Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 MART 1982 KÜLTÜR YAŞAM Cumhuriyet 5 Kadmlara mahsus Kücük Edebiyatın,, söylemi Şirin TEKELİ Bu yazıda, «hüyük edebiyatm» önde gelen eserlennae yaratılan kadın tıplennden söz etmek degil amacım. Anna Karenma, Eııuna veya Bihter... Onlan «büyük» sıfatına yaraşır, derin ve bilimsel incelemelerle ele almak gerek. Ancak bu, çağdaş insanın gündelik hayatının çok daha köklü biçimde parçası olan. başka bir tür edebiyatın, «küçük edebiyatın» ele alınmasını önlememelidir. Ben bu yazıda, bu ikinci tür edebiyatın, tarihin akışı içerıstnde, okuru olan kadmlara nasıl, dönenıin ihtiyaçlarına göre değişen bir mesa.j verdiğini ele alan ilginç bir çalışmaya kısa bir değinme yapmakla yetineceğim; ilerde benzer bir incelemeyi, bizde, kadmlan okur yapan basmın çevresinde yürütmeyi hayal ederek... Sözünü ettiğim ınceleme Betty Friedan'a ait. Onoe yazarı hakkında bir ciimle: Priedan, 1963'de yazdıgı Kadınlık Gizemi (Femintne Mystıque) adlı kitabıyla, altmışların sonlarında Amerlka Birleşik Devletlerinde etkın ve yaygın bir kitle hareketi haline gelmiş olan «Kadınların Kurtuluşu»nun öncüsü veya dürtüanası olmuştu (1): Sonradan hareket onu aşsa ve o, narekete Böre, sadece reformcu bir «büyükanne» gibi görülmeye başlasa da! Kadınlık Gizemi'ni Türkçeye çevirmek gereğine inandığım için yapıtm tüm tezlerini özetlemeye çalışmayacağım. Şıınu söylemekle yetineyim: Priedan belki, kadınların «bunaltısını» teorik bir düzeyde açıklayamıyor; ama böyle bir açıklama için gereken tüm ipuçlarını sezgi düzeyinde yakalamış. Yapıtı o denli etkili kılan da belki bu yanı. Sezgilerinden biri de şu: Kâdmlar okusun diye basılan özel yayınlar, o bunaltıya bir çözüm getirmiyor. Ama o yayınlara dikkatle bakarsak, belki kadınların neden«bunaldığmı» anlamaya başlayabiliriz. Priedan bu amaçla, 196O'da 3 milyonun üzerinde baskı yapan (ve muhtemelen bunun birkaçı kadm ytarafından okunan... (2) McCalI's gibi o yılların önde gelen kadm dergüerinden birkaçını ele alıp, yıllar boyu tarıyor, içeriğin^ bakıyor. Oysa bu içerik, yıllar ve yillarca, McCall ve benzerlerinde (ve günümüzde, örneğin bir Cosmopolitain'de) hep aynı. «Kadınların, gün geçtikçe nasıl daha cüretkâr olduğuna dair» bir başmakale, ardından, gündelik hayatın zorluklan konusunda bir yazı, sonra, «VVindsor Dükü ve Eşi» (ya da Monaco prensesi ve eski kocası...> ile ilgili bir demeç. daha sonra, harika güzel bir kadınm «gehelik» giysileri, derken, yine hepsi de güzel bebek fotoğraflarıyla süslü çocuk bakım sayfası. kendi elbîsesini kendi dikenlere «patronlar», yemek tarifeleri, güzelleşmek için bırkaç pratik tavsiyo, yıldız falı, aşk, cinsel doyum veya aldatılma konusunda uyanlar ve nihayet, çoğu zaman. bütün bu anlatılanları gözümüzde etekemiğe bimindüren, bir ya da birkaç küçük hikâye... (3). insanlar ve sanaî muraî belge Caresizligin aslan payı Tomris UYAR ABD nınm baş kişisi New York Post Dispatch dergisinde çalışan erkek bir Gönü! Abladır. Şöyle bir mektup alır günün birinde: nan Migs Lonelyhearts ( (Gönül Abla) roma 'de 1933'de yayımla şı döküyorum. Böbreklerimin sancısı cote fena ne yapacağımı bilmiyorum. Hürmetlerimle KÜSKÜN. 1982 yılında, ocak ayında Türkiye'de yayımlanan bir aile dergisine şöyle bir mektup geliyor: «Derdinize Çare» böiümüne. Aynı yazm ve dilbilgisi yanlışları, aynı gözyaşlarıyla 'Ben Adana'nın büyük ve gelişmiş bir semünde fakat dar gelirli bir ailenin 3 numaralı kız çocuğuyum. başımdan geçenleri size değil bir beş kalemle anlatmam mümkün değil o size yazan Rus Ruleti: 3 kadına bir mektup Fatih ÖZGÜVEN Ç Kadına Bir Mektup'ta juc evli kadına gelen bir 'mektup, Addie Rose adlı ortak arkadaşlarının ücünden birinin kocasıyla kactığırıı bildirir. Ama hangisinin? Türedi sosyete gülü Debbie' nin (Jeanne Crain) mi? «İnce, zevkli» bir bürokrat karısı olan koylü güzeli Debbie «giyinip, süslenmesini bllmez», «kocasını elegüne karşı rezil eder», «içkl kaldırmaz», kendini kaybeder, cabuk sinirlenir, tipik kadın «zayıflıklorını» taşır. Oysa üç kocanın da hanidir hayran oldukları, filrnde hic görünmeyen Addjş. + Vogue dejgifioku'r'^ • Debbt'en4n kocosı d o ona Vogue'dan bir kılık secmesini öğütlemiştir olay sabahı. Yoksa tuttugunu koparan «meslek kadını Rita'nın (Ann Southem) kocası mı? Durmadan Shokespeare paralayan. karısının metinlerlni yazdığı tarkasıyarın» tipi radyo programlanna burun kıvırmayı görev bilen bir entellektüelle evli olan kısa sarı saçlı, sözünü sakınmayan, ordarda sigara ıcen Rı'a «hayat mücadelesine» atılınca «erkekleşmiştir», Kocasını iter, kakar, «onun adına korarlar aimaya» yetkili görür kendini. «Yuvayı dlşi kuş yapan gerçi ama dlşi kuş yönetmez. Kocasını smokin gıyme/e zorlayabilir ama her şeyin bir sınırı vardır. Oyso Addie, eski arkadaşı olan kocasının doğum gününü hatırlamı$, sevdiği Brahms koncertolarını yollamış. hem de üzerine Shakespeare'den bir alıntı iliştlrmiştir. Kendisi ise kocasına cıkolatalı bir doğum günü postası bile «çıkaramaz», önceden kirazlı muhallebide kgrar kılmak gafletini göstermiştir. Belki de «her erkeğln rüyalarını süsleyecek», «dilber» Lau ra Mae'in (Linda Darnell) kocası? Onun kocası tam bir «kurtntur, bir dizi süpermarketl vardır, Laura Mae ise gecekondudan gelmiştir. Tek amacı zengin bir koca «tavlamaktır». Evliliğl sadece akıllıca bir yatırım olarak gördüğünü hiç gizlemeyen bu «şıllık» en tehlikelileridir. Kocasının siloh larıyla oynamış. kocasının başarıyo ulaşmakta kuliandığı «erkek iradesine özgü» girişim ci bir eylem gücü benimsemiştir. Oynaşmış, dudaklarını" son anda kacırmış, bacaklarını gös termiş, oyunu oynanması gerektiği gibi oynamıştır. Erkeğin «arzusunun belirsiz nesnesi» olmayı reddetmiş, aşını kendi kotarmıştır. Oysa Addie, kuyruklu piyanonun üzerindeki gü müş cercevenin icindeki bir resim, bir «rüya kadın» olarak varolmayı bilen kadındır. Filmde, kadınların geriye dönüşlerle kendi «hatalarını» ara maları tlpiktir. Batı kültürlerinin popüler metinlerlndeki kadın erkek ilişkisinde erkek hep «masımudur cünkü («Otuzbeş yaşından kücük bütün erkekler cocuktur» denilir filmde») Kadı nı ülküselleştirir, Meryem, Rapunzel ya da «altın kalpli orospu» yapar. kiliseye, kuleye ya do kerhaneye kapar. Biierek ya da bilmeyerek (coğunlukla ikincisi) kendi Irodeslnl, kendi aklını, kendi gucünü, hatta kendi llerl göruşlö Oltayı atan ve takılan tşte, Friedan'm ilgmç bulduğu, ipuçu olarak gördüğü ve ucundan çekiştirdigi de bu sonuncular. İpin ucunu yirmi yıl gibi bir süre çekince, ucuna ilginç şeylerin, bir oltaya takılan balık gibi takıimaması olanaksız... Balıklara geçmeden, oltayı atanlar, bu işin profesyonelleri ile Hgili bir iki söz de gerekli, belki: Bu tür yayınların editörleri okuyucularım çok iyi tamyorlar. Bunlar esas olarak ev kadıntarı. Kamu sorunlarıyla pek de ilgili değiller; asıl, ev. aile, çoluk çocuk, onlan ilgilendiren. Eğitimleri? Var (ABD'den söz ediliyor!l. Ama onlan ancak, ortabir aritmetiği ilgilendiriyor; çocuklarına yardım ederlerse diye... Şımdi de balıklardan söz edelim. Oltaya takılanlardan ve baska balıkları avlamak için yem diye kullanılanlardan. Ve burada, yenıden yazının başında sözü edilen «küçük edebiyata» gen dönelim. Kadm dergilerinde yaymlanan küçük hikâyelerin, geneMtffeFîJsdsip'ın .de^s»yle. «çok?^öi.^edebiyat eserlarty ol. duğtı s$$mn@mm Ama buftikâyelerii&Rs&ramanlaM *ki hepkadındırfef... donemlerinin kadmlanna bir şeyler «öyleme durumundadırlar. Bu dergiler, meslek kadmlanna yazılmadığı için de söylem asıl ev kadmlanna yöneliktir. öykü kahramanı, evkadmi okurıın, olmak istediği, olmayı özlediğı, kendisi olamamış veya olamıyorsa, kızı için düşleyeceği şeyi, «düşlenen kadını» anlatır. Dönemin düşü. döneme karakterinı veren düş, düşiin kara.kterini veren kadın kahrarnan, düşteki kadm kahraman karakteri... Bunlar hep, bağh biribirine. •• • • Calısan kadından... Peki, bu nedir? Dergilerln yıllar boyu hep aynı kalan biçimi içerisinde bu karakter de hep aynı rm kalmıştır? Hayır. Friedan'a göre, 19391959 yılları arasmda çıkan, Ladies1 Home Journal (Hammlaraı Ev Dergisi), McCalI's, Good Housekeeping (Iyi Ev Kadmlığı). VVoman's Home Companion tKadınların Evdekı Dostu) adlı, kadın kitlelerine yönelik magazinlerdeki küçük hikâye kahramanı kadınların. hikâye konusu edilen sorunlan veya ikilemleri büyük bir değişim geçirmiştir. Bununla birlikte kadm kişiliği ve o kişıligi oluşturan koşullanma biçimi de ters yüz edilmiş oluyor. öyle ki, 1939'lann kadın kahpamanlan gerçekten de biraz «kahramandırlar»'. Çogu, çalışan, bir meslekleri olan, o meslek dolayımıyla insanlara mutluluk götürme geregine manan, kendi mutluluklarını da burada arayan, kendine güvenli, atak, hatta maceracı, cesur, bagımsız ve kararlı kadmlar... Tabiı, ayra zamanda çekici, erkekleri seven ve onlarca sevilen. Ama biraz da bu kişilikleri, karakterleri yüzünden sevilen kadmlar. Yine bu dönemin küçük hikâye kahramanı kadınlar hikâyede hemen hiç, ev kadını kimlikleriyle gösterilmezler. Hatta hikâyeler çoğu zaman, kahramanı evlenip. çoluk çocuga karışmadan biter. îşte, bu kadmlar, o dönemin hikâyesinin yarattığı «Yeni Kadın» tipj, gençtir; çünkü, kendilerine yeni bir kimlik aramaktadırlar ve gelecek önlerinde açıktır... Ama, Friedan'ın. 1949'lardan ıtibaren ortaya çıktigmı saptadığı yeni hikâye kahramanlarına göre de çok daha yaşlı, daha dogrusu daha olgun. durmuş otunnuş, ergln kişilerdir. Friedan. bu «Yeni Karlın» tipine girebilecek son kahramanın, 1949'da Ladies' Home .lournal'm şubat sayısındaki «Sarah ve Denizuçağı» adlı hikâyede yer aldığını söyler: Sarah, uçak pilotu olmak, uçmak, göge sahip olmak (yani özgür olmak...) istemektedir. Ama bunu annesinden gizler. Annesi ise, onun Henry'ye (Sarah'ya uçuş dersi veren hoca) aşık olduğunu sanmaktadır. Kahramanımız, hikâyenin sonlarında «Henry'nin sevgilisi! Hayır. o Henry'nin sevgilisi değil, sadece kendisiydi, Sarah idi.. Ve bu ona yetiyordu...» gibilerden bir şeyler söyler: uçağl havalandırmayı başarır ve hikâye biter. «sen boşurıa okumuşsun niye okuttular seni bunları öğ renmen için deği! mi» diyor du, böylece seneler geçti gitti 9 düşukten ve 3 kere hastanede yattıktan sonra 6 sene sonra bir erkek çocuk ondan 1.5 sene sonrada 2'nci bir erkek çocuk dünyaya getirdim evdeki çocukla beraber şimdi 3 çöcuğum var ama hâlâ, sorunlarım bitmedi 7 aydır kanamam var devamh kan kaybı beni yatah Oesen: Mine GÖZEN lara düşürdü tansiyon 6.5 7'den yukarı çıkmıyor. Gittiğim doktorlar rahimde 2 yerde yara var dediler, 3 kere elektrikle yaktırdım ama sonuç yinede aynı doktorlar hastaneye yatmamı istiyorlar, ama beni beyim yatırmıyor her akşam çektiğim bütün acilara rağmen cinsi münasebetten geri kalmıyor ve dönüp diyor ki «bu kan akmaya aklyor ben yatarsam seninle ne çı kar hem de 10 senem var burada seninle yatıp seni doyurabüirim 10 sene sonra bende bir şey hahnayınca başkalarında zevk aramazsvn» yani anlayacağınız benim fıayatımı mahvetmek îstiyor halbuki doktor her elektrikle yaktıktan sonra 1 ay cinsi münasebeti yasak ediyor ama dinliyen kim söy leyin benim derdimin çaresi nedir oğlundan bugüne hadar bir kötülük görmedim ama babasından çektiklerim beni hayatımdan bezdirdi bir yandan hastalık bir yandan erkeğimin yataga olan düşkünlüğü bir yan dan da beni herkesten ve her şeyden çok kıskanması beni çüdırtıyor. K ocam bana ne kadar iyi davransa onu ve annemle babamı da ne sevebiliyor ne de affedebiliyorum kendi kendimi öldürmeyi ne çok düşünüyorum ama çocuklarım gözümün önüne geldiği vakıt kadının göstsrmesl kacmılmaz aklından gecirmlş olan Laure lüğürtü olumlamanın bir aracı her şey orada bitiyor ve Mae ise daha da lleriye gider, dır (Film bütün klişeleri izlekılar. «İdeal kadın» (Addie rnum gibi erimeye razı olumesine rağmen bu gerçeği vur cok boyalı kirpiklerini kırpıştıRoss!) bütün o erkek serüvenyorum çocuklarımı öksüz rarak kocasına «onu her zaguladığı icin ötekilerden farklerindeki El Dorado. hicbir zabırakmamak için fakat bu man bulunmayan ama hep pe lıdır. Mankiewicz de bu yüz man sevmiş olduğunu» fısıldar. arada bütün erkeklerden Kadınlar verili bir kadın görün den bu tür filmlerin kuraldışı şinden koşulan kadındır. bir nefret ediyorum herkesi aytusüne göre kendilerini «düzelt ödüldür. Gerçek kadınların Ba yönetrnenidir) Üc Kadına Bir nı beyim gibi sanıyorum ka mişlentdir. Addie Ross diye bıMektup'da mektupta sözkonutı kültürlerinin mitoslarını yarılarım bir eşya gibi kullari yoktur aslında; o sadece su edilen tehlike gerçekleşzan ve yayan erkeklerin belirnıhp atümaya layıh gören alaylı bir üstses oma aynı zamez ama Debbie gece elbiselediği kalıplara girememeleri kişiler sanvp hepsinden kamanda da bir gizli uyarı, ersi ve kürk taşımasını, Rita ya da bu kalıptan taşmalan çıyorum söyleyin benim der kek düşlerinin kadın üzerindeaffedilemez. («Benim karım bu kocasının entellektüelliğini tedime çare var mı bu mekdlrgin etmemesini öğrenir, ko ki gizli baskı aracı, bir kültür nu yapamazl») Bu masal evretubumun tamamen yayımcası Addie ile kacmayt bir an hortlağıdır. ninde «bllinç akışı» cabosmı 'SEVCİLİ GONÜL ABLA, Oyle çok acı çekiyorum ki ne yapacağımı şaşırmış durumdayım. Böbreklerimin sancısından ölsem daha iyi diyorum. Kocam diyor ki iyi bir katolik, çocuk doğurmak istiyorsa acısına katlanmahymış Düğünümüz Kilise'de olmuştu ama ben evlilik hayatı hakkında tek şey bilmiyordum, karıyla hoca arasında neler geçtiğini öğreten çıkmamıştı. Anne diye babaannerni görrnüştüm o da bana hiç bir şey söylememişti ama tabi kötü oldu bu çünkü hayal sükutuyla neticeIsndi. 12 yılda 7 çocuk doğurdum ve son ikisinden sonra bilakis çok hastalandım. İki kere ameliyat oldum ve kocam başka çocuk yapmayacağımıza dair söz verdi doktor bey ölürüm dedi diye ama evimize dönünce tabi sözünü tutmamaya haşladı, şimdi bir çocuğum olacağmı hissetmekteyim. Böbreklerimin sancısından alesim geliyor artık dayanamıyorum. Kocam çok dindar dır, çocuğumu aldırtamam zaten ben aldırtsam dinimiz izin vermez, devamlı gözya la gururumla oynanarak bu adama verildim ben' okumuş genç taşkın bir insandım oysa o olgun leblebiden lem kapan bir kişiydi bu karşıhklı 2 kutup hiç bir za man anlaşamazdı bizde öyle olduk ne özel ne de cinsel hayatımızda anlaşamadık ak şamlan o korkunç saatlerin gelmesini hiç istemiyordum yatakta hayat benim için tarn bir sorun oluyordu onu karşımda bir canavar gibi telahki ediyordum. üstelik benden hiç bir zaman yap'amıyacağım iğrenç sistemler istiyordu ben yapmayınca lanmasını istıyorum en (çten sevgilerimle. MUTLULUK YASAK*. Bu İki mektubun arasmda, 48 yıl, ayrı kültürlerden, geleneklerden gelen iki kadm, bir de okyanus var. İki mektup da «darboğaz dönemlerinde», hele birincisi, düpedüz dünyayı sarsan ekonomik bir bunalımda kaleme alınmış. îkisinde de onulmaz bir has talık ve 12 yıllık evlilikler söz konusu garip bir rastlantıyla. İki mektubun yazarlan da .sayıları «rakam» olarak yazmaya özen gösteriyorlar. Bu eğilim, kimi zaman, yaşadığını tartışılmaz belgelerle kendine kanıtlama biçiminde ortaya çıkıyor: 14.3.1954 doğum tarihi gibi.. Kimi zaman çekilen acıların, çilenin büyüklüğünü anlatan dökümlerle: «12 yılda î çocuk», «27 yaşında 2 çocuk annesi, 37 yaşında 13 yaşında bir çocuklu.» Kimi zaman da bu rakamlar da bir şaşmazlık, sarsıcı bir sahicilik görüyoruz: «3 kere hastanede yattıktan sonra 6 sene», «7 aydır kanamam var, tansiyon 6,57'den yukan çık. mıyor», «2 yerde yara, 3 kere elektrikle yaktırdım, 1 ay cinsi münasebet yasak...» Nedense (!) iki kadın da on ca nefret ettikleri kocalarmm düşüncelerini ve öğütlerini bize aktarmak goreğini duyuyorlar: «Kocam diyor ki, ijn bir katolik...», «sen boşuna okumıışsun, niye okuttular seni, bunlan öğrenmen için degril mi» vb. Mektuplarda sözü edilen kocalar, karılarınm «hayatına kasteden», üstelik • daha da önemlisi • verdikleri sözü tutmayan, yani her ne palıasma olursa olsun cinsel münasebetten geri kalmayan kıyıcı erkekler: «Karüarıru bir eşya gibi kullamlıp atılmaya layık gören kişîler.» Yine de «kocaın» ve «beyim» diye amlıyorlar. Onlarm; okulu iftiharla bitirmelerine karşın dünyaya merammı anlatmakta büyük güçlük çeken bu noktasız • virgülsüz kadınlar korosunu nasıl baskı altma aldıklan konusunda bir takım ipuçlaıu yok değil: «Düğünütjıüz Kilise'de olmuştu», «kocam bana ne kadar iyi davransa», «erkeğimin yatağa olan düşkünlüğü bir yandan da beni herkesten ve herşeyden çok kıskanması beni çıidırtıyor» gibi fotoroman sözleri ve kadınm kendini ille de başkalarmca onaylanması gereken bir tasarı olarak alımlayışı: «6 sene sonra bir erkek çocuk, 1,5 sene sonra 2'nci bir erkek çocuk, evdeki çocukla beraber...» Oğlundan bugüne kadar bir kötülük görmedim, ama babası... Mektubun yazan bizl «üvey annelik» etmediğine de inandırmaya çalışıyor, verdiği bu ölüm dirim kavgası sırasında. Haklar, özgürlükler.... üstünde, durmaksızm kafa yordugumuz, sınırlarmı saptamaya çahştığımız kavramlar. Hayata toslayınca nasıl soyunuyorlar entellektüel içeriklerinden. Hele bir söylemdeki duygusallıic yükü kaıuksanmışsa ama sözümona • nesnelliği, akıllı baş lılığı ayakta tutma çabası sürü yorsa, bu ugurda zavallı yalan lara başvuruluyorsa, bize yüklenen duygu yükü katlanılmaz oluyor. «Aylardır, günde otuz kere yinelenen şakaya gülemiyordu insan», diyor Nathanaeı West'in Gönül Abla'sı, «çoğu günler mektupların sayısı otuzu da aşıyordu; hepsi birbirine benziyordu zaten; acıdan yoğurulmuş bir hamura yürek biçiminde bir kalıp daldırılryordu boyuna.» O zaman geniz sızlıyor, göalor doluyor.. «Okur Mektupları»na sütun açan yayın organlarına kadmlardan gelen mektuplar: Amerika'da, Türkiye'de; aralanndan 50 yıl geçmiş; ama sorunlar aynı, acılar aynı. arkadaşların dertleri benim derdim yanında yo bir hiç ya da dert yokluğudur ben 12 senelih evli 14.3.1954 doğumlu 27 yaşında 2 çocuk annesi bir bayanım benim derdim annem babam ve ko camdan ben ilkokul, ortaokulu tamamen iftiharlarla bitirmiş bir talebeyken beni lîse birde okuldan zorla çekip aldılar ve ilk isteyene sundular beyim olacak bu adam dul 37 yaşında, 13 yaşında bir çocukluydu ben istemememe rağmen dayak gülgeç CANILîK BU... KOOüHA OECNES/NE S İ T EDECEĞİfM BIÇ IUSTAYA BÖyiE DOKTOR ÇİZIÜB Mİ 8 E Ev kadınına doğru... W49'da II. Dünya Savaşının sonuçları durulur. Erkekler askerden dönmüş. savaş boyunca onların yerine fabrikalarda, bürolarda çalışmış olan kadmlara da işlerini erkeklere terkederek, eve dönmek düşmüştür. İşte bu dönüm noktasmdan sonradır ki, küçük hikâyelerin kahramanlarmda degişme başlar. Artık çogu hikâye kahramanı, sadece bir «Ev kadınıdır». Yeni kadmlık gizeml (mistiği>, evkadıruanne kadmlan yeniden yüceltir, Kahramanlaştırır. Bu kadmlar artık yalmzca, erkeklerini mutlu etmekte bulunmaktadırlar, mutiuluğu. Öyle ki, her gün, bıtmeden tü kenmeden yenilenen o rutin ev işleri, temizlik, çamaşır, yemek v.b. bir zorunluluk gibi değil, mutluluk kaynağı gibi gösterilir ve hele çocuk doğurma adeta dini bir haz mertebesıne yükseltilîr. Kadmlara artık, ya bu modele uyup, kutsal kadınlık gizeminde kendilerini bulmalan ya da hâlâ başka şeylerin peşin. deyseler, afaroz edilmeyi göze almalan önerilmektedir. Nitekim, ABD'de «meslek kadını» sözünün ad«ta bir «küfür» hallne gelişi de bu döneme rastlar. 1949'un sonunda, Priedan, sözkonusu hikâye kahramanlarımn ancak üçte birinin bir meslekleri olduğunu saptıyor. 1958 ve 1959'da ise, ev kadmlığından başka bir uğraşa kendini adamış tek bir kadın kahramana rastlanmıyor. Aynı yıllarda bu dergüerin sık sık işledikleri makale konulan da artık, «Kadınlık evde haşlar». «Çocuklanmzı genç yaşta doğunınu», «Evlentnce işi bırakmalı mı? (cevap: Evet), «Mutln b!r evUHğl nası) sürdürmeJi?», «Çocukları ana siitüyle besIemeH», «Genç yaşta evlenmekten korkmayın» gibi başlıklar altında yayımlanıyor.. Devre kapanmış, kapan kurulmuştur. 1930'larda, ev kadınlarına umut aşılayan «Yeni Kadtn» kahraman ölmüş. kadmlığını, yüzyıllardır oldugu gibi sadece «kadmca» yaşayan kadınlar gaİip gelmişlerdir. O gün, bugündür de hep aynı nakarat, kadmlara özgü «kiiçük edebiyatın» mesajında tekrarlanmaktadır... (1) Juliet Mitchell, VVoman's Estate, Penguin, 1971, s. 52. (2) Evleyne Sollerot, Le Presse feminine, PUF, (3) Bütün bunlar. Betty Friedan'ın The Feminine Mystique, Dell, 1963, Içlndekl H synm; «The Happy Housewtte Heroine» (Mutlu Ev kadını kahraman) d* verdlgl bllsilere yasla. narak, özgürce yapüan bir yornm... ınrirı JLJL Gün Dogarken Bülbül Susar AHD /MELİH CEVDET T.C. BEYOĞLU 2. ASLÎYE HUKUK HAKİMLİĞİNDEN GAİPLİK İLANI Sayi: 981/131 Bozkır ilçesi Yazıhyurt köyü 30 cilt. 38 sahife, 67 hanede nüfusa kayıtlı Mustafa ile Ayşe'den olma 1335 doğumlu Halil Doğan'm gaip olduğu iddia edildiğinden. bu şahsm hayatta bulunup bulunmadığını bilen kimsenin varsa mahkememizin mezkur dosyası zımmmda müracaat etmesi için gazete ile ilan olunur. 12.2.1982 V Çeviren. Okay Gönensin l ll dcgeriî kttaplar yayınılaf. /ll