Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet 10 30 KASIM 1981 Devlet, tiyatrolara yardım etmeli ALt SİR.MEV Sayın Genco Erkal. bugün Tftrk Tıyatrosumm genel sorunlan nelerdir, ona blr deçinelim. GENCO ERKAL 601ı yularda Türk Tiyatrosunda büyük bir canlılık göriildü. Özeîlikle 63'te başlayan iierici Tiyatro Hareketi, ki bu Arena Tiyatrosu ile, Asaf Çiyiltepe'nin enderliğinde başlamıştır. Bu hareket, Türk Tiyatrosuna büyük bir canlılık, büyuk b;r hareketlilik kazandırdı. Daha sonra 701i yıllarda bunalım yıllan başladı. Bunun nedenlen üzerinde çofc konuşıüdu. çeşitli etkenlerden sözedildi. özellikle televizyonun gelişi, herke6in evine yeni bir oyuncağm g:rişi. Ve bu yeni oyuncağın çok cazip oluşu yüzürıden tiyatro sallantıya girdi. Şimdi bu e:ken artık o kadar önemli değıl, birazcık da televizyon programlarımr. nitelik düşüklüğünden ötürü, bir de artüc kaıuksandığından ötürü, ciddi bir rakip değil, Tiyatroya. Buııun dışında, şunu da söylernek gerckir. Her köşe başında bir tiyatro açılır oldu. Yani tiyatro sayısı bircen, oyuıicu, yönetmen, yazar, maizemesinin k;\ldıramayacağı kadar çoğaldı. Kadroîar zayıfladT Her önüne gelen tiyatro açtı. Her eli kalem tutan bir haîta içinde bir oytın yazıp, piyasaya sürmeye başiadı. O yüzden, genel olarak. tiyatronun kalitesi diiştü. SaMyonım, seylrciyi tiyatrodan uzaklaştıran biraz da bu nedenler oldu. Şöyle bir sorun da var. Tiyatro, her zaman, sanatçrya rahat bir yaşam sağlamayan bir meslek olr.rak kaldı. Her zaman başka işler daha çok para getirdi. Bu 60.1ı yıiların iıeyecanı geçince, göriildü ki, o yıllarda tiyatroyu yürüten 'ço:; genç, çok heyecanlı. çoğunluğu da amatör tiyatrodan gelmiş «lemanlar evlenip çoluk çocuk sahioi olmaya başlayınca, aileler lcurulunca. tiyatroyu sürdürernez, tiyatrodan aldıklan parayla geçinemez olaular. Eu yapı da sağlıksız bır yapı tabii, dedigim gibi, çok büyük b:r patlama, büyük bir genişlemenin sonucn dökülmeler başladı. Ve işte şimdi artık her gece perdelerini açan tiyatrolar, daha önce fcözünü ettiğim yıllardakinin altıda, yedide birine düşmüş oldu. ödenekli tiyatrolan sözkonusu edersek, kalıplaşmış akademi'i •bir stil, görülüyor, özellikle Devlet Tiyatrosunda. Ve Devlet Tiyatrosu kendini yenilemeyen. hep ayru çarkın içinde dör.en, karıımca kendi düzeyinin gerisine düşen bir görünümd*. Şehir Tiyatrolan. yerinden yönetim içinde bir silkinme, bir atılım gösterdi. Fakat son yillarda, bu atıhmın geriye döndürüldüğünü görüyoruz. Bu kurumun genel sanat yönetmeni geçenlerde yaptıgı bir konuşmada, tiyatroyu «çagdışı bir bıçimde» yönettigini söyleyip, üstüne bir de kahkaha patlatmış. Bu konuda başka bir yoruma gerek yok sanırım. StRMEN Bir sonı sornıak istiyorum, tiyatrolanmızın fjcnel sorunlan ile Usili olarak. ödenekli tiyatroları suçlamak icin srtylemiyorum, yalnız ödenekli tiyatroların buçün içine düştüğü durumun bir nedeni de siyasi iktidar detiflkliUerinde cloğan baskılar buralarda çok fazla etkili oldu ealiba. Öyle değil mi? ERKAL Buna k&UUyorum. Iktidariann sanat kurumlarının özşrürlügüne. sanatsal çizgilerine kanşmaması, rahatça, özgürce yaratabilecekleri bir ortam saglaması gerektiği karusındayım. Ama bu tiyatrolara yapılan çeşitli vönlendirmeler, baskılar zaten Türkiye'nin genelinden soyutlanamaz. Bütün kurumlarda nasü o etki \ar ise, değişik iktidarlar tiyatrolan da o yönde kullandılar. GENCO ERKAL CumhuriYet SORDU YANITLADf GENCO ERKAL: TİYATRO UYGAR YAŞAM DÜZEYİ SAĞLAMAYAN BİR MESLEK Arkadaşımu Sirmen (solda), Genco F.rkal ilr \H Genco Erkcl kimdir? I938'de latanbul'da dogdu. Galatasuray Lısesi. Hobert College ve Edehiyat Fakültesi Psikoloji Bölumü'nde okudu. Dönernin ı ; bırakan tiyatro loplulugu, Genç Oyuncu.lar'ın kurucuları arasınâa yer alarak amatör tıyatro hayatına başiadı. Profesyonellige 1959c'O sezonunda Kent Oyuncuları'nda başladı. Sırasıyla Arena, Gülrız Sururi . Engın Cezzar ve AST'ta oynadı. 15S9'da Dostlar Tiyatrosunu kıırdu. En İyi Oyuncu ve Ert iyi Yönetmen dallarında İlhan ishender Armagamnı, iki kez aldı. Sanatsevenler Dernegi En İyi Erkek Oyuncu Odülünü aldı Tiyatro Dergisi tarafından i!:i kez Yıhn Oyuncusu seçildi. Bedrettin Cörnert Sanat Ödülü'nü, iki kez de Sanatsevenler Dernegi Jüri Özel Ödülü'nü aldı göröşârken... "İstanbuVda tiyatro salonları yok oluyor,, StRMEN' Şimdi pfendim. 601ı yıllarda baüayıp da bugüne dc^in çahşmalannı. çabalarını sürdürebiien hangi tivaıroları anunsıvorsunuz? ERKAL Özel tiyatroiardan şu anda ayakta kalabüenlerden Kent Ovunculan'nı, Ankara Sanat Tiyatrosu'nu sayabilirim. Onun dışmda Gazanfer Özcan Tiyatrosu ilk aklıma gelerüerden. Gene uzun jnllar hizmet vermiş olan. şu anda tiyatrosunu kapatmış olanlardan Dormen Tiyatrosu. Gülriz Sururi Engin Cezzar Tiyatrosu, Nisa Serezli Tiyatrosu .. StRMEN Peki. Sayın Genco Erkal. Gazanfer öıcan Tiyatrosu, biraz bulvar tiyatrosu türunde. Kent Oyunculan ayakta kalmayı basardılar. Zannediyorum tiyatroların r.(,üışında bazı destekler saçladılar. Siz acaba. Dostlar Tiyatrosu olarak ayakta kalmayı nasıl basardınız ve bunun için hangi ilkelerden hareket ettiniz? ERKAL Sanat anlayışımızdan, tiyatro anlayışımızdan, ödün vermemeyi baş üke edindil:. Gerçekten güç koşullar içinde sürtiürdük, süruürmekteyiz. Sürdüremiyoruz da diyebilirim, çünkü üç yıl öncesme kadar Dostlar Tiyatrosu sürekii tijatro yapıyordu, yani kadrosuna oniki ay maaş vererek devamlı tiyatro yan biliyordu. Son üç yüdır prodüksıyon tiyatrosu biçimine dönüşmek zorunda kaldı. Aradaki fark söyle oluyor: Dostlar Tiyatrosunun süre'di bir kadrosu vok artık. her yıl oynanacatc oyun. kaç oyuncu gerektiriyorsa. ne gibi nitelikte oyuncular gerektiriyorsa. sırf o oyun için anlaşma vapılıyor, oyuncularia. Ve oyun biTtigi zaman da tiyatroyla o oyuncular arasındaki ilişki kopuyor. Tabi, aynı göriişü paylaştığımız ve uzun yülar bırlıkte çalıştığımız dostlarla çahşmaya öncelik "lanıyoruz ama Dostlar Tiyatrosunun sürekliliği, bu bakımdan, bir ölçüde geride ka'.mış oldu. Önümüzdeki yıllarda yüıe sürekliliğe dönebilecek miyiz bilmi yorum. Büyük güçlükler var. Bunlar genellikle parasal sıkıntılar. Bazı tiyatrolann bir takım desteklerle bir takım ısler yaptıklarını söylediniz. Bizim seyircimizden başka destegimiz olmadı. İzleyicilerimiz, bizi hiçbir zaman yalnız bırakmadılar ve bu güç koşullarda ayakta kalabildiysek bunu. onların destefi ve ilgisine borçluyuz. StRMEN Şimdi Istcrsenir, özel tiyatroların sorunlarına somut olarak girrlim. Yani salon sorunıı. mali sorunlar banlara değinellm. ERKAL Salon sorumı tabü bizim için en büyük sorunlardan biri. Şöyle bir geriye bakıyorum. Onüç yıldır Dostlar Tiyatrosu sürüyor, onbir kez salon değiştirmisiz, yani biz göçebe bir tiyatroyuz, bunu böyiece kabullenmek gerekir. Harbiye'deki Yapı Endüstri Merkezi'nde başladık. Küçük Sahne'ye geçtik. Dorrcen Tiyatrosuna geçtik, Elhamra Salonuna geçtik. tekrar Küçük Sahne'ye geçtik, Ümit Tiyatrosuna gittik, Sinematek Salonuna gittik. Bir ara Atarürk Kültür Merkezi'nde de oyun sergîledik. İki yıl önce Venüs Sineması, daha sonra Harbiye Şehir Tiyatrosu. Geçen yıl sonunda da sanıyorum uzunca biT süre için Baro Han'm altındaki eski Oraloğlu Tiyatrosuna geldik. Şu onüç yıla geri dönüp bakarsak her sezonun sonunüa, yaz aylarında en önemli sorun, acaba gelecek yü eylülde provaya nerede başlayalumun sanatına en ufak katkısı, yaran olmamıştır, olamaz da. Tiyatro sanatı ancak sınırsız bir özgürlük ortamında yeşerip gelişebilir. Devletin görevi, bu ortamı saglamak. sanatın ve düşüncenin özgürlüğünü güvence altına almak olmalıdır. Geçmiş iktidarların tiyatro sanatıyla ilişkilerini düşünüyorum da. yanlıs ilkeler, yanlış ölçüler koyup, tiyatrolar arasmda yapay farklılıklar yaratmaktansa, yardım alan tıyatroyla almayan tiyatro arasında haksız rekabet koşulları. büyiık uçunjmlar oluşturmaktansa, devletin bütür. özel tiyatrolara, hiçbir ayınm gözetmeden, eşit blçimde desteirte bulunmas:nı en az zararU yol o'.avak gortiyorum. Oynaniakta olduğumuz oyunun ilk gecesinds elektrix kesintisi yüzünden oyun yanda kaldı. Bir ier.eratör aldık. Şimdi bu naal bir tasarruf anlayışıdır ki tasarruf adına yapılan kesmtiyi gidermek için insanlar daha çok enerji tüketmek zorunda kalıyorlar. Dev'.et özel tiyatrolara yardım etmek istiyorsa, önce oyun saatlerinde elektriğimizi kesmesin. 2...«Dovul çalıyor, zurna çahyor... Emmi uşaklarınm evinde düğün var; İbe'nin og lu Memed Çolak Hallo'nurı kızı Şehriban'la evleniyor.. Türkmen'in gelenegı daha bozulmamış, dışardan kız a^ nııyor, vermiyorlar... İbe ile Çolak Ha'Jo sedırde yaii >rana oturuyor. Gelen konuklara «hoşgeldin* ediyorlar; ağırlama görevi gençlere ait... tbe'nin evi ile Çolak Hallo'nun evi alın alına. Davul sesi, zurna sesı, bir o yana, bir bu yana gelip gelıp gidiyor. Zurna «kııu havası» çalıyor, ayrı evlerce Memed'le Şehrıban'ın elîenne, ayaklarına kuıa yakıyorlar... Dışarda yaman bir ateş yanıyor. Avşar gençleri, Türlsmen getıçleri el eie, kol koia halay çekiyor, sinsın oynuyorlar. Memed'ın küçüğü Kaso, bir küp şarap içmis, zom olmuş... Ertesi günü Şehriban'i albır ata bındiriyorlar. Dügun alayı, köyün içindo silah & ta ata İbe'nin kapısma geliyor. Memed, sivige (çatıya) çıkmış bekliyor; sol elinde ki mendiUe agzını kapıyor, sağ elinde kırmızı, ıri bir elma var. Kan kardeşinin elinde de bır mendil dolusu kuru üzüra, kuru dut, bo zuk para... Memed, elmayı Şenriban'm tam kafasuıa nişan alıyor atıyor; kan kardeşi dolu mendıli yukardan aşagıya boşaltıyor... Eu arada silahlar patlıyor, bayrak dire|inın tepesındekı so gana nişan alınıyor. Gelini eve alıyorlar. Ardından Memed'le kan kardeşinı ae saklandıkları yerden bulup davul zurna ile getiriyorlar. Kan kardeşi gelinle damadı kutladıktan sonra evden ayrılıyor. Memed'le Şehriban eriyor muradına... İLK ÖLDÜRME ULAY1 İbe'nin oflu Memed Karakuş, Şehriban'la evlenmesmden sonra, ilk öldürme olaymdan önce tuttuğu anı del terinde şuruarı yazıyor: «Şehriban'la evlendigimiıde ben 15 • 16 yaşUrındaydırn, Şehriban benden birkaç yaş küçüktü... Evliliğimizden sonra amcamlarta ılirligimiı bozuldu. Amcam Çoiak Hallo ve oğulları, hiç bir nedeni yakken. sık sık evunizi basıyor, annemi, babanu dii\üyorlardı. 1947 yuuun nlsan ayıydı... Çolak HaUo'Iarla yine bir dövüşünıiiz oldu... Kavgadan sonra, akşam ben o sıkıntı ile uyurken düşümde bir yılan öldürdüm... Yüamn katasını kaldırıp kaldırıp haluyorum.. Elimdeki yılan değil, Şehriban'ın kardeşi Rıza Çavnş'un başı... Sabahleyin düşümü Şehriban a açtım.. Git, babana, kardeşl«rine »öyle, buçün biıc bulaşnıasınlar.. Kötü bir rüja gördiim, bujjün uzak dursunlar bizden dedim... Kardeşim Aziz'le kalktık, gömütlüğttn yamacındaki kıraç tarlajı sürmeye gittik. Benim belimde tabanca var, Aziz'de de iri keskin bir kama.. üküzleri koştuk, ama benim içimde bir sıkıntı var.. Sanki bir bela dolaşıyor yamacımuda... kuşluk vaktt oldu.. Bir baktık, köydcn bir feryat, bir figan koptu... Ananun. babamın sesiydi.. Öküzieri durdurduk liöye doğru koştuk. Amcamın oğlu Rıza Çavuj ile amcam Hüseyin de yandald tarlada çift sürüyorlardı. Onlar da ko$tular. Tam RömütlüKe gel dik, kardeşim Aziz'le amcam Hüsevin arasmda bir kapışma oldu. Amcam Hüserin. Aziz'l altın» almıs bofaıını sıkıyordu. AzU can havllyle belirden çıkardığı kamayı ona sapladı. Ben de o anda ne olduğunu bilçmeden tabancayı ateşledim. kıırfun ameam Hü«evin'e rastladı: »ere serilerek can verdl, amcam. Bir baktım, Rna Çavns Mustafa EKMEKÇİ Cesitleme... rofesör Sedat Veyis Örnek'in ölümünün birinci yıldönümü günü, DTCF Tiyatro Bölümü öğreneilert, or.un «Türk ha'.kbilimi» atilı yapıtından uyarlanan «Ölüm doğum • evlenme» adlı oyunu oynadılar. Kurguyönetim; Yeşım Müderrisoğlu'nun, sahne denetimi, Ergin Orbey'in. Ergin Orbey ile öğrencileri, «Belıçelerle Kurtuluş Savaşı» oyunundan sonra, bu oyunu da gerçekten iyı oynadılar. Gülerken gözlerimden yaşlar boşandı. TV yöneticilerinin aküları varsa, bu oyunu da, tüm vatandaşlara gösterirler. «Belgelerle Kurtulus Savaşi» nasıl beğenilmişti? Bu da öyle. Oyunu, Uyatro Kursüsü Uygulama Sahnesmde seyrettık. FalcülU Dekanı Prof. Yaşar Yücel ile Prol. Sevda Şener, daha bir ögretim üjesi, önce konuşmalar yaptılar. Sonra, Sedat Veyis Örnek'in Anadolu'nun çeşitli yörelerinden çeKtiği, dogumevlenmeölümle ilgili renkli fotograflar gösterilai. Sonra da gençler, oyunv» oynadılar. Tahs'o Saraç, Necati Zekeriya, Ayhan Cermen birliktev4 .Secati Zekeriya, genç oyuncuları Üsküp'e çağır. düşünüyor. O da oyunu çok sevdi. Ögrencileri, Seda /eyia Ornek'i yaşattılar. Sevda Şener; Sedat Veyis örnek bir yerlerden bist »eyTedJyordur, dedi Metin And, DTCF Tiyatrosuna «1'oUsul TlyMrosu» diyor. Öyle ya, parası yok pulu yok. Oyunu da paralı göstermıyorlar. Kimi öğrenciler, apartman komşulanm, arkadaşlannı çağırmışlar. Biz de oyunculardan Rengın Samurçay'ın çağrılısıydık.. Cuma günü sabah, Mamak'ta TÖBDER duruşmasındaydım. Almanya'dan gelen genç bir Aiman avukat da duruşmayı izledi. Avukatlar savunma yapıyorlardı. Once Halit Çelenk konuştu. Ardından srrayla, Şükrü Günel, İlhan Dişçi, Günfer Kftradeniz, yazılı savunmayı oıcudular. Duruşma sırasmda sanık öğretmenlerden llhami Şen, yargıca elini kaldırarak, hasta oldugutıu haber verdi. Yargıç, İlhami Şen'in cuşarı çücanlmasına ızın verdı. Hastalanan öğretmen, az sonra döndü, yerine oturdu. Yüzü sapsarıydı. Soruşturdum, tansiyonu çısmış, Duruşma Ditince, arkadaşları koluna girip götürdüler. Alman avukat Dr. Jurgen Fisher'e, konuşmalan bir öğretmen çevirdi. Fisher, yargıcın izniyle, dinleyicüer arasına degü, gazetecilerin, avukatlarııı arasına orurfaîdu. Böyiece, duruşmayı rahat izledi. Ancak, duruşma sırasında konuşmak yasak olduğu için, çevirmea sözlerin Alraancasını kağıda yazıp, Fisher'in önüne koyuyordu. Alman avukata, 141142'yi anlatmak epeyce zor oldu. Arada, Fisherle azıcık konuştuk. Franklurt'ta, «Alman Avukatlar Birliği»nin üyesiymiş. Birligin 1500 üyesi varraış. Alman Öğretmenler Birliği ile Avukatlar Birllği, oraüa dayanışma içindeymiş. Birlik, Türkiye'deki TÖBDER davasını izlemek için, Dr. Jurgen Fişher'i, tUm masralıarını karşılayarak göndermiş... Alman avukat Dr. Jurgen Fisher, sanıklara savunma için tarnnan onbeşer tiakikahlt süreyi az bulduğunu söyledl Yugoslav Büyükelçi Recep Ciha, cuma günü Öğleyin Büyükelçilikte, Yugoslavya'nın Kurtuluşunun kırk birinci yüdönümü dolayısıyle bir kokteyl verdl. MGK üyesi Nurettin Ersin, Devlet Bakanı İlnan Öztrak, İçişleri Bakanı Selahattin Çetiner, Saglılc Bekanı Necmeddin Ayanoğlu da oradaydı. Öğle saatinde verilen kokteyl çok kalabalıktı. Bir köşede, eski Senato Başkanı Sırn Ataıay ile eski Meclis Başkanı Kemal Güven konuşuyorlardı. Kokteyle, sanatçılar da çağrılmışlardı. Talip Apaydın, Tahsin Saraç, Orhan Asena, Necati Zekeriya, Cahit Kulebi, Mahmut Tali Ongören, Gültec Akın. Mustafa Şerif Onaran bir aradaydılar. Talip Apaydın söyledi, onun «Kurtuluş Savaşu adlı yapıtından da dava açılmış... Daruşma Meclisine giren Mahir Canova ua oradaydı. Ben, .Mahir Canova'yım! dedi. Andı içerken, «Lâik» sözcugünü atladığı için, Başkan ona andı yineletmişti. Mahir Canova'yı görünce neden Devlet Tiyatroları Genel Müdürünü anımsaâım bümem. Yıllardır Genel Müdürlük koltuğunu korumasuu beceren kişi anunsanmaz mı? Ziya Demirerie ugraştı son olarak. Yıllann sanatçısı Ziya Demirel, Danıstay'da açtığı davayı kazandı. Araa, Genel Müdürun, bu karan âa uygulatacagım kimse sanmıyor. Devlet Tiyatrosunda olduğu gibi, Devlet Opera v* Balesmde çalışan sanatçılann da başlan dertte. Genç aenç sanatçılar, Opera Genel Müdürü Yalçın Davran'm, son emeklilik yasasından yararlanarak, kıyımlara başlavacağından korkuyorlar. Genel Müdür, bir yandan kıvırrJarı hesaplarken, bir yandan da sanatçı açığını kapatmak için ernekli olmuşlan çalıştırmaktaymış. Emekli olmuş sanatçılar, dolgun bir ücret alabümek için, yeniden sahneye dönmek isteyebilirler. Ama, sanatçînın yetışmesı. gelecek kuşakların hazırlanması daha önemli degü mi? Kıyımın doğramanın sanat dünyasında yapüması ne acı. Önceki yü. Yalçın Dftvran, solistlerle yaptıgı blr roplantıda: tzmir Operasını açmam, sanstçıya J?er«kstohninı var. Sanattımı dagıtmam! demiş. Boylç derken bir yandan da sanatçj tayumn» geÇmek dogru mu? P KAN DAVASINfN KURUTTUGU KÖY Röportaj: AliHaydar NERGÎS Babam ftoca hayf alamat Hayfımı alır nu Hacı (1) Eğer dufmana vanrsa Şehriban'a (21 demem bacı. Teneşire çıkarmışlar Muallimler kekil tarar Köye tahsildar gelmif d» Halil. birinci aza arar (3). Soluk verin Sultan (4) soluk Kirvemin yarası delih Yabancısı değil anam Emmisinin oğlu vuruh. Gözun kör ola Şehriban Çatal uğradın acıya Al bebeğini yamna Kardef darumaz bacıya Verin satın., verin tatırv Rıza Çavuş verin »atın Emmiden düşman mı olur Döri yavru bekliyor yetim. (Altısöğüt köytinde ilk öldürüien Rıza Çavuş için soylenen ağıt. Kendi ağzından aanesi tarafından söylenmiç.) (1) Hacı: İlk olayda ölddrnlen Rum Çavuş'un kardesi (2) Şehriban: öldorülen Rna Çaruş'un kızkardeşi, Memed Karakuşun eski eşl (3) Halil birinci aza arar: öldnrülen Rıza Çavuş, Muhtır Halil'ln birind acası idi. (4) Seh1: tbe'nin haaımı dan 1 yıl Reçti treçmedi.. Gomütlügiin yanındaki tarlada ikinci bir ölüm olayı mey dana geldi. Çolak Hallo*nun torunu Ismail Yıldız ile Kaso (Kasım Karakuş) arasında çıkan silahlı catısmayı ara lamaya çalışan. öldürillen Hü seyin'in oğlu Yusuf, yaralandı. Yusuf, jandarmaya verdigi ifadede. tsmail YıldK'ın • tabancasmdan cıkan kursunla yaralarıdıgı halde. kendisini Kaso'nun vurduSunu 6ne sürdü. Bu olay nedeniyle Ka so 12 yıl hapse mahkum oldu.. Memed Karakuş"un anı det terinden: «Kaso'nun suçsnz olarak hanse sirmesinden sonra ç*vredpki aşiret kövleri toplanarak bizi barıştirmava çalıs . tı. Haffalarca, aylarca süren arabulma ca!"=rnnian ivi ROnnc verdi. Amcam Çolak Hallo'nun evinde hüyiik bir toplantı oldu. Benim boymıma uzun bir kıl ip bafcladılar. Koltufumun altına 9 metre kefen hezi. 3 kalıp sahun verdiler. Sırtımı vumruklaya yumruk laya beni amcamın evine eötürdüler. Betri. boMiumda uzun ip. knltugumun altında kefen bezi ve sahunla kapınm arka.sında ayakta durdnrdular. Köspdp vaşlı bir aşiret reisi saz çalıyor. deyiş söylüyordu. Canlar semaya duruyor. kadmlar çocuklar ajlaşıyor. Ak sakallı bir ihtivar benim suçlanmı »aTivor bir hir. Kahul edivornm. BoTmmıda inle birlikte amcam Çolak Hallo'nnn ellerine. avaklanna sanlıyorıım!. Ben oflunu. amcam Hüsevin'i Hldördüm. Kapma. eline, ayağina viiz sürmcre. af dilemeve çcldim. Istersen 51dür, as beni. tşte. Ipim ha7ir, koltufrumun altınds kefen berim. 3 kalın sabunum hazrr. ölmeye razıyım. Dilersen. bajhşla beni kapma turap olaytm! Bir fiean. bir a | lama.. Amcam beni yanaklarımdan öt>üyOT'. Seni hen ha?tslıynrum. Tann da bağıslar mı, büeıslama^ mı ora>ünı hilempm' divor.. Aranuzda banş oldu. Aşiret ileri geleııleri ondan son rası için de bir ktıral kovdular. İki tarat araMnda. srıırbettPn kimın adamı pelirse. kapn taraf ona hospeldine srelecek diye krsimde bulunuidu. And içirildi henimize. Her kim ki bans», boza renazesi volda beirie kala. kıırda ktısa vem ola. söz verildi.» S'J ei.mdekı degnef: görüvor musun? diyor. Altısögü"ten dönerken voiuma çıkp.n ihtiyar. Uzun eski bir eirrsen soüası. Ateşte kızarnış, ver yer yanıklar içir.de. Yüzü düzşrün de*il. bıçakîa küçüî: küçük kertikler oyulmuş değnegin üzerine.. Baj: bu kertiklere. Otıız yıldiT, kiTk yı'.dır işlerim bu kertikleri. Yı!dz!ar'la Karakıış'lar olavmda her adam öldürülrtigünde bu dsgnege bir kertik atanm. 55 o'rnus bak. say!.. Kim, ne zaman öMnrüldü1' Kimi. kim öîdürdü? : V*RÎN: tSMAtl. YILDIZ VF. K.^S() EŞKİYAHOA BAŞLIYOR. Bizim seyircimizden başka destegimiz olmadı. İzleyicilerimiz, bizi hiçbir zaman yalnız bırakmadılar ve bu güç koşullarda ayakta kalabildiysek, bunu onların ilgisine borçluyuz 5 9 cagiî, oyunu nerede sergüeyeceğiz sorunu oldu. Şimdilik işte, bu Baro Han'daki salon çok küçük bir salon, 220 kişilik kadar. Fakat hiç değilse sürekii Dostlar Tiyatrosu Salonu diyebileeeğimiz bir yerimiz var artık. SİRMEV Bu sahne imkanUrına de^inmek istİTorum. Zannediyorum bu onüç yıldır dejiştirdiginiz onbir salon içinde bazılarının sahne imkanJarı bu jün herhan^i blr ülkede bu sahnede tiyatro vapılmaı denecek derecede kısıtlıydı galiba. ERKAL Gerçekten öyleydi. Şimdi salon sorununa gelmişken, bu sadece Dostlar Tiyatrosunun sorunu da degil, genel bir sa.lon erozyonu görülüyor, çölleşrnesi görülüyor ülkemizae. Bu sorunun üstüne gitmekte, altını çizmekte, mutlaka bir takım çevrelerin bu konuyla ilgili önlemler almasmı önermekte yaraT var. En son aldığımız habere göre Küçük Sahne'nin içinde bulunduğu büyük bina da Kasteüi tarafından satın alınmış, şu anda Istanbul'da parmakla sayılabilecek kadar az salon var ve Küçük Sahne de Türkiye'nin en eski özel tiyatro salonlarından biri. O da tarihe kanşmak üzere. Gene geçUğimiz yıllarda, içinde iki tane tiyatro salonu barındıran Ümit Tiyatrolan binasi da garaj ya oa işharu olmak uzere yıktınldı. Daha geriye bakarsak, Aıena Tiyatrosu Reklâm Bürosu oldu. LCC Salonu Mobilya Galerisi oldu, Belediye Şehir Tiyatrosu, Konfeksiyon Atölyesi oldu. Örneklerl böyiece artırabiliriz. Görünen o ki, Türkiye'de, özellikle Istanbul için söylüyorum, îstanbul'da tiyatro salonları yok olmakta ve yerine yenileri yapılmıyor. StRMEN Peki efendim, salonan dısındaki aorunlan nelerdir. özel tiyatronon? ERKAL Türk Tiyatrosuna baluşta beni en çok üzen, birlikte çalıştıgrmız, çok yetenekli pek çok arkadaşımızın bu gün artık tiyatro yapamaz duruma gelişleri. Bunlann da nedenini daha önee biraz açıklamıştım. Tiyatro gerçekten asgari koşullarda da olsa uygar bir yaşam düzeyi sağlayamayan bir meslek. Tiyatro sanatçısı buglin eğer tiyatro yapmak istiyorsa, evini geçindinnek istiyorsa bunun yanmda seslendirme yapmak, reklam fümi çevirmek zorunda. Pek çok değerli arkadaş başka başka işlere geçmek zorunda kaldüar. Bu gerçekten çok üzücü, yani tiyatromuzda büyük insan birikimi bunun içine yetenek girer, kültür girer, nasıl daha önce salon için bir erozyondan söz etmişsek, aynı zarnanda insan maİ2emesi konusunda da erozyon sözkonusu. Aynca tiyatromuza eleman yetiştiren çok önemli, değerli kaynaklar da yok. Bugün İstanbul ve Ankara'daki konservatuarlar, tek oyuncu yetiştirme kaynağı ki, bunlar daha çok ödenekli tiyatroya oyuncu yetiştirmekteler, Burada devletin tiyatronun geiişmesindeki sorumluluğuria değinmek gerekiyor. Sosyalist ülkelerde olsun, kapltalist ülkelerde olsun, kültürel ve sanatsal açıdan topluma hizmet götüren özel tiyatroların, devletin yardımı olmadan ayakta durduğu görülmüş olay değil. Dostlar Tiyatrosu gibi, Ankara Sanat Tiyatrosu gibi tiyatroların Batıda, ya da Doguda, kendl yağıyia kavrulmaya terkedildiği galiba tek ilfce Türkiye. SİRMEN Şimd) geleUm derletin özel tiyatrolara yardım meselesine. O zaman demek ki burada nesnel ölçüler bulmak zorundayrz. Nasıl bir nesnel ölçü bulnnabilir? Yani sizce bu yardımın sağhklı olabUmesi İçin ne gibi ilkelerden hareket edilebilir ve somut ne ırlbi ölçüler cetirilehiUr? ERKAL Kaygılarım var demiştim. Herşeyden önce, devletin öıel tiyatrolara destegi, devletin öoel tiyatrOlan para karşılıtmda satın alması biçiminde olmamalı. Resml ideolojiye ne ölçüde uyarsan ben de seni o olçiide ödüllendiririm. Rahat etruek istiyorsan «Uiye sütlüye kanşm». S«n y»lruz •an&tını yap. O nasü uiı uaat olaetksa. Böyl« blr «<U»y]«â buguaa kaâur hicblr to> îlk öldürme olayından sonra amca cocukları arasında saflasma başladı elinde keskîn bir balta Ue üstüme üstüme geliyor. Bir el de ona ateş ettlm. Rna kurşunu kalbinden yedi; havaya kaldırdıjı balta da a anda kafama intli. tktmiz birden rer« düştök. Balt» kafamı varmıs. ben fcaolar içindeydim. Rıza Çavus İse çoktan titmlştl. tlk öldörme olayı böyle oldn!.. Sonradan Öerendhtı: Babam, elinde kürekle bahçe «nlamava «Idivor. Amcam ve oğnllan hlf tKdeni yokken volnna çıkıp dövmeye haçhyorlar. Kafanm kınTorlar. Anamın. babamuı cıfctiklartra bix koynyoruı re iki kişi öliiyor. Bu olaydan sonra, eşim Şehriban beni terkederek bahasınm evine ıritti, bir daha da dönmedl..» AMCA COCUKLARI ARASINDA SAFLASMA Alüsögüt olayını basîatan ve 2 kişinin ölümüyle sonuçlanan cinayetten sonra Tiirkmen asireti, soyadlarına göre YıldııiaT ve Karakus'lar olmak Uzere ifciye aynldı. Colak Hallo ve îbe'nin küçük kardeşi Cafer. Karakuş'lar safında veraMı. ö'riiiriilen Hüseyjn'în oğlu Yusnî İse Tıldız'lan destekledi. Ara