19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 rof. Nermı Uygur, kıtaplarını büyük bır ılgı ıle okuduğum bır düşünurumüzdür, oııun Çağdaş Yayınları'nca basılan son kıtabı «Yaşaın Felsefesi», değışık konular ustune denemeleri içeriyor Ben bu yazımda, bu denemelerden «Biliın Kafası» adlısı üzerınde durmak, sonra bır bılım dergımızın son sayısmdaki bir yazı ile bunun arasında karşılaştırmalarda bulunmak ıstıyorum Sayın Uygur denemesıne şoyie başlıyor. «Gunıınııızde kol gezen bir yanlış var: Bılinıin kesin oklııgu inancı bu.» Bu sozu okur okumaz başkaldnanlann, bılımı otekı zıhınsel etkmlıklerden avıran nıte lıgın «kesinllk» oldugunu duşüneceklerınden kuşkum yok. Bunu Prof Nermi Uygur da bildıği ıcın, «Çağdaş yaşayışın, günumuz uygarlığının degişmez temeli bilimsel kesmlik» dıye eklıyor. Gerçekte bu «degişmez temel», bılım kavramına. gosterılen saygıdan kaynaklandığında «bir yanlış» olmaktan çıkar sanırım, yanılgı, bıhmlerden hıçbırinın kesın, olmuş bıtmış bır yapıda bulunmadıgını gorememekten doğmaktadır. Nıtekim Prof. Uygur da. «Surekli bir deği'jimdir, bilimi var edip ayakta tutan» dlyor. «Bilinıdeki her anlatım, her gereç, her temelleme sonsuz bir onarım içlndedir.» Tek tek bilımlerin tarihi de, bu onarımın oyküsünden başka bır şey değlldir. Ben Fransa'da ikerı. bılim adamlannın, yeni araştırmalar, yenl buluşlar karşısında hızla eskıyivereceği kaygusu ile, kitap çıkarmaktan geri durup, çoğaltılmış notlarla yetlnmeyi yeğlediklerini duymuştum. Pekl «kesinliği» ikide bir bozulan bu bilgilerden vazgeçebtlır miylz? Hayır, buna hiç de gerek yoktur. Prof. Nermi Uygur da, bılime saygılı olanlann yüreğine su serpmek için, «kesin bilgi» sozü yerlne «güvenillr bilgi» tanınnnı yerleştirmektedir. Boylece, kesin olmayan bir güvenilir bilgi ile yetinmek durumunda bulunuyoruz demektir. Çünkü, «Bllim yalnızca birtakım vargılar değlldir; bilimi bllim yapan, tüm bilimsel vargılan var eden bilim kafasıdır.» Kesinlik yalnızca mantığa değll, bilim anlayışına da aykırı düşer Prof. Nermi Uygur, bilim sürecinı anlatırken «onarım» so^cügünü boşuna kullanmıyor; çünkü yenl bilimsel buluşlar, belli bir bilimi tepetaklak etme OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ganabilir...». Yahut, «M. Planck, nedensellik sorununda giderek boyle bir yaklafjima girmekle işi hepten içinden çıkılmaz bir duruma getirmekte, daha doğrusu girdigi ideolojik çemberden...» Dogrusu bu notları okuyup da kıvanmamak elde degıldır Gelmış geçmış en buvük bılım adamlanndan bırmın bunca duşurıme yanlışını, telsetı yanılgısını yakalayıp sıcagı sıcagma oıtaya koymak kolay ış mıdır' Anu benım ıçıme bır korku duştü M Planck'ın yanjıklarını, bu çevıriden oı^urken Ya çevırmen benl uyarmasaydı yanlışlar, yanügılar ıçınde bogulup gıdecektun belkı de «Gerekircilik» dururken ne oluyordu «olasılık» dıye tutturma'' Gerçı bu sadece bır mantıksal zoıunluluktan doguyoıdu, yoksa uygulamad<i hiç bır ıjev firk etmezdı arada. Hıç unutmam, Ankara da verdıgı bır konferansta, Prof Reıchenbach, kursudekı su bardagını kaldırmış, «Bırakırsam belki duser» demıştı de, sonra gülümseyerek, «Merak etmeyin, bırakmam, bardagı kırmağa niyetim yok» dıye eklemıştı. Her halde bunadıgı ıcm olacak. Bertrand Russel da «Evet, yarın guneş doğacaktır, anıa bu so?de kesinlik yoktur» demışti. Sayın M Yılma/î Oneı. Planck'ı bu sayı Içın çevirmekle yetin&eydı de, eleştırısını. hem daha avnntıh olaıak başka sayıya bıraksaydı, bılmem. daha ıyı olmaz mıydı? Bakın, Sayın Ionr.a Kuçuradı, arkadaşlan Ulker Gokberk fu^ıın Akatlı ıle bırlıkte Immanuel Kant ın «Pratik Aklın Eleştirisi» çevınsınde oyle üavranmamış, bırakmış meraklı okuru Kantla başbaşa. «Meraklı» dıyorum, çunkü bu tur kıtapları okumak hevesı, bellı bır hazırlıktan sonra dogar, demek az da oisa bır bılgı temelını gerektırır. Yoksa notları anlama nın da olanagı bulunamazdı Kıtaplarından tanıdıgım ve ya/dıklarmı her zaman ılgı ıle, yararlanarak okudugum Sayın Ioanna Kuçuradıyı, Kant çcvırısınden oturu kutlamak isterlm. Iki yuzyıl ara ıle de olsa, kıtaplığımızda artık Kant'm da bulunmuş oiması, blzde felsefl duşuncenm gelışmesını etkileyecektır ınancındayım Bu tur kıtap ve yazılarm başarı ıle çevrılebılmesını. sanırım, dılımı?m o^leşmesı ve bu yoldan yenıeskı bır çok kavrama karşılıklar buKınmuş oiması kolaylaştırmıştır. lanıyor, kotucul ruhlar kovuluyordu Tarsuslu Saul kı, Isa yolıında Saınt Paul adını almıştır 1 yuzyılda, bu Anadolu ayınını Anadolu yerll3lne, Isa nın doğum gecesı dlye kabul ettırerek Anadolu'da Hırıstıyanlığı yaymaya başlamıştı r Bugun, çam agacının ışıklı toolarla suslenmeaı, yanan çam agacını temsıl etmektedır Vatıkan, bu geceyl, Papa Jules zamanmda, 4 yuzyılda Noel, yani Isa'nın doğum gecesı olarak kabul etmıştır Yenıden I O 3 bın yıllarına donellm, yavaş yavaş tarıhın yuzune çıkan ve Batılıyı cok rahatsız eden bır gerçege, buyuk bır gerçeğe parmağımızı basalım. . Bız, Oğuz Turklerl. Guti, Guz, Kos, Kas, Uz glbl adlarla, Doğu Anadolu ve Mezopotamyaya Isa'dan once 2800 yıllannda gelıyoruz Yakın zamana kadar. bu adların Oğuz demek olduğu bılınmıyordu, o kadar... Bu gerçek sayesındedır ki, buyuk Etnolog, M Elıade'ln eskı Yunan dakı «at kurban etmek» ödetının Turklerden geldığı Iddlası temelıne oturabılıyor. . llerıkı araştırmaların sonuclarını beklıyoruz Ege Yunan golu mudur, değıl mıdır'' Bu konuda, son sozu DOĞA ANA'ya bırakalım. Italyan Zıraat Muhendıslerı der ler kı ... Onıkı Ada Italyanların ege menlığındeyken Rodos'u zeytın ağaçlarıyla bezemek ısterler Buyuk tanm ulkesı olan Italya'dan, her tur zeytını getırırler, fakat hıc bın tutmaz, son çare olarak, Anadolu kyılarından Bodrumdan, Mormarıs ten, Delice Zeytin alırlar ve dıkerler Rodos'ta kendı Ana dolu toprağını bulan DELİCE ZEYTİN hemen yeşerır... Yunanlıya ve onu tutan Batılıya bundan daha sağlam yanıtı hlc bir dlplomat veremez., 26 ŞUBAT 1982 P Bilimden Felsefeye Melih Cevdet ANDAY mekte, eskinin eksıklerini, başka bir deyışle. yetersızhklerını oıtaya koymaktadır. Mantık ıçın de doğrudur bu. Yenı mantık, Arısto mantığmı rafa kaldırmıyor, onun açıklamakta yetersiz kaldıgı yenı deneyler ıçın onarıcı bır tutumu benimslyor. Sayın Prof Bedia Akarsu «Çagdaş Felsefe» adlı o güzel yapıtında. Moderıı Deneycılık ve Çozumleyıcı Felsefp konusunu anlatırken ^oyle demektedır «Burada sozkonusu olan yenı bir tıır mantık değildir, Aristoteles mantığının yaınnda belirmiş yeni bir mantık değil, tersine geleneksel mantıgın eksik olan yanlarını ortadan kaldırmayı deneyen, onun açıklarını kapamaya çalışan bir mantık sozkonusudur.» Bunun gıbı, eskı belırlenimcllik (determinisme), ile olasılık arasmda karşıtlık değll, tamamlayıcılık vardır. «Tumevanmh çıkarımlarda sonucun güvenüirlikle geçerli olmayışı dolayısiyle tumevanmlı mantıgın temel kavramı da mantıksal çıkarım ya da vargı kavramı dp ğil, olasılık kavramıdır. Tumevanmlı çıkarımlar olasılık çıkarımlarıdır.» Bunu burada bırakıp «Doga ve Btlim» adlı dergldeki «Dogadakl Nedenselllk» başlıklı çeviri yazıya geçelim ve kiml karşılaştırmalarla sonuçlara varmaya çalışalım. Sınırımı aşmak istemediğim içlıı, bu girışimimın kendlme blrtakım sorular yoneltmekten öteye geçmeyeceğlni daha bagta belirteylm. «Doğa ve Bilim» dergisint ilk sayısından beri ilgi ile izlemekteyim. Bütün okur larıma öğütlerim onu okumalarını. «Dogadaki Nedenselllk» başlıklı yazıya gelince; dergideki sunuşta da bellrtlldiğl gibi, Kuanta kuramının dedesl büyük fizlk bilgini Max Planck'dan M. Yılmaz öner çevırmlş bu yazıyı. Ama çevirmekle yetlnmemiş Sayın öner, onATILININ kafasma çıvılenmış olan Eskı Yunan tarihl, butun Arkeolo|lk gelışmeler ve bu gelışmelerın. Yunon'ı, Ön Asya uygarlıklarına bağlamasına karşın Ege denlzınln, bır Yunan golu olduğunu ışleyen Yunan pıopagandası ıçın çok elverışlı bır tabandır, Gerçekten, bır zamanlar Ege bır Yunan goludur: Isa'dan once 5. yuzyılda (Perıkles donemınde, yonl zamanımızaan 2400 yıl once... Fakat bu, eskl Yunan'ın ISTİLA yoluyla Ege'yı bır Yunan golu halıne getırmış olmasındandır; yoksa ne Ege, ne Anadolu ahalısi Yu nan kaynaklıdır. Ve eskı Yunan tarılıı I. 6. 1200'lerde başlar kı, Ön Asya uygarlıklarına kıyasla geri kalmış bır tarıhtir. Aynı Ege, daha sonraları Roma, Bızans ve Turk golu olmuştur; daıma ıstılâ yolu ızleyerek... tEge Yunan Goludur» teması 1814'te Odesa'da Çar m hımayesınde toplanmış olan Et nıkıEterya kongresmde Iş'enmıştır Bugunku Yunanlı buna dayanarak, Lozan andlaşmosını çığnemış, Anadolu kıta sahanlığındakı adaları, yanı Anadolu adalarını, sılahla donatmıştır. Ote yandan aynı Yunanlı Cılkemlz dışında akla gelecek butun yollarla aleyhımızde pro paganda yaparken ve bu pıopaganda butun şıddetıyle aevam ederken, ulkemlze, Turk bcsınını susturmak, uyutmak ıçın «barış meleklerı» yollamıştır ve yollamaya da devam edecsktır: Basınımızın ve halkımızın onemle dıkkatını cekerız. Bu taktık, EtnıkıEterya kararlarının uygulanmasında, Bı. zans Imparatorluğu ıhyasında, Kıbrıs gıbı ilerı bır adımdır. Aslında, bilimsel olarak, Ana dolu kıta sahanlığındakı odaların. Onıkı Ada dahıl, Yunan'a aıt oldugunu ıspat etmo nın ımkânı yoktur Jeoloıı, ArkeolO|i, Etnolo|i bu adaların Anadolu adaları ol duğunu, Anadolu'nun uzantısı oldugunu açık ve seçık olarak ortaya koyarlar. Ege harıtasını acınca, bu Jeoloıık gerçeğl gormemek, Anadoluya 1200 metre yakınlıktan başlayan bu adaları, yuzlerce kilometre uzaklıktakı karşı sahıle, Yunana bağlamak ıçın, ya kor ya da Yunanlı olmak gerekır... geçıyoruz Anadolu'da Isa'dan once, 8 bın, 7, 6, 5 blnlerde. Mezopotamya on plana geclnceye kadar oluşan, tarıhtekı İlk uygarlıklar goçler ve tıcaret yoluyla butun Ega'ye. Yunan'a, Balkanlara. Yugoslavya ıçlerıne kadar yayılmışlardır. Gırıt, esa sını Anadolu'dan alan bir Ortadoğu Uygarlığı sentez'dır. Kıbrıs ıçın durum aynıdır. BU gerçekler bugun, klasik Arkeoloiı yanı Yunan Arkeoloıısı yapan her kışının temel bılgısını oluştururlar Bu nedenle, Ege ve Anadolu tarıhını, «Akhasların gelışıne kadar yok saymak, Ege ve Anadolu halkının menşeını «Ak ha»lara bağlamak, çok gulunç bır Yunan komedısıdır, Ayrıca, Akha'lar kımdır, nereden gelmışlerdır, halen çok tartışılan bır konudur. Bız, bırçok kere bın yıllık Anadolu geleneklenns sadık kalarak, adalar halkına «Adalı» dıyoruz; yani, Anadolu esasına dayanan bır sentezı verıyoruz. «Rum» dıyoruz. Roma egemenlığınden geçmış Ana sozünde bu çevıriden amaçladığı yararı da belırtıyor, dıyor kı, «Amaç en ince kahplarına kadar tuketilmiy idealist mantıgın Çİ7RİSİ doça bilimlerinde de ortaya çıksm, sıtsjal bilmılerden tutun matematik bılimlerine kadar tum idealist duş,unce bir bir ortaya dokulsun. Öğrenelim ve bilelinı ki bcşhin yıldır du^unmek sonunda («beş bın yıllık.» olacak sanırım MC A ) hangi mantıga hizmet ettik, bu nıantıkla nerelerc vardık, artık yıırumeyen nedir? Modern denen fızıgin çekirdegi olan Kuanta Fizigının, M. Planck ve t>onrakilerinin de pek begendiği klasik mantık ve determınizm anlayışından, bu arad.ı klasik Olasıhklar Teorisınden bugune dek kurtulamamı^ olmas,ının nedenleri idealist ko^uilandırmalarda yatıyor. Maddeci dıyalektiğin bilim çcvreleri bıle bu idealizmalardan uımıt bekliyor doganın gerçeklerini çoznıek için. . Evrt, burada bu kosullanınaların modern kokenleıine ve babalarına inmek istiyoruz » Sayın çevırmen bu onbozle de yetinmemış, M. Planck'ın uzun yazısının orasında burasında notlar düşerek eleştirel açıklamalarda bulunuyor, bı^ı aldanmaktan, idealistçe tuzaklardan korunmak ıçın. Sozgelişi, M. Planck, «İlke açısından ındeterministler. her fizik yasasmda, lıattâ evrensel çekimde olsun, elektriksel çekimde olsun, istatistikscl bir koken arıyorlar» demlş, değıl mı, çevirmen notunu düşüyor. «M. Planck, olasılık denince hep lstatistikçi yani klasik olasılık kavramını anlıyor. Başka bir dcyişle, yalnız saat zamanı boyunca fiilileşen olayların olasılığı.» Yahut, «Planck usta burada oldukça çeli<jkili bir ifade kullanıyor. Çünkü hem kendî çıkış koşullanndan bağımsız olmak, hem de nedeıısel ilişkt lcinde olmak anlamsız kaçıyor.» Yahut, «M. Planck'ın bir madde bilimcısi olarak Idealizme bunca eğilimi gerçi çok jadır 1) Gunaydın gazetesinin 24 şubat günlü sayısınr'a ılgınç bır haber var. Türk dışbatım ürünlerını tanıtmak amacıyla İstanbul'da açılan. bır fuarı gezen Semra Ozal (Turkıye Ekonomıslnın 1 Numaralı adamı Turgut Ozal'ın eşı) burada sergılenen kadın ayakkabılannın 6 dolar (yaklaşık 850 lıra) karşılıgında yurt dışma satıldığını duyunca şaşırmış. sormuş « Peki, biz bunları ncden 4 5 bin llraya glyiyoruz?» Gerçekte Semra Hanım bu soruyu eşıne yöneltmeüydı. Çunku dışsatım fuarmda gordüğü ayakkabınm dışarda 850 lıraya satılması ıçın devletimız (ya da halk) ıhracatçıya açıktan 4 bin lira odemektedır Bu işın frenkçe adı «subvansiyon»... • îkıncı gozlem: Yalçın Dogan arkadaşımızın 16 şubat gtinü Cumhuılyet'te çıkan yazısında TÜStAD'a (Türkiye İşadamları ve Sanayıcılen Derneği) dayanarak verdıgı bılgılere gore. özel kes>ımin sanayi üretiminde 1981 yılmda bir artış joktur. (TUSİAD'ın raporu boyle dıyor ) Ama ulus.al gehrde sanayı kesımınde yuzde 7 6 artış var Bu na&ıl oluyor? Kamu kuruluşlannda (yanı KlT'lerde) yuzde 20'ye yakm bir üretim artışıyla gerçekleşebılen bır olgudur bu... Ylne TÜSIAD raporuna gore 1981'de ozel kesıme yuzde 75 artışla sanayı kredısı venlmıg; KİT 1 lere verilen kredıde bır artış yok. Üçüncu Arkadaşımız Celalettın Çetm, Hürıiyet gazeteslnde bır incelemeyı sürdüruyor: « KİT'ler Nasıl Kurtulur?» Bu yazı dızısının çok yararlı olduğu tartışılmaz. tşadamlarımu neler soylemıyorlar"3 Vehbi Koç dıyor kı «KİT'ler satılamaz, çunkü ozel sektör i>isini alır, kötüsıınu almaz.» Alı Koçman dlyor kı. «KİT ozel sektor ortaklığı kurulmah.» Peki dostum Celalettın Çetm ışçılere ve sendıkacılara borsa da bır emekcı şoyle akıl ogretse: Kardeşım kımm malım kıme satıyorsunuz? Bız çahşıyorur bu kuruluşlarda . E^er ortaklık gerekıyorsa, bi7i ortak etsınler Işclyi yonetlmde soz sahıbı yapmak, hem demokratıktır, hem halkCllıktır, hem de uretımı pompalar. Ne dıyeceğız? Vay komünist 1 Sen devletin fabrlkalarına el koymak istıyorsun, yüru karakola. . îşadamı ıçın doğal olan, ışçı ıçın suç oluyor. Değil mı 1 ' • Dorduncu gozlem: Geçmış donrmm fyuzde yuz o/el sektorcü) bir polltıkaciMnın Tercuman ga/etesınde yaymlanan açıklamasına gore KIT'lerın durumu şudur: « Yiıksek Denetleme Kurulunca hazırlanan rapora gore KİT'ler 1979'da 32 nıilyar lira kâr etmişlerdir; 1980 yılı kârlan cari fiyatlarla 52 milyardır, 1981 tahminl kârlan 95 milyar liradır.» Kâr olçüsü, kuşkusuz pek bır anlatn tagımaz: ozel sektor kuruluşları da kar ederler; ama çoğu «Devleti yiverck» kar ederler; nıtekim özel sektorun dıga donük yüründe büyük karların sağlanması, devletin yüzde 100'e yakın &ubvansiyonuyla gerçeklegmıştır. • Beşıncı gozlem: IMF'nın (ve Turgut özal'm) benlmsedigl S> kago okulunda KtT'ler birer düşmandır; canavardır. Türkıye'de §imdı bu propaganda yaygındır. Oysa Türkıye'de KtT yapısı ozel sektorün yapısından çok daha sağlıklıdır. Çunkü bir ekonomik yapının sağhklı olup olmadığı bunalım donemlerinde ortaya çıkar. Şimdı ortaya çıkan gerçek budur. Y Birkac•Gözlem.. azıya gıris için bırinci gozlem... RSf Masal Gibi... Behzat AY " ğretmenlere Istanbul'da bır sayrılarevı (hastane) armağan ettıkten sonra 1929 yılınüa genç yaşında olumuylo Gazı Mustafa Kernal Ataturk'e gozyaşlan dokturten oğretmen dostu M. tgıtım Bakanı Mustala Necatı'run olumune çok yananlardan bın de Hasan Ali Yucel olsa gerek kı, şojle yazar arkasından «O levent ctissenle hayattın, candın, / Neş'eydin, kuvvettln ve heyecandın . » Bu dlzeleri yazan H. Alı Yücel, Mustafa Necatı'nın blumünden on yıl sonr» M. Eğxünı Bakanlığı gorevınl Üstlenır. Mustafa Necatı'nın rturumu ve ıçmde yaşadığı ortam ve ko^ullarla, H. Alı Yucel'ınkı çok değışıktlr. Bır kez, Mustafa Necati'nm gücu Ulusal Kurtuluş Savaşı'ndan kaynaklanıyordu. tkincı gucu de Mustafa Kemal'den alıyordu. Ataturk, M. Eğıtım ve oğretmen konularında soyledıklerının uygulandığını gordukçe, M. Necatı'nın gırışımlerıni destekliyordu. Ögretmenlere aylığmı gecıkerek odeten Valıyı, ogretmenı azarlayan Valiyl, zamanın îçı^lerı Bakanı'na baskı yaparak hemen gorevınden aldırtan Mustafa Necatı'yı mınn kırın ederek şıkâyet edenlen, Atatuık, «Eee, o kocaman oğretmen orciusunun «fıkrı hur, vıcdanı hur, ırfanı hur» nesiller j'etiştıren oğretmenlerin Bakanıaır Guçludur. Dedığl yapılacak» dıye yamtlar, esuı kaynaklarından T. Fıkret'ın şıirlerını okurkenki gıbı heyecanla . Hasan Ali Yucel, Mustata Necatı'nın kuşağından sonraki kuşaktan Bu yuzden Kurtuluş Savaşı'na kaularnamış, o anlışanlı savaştan da guç almamış. Mustala Kemal olmuş olduğu ıçın de, oylesme destekçı büyuk bır bnderı de yoktur aıkasmda. Inonu'nun bellı bır sure buyuk destegını gorduğu yadsınamaz. Ama, bır sure sonra, H. Alı'ye kendı paıtısınden destek değil köstek olanlar karşısmda, Inönü, sessiz kalmayı yeglemıştır, gunun siyasal koşullarında . Ortam ve obu r koşullar da çok güçtü M. Necatı'nin dbnemınden .. Ikıncı Dunya Savaşı'nın dunyamızı yakıp kavurduğu donemdır onun donemi. Durum kotu. Savaşa gırmeme akıllılıgı yapılmışsa da, savaştan etkılenmemek olanaksızdı. Ayrıca bu neüenden de kaynaklanan yoksulluğumuz son kertesıne ulaşmıştı. Açlık ve kıtlık yıllarım yaşıyorduk Bıtlerı yok edemedığımız ıçın tıtusten, karaborsa canavarımn bır hortlak gibi dolaşmasmdan adık ve besınsızlık yüzüııden veremden oluyordu Insanlarımız. Evet, açliK ve besınsızlikten vereme tutulanlar bır bır gldiyorlardı . Veremı ıyıleştirecek ılaçlardan da yoksunduk o yıllar. Verem bugunku kanser gıbı korkunçtu. Işte butun bu acı, korkunç açlık ve kıtlık yıllannda Yucel, Mıllı Eğıtim Ba kanıydı. Çok yazılcU, Üzerınde çok konuşuldu, romanlara, Incelemelere konu oldu kurduğu Koy Enstitulen, Turkıye bozkırlarınm 21 yerınde fışkıran gur kaynak, 21 baraj, 21 tabnka, 21 üretim çıftlığı, 2ı santral, 21 bm Promete'ydl bu kurumlar Hem de kendı yağıyla kavrulan. Devlete yuk olmayan Yaratırken oğrenen, yarattıgından yararlanan yonetıcl, oğretıcı ve oğrencılerıyle. Eu yuzden olsa gerek sonraları destanı, romanı, mcelemesı yazıldı Pek çok tartışıldı. Tartışıldı, çunku çıkarlarından olacakların ayaklarının altından toprak kayıyordu. Yucel, destanlaşan yalnız bu kurumlan kurup gelıştırmedı. Şımdı pek çok kışıye sorsak bılmezler: Ankara Devlet Tıyatro ve Operası, Meslek ve Teknık ögrenım kuruluşlarınm orgutlenmelerı, Teknık Unıversıte'nm tam orgutlu bır bıçım alması kımın zamanmda ve çaoasıyla oldu' Bılmeyenlere soyleyehm hemen Hasan Alı Yucel zamanmda ve O'nun çabasıyla.. Butun bunların yanısıra asıl destanhk buyuk bır ış başardı Hasan Alı Yucel. Nedense bu onemh ısin uzermde pek durulmaz. Şımdı bu uzermde durulmayan, buyuk başarısının üzerinde duralım bıraz. Bu büyuk başarı: Dıinya soyyapıtlarının (klasiklerinin) dilitnue çevrilip, basıhp ve yayımlanmasıdır. Bu başarıyı serglleyelım bırazcık: Beş yıllık ızlenceye (programa) gıren 100 soyyapıtm dılımıze çevrilip, basılıp, yayımlanması dokuz fazlasıyla, yanı 109 soyyapıt ıkıbuçuk yılda, 1944 yılının mart aymda başarılmi!? oluyor. Ondan sonrakı 5 yıl ıçmde de ızlenceye 500 soyyapıt alınıyor. Ve çevrilip basılmaya, yayımlanmaya gırışılıyor.. 109 soyyapıtm çevrilip yayımlanması ıkıbuçuk yılda başarıldı dedık Hem de 1944 yılının martında. Yani henuz Ikıncı Dunya Savaşı bıtmemiş. Yukarda değındıgınuz gıbı açlık, kıtlık, yokluk yıllarmdayız... Biftifus>, karaborsa, yoklıık, açlıltvcrem canımızı alıyor. Bu koşullar oıtamında, kuıtur çolu gorumundekı Turkıye'yı kurtarmak ıçın gorkemh bır başarı değıl mı yapılan? Masal gıbı geliyor değil mı' Evet masal gıbı, soylence (efsane) çıbı Hem de Pıomete soylencesı gıbı. Ne kadar da benzıyor yapılan ış, Promete soylencesine. Ikisi de karanhğa, bılısızlığa (cehalete) karşı açılan bırer savaş. Yucel'ı yücelten bır başka başarısı da ışte buydu... Yedi yıl, yedi ay, yedi gun Mıllı Eğitım Bakanlığı yapmış Yucel'm başarıları, kendınden sonrakı donemlerde, o donemlerın Mıllı Eğıtım Bakanlarının sozlerıvle «mılliyetçı oğretmen», «essah oğretmen», «oğretmen ABC oğrctsın» karcaşası, çekışmesı, oyalaması yaşanırken hep saygıvla anıldı. Yarın (27 şubat) O'mın 21. olüm yıldönümU. Bu yıidonümünde bir kez daha saygı, yüce insan YÜCEJL'e... B Delice Zeytin ) DELICE ZEYTIN, ANADOLU UYGARLıĞıNıN, ESKI YUNAN'A VE ADALARA NASıL GEÇTIĞININ EN SAGLAM KANıTıDıR. ITALYAN TARıM MUHENDISLERI BUNU SOMUT OLARAK ORTAYA KOYDULAR. 0 Haluk TARCANBilimsel Araştırmacı dolulu anlamını ortaya koyuyoruz Bızansın, Yunan yprımadasından gelmlş Yunan'lı tarafından kurulmuş bır devlet de gıl Hırıstıyanlığı kabul etrrıış Doğu Roma, bır Anadolu Hırls. tıyan devleti oldugunu, gozden kaçırmıyoruz. Isa dan oncekı bın yıllarına ınelım, bu yıllardadır kı eskı Yunan, beşığını lyonyada, Ba tı Anadolu'da bulur Gene aynı bın yıl ıçınde, Anadolu, telsefesıyle, duşuncesıyle, sanatıyla, eskı Yunan ı bu Yunan lının butun gayretıne rağmen ezer Işte bırkac ornek Eskı Yunan uygarlığına mal edılen, 87 tarıhçı, şaır ve fılozoftan 6O'ı, Anadoluludur I O 9 yuryıldan, 5 yuzyıla kador, Anadolu'da 9 tarıhcı ve Fılozof oimasına karşı Yunan da kımse yoktur Yedi hâkımler donemınde, bunlardan 4'u Anadolulu'dur ve gorunuşu kurtarmak ıçın Anadolu'lu Tales'l koyduklan lıstede, gane Anadolu'lu olan Pıtagor'a yer verılmemıştır. 1975'te yayımlanan ve Yunon lıları çılgına donduren bır yapıt, şu gerçeklerl ortaya koyuyor Yunan Mıtoloıısl, başlıbaşına, Yunan yaratma gucünden doğmamıştır; Yunan tanrılarının bir kısmı, «Afrodıt, Açollon, Artemıs . » etnoloıık elemanların hareket noktaları, bazen bu elemanların kendısı, Anado lu, On Asya, Buyuk Asya kaynaklıdırlar Bu nedenle, eski Yunan, bır kultur sentezı olarak kabul edılen mıtoloıı yoluyla, Asya uygarlıklarını, Ana dolu dan, Ortadogu'don alıp, Batıya ıleten bır kopru rolundedır (Le Who's Who de la Mythologıe, M Grent J Hazel es Seghers Parıs 1975) Anadolu etnolojısı, yanı adet ve gelenekleı I o kadar zerıgın ve sağlamdır kı, bazen Yunanı da atlayarak, Mezopotamya'dan doğrudan doğruya Roma ya gecerek, Hınstıyan dunyasını etkısı, cok buyuk etkısı altına almıştır Ornegın Hırıstıyanlığın en buyuk bayramı, Oıan Noel, Mksel bır Anadolu üoğa ayınıdlr İlk Anadolu'lu, butun yıl yap rajını dokmeden, kara, guneşe aayanan çam ağacını kutsal sayıyordu Kara kışın baslangıcı sayılan 2425 Aralık ge cesı yapılan bır ayınle, guzel bır çam ağacı yakılıyordu; ateş yoluyla çam ormanları «Pak» C Cumhuriyet 193a naea 26 ŞUBAT 1932 YERLİ ŞAPKA Ankara Tıftık Cemıyetı bundan bır muddet evvel tıftıkten mamul bır yerlı şapka musabakası açmıştı Bu musabaka netıcelenmış ve Balıkesir'li Gülum oğlu Mehmet Ali Efendınln yaptığı şapkalar bırıncılıği kazanmıştır. Mehmet Ali Efendiye cemıyet tarafmdan yuz lıra mükafat \erılmıştır. Cenııyet bundan başka Mehmet AU Efendıyı Ankara'ya getırmeye ve kendısıne orada bır dukkan açmaya karar vermıştır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Idare Merkezi'nden Ankara Şubemirde yapılmakta olan aşağıda yazılı işlemler 1 mart 1982 pazartesı gununden itıbaren, Ankara'da Ulus Çankın Caddesı No. 38'de «ANKARA KAMBIYO ŞUBESİ» adı altında faaliyete geçecek olan veni ^ubemizoe yermc getirılecektır. Bu konudakı başvuruların mezkur tarıhten itıbaren Ankara Kambıyo Şubemıze yapılması lüzumu ilânen duyurulur. c jGünün ilanıl Arsenoferratose Hayattan zevk almak ve daıma neşeb, sıh hatli ve faal bulunmak asabı kuvvetten duşUrmemekle mumkundur Sıhhatınızı muiıafaza sınjrlerınızı takvıye faalıyetınızı arttırmak ıçln küçukler ve buyukler tarafından mukemmel bır kuvvet ılacı olarak tanınan Arsenoferratose kullanınız ANKARA KAMBİYO ŞUBESİNCE YAPILACAK MUAMELELER ; Kambiyo îşlemlerı, Hancı Resmı Tedıyeler, Dış Seyahat tşlemleri, Dovız Havaleleri, İşçi Dovız îşlemlert, Akredltıfler, Kambıyo Pernııleri, Doviz Tahsisleri, Tıcari Transferler. Kredı Mektuplu Döviz Tevdiat hesapla rı ile ilgili İşlemler, Efektif dovl? alışları ve ıadeten dovız satışları için ayrıca ANKARA ŞUBEMtZDE de bır şanj gişesi açık bulunmaktadır CumhyriyeC Sahıbı: Cumhuriyet Matbaacılık ve Ga2etecılık T A Ş adına NADİR NADİ Gonel Yayın MuduruMuesseseMüdürü Ya7ilşlerıMudürü' Basan ve Yayan HASAN CEMAL FMİNE UŞAKLIGİL OKAYCÖNENSİN . Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecılik T A Ş Posla Kutusu 246 IStanbul Tel 20 97 03(5Hal) ANKARA KAMBİYO ŞUBESI TELEFON NUMARALARI: Santral Müdür Müdür Başyardıracısı Müdür Yardımcısı 12 52 00 09 (10 hat) 12 43 00 04 ( 4 hat) 10 60 96 11 53 84 11 95 81 12 10 92 11 93 76 12 27 53 (Basın: 11621) 1439 BireniAB 9 A N K A H A ' Konur Sokak no 24/4 Yenlşshlr Tel 17 58 2 5 1 / 5 8 65 Idarp 18 33 35 • İZMİR HalltZıya Bulvarı No 65/3 Tel 25 47 091 i 12 30 • ADANA Atatürk Caddesl, Turk Hava Kıırıımn Uhanı Kaf 2/3 Te! 14 550 19 731 TAKVtM İVSAK 6.02 OÜNEŞ 7.38 ÖÛLE 13.27 İKİNDİ 16.31 26 ŞüBAT 198! AKŞAM 18.56 YATSI 20.27
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle