25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 KASIM 1982 KÜLTÜRYAŞAM mı olan Mantıkçı Pozitivist ya da Mantıkçı Ampirist okul (M. Schlick, R. Carnap, O. Neurath, C.G. Hempel ve dlğerleri). tkincl bir akım Karl R. Popper ve izleyicilerinden (I. Lakatos. A. Musgrave, H. Albert ve dlğerleri) oluşuyor. Üçüncü bir akımı, elimizdeki kitabm yazarı olan T. S. Kuhn ve ona çok benzer görüşler savunan P. Feyerabend temsil ediyor. Başka bir akım da dil felsefesi adıyla anılan ve önde gelen temsilcileri L. Wittgenstein, G. Ryle ve J. L. Austln olan okul. Genel olarak pozitlvîst felsefe ve özel olarak da 1920'lerde ortaya çıkan Mantıkçı Pozitivist bilim felsefesi, bilımin ampirik / deneye dayanan bilgilerin, giderek daha ayrıntılı teorilerin geliştirilmesine elverecek tarzda birikmesi şeklinde ilerlediğine, geliştiğine inanryordu. Bu anlayışa önce Popper, daha sonra Kuhn başka başka açılardan eleştirerek karşı çıktılar. Bilim tarihinin kesintisiz değil, kesintill olarak geliştiği tezini teorilerinin temell yaptılar. Cumhuriyet 5 clüşünce inceleme araştırma şahin alpay Thomas S. Kuhn Hüvükrteki N a r A â a c ı YASAR K M L EA •10Höstlk: «Şimdi, şimdicUî lş olsa, çalış deseler, gene durmaz gldertm. Yeter gayrı! Rezll kepaze olduğumuz yeter,» dedl. «Anam avradım olsun bir saat durmam gayn. Çukurovayı taşıylan toprağıylan, motoruylan, şu alamet makinalarıylan verseler durmam.» Aşıkla Hösük yanyana yürüyorlardı. Memet. Yu sufun altmda iki büklüm olmuş, önde gidiyordu. Yusufun başı bir tarafa düşmüş, sesi sedası da kesilmişti. Aşık vardı, Yusufa eğillp egillp baktı. «Hösük,» dedi. «Yusuf kötü. Boynu düşmüş... Allah bilir ya... Keşki memlekete yetişse de ço luk çocuğunun yanında....» Hosük: «Hıç umudum yok.» dedi. «Hiç aklım kesmiyor. Yetişemez. Bir zoruma gidiyor. Yusufun Çu kurovada kalıgı...» Aşık Ali: «Zor.» dedL * Hösük: «Bir varınca köye avradı karşımıza gelir. Çocukları toplanır başımıza. Ben ne deyim onlara şimdi? Nerde kaldı Yusuf. derler... Alı, ölmese... Ölmese bir kurban keserdim.» Akşam oluyordu. Gele gele her yeri pamuk ekil miş bir toprağa geldiler. Sıra sıra, mibzerle ekilmiş pamuk fidanları güneşin battığı yere kadar uzanıyordu. Memet Yusufu indlrip, ağzı yukarı, pamuk Urlasının yumuşacık topragına yatırdı. Asık Alı de abasını çıkanp Yusufun altına ser di: «Kuru toprağın üstürıde ölmesin fıkara,» dedi. Başına toplandılar. Yu suf bazen bacaklarını geriyor, titriyor, sonra toparlanıyor, anlaşılmaz şeyler sayıkhyordu. Gözleri kocaman kocaman açılmıştı. v ^ «Aşık oku,» dedl. «Dirisiz imansız gitmesin fıAşık okumaya başladı. O gece sabaha kadar ateş yakıp Yusufun başını göz kırpmadan beklediler. Yusuf ölmedi. Azıcık da kendine geldi. M e m e t : •"a*.™* <**ı BİLİMSEL DEVRJMLERIN YAPISI Çeviren: Nilüfer Kuyaş, Alan Yayıncılık, İstanbul, Ekim 1982,186 s w ç i n d e bulunduğumuz haftaların billm relsefesi • alanında önemii yaymların birblrini izledigi bir J ^ d ö n e m olacağı anlaşılıyor. Bunlardan ilkt, ABD'H bilim tarihçisi ve felsefecisl Thomas S. Kuhn'un bilim tarlhi, felsefesi ve sosyolojisi alanlannda egemen anlayışa karşı çıkan; iktisat, sosyoloji ve siyaset bilimine kadar uzanan etküer yapan The Structure of Scientific Revolntions (1962) adlı ünlü eserinin Türkçe çevirisî. Felsefe ve bilim felsefesiyle ilgili incelemeleriyle ülkemizde de tanınan tngiliz yazar Bryan Magee'nin Karl R. Popper'in bilim ve siyaset felsefesinl tanıtan Popper (1973) adlı kitabınm çevirisi de Remzi Kitabevt tarafmdan yayınlanmış bulunuyor. (Magee'nin önemll eserini önümüzdeki hafta tanıtacağız.) Öte yandan, Yazko Felsefe Yazılan'nın yakında yayınlanacak 4. kitabınm bilim felsefesine geniş bir yer ayırdığını öğrenmiş bulunuyoruz. Kuhn'un temel tezleri Kuhn'a göre bilim tarihinin incelenmesi, bilimin gelişmesinin sürekli birikimle değil, «bilimsel devrimler» adını verdiğl sıçramalarla olduğunu gösterir. Tüm billm dallarında kuruluşu izleyen dönemde sürdürülen araştırmalann yöntemlerini, kavramlarını, geçerlilik kurallannı. vb. koyan bir «paradigma» gelişir. Bilim adamları topluluğu bu paradigmanın belirlediği problemleri çözmekle uğraşır; uğraşları yerleşik paradigma içinde «bulmaca çözme»den ibarettir. Bilimsel eğitim bu paradigmanın öğretilmesine dayanır. «Olağan bilim (normal science)» yapılan bu dönemlerde paradigmanın geçerliliği hiç tartışma konusu yapılmaz. Zamanla yerleşik paradigmanın çözmede başarısız kaldığı problemler o kadar çoğalır ki, bilim adamları topluluğunun paradigmaya güveni yıkılır ve bilimde bîr «dev rimci kriz» dönemi yaşanır. Birden fazla paradigma ortaya çıkar. Sonunda bunlardan biri egemen olur. Bilimde devrimci kriz dönemlerine birer örnek, Aristoteles'in'fizik evren anlayışının yerini Newton'un anlayışına bırakması; daha sonra da Newton'cu paradigmanın yerini izafiyet ve kuvantum teorilerine dayanan paradigmanın almasıdır. Kuhn, bilim tarihinin pa>*adigmalann değiştiği «bilimsel devrimlerle» geliştiğini savunan tezl yanısıra, bilimsel • rilerin (paradigmaların) hangisinin daha rasyonel, daha doğru ya da daha verimli olduğunu belirlemeye elverecek nesnel kuralların ya da nesnel bir yöntemin bulunmadığını da ileri sürmüştür öte yandan, Kuhn'a göre, iki ayrı paradigmanın kavramları karşılaştırılamaz. Farklı paradigmalara inananların ortak bir dili yoktur. Kuhn'un bazı temel taşlarına değindiğlmiz tezleri, değişik açılardan çeşitli eleştirilere uğramıştır. Burada yö neltilen eleştirileri ve Kuhn'un görüşlerinden çıkan sonuçları ele almamız mümkün değil. Kuhn'un temel eserini Türkçeye kazandıran Nilüfer Kuyaş'm yetkin sunuş yazısı bu konuları okuyucunun dikkatine getirmesi bakımından da çok yararlı Kuyaş'ın bu yazıda belirttiğl gibi, Kuhn'un Bilimsel Devrimlerin Yapısı adlı eseri «1969 yılında ikinci baskıya girdiği zaman... çağdaş bilim ve felsefe dünyasının en temel klasikleri arasına girmiş: bilim yapan, bilim hakkında düşünen ve yazan herkesin, içindeki görüşleri kabul etsin ya da etmesın, deginmek ve hesaplaşmak zorunda olduğu bir metin haline gelmişsttr. Büimle ilgili herkesin okuması gereken bu önemii :;apıtı güvenilir ve anlaşıhr bir çevirlyle dilimize kavusturan Nilüfer Kuyaş'ı ve bu kitapla yayın hayatına gıren Alan Yayıncılık yöneticilerini yaptıkları degerll hizmetten dolayı kutlamak gerekiyor. Bilim felsefesi Bilim felsefesi, bilimsel teorilerin iç mantığı ve deneyle teori arasındaki iliskiyi; bilimsel bilgiye ulaşma süreci olarak niteleyebileceğimiz bilimsel yöntemi konu alan disiplin olarak tanımlanabilir. Bilim felsefesi, felsefenin biigiyi tanımlamaya, sımflandırmaya; bilginin kaynağını ve sınırlarını konu alan dalıyla, yani epistemolojl ile çok yakmdan ilişkilidir. Epistemoloji genel o!a.rak bilgiyle uftraşan felsefedir: bilim felsefesi de bilimsel yöntemle uğraşır, denebihr. Epistemoloji'ye bilgi teorisi; bilim felsefesine (özellikle Almanya ve tskandinav ülkelerinde) bilim teorisi de denilmektedir. Bilimsel bilgi kesin olgulara mı, yoksa bazı varsayımlara mı dayanır? Bilgilerimiz sistematik gözlem ve deney yoluyla mı, yoksa kavram ve nipotezlerin teorik çözümlemesiyle mi gelişir? Bilimdeki gelişme akla mı yoksa psikolojik ve sosyal etkenlere mi bağhdır? Bilgi felsefesinin bunlar ve benzeri temel sorularına tarih boyunca yanıt aranmıştır. Hösük Yusufu yüklendl: «tnşallah ölmez,» dedi. «Inşallah memlekete ulaşır.» O gün öğlene dogru Yusuf gene kötüleşti. Hösük: «tndirmem onu sırtım dan,s> dedi. «Ölürse de sırtımda ölsün. Az kaldı Çukurovayı cıkmaya. Dağların kokusu burnu ölür...» Memet: viAşık.» dedi, «blz ne diye geldik Çukurovaya? lş diye geldik. Yusuf ölecek. Ölürse köyde ölsün.' Aşık: «Ha köyde ölmüş, ha burda ölmüş, farkı ne?» Memet: «Köylü kaldırır,» dedi, «Yusufu. Hiç olmazsa me zarhğa gömülür.» Çağdaş akımlar Çağdaş bilim felsefepinde de bu temel sorulara ayrı cevaplar getiren çeşitli akımlar mevcut. Ortaya çıkış sırasıyla ele alındıklannda, bunlardan biri, geçen yüzyılm daha geniş kapsamh pozitivist felsefe akımının bir deva Aha gidiyoruz. Eli boş nasıl gidelim? Ne diyelim elaleme? Ne diyelim avratlara? Ne diyelim çocuklara? na gelirse dirilir. İndirmem onu sırtımdan bir daha.» Sağ yanlarında bir saatlik uzakta top ağaçların içinde bir köy gözüküyordu. Memet Aşığa yaklaştı, kolundan tuttu: «Aşık.» dedi, «sen o deliye uyma. Yusuf sırtmda ölecek. Pamuk tarlalarının içine gömüp gidemeyiz ya. Sen ona uyma, gel şu köye gidelim.» Aşık Ali: «Olmaz,» dedi, «Ölürse Aşık Ali: cümudum yok,» dedl. «Burası Çukurova. Mezarlanna almazlar bizi, dağlıları.» Memet: «Aha gidiyoruz. Eli boş nası! gidelim. Ne diyelim elaleme? Ne diyelim avratlara? Ne diyelim ço cuklara?» Aşık Ali: «Ne diyelim,» dedi. «Kazandık da kumara vermedik ya...» Memet: «Aşık kardaş,» dedl, SÜRELI YAYINLARDAN BYYO'nun yıllık dergisinitl bu yıl yayınlanan' altıncı cildi özellikle Atatürk dönemi basını ile ilgili inceiemelerle dikkat çekiyor. Uygur Kocabaşoğlu'nun «1919 1938 Dönemi Basınına Toplu Bakış» başlıklı yazısım, Veysel Batmaz'ın o dönemin felsefe psikoloji. Erol Çankaya'nın edebiyat, Ahmet Baydar'ın kadın ve Kaya özakgtinün çocuk dergilerini ele alan incelemeleri izliyor. N. Abi Niş'in Atatürk dönemi sinemasıyla ilgili yazısı. Oya sei Tokgöz'ün «Türkiye'de Yazılı Basınm Yerel Olarak Gösterdiği özellikler» adlı incelemesi diğer ilginç katkılar ar?sında. YILLIK, A.Ü. SiyasalBilgüerFakültesi Basın ve Yayın Yüksek Okulu Dergisi, Cilt VI (1981), Ankara 1982,551 s. BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ DERGİSİ, Beşerî Bilimler, Cilt VIII IX (1980 1981), istanbul, Haziran 1982, 308 s. 1972'den bu yana yılda bir yayınlanan Boğrazfçl Üniversitesi Dergisi'nin son cildi beşeri bilimler alanındaki çalışmalardan oluşuyor.' Jale Parla ve Günhan Danışman m editörlüğünii yaptıkları bu sayuja, îelsete vrtoplum bilimleriyle ilgilenenlerin dikkatini çekecek bazı katkılar bulunuyor. Bunlardan bazıları Andreas Tietze'nin «Şarkiyatçılık ve Türkiyat Araştırmaları.» Yalçın Koç'un «Kuvantum Teorisinde Epistemik Determinizm,» Selim Deringil'in «İkinci Dünya Savaşı Başlangıcında Türkiye'nin Diplomatik Konumu.» Eleştirl bölümünde Arda Denkel'in yazısı. Hilmi Yavuz'un derginin bir önceki cildinde yayınlanan «Unutmak Üzerine» adlı makalesini ele alıyor. Değindiğimiz katkılann tümü İngilizce. «elinl ayağını öptüğüm Aşık kardeş, bu köy ağaç lıkh. Hiç böyle köy gördün mü Çukurovada? Be nün yüreğim hükmediyor. Gel uğrayalım şu köye. Mutlak burada iş var. Eğer bu köyde de iş bulamazsak benim kellemi kesin.» Hösük arkasma dönüp: «Memet,» dedi sertçe, «gene gözün köy gördü. Aşığı kandırmaya mı çalışıyorsun gene? Slz gldin, ben gitmem. Bu çektlğimiz hep senln lna dın yüzünden.» Memet Hösüğün koluna yapıştı. cBak», dedl, «kardaş, arkandaki ölecek. ölecek fıkara. Bari köyde öl sün, mezarlığa gömülsün. Bak. hiç böyle köy gördün mü Çukurovada? Tüm ağaçlık. Bu köyde mutlak iş var. Eğer bu köyde de iş bulamazsak kellemi kesin. Kanım katlim size helâl» Sonra Aşığa döndü. «Aşık kardaş.» dedi, «uyma bu deliye. Bu köyde lş var. Bak. tüm ağaçlık.» Aşık Ali: «Ne bileylm, Memet,» dedi. «Ah, ne bileyim. Keşke iş bulsak...» Hösük: «Gene yumuşaflın, Asık.» dedl. «Sürün sürün dur Çukurovada.» Memet: «Gözünü seveyim, Hösük,» dedi, «bak bu köy ağaçlık. Burda mutlak lş buluruz.» Hösük: «Ben gitmem,» dedl. «Siz gidln.» ötekiler giderken Memet çocuk geride kaldı. Memet baktı ki Memet çocuk gerilerde kalmış, arkaya dönüp ona bağırdı: <'Çabuk, gel buraya.» Sesi çok öfkeliydl. Çocuk hemen koştu, onlara katıldı. «Bu köy ağaçlık dlyorum slze. Bu köyde iş var. Siz şu yanıp harap kalası Çukurovada böyle ağaçlık bir köy gördünüz mü? Yusuf da öldü ölecek. îşte burada ölürse Yusuf...» Sesi karıncalandı, ağlamsı bir hal aldı. Sankl az sonra şu ovantn orta ' sına oturup Yusufu da önüne upuzun yatıracab bir ağıda başlayacaktı. Kendi kendine söylenir gibi biteviye konuşuyordu tekdüze. SÜRECEK Yayın Raporu... Yayın Raporu... O ÇOBAN ŞİİRLERİ: Hasan İzzettin Dinamo. AYÇA SAYINLARÎ. 1C0 LtRA. Dinamo'nun Çoban Şiirleri, onun şiir çlzgisinde değişik bir tadı haber veriyor. Doğa, aşk temalanyla bezeli şllrlerde gene de insanm tarih boyunca bazı eksen düşünceler üzerine nasıl kafa yorduğu sergileniyor. Bir idilinde Dinamo, yazış, amacmı açıklıyor sankl: «Sonnetlerle idil yazma zamanı mı şalr/Şimdl, ancak şilr yazılır kimsecikler anlamasm diye?/Anlamsız şiir daha anlamsız biçime getirllir / Aklı az okuyucuyu döndürmek için deliye..» GÜLMECE ROMANI / BİLGt YAYINEVt / 183 SAYFA. Gülmece yazarımız Mnzaffer tzgü' nün Bilgi Yayınevi'nin Yeni Mizah dizisinden çıkan «Kasabanın Yarısı» adlı romam kasaba gerçeğine eğillyor. Muzaf fer İzgü, bu romanında, bir anlamda dışa kapalı kasaba gerçekliğlni, belki de toplumumuzun bütününe yayılan bir eleştiriyle gözler önüne seriyor. % KASABANIN YARISI Muzaffer İZGÜ BAZEM 5U KEDiVl # GÜL DEVRİMİ. Ayhan Can. DÖNEMEÇ YAYINEVt. 75 LtRA. A GÖÇ MEVSİIVIİ Yazan: Tayeb SALAH / Türkçesi Özdemir İNCE 128 SAYFA, ADAM YAYINCILIK. Ülkemizde ilk kez yayımlanan bir Su danlı yazarın romanı. Eski Ingillz sömürgesi Sudan'da doğan, şimdi İnglltere' de yaşayan Tayeb, kendi ikilemini de oktıra yansıtıyor bir bakıma. Londra'da yetişen başarılı öğrenci Mustafa Said, orada aydınların ve kadınların gözbebeğiy ken ülkesine dönüp köylü yaşamını deniyor. Parçalanmış bir kimlik, bölünmüş bir kişilik. Sömürge sonrası insanınm kendisi arayışı. llgiyle okunacak bir kısa roman. Ayhan Can, şiirimlzin geleneksel seslne bugünün yaşamını koymuş. Barışa, dostluğa, emeğe çağnnın seslni duyuruyorlar. 1970 TRT Şiir Kitabı Başarı Ödü lü'nü kazanan Gül Devriml, yapılacakların, yapılması gerekenlerin nasıl bir barış İçinde gerçekleştirilmesi gerektiğinl söy lüyor. Yalın bir dili. açık bir imge yapısı var. # . KİMKİME D U M DUMA Behic AK ALACAKARANLIKTAKİ ÜLKE. Ahmet Erhan. LİR TAYINLARI % YAZILAN. MehmetKıyat. YAZKO YAYINLARI. 80 LIRA Mehmet Kıyat, yıllardır şiir yazan ve kendine özgü sesi olan bir şair. Bireysel ve toplumsal konularımızı yalın ama $iir sel bir dille anlatan Kıyat, yaşamımızdakı kiiçük kesitlerden doğan şiir yakalıyor. İnsanın yüzyıllardır yaşadıklarıyla günluk yaşam kavgasını birbiri içinde iş leyen şiirler. Kan şiirinden bir bolümu okuyalım: «Kan/Sabahm ak goğüslü ku şu/Dlrencin kardeşidir / Her gündoğumunda / Yeniden uyanışıdır doğa'nın» Yazılan'da seveceğiniz, yavaş yaVaş tadı na varacağınız şiirler var. Geçen yü Behçet Necatigil Şiir Ödülü'nü kazanan Ahmet Erhan, genç kuşa ğın en Ugl çeken şairi. Akdeniz lirizmiy le toplumcu gerçekçiliği aynı potada eri tip şiirleştiren bir ustahğı var. Enis Batur, Tan Yıllığı'nda onun kitabı içm, <genç kuşağın en başarılı şiir toplamı», yargısmı vermişti. Yaşanılanla, güncel olanla yapılan şlirln ne olması gerektiğine örnek çalışmalar. # DAYANIŞMA YAYINLARI / 152 SAYFA t 200 LİRA. Daha önce «Televizyona Açılan Pencere», «Televizyon Kılavuzu», «Televızyon Piyes Yazarlığı», «Televizyun Film Yapım Yöntemleri», «Senaryo Yazma Tekniği» ve «Senaryo ve Yapım» adlı yapıtları yayımlanan Mahmut Tali öngören, bu Kitabında dünya sinemasında ve Türk sinemasında cinsellik sorununu ele alıyor. Clnselliğln sömürüsü nerede başlıyor? Erotizm nerede işin içine giriyor? Ne zaman müstehcenlik kendini gösteriyor? türündekl soruları yanıtlamaya çalışıyor. SlNEMADA KADIN VE CİNSELLİK SOMÜRÜSÜ Mahmut T. ÖNGÖREN % TÜRKÇE FOTOĞRAF YAYINLARI KATALOĞU Seyit Ali AL ÎFSAK YAYINLARI NO. 2 / 106 SAYFA. istanbul Fotuğraf ve Slnema Amatörleri Derneği üyelerlnden Seyit Ali Ak, fotoğraf yayın dağarcığımızı derleyıp bir araya getirdiği yapıtında, Türk fotoğrat tarihinin yazılabilmesine önemii bir kat kıda bulunuyor. Kitapta fotoğrafçılık alanında bugüne kadar ülkemizde yayımlanan eski harflerle yazılmış Türkççe yapıtları, Latln harfleriyle yazılmış yapıtları, sürekli yayınları, albümlerl ve tek sir metinlerl bulmak mümkün. KEtEBFK ÛLMAK.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle