19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 3 KASIM 1982 Onümüzden ortalama yüzyıl kadar önce, endüstri devrimlnl geçirmekte olan Avrupa ülkelerinde, çömlek çilikte kurşun zehirlenmeleri güncel bir konuydu. Çalışanların ve kullananlarm sağlığıyla çok yakından ilgill olduğundan gerekli uyarılar yapümakta ve bu yoldakl araştırmalar giderek yoğunlaşmaktay dı.. Ülkemizde ise böylesine blr olgunun yaşamsal önem taşıdığı konusu üzerinde pek durulmadığı kanısmdayız. Bu neden le, konunun önemini dikkate alarak, yur dumuzdan pek uzak Ulkelerde de olsa, geçirilen deneylerln çok kısa blr bölümünü aktarmak düşüncesindeylz. **• Plşmiş topraktan sırlı seramlk yapıtnı na geçildiği en eski dönemlerden bu yana çömlek sırlarmın hazırlanmasında kurşun bileşlkleri kullanılmış, bu sayede düşük derecelerde sırça (1) oluşumu sağ lanması amaçlanmıştır. Aynca, ham kur şunlu sırların düzgün ve parlak yüzeyler oluşturması yamsıra sıraltı süslemelere daha canlı ve güzel bir görünüm kazandırması onların tercih edllmelerine neden olmuştur. Günümüzden çok öncelerl toz halindeki kurşunsülfür doğrudan dogruya çömlekler üstüne pudralanarak plşlrilir di. Daha sonralan, saf kurşun blleşlklerinin blr miktar kil ile karıştmlarak kullanılmasıyla bu yöntem terkedildl. Bu bileşlklerden üstübeç (bazik kurşunkarbonat) (2) sırlamada başarıyla kullanıl dığı halde, plşirlldiğinde sırça haline dön mesiyle, mide özsuyunda bulunan klorhidrik asit içinde çözülerek erlmesl nedeniyle şiddetU bir zehirlenme kaynağı oluşturuyordu. Brltanya çömleklerini üretenler ile kullananlar arasında görülen zehtrlenme olaylan 1897'de 432'ye çıkmıştı. Araştırmalar yıllarca sürdü. 1904' de bu rakam 109'a düştü. 1944'de İse artık zehirlenmeler görülmüyordu. Çünkü, ardı ardası kesllmeyen sürekll ve ısrarlı araştırmalar sonucu seramik sırlarınm kimyasal yapılan değlştirlldl ve insan sağlığına zarar vermez blr hale getlrildi. ••• Şüphesiz zehirlenmelerin hepsl doğ rudaa ve anl ölüme yol açmıyordu. Ancak, bu çeşit eşyayı üretenler ile onlan kullananlann organizmalarında kurşun bileşikleri tehllkeli blr düzeye kadar bl riklyor. daha sonralan tehlikeli belirtilerle kendlni gösteriyordu. önceleri hastalık şaşırtıcı ve günün G Çömlekler ve Kurşun Zehirlenmeleri YAŞADIĞIMIZ ÇAĞIN EN ÜRKÜTÜCÜ HASTALIĞI İÇÎMİZDE KOL GEZERKEN, TOPLUM SAĞUĞINI TEHDÎT ETMESİ OLASI TEHLİKELERE KARŞI DAHA TİTİZ DAVRANMALIYIZ. Doç. Dr. Tülin AYTA Mlmar Slnan Ünivetsitesl Öğıattm Üyesl tıp olanaklan çerçevesinde teşhlsi güçtü. Yalıuz. zehirlenmelerin kan kanserl, kısml felç ve ağır böbrek bozukluklanna yol açtığı anlaşılmıştı. Bunlardan başka ağrılı eklem şişlikleri. dlşeti enfeksiyon lan da süregen (kronik) kurşun zehirlenmelerlnln ilk bellrtilert sayıbyordu. Zehirlenme olaylan en sık çömlekha ne ve fabrikalarda kurşun blleşlklerlyle doğrudan temas hallnde olan ve solunum yoluyla vücutlarında btriken çoğu benüz çocuk yaştaki gençler ile kadın işçller arasmda görüldü. Olaylann sıklaşması karşısında bu zehlrlenmelere karşı blr di zl önlem alındı. Alınan ilk önlemler arasında koruyucu lş elbiseleri giyllmesl, çalışma alanlannda yemek yenillp slga ra içilmemesl, çalışma sırasında maske takılması, havalandırma aygıtlan kullanılması glbi önlemler yeraldı. Aynca, bu glbi yerlerde zehlrlenmelere aşırı duyarlı ğı saptanan kadın ve genç işçiler sır nazırlama ve uygulama bölumlerinden de uzak tutuldular. 1893 yılında Brltanya tçlşleri Bakan lığı bölgesel btr kurul oluşturarak kurşun zehirlenmeleri üzerine bir dizl çalış ma yaptı. 19. yy. sonunda Slr Thomas Thorpe blr anket düzenledl ve kurul ra porunun yayınlanmasından dört yıl son ra «Çömlek Yapımında Kurşun Kullanımı» başlıklı blr yazı hazırladı. Thorpe bu yazısında vücut ısısmdaki mide özsuyunda en az ergime gösteren kurşun bl leşiğinin kurşunbisllikat olduğunu ilerl sürdü. Daha sonralan tngiliz J.W. Mellor ile Alman araştırmacılar. Körner, Harkort ve Koenig araştırmalanna aralıksız olarak devam ettller. Böylece, uzun süreli ve zahmetll araştırmalar sonucu elde edllen bulgularla modern seramlk sırlannın temeli atıldı ve günümüze kadar, süratle gelişen tek nolojinin ve klmya endüstristnin de yar dımlanyla, bitlp tükenmeyen bilimsel araştırma ve lncelemeler birbirini tamamladı. Henüz yirmincl yüzyıla erişme den ise Britanya'da yürürlüğe konulan yasalarla seramlk üretimi ve sırlar üze rine temel llkeleri belirleyen çok önem11 ve etkill yaptunmlar getirlldi. Hemen arkasından benzer içerikll yasalar Almanya, tsvlçre, Hollanda gibi Avrupa ül kelerinde de uygulamaya konuldu. Ylye cek, lçecek ve pişirmede kullanılan sera mik özellikll tüin üretim mallan çok sıkı blr biçimde devlet denetlml altma alınarak geçmlşteki acı dolu günler unut turuldu. Blllndlğl glbi çömlekçillk, ülkemizde yüzyıllardan bu yana geleneğl olan blr halk sanatıdır. Günümüzde ise çeşltll çömlekçi yapımlan (mamullerl) gerek kırsal kesimde gerekse kentlerde tüm moderleşme tutkuları yanısıra genlş kit leler tarafından sevilerek kullanılan gün cel yaşamımıza girmiş vazgeçilmez kullanım eşyası arasmda yer alır. örneğln: Sırçalı testiler, su küplerl, turşu küpleri, pişirmede kullanılan toprak mutbak kaplan İle otel ve lokantalarda kullanımı giderek yaygınlaşan aynı zamanda da yıkama yoluyla sürekli olarak deter Janlarla temas hallnde olan güveç kap lan gibi. Bu glbi kullanım eşyası, yüzlerce yıl önce olduğu gibi çömlekçiler tarafından ylne aynı usul ve yöntemlerle üretilerek babadan oğula geçen ya da ustaçırak 1lişkisl içinde sürdürülen bir el sanatı ola rak varlığını korumaktadır. Bunun bl llmsel açıklaması yapıldığmda, ülkemizde üretilen çömleklerden hemen tümünün yüzyıl öncekl avrupada olduğu gibi yine ham kurşun sırlarıyla sırlandığını ve bizlerin de ne yazık ki, en iyi turşunun sırçalı toprak kapta oluştuğuna inan cımızı görmekteylz. Ancak blr talih eseri, çömlekçilerimlz sırlamada kullanmak üzere eskiden olduğu gibi bol ve ucuz bir kurşun bileşiği olan sülyen Türk çömleklerlnde en çok kullanılan kurşun bileşiği (Pb3o4 bulmakta güçlük çekmektedir. Üretim yeyeterslzllği nedeniyle ateş pahasına fırlayan, iç piyasadan binblr güçlükle sağ lanan sülyenin yanma yaklaşılmadığmdan, isteksiz olarak aynı lşi gören boraks kullanıîmaktadır. Oysa, üretim açısmdan ABD ile SSCB'den sonra yurdumuzda yay gın halde bulunan zengln «Bor Tuzları» yataklan işletmesiyle dünyada üçüncü sırayı almaktayız. Bugün, endüstrlleşmiş dünya ülkelerl arasında, seramik dalındaki topluüretim mallannda saf kurşun blleşlkleriyle hazırlanmış ham seramik sırlan kullanüması tarih yapraklan arasmda kalmıştır. Gösterilen bunca titizlik ve yaptırımlaruı yanısıra her türlü üretim devlet tarafından çok sıkı bir biçimde de netim altında tutulmaktadır. însan sağ lığıyla ilgill her türden endüstri ürünü yerel belediyelere bağlı denetim birimleri tarafından aralıksız olarak denetilmekte; özellikle yeme İçme kaplan ile bunlann dokunma ve dudak temasıyla kullanıcıya ver'ebileceği kısa ve uzun süreli zararlar titizlikle saptanmaya çalışılmaktadır. Ülkemizde ise bir grup tıp uzmanı tarafından genlş araştırma ve taraması yapılan meslek hastahklan arasında ne yazık kl, sayıları hiç de azımsanmayacak seramikle uğraşanlar da bulunmaktadır. Yaşadığımız çağm en ürkütücü has talığı içimizde kol gezerken, bizim de top lum sağlığım tehdit etmesi muhtemel tehlikelere karşı daha titiz ve uyanık dav ranmamız gerektiği kanısmdayız. 1. Çok düşük derecelerde pişlrilen sırlara verilen ad. 2. Sakız leblebisi diye tanınan lebleblyi beyazlatmada kullanılan kurşun bileşiği. Uc Kath Yanlıs.. Bizim toplumsal yaşamımız bir ömürdür. Tozkoparan fırtması içinde yaşanır. Lodosla poyraz arasında çoğu zaman ne halt ettiğlmizi bil' meden öteye beriye savrulur; birbirimize gireriz. Kendi aklımıza güvenmediğimizden yabancılara başvururuz. Bu adamlar da neler söylemezler ki: Avrupa'nm çiftçisi olun, çobam olun; Ortadoğu'nun kasabı, manavı, sütçüsü olun. • Kasabı, manavı, sütçüyü küçümseyip azımsadı' ğımdan değll; ama bu tür öğütlerin gerlsinde yatan tuzağı gördüğümden çoğu klşi gibi ben de yabancı akıl hocalarına tepki duyuyorum. Bugün sütçülük deyince aklımıza kapıya dayanıp maşrapayla süt satan klşi gelmez ki... Sütçülük süt fabrikasıdır; modern hayvancılıktır, endüstriye dayalı üretim koludur. Çağımızda en büyük tarım ülkesi ve en büyük sanayi devleti Amerika'dır. Sovyetler Birliğine her yıl tahıl satan devlet Amerika'dır; bu duruma göre Amerika, Sovyetlerin çiftçisi mi oluyor? Hayır. Ne var kl sanayileşmeyi bir yana bırakarak çiftçiliğe çobanlığa sıvanmak bizim İçin enayiliktir; çünkü biz zaten çiftçiyiz, çobanız; tarım toplumuyuz, halkımızın çoğu rençberlik ve hayvancıhkla geçinir. * Konuyu pekiştirnıek için gazetelerde blrkaç gün önce yayınlanan bir küçük haberi sunuyorum: «29 ekim 1973 tarihinde işletmeye açılan İstanbul Boğaz Köprüsü dokuzuncu hizmet yılını dolduruyor. Köprünün yapımından önce Amerikan firması De Lew Cather tarafından hazırlanan fizibilite raporlarına göre Boğaz KöprUsU'nden 2000 yılında geçmesi planlanan araç sayısına şimdiden nlaşıldı. Raporda 2000 yılında Boğaz Köprüsünden günde ortalama 31 bin 90 araç geçmesi öngörülürken bu rakam şimdiden 91 bin 300'e yükseldi.» Kimbillr şu Amerikan uzmanlık firmasma bu iş için kaç dolar verildi? Kimbilir Amerikan uzmanları ne hesaplar yaptılar? Kimbilir ne üstün bilgisayarlara başvurdular? Peki, bu kadar büyük yanılgıya düşülür mü canım? Günde 30 bin arac nerede? 90 bin araç nerede? Üç katü yanlış. • Oysa o dönemde doğru hesaplar yapanlar da vardı. Üşenmiyen kişiler mimar ve mühendls meslek odalarının arşivlerine uzanır: ilerici mimar, mühendls, uzman ve köşeyazarlarının gazetelerde yayınlanan yazılarma göz atar. Bizim uzmanlarımız ne demişlerdi: Bogaziçine bu koşullar içinde köprü yapmak, «köprüler tuzağınna düşmekten başka blrşey değildir. Yapılan köprü, bu sistemde alabildiğine arsa, apartıman spekülasyonuna yol açacak; tstanbul'un kentleşmesini olumsuz etkileyerek büsbütün çarpıtacaktır. Kentsel gelişme Boğaz'a paralel olarak KuzeyGüney ekseninde ur gibl büyüyecektir. Geleceğe dönük bütün öngörtilerl aşarak bir patlamaya dönüştürecek olan çarpıklık. trafiğl büsbütün tıkayacaktır. Bu köprünün ardından Boğaz'da birbiri Ustüne köprüler yapma zornnluğu doğacaktır. tstanbul'un ulaşını ve kentleşme planlamasınm bağıntılan konarılamaz. Bu besaplara oturmadan yapılacak Boğaz KöprUsü'nün yeni sprjınlaj yaratması beklenmelidir. Söylenenlerin tümÜ çıktı. j» ^ ı Ülkemizde çarpık Jiftntsel gelişme; büyük toplumsal patlamalara yol açıyor. Traflğin açık olduğu saatlerde arabamıza kurulup Boğaz'dan şıp dlye geçerken duyduğumuz bireysel keyif birkaç dakikalıktır. Bu keyfin ötesinde koca bir toplumun sürekli acıları yaşanıyor. Türkiye'nin 24 ocak 1980'de tersine çevrilen ekonomik fotoğrafmın filmini de doğru dürüst banyo edeceğimizi sanmıyorum. Köprü de iyldlr, çiftçilik de, çobanlık da; ama önce kafayı çalıştırnıak gerekir EVCT OKTAY AKBAL Eski Dergileri Karıstırırken ülimJfeknik dünya^ı yöneten: Reşiî CANBEYLİ Çevre kîrliligî: Kükürt bulııtu ve asit yagmuru on yıllarda dünya çapında endüstrileşmenin hızlanıp yaygınlaşması ve daha önemlisl, endüstride ve ısın mada temiz, fakat pahalı akaryakıttan ucuz olduğu için kömüre geri dönüş, hava ve çevre kirllliğini hızlandırdı. Özellikle gelişmTş ulkelerde fabrlka bacalarından kükürt, nitrat ve di ğer zararlı kimyasal maddeler giderek artan mlktarlarda atmosfere püskürtülmekte. Bu zararlı maddelerden oluşan bulutların insan sağlığım ve ekolojik dengeyi olumsuz yönde etkilediği yaygm olarak biUnen bir gerçek. Daha az bllinen ileride ciddi sorunlar yaratacağı kesin olan bir olgu da asit yağmuru. Grönland'da son 180 yılki yağmurların buzlaşmış kalıntılarını inceleyen bilim adamlan yağışlarda o günden bugüne sürekli olarak artan bir asitliğe rastlamaktalar. Bir başka deyişle, Grönland'da ve bu bölgedelrt buzul formasyona yağmurlarıyla katkıda bulunan Batı Avrupa Ulkelerinln çoğunda yağan yağmur giderek asitik blr nitellk kazanmakta. Bu konuda kükürtün ve nltratın önemi, yagmurda sülfürik ve nitrik asit oluşturup yağışın asitlik derecesini (pH değerinı) arttırmaları. Bir sıvının asitlik derecesl hidrojen iyonlarının konsantrasyonuna oran tüıdır. Bu konsantrasyonun negatif logaritmik değeri sıvının asitlik derecesini be lirler. Hidrojen lyonlarının konsantrasyonu artarken pH değeri Tden 0'a doğru glder. pH 7 nötral noktayı bellrlerken, 7'nin üzerindeki değerler (14'e kadar) sıvımn asitik değil de alkali olduğunu gösterir. örneğin yağmur suyunda amonyum iyonlannın bulunması yağmurun pH'ını 7'nin üzerine çıkarabllir. Meteoroloji uzmanlarma göre PH'l 5.6'nın altında olan yağmur asit yağmuru sayılır. Bu pH, havadaki karbondioksitin karbonik asit oluşturarak yağmura kazandırdığı asitlik derecesidir. Asit yağmurunun en ürkütücü örneklerinden biri 1974'te tskoçya'da görültnüş. Bu bölgeye düşen yağmur, blr gün asitlik bakımından slrkeye eşdeğermiş (pH 2.4). Blr yörenln uzun blr süre £ it yağmurlarından etkllenmeslnln sonuçlarının ne olacağı kesln olarak bilinmiyor. Yalnız o bölgenin ekolojlk dengesinin blr şekilde bozulacağı açık. Şu andakl verilere bakarak ba zı sorunlan öngörmek olaSL Asit yağmurlarından do layı asitlik de ecesl artan S 8 Kasım 1944'te yeni çıkan blr derginin Tenlden Doğuş'un ilk sayısına yazdığı başyazıda 18 yaşındaki bir hukuk öğrencisi şöyle diyordu: *Yeniden Doğuş, fikri ve içtimai hayatımızm her cephesinde yüz aenedenbefî yapliğırnii yenlttklerin bir bütün hahnde ifadesi... Yeniden Doğuş. şarh skolastiğınin mahpesinde asırlarca suren ölüm uykusundan uyanış hamlesi... Yeniden Doğuş, hümarüzm temeli üzerinde yükselen bugünkü Batı medeniyetinin benimsenmesi... Yeniden doğuş, geniş man&sıyle. barut dumanlan üzerinde yühselmeye başlayan 'Ebedi Sulh Güneşi'nin aydınlattığı yepyeni bir dünyanm doğması...» 1G44 . 50 arasında çıkan bu 'llim, Edebiyat ve Sanat Mecmuası'nin eski sayüannı kanştırıyorum. Atatürk'ün şu sözü kapağm üstunde yer almış: «MilU kültürümüzü muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız». Bunun yanında Inönü'nün şu satırlan var: «Türk milleti medeniyet yolunda refah devreleri yaşayacakür». 18 yaşmdaki hukük öğrenclsıne göre yapüması gereken şey, Batı uygarlığının, dayandıgı temellerle beraber benimsenmesi ve toplumsal bünye ile yoğrulmasından ibarettir, Atatürkçü Türkiye 1944'te bu aşamaya varmıştır. Batınm butün bilimsel temelleri ahnmış, kültür ve sanat dünyamız Batı çizgisine varmıştır, şimdi ıkinci aşama başlayacaktır. O da. çağdaş uygarlık düzeyinl aşmak... 18 yaşmdaki delikanlı bunu şu satırlarla belirtiyordu: «Yeniden Doğuş'un ikinci safhası 'İlimde ve sanatta yaratıcıhk'la beraber başlayacak, Türk âllminin ve sanatkârlannın yaratıcılık kudretinden hız alacak olan hassas ve şuurlu bir çahsma, milli kül« türü muasır medeniyet seviyesinin fevkine yükseltecektir.» Arahk 1944 sayısmda yaymlanan 'Tarihln En Ostün Insanı' başlıklı başyazısında da Atatürk'ün mye tarihin en üstün insanı olduğunu şu sözlerle belirtiyor: Sokrate8'in d&hiliği yalnız felsefede idi. Calile ilimde çofe üstün bir hudret gösterdi. Napolyon Bonapart ise tarihe büyük bir kumandan olarak geçti. Fakat onlar sadece birer filozof, ulim veya kumandan vasıflanyle haldılar. Halbuki Atatürh. harp meydanlannda kazandığı mudzevi zaferlerle dahl bir kumandan olduğunu ortaya koyarken, kurduğu rejimle de istikbali görebüen mükemmel bir mütefehkir olduğunu ispat ediyordu. 'Yurtta sulh, Cihanda sulh' düsturunu dış poütihaya temel yapan diplomat Atatürk, aynı zamanda siyasi bir dahl ae o^ muştu. Onun insancı'lığı ise en ulvi vasıflannaan biriydi... Beşeriyet kendini bugünkü ısttrapJarından kurtaracah bir Atatürh onyor.» Dikkat edin bu satırlan yazan 18 yaşmda bir gençtir. Hukuk biümini öğrenmeye başladığı gunden bu yana, hukuk llkelerine saygılı olmayı basuca uğras edinmiş, yaşamının bütün evrelerinde Adalet kavramma açıklık getirmek, Atatürk'ün başlattığı ilerici eylemleri sürdürmek ve savunmak yolunda sözle, yazıyla, davranışla çaba harcamıştır. Ona göre. Atatürk devrimi 'ilerici' bir niteük tasır. "yıkılan düzen yerine daha Ueri bir düzenin yerleştirilmesine yöneliktir. Otuz yıl sonra aym kişi (O. ApaydınJ bu konuda şöyle yazacaktın «Atatürk devrimine egemen Hkir ve amaç, yarı feodal, dinse] Ukelere dayanan monarşik Osmanlı toplumu yerine Batı modeli demokraük, klasik insan baklarına dayalı Ueri bir devlet ve toplum düzeni getirmektir.» (Cumhuriyet. 1973) 'Yeniden Doguş' Aralık 1948 sayısmda BM Geoel Kurulu'nun kabul ettigi însan Haklan Bildirgesini olduğu gibi yayınlar. «Herkes hayat hürriyet ve sahsi emnlyet haklanna sahiptlr. Hlç blr klmseye işkence yapılanıaz veya vabslce gayri insani veya haysiyeti Ihltl edici muameleler ve cezalar tatblk edilemez... Herkesln her yerde kanun karşuında kendini müdafaa etmeye hakkı vardır. Hlç bir kimse keyfi tevkife, tnahkumiyete ve sürgüne tabi tutu'amaz... tşlendiği anda milli veya nilletlerarası hu<uka göre cezayı gerektlren bir suç sayılmayan (Arkası 11. Sayfada) tatlı su göllerinde balıklarm sayı ve tür olarak azalmaları kaçınılmaz. tskandinav ülfcelerinde bazı göllerde böyle bir durum şimdiden söz konusu. Ayrıca bak terilerin asitik ortamda da ha az randımanla çalışmalan sonucunda. organik niaddenin dekömpoze "edT" lip toprağa kanşması da ya vaşlamakta. Dolayısıyla çev redeki bitkllerin ve hayvanların zamanla olumsuz yönde etkilenmeleri beklenebilir. Asit yağmurlannı önle^ menlftrkısa sürefle olanağl yok. Bunu,n için hava klrli* 1îğinln.JWÛİkle tftl 4 ' ferli. tan miktarlarda fabrika bacalarmdan atmosfere karışan zararlı kimyasal mad delerin kontrolü gerekll. Yalnız Avrupa'da havaya karışan sülfür dioksidin yıl ^a 25 milyon tona ulasttg*^ liı bilmek çözümöri kolay OY mayacağını göstermege ye BfiELYf Kavanozda Ekosistan SİT yağmuru, hava kirliliği ve hatta tefra gibi etkenlerin yeryuzun^ k ı ekolojık dengeyi zamanla nasü bo/acağı bilimsel tartışma konusu. Yalnız bu dengenin bir yönden bozulmasının, insanlar için olduğu kadar dünyadaki bütün canltlar için de tenlikeli sonuçlara yolaçması kaçınılmaz. Bugünkü ekolojik dengesıyle dünyaya kapau bir ekosistem'olarak bakılabilir. Şöyle ki bu kapalı sistem. dışarısıyla ısı ve ışık alışverişi dışında kendi kendısine yeterlidir. Bltkiler karbondioksit tüketip oksijen üretirken, hayvanlar oksijen tuketip karbon dioksit uretir. Bazı hayvanlar bitki yer, diğerleri bitki yiyen hayvanlarla beslenir. Canlılar ölünce artıklan toprağa karışıp bitküerin baslenmesins katkıda bulunur. ile tehdit edildiği bugunierde, bilim adamları küçük ölçeklerde kapalı sistemler gehştirme çabası ıçindeler. Yakın zamanlara kadar da başanlı bir kapalı ekosistem geliştirilememişti. Son yıllarda ABD'de yapılan araştırmalar sonunda kavanoz gibi cam kaplarda bu tür ekosistemleri yaratmanın ve sürdurmenin yollan bulunmuş durumda. Çevreyle yalnız ısı ve ı$ık alışverişi yapabilen, ağızlan mühürlü cam kaplarda, yosun, karides ve baktertler, deniz suyuna benzer bir sıvı içliıde birbirlerini bekleyocek şekilde aylarca yaşayabilmekte. Kavanozların kompozisyonunu değiştirerek farkh türde ekosistemıer oluşturmak da olası Bu tür sistemlerın işleyişini inceleyerek gelecekteki doğal ve yapay (uzaydakiler dahil olmak üzere) ekosistemler konusunda değerli bılgiler edinmelj olası görünüyor. Cumhuriyet Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. adına NADİR NADİ Cenel Yayın Müdürü Müessese Müdürü Yazı Ijleri Müdürü HASAN CEMAL EMİNE UŞAKLIGİL OKAYGÖNENSİN AHMET KORULSAN YALÇIN BAYER ALİ ACAR YALÇIN DOĞAN HİKMET ÇETİNKAYA MEHMET MERCAN * • Yazı işleri Müdür Yardımcısı HaberMerkezi Müdürü Mizan paj Yönetmeni • TEMSJLCJLER A Cam Kaplarda Hayat İşte bu ekosistemin çevre kirlenmesi • ANKARA : • İZMİR : • ADANA : 8ERVİS ŞEFLERİ : SİHlTEl'den feşekkür ue Duyuru RekordSimtel Kat Kaloriferi Ucuzfiatlı lOay taksitle kampanyası Ekimsonu itibariyle bitmiş bulunmaktadır. Ancak,müracaatları yapılmıs olup, henüz mukaveleye bağlanmamış Sayın muşterılerimiz icin 15 Kasim 1982 tarihine kadar mukavele yapmak üzere eksüre tanınmıştır. Saygı ile duyurur, Simtel e • gösterilrriiş olanteveccühe şükranlarımızı sunarız. îstanbul Haberleri:Selahattin GÜLERDış Haberler } Ergun BALCI Ekonomı: Osman UIAGAYYurt Haberlerı: Barbaros GENÇAK Kültür: Aydın EMEÇ Magazin : Yalçın PEKSEN Düzeltme: Konur ERTOP Araştırma'. Şahin ALPAY BÜROLAR T 7 KonurSokak No. 24/4 Yenlşehlr ANKARA' 5 517 5866ldare:1833 35 Tel: 2547 09131230 Tel: 1455019731 Hallt Ziya Bulvarı No: 65/3 İZMİR Atalürk Caddesi, T.H.K Ijhanı Kal2/13 ADANA BatanveYayan: CUMHURİYET Malbaacılıkve GaJfetecilikT.A.Ş. Türkocağı Cad. 39/41, CağaloğluİSTANBUL P. K.: 246 Istanbul, Tel: 20 97 03 (5hat) TAKVİM 5.48 7.31 12.57 15.44 3 KASIM 1982 18.03 19.35 İMSAK GÜNEŞ ÖĞLE İKİNDİ A^SAM 1ATSI SİMTEL A.Ş. 9 yıldırsarayları.camileri.ifycrlerini.geınilerive 100.000 iaşkın kişiyı konutlarında ısıtmak gorevini başarı ile surdur.me.aedir. Bu surt yalnız muracaatlarını yapmış olanlar için geçe.'li olup. ikinci biruzatma yapılmayacaktn*. SİMTEL A.ş. 1 Alman Ttknolo.ık Isbirlıgı' KAT KALORİFERİ Halaskirgazi Caddtsi 284 Şişlıistanbul Ttlt.48 6020 (5h«t) ESİ İLAN (BAKIRKOY 2. SULH HUKUK HAKÎMLİGİNDEN) Dosya: 1982/951) Kocaali, Karamürsei, Subaşı köyü cilt: 050/01, sayfa: 45 ve hane: 36'da nüfusa kayıtlı Suayip ve Ruhaniyeden c'ma 18.11.1962 doğ. Metın Batır'ın hacir altına alınarak kendisine aym hanede nüfusa kayıtlı annesi Buhaniye Batır vasi olarak tayin ecülnıişt'r. tşbu kurar itirazı olanlar ellerindeki belgeler ile ka* n li süresi içinde mahkemrmiz dosyasına müracaat etmeleri aksl takâirde kararın kesinleşmis sayılacağı husuau ilanen tebliğ olunur. 28.10.1982 (Basın: 11183)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle