19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 KASIM 1982 KÖLTÜR YAŞAM Cumhuriyet 5 Paris'te Son Tango İtalya'da halâ yasak Kültfir Servist Ünlü yönetmen Bernardo Bertolucci, İtalya'da gösterilmesi hâla san sür tarafradan engellenen «Pa riste Son Tango» filminin «özeJ» bir gösterisinde bulunmak üzere Roma'da bulunuyor. Italya'nın önde gelen bütün sanatçılarınm izlediği bu «özel» gösterinin polis taraundan engellenmemesi, yakın ge lecekte film üzerindeki yasa ğın kaldınlacağı biçiminde yo rumlanıyor. Büyuk ozanı yîtîreli 24 yıl oluyor 1982 yılında Yahya Kemal Cemal SÜREYA H ü v ü M e k i N a r A â a c ı YASAR K M L EA 8Yirrnl dönümlük yerta biçmeslni yirmi liraya kes tiler. Hemen oraklannı bileyip glrdiler ekine. Memet: «Ben demedim ml.> de di. <lş buluruz diye?.> Yü reğim öyle hükmediyordu. Bak şu Çukurovaya, bir dünya kadar. îş olmaz mı hiç! Yeter ki çahş sen..» Herkes işe başlamış, verha biçiyorlardı. Yusuf bir takım taşına oturmuş, iki büklümdü. Yusuf un orağmı Memet çocuk aldı. Veli eve doğru yemek getirmeğe giderken Memet çocuk usuldan yaruna yaklaştı. «Amca», dedi, «beniın de hakkımı verir miain?. Hani çangal boynuzlu..> Yutkundu. Veli şaşırdı. Ekin biçenlere: «Bu ne diyor böyle?..» dedi. «Deli mi ne?..» Aşık Ali: «Kulak asma ona», de di. «O çocuk..» Memet çocuk hırsla ge lip ekine yanaştı. Hösük. «Ne dedin ulan, Veli Ağaya ulan?..» diye sor du. «Ulan it dölü..» Aşık Ali: «Ne diyecek», dedi. «Çu kurovada ne kadar traktör var. onu sormuştur herhalde. Ne soracak başka?.. Öyle değil mi, Memet?..» Memet çocuk: «Onu sordum işte..» de di. İkindiye kadar belleri ni doğrultmadan biçtiler. Güneşin yalımı tepelerin den çıkıyordu. Yatık ekinin biçmesi. dik ekinın bicmesine benzemez, adamın belini kırar. tkindi üstü. Veli bir ko va Icinde çorbalannı getirdi. Oturuo iştahla içtiler. Yalnız Yusuf ağ'^ına bir lokma koymadı. Yalvardıl.ir yakardılar, yediremediler. Yemekten sonra, dinlen meden gene başladılar. Bir biçiyorlardı. bir aban mışlardı ki ekine, biçerdö ver bok yemiş yanlannda. Akşama doğru bir baktılar, Yusuf geldi, hırsla Memet 'çocugun elindeii orağını' kaptı, biçmeye koyuldu. Her yanı tirtir titriyordu. «Hastasm, etme Yusuf» deriiler. Daha kötü olursun sonra. Kalırsın perpe rişan şu Çukurovanın ya zısında. Sen biçme. Sana da bir pay çıkarırız ara ahya Kemal Mehllka Sultan'ı 1907'de, Nazsr'ı 1918'de. Sesl 1921'de, Açık Deniz'i 1925'te yas mış.. Bugün bu şiirleri eksiksiz bir tatla okuyoruz. Btmlara Kar MusikUeri'ni, Itri'yi, Vî ranbağ'ı, Ereoköyü'nde Babsr'ı da ekleyelim. Daha birçok şl irinl ekleyelim Tanzımaftan Nâzım Hikmet'e ve 1940 devinimine kadar uzanan şiir rfncirimizin hal kalarına bakmca, yapıtı fcuMilas'taki tarihi gün de olduğu gibi parlayan bir onu görüyoruz, bîr de Ahmet «Aslanlı Ev» Haşün'i. Şiinmız, Tanzimat'ta ve Serveti Fünunda, işe bır ilgisizlik sıiır noktasından başlama durutnunda oldugu için, bir 11yüzünden kellik içındeydi. Bu iki sayıkılıyor natçıyla Ukellik Diüyor. Ancak Ahmet Haşım konuşma diüni MİLAS (THA) Tarüıi edegerlendiremediği için gtinüserler kapsamına alınmış olan Milastaki «Aslanlı Ev» ilgisiz müzde azçok okunaklılığını yi tirmiş durumda. Yahya Kelik nedenlyle yıkılayor. mal'se şiirin bir dil girişinu ol 19. yüzyıldan kalan ve üalk duğunu çoic çabuk anlamış gö arasında «Aslanlı Ev» olarak rünüyor. Mazmunları ayakbafeı tanınan Bahattin Ağa Konağı' olarak görmesi, kendine dek urun şu anda biiyuk bır böllimü zanan şiiri bu açıdan eleştirma nun yıkıldığı bildirildi. sı bır anda geniş bir yol açZaınanında gerekli onarımlaıruştı ona. Dikkat edersek, Ah rm yapılmaması vo yetkîlilerin met Haşün'de anlatım, kullan ilgisizliği nsdeniyle «Aslanlı dığz dilin yabansılığıyla (belki Ev»in sağlam kalan bölümüde yabancılığıyla), şiırine sok nün de kış koşullarmdan daha tuğu nesne adlanyla, gününe da etkilenerek tamamen yıkıgöre çok değişik olan duygulacağı Ueri sürüldü. ların niteliğiyle oluşmaktadır» Milas halkı, Beylikler sanatıAnlatım bir bakıma bir şivenın en güzel ömeklerinden oden ibarettir onda. Baö'dakt lan bu tarihi evin yıkılmaması devinimlere dönük olduğu haliçin gerekli önlemlerin almma de, Batı sanatmı da tam izle gını istedi. mediği ahlaşümaktadır. Yahya Kemal'de ;se ortak dil özgün Melina Mercouri bır yapı olarak beürir. Ahdışardaki Yunan met Hamdı Tanpınar'ın da deguıdiğı gıöî «Türkçeyi bulsanat eserlerini muştur». Diyebıliriz ki sadece olan değil, olması gereken orgeri alabilmeye tak dllı da yakalamıştır. Nâzımın daha çıkış evresinde çalışıyor bııgünkü dili yakalamış olmaATÎNA (ANKA) Yunanis sı gibi. tan Kültür Bakam, eski lılm Yahya Kemal Paris'te öğreyıldızı Melina Mercuri'nın, yanirmni bitirip 1908'de yurda bancı ülkelerde bulunan Yudonüyor. O sıralar koyu bır nan sanat eserlerim ülkesine Baudelaırsperesttır. Tıkabasa geri getiıtebılmek ıçın çabala şiir tutkusuyla dolıı. Kısa bir rını yogunlaştırdığı bildirildı. Melma Mereun'nin aon ola süre içinds başlangıcındanberi bütün Türk şimni elden ge rak New York'ddki ürrlu Metçirıyor. Eleştirel bir gözle ba ropolitan Müzasınde bulunan kiyor o şiire, Mazmunlar üs«Iskender'in Arayışı>; adlı yapı tünde düşünüvor. Neydi nıaz tı ülkesine gen getamek için mun? Düşünce rnı, duygu mu, girişimlerde bulunduğu belirtil gözlem mi? «Bunu Allah bilir». di. Kim: zaman bunlardan biri, Yunanistan Kültür Eakanı, çoğunca da mçbiri Divan şiIngiliz Müzesinde 1801 tariltinirini tekdüzeıiğe, parçalığa, deo bu yana sergılenmekte o belirsizliğe götüren bir şey. lan mermer sanat yapıtlannı Tanzimat'ta ise bileşim çada ülkesine getirmek için başbalarınm başladığı, ancak bu vurmuş buiunuyor. Mercuri' nun çok rayıf kaldığı kanısmnin, bu yapıtlarm Yunanistan' dadır. Namık Kemal'e ayn bir a 1 gerl verilmemesi halinde yaT g yoluna başvuraeağı da kay yer tsnıyor. Namık Kemal bıçirn yönünden bir bakıma esdedîliyor. kinin de sürdürürüsüdür; ama onun düşünceye bir yenilik ge Devlet Halk tirdiğl yadsınamaz. Hya ?aDansları şa"ya gelinee. o her zaman Iz zet Molla'yı anımsatan bir Topluluğu «şarkUlık» içinde olmuştur. Ab dülhak Hamid'in söylediği de kasımda Y Yaşamı ve yapıtları Yahya Kemal Beyath. 2 aralıh 1884'de Üsküp'de doğdu. 1902'de orta öğrenimini tamamladıktan sonra Paris'e gidereh orada dokuz yu haldı. 1915 1923 yılları arasında tstanbul'da üniversitede çeşitli dersler okuttu. 1823'de Urfa milletvehili oldu. Varşova (192e) ve Madrid (1929) orta elçilihlerine atandı. Tekirdağ (1935 1942) ve İstanbul (1943 1946) miUetvekilliklerinde bulundu. Büyukelçi olarah Pakistan'a giUi (1948). 1 kasım W58'de İstanbul'da öldü. Yahya Kemal Beyatlı'mn yapıtları toplu olarak 1961'de Yahya Kemal Enstitüsu'nce yayımlanmaya başladı «Yahya Kemal Külliyatı»n<io şairin ilk üçü şürlerini. öbürleri makale, deneme ve anılannı içeren şu yapıtları çıktu «Ke.ndi Gök Kubbemiz» (1961). «Eski Şiirin Rüzgânyla. (1962). •Rubailer ve Hayyam Rubaüerini Türkçe Söyleyiş» (1963). «Aziz istanbul» (1964), «Eğil Dağlar» (1966). «Siyasi Hikâyeler» (1968), «Siyasi ve Edebi Portreler» ri96ö;."«Edebiyata Dair» (1971), «Çocukluğum, Gençliğim, Siyasi ve Edebı Hatıralarım» (1973), «Tarih Müsâhabeleri. ^875;. «Bitmemiş Şiirler» (1976). «Mektuplar Makaleler» (1977). bir çeşit Acem şiindir. Serveti Fünuncular? Onların şürleri öğrenciler için ka leme aunıruş şeylerdir. Türk siınnin en büyük devrimcı&ı Tevfik Fikrette olumîu yan. olumsuz yan kadar giiçlti değildir. Cenap Şahabettin süstür, boyadır... «Namık Kemal'den Mustaîa Kemal'e uzanan» elli yıllık bır dönemin ruhunu tam kavraya cak bir dîl adnıa atıyor ilk adımlanm. Başta adlarım an dığım şiirlerin bir bölüğünde bu çaba île Batı şürtnin taze izlenimleri iç içedir. 1922'lerde Yahya Kemal'de o «rulı» Zi>a Gökalp esinleriyle doludur; ';e geleceğe dönük bir yaru vardır. Cumhuriyet'in ilâmndan bir süre sonra ise geçmiş özlemi başlayacaktır. Hamasi şiirler, eski anılara dönüş ae ondan sonra öne geçer. Hiç degilse daha baskm cıkar. Ben ct\ bu noktada Yahya Kemal, Kemal Taair'm düştüğü yanlışa düşmekto, sanatmı geçmiş adına bir çeşit itieoloji halme s^etirmektPdır. 1953"de vazdıP.ı Kocamııstâpaşa şiıri bu (ür ürünlerinin profotipidir. Rindane şr.rîerinde ise o ideolojıyi. aynı doğrultuda da olsa, «telafi» etmek ister gibidir. Yeni siinn tozu dumanı ıçinde Yahya Kemal ne kadar eleşürildi! Ne çok rasladık onu yoisayan yarsrlara! Ama Ataç gibi, Orhan Burian gibı, Sabahattin Eyüboğlu gibi ustaların hep ondan yana rukma lan bır anlam taşıyor elbet. Dı rf. dipdirî TAt sanaf'eı o. Bu gün nEski Şiirin Rüzgânyla» yazdıkları pek okunmuyor, Vuslat biraz tavsamış, Sessiz Gemi biraz sıradanlığa düşniüş. Ama başta adlarım andıjım şiirleri, cnlar gibı Türkçenin özüyle ksrılnuş daha ni oe şiirleri. bugün de yazıldıkları giindek: g'bı taptaze. Hatti, tuhaftır, biraz esknnişlikla ri ile daha da taze. daha da güzel. Cin Hindi'ne gidiyor ANKAPA (ANKA) Devlet Halk Dansları Topluluğu, önünüzdeki kış aylarında çeşitli Asya ve Avrupa ülkelerine yönelik bir turne programı düzenledi. 611 fcasım tarihlerl arasında Katar Entormasyon Bakanlığının davetlisî olan Devlet Halk Dansları Topluluğu, daha sonra kasım ve aralık ayları içinde Çin • Hindi'ne gidecek. Erasmus Odülü dört ünlü yazara verildî Kültür Servisi Hollanda'mn başkenti Amsterdam'dakl «Erasmus Vakfı» kuruluşunun yirmi beşinci yıldönümü dolayısıyla, koymuş olduğu ödülü dört ünlü yazar ve düşünür arasmda paylaştırdıgını açıkladı. Bu dört kişi, Polonya kökenli Oxford Üniversitesi profesörlerinden L«szek Kolakowski, yme Oxford Üniversitesi All Souls Koleji üyesi Sir îsaiah Berlln, Pransız düşünür ve yazan Raymond Aron va Eelçıka kökenli ünlü kadın yazar Aîarguerite Tourcenar. mızdan. E&ek değiliz, biz de adamız herlıalde..» Yusufa duyuramadılar. O boyuna, başını kaldırmadan, tir tir. bir körük gibi soluyarak blçiyordu. Sonra, birden yere yıkıldı, crak elinden bir yana düştü. A^ık vardı, Yusufu yerden kaldırdı. •rEtme kardaş», dedi. «Sen hastasm.» Yusufu tarlanm dışma çıkardı, gerl döndü. Hösük köpürmüştü: «O öyle edince göntil de di ki kaldır orağı vur tepesine, ne olur olsun. Ulan it oğlu it, blliyorsun, ölümcül hastasın, ne der de düşersin arkamıza. Dur durduğun yerde. Kal köyde, başımızm belası. Ne musallat olursun bize.. Biz zaten..» Aşık Ali: «Hösük», diye kızdı, «ne istiyorsun garipten? Ekmeğimizi yediği. suyu muzu içtiği yok. Ne istiyorsun, bre kardaş, has ta bir adamdan?.. Allah zaten vurmuş ona vuracağı kadar. Bir de biz mî?..» Hösük: «Dursun». dedi, ^durdu ğu yerde. Bir de ekin bi çiyor! Ölüyor be! Bır de ekin.. O değil miydi yo lumuziı kesen. Çukurova cehennem diye?.. Şimdi de...» Gün batıncaya kadar biçtiler amma bitlremediler. Oraklarmı bellerine sokup köye döndüler. Garbi yeli var gücüyle esiyordu. Veli dışarı bîr çulpaz serdi. üstüne otur dular. Yanda bir inek, burnunu yeşil ota sokmuş yiyor. memelerine yapışmış buzağısı da ce kiştirerek onu emiyordu. Keskin bir ot kokusu ya yüraıştı ortaüğa. Veli bir koca kap bulgur aşı getirip ortaya koy du. Bulgur yagsızdı ya, aldırmadılar. ver ettiler lokmaya. Velinin kansı yeni do ğurmuş, içerde yatıyordu. Yanında da bir kalburun üstündeki bebek uyuyordu. Velinin üç çocuğu da ha vardı. Onları sıtma tut muştu. Titreşiyorlardı. tçeri girdiğinde Memet ço cuk orada işte bunları gordü. Yusuf akşam yemeğini de yemedi. Dişleri biribi rine öyle bir çarpıyordu ki, deme gitsin. Taşlı yol dan atlar geçiyor sanırdm. Boyuna oof çekiyordu. Hösük: «De», diyordu, «ben nc yapayım şimdi? Bu adam beni deli edecek. Şu Çu kurovanın yazısmda başı mızda bir de hasta.» Aşık Ali: «Olacak olur», diyordu. «Önüne geçilmez olacağın. Çekeriz kardaş. Baş ka ne gelir elden..» Veli karısının yatağım icerden dışarıya çıkarıp huğun önüne serdi. Ço cuklarınkini de yanma. Garbiyeli yataklann üstü ne tozu toprağı süpürüyor du. Irgatlar da yorganlannı açıp, altlanndaki çul pazm üstüne uzandılar. Ötekiler uyumuş, Aşık Aliyle Veli konuşuyorlardı. Veli: «Alsm toprağı elimden, alsm da kurtulayım.. Sen calış çalış, diş kalmasın, tırnak kalınasın, el kalmasın, ayak kalmasın, ver yarısını çahşmayana, olur mu?..» diyordu. «Yok yok, hîç yok bundan bin kat daha iyi. Aç ölmek daha iyi. Elimden alsın da tarlayı büsbütün kur tulayım..» Asık Ali: «Öyle deme kardaş», diye karşıhk veriyordu.. «Sen yanlışsm. Toprak başka.» Veli: «Toprak senin olursa 1 yi, elin olursa böyle kul eder işte. Şu benim eme gim kan emek. Onun haberi bile yok. Bak, görüyorsun halimi dirliğimi. Alsın da toprağı eUmden kurtulayım. Alacak zaten. Traktörler geldi geleli yarıcılar yok oldular, gittiler. Bir ben kaldım. Ölelim de kurtulalım. Ne olursa olsun, boyle yaşa maktansa..» Veli daha söyledi, sövdü saydı, amma Aşık yor gunluktan uyuya kalmış tı, duymadı. İkinci gün İkindiye doğ ru ekini bitirdüer. Veliden bozuk para isteyip, kardeşcesine pay ettiler. Yusuf parayı almak istemedi. Aşık belkl bir saat yalvar yakar olduktan sonra paymı onun cebine koyabildi. Memet çocuğun para eline değince, oğlan bir hoş oldu. Parayı eline al dı, evirdi çevirdi baktı, cebine koydu, çıkardı baktı. Sonra Memede ver di, az sonra geri isteyip aldı. Sonra geri verdi, gene geri aldı. Sonra da cebine koydu, elini cebinden hiç çıkarmıyordu. Arada bir de çıkarıp ba kıyordu. Memede yaklaşıp: «Memet Amca», diyordu, «Bir çift öküz alacağım, boynuzu büyük, gö türeceğim memlekete» Hösük Memet çocuğa kızdı, dövecek oldu. Aşık bırakmadı. Sonra Memet çocuğa dönüp: «Bre Memet», dedi, «sen de bu kadar görgüsüz olma..» Memet: «Demedim mi size», di yordu, «bir iş buluruz, pa ra kazanırız.. Bu yıl çok para kazanırız. Benlm yüreğim öyle hükmediyor..» Avradı, çocuklan, ala keçl de hiç aklından çık mıyordu. SÜRECEK Hîârriuet ŞİMDİ B U JCANAÜZASyONUNJ NEDEN BU KADAR PİS KOKTUĞUMU f Birayın ürünlerini sunan dergi Pariste Bir "Çukurovalı" Yaşar Kema! Denizl Anlatıyor "İnce Memed'in Babasına Selam Nobel Alan ilk Kolombiyalı Yazar: Marque^ Birincl Olan Deneme ve Sanat Roportai» Adam Yemeye Dairdir Suç Aynaiarda Değil Elimizi Çabuk Tutmalıyız Tanrı varhğından Yoksun Etmesîr Emeğı Daha Bir Değer Kazanıvor 53 imza Birarada g Adah / Oktav Akbal / Selmi Andak / Robert Anhegger t Ece Ayhan / Murat Belge / Abduikadir Budak / Edip cansever O. Zeki çakaloz / Yusuf çotuksoken / Fazıi Husru Dağiarca / Jean D' Ormesson / Metin Eloğlu / inci Enginun / Mehmet Erguven ; Konur Ertop / Burçak Evren / Orhan Şaik cokyay / Necati Cungor / Vedat Cunyol / Doğan Hızlan i Yaşar İlksavaş / Sevim Kantarcıoğlu • Cünay Kut / Filiz Ali Laşio / Tevfik Melikov / Rauf Mutiuav / Fethi Nacî / Reha Oz / ismet Ozel / Kemal özer / Atiila Ozkırımiı / Erol Özkök / Manuel Pereira / Aydın Sayman / Dincer Sezgin I Cemal Sureya / Cankut şamlı / sezer Tansuğ / Selma Tukei / Fikret Türkmen / Tomris üyar / can Yucei şllr, övku, deneme. röDOitaj. anı, kitsp tanıtma vazısı. sinema. civatro, Dlastik sanatıar eiestlrisı ve çeviriierivie Paruk çağia / Mine Cözen f Gülsun Karamustafa / Sadık Karamustafa / Tan Oral l şule Sonmez / Leyia uçansu / Raşit vakaiı aesenıerivie, cengiz Cıva / Tulav Divitçîoğlu fotoğrafianvia. KİMKİME kadbr da cofc. ki{obımız varmış • Ne dedin ? Ne kftabımız. diyor«m. flllah allah. o da nerden cıfetı ? BehicAK Cofe garı'p gon'p Bfrsürü feftabınuz. var... n t Kimisini»de ilk Cok yarip değfl, sayfasını okuyup benim icînde aunı bir kenara koynr)U seyler e e l U 5um bu kitapiarı, Kendimı gercek bir i doldurmdR kUapTUKETICİSİ b d GÖSTERİ'de Kasım sayısı çıktı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle