19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 8 16 KASIM 1982 MADANOCLU'NUN 1 2.BOLUM AMEBtKALI GENERALLE Albay Madanoglu, Kore'de General Carter lle birlikte. Koreliler "Kırmızı Dolarlar,, uğruna kötü yollara düsmüstü bl dönüyor; Sincap durmadan deviniyor; kafesl çeviriyor. Ben: Salıver şu sincabı.. dlyorum. Karabelen: Yok, diyor, ben bu sincabı Türkiye'ye götüreceğim. Ben sincabı kurtarmak İçin fırsat gözlüyorum. Sincabm kafesl cadırm önündekl ağaca asılı. Karabelen o yılın ağustosunda generallik bekllyor. Birgün baktım, güleç Ka rabelen, pek somurtuk ve düşünceli... Hayrola? Hiç konuşmadan elindeki mektubu uzattı. Bir göz atınca anladım. Karabelen'in generallik sırası ağustosta; ama birlikteki görevi 20 gün eksik kalıyormuş: bu yüzden erte si yıla ertelenebilirmiş. Kuş kusuz bu olayda sorumlu Daniş Karabelen değıl, bu gibl nedenlerle yükselmesl ertesl yıla kalan subaylar eksik değildir. Birden bire kafamda bır şimşek çaktı. Yerimden fırladım: Bana bak, dedim. çabuk oturduğun yerden kalk; !. hemen kalk... Karabelen nedenini bılmeden kalkıverdi. Yürü. dedım. Nereye? Ben üsteledlm: Sorma yürü... Sincabm kafesinin bulun duğu ağacm yanına varınca: Bak, dedim, aç şu sincabın kafesini ve «ulan seni bırakıyorum, git benlm paşalığımı getir» deyip hay vanı salıver. Eğer paşalığm gelmezse, Istanbul'daki bütün aylıklarım senındir. Albay, hiç düşünmeden bana uydu. Kafesin kapağını açtı. Sincap hemen fırladı. Bir dalm üstüne atlayıverdi. Şaşkmlıkla saga sola baktıktan sonra sıçra MADANOĞLU tKİ ARKADAŞIYLA Albay Madanogln, Yarbay Hallm Çağlar (ortada), Kurmay Yarbay Mehmet Öcal Ue (sağda) birlikte» Birkaç ay sonra Karahelen htanbuVdan yazdı: Sincap paşalığımı getirdi alırken blzlm 2040 dolar aylık almamız bir çöküntü • ore'de Türk erlerlne yaratıyor. Çünkü karşıhkh onar. subaylara yir üişkiler içindeylz; bu ilişkimişer, yarbaydan lerde çelişkili durumlar oluk yukarısına kırkar do şuyor. Kore'de «kırmızı dolar» lar veriyorlar. Oysa Amerlkan erleri 120 geçıyor. Savaşm yarattığı acıklı dolar, Amerlkan subaylan ortamda kırmızı Amerikan 1200 1500 dolar alıyorlar. Söylentlye göre Ameri dolannı çekebilmek için kalılar Kore'ye gelen öteki yoksul Koreliler kötü yollabîrtiklere eşlt aylık sistemi ra düşmüşler. En başta kani öngörmüşler. Ama o za dın kız alımsatımı doruğumanki hükümet Türkiye'de na tırmanmış. kl aylıklanmızm yurtta kaSîncabın lan allelerimlze verilmesini öyküsü ve Kore'deki savaş blrllğine değişik bir düzen uyguUim değiştîreceğilanmasını yeğlemiş. Subaymiz Tugay'm Komular arasında şöyle bir kanı geçerli: Acar'ı pek tanımıyo ama komutan yar Yönetim, blze verllme rum: »1 gerekea dolarlan alıp dımcısj Daniş Karabelen'i daha başka lşlerde kullanı iyi tanıyorum, babacan bir albay: bir sîncabı var. yor. <• Belki doğru belkl yanlış 10 santim genışliğinde 30 ama böyle bir söylentlnin santim çapmda silindir bitatsız tepkileri ve sonuçla çiminde bir kafese sincabı rı oluyor; hele Amerikan koymuş. öyle ki. hayvan subayı 1200 1500 dolar koştukça araba t€kerleği gı 30 yıp gözden kayboldu. Ben bir soluk aldım. Sonuç güzel oldu. Birkaç ay sonra Albay Daniş Karabelen Türkiye"den bana bir mektup yazdı: Sincap paşalığımı getlrdL # Çalışma arkadaşları eğiştireceğimiz Tugayın Kurmay Başkanı Vahit §e r imen'i Kemerburgaz'dan ta nıyordum. Harekat subayı Binbaşı Osman Köksal. Onunla orada tanıştım. Bir iki çıkış yapmıştım: Yahu burada savaşta ne kadar kayıp verdiniz, tra fik kazalarında ne kadar kayıp verdiniz? diye... Osman Köksal bu sorularıma içerlemiş: sonradan bana anlatmıştı. " '*•=• Bağlı bulundugumuz Ame rikan Tümeninin Komutanı Tümgeneral Williams. Amerikan subaylan ona «Katil Williams» diyorlar. Nurnberg'deki yargılamalarda bulunmuş. Parmağmı hep başaşağı tutarmış. «Katil Williams» toplantılarda sürekll biçimde gözlerimin içine bakıyor. Bu iş bana ters geldi; nedenini araştırdım. Yahu, dedim. bu adam neden boyuna gözlerini benim gözlerime dıkip bakıyor? Haa, dediler, onun zoru seni etkilemektir. «Katil Williams» seni kendi ira desine bağlamak istiyor. Tümen Komutan Yardım cısı Tuğgeneral Crawford. Bizimkiler buna da bir ad uydurmuşlar: Karafort Paşa.. dıyorlar. @ Savaştan haber? ündüzler sessiz. Sa, vaş karanlık basmca kızışıyor. Düşmanı bombalamaya giden uçaklar bizim POLİTİKA Vt Mehmed KEMAL Sonbahar Sabahında sonra, Boğaz Köprüsü'ne glrdlk. Bizlm yol açık ama, karşı çizgl tıklım tıklım. Sabahları böyle oluyor, akşamları tersi... Kasımın onu. Atatürk'ün ölüm yıldönümti. Köprüyü geçince düdükler calmaya başladı, arabadan lndik, saygı duruşuna geçtik. Biz değil, her yolcu öyle saygıda. Seîimiye'den içeri girdiğimde saat dokuz otuzdu. Hey gldl şanlı Selimlye!.. Geçen yıl haziranda, kulelerin altında on, onbeş günlük konukluğum vardı. Gözlerimin önünden neler geçmedi!.. Sırası düştüğünde onları da anlatınm. Burada da tören vardı, uzun sürdü. Duruşmamız öğleden sonraya kaldı. Oktay Akbal'la koridorda volta atıyoruz. Oktay oldukça heyecanlı, «Başıma Hk geliyor» dedl. «Sen benden deneylisin...» Mahkemenin deney11si, deneysizi olur mu? Ben de heyecanlıyım. belki bPİli etmiyorum. Bütün mahkemelik serüvenlerin. öykülerin ytikünü çeken Avukat Gülçln ÇaylıglTle dertleşiyor, söyleşlyonız. «İşte her günümfiz böyle geclyor» dedl. «Buna sinir dayanmaz.» «Dayanacak îşte, başka yolu var mı?» Düşündtim de. yoktu başka yolu, gidecek geleceksiniz. durup bekliyeceksiniz. o duruşma senîn. bu duruşma benim, bir ömür merdivenin basamaklarını agıraksak tırmanacaksmız. Oktay'ın duruşması başladı. Otuz yıllık yazar, anlattı, yargıçlar dinledller. Savcı aklanmasını lstedi Mahkeme de uydu, Oktay aklandı. Gözlerinde sevinç parıltısını gördüm. dünyaya yenlden gelmiş gibiydi Hergün yüzlerce sözcüğü bir tesbihe dtzer gibi titlz bir sabırla işliyen usta, bir çocuk gibl güîüyordu. Benim duruşma usul meselesinden bir ay sonraya ertelendl. Çetin bir halkoylamasmdan çıkmıştık. Hepimiz, huzur, sükun, yumuşama istiyorduk. Bu özlemdi beklenen. Rahatlık yukardan beklendlği kadar, aşağmdan da gelmellydi. Akıllarm baş lara devşlrilmesi dönemi açılmalıydı. Halkımızın onayladığı çerçeveye hepıtniz kendimizi uyduracaktık. Başka da çaresi yoktu. Şam yolunu Halep etme bit meliydi. Bütün gözler Ankara'ya çevrili. Bütün bunalımlardsn sonra hep böyle olmadı mı? Ordan esecek rüzgârla serinlik başlar!. Cumhursyet 16 KASIM 1932 seri Troçki dun akşam Praga vapurile ve Marsılya tarikile Kopenhag'a hareket etmıştir. Danimarka hükümeti M. Troçkı'nin pasaportunu vize etmiştir. Kendisine ailesi efradı da refakat etmektedir. Bizim mevsuk bir membadan aldığımız malumata göre, M. Troçki Kopenhag'da ancak (8) gün kalacak, bu müddet zarfmda, kendisinin eski ve şahsî dostu olan bir mütehassısa tnua yene olacaktır. Bu müddet bittikten sonra doğrudan doğruya İstanbul'a avdet edecektir. M. Troçki'nin seyahat müsaadesi de bu kayıt ve şartlar dahilmde verilmiştir. Türkü, «Şam yolun Halep ettim» dîyor. Nice gidip gelmelerin. kacıp kovalamaların bıkkınhğmı, sıkkınlığım mı anlatmak istiyor?. Osmanlı'da askerlik on yıldı, içinde Yemen, Şam, Halep vardı, onu mu anlatıyor? Eğer yakm tarihte yakılmış bir türkü ise bir kaçakçılık öyküsünü mü? Nasıl anlatılır uzun süren bir kaçıp kovalama? Ancak, «Şam yoln Halep» edilerek açık lanır. Sabahleyin erken kalktım. Duruşmaya gideceğim, Selimiye'de... GÜneşİİ, pınl pınl bir gün... Uzaklardan gelen bu türküyü duyuyorura, «Egirdim kelep ettim / Şam yolun Halep ettim.» Ses radyodan mı. teypten ml geliyor, yoksa karşı inşaattaki işçilerden biri mi söylüyor. kestiremiyorum. Bir yandan traş oluyor, bîr yandan da mmîdanıyorum. Bir zamanlar Fethl Nacl lle böyle türku dize'.eri mırıldanırdık. Nacl, binlerce türkü icinden Öylelerinl seçerdl ki hayran olmamak elde degil. Nad'yi anımsadım. Bir mahkemesinin Yargıtaydaki duruşması irin Ankara'ya gelmiştî Nasıl da heyecanhydı' Bir tökezlese uound<ı yedi. sekiz yıl haptslîk vardj. Bodrum safasına dalalı cok var FPthı Nacı'vi gormüyorum, öylesl özledim kı' îstanbul'a ilk geldisıim günlerde komşuyduk. birkaç gün birblrimizi gcjrmesek. hemen arardık. özlemlerin de tadı yok artık. onlar da niteliğini yitirmişe benzer!.. Mahkemeden nüfus tezkeresl örnegi ıstiyorlar. Eskiden bakkallarda, büfelerde bulunurdu. Hangi büfeye, hangi bakkala sorduysak yok, yok... «Muhtarlarda bnlunur» dediler.. Bizlm Akatlar muhtarına uğradık. Muhtanmız nazik ve kibar bir bayandır. Ancak, içerde yaşlı bir bey oturuyor. Nasıl da aksi. hoyrat. «Saat doknzdan önce veremeyiz!..» demesin ml? Saat de dokuza on var, demek on daklka erken başvurduk!. Bir de horladı blzl, «Bak,» diye kapıda asılı bir tabelayı gösterdi. «Saat doknzda açılır yazıyor» doğru öyle yazıyor da, hani başı darda gelmiş yurttaşm işinl kolaylaştırmak yok mu? însanhk öldü mü? Anlatamadık Muhtarlıklar da maaşa bagîanalı demek bürokratlaşıyorlar, bir süre sonra da fonksiyonlarmı yitirlrler. Kâğıdı vermedi. Öfkeyle ordan ayrıldık. Etilerden yola çıktık. Zincirllkuyu'da yoğun trafik akımmı yardıktan # Gazî Enstitüsünde yeni teşkÜât Ankara'daki Gazi Terbiye Enstitüsünde yeni teşkilât vucude getirilmiştir Bu teşkilâta göre Enstitü, beş meslekî şube ile bir ihzari kısım ve bir de lise kısmından terekküp etmektedır. İdare ve teftiş işlerinin daha mu kemmelleştirilmesi için Enstitünün yeni müdüru Hasan Âli Beyin rlyasetindeki komisyonlar faaliyete başlamışlardır. üstümüzden geçtiğlnden gü rültülerinden uyunmuyor. Albay Duncan bu işe pek sinirleniyor, kızıyor: Tümene kaç kez yazdun şu uçaklar bizim üstürıüzden geçmesinler diye... Bunlar neden tam bizim üs tümüzden uçuyorlar? Bizlere (albay ve yukansma) kutup çadırları vermişler. Kutup çadın yarım silindir biçiminde. Içerisî büyük bir salon gibi Tabanı tahta döşeme. Portatif karyola, gayet rahat. Erlere manga çadın kurmuşlar. Dikdörtgen biçimin de uzun. Her erın portatif karyolası var. Yanyana dizillyor karyolalar. Çadırın bir yanmda da yemek masası ve yuvarlak arkalıksız iskemieler var. Kore daglık. Türkîye'nin kimi bölgelerine benziyor. Doğayı yadırgamıyor insan... Öğrendik kl, bir yandan da ateşkes görüşmeleri yapılıyormuş. Cinliler bastmyorlar. Amaçlan: Güney Kore' nin başkenti Seul'u aldıktan sonra ateşkes yapmak. O günlerde savaşm kiTişmasının nedeni buymuş. Cinlilerin tankları yok, uçakları yok. Bizim yanda uçaktan gök yüzü görünmüyor. Sık sık tümen karargâhına gidiyor, durumun içlne girmeye çalışıyorum. Karargâhm bır sıkmtısı yok. Hiç zorlanmıyorlar. Bizim tabura bir tıkama görevi verdiler. Tabur tıkanacak bölgeyi tuttu. Bunun üzerine tümen komutanı beni çağırtmış. Gittim. Tümen komutanı: Blz, dedi, şimdiye de ğin Türk birliklerlne g5rev verdiğimizde izleyeceği yolu inceler, trafik komutanlığıyla anlaşarak yola glrlş zamanını, yürüyüş hızını, yol kavşaklarmda öncelik sırasmı saptar, birliğin gldeceği yere varması içîn bir kılavuz ekibi vererek kendimiz götürürdük. Ama sızin tabur bu işler İçin gön derdîğimiz ekibe rakı lçirmîş. bizimkiler kendilerinden geçmişler; sizinkiler de, şaşılacak iş, izleyecekleri yolları bulup, hiç aksama dan ve trafigi aksatmadan gidip yerlerini bulmuşlar. Bu nasıl oluyor? Gemide bizim subaylara verdiğim derslerden söz aç madım. Komutanın konuşmasından anlaşılıyordu kl şimdiye dek Amerikalıiar bizimkilerin başına geçip yürüyün derlermiş Oysa ar tık bizimkiler yolu yordamı. yürüyüş yöntemlerinl bîliyorlardı. görevi tıkır tıkır yerine getirivorlardı. Komu tana dedim ki: Sizin Fortbenlng dedlğiniz bir piyadecilik okulunuz var. Evet. Bu okulun eşl artıK Türkiye'de de açıldı. Bu tu gaya katılan subaylardan başlayarak bizîmkiler Çankırı Piyadecilik Okulunun kurslarmdan geçiyorlar. Bu nun için sizin kılavuzlara gereksinme duymadık. Oysa ben kılavuzluk İçin gelen Amerikan ekibini bizimkilerin içirip sızdırdıklarını bilmiyordum: çünkü bana «hepsini kovduk» demîşlerdi. ® YARIN: Propaganda güllesi... Köy mektepleri Maarif Vekâleti bu sene köylerde insa masraflan fazla olan şehlr mekteplerine mukabil köylerde bir katlı ve pavyon şeklinde mektepler yaptıracaktır. Birbirierine yakm köyler icm de hemen ikisine ayni mesafede olan münasip mahallerde müşterek mektepler yaptırılacaktır. # Selim Sırrı Beyin dünkü konferansı Beden Terbiyesl Umumi müfettîşl üstat Selim Sırn Bey dün ögleden sonra, Erkek Muallim mektebl konferans salommda «muallim» mevzuu etrafında pek istifadeli bir konferans vermiştir. Selim Sırrı Bey, bu konferansmda «muallim> kelimesinin ideal manasım ı^ah etmiş, hayat ve iş kadrosunda üzerine almış bulunduğu yüksek vazifeleri anlatmıştır. # Müebbet kürek 20 seneye inecek Ankara'dan haber verildiğine göre yeni ceza kanunu evvelce küreğe mahkum olanlann cezasmm hapsa tahvili lüzumunu göstermekte, halt)uki azamî hapis müddetı 20 sene olduğu için müebbet kürek cezasmm da 20 seneye inmesi icap etmektedir. îstanbul Müddeiumumiliğinin nazari dikkatini celbeden bu mes'ele Ve kâlete yazılmış ve bu husustaki içtihadı öğrenilmek üzere Temyiz mahkemesine havale edîlmiştir. ( günün ilanları) 9 Almıyanlara müjde KüItüriüsUnüz. Bu kultürünüzıi yavmak amacındasımz. ÇalışVtan \e dmamiksiniz. Çevrenızdekılerı etkılemesinı bılivor, bundan ayrıca zevk ahvorsunur. Ozgür bır " ' t a m a a çalışmak; v'îbalarını/; ve başanlarınızın bu oranda değerlcndınlmcsını ıstı>orsunur. Yaptığınır ışı sevmek, doğruluğuna ve toplum yararma inanmak: seçeceğıniz 15 için etken. Toplumumuzun en buyuk boşluğunun cğitım kökenlı olduğunun bılıncındesmu Bır katkıda buluıımak s m •mutlü edecek. Bız dc sı/ı anvoruz 0°^ \aslara eğıtsel hızmetler göturmek için sıze ihtıyacmnz \ar. Yabancı dıl programları, yajınlar, eğıtsel programlar, eğı'ım araçlan vc eğı'.ım hızraetlerı bu çalıjraa» lardakı araçbnmız, Gelın göru;elım. # Çok çocuklu ailelere mükâfat Çok çocuklu ailelere Sıhhiys Vekâletinin vereceği mükâfatlann tevziine başlanmıştır. En aşağı altı çocuğu olan ve hali vakti yerinde olmıyan aileler İstanbul Sıhhiye Müdirtyetine müracaat etmişlerdir. Müdiriyet bu müracaatlert Vekâlete bildinmiştir. Ve kâlet de tetkikatıru bitirdiği ailelerin tediye emirlerini peyderpey yoilamaktadır. Şimdiye kadar emirleri gelen 9 aileye ellişer lira verilmiştir. Tediyata Izmir'de de başlanmıştır. îğneada ormanlan sahibi Ali Hay dar Bey kışlık odun ve kömürlerinl henüz almamış olanlara daha bir av müddetle aşağıdaki •fiyatlarla satış yapmaya karar vefmiştir. Rumeh" kesilmiş halis «îğneada» meşe odunu depoda teslim çekisı 3 lira, eve teslim çekisi 3 lira 30 kuruş, Rumeli halis «îğneada» mangal kömu rü depoda teslîm okkası 5 kuruş, eve teslim okkası 5.5 kuruştur. Deposu: Fındıklı, Cami Meydanı No: 104. Telefon: 43731. # François Lang Yannki salı günü saat 18'de Fransız tiyatrosunda meşhur piyanist Fran çois Lang'ın veda konseri verilecektir. Program ve bilet tedariki için tiyatro gışesine talik edilmiştir. M. Troçki Senelerdenberi şehrimizde oturmakta olan sabık Rus Harbiye Koml • Islanbul Merkez : Abdl Ipekçi Caddasl Kadırqalar Apt. 5D / 2 69 / 2 MAÇKA WrmeleSıl.ma™iana^ İSTANBULTel 46 1077/4610 78/483775 • ANKARA Tflmsılclilklsrt: ATLAS PAZARLAMA Gazı Mııstafa Kemal Bulvarı Onur İş Hanı No 159 / 7Kızılay ANKARA Tel 18 81 32 0GUNIŞIK EĞİTİM ARAÇLARI Gazl Mustafa Kemal Bulvarı Onur İş Hanı NO 160 / 7 Kızilay ANKARA Tel 25 45 82 O DOĞAN PAZARLAMA Meşrutıyet Oad. Hatay Sok No 8 / 1 1 Kızılay ANKARA Tel 25 55 15«MEMNi NE KULLUKÇU • Mlthat Paşa Cad 34 / F Avdın İş Hanı No 45 (EsK T 9 T. Kurumu Karşısı) Kızılay ANKARA Tel 28 19 86 • KONYA 7em3ilcllığı : Kantaş Yayın Pazariama • Alaaddın Car! Mümiaz Koru Pasajı No 1Z KONYA Tel 19816«ADANATomsılclllğl UFO Bllımsel Araştıfave Dah li Tıoare' Bürcsu • Rj'tulus Mah 290 Sok No 30 ADANA Tel 12"94# MERSiNT«msllclllğı:HALİLGU\'tNC AlaturkCad Hafavı Işhan No1H Kat : 6 MERSIN Tel 16635 0 * (MUNHAL İLE ve BÖLGELcRt BAYİLİKLER VERİLECEKTİR.)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle