27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 KASIM 1982 KÜLTÜRYAŞAM Cumhurıyet Ölümünün otuzikinci yıldönümünde Yasama sevincinin ozanı: Orhan Veli Kttltür Servist Bundan otuziki yıl önce 14 kasım 1950'de yitirdiğimiz Orhan Vell Kanık'ı burada, ölümü üzerine arkadaşları tarafından çıkarılan Son Yaprak'dan aldığımız yazılarla anıyoruz. Melih Cevdet Anday, Oktay Bifat ve Sabahattin Eyüboğlu'nun bu yazılanndan birer bölümle birlikte, Orhan Veli'nin bir şiirini sunuyoruz. eki Nar Ağacı Y S B fflfll AA 21Hösük öfkeyle gözlerini belertip, dudakları tıtriyerek: <Sus ulan köpoğlusu», diye bağırdı. «Geveze kö pek..> Memet çocuk onun se sınden ürperdl. Ahmet ayağa kalktı. Orta boylu. büyük, hü/ünlü kara gözlüydü. Yüzünde bir hüzün var dı. sanki hiç bitmeyecek, nnulmayacak bir hü7ün. «Siz uyuyun. Demek akşama buradasınız?.. îyi. belki yarm da.. Belki size o nar ağacının yerini bilen bir kişiyi bu lurum..» «Bul kardaş», diye coş kuyla konuştu Yusuf. ,Bul da Allab bizi bu dertlerden kurtarsın..» «Mis gibi», dedi Yusuf. «Ne güzel de kokuyor», diye ayağa fırladı Memet çocuk. «Ne güzel>, dedi Ho sük. «Vay anasını, ne toprak var be şu Çukurovada.» «Var», dedi Memet. Salkım söğüdün gölge si doğuya uzamış gitmiş, söğüdün altına gü neş gelmişti. «Üstümüze güneş gel miş..» «Gelsin». dedi Memet. « Ş adama azıcık yar•u dım etsek», dedi Hösük, «böyle yatıp zıbara cağımıza..» «Edelim*. dedi Yusuf "O bizden hiç bir şey îstemiyor, burada birkaç gün kalmamızdan başka.» dedî Aşık Ali. «Kalabilir miyiz?» dij'e sordu Hösük. <Kalamayız,» diye karşıhk verdi ona Aşık Ali. «O nar ağacmı bulmazsak olmaz.» ^Olmaz.* dedi Memet çocuk. «Ben o ağacı bulunca, o ağaçtan birikl isteeim olacak...» Patlıcanlann arasma dalmış, yaldızh mor pathcanları koparıp sepetine koyan Ahmedin yanına gitti. «O ağacı bulursak, ben o ağaçtan bir şey isteyeceğlm ki...» «Ne isteyeceksin?» Ahmet başını kaldırmadan patlıcanlan koparırken sordu. «Şakaeıktan söyledim.» dîye iciııi çekti. «Ben o Beyi, o köyü nerelerde bulurum ki... Sen o agacın yerini bize bulabilecek misîn?» «Siz hele burada birkaç gün bekleyin de, dinlenin de ben de birisınden öyle bir ağaç var mı yok mu sorayım da...» «Hiç sorma. var,» dedi Memet çocuk. «Olmaz olur mu? O Düldül dağm dan Çukurovaya düşmüş kadın söyledi.» «öyle bir ağaç varsa, ben de yerini size öğrenırim.» Çardağın direklerinden ipe dizilmiş kırmızı biberler. bamyalar, patlıcanlar aşağı doğru, üstüste sarkıtılmışlardı. Memet cocuk çardağın yöresini dolanıyor, inceden inceye her yönü. her şeyi. karıncayı, börtü böceği incelicekten, her şeyden utanıyorriu. O kavaklı koyden yana da dönüp bakamıyordu. Ahmet ocağı yaktı. pat lıcanı, biberi. domatesi. kabağı doğradı. bamyayı ayıkladı, soğanı kestt, ocağa isli tencereyi vurup ateşi tutuşturdu. öte kiier söğüdün gölgesiyle birlikte. gölge gittikçe onlar da gitmişler. ta bos tanın kıyısmı bulmuşlar. kıyı sınırı hendeğinin ttlmseginde oturuyorlardı. Ahmet ocağı tutuşturuncadır ki onlar da avağa kalktılar. Zaten sıcak dinmiş, güneyde, Akdenırin üstünde yelken bnlutlar apak kabarmış asasıdan tozdirekleri par lamış. serinîik ovayı yavas yavaş etkisi altma almağa başlamıştı. Bostanın içine. Aşık Ali önde. onun "•'"ismda Hösük. omın da ardmda Memetle Yusuf daldılar. Her şeyi. kavunları. karpuzları. çicekleri inceden inceye Rözden geeiriyorlardı Üstlerinden de durmadan bulutların göls;esi ge cip doğuya gldlyordu Karşıdaki celtik salağının içlnde yüzlerce leylek t^k ayakları üstüne durmuşlar öylece beklivorlar dı. Memet çocuk arkı aşmış Akçasa^n yerine dikilm's okaliptüs ormanına yürtiyordu. «Şu it eniği nereye gidivor?*> diye söylendi Hösük. «Döner gelîr,» deaî Memet Baharın lllc Sabahları Tüyden hafif olurum böyle sabahlar; Karşı damda bir güneş parçası, Içimde hus cıvutüarı, şarküar; Bağıra çağıra duşerim yollara, Döner döner durur başım havalarda. Sanınm ki, günler hep güzel gideceh: Her sabah böyle bahar. Ne 1} güç geür dklıma, ne yohsulluğum. Dertm kl: •Sıkıntüar duradursun!* ŞcürUğimle yetinir. Avunurum. Melih Cevdet Anday • Saadeti hep şiirdi Şiir, edebiyat yüzünden arkadaş olduk. Dersten kaçıp bahçede bîr köşeye gizlenerek, tenha parklarda ağır ağır dolaşarak, yahut evde, eümizde kltaplar, kâğıtlarla geçirdiğimiz o sakin saatleri, hep şiir, edebiyat konuşmaları ile geçen o İyi saatleri andıkça Orhan m oyunu. eğlencesi, saadeti hep şiirdi, edebiyattı, diye dflşünürüm. Yazları İstanbul'a, Beykoz'a giderdi. Dönüşünde, arkadaşları ile oy nadıkları piyeslerden bahsederdi. Başka bir hevesl merakı yoktu. (Son Yaprak, ozel sayı, 1951). Orhan Veli Kanık Orhan Velfnin yaşauu ve yapıtları Orhan Veli Kanık (Nisan 1914 . Kasım 1950), 1932'de Ankara Gazi Lisesi'ni bitirdikten sonra İstanbul Ûntversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'ne girdi, ancak öğrenimini yanda bıraktı (1935). 1938 47 yıllan arasmda Ankara'da PTT Umum Müdürlüğü'nde 've MiUi Eğitim Bakanlığı Tereüme Bürosu'nda çalıştı. Daha sonra, 1 Ocah 194t dan 15 HazAran ISStfye fea gim» (1945), «Destan Gibi» dar «Yaprak» dergistni pı (1946). «Yenisi» (1947). «Kar kardı. şı> (1949). Düzyazı, elestiri ve öyküleri «Orhan Veli, îlk şiirlerini Oktay Rıfat Nesir Yazılan» (1953) adh ve Melih Cevdet Andayla ki\apta toplandı. «La Fontaibirlihte 193&da Varlih der ne'in Masallan» (2 hitap, gisinde yayımlamaya baş 1943) adh yapıtta La Fontaı\adı. Şiir kitaplari: «Garip» ne'in 49 fablını nazımıa dı(Oktay Rıfat ve Melih Cevlimize çevırdi. «Nasrettin det Anday'to birlikte, 19411, Hoca HikâyeleriTide (1949) «Garip» (yalnız kendl şiir ıse, Hoca'nm 72 fıkrasım leriyte, genişletilmiş 2. bos nazmo çekti. Çeviri kitapkı, 1945), «Vazgeçemedı lannm sayısı on iktdir. Oktay Rıfat 9 Halka çıkma çabası Uzun bir ayrılıktan sonra Selda yeniden sahnelerde «Benim kültürüm Arabesk söylemeye uygun değil. Aile yapım ve ekonomik kcşullanm hiç bir zaman Arabesk'i seven kitlenin kosullannda değildi.» Kemal KÜÇÜK 1971 yılmda «tKâtip Artnhalim Yaz Tare» adh parça ile admı müzik severlere duyuran bir sanatçı vardı. Elinde gitarı hem çalıp hem söyleyen Sdda. Uzun yıllar Türk halk müziğinden aranje ettiği parçalan gitar eşliğinde konser ve plak larla dinleyiciye sunan Selda, uzunca bir süre arâ ver diği müziğe geçtiğtaiiz hazirandaki bir konserle yeniden döndü. 21 kasırada Şan tiyatrosunda 2. konserlnl verecek olan sanatçı ile müziğe yeniden dönüşü ve yeni çalışmalan ile ilgili bir söyleşi yaptık. Uzun süre mttzlkten ayrı kaldıktan sonra dinleyici önîine ne tür yeniliklerle çıkıyorsunuz? Geçen hazirandakl konserimde Türkiye'de ilk kez Halk ve Batı Müziği bulunduğu büyük orkestra eşliğinde söyledlm. Daha ön ceki yıllarda Altın Orfe yanşmasında da böyle bir orkestra ile söylemiştim. Geçen konserimde Halk ve Batı Müziği enstrümanlannm sentezi ile çok lezzetli bir müzik ortaya çıkardı. Halkm tepkisi umduğumdan da iyi oldu ve hayatımda ilk kez sanatçı olduğum içAn mutluluk duydum. 1970'lerden bu yana miiziğinizdeki değişme ya da gelişmeler neler? Değişmeden çok gelişmeler var sanınm. Tek gitaria yola çıktım, gitar çalıp türkü söylemekten başka bir şey bilmiyordum. Giderek kültürel ve müziksel açıdan öyle bir senteze vardım kl. Orta Asya'dan Anadolu'ya tüm Türk Müziğl'nin bir sentezlnl yapmaya çalıştım, Bunu Batı'nm çok sesli müzlğl içinde düşündüm. Ülke enstrümanlannm bir arada ÇAĞDAŞ OZANLARIMIZI DA SÖYLÜYOR Yeniden müziğe dönen Selda, konserlertnde bu kez halk türkülerimiziıı yanı sıra çağdaş ozanlarımızın şiirlerinden düzenlenmiş şarkılar da söylüyor £ Schubert resimleri Avusturyah ressam Alfred Hrdlicka. unlu bestecı Fran? Schubert'ın hayatından esmtıler getıren bır resım sergısı açtı Viyana'da açılan ve kırk dokuz res'mdfn olıi'jhn ser gisınde Alfred Hrdlicka, Schubert'ın tedavisı olanak&ız bır fnengıye yakalandığı. hıç evlenmediğı, kadınlarla ıhşkılerindo sorunları oldugu gerçeğınden yola çıkıyor. Hrdlicka, resimlerinde, Schubert'ın hayatına ve yapıtlarına taşlama cı bir üslupla yaklaşıyor. Bestecinın doğdtıftu kentte açılar sergi, Viyanalılar taraftndan büyük bir iljnyle izlenıyor. £ Devlet Tiyatrosu Opera ve Baiesi Çalışanlan Yardım lasma Vakfı'nm (TOBAV) açtığı Bırinci Çocuk Oyunlan Yazma Yanşmasına katılma süresi 1 kasımda sona erdı Yarışmk,, . altmış oyunun katıldıSı bılrlirlldi. Turgrut özak rnan başkanlığında Rutkay Aziz, Yucel Erten, Füruzan özgen V3 Tamer Levenfden oluşan Seçici Kurul. altmış oyun« 1 «rahk tarihin» kader vaceleyecek v 6 yansma «onuçl»n bu tftnlltO Cocuk oyunları mizın coğrafyası gibl kültürü de bir köprüdür. Mevlâna'dan Pir Sultan Abdaî'a ve Bozlaklara kadar aldığım zevki, 7ivaldiden. Mozart'tan da alıyorum. Fakat bir Batıh bizimkileri bilmiyor. Ben bu sentezi son kon serimde çalışmalarıma yan sıtarak, büyük bir dinleyici kitlesinin ilgisini topladım. İlk çıkışmız olan 'Katip Arzuhahm Yaz Yare' adh parçayı daha bir Batı tarzında söylüyordunuz, şimdi daha Otantik. Buna kar şıhk arkadaki müzik o gUnkünden çok daha ileri, nedeni? Bizim gençliğimiz «Johny Guitar» kültürü ile geçti doğal olarak o yorumla baş ladım müziğe. Zamanla Halk Müziğine olan ilgim arttı. Daha otantik söylemek içln araştırmalara bile girdim. Örneğin Mut yöreslnin «Aguzum» türküsünü oranm yerlilerinden başkası doğru söyliyemez. Ben bir yıl o türküyü dinledim ve ondan sonra söyledim. Bunu radyo sanatcıları bile yapmıyor. Arkadaki müziğe gelince çağın gidişl ve daha lyiyi, zoru yapabilme isteği insanı oraya sürüklü yor. Çağı kovalamaya çalışıyoruz. Tüm bnnları yaparken kendinlzi Arabesk'ten nasıl korudunuz? En başta Türk Halk Müziğine duyduğum ilginin ar tarak devam etmesi, koruyan etken oldu. Aynca benim kültürüm Arabesk söy lemeye uygun değil, aile yapım ve ekonomik koşullanm hlçbtr zaman Arabesk'i seven kitlenin koşullannda değildi.. Tlplk bürokrat bir ailedendim. Aynca ben Üni versltede Arabesk dinlemek için dirsek çürütmedim. Sizln ilk çıkıs yıllannı/ PopFolk müziğinin de çıkış yülan idi. Birkaç yılda Pop müzik yerini büyük bir hızla Arabesk'e bıraktı. Siz ce bunda hafif mflzikçilerin suçu var mı? Hafif müzikçllerin suçu, çok sayıda iyl müzikçi yetiştlrmemeleri ve kolay para kazanmak için kolay şey leri tekrar etmelerl olabilir Ama tek başlarına onları suçlamak yanlış olur. Bence en büyük suçlu İyl yolda yürüyen PopFolk akımınj Kİşisel bağnazlıklan ve hırsı ile TRT Denetlm Kurulun daki bir klşi, «Bir Halk Mü7iği Temsilcisl> baltaladı hattâ tümü İle engelledi Düşünün ki, Hafif Batı Mü/lgini bir halk müziği uzmanı denetliyor ve «Türk Halk Müziği Batı sazları İIP cahnamaz» diyor... Sankı calman müzik halk müz!?1 uniş gibi. Bu kadar çağdı şı ve kurnazca bir yakla şım, katı yasaklar bu günle rı hazırladı. Ancak ben v < benim gibi birkaç arkada> inandığımız müzik yolundçağdaş ve iyi şeyler vere bilmek için yılmadan çahş maya devam edeceğiz. 2" kasımda vereceğim konse bu yoldaki çah^malarımfiç' riyor. Klasik türkülerin ya nında çağdaş ve ünlü şair lerimizin şiirlert içln bes telediğim yenl yapıtlarım da bu konserde lllc kez yerala Bizlm için onun en onem H tarafı ileri şiire, yani halka çıkmak için harcadığı gayrettir. Gayret deyip de geçmeyin! Şiir insanın yemişidir. Yemişi bütün lezzetleriyle değiştirmek için önce insanın kendi kendislni frafasıyla, duygularıyla, bütü iç yapısıyla değiştirmesi gerek. Yıllarca deyiş. eda araştırmalan içinde dö nüp dolaşmış bir şairin hal kın beklediği, aradığı sözü şîirine perçinlemek içln çabalaması, hattâ o ileri soz uğruna eski şiirinden, şairliğinden vazgeçercesme didinmesi, ancak hayranlıkla seyredilecek bir olaydır. (Son Yaprak, özel sayı, 1951). & Ahmet bostanın içine dalıp çalışmaya basladı. Elinde kazma, otlan vuruyor, çeltik arkmdan aldığı suyun önünii açarak bostanı suluyordu. «Siz dmlenin, uyuyun. Ben size akşama..> «Sağol kardeş..» Ahmet bostanın lçıne dalıp ugraşmağa başla dı. Elinde kazma, otları vuruyor, çeitik arkmdan aldığı suyun önünü acarak bostanı suluyordu. Uğraşı böylece gün ikindiye kadar sürdü.. Ötekiler de salkım söğüdün gölçesine uzanıp yat mışlardı ya, hiç birisinî uyku tutmuyordu. Konuşmuyorlardı da. Ahmedın sesmi duyun ca Aşık Ali şoyle bir dog ruldu. «Size tüıiü yapayım mı?..» diye sözlerini tek rarladı Ahmet. «Sağol kardeş». dedi Aşık Alı. >Ellerin dert görmesln. Sana bir yardımımız dokunamaz mı? Bak şurada beş kişiyiz * *Ne yardımımz doku nacak, hıç bir ış yok ki burada. İşte arkların a? zını açıverdîm, hemen cecik bütün bostan su landı..» ^<Çok güzel kokuyor», dedi Aşık Ali. burnunu yukarı dikip havayı kok layarak. <Sulanmış toprak, hele bostan kokusuyla ka rışınca daha da güzel kokar.» Q Mebmet çocuk ar kın kıyısında yan yana alü tane kuş yuvası gördii. Her birisiîiin için de iiçer tane benekli yumurta du ruyordu. yordu. Her şeyi, karpuzları. kavun, kabak. salatalık. domates çiçeklerini înceleyerek bostanı bır ııçtan bir uca gidip geliyordu. Kelebekler koskocaman mavi, turuncu. mor. apak, bostanın İçin de dolaşıyorlardı. Karpuz teveklerinde cok îri ala karpuzlar yumsak toprağın üstünde yatıyorlardı. Memet çocuk arkın kıyısmda yanyana alti tane kuş yuvası gördü. hPr birisin'n de içinde ücer tane beneklî orta büyüklükte yumurta duruyordu. Ama bu yuvalannm kuşlan nereye gitmişlerdi? Bu kuş yuvaları bile oyalayamadı onu. îçinde kendlnin de anlayamadı«rı bir büyük derdi vardı ki. neydi? Onu ağlamsı eden. onu kabma sığdırmayan, onu bundan sonra iflah etmeyecek olan... Su Aşık Alinin, hak aşığımn, şu uzun koeaman Memedin. şu öfkeli, burnundan kıl aldırmaz Hösügün, şu hasta, ölümcül Yusufun yüzüne nasıl bakacaktı? Her şeyden, ictigl stıdan, yediği ekmekten. şu kelebeklerden, kuşlardan, börtü bö 0 9 Tek insandan insanlığa Sabahattin Eyüboğlu «Ne mi isteyeceğim, bak Abmet Kardeş, şu Kavak h köy var ya, o köyü yakmasını, o otomobilli adamı da öldürmesini isteyeceğim!» £ | «însanoehı aııiasıbnaz bir yaratık. Aba altında er yatar demisler ya, doğru söylemisler. Su insanOKIU aıılaşılraaz bir yaratık.» «Onda bir hal var,» diye acı acı gülümsedi Aşık Alî. «İnsanoğlu anlaşılmaz bir yaratık. Şu çocuğun böyle birîsi olduğunu söyleseler inanmazdım. Aba altında er yatar dernişler ya, doğru söylemişler. Şu tnsanoğlu anlasılmaz bir yaratık...» Memet: «Ne olmuş o Memet çocuğa?» diye sordu. «Hiç bir şey,» dedi Asık Ali acıiı bir yüzle. «Hiç bir şey olmamış ama. bana öyle geliyor ki olacak. Tek insan hallerlnden ınsanlığm haline doğru: Orhan Veli'nin siirinde gittık ce beliren yöneliş buydu. Bu yöneliş onu bir yandan yerli şiir kaynaklarına, bir yandan da dünya şiirine bağüyordu. Onunki kadar memleket kokan şiir az bulursunuz; bununla beraber dünya şaırlerı arasma en kolay katılabilecek şairlerimızden biri de Orhan Veli'dir. Rumeli Hısannda yeniden türkü söylemeye başlayan bu garip kışi Türkceyi insanca söylemesıni bilıyordu. (Son Yaprak, özel sayı, 1951). «Ne mi isteyeceğim. bak Ahmet kardeş, bak, sana deyim mi, ben o kut sal nar ağacının al çiçeklerinden şu kavaklı köy var ya, o köyü yakmasını, o otomobilli adamı da öldürmesini isteyeceğim.» «Nç yaptı ki o adam size?» ' . «Sövdü. Aşık AH hak aşığıdfr. Ona da. türkülerine de, sazına da sövdü. O nar ağacı onu öldürmezse... Onu ben...» <>Sen delî misin?»diye baaırdı Ahmet. Onun bağırması üstüne kendini ele verdiğinl anlayan Memet çocuk: SÜRECEK SEN BEKJı BU KARAMLIK KÛNIALIZA5. AÇ V E SU5UZ BlRAKMA Behic ÂK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle