25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 8 14 KASIM 1982 Kızıldeniz'de Hava, ocaktan cıkan yalaza benziyor Amerikalı yarbay koliarı sıvıyor. Hepimizin gözü önünde temizlîk tozlarını alıp klozeti bir güzel yıkıyor. ilk gün sabah kahvaltısına gîrildi. Son er kahvaltısım bitirip çıkarken sabah kahvaitıya giren ilk er öğie yemeğine giriyordu. Amerikahlar, gemide programa uyulmasını istiyorlar nux kabuğunu, çeMrdeğini, sapını denize atıyor. Blzim erler ilk gun saat rleri gemideki ya altıda kahvaitıya girdiler; şantıya ahştırmak cabucak bu iştn bitmesi gekolay olmadı. rekir ki arkadan gelen posZorluk daha ayakyo ta kahvaltısım edebilsin ve lunda başlıyordu. tüm birlik zamanında yeme Ayakyollan genlş, onar ğini yesin. ilk gun sabah oubeşer kişilik. kahvaltısına girildi. Son er, Yola çıkraadan önce Se kahvaltısım bitirip çıkarken ferhisar'da erlere bu işln sabah kahvaitıya giren ilk nasıl görüleceğini öğret er öğle yemeğine giriyordu. miştik. Ama üçüncu, dördüncü Bir eri ortaya çıkanyorgün alıştılar, her giren Udduk: < OğJum, indir pantolo üç dakikada kahvaltısım ya pıp ya da yemeğini yiyip mınu..., Donu ayağmda kahyordu çıkıyor. erin; anlatıyorduk: Otur şimdi, sen kendi • Terslikler nî donunu çıkarmış say. Işte böyle Işini göreceksin. ğütlemeyî unutmuSonra bak burada tuvalet Ş 2 bizimkiler porUS kagıdı var, silineceksin. Işte takalım, elmasını aşu kolu çekeceksin. su akahyor; sonra kabukcak, herşeyi temizleyip gölarını, çekirdeklerini klozetürecek. tin içine atıyor. Ayakyollan gemide alafGemî yönetimi. bunlar ranga olduğu için nasıl kul Türktür. gflrenekleri başka<lanılacağını öğretmek gere dır (*) diye klozetlerin &• kiyordu. Ayakyolu kursla rasma naylon perdeler koynnda herşeyi inceden ince durmuş. Başa çıkamayınca ye öğrettik. perdeleri söktürdüm; kapılaAma terslikler oldu. ra nöbetçi diktim: 28 E Her sabah gemi komutanı Amerikalı yarbayla denetime çıkıyoruz. Yarbay taın saatinde gelip bir selam çakıyor. Birlikte dolasmaya başlıyoruz. Amerikalı yarbay, raflarm üstünü eliyle silip tozlan gösteriyor; yatak çarşaflannm yastıklanmn üstündeki sıgara yanıklanna bakıp: Gemi tutuşabilir, diyor. Yerler çöp içerisinde... Ben utanıyorum. Ayakyollan berbat. Ortalığı pislik gtürüyor. Amerikalı yarbay kollan sıvıyor. He pimizin gözüönür^ temizlik tozlarını, fırçs nnı alıp klozetleri bir güzel yıkayıp temizliyor. pınl pınl yapıyor. lavabolan parlatıyor. Bizimkilen Koskoca yarbay böyle şey yapar mı? Ama yapıyor Amerikan subayi: Bunun temizligi böyle olacak, diyor. Örnek oluyor. göreceksiniz, diye yanıt verdiler, biz kesin emirler verdik. Yahu. üç günden beri emir veriyorsunuz. O arada bakıyorum, kapının yanında oturan bir üsteğmen ayağa kalkmak istiyor, eteğinden çekiyorlar. Çocuk blrşeyler söyleyecek anlaşılan, ama her cektiklerinde kıçının üstüne oturuyor. Ne o? dedim, üsteğmeni ne çekip duruyorsunuz? Oğlum ayağa kaJkmana ge Siz en sonra bindiğinlz için bizim gemiye nasıl yerleştlrildiğimizi görmediniz. Girişteki Amerikalı; erleri sayıyor; bir, üç, beş. kırk yedi, stopt diyor ve yer gös teriyon A bölümüne. Sonra yine sayıyor kırkyedi. kırk sekiz, seksensekfz, stop! B bölümüne... Bu durumda benim komutanı buiunduğum muhabere birliğinin yerleştiği koğuşta. benden önceki birliğin kuyruğu. ben den sonraki birliğin başı var. Ö ® Erler için «tapınak» gerekli diyen binbaşı papaz «devenin sır tında kızgın cölü aşmıyoruz ki, bu gemide kuş sütünüz eksik değil» diyordu. üsteğmen konuşurken hemen sorunu kavradun Bizim orduda her birlik komutanı kendi askerine ba ka1. asker de komutanına kulak verip gözünü diker. Eirlikler geminin bölmeleri n9 göre parçalanınca disiplini tutturmak elbet zorlaşırdı. Tamam, dedim, hepiniz gidinj Yarbay tlhami Ba nıt .kalsın.^ Sen git, geminin komutanından geminin Planı nı al gel. Geminin planı geldi. Koğuşların kaçar kişilik oldıiklarını saptadık. Bizde kad'tımuzu açtık. Sözgelişi 15O'şer kişilik bölüklere uy gun 145'er kişilik koğuşlar mı var?.. Beş er de uyku tu lumunda yatsm deyip; birlikleri bölmeden yeni bir düzenleme yaptık. Ertesi gün Şeker Bayramıydı. O gün akşam üzeri dedim ki: Şeker Bayramı sabahı, herkes üst güverteye bayramlaşmak için çıkarken, bulunduğu koğuşa dönmeyeceği için torbalarını da birbkte getirecek. Yunan taburu alt güvertede kalsın karış.klık olmasın. Bayram sabahı herkes torbasıyla çıktı. Kısa bir bayramlaşma töreni yaptık, hepimizin sağ gidip sağ dör.mesıni diledikten sonra dedim ki: Şimdi Birinci Bölük, ba kın karşıda sarı flama sallan:>or, san flamanın ardından Yüzbaşı Hasan'm peş'jıden yeni koğuşa.. Ikin ci bölük, bakın yeşil flama ya! siz de oraya.. Boylece yeniden yerleştik, her er kendi birlik komutanının emrine girince düzence sağlandı, ışler düzeldi. # işler düzeliyor rek yok; oturduğun yerden mS v çüncü günü akşamı konuş bakayım, ne diyorI I mıydı, kafam iyice sun? Üsteğmen: I J kızdı. Bütun subaylar Albayım, bu gemilerde gelsin, dedim. bir yöntem uygulanıyor. Ge Kamaram çok geniştt. milere komutanlar en sonra Subaylar toplandılar, san biniyorlar; karaya çıkarken dalye yok, halının üstüne en önce çıkıyorlar. oturdular. Gerçekten erler önce ge Biz asker değil miyiz, miye bindirilmişlerdi; Keroal dedim, bu temizliği neden Akkut ve ben en sonra binsağlayamıyoruz? miştik. Kimileri: Üsteğmen sözünü sü • u: •ü ^TİfVt. Efendim Gemide herşey inceden irtceye düzenlenmiş. Amerikalılar programa bütünüyle uyulmasmı doğal olarak istiyorlar. Sabah saat 6'da kah Valtı başhyor. Küçücük bir yerde. ayakta kahvaltı ediliyor. Giren er selfservis lokantalarda olduğu gibi kahvaltı tepslsini alıyor. Yüksek maaalar var. Ayakta yiyor. Çıkarken de kabıni kacağmı bulaşık bidonuna bıtfakıyor. Sonra meyvalanm ahp dışarda yiyor. meyvakA Kimse meyva artıklartm klozete atmayacak; işini gördüğu yeri pis bırakan. suyu çekmeyen, çöp atanı gördüm mü yapacağımı bilirim. Ama iş istediğim gibi yürumüyor. Yolculuğun üçüncü gurıü olmuş, erler yataklannda sigara içip örtüleri yakıyorlar. takımları berbat ediyorlar, kirletiyorlar; yangın teh likesi doğuyor. Papaz ne diyor? B irkaç gün sonra kamarama bir Amerikan binbaşısı geldi. Yanıoda bi«im Ya vuz önderman. Arkadaşları Yavuz'u çok seviyorlar. ona «Çatlak Yavuz» diyorlar. Yedek teğaıer. Yavuz, delidolu. îngiHzcesi güçlü. benim çevirmenim; ama kendisine bakaTT,anız emir subayım; neşeli bir insan. Yanındaki binbaşı geminin papazıymış. Papaz dedi ki: Albayım siz başkalannm Kore'ye dek yapamadık lannı kısa sürede başardınız. Koğuşlar, ayakyollan, güverteler, lokantalar pınl pınl. Ama bu yerleştirmede bir eksik var, size bir «tapınak» gerekir. Hiç düşünmeden: Biz Müslümanız, dedim seferiyken ibadet bağışıklığımız vardu, Yavuz. dediklerimi papaZa Çfcvirdi. Papaz inatçı. Kafasım sallayıp: Olmaz, dedi, devenin sırtmda kızgın çölü aşmıyor sunuz ki, bu gemide kuş sü tünüz eksik değil. Eaktım ki tartışma uzaya cak; Yerimiz yok. dedim. Yerleştirmede bir küçük kamarayı subavlara ders ver mek için ayırmıştım oysa. Yeni yöntemler üzerinde bil diklerimizi birliğimdeld su bayl&ra aktarıyorum.. Çünkü trafik sorunu bile çok önemli. Bir birliğin bir yerden bir yere aktanlması. öteki birlikleri engellemeden trafiği düğümlemeden. plan lı bir biçimde nasıl yapılır?..*Gittiğhniz yerde yeni düzenler geçerti olduğnndan hazırlığımızı yapmalıyız Bu kursları ben gördüğüm için bizimkilere öğ retiyorum. Başka yerimiz de yok. Papaz: Ben size yer bulurum, Adam gitti, Kaptan köprüsünün önündeki geniş düzlüğe dik meler çaktılar, dikmelerin yanlarına örtüler gerdiler, dikaörtgen biçiminde aynlan bu verin tabanına tah ta döşeyip üstüne de battaniî^eler çivilediler. Papaz geldi: îşte size «tapınak» dedi Eizıldeniz'de Mekke'nin hiza^ından geçerken size ha ber veririm, yüzünüzü oraya çevirip dua eder, yanm hacı olursunuz. Ben bizim birligi uyardım: Çocuklar, namaza du rurken tertemiz olacaksınız; çorabınız ve herşeyinizle... îçinizde imamlık ya pabilecek olanlar varsa bana gelsin. smavdan geçireceğim. Saati geldiğinde gong vuracağız; ezan okuna cak. arkasından birlikte na maz kılınacak, özenli olunacak.. Df dim ama öylesine sıcak bir iklime girmiştik ki hava ocaktan çıkan yalaza benziyordu, kimsede değil namaz kılacak parmağını kı mıldstacak hal yoktu. Cünkü Kızıldeniz'e girmış tik. ^ YARIN: Kore'ye ulaşıyoruz... • (OLÎTİKA W Mehmecf KEMAL Şeyhlik, Dervislik yetî kongresinde bu adın kendisîne denılmesi önerilmiş. delegelerin havaya kalkan parmakları ile kongrece benimsenmişti. Tekkelerin, zaviyelerin kapar tıldığı şeyhüğin hacıhğın, hocahğın geçersiz olduğu bir dönemde böyle bir şeyi istiyemszdi. Üstat da zaten işler hayli tavsadıktan sonra böyle bir şeyi kabul etmişti. Babıali bir tekke miydl ki. onun bir şeyhi olacaktı? Ben hiç bir zaman bunj ciddiye almadım. Gördüm ki ölümü üzerino hayü ciddiye alanlar çıktı. Şeyhlik, tarikatlerin gelişmesinden sonra önemli biı ocak ohnuştur. Her şey temeı kitap olan Kuran çerçevesinde açıklanırken, şeyhlik (tarikatler yoluyla). özgür düşünmenin ve düşüncenin kaynağı olmuştu. İleri düşünceli ki şiler, düşüncelerini yaymak için şeyblik adı altında bir dergâhtan, bir tarıkatten yararlanırlardı. Birkaç yüzyıl tarikatçılık, bölücülük olarak değil, özgür düşünceyi söyleme olarak benim senmiştir. Cumhuriyet'ten sonradır ki dergâhlar, zaviyeler tarikatler yasaklanmıştır. Rahmetli Nurettin Artam da bir şeyh torunu ıdi. Dergâhınm bulunduğu hatırlandığuıda çok sevindirdi. Gerçi Atatürk'ün gazetesi Ulus'ta yazardı ama, kafayı bulup neşelendiğinde coşar, bizim gibi gonçlere avucunun ıçıni öptürmekten hoşlarurdı. Bir gün Kar pic'te neşeli bir anında avcunun içini öptürürken partinın genel sekreteri Mem duh Şevket Ssendal görmüştü. «Ne yapıyor bu?..» Avcunu öptürüyor..» Gülmüş, geçmişti ama, yakınlanna bir daha böyle yapmamasmı çıtlatmış lı. Üstat, uzun süre avcunu öptürmedi. Kalk Partisi, 195O'de iktidan yitirip. bir daha iktidara geîemiyeceği anlaşıl dıktan sonra, üstat coşkulu gecelerin de yeniden avuç içini öptürür olmuş tu. Günümiizde yetişkln aydınlar arasında şeyhliğe, müritliğe. dervişliğe pek özenenler kalmadı sanıyorum. Belli olmaz alttan alta, içten içe gene heveslenenler çıkar. kimbiliri.. (3öy£öncE 14 KASIM 1932 0 Başlangıcında bir Osmanu şairl otarak ortaya çıkan Abdülhak Hamife. Süleyman Nazif, «Dahii Aram» adını vermeseydi ne denecektl? Gerçi «Şairİ Azam> diyenler çoktu. Süleyman Nazif'in bu adı vermesinden sonra «Şair1 Azam»hk, «Dahii Azam>lığa dönüşmuştü. Cumhuriyet'ten sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne mebus olarak girince «DahSi Azam» diyenler vardı. Hariciyeden bağmı koparıp Viyana' da parasız pulsuz kaldığı gunlerde yazdıgı bir şlirde. «Mevki Viyana / Blr darbei makus ile dfişmüş bu yana> sızla1 nıp , kendine, «Şalri Azam bana derler» diye acındınyordu. Bu şiir elden ele dolaştıktan sonra üstada îstanbul Beledi yesi maaş bağlamıştı. Yoksulluğu Atatürk'ün kulağına gittiğinde de mebus yapılmıştt. Istanbul'dan bir basına aday Kösterilmlş, ikinci seçmenler de oy bfrHği ile onu değerlendirmişlerdi. Bıza Tevfik'e de filozof denlyordu. Biraz felsefe bilme, o dönemde, belki de filozofluk sayılıyordu. Oysa Rıza Tevfik'ln felsefe bilmeden başka filozoflukla ilgisi yoktu, ne bir sisteml geliştirmiş, ne bir felsefe oluşturmuştul... Üstada Filozof Rıza dedikleri 2aman koltuklan kabarmış. bu adı benimsemis. kendinî filozof saymıstı. öyle ki, Mehmet Akif için va?dığı b'r taşlama da filozof olarak öğünmüştü bile... Filozof Rıza'yım dinsiz anlama Dini ben ögrettim kendi babama Her îpte oynanm cambazım ama Sırat köprüsönden geçemem hocarh. Üstadm şairliği ve filozofluğunun yanı başında karmaşık bîr ömrü de vardı. Pehlivanlıği. Itt.ihat ve Terakki kabadayıl'ğı, Mondros Andlaşması lmzacılığı. Bakanljğı, Ulusal Kurtuluş hareketine kanı çıkicılığı ve 150'lilikler listesinden yurt dışma atılmışlıgı... Yıllar önce uzun boytı, iri gövdesi, nerdeyse beline defin inen ak sakalıyla Babıâli yokuşunu tırmanırken görmüşluğüm vardır. Yakmda ölen üstat Burhan Felek de kendine Şeyhül muharririn yazarlarm şeyhi» denilmesini çok severdi. Baskaları dsmeyi unuttuğunda kendi der. anımsatırdı. Bir Gazeteciler Cemi Ayasofya'mn Mozayıkları: îlme hürmet lâzımdır! Türkiye Büyük Millet Meclisi koridorunda kolumuza yapışan elin muhterem Îstanbul meb'usu Halil Ethem Beyin eli olduğünu gördük: Munabıriniz, dedi, bugün benı buldu ve Cumhuriyet'ten aldığı talimata tevfikan bazı gazeteler tarafından etrafında o kaoar münasebetsiz dedıkodular yapümış ve yapılmakta olan Ayasofya mozayıkları hakkmdaki fikirlerimi istedi. Hakikati halde bu mozayıklann temizlenip ortaya çıkarılmasına hususi maksatlar atfolunması kadar çirkin bir harckete nadir tesadüf olunurdu. lliın namına bundan şahsan müteezzi olduğum içııı Cumhuriyet icarilerine vaziyetin hakikî mahiyetinı ızah etmeği zevkli bir vazife bildim. Amerikalı âlım Withemore Ayasofya'nm mozayıklarını meydana çıkarmak için, bittabi Cumhuriyet hükümetimizin müsaadesile, para ve emek sarfederek çalışıp duruyor. Heyecanh haberler vermck gayretini güden bazı meslektaşlar bunda dinî maksatlar oldugunu it'şa ve ilana koyularak umumun hem hangi umumun? dikkatini kendi üzerlerine celbetmek hevesine düşmaşler. Bunlara nazaran guya muhterem âlim mozayıkları temizleyip ortaya çıkarmakta Hıristiyanhk fikirlermdsn ve hislerinden mülhem bulunuyormuş. Orası pek malüm değildir. Fakat şüphesiz tarihin en kıymetli eserlerinden olan bu mozayıklarin vaktils badana edilerek kapatılmış bulunması tslâm dini namına ihtiyar edilmiş çok kaba bir taassup eseri idi. BuraS' aşikâr bir hakikattir. Aklımız başımıza geldikten sonra Ayasofya'nm vaktile cehalet ve taassup badanası altına almmıs olan mczayıklarmı biz Türk'ler. bizzat kendimiz temizleyip meydana çıkarmağa müsareat etmeli ıdik. Bunu bize bol ilim ve san'at âşıkı TEnhterem bir Amerikalı yapıyorsa kendisine ancak teşekkur edebiliriz. Tarihten otuz dört sene evvel E. Driault isminde bir müelMın (Şark Mes'elesi) unvanlı meşhur kitabınm mukaddimesinde şu satırları okumuştuk: « Türk'ler Ayasofya'nm kubbesıni süsliyen mozayıkları badanahyarak ortadan kaldırmışlardı. Zamanla badanalar dökülüyor. ve mozayıklar oieydana çıkıyor!..» Bu bir tarih yazanm bir millet lıakkında ^erdiği pek acı pek ağır bir hükümdü. O zaman o hükmün manası ve şümulü önünde dehşetle titremis olduğumuzu bugün dahı aynen hatırlarız. Bir hatıra kabulunden bile olsa bugün dahi her Türk'ü yukarıki iki cümlenin derin manalan üzeri nde düşünmeğe davet. edebiliriz. YUNUS NADI Pazaroyun çözümleri Okuroyun 1 OBHAN KEMAL KUAT VAR VT7 OKUROYUN 2 «Sonuç sayısının ortada M (yani onlar basamagındaki) rakamı her zaman 9 olur. öbür \la sayının toplamı da hep 9 eder. Siz ba na birler basamağındaici sayıyı söyleyince, ben bu sayıyı 9'dan fcıkarıyonıın. Ve bu sayıyı yuzler basamağına koyuyorum. örnek: 547 745. 745 547 s 198 «Siz bana «8»i verinoe; 98 = 1 ve: 1 9 8!» BOUJ KORU OTEL nfa»** pumaPuar PaarP*r«<mbe 11.SOO TU. ÇİZGÎ SÖZLÜĞÜ Çok uygun, tıpatıp Tastamam (Tasta mam) CumartesiPazar 5.500 TL. TC.Tunjm Bankaaı Her türlü daktilo işi yapıür. Müracaat: Gülbeyaz Şlrl» Tel.: 45 79 39 • Kimligimi kaybettlm hükümsuzdür. Hüseyin KALAFA"""! • tETTaen aldığım pasomu ve öğrenoi mavi kartımı yitirdim. Hükümsüzdür. S. Şebnem AKDOKA Kızımız NEŞE ÖNEN'in önsmli ameliyatım üstün cerrâhl ustalığı ile başaran ve yakın ilgisini surdüren ve yardımcılan Dr. Ali Ekber Nabeyda, Dr. Vedat Atak, Dr. $ükran Yazıcı'ya Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Cerrahi Genel 1 Servisi hemşireleri ve personeiine ve hastanede yattığı sürece sevgi, ilgi ve yardımlarıyla her an yanımızda olan dostlara, arkadaşlara ve yakınlanmıza minnet ve şükranlanınızı sunanz. 1 MESUDE VE M. AGÂH ÖNEN A Ç K TEŞEKKUR HECELİ BULMACA 1* KA RA İ TE | VAL | 9 4 rAA 5 Ki TA r y e ' Nİ BE 9 R\ €» f SA ZA "DA *MA EN U BAD Zt » YA KO »SE " E GUL MÎR NE ABANTOTELİ CumaPazar itBOOTL. •1SBC9OTL. GAYRİMENKULÜN AÇIK ART1RMA İLÂNl LAPSEKİ İCRA MEMURLUĞUNDAN Dosyo No: 7982/6 Satış îzalei şuyuu suretlyle: Satılmasma karar verilen gayrimenkulün cinsi. kıymeti, adedi. evsafi: Lapseki tapusunun Cumhuriyet mahallesi Çanakkale Caddesi mevkiinde Pafta 12. Ada 35. Parsel 83, Kütük 746'da kayıtlı 7780,71 M2. miktarında bağ ve bahçeli kargir ev. Lapseki Belediye Başkanlığı Fen îşlerinden alınan imar durumu yazısında, adı geçen yerin şehir imar planı içinde olup heyelanh sahada bulunduğu ve bu nedenle ifra?ı mümkün olmayıp inşaat yapımına müsaade edilmediği» bildirilmiştir. Gayrimenkul üzerinde oturulmakta olan bir ev, aynca bir inşaat mevcut olup bahçedeki muhtelif ağaçlarla birlikte tüm değeri (7 6817281 TL. kıymet takdir edilmiştir. tYedimilyonaltıyüzsekbirbin yediyüzyirmisekiz liradır). Satı? Şartlart: 1 Satış 17.12.1982 günü saat, 14.00'den 14.20'ye kadar Lapseki îcra Dairesi'nde açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin %75'ni ve rüçhanh alacaklılar varsa alacaklart mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en cok artıranın taahhüdü baki kalmak şartivle 2712. 1982 pazartesi günü aynı ver ve aynı saatde ikinci artırmaya çıkarılacaktır Bıı nrtırmadfi da rüchanh alacakhlann alacağım ve satış masraflannı Keçmesi şartiyle en çok artırana ihale olunur 2 Artırmava iştirak odeceklerir.. tabmin edi len kıymetin %10'u nisbetinde pey akçesi veva bu miktar kadnr rr.iili bir b^n'>inın tpminat tnpktubunu vermeleri lâzımdır. Satış peşin para iledir. alıcı istediçinde 20 günü çecnıemek üzere mehil vertlebilir. Dellâliye resnii ihale pulu. tapu harç ve mas rafları alıcıva aittir. Birikmiş vergiler satıs bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibî alacaklılarla dîğer ilgililerin f+) bu gayrimenkul üzerindekî haklannı hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialannı dayanağı bslgeîer ile ovıbes gün içînde dairemi/e bildirmeleri lâzımdır; aksi takdirde hakları tapu sicili ile sab't olmadıkcn oayiaşmadan hariç bı«akılacnklarflır 4 Satıs bedelî hemen veva vprilcn mühîet icînde ödenme?se İcra ve İfiis Kanunu'nun 133. rmddPM eeref?ince ihnlr fpshedilir. İki ihale arasmdaki farktan VP "HO fai?dan alıcı ve kefilleri me«ul tufulacak ve bic bir hükme hac»f kalmadan kenHjletinden t.ahM! edilecektir 5 Şartname. V.An tarihınden itibaren herkesin ijörebiimesı için dairede acık olup masrafı veri)di«:i takdirde isteven alıcıya bir önıefei etönderilebilir. 6 Satişa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatmı kabul etmiş sayılacaklan. başkaca bilgi almak isteyenlprin 1082/8 sayılı dosya numarasiyle memurluğumuza başvurmalan ilân olanur. (tc îf. K. 1261 8.11.1982 ( + ) îlgililer tâbirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basınj?4497) tLAN SARIYER ASLtYE HUKUK HAKtMLtĞfNDEN Dosya No: 980/594 Jstanbul Muhakemat Müdürlüğü tarafından Zahide Sağar, Kadriye Çalı vs. aleyhine ıkame olunan Tescil davasında: Davalılar ZAHtDE SAÖAR, KADRİYE ÇALI, ŞEVKİYE ATEŞALP'e Aktüel gazetesinin 7.7.1982 tarihli nüshasmda ilanen teblıgat yapümış duruşmaya gelmediklerinden ilanen gıyap tebliğine karar verilmiş olup yukanda adları yazılı davalılar tebliğ tarihinden itibaren 5 gün içinde itıraz etmedikleri, 22 arahk 1982 günü saat 10.30* da duruşmaya gelmedikleri veya bir vekile kendilerini temsit ettirmedikleri takdlrde duruşmanm gıyaplannda yapılıp karar verilecegi hususu tebliğ olunur. 28.10.1982 Prof. Dr. Hayrettin CEBECÎ'ye Huzur bnde Bir Tata özel otobuatum yemekler, Ortur tkramları servıs ve Vtergıler f latlanmıza dah.ldır 8EŞİKTAŞ Td 6110 74 6122(11 61 «2 26 Bx 26105 »NEK TAR. 16 m Kl OAK. KIO. • Nüfus cüzdanımı kaybettim. Geçersizdlr. Ayvaz HİÇKORKMAZ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle