Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 KASIM 1982 KÜLTÜRYAŞAM Tiyatro Yazarları Kongresi 17 kasımda Kültür Servisi Tiyatro Yazarları Derneği'nin olağan kongresi 17 kasım çarsamba günü saat 17.00'de Ga zetcciler Cemiyeti'nın Cağaloğlu'ndaki binasında yapılacak. Kongre gündeminde Vönetim Kunılu seçimlerînin yenilenmesi de yer alıvor. Kongreye sunulacak Yöne tim Kurulu çahşma raponanda, özellikle, Devlet ve Şehir Tiyatrolan ile yazar ilişkilerine genis yer veriliyor, özel tiyatrolara yapılan devlet yardımma değinilerek bu yardımm önümüzdeki hungi koşullar altında ya pılrpası gerektiği vurgulanıyor. Daha önce 5 kasımda yapılaeağı duyurulan kongre çogunluk sağlanamadığı için erteîenmişti. Curnhurivet 5 Başkentîen iki lokanta: 'Kristal' olan Washington, eskisini aratan Piknik nkara'nın Washıngton lokanta&jnı bilir misuuı? Geniş, rahat bır mekandaki bu seviyeli lo kanta, yıllar boyu Ankara'yı sayılı ziyaretlerimde sevdiğim, fırsat buldukça ugradığım yerlerden birıydi. Şimdi isim ve yöne tim değiştirerek Kristal Restaurant olmuş. Kimbilir ne zaman? Ankara'ya öyle az gidip geliyorum ki son yıllarda... Mekân yine aynı: karşınıza 'da?etkâr' bir Amerikan bar geliyor önce, sağa dönün ce tzun. geniş bir mekâna dağılmış, birbirinden rahat, özel bir konuşmava fırsat verecek mesafede uzak tutulmuş masalar sizi bekliyor. Mahmut Talj Öngören dostumla birlikte sakin, rahat bir ak'am yemeği için kapağı burava attığumza bayağı sevindik. ağız tadıyla atilla dorsay Hüvükteki Nar Aâacı Y S B AA 18Hiç konuş.madılar. Hiç birisinden en küçük bir ses, bir hışırtı çıkmıyordu. Yusuf bile îniltisini besmiş, kıpırdamadan top rağm üstünde ölü gîbi yatıyordu. Çukurovaya indi ineli ilk oiarak Aşık Ali'nin cam bir sigara iç meb istiyordu ki... Ah, şimdi bir sigara olsaydı. olsa da Ali onun dumanı nı ta ciğerinln köbüne kadar bir çekseydi, bir çekseydl, bir çekseydi. Ne ateş yaktılar, ne yemek geldi akıllanna, ne de saldıran sinek bulutla rınm farkında oldular, Sabaha kadar gözlerine bir damla uyku glrmeden öylece orada yattılar kal dılar, üstlerinden bir bölük Vnış geçlnceye kadar usul asul ışıyan göğe bak tılar. Gavurdağlarınm baş'na gün vurmuş, dağın doruğu bir sırça saray gibi balkıyordu. ya doya ağlac"»ijtan sonSarı, mor açmış, İnsan ra kendini insan yutan boyu, her ibirisl bir ağaç Memet upuzun boyuyla çıngıraklı yılanlarm aggibi sığırkuyruklarınm, ayağa fealkıp, eünln terzına atardı. Sabaha kagene birer ağaç gibi, pem siyle gözlerinl sildi, ötedar, o otomobilll adam. o be, mor, som mavL kırdeki çeltik arkma gitti kavaklı köy üstüne neler mızt el büyüklüğündekî yüzükoyun yere yatıp kurmamıştı... Elinden gel hatnıilerin, göbeğe kadar vüzünü yumdu. Onun ar se ahr eline bir top yaçıkmış pıtırıkların, dize kasmdan ötekiler de tıplım, köyün bu ucundan çıkan firezlerin arasınkısmı yaptılar. Sonra sıgirer, öbür ucundan çıdan hendekleri inip ctğırkuyruğu çiçeğinln yakardL karak, ağzma kadra suynmda bir halka olup dur la dolu çeltik arklarını at dular. Az sonra, nedense Ovanın ortasında dikilayarak ögleye doğru Ana yönlerini hep birden gün lip kalmışlardı tan yerl varzamn altma ulaştılar. doğuya, Düldül dağına ışıklarının alaca karanlıSıcak kızdırmıg. yolların döndüler. Düldül dağının ğmda. Memet uzun boytoyları fırın külüne dönda doruğuna gün vurmuş, nunu sağa sola durnıaraüştü. Anavarza kayadağın doruğu ışık içinde dan çevirerek bir şeyler hkları öntinden akan C.ey kalmış bir yıldız gibi yalp anyor, aradığım da sanhan ırmağınm vurduğu yalp ediyordu. ki bir türlü bulamıyordu. iptltilere boğulmuş, binYüzünde bellegi yıtıniş Yusuf her günkü gibi bir biçim ışık oyunlannbir hal vardı. Ötekiler de bu sabah da iyiydl, ne da gözlerini kamaştırıyor onun belleği yitmiş haliüşüyor, ne de yanıyordu. Birbirlerinin yüzüne bir türlü bakamryorlardı. Me Bu ovada bir insan, bir h a ^ a n , bîr kuş, met çocuksa. başını hiç yerden kaldırmıyordu. Yıl bir kelebek, bu sıcakta ortalık çatır çalarca bir zulümün kapıtır yanarken canını bu yeşilden patlamış smda çobanlık yapmış, o büyücek alanın kıyısma kendi atardı. zulüm onun tekmil hakettiği paraları yemiş. ama onu dünkü gibi kimne takılmışlar. ona öyküdu. Irmak burada durse açağılamamrştı. îçinnür gibi izliyorlardı yapgun. bir ışık seli gibi ova deki dert onun yüregini tıklarım. Memet bir ara yı doldurmuş akıyordu. gittikçe acıtıyor, ne yadurdu, yttzti aradığım Suyun yarmdan, bir sel pacağını bilemiyordu. O bulmuşcana ışıladı. Ooyuğunun içinden yürüradam onları aşagıladıkca nunla tfirlikte ötekilerin lerken uzaklardan gözleküçülüp bir topak kalan de yüzü ışıladı. Memet rine yemyeşil ,yeşili büMemede. umarsızlıktan gülümseyerek onların yü tün bir anda serinleten kıvranan Hösüğe. utan?üne baktıktan sonra yö bir bostan gördüler. Ter cınaan kaçatak delily;*Künü Anavarza kayahklaiçinde kalmışlar. körük gi rayan Asık Alijo." yerde fına döndii yürüdü. Ötebi soluyorlardı. Bu anda tozlarm içinde iniltisınu ••kilerde gülümseyerek ogözlerinl bostandan alabir çığlık gibi köyVefe*n*' • ntth ârKasma • düşrülcr. rak Yusufa baktılar. BuYusuf a acıyordu. BaglanMemet çocuk oldugu yer gün daha hasta.lanman<a belki de bu yaşa geldc bir süre bekledi. başı mıştı. Oysa her gün kuşdiler geieli hiç böyle onur yerde düşünüyordu. Sonluklayın, yanıyorum. dokırıcı bir iş gelmemişti. ra birden başını kaldırıp nuyorum. dlye Yusuf ken BıraksaİRr tek başma şu o da ötekilerin ardınca dlni yere, atıverirdi. Hiç karşıki Anavarza kayagittî. koşarak öndekilere bir şey söylemeden ayakhklanna gider. orada doulaştı. ları aldı onları doğru bos tana götürdü. Herhangi bir amaçla oraya gitmiyorlardı. öyle bir içgüdü, kuşlardaki gibi. Bu ovada bir İnsan. bir hayvan. bir kuş, kelebeb bu sıcak ta, ortalık çatır çatır yanarken canını bu yeşilden patlamış büyücek alamn kıyısına kendiliğin den atardı. Sıcakta oriraiş kalay gibi akan, ovada ne kadar ışık varsa hepsini toplayıp gözlerine yansıtan ırmağa gitmezlerdi de, üstelik oradan kaçarlardı, bu yeşll alana abm ederlerdl. Yılanlar, börtü böcek bile bu yeşil alanın kıyılarına doluşurdu. Kırlangıçlar, binlerce, bostanm üstünde, kanat kanada ok gibi uçaşarak dolaşırlar, bulut bulut sinekleri avlarlardı. Bostanm kıyısma geyanyana durdular, ( Hp ' burunlanna patlamış ye şllin, bataklık kokusuna. ilkmiş su kokusuna ben zeyen kokusu geldi, derin derin soludular bu kokuyu. Bostanm Içl ıpıssızdı, karpuzlar, kavunlar gelişmiş, dizboyu teveklerin arasına ala, kara, sapsan yatmışlar dı, çok üstüste. Kabak tevekleri tarlanm sağ kı yısındaki uîu salkım sö ğüdün yanındaki büyük çardağın altmdan ta kı yıya kadar, sarı çiçeklerini açmış uzanmışlar dı. Çardağın altında uzanıp yatmış bir adam ilişti gözlerine ya, ne yapsınlardı adamı. Höstik: «Çardağın yanma, şu salkım söğüdün gölgesi ne iitsek nasıl olur ola?» Metnet çekinerek: «Ne îşimiz var orda? Bu Çukurova adamı bir hoş olmuş. Gelin şurada oturalım da, şu arkın başmda karnımızı doyuralım,* dîye onu kolundan tuttu. «Haydi şuraya oturalım.» Yusuf: «Kimbilir,» diye bir deri bir kemik kalmış, upuzun, sapsan yüzüyle gülümsedi. Dişleri apak, upuzundu. «Kimbilir, o sögüdün gölgesi ne serindir. Bakın, çardaftm altında da küçücük bij adam...» «Yani küçücük bîr adam olmuşsa ne olmuş? Bak. tüfeğl de çardağın direğine asılı, iyice gözi) nü aç da bak bakalım.» A Desen: Sadık KAKAMUSTAFA Piyanist Banu Sözüar Düsseîdorf'da resital veriyor KüJtür Servisi Piyanist Banu Sözüar, 14 kasım pazar günü Federal Almanya' nm Düsseldorf kentinde, ta nınmış resital salonlarından «Palais Wittgenstein»da bir resilal verecek. El<im ayı içinde îstanbul" da Devlet Senfoni Orkestra sı eçliğinde konserler, Avus turya Kültür Of'isi'nde bir resifal veren piyanist Banu Sözüar, geçen mayısta Grevenbroich kentinde de bir resital vermiş ve olumlu eOeştiriler almıştı. Eleştir ınenlerden biri, Sözüar'm Schumann yorumuyla ilgili oiarak şunlan yazmışti: «Sö züar birbirinden değişik ka rakterleri çizmede, metamorfozlarla ve ziyadesiyle derinlere inen akorlar dizgisiyle dolu en son varyasyondan ta koda'ya kadar. büyük sanatçı gücünü gösterdi.» Kristal'in zengin bir me DUSÜ var. Yemek yediğimizde yazmayı düşünme diğim için pek not almadım ama Türk mutfağmtian başlayıp Borç, Karskı. Kievski gibi Rus yemeklerinden geçerek Fran sız mutfagında noktalanan çeşıtleri bir hayli zen gin... Önce birer Borç çorbası tattık. Istanbul'da Rejans'ta içebıleceginiz Borç'u aratmayan lezzetteydi, bu tipik Rus yemeği... Sonra ben. listedeki esk* ismini korumuş olan bir «VVashington usulü Turnödo» yedim. özel bir sosla, kenarlan hafif kızartılarak pişirilmiş bu bonfile, son aylarda yedi ğim en lezzetli et yemek lerinden biriydi diyebilırim Bu arada, öngören 'ın inanılmaz büyüklükte gelen piliç ızgarasında da gözüm kaldı... Sonra ben, çok sevdiğim bir Krem şantiyili kestane tatlısı yedim. Tüpten sı, "fe'ılîırak şeritler lıalinde servis edilen kestgne tat lısi üzerine bol krem şan tiyiyle sunulan bu tatlıyı, depişik taüılar arayanlâra cgutlerim. Mahmut Ta 1 ise bir «çukulatalı par1 fe» yedi. Çukulatalı tatiı lara ve dondurmaya olan aleriime karşın, biraz tat tığım bu tatlının da birın cı Sınıf olduğunu söyleye bilirim... Salata, bır dub le votka ve bir bira birer d'j kahve içerek tamamla dığımız bu yemeğe 3700 lırayı bulan bir fatura l servis ve vergiyle birlikte) geldiğini de ekleyeyim... ANKARA ANILARI VE PİKNİK LOKANTASI Ankara'nm göbeğindeki Piknik Restaurant, yıllar yılı bu kente geldiğim do ve özellikle yalnız ve acele yemek yemek duru raviida. oldugumda uğradı gıro bir yerdi. Bir zaman larm o devasâ geniş Piknık'ini anımsıyorum. 6O'lı yıl'ann sonuydu ve ben yurt gezilerimde ne yapıp edip yolumu başkente düşürür ve gider oyun seyrederdim: Küçük Tiyatro'da «Cephede Piknik» veya «Düşman Çi. çek Göndermez»i, Üçüncü Tiyatro'da Camus'nün «Kaligula» oyununda Kar tal Tıbet'i izleyip Istanbul'daki sanat merakhsı arkadaşlara kasılmak, ka çınlacak fırsat değildı. îki oyun arası veya bir oyunla bir dost ziyareti aras' yemekler çokluk Piknik'te geçerdi. O cıvıl cıvj kalabalığı görmek, o kcskoca birtabakta bol .Rijav ve p,atat.es tavşyla t gelen ve yumuşaklığı garantili olan Şişî tatmak, mevaimiyse çok sevdiğim yaym balığını denemek, bayıldığım şeylerdi. Piknik de zamanla degişti. Bilindigi gibi önce ıkiyo ayrıldı. Bir yanda modaya uyarak 'ayaküstü' yemek ve günün modas> hamburger, 'çizburger' dönerli sandviç gibi şeyler veren bir bölüm, diğer yanda eskl Piknik havasmı sürdürmeye çalışan, daha küçük (eskısi ne kıyasla daha küçük) Pikııik Restaurant... Liste yinb eski havasını ve çeşitleri içeriyor. Çeşitli salatalar, tavalar, zeytinyağ lılar, pilav ve tavuklar, ız gaıalar, özel yemekler, bahklar, taüılar, meyveler derken bir hayli zen gin... Herşey hergün bu lupmuyor (sözgelimi yayın balığı yoktu). günün yemekleri oiarak ise Çoban kavurma, lüfer ızgara palamut buğulama vardı. Hıçbirini canım çek mediği (ve Ankaıa'da ba lık yiyen şaşkın Istanbul lu durumuna da duşmek istemediğım) için, ben yine klaslkleri yeğledim... Çoıba garsonun birkaç kez yinelemesine karşın aniayamadığım tuhaf bir isme sahipti. ama sonuç oiarak bal gibi bizim du ğün çorbasıydı bu... Şiş, v'ne bol garaitürlü geliyordu, ama bir zamanlarin Piknik şişlerinin yumuşaklığından biraz yitir mis gibi geldi bana... Ta vuk yeıaekleri arasmBarj denediğim Çerkes tavu|:unun' ise bol cevizli sosu arasındaki tavuk mik tar pek azdı. Velhasıl es ki Piknik biraz tarihe ka romış gibi geldi bana... Yine de, servisin çok hız h ve kibar, Piknik'in de hâlâ çok ucuz bir yer oldujiŞrunu eklemeliyim: bir mtıyve suyuyla birlikte yukardaki yemeğe 500 li ras'i biraz aşan bir hesap geidi... Yardım için 21 özel tiyatro daha başvurdu ANKARA, (a.a.) Özel tıyatrolara yapılacak yardımlara ilişkın yönetmehğe geçici ek madde eklenmesinden sonra, Kültür ve Turizm 3akanlığı'na foplant yirmi Btf özel tiyatro başvurdu. Başvuıan tıyatrolar ara|ında, ( «çSlrl^ Snrnri . Engin Ozzar, lale öraloğîu, Kisa Sererli • Tolga Aşkıner, SevimTevfik Geîpnbe Tiyatrolan bulunuyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan verilen bilgıye göre, Dnğerlendirme Kurulu 26 Kasım cuma günü toplanaralc başvuruları gözden geçirccek ve ozel tıyatrolara yapılacak jardımlan saptayacâk SÜRECEK CelaiüSTBR GOSTERFnın kasım sayısında Murat Belge'nin Isınet Ozel'le söyleşisi yer alıyor. Dergide «Dişlerimiz Arasındaki Ceset» adlı bir şiirı de yer alan Ismet Ozel, «Evet, Isyan»dan bııgünlere uzanan sanatınin ftelişme sürecını dile getirıyor, şiır anlayışım açıklıyor: «Evet, gercekliğe do&ru insanın atıhmıdır şiir. O yola girilebilecegini gösterir, ama oraya götürmez. Sürle gerçeklige vanlacağını söylcmek safsatadır. Şiir bizi donatır, cesaret verir gerçekük arayışımizda, ama bize eerçekli&i göstermez.» Yine aynı say]da, Cemal Süreya vayadigıımz günlenn en eü/e! asl<. şuriennden.bırini yazmısYıkıcı bir aşk bu Yıkıyor millptin ortasına Tutku yükünö. Bölücü bir aşk. Ekmeği suyıı bölüyor Her giin üç öğün. YAZKO ÇEVIRI'nın kasım aratık sayısında Latin Amerikalı o?anlardan slır çevirileri, Fatih Ozgüven'in Ece Ayhan'dan Ingilizceye çevirdiğı siirier. Bulatoviç, Plrandcllo, Aivaro ve Borses'in öyküieri ve Ayşenur Kocatopçu'nun Brpcht'den «BaaN çevirisi sunuluyor. Derginin Inceleme bölumunde ağıriık. Murat Belge'nin ariris yazısıvla birlikte sunulan C. W. E. Bigsby'nın «Popüler KültOr Politikaları» yazısında. Bigsby'nin çagımızda kitle kültürünün bir kiiltürsüzliik» oldugunu ileri sürerken popöler ya da kitlesel olmanın 'He de duzev düsüklügüylp bir tutulmaması gerektiftim belirttifti bu inceleme. son vıüarda vaşadığımiz kültür sürecine değgın ba?ı sorular taşıması açısından da bi7i yakından ilgilendıriyor. YAZKO EDEBIYATın kasım 1982 tarihli 25 sayısı şiirlerle açılıyor gene. SK. Aksal. Başaran. Turgut Uyar. Melin Eîoğlu, Tevfik Akdağ Metin Demirtaş. Afşar Timuçin. Abdülkadir Bulut. Hüseyln YurttcS. Raif Özben Ismail Uyarogtu. Seyyit Nezir Möslim Çeük Hüseyin Ferhad, Yaşar Miraç Adnan Azar Turgay Fişekçi ve Hüseyin Haydar'dan şürler var bu sayıda. Abdülkadir Bulut «Arkadaşlara Dair Küçük Bir Şür»de SÖyle diyor usulcas Şiir Sı&dırmaktır bir çocugun aJnına Ne varsa dünyada İTiyata dair. TÜRKIYE YAZILARI'nm bu aykl sayısmda, Murat 3arkın'ın «Türkiye'de Aydm Sorunu» konulu incelemesinin llk böi lümü yer alıyor. Inceleme önümüzdeki sayıda da sürecek. Nizamettin Ugur ise, «Tarih Şiirle mi Başlar?» adlı yazısında, Toktamış Ateş'in Yaşantı Sanat Kitaplan Derleme Ürünler Dizısi l'de yayımlanan «Şiir ve Tarilı» başlıkh yazısını eleştiriyor. geııel oiarak maddeci tarih anlayışından, o/el oiarak da George Thomson'dan yola çıkarak tarih kavramma açıklık getirmeye, tarıhin nerede, şiirin nerede başladıgını ortaya koymaya çalışıyor. ÇAGDAŞ ELEŞTIRI'de. Fflruzan. Ozellikle de sanatçının «Gecenin Oteki Yüzü» adlı vapıtı üzerine bir söyleşi önemli bır ver tutuyor. Tahsin Yücel. Sükran Kurdakul, Esin Eyfiboğlıı, Osman Senemoğlu ve Feyza Zaim'in katıldtklan söyleşlde Füru?an, sözkonusu yapıtıyla ilgi'i sorulan yanıtlarken işledigi anneçocuk ilişkisi. cin«elük, sevgi gibi temalara açıklık getiriyor. Bu yararh söyleşinin amacmı başlanKiçta Tahsin Yüce! şöyle açıklıyon «Bizim yazınımızda öykflnün ayn bir veri var. Föruzan da, hiç defrilse bana g5re, fiykücflIö£ümüzü onurlandırmıs bîr yazar. Ama RPrp&incp değerîendirilmiş, yorumlanmış bir yazarımtz mı? Sanmıyortım Ülkemİ7de ya7\n elpştîrmeni bulunmadıgrı hep sfiylenir, Var otmasına var ama yazarlanmız Oyprinde ayrıntılı blçimdo durma BP!eneğimİ7 rok. Bu bakımdan, yazarlanmızla yapıtlan üzerinde geniş çaplı sövies'ler rapmak daha bir Snem kazanır hîç deSilse.» SANAT DERGIST'nin 1 kasım tarihii sayısmda, «Okumaya Başlamaklconulu bir soruşturmaya yer verilmis Emre Kongar'ın «Okuyabllmeyi Başarmak Türkiye'de Gerçek Bir Mudzedir» başlıgtm faşıyan yazısıyla girilen sorustunnada Okeay Akbai. Gülten Akın Sabahattln Kudrei Aksal, Hulki Aktunc. Necati Cnınalı, Fer ruh Doğan, Konur Ertop, Selim herf. Hal dun Taner, Nazlı Eray ve Hllmi Yavu7 «Okumaya nasıl basladınız? Öncelerl np tür kitaolar okuyorcîunuz? Sizi derrnder etklleyen yapıt ya da yapıtlar hangiler oldu?» gibi soruları yanıtlamışlar. VARLTK'm kasım 1982 sayTsmm îlk bölümü Atatürk'ün ölüm yildönümö dola yısıyla Atatürkie ilgilî yazılara aynlmıs Özellikle. Mahmut Alptekin'in «Atatürk'ü Anma, Ulusal Bayramlan Kutlama Törenleri Üstüne» yazısı, sanınz bu konuda çok kişinin duygu ve düşüncelerini yansıtıyor. GEL ETME EYLEME FARESİ.CIK DIŞARL HAYAT BOYU ORADA HEPiMiZ SCMı ÖZLEDİK. BAK KEDİ BİLE BURAEJA 5ENİ BEKÜYOR KİMKİMI DİANA. kaıjna nam gib» übü Oİomanj Bu gün qa2etede TU66Aoin revnı BehicAK Heıe sen SEYYAL bir görsen... NECOnunfcı BİZ de \ph\\m.