduğu doğal besi kaynağı güçlü Alibey Deresl sulan kadar tenıiz ve bol su akıntısı sağlanrnası zorunludur. Haliç'in doğal kaynağı Ahbey ve Kâgıthane Derelen sulan kadar (en az saniyede 15 m3 kadar) beslenmesi, temızlenebilmesi lçin kaçınümaz bır zorunluluktur. Bu su, temiz ve bol olarak Haiiç'e sağlanabilırse, Haliç Master Planmda doldurulması öngörülen yetmış nektarlık Haliç parçasmı da doldurmaya gerek kalmayacaktır. Kaldı kı, Haliç'in doldurulması düşünceslne katılmayan bir çok büün adamı ve araştırmacı da vardır. Haliç'in batafclık tasmı, Silahtarağa ile Haliç köprüsü arasıdır. Buradalu pis su ve bataklık iki milyon m3 kadardır. Saniyede 15 m3 basan pompalar, bu kadar pis suyu ikitiç günde basabilir. Ancak bu yolla bu pis ve ağır olan çoküntüyü perdeleyerek ve havalandırarak yavaş yavaş Haliç'ta derin su bölgelerine yürütoıek OKTAY AKBAL KONUMUZ EDEBİYAT Yazılar. 2. Baskı SAİR DOSTLARIM Arular. 2. Baskı ATATÜRK YAŞADI MI? Yazılar. 2. Baskı (Varlık Yayınlan'nda çıkan bu kitaplann mevcudu çok azalmıştır) tsteme adresi: Varlık Yayınları A.Ş. Ankara Cad. Ist. KÜÇÜK KAKDEŞLER!.. Si/in <!<• bir <h'r<{iniz oUndk • ANKAHA: Konur Sokek no. 24/4 Yeniçehir Tel: 17 58 2517!;8 66!c)d'<.:iaî3S5 • İZMİR: Halil Ziya Buivarı No: 65/3 Tel: 25 47 0913 12 30 • ADANA: Atatürk CaddasI, Türk Hava Kurumu Işhanı Kat 2/3 Tel: 14 55019 731 \AKINDA». ÎSTANBUL 1. İF1AS MEMUKLUGUNDAN KONKORDATO TEKLtFİ İLAN1 Oosya No: 1982/12 Munis MOŞE ESENYIiDI2, altı ay zartında ödenmek Uzere, alacaklılarına yüzde 1 nisbetinde W konkordato teklit ettiğinden, bu teklUin muzakeresl için masaya kayıtlı alacaklüarın 19.4.1982 pazartesi gUnü saat 14.30 da tstanbul 1. tflas Memurluğunda hazır bulunmalan veya kanuni tamsilci bulundurmaları hususu llan olunur. (Basm: 2979) • 2158 TAKVJM. İMSAK OÜNEŞ ÖÖLE İKİNOI 26 Mart 1982 AKŞAM YATS1 6.15 6.53 13.20 16.49 19.27 ao.59 İMZA GÜNÜ SÜKRAN KURDÂKUL ve son yayımlanan kitapianm bugun 16 00 19.00 arası Nisantası Akademi Kitabevi'nde imzalıyorlar. Bebek, Ortaköy, Levent, Etiler. arasında KİRAÜK DAİRE ARANIYOR Başvurulann iş saatlerlnde 40 87 48 veya 40 44 62'den Emine hamma yapılması rioa olunur.