27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 8 15 KASM 1982 Madanoğln Kore'de Savasın sosyal ve moral yıkıntıları her yerde izleniyor. , Fuhus, almıs yürümüs 9 Bini de veriyorlar, program aksamadan yürüyor. Bulikler konuk barakalarma yerleştiler. Amerikan ordusunda aU bayiar ayncalıklı, ben orada kalamazmışım, benim yerim özelmiş. # Neden tükürüyorlar? ir cip geldi. Bindirllip uğurlandım. Cipm şoforu genç, güzel bir Koreli kız. Yolda Koreliler (özellıkle gençleri), bizim şofore bakıp hak tuuu diye tükürüyorlar. Allah... Allah... Caddelerden geçiyoruz. Kentin içinde 20 25 daWka yol aldık. Bu iş sürüvor. Koreliler benim şofore bakıp tükürüyorlar. Kız kızanyor, bozarıyor; kimi zaman direksiyonu kıülanmayı bile şaşınyor. Kız epey tukrük yedikten sonra bahçe içinde büyük bir eve geldik. Evi kan koca iki Koreli yönetiyor. Balkonda viski içen bir Amerikan albayı var. benimle söyleşmeye pek istek11... Ama benim kafam yoldaki durumlara takılmış Kendi kendime düşünüyorum: Bu kız çahşmak zorunda olmasa şoförlük yapar mı? Kendisine daha uygun bir iş bulamamış anlaşılan... Su baylarla konuşurken duydum; Ingilizcesi çok iyi. Arabayı da ustaca kullanıyor. Bu kızcağızı yurttaşları neden aşağılıyorlar? Koreliler Amerikalılara kızıyorlarsa neden kızıyorlar? Amerikahlar onları komünistlerden kurtannaya uğraşmıyorlar mı? Biz de Birleşmiş Milletler" în karanna uyup buralara gelmedik mi? O yere tükürenler, kurtanlmak istemeyenler. sanırım kızıl komunist olmalı. Ertesi gün saat 10 oldu. be'ni arayan soran olmadı. Durumumu viskici albaya anlattım. Albay teîefonun başına geçti; orayı burayt aradı. epey uğraştı, sonunda başardı. Duncan adında bir Amerikan albayı geldi: bizim tugayın danısmanıymış. Benim kız şoför, ciple birlikte kaçmış yok olmuş. Öğleden sonra trenle birkaç saat gittik, bir yere geldik. orndan bizi kamyonlara yüklediler. Sonunda degiştireceğimiz tugayı bulduk. B Mustafa EKMEKÇİ # Yolların yakınındaki tümseklerin üstüne çıkmış çocukîar bağıra çağıra ablalarını satıyor: İki dolar, ikî dolar, 16 yaşındaki ablam... iki dolar. İzmir'den demir aldığımızın 23'üncü günü Japonların Saseko liman kentine geldik. O gün 4 temmuz Amerikalıların kurtuluş bayramıymış. Ovgü ile Yergi... Brejnevle Carter, 1979'da Viyana'da buluştuklannda; yemekte Carter, ortadaki meyvo tabağını göstererek, Brejnev'e sormuş: Dinleme aygıtı elmanın içlnde ml, portakahn içinde mi? Brejnev: Yok, demiş, oraya koyar mıyız? Carter*ın hemen arkasındaki afrodit heykelciğini göstermiş: Bunun memelerinin ucundal Esprill adammış demek. Espri gibi Insanı yaşatan bir şey yok. Nasrettin Hoca yüzyıllardır nasıl yaşıyor? Brejnev'in Ölümü dolayısıyle, bircok yazüar, yorumlar çıkıyor. Tutucu basın fırsat bu fırsat deyîp veryansm ediyor. Nedense övgu de. yergi de becerılemeyen şey yazarlarımızm bazılannda. Osmanlıdan kalma alışkaalık herhalde. Eskiden kasidelerde (övgu şiirlerlnde) bir nesip (giriş), sonra girizgah (fırsat düşürüp övgüye giriş yeri), sonra da övgu bölümleri olurdu. Girişlerde türlü koaular elaalmırdu Ş/üadikiler, onu da yapamıyorlar... Nedim'in bir •Hammamiye* yani •Hamam Eğlencesi BetimlemesU vardır, Nedim günümüzde yaşasaydı, savcılardan yakasmı güç kurtanrdı. Son 'Ankara Notlan»nda andıgım, Atatürk'ün Adalet Bakanlanndan Prof. Mahmut Esat Bozkurt, •Hartu mamiye* şiiri için «Nedim'in Hammamiye'si, gençliğa nasıl okutturulabilir? Müddeiumuınilik (Savcılık) buna müdahale ederse haksız mıdır?» diye soruyor, yapıtında... Nedim'in Hammamiye'sî gerçekte, Damat îbrahitn Paşa'yı övmek için yazılmıştır. Ancak, bunun için bir giriş yapması gerek, o nedenle 'hamam» öyküsünü anlatıyor. Şöyle bazı dizeleri (Osmanlıca dizelerin arasına Turkçelerini ben yazdım): Sepidedem ki olup dide hâbtan bidar / Huruşa başladı naguh serde derdi humar. (Sabaha karşı gozüm uykudan uyanınca / Başımda sarhoşluk agnsı birden artmaya başladı) Hezar za'f ile hammame doğru azmettim / Kemer gnsiste perakende kuşei destar. (Binbir güçlükle hamama yöneldim / Kemer çözük, sarık çözülmüş (durumda). Varup o hal ile hammame üftü hiz edereh / edince kuşei halvette caygahı harar. (O hal ile hamama yerleşip / Halvet köşesinde oturunca). Ne gördüm ah arnan el'aman bir afeti can I gelup yanımda güneş gibi oldu lem'a nisar. (Ne gördüm ah aman, elaman (medet) bir can belası güzel / Yanıma gelip güneş. eibi ışık saçmaya başladı). Saçı futadesintn habt gibi pejmürde / Nigâhı aşikının hatın gibi bimar (Saçı aşıkının uykusu gibi darmadağm / Bakışı aşıktnın hatın gibi hasta). Vucudu ham gümüsten beyaz gülden nerm t Boyu henuz yeti$miş nihâldem hemvâr. (Vücudu ham gümüşten beyaz gülden narin / boyu yeni yetişmiş fidan kadar). Kamer hamiresi yahut güneş mürebbası / BiU lür şah mı ya nahli lu'lui şehvar. (Ayın çocugu va da güneş tathsı (terbiye görmüşüi/billur şah mı yadaen büyük înciden taçmı) O kaddu had o tenasup o gapgap ol pistân / O yaiu bul o temayül o şivei reftar. (O boy o yanak o ölçülu yapı. o gerdan o raeme / O boybos o kıntma o cilveli yürüyüş). Tamam rengü beha mubemu girişme vü n&z /, Tamam husnü serapay su'lei didar. (Tüm renk ve değer. her tüyü cilve ve naz / tüm güzelliği baştan ayağa güzel yüzünün alevi). Dtzeler, Damat Ibrahim Paşa'ya ftvgüye geçene dek. böyle sürüp gidiyor. Nedim, kadınlar hamamına giremeyeceğine göre, anlattığı bir kadınlar hamamı olamaz. Nedim'cik, bayan turistleri Türk hamamlannda, tellaklann nastl keselediklerini bir görse, şırak dlye düşer bayılırdıt Övgüyü de, yergiyi de beceremediğimlri söyledim. îsmet Paşa'nın guzel bir sözü vardır, şöyle: Seni eleştirme fırsatmı vertnediğin bir adama, seni övme fırsatmı da veremezsin. YÖK uygulamaları ile ilgiH eleştiriler. tartışmalar sürüp gidiyor Geçenlerde YÖK Başkanı Doğramacı, bir "öferetim üyesiyle tartıştı. Dogramacı. öğretim üyesine: Seçimler gösteriyor ki. muhatiflerimiz yuzde on, dedi Üst tarafı yü?de Qnsunuzl Öğretim öyesl karşılık verdi: Yani ünlversiteleri dikenslz gül bahçesine çevirmeyi düşünüyorsunuz, övle mi? Cîvatalan çok sıkıştırırsanız. ya yaiama ot'ir. ya da çatlar! Dogramacı ile varı çaka tartıçan öğretim üyesine. Do&ramacı şöyle dedi daha sonra: Arahk aymda. YÖK ükelerine uymalan için imza alacağız eleştirenlerden. Oysa. elegtiri gibi yardımcı var mıdır çahşmak isteyene... ® Yolda Kore'liier bizim soför kıza bakıp tükürüyorlar. Bu kızcağızı yurttaşları neden aşağılıyor? O yere tükürenler, kurtarılmak istenmeyenler, sanırım kılzıl komünistler olmalı. Seylan'da Sri Lanka'da bir catni önünde, çek • çeMa Albay Hakkı Ege eörülüyor. Kuyumcudan aldıklannı çarkçıya göstermiş, bu islerden anlarmış çarkçi: Bütün bu aldıklarm yumruğumu burnunun üstünde bulacak.. diyor, Oysa Gainz benim de ku yumcudan alışverig etmem 6 temmuida Kore'nin in dirme iskelesi înçon'a geldik. Hava kapalı. Rıhtımda bando çahyor. Bizi konuk birliklerin ba rakalarma taşıdılar. Orada gıyinip kuşandık. «Giyinıp kuşandık» diye tek tümceyle geciyotum; ama herşey çok düzenli, A5'ağım bir makineye sokuvorsun röntgende büyüklüğünü ve biçimini sapüyorlar, \erdiklen pctın tıpa tıp ayagına uyuyor. Atlet. don çorap herşey her bedeno göre bilimsel ölçüler lo yapılmış, numaralanmış. Ayakkabıdan kep'e kadar herreyi ölçüp biçip numara £,mı saptıyor, elme belge 29 K ızıideniz'e girmeden once îskenderiye'de ikiüç saat durmustuk. Herkes epey ahşveriş yaptı. Denizin u&tu kayıklarla doldu, her san dalda birşeyler satıhyor. Sorja Süveyş kanalına girdik. Süveyş çok geniş, akıntısız, durguc. Ktzıldenız bir fırm Yunan Taburu, Kraliçeleri Frederika'nın dogum gunünde şenlik düzenledi. Bizı de şölene çağırdılar. Git tik ağırlandık, yedık, içtik ovnadık. îçlerinde bızim gibi zaybek oynayanlar da var. Diyorum ki: Yahu, bu bizım oyunumuz siz nerden biliyorsunuz?,, Orjiar da bana: Sen nereden biliyorsun diyortar, bu bizim oyun.ijmuz. Hint denizinde çok sallandık. îkinci durağımız Seylan' da Kolombo. Şimdi o ülkeye Srilanka di yoriar. Subaylan, assubaylan iki postaya ayırdık. Kenti gezıp dolaşacaklar. Birinci postanın başına Kurmay BaşKanını verdim: Siz gidin gezin, dedım, ikinci postayla biz çıkarız. Ama posta da (kurmay başkaoı da) dönmedi; birinci postaya ikinci postadan kaçıp kanşanlar oldu. UZUIJ yolculuklarda bu işleri yürütmek zor. Onlarla ugraşırken bana sıra gelmedi. dik; biraz içtik, sonra bir kuyumcuya girdik, Gainz orada 3 bin dolar tutan alı<jveriş yapfa. Ortalık karanrken gemiyo döndük. Kamaralanmıza çekildik. Ben yatağrma uzandım. Gainz geldi. Omzunda bir havlu. Havlunun altmda bir vis kı şiçesi. So?de gemide içki içmek yasak. Ba.şladık içmeye... Gainz lıiç konuşmuyor. Oysa onunla yarı Türkçe yarı İngilızce iyi anlaşıyonii. Ben de susuyorum. Şişeyi yarıladıktan sonra Gainz'in dili çözüldü, başiadı anlatmaya... Yunan Taburu, kraliçeleri Frederika'nın doğum gününde şenlik düzeniedî. Bizi de şölene çağırdılar. Gittik ağırlandık yedik, îçtik, oynadık. İçlerînde bizim gibi zeybek oynayanlar da var. lOOt5O dolar ya eder, ya et moz demiş. Gainz: Bir daha buradan geçersem o kuyumcu nah bu için ısrar etmiştl de aldırmamıstım: Yahu biz savaşa gidiyoruz, dönüşte almm, demiştim. (5O YLOnCE I 15 KASIM 1932 SERGİ «BRÜNO TAUT» 1936 38 yılları arasmda Türkiye'de mülteci olarak yaşamış ü n lü Alman mimarının eserlerine toplu bakış. Sergi 26.11.1982 tarihlne kadar hergün (Pazar hariç) saat 13.00 18 00 r/ası gezilebilir. # İlk izlenfmler olculuk süresinde koylerden geçiyoruz. Görunümlere, görüntülere bakıyorum. Kadınlar evlerinin kapılan önune çıkıp ellerindeki kaplan birbırine vuruyorlar kimi ycrde... Boylece o köyde birlsınin ölmuş olduğunu anîıyoruz. Koreliler, ölulerini bir tahtıravanın içinde götüriıyorlar gommeye... Bu tahtıravan şallı. saçaklı, pusküllü, şatafath bir şey Kadınlarla erkekler dağınık durumda bir kalabahk oluşturuyorlar tahtıravanın çevresinde, erkekler ellerindeki içki şişelerini başlarına dikip yürürken yudumluyorlar... B'r yandan da bağınp çağıraıak ölüyü gömmeye götürüyorlar. Mısır çarşısı Evvelkı dks,am Mısırçarşısı'nın Çilingirler caddesı tarafmdaki buyuk kapısınm üzerindeki kemerden on kiloluk bir laş düştüğü için bu kapı kapatılmıştı. Tahlikenm derecesini taym etmek uzere belediye mühendislerLtarafından kemerin muayenesı yâpılmaktadır. Mamafih, heyeti fenniyenin kanaatine göre bu taşın düşmesile büyuk bir tehlike hasü olmuş degildir. Kemer; fennin icabatından fazla bir sikletle yapılmış olduğu gibi aradan da bir çok zamin geçmiş olması ve çarşının muteaddıt büyük zelzelelere maruz bulunması yüzunden laalettayin bir taşm çathyarak duşmesi mümkun görülmektedir. Muayeneyi müteakıp çatlıyan kısmm tamirine başlanacak ve kemer âsarı atikadan madut olduğu için tamirata müze idaresınden bu zat ta nezaret edecektir. atı için de yeniden bazı gruplar muracaat etmişse de daimî encümenin yapmakta olduğu tetkikat ıkmal edilmedığinden kendilerine müsbet bir cevap verilememıştır. Müracaat eden bu gruplar takas suretıle inşaata talip olduklarını ve ınşaat mukabilinde kendir, palamut, tütün gibi eşya almaga hazır bulunduklarmı bildirmişlerdır. Bu hususta ancak münakaşanm ilânmdan sonra bir karar verilebilecekür. Y • Vakit küresi hikâyesi gene başlıyor Ankara Alman Külttir Merkezi Atatürk Bul. 131 Bakaniıklar/ANKARA Tel: 25 14 36 17 31 24 İzmir'den demir aldıgımı zın 23'üncü günü Japonla rm Saseko liman kentine geldik. O gün 4 temmuz AmeHkalılarm kurtuluş bayramıymış. Seterhisar'da birhkte ça lıştığımız Amerikan subaylarından Binbaşı Gainz, Amerikan Harp Okulu (West Point) çıkışlıymış. West Point'te okuyanların Orduda saygmiığı daha çok bunlar kendilerini söz le?meli subaylardan daha yetkin görüyorlar. Binbaşı Gainz dedi ki: Birlıkler karaya çıkma yacaklar. ama buradadaki Amprikan Komutanı seninle görüşmek istiyor. Ben seuinle gelecegim. yol göste Gemıden indikten sonra anlndım. Saseko'da deniz üssü var. Denizciler kurtuluş gününde çok içerlermiş bızimkiler de karaya çı ka^lnrsa olaylar patlak vere bilir kavga. dö\>üş, hırlaşmj» çoğalabilirmiş Bunım içiıj Liman Komutanhğı ön letrı almış karaya çıkmamı zı engeilemiş. Ga<nz benim Kolombo'da gem'de kaldığımı biliyon kareya çıkıp bir soluk aima mı? için bu yalanı düzenle mis Birkaç yere gidip eğlen Galata kulesıne konan vakit küresinin Rasataneye devri hakkındaki Heyeti VeKile karan evvelki gün Bele diye riyasetıne teblıg olınımuştur. Bir ıkı güne kadar devır muamelesine baş lanacak ve Râsathanece kürenin işle tdmesi için tertibat alınacaktır, ÎLAN ÜSKÜDAR ICRA TE1KİK MEBCtt HAKİMLİGtNDEN 1981/588 Cahit Koşkan taralından Mehmet Mumcu, TekPa Pazarlama • Tayfun De mııcıoğlu, ve ortaklan aleyhine açüan istihkak davasında: Istasyon Cad. Demet Apt. No. 21/4 Maltepe Kartal adresinde ikamet eden, Tayfun Demircioğlu, îst. TRT Radyo ve TV müzik ve eğlence şubesı; Türk sanat müziği Koro bölümünde bulunan Kaya Karataş, Mert Ajans ve tst. Ajansda, Reklam yüdızı ve İst. ajans Nııru Os maniye Cad. Cağaloğlu adreslerinde bulunan Ersin ÜSlabaşioğlu teblıgat yap'amadığından, yapılan zabıta tahkıkatında da adresleri tesbit edilemediğind'en, Uanen tebllgat yapıltnasına karar verilmiştir. Davalılanj duruşmanın bırakıldığı 18/11/1982 gUnü saat 9.40'da gelmedikleri taktirde, HTJMK'nun 509510. maddeleri gereğınce giyaplannda karar verl lecektir. tlanen tebliğ olunur. 26/10/1982 (Basın: 11796) 7481 Almanya'daki Türk'lerin hali Almanya son zamanlarda dünyanm en pahah memleketlerinden biri halini almıştır. Buradan gerek tahsil. gerekse tedavı için giden Türk'ler bu pahalıhk yüzunden müşkülâta duçar olmakta ve parasız kaldıklanndan vatana avdet için konsoloshaneye müracaat etmektedirler. Keyfiyet Hariciye Vekâletinin nazari dikkatini celbetmiş ve aiakadarlara vaziyet bildirilmiştir (günün üanları) 9 Menedilen ilânlar Son zamanlarda öteye beriye imti yaz hakka verilmiyen bir takım ilânlann asılmakta olduğu görülmüştür. Bu hal Belediyenin zararını mucip oldu ğundan bu ıiânlann men'i hususunda alâkadarlarâ emir verilmiştir. # Şeker fabrikalarından Alpullu şeker fabrikasmın îstan bul depolarından kristal toz, sandıktp ve çuvalda küp şekerleri atideki fiat larla her isteyene bin kilodan az ol mamak uzere satılır. Kristal toz. kilosu 36 kuruş 30 pa ra çuvalda küp kilosu 38 % kurus sandıkta küp. Kilosu 39 Vı kuruş. Taşradan vuku bulacak sipaıişleı yuzde yirm' oeşin ve mütebakisi ba mule senedi mukabilinde ödenmek üze re derhal gönderilirı Depodan itiba ren bilcümle masarif ve mesuliyei müşteriye aittir. Müşteri isterse sigorta ettirir. Telsfon: 24470, 9 Üsküdar tramvayları Üsküdar tramvaylannm vaziyetini tesbit edenîk bu hususta Şehir Meclisine bir mazbata vermek üzere teşekkül eden muhtelit komisyon tetkikata başlamıştır Tetkikatın mumkün olan sur'atle ikmaline çalışılmaktadır ^ Gazî köorüsüne yeni talepler Belediye Unkapanı köprüsunün tamiri etrafıniaki tetkikata devam olunmaktadır. Gazi köprüsunün inşa Köy kızları tarlaya gidip gelirlerken özenli gıyiniyorlar. Ustlennde çocuk zıbını gibi çok kısa bir bluz var. Göğüslerınin hemen altmdan topuklarına kadar uzanan bir oteklik Ama gıysileri tertemız Tarlada çalışırksn giyecekleri ellerindeki sepetlerde. Erkekler. kadınlar kadar bakımlı ve dÜ7enli değiller. Savaşm içinde bulunmalanna karsın içlerinde pıhm pırtı lcımseyi görmedlm Seb^e yetistiriyorlar ama tarialannı insan pislifei ile gübrelivorlar Amerikalılar bunun için sebze almqvı yasaklamışlar. Her yanda savaşm sosval ve moral yıkıntıları izienlyor Fuhus almıs vürümüş. Kimi yerde volların yakınındaki tüm'SPklerin Ostüne cıkmıs cofuklnr basrira çağıra ob'aİDnnı çatıvorlar iki dolar iki dnlar 16 yasında ab'am iki dnlar... Kore'de ypsil değıl kırmızı dolar geçerli Dolann ovküsü ve Sincabm yaptığı,.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle