18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhurıyet 2 OLAYLAR VE GÖRÜSLER yıstay Baskanlığı, Başbakanlık, Adalet Bakanlığı, Devlet Planlama Teşküatı Müsteşarlığı ve Üniversiteler Projenin yönetiminde yer alacaklardır. Böylesine nazik ve nazik olduğu kadar da çok yönlü bir yönetimde yer alacaklar arasmda basta Anajasa Mahkememiz crtmak üzere kimi kurum ve kuruluşlar unutulmuştur. Anayasa Mahkememizi başa almaımz neaensiz degüdir. Çünkü Anayssa Mahkemesinin gerekçeli kararlarmı okuyanlar. bu yüce Mankemermzin dildeki ustalığmı herhalde gözienılemjşjerdır. Gerçekten Anayasa Mahkemesi, karar yazımında Türk Hukukuna öncülük eden bir anayasal kurum olarak herkesin gözü önüncıedir.. 1961 Anayasası ile kurumlaşan bu yüksek nıaiıkememiz 1962 yüından bu yana her biri birer bilimsel inceleme niteliği de olan yüzlerce karar üretmiş ve Türk HuKukunun kökleşip sistemleşmesinde kendine düşen tarüısel görevini kusursuz yerine getirmistir. Bunun yamsıra «Türk Mevzuatınnın yeniden düzenlenmesinde unutulan öbür kurumlar arasında Türk Hukuk Kurumu ile Türk Dii Knrumu ve Basın"ı da sayabibriz. Türk Hukuk Kurumu, daha 1943lerde hazırlayıp Türk hukukunun hizmeüne sunduğu «Türk Hukuk Lugatı» buşün aranıp da bulunamayan ve neredeyse kırk yıldır yeri doldurulamamıs güçlii ve eşsiz eserlerden biridir. Türk Dil Kurumu iss, kimi yasalann TUrk çeieştirilmesinde ve hallamızın anlayabileceği bir içeriğe dil yönünden kavuşturulmasında büyük rol oynamıştır. Basm, halkın dilinin yıkılmaz köprüsüdür. Yasalar halk için yapıldığına göre, halkın dilinin yasalarda yer almasının taşıdığı önem açıktır. Yasalann metin olarak halka iletilmesinde basının rolü yadsınabilir mi? Buna göre, projenin yönetiminde ba?ta Anayasa Mahkememiz olmak üzere Türk Tarih ve Dil Kunımlan ile Basın'm yeri bo* kalmıştır! Kuşkusuz «Esaslamın 4. maddesinde çalışma esaslan saptanırken geniş bir işbırliği öngöriilmektedir; ama, işbirliği başka, yönetimde yer alma başka konulardır. Yine aynı maddeye göre bu tür ve bsnzer kurum ve kuruluşlann da projenin yönetim ve yönlendirilmesinde görev almalan işi sonuca bağlamada etkin ve ivedili rol oynayabilecektir. 23 KASÎM 1981 akanlar Kurulu «Dördüncü Beş YıUık KaJkınma Planı»nda yer alan ilkeler doğrultusunda hazırlan&n, «Türk Mevzuatıuın l'önetimi ve Yeniden Düzenlenmesi Projesinin Uygulama Esas!aro»m belirleyerek bunlan 14 eğustos 1981 tarihinde kararlaşttrmış; bu esaslan yaklasık 2,5 ay sonra (24 ekün 1981 tarihinde) Resmi Gazete'de yayımlanarak aym tarüv te yürürlüğe koymuştur. B Türk Mevzuatınm Yeniden Düzenlenmesi TÜRK MEVZUATI'NIN YENİDEN DÜZENLENMESİ YOLÜNDAKİ OLUMLU GİRİŞİM, YASA KARMAŞASININ ÇÖZÜMÜ VE İŞLERLİĞİ YÖNÜNDEN CİDDİ BİR ADÎMDIR. Bunalım Ekonomisi?.. Danışma Mecl sı Boşkanı Sayın Irmak lafını esirgemez bıV insandı.« Ben denış «aldığım 60 bin üra ayMkla geçinemiyorum; hazrdan ysmeve bcşia&'ık. 10 bin 20 bin lira alanlar nasıl geciniyorlor? .. Hayret...» Sadi Bey'ın durumu böyle olursa ssradon /urttaşır halini cncak Alloh büir. Herkes el;nde avucunda ne vcr sa satıp scvarak yaşamaya cabalıyor. Ancak dededen, babcjdan kalma taşınır taşınmaz malını satıp faizlere ya tıranları da bir tehlike bekliyor. Eylül ayında bir ünlü banker demişti kr. « Piyaso banksrlsrine yatırılan tasarruflar mı?.. öldiı onicr. Bir brrdak su içsinler arkasından.. Bunlora para yatıronicr arasında memuru var, profesârü var, doha birçok önemli mesiekten insonı wor. Nasıl gidip vatırdılar?...» faadan iki ay geçti, gecmedi; Banker Servet ortaiıktan toz oldu, ardından da Bcnker Sürmeli.. Pekı. bu gidişle ne olccak?... Birey'eri (ve halkı) bir'yana bırakalım, ekonominin tümüne bakalım; carpıcı bir anlam (ya da anlamsızlık) piyasada gacerli. Enflcsyor.un yüzde 35'e düştüğü söyleniyor. Ama faiz oranı yüzde 50, kredi faizleri ise yuzde 80 dolayında geziniyor. Batı'nın bir ülkesinde ' a i z oranları yükşeldi mi para nın değerı de yükselir. Bızde ise tersine oldu: Faiz oran lorı yükseldıkçe Türk lirasının değer. düştü. 1980 başında dolor 45 lirayken bugün 130'dur. Yılbaşıno d»| ğin dolann 150 liraya yukseleceğini söyleyenler haklı mı çıkacaklcr?... Terslik crîada. Ama bazı çevreler bu tersliğe pek seviniyorlar, Türk lirası duştüKce alkışlıvoriar Oh, oh... Diş piyasalarda Türk mallarının değeri düşüyor, böylece dışsatımımi7 artıyor. Hem Türk lirası oüştükçe işci dövizlerinin ülkeye girişi de çoğalacak.. Soru: Peki ekonominin düzelmesı demek mı bu?... Bır ülkenin parcsı değerini durmadan yitirırse, o ülkede üretım artmozsa, işsızlik çoğalırsa, piyasada rüzgâr esmezse. yatır.miar durursa ekoncminin iyi işlediğıni soy leyebilir miyz?... ANKA Ajansının verdiği habere göre Dünya Bankası yetkıiileri geçen gün Ankara'da yapîıkları incelemelerden sonra ekoncmıdekı «belirsizüklerden» söz acmışlar. 1) D:şsaîımaa gözlenen artışın sürekliliği kuşkuludur. Gerçek bir dıssatım ortışı yoktur. 2) Özel sektör yatırımlarında duraklama var. Kredi maliyeti yüksek, ic piycsada darclma gcrulüyor. 3) Başta fiatlar olmak üzere ekonomik gelişmelere bağlı istatistikler güvenilir değil. 4) Türkiye diş borçlarını odeyemez durumdadır. En iyimser bckışla dışsatım geiirinin yüzde 4O'ı diş borç ödemelerin! ancak karşılayabilecektir.» • Dunya Bankası'nın gözlemleri tartışılabilir. Bu uzmonlar bize «sanaylleşmeyi bırck, tarıma dön, devletçiliğı rafa kaldır, özel sektörcülükle kurtulursun» diyonar. Yöntemleri ve öğütleri Bctılı Zenginler Kulübünün işine ve sistemine yarar. bızde de Tanzimat kafalıları doyururlar.. Ama sanayileşmemiş bir ülke sayılan Türkiye'de ulusal paranın değerini sürekli düşürerek bir yere varamayız; aklı başında ekonomist bu kan kaybını savunamaz. • Yöneticilere deriz ki: 1970'lerde başlayan ekonomik dünya bunalımı 1980' lerde sürecektir. 1929 bunal:mı da 1930'larda sürmüştü. Atatürk, dünya bunalımını Türkiye'de nasıl oldu da sanayıleşme ve yatırım sürecine dönüştürdü? Bu soruyu yanıtlayan raporları uzmanlara hazırlatarak inceleseler iyi olmaz mı? ,wJ/ Rakanlar KurUİU'nun 8/3463 SayÜl SÖZkOnusu kararı «Türk Mevzaatı»nın karmaşa içinde bulunduğunun tanılandığımn ve buna kesin bir çözüm getirilmek gerektiğinin vurgulanması yönünden gerçekten büyük önem taşımaktadır. Cumhuriyet tarüıinde yanümıyorsak TUrk Mevzuatınm karmaşası ilk kez resmen dofrulanmakta ve buna bır çözüm gerektiğine olan inanç açığa vurulmaktadır. Türk Mevzuatı'nın belli bir sistematiği bulunmadıgı, çoğuniuk sîyasal iktidarıann yasama organındaki güçleri oranmca ve kendi siyasal doğrultulannca ve çoğu geçici olmaya; en a7inrİHn yenl siyasal iktidarlarca değiştirilmeye mahkum sıradan ve güncel gereksinmeleri yamtlamak amacıyla yasalar çıkarıldığı; mevcut yasalarda bu anlayış ve çerçeve lçinde değişiklikler yapüageldiği bilinmektedir. Yasalara siyasal ve güncel gereksinmeler yönünde odaklanan bakış açılan, bugünkü yasa karmaşasını hazırlayan başlıca etkenlerden biridır. Oysa yasama tasarrufunun ne denli nazik bir konu olduğu bilinci, öncelikle Yasama Organmda bulunması, bu etkinliğin Daşarılı ve etkin sonuçlar vermesi yönünden kaçınümazdı. Ne yazık ki, bilim çevreleri büe zaman zaman susmus; giderek bireysel tasanlar üzerinde görüş açıklamakla yetinerek işin ucunun kaçınlmasında kendi paylan yönünden tarinsel sorumluluklar yüklenmişlerdir. Yasalann içine girdiği karmaşanın öncelikle bihm çevrelerince vurgulanması ve çözürtı önerilerinin de yine bu çevrelerden gelmesi beklenmez nriydl? Yasa Karmaşası Av. Kâni EKŞİOĞLU (Yasa Hukuk Dergisi Yönetmeni) hukuksal bir dayanağı bulunamaz. Eğer yasalan biimemek özür sayılamazsa o zaman böyle bir kuralın ANAYASA'da yer alması gerekti ve giderek zorunludur da.. Çünkü yasalar, ceza yasasına değil, ancak Anayasaya aykın olamaz; buna aykın ve zıt düşen kurallan içeremez. Bugüne degin, «ben bunun yasak olduğunu bilmiyordum» diye bir özürün ilerl sürüldügünü samnıyonız ya da en azından bilmiyoruz ama, eğer bir yurttaş böyle bir savla ortaya çıkmışsa buna hak vermemek mümkün mü? Çünkü bugünkü Türk Mevzuatı"nı bir yurttaş şöyle dursun; yürürlükten çoktan kalkmıs bir yasa hükmünü uygulayan yargıçlara; uygulatmak isteyen avukatlara da raslanmıştır! Durum böyle olunca bu yasa karmaşa ve kargasası içinde sade yurttaştan bütün bunlan bilmesini beklemek ne derece haklı bir istek olabilir? öyleyse yeni hazırlanmakta olan ANAYA SA'mızda «yasalan bilmemenin özür sayılamava cağı» ilkesinin yer alması hukuk mant.iğına uygun bir davraıuş olacaktır. «Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkat». «4 şubat 1329 ve 21 Rebiülevvel 1332. Takvimi Vekayı ile yayın: 24 şubat 1329, Sayı: 1751». Görülüyor ki bugünkü kuşak bu yasanın ne zaman kabul edildığini, ne zaman yürürlüğe girdiğini, hangi gazetede yayınlandığını bile anlayabilecek durumda değüdir. Bu yasanın 4. maddesi 163 sözcükten ibaret tek cümle ve 5. maddesi de keza (bu madde 24 teşrinisani 1330 sayılı yasayla değişiktir), altı cümle ve 172 sozcükten oluşmaktadır. Verilen bu iki örnek cümlelerde, «Şuabatı idarei kaza rüesayı memurin», «Şuabatı idarei lıva rüesayı memurin», «müstahdemin liva ve mülhak kazalar», «evrakı tahkikiye meclisi idarei livaya», «ba lradei seniye mansup memurini merkeziyei vılayetten», «mülhak liva mutasarrıflariyle», «me calisi idarei liva azası», «vilayetin ba iradei seniye mahsup memurini merkeziyesl», «Şurayı Devlet Mülkiye Dairesi», «mevaddı âtlye veçbile memuru maznunun», «nübaşeret», «izahatı lâzime ahzedilerek», «tahtı muhakeme», «esbabını mübeyyin bir mazbata taı^im edilip», «indilitiraz derecei seniyede irra Kılınacak», «nüstantik kararnamesi», «cünha», «mafevkj medis», «badettetkik mazbatai mezkure», vb. gibi sözcük ve Osmanlıca deyimler yer almaktadır. Devlet memurlannın yargılanmalan yöntemine üişkin olan bu yasa, bu haliyle ve sanırım memurlann % 98'ince asla anlaşııabilmesine olanak bulunmayan bu aŞdalı dil karmaşasıyle Cumhuriyetirnizin 59. yılına girdiği şu günlerde bile yürürlüktedir!.. Osmanlı Yasaları Halen yürürlükte bulunan Osmanlı dönemi yasaları vardır. Nitekün bu yukanda anılaa Bakanlar Kurulu karannca yürürlüge glren «Esaslarnda da saptanmıştır. Bunlann hangileri oldugunu burada saymak gerekmez. Ama vardır! Türk Medeni Kanunu"nun yürürlüğe girmesiyle mecelle ortadan (yUrürltikten) kaldırılmış ama, öbür alanlardaki Osmanlı dönemi yasalan ne yazik ki hâlâ yürürlükten kaldırılaznamış; 58 yıldan bert yüce Curohuriyetimiz dönemindeki siyasal iktidarlar, yasama organlan bu işe ne yazık ki el a: mamış ya da atamamışlardır! Bunlardan sadece birine değinmek bu konuda acı görünümü sergilemeye yetecektirl Yasaları Bilmemek... Türk Ceza Yasasmın 44. maddesl tek cümleden ibarettir: «Kanunu bilmemek mazeret (özür) sayılmaz!» Bu genel kural TUrk Mevzuatı içinde sadece TUrk Ceza Yasasında yer almaktadır. Sayılan on binleri çoktan aşan hiç bir yasada böyle bir kurala yer verilmemiştir. Bu kuralın sadece Türk Ceza Yasasında yer almıs olması da, bunun sadece ve sadece ceza hukuku alanında geçerli olduğu izlenimini uyandırmaktadır. Çünkü ceza yasası sadece kendi alanını düzenleyen bir kurallar kümesidir. Böyle olunca Dir ceza yasasından hareketle genellerae yapmanın Sonuç Türk Mevzuatınm Yeniden Düzenlenmesrt yolundaki olumîu gırişimi. yasa karmasasımn çözümü ve işlerliği yönünden ciddi bir adım olarak kabul ediyoruz. Ne var ki böylesine bir girişim anarşiden çıkrmş bir ülke olarak güçlü bir dinamizm ve etkin bir işlerlik içinde sonuca ulaşmaktan başka bir tasa içinae bulunmamalı ve kendisine verilen bu tarihsel görevi bir an önce sonuca bağlamarun yollannı aramalıdır. Bakanlar Kurulu'nun yukanda anılan 8/3463 sayılı kararında yer alan «Uygulama Esaslan» nın 3. maddesinde projenin yönetiminde yer alacak kuruluş temsilcilerinden sözedümektedir. Buna göre, Yasama Organı Genel Sekreterligi, Yargıtay Baskanlığı, Damstay Baskanlığı. Sa Projenin Yönetimi • Bir üdun Sorunu Osman KİPER ış mevsimlne ^irdiğimlz şu günlerde. herkesin odun ve kömür derdine düştüğunü gördükçe. yaşam pahalılıgında dar gelirilnia memurun, öğretmenin vb. neler çeküğini düşündukçe, odun üzerine yazmak gereğini duydum. Ustelik odun gibi adam dedirten kişiler de zorluyor in.sanıl Geçenlerde başımızdan geçen bir olayı bellrtmeden geçemeyeceğiz. Biliyorsunuz. apartmanıarda fueloil haya) oldu. Kaloriferli apartmanda oturuyorum diye varsılhk havası atmanın dönemi de geçti. Yapsatçılar da. lüks, kaloriferli apartman aediler mi, kolay kolay satamıyorlar. tşte bizlm peder de, emekli ikramiyesi ile. eskiden moda olduğu flzere, kaloriferli bir daire aldı. 40 yılın çalışmasımn ürünü... Şimdi ise, 40 yılda falan almamıyor. tşte bizim peder bey, odun almak istedi. Nasıl olsa, kalorifer radyatörleri, süs oUnaktan öteye geçemiyordu. Bir oduncuya gitti. Parasuıı verdi. Eve odun geldi. Pazarlığa göre, çoğunluğunu meşe oluşturacaktı. Oysa, kısa bir denemeden sonra anlaşıldı ki, kayın... Hem de nasıl bir kaymsa. yanmaz türaen.. Bu, İstanbul'da birçok insanın başına gelen bir olay... Şimdi o oduncuya odun gibi adam aesek, doğru olmaz mı? K ğızda rastlanılan babis tümörler (kanserler1) sıklıkla epitel dokusundan kökenli kanserlerdir. Bunlar ya doğrudan ya da kanserleşme eğiliminde (prekanseröz) olan bir lezyomm değiçimi somıcu ortava çıkar. Ağız kanserlerinin; vücudun öteki organ kanserleri ile karşüaştinldığında ülkelere göre dağılunı şöyledir: Hindistan %40 Sri Lanka %25 Tayland Pakistan Amerika Danimarka 'A2 B. Almanya %1 TUrkiye için kesin istatistik verilerimiz yoktur. 1962 yümda yapılan, İstanbul ve çevresinl kapsamma alan bir çalışmada bu oran Voö dolaylarmda bulunmuştur. Son yıllarda tüm olanaklar kullanılarak her bölgede bu tür istatistiksei çalaşmalar sürdürülmeye baslanmış, ancak henüz Türkl ye çapında kesin veriler elde edllecek düzeye ulaşüanmmışbr. A Dis HekimEiği Günü Nedeniyle bu kanssrlerin az görülmesinin nedeni, deriye rengini veren melanin pigmentinin koruyucu etkisinin bulunmasmdandır. Uzun süre, alkol ağız kanserlerinin oluşmasmdan sorumlu tutulmuş, fakat daha sonralan alkolün tek başına etkili olmadığı saptanrmştır. Ağız kanserlerinin meydana gelmesinde güçlü etkilerden bi ri de dişlerle Ugüi faktörierdir. Kötü ağız hijyeni, keskin kenarlı dişier, taşkın ve kötü yapılmış dolgular, kurallara uyul Tnnrian yapılan kron. köprü, tam ve böiümlü protezler sürekü tahrişiere neden olarak ağız kanserterinin oluşmasmda rol oynamaktadırlar. Sürekli tahrişlerin selim ya da habıs tümörler meydana getirebileceği birçok araştırıcı tarafından ortaya konulmuştur. Özellikle bazı Kuzey Avrupa Ülkelerinde yaygın olarak görülen oral seks ilişkilerinde smegmaya bağlı olarak kadınlarda ağız kanserleri sıkOr. Yukanda nedenleri ve bazı ülkelere göre Hngıiımı verilen ağız kanserleriyle ilgiU Türkiye için kesin verilerimiz yoktur. Yapılan araştırmalar sonuç lanıp değerlendirildiginde, yazınm başmda verilen *o 5 gibi / bir oranm daha yüksek olacağı kanısındayız. Tıp literatür verilerine dayanılarak sunulan istatistiklerden anlaşüabilecegi gibi gelişmekte olan ülkelerde bu oranlar bir hayli yüksektir. Bunun nedeni bu ülkelerde kan ser oluşmasmda etkili olan bir kaç faktörün birlikte bulunma olasüığmın yüksek olmasıdır. örneğin uzak doğu ülkelerinde, beslenme bozukluğu, yetersizligi, sigara içme biçimi (özellikle yanan kesimin ağız içine almması), sigara bulunmadığında ban keyif verici bitkilerin, meyva ve yapraklannın çignenmesi, ağız bakımına gerekli önem verilmemesi sıklıkla birUkte bulunabilen ve kanserleşme ora nını yükselten nedenlerdir. Yu kandaki nedenlere, yine gelişmiş ülkelerde sık rastlanmayan, takat Ulkemizi de kapsemına alan, bir kısım Dogu ve Uzak Doğu ülkelerinde de daha sık görülen dis teknisyeni sorununu ekleyebiliriz. Bazı diş teknisyenleri, özel eğitim gerektiren bir meslek olan hekimlikte kendilerinl yetkili bularak, yazık ki hasta üzerinde çalışmak tadırlar. Bu konuda egitimleri olmadıSı icln de hasta yönünden çok sakmcalı, hatta bazen hastamn yaşamını tehlikeye sokan sonuçlann doğmasına neden olmaktadırlar. Bu tip olaylardan vaşamını yitirenlere, sanıldığından sık rastlanmaktadır. Görüldüğü gibi az gelişmiş ülkelerde kanser sapıcı etkiler epeyoe fazladır. Oj'sa gelişmiş ülkelerde bu etkileri ortaya çıkaran sorunlar en alt düzeye indirümiştir. Ama buna karşın agız kanserlerinin yine de göriilmesi ilginçtir. Bu ulkelerde kanser yapan nedenlerin başında vazgeçilmesi güç olan sigarayı sayabilirsiniz. Aynca bu nun vanısıra bazı kalıtsal hastalıklar ve değişik seks ilişkileri de bu az sayıdaki etkenler arasmdadır. Vücuttakj öteö organlann kanserleri gibi ağız kanserlerinin tedavisinde de en etkin yol erken tanı (teşhis> geç kalmamaktır. Bu konuda güçlü ve yeterli eğitim RörmUş diş heklmlerinin veti$mesi, kanser oluşmasında rol oynayan faktör lerin olanaklar içinde ortadan kaldınlması ys da en alt düzeye indirilmesi kanserle savasta en etkili yol olacaktır. Dün Türk Diş Hekimligi jrüntivdü. Bu nedenle dis hekimllği alamnda bir konuyu işleyerek bugünü değerlendirmeye ça liîtım. Ağız Kanserleri 0 AZ GELİŞMİŞ ÜLKELERDE KANSER YAPICI ETKİLER EPEYCE FAZLADIR. ÖTEKİ ORGANLARIN KANSERLERİ GİBİ AĞIZ KANSERLERİNİN TEDAVİSİNDE EN ETKİN YOL «ERKEN TANI (TEŞHİS)»TİR. Doç. Dr. Gülcin ERSEVEN İ.Ü. Dişbekimliği Fakültesi Patoloji Ögretim Üyesi ia ilgili ilginç ömekler bulunmaktadjj. Örneğin, tütün çiğneme alışkanlığmda olan bü hastada tütünün ağız içinde tutulma yerinde tümör gelismiş ve burada ağn olmaya başlamış, ağn nedeni ile hasta bu kez tütünü değişik bölgede tutmaya başlamış ve bir su re sonra bu bölgede de tümör gelişmiştir. Yine Hindistan ve Kmer Cumhuriyeti gibi Uzak Doğu ülkelerinde Betelnut, E'idi gibi kejit vericj madde olarak niteleyebileceğimiz bazı bitkilerin meyva ya da yapraklannı çiğneme alışkanlığı tütünün yaptığına benzer türde ağu kanserlerinin oluşmasmda etkin olmaktadır. Enfiye çekme, gittikçe azalan bir alışkanlık türüdür; tütün tozlan üst solunum yollan aracılığı ile alınmakta ve yü zeylere yapışan tütün tozlan aynen tütün çiğneme alıskanü ğinda olduğu biçimde etkill olmakta ve tümörler gelişmektedir. Yukanda anlatılan tUtün auşkanlıklannın, ber tütün kul lananda kansere neden olmadı ğı bir gerçektir; ve konunun ilginç yönüdür. Burada tümörün meydana gelmesi için tütünün kimyasal ve fiziksel kan ser yapıcı etkisini güçlendiren aynca üç faktörden de söz etmek gerekir. Bunlardan biri tütün içme süresidir, süre uzadıkça kanser yapıcı etkinin arttıgı kabul edilmektedır. İkinci olarak günlük kullanma mlktan önem kazanmaktadır, miktar arttıkça kanserleşme oram da yükselmektedir. Tütünü kullanma biçirai tümör oluşmasını etkileyen üçuncü faktördür. örneğin uzak Doğu ülkelerinin bir bölümünde sigaranın yanan kısmı ağız içine alınarak içUmekte, hatta ba zen külleri de yutulmaktadır. Bu kişUerde damak ve dil kan serleri daha sık görülmektedir. GUneş ışınlan da önemli yerel kanser yapıa faktörlerden biridir. Özellikle uzun süre güneş altında çalışan gemicl ve çiftçi gibi kişilerde deri ve alt dudak kanserlerine daha sık rasUanır. Siyah derili kişilerde Bu kez bir başka oduncuya gldiyor, trtzim peder... Adam, açıkça söylüyor. «Amca» diyor, şu yandakiler kayın, şu yandakiler meşe, şu yandakiler ise kanşık... Sonra ekliyor. «Trakya'dan ahyoruz; ne var ki, Bursa, Trakya'nın odununu çekiyorj bu fiyat, Herido artabilir; eğer ilgililer, yetkilıler, Trakya'nın odununu Bursa'nın çekmesinl önlemezlerse, bu fiyat artışının sonu gelmez.» Sonra merak edip, böylesine düriist satıcının kim oldugunu ben de ögrendim. Pendik'te çalışan bu oduncunun, Mehmet adında biri oldugunu ögrenince sevinıyorum. Çünku, adam açık seçik konuşuyor ve kantar hilesl falan da yok... Tanıdıklara da salık verdim. Bir önceki olayda, «Odun gibi adam« demiştik ya, bu adama da «işte bir insan» dlyorum. Odunlar ve lnsanlar... Gelgelelim, böyle örneklere, olumlu klşilere rastlamak, universite giriş sınavlannı kazanmak gibi bir olay... Bu kişinin bizdm pedere anlattıgı olay, yani. Trakya'nın odununu Bursa'nın tacirierinin çekmesi olayının önlenmesi gereği, ilgililerce, yetkililerce dikkate alınmazsa. bu kış mevslminde İstanbul'ım odun sıkıntısı çekmesi olası... Geçenlerde, CUMHURİYETte bu konuda bir haber de yayınlandı. Üzerinde pek durulmadı. Oysa, öyıesine önemli bir sorun ki... Tonu 10 bin. 15 bin liradan alınan odunun, yoksul ve dar gelirli insanlar açısından hangi anlama geldiğini kavramak zor degil... Beslenme ve ısmma, eşdeğerdeki sorunlardır. Bu satırların yazan, Trakya'da yaşıyor. Orman köylerinin ve köylülerinin durumlannı, sorunlarını biliyor. Artan odun fiyatlan karşısında köylunün aslında kâr ettiğini sanmak da yaniıştır. Ama odun yine de pahalı... Spekülâtif fiyat hareketlerine izin verilmemeli, bölgelerin odun gereksinmesinin karşılanması İçin, hangi bölgeden nereye odun verilebilecegi düzenlenmelidlr. Bunun düzenlenmesi, piyasa ekonomisl kurallanna da aykın değildir. Piyasa ekonomisi kurallanna asıl aykın olan. spekülâtif fiyat hareketleri, yapay fiyat artışlandır. Aynca, piyasa ekonomisi demek, başıboşluk, rastgelelik, düzensizlik anlamına gelmez. Üstelik, temel maddeler yönünden, bu sorunun daha da önemli olduğu açıktır. En azından, bölgesel da^ılım dengesizliği ortadan kaldınlmalıdır. Bunu basarmak için yeni bir yasaya da gerek yoktur. Orman yönetiminin elinde yasal yetkiler vardır ve bunlar kullamlabilir. Prekanseröz lezyonlann ve kanserlerin oluşmasmda pek çok faktör vajdır. Pakat bunlar kimi kişilerde kanserojen (kanser yapan), kimi kişilerde prckanserojen (kanserleşme eğüimindeki lezyonlan oluşturan) olarak etki gösterebilirler. Bu nedenle her ikisinin oluşmasmdan sorumlu tutulan faktörlerin birlikte incelenmesinin daha yararlı olacağı kanısındayız. öncelikle bu etkenler ikiye aynlır: 1 Sistemik (genel) etkiler, 2 Lokal (yerel) etkiler. 1 Sistemik etkiler arasında u"k başta gelen nedenlerdendir. Yapılan araştırmalarda siyah ırkta özellikle deri kanserleri seyrek olarak saptanır. Silillz'in (Prengi) yaygın olduğu dönemlerde bu bastalann bir bölümünde dil ve damak kanserleri görulmüştür. Ban vitamin eksikliklerinde, daha çok A ve B vitamini noksanlıklarında kansere yakalanma oranının yükseidiği bildirümektedir. Kuzey Avrupa Ülkelerinden îsveç ve Danimarkalı kadınlar da daha sık rastlanan yutkunma güçlüğü, yüzeyseı dil ihtihabı, demir emilmesi bozukluğu ve kansızlıkla seyreden bır hastalık tipinde sağlıklı kişilere oranla oldukça sık ağız ve yemek borusu kanserleri saptanmıştiT. Kesin olmamakla birlikte ba zı seks hormonlan, agız kanserlerinin oluşmasmdan sorum lu tutulmustur. TUtün lçme alışkanlığı en önemli yerel kanser yapıa faktörlerdendir. Akciğer, gırtlak kanserlerinde olduğu gibi ağız kanserlerinin oluşmasmda da ön sırayı almaktadır. Tütün içeriğindeki kimyasal mad deler ve kullanımı su^smda oluşan sıcaklık nedeniyle iki yönlü kanser oluşturucu etki yapmakta'ir. Değişik tütün kullanma biçimleri bu etkilerden binni daha güçlü kılmaktadır. Kişiler bu ieim türlerinden birine ya da birkaçma alış kanlık gösterebilirler. Sigara içme en yaygın tütün kullanma türudUr. Bunun yanı sıra plpo, sigar, sigarillo, çerut ve tütün yaprakiannın bütün Olarak sanlmasıyla elde edilen öteki tiplerin tüketimi de oldukça sıktır. TUtUn ve benzeri maddelert çiğneme, özellikle güney Aaya yerlilerl ve gemiciler arasında göriilen bir kullanma biçimidir. Bu kişilerde tütUnü çiğneyip a&ızda belli bir yerde tutma alışkanlığı vardır. Tümörler genellikle bu bölgelerde geu?ir. Tıp literatUrUnde bunun ÇCumhuriyet 23 KASIM 1931 Çorum'da Gazi heykeli Çorum, 22 (a.a.) Gazi Hazretlerinin Çorum' da yerine konulacak hey kelleri buraya getirilmiştir. Heykelin kaidesinin inşatı bitmek üzeredir Heykelin resml cçılış törenl icin hazırlıklar yapılmokta dır. Yeni otomobiller araştınlıyor Tek taksı usulü tatbik edileceğinden şehre muayyen bir tarihteı. son ra otomobil ithali menedil mişti. Bu karardan sonra otomobil gelip gelmedi ğini tespit etmek üzere Belediyece alâkadar şube lerden hangi tarihte ne kodor ve ne marka otomobil, kamyon ve motosiklet geldği hakkında muntazam bir liste istenmiştir. ILAN Gençlik ve Spor Bakanlığından SINAVLA MÜFETTİŞ YARDIMCISI ALINACAKTIR Gençlik ve Spor Bakanlığı Teftlş Kurulu BaşkonIığı'nca 1314 Ocak 1982 günü saat 9.30'do başlamak üzere Ankara'da Müfettış Yardımcılığı glriş sınavı açılacaktır. Giriş Sıncvına Katılabilmek İçin: o) Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesinde yazılı nıteliklere sahip olmosı, b) Fakülte, Akademi ve Yüksek Okuldan veya denküfil Milil Eğitim Bakanlığı'nca tasdik edilmlş yatıancı bir yüksek okuldan diploma almış olması, c) Askerük hizmetini vcpmış. sınav tanhinde 31 yaşınaan gün almamış olması, d) Sağlık durumunun yolculuklora ve Iklim değişlk'•klerino elverlşli olması gerekmektedlr. Sınavlar yazılı ve sözlü olmak üzere iki bölOmde yapılacnktır. isteklller, sınav lcln gerekII beigelerle, sırtav konulannı bellrten broşöru Ankara'da Teftiş Kurulu Başkanlığ 'ndan, Toşra'da Beden Terbiyesl Bölge Mudürlökleri'nden temin edebilirler. Sınava kat imak Isteyenlertn en gec 6 Ocak 1982 çarşamba günü colışma saati bltlmlne kadar, iDzumlu belgelerle birlikte «Gencük ve Spor Bakonlığı (Teftlş Kurulu Baskanlığı) Ankara» adresine şahsen veya rrtektuplo mürccaat etmelerl gerekir. İlan olunur. (Bosırt: 24301) 9273 Toros Ekspresi Bir sene zarfında Toros ekspresiyle 92C0 yolcu gidip gelmiştir. Bu hat glttikce rağbet görmekte dir. Pamuklu mensucat korunacak Ankara'dan verilen malumata göre hükümet pa muklu mensucatı korumak maksadıyla gümrük tarife kanununda dışargetırilen pamuklulara ait gümrük resmini arttırmcya karar vermiş ve bu hususta Meclise bir kanun tasorısı sunmuştur.. Cumhuriyel Sahibi: Cumhuriyet MatbaacılılB ve Gazetecilik T.A.Ş. adına NADtR PÎAÖİ Genel Yayın Müdürü HASAN CEMAL Müessese Müdürü EMİNE UŞAKLIGİL Yazı İşleri Müdürü OKAY GÖNENSIN Basan ve Yayan : Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik TA.Ş. Cağaloglu Türkocağı Cad. 3911 Posta Kutusu: 246 İSTANBUL TEL.: 20 97 03 BÜROLAR: • AN'KARA : Konur Sokak 24/4 YENİŞEHİR Tel. : 17 58 25 17 58 66, İdare : 18 33 35 • ÎZMİR : Halit Zıya Bulvan No : 65. K a t : 3 Te!. : 25 47 09 13 12 30 • ADANA: AtatUrk Caddesi, Türk Hava Kurumu Iş Hanı, K a t : 2, No : 13, Tel. : 14 550 19 731 tnuafc 6.13 üüneş 7.56 T AK V îM 23 KASIM 1HS1 O^le İklnrti 13.01 15.30 Aksnm 17.45 Vatsi 19.21 ASAF SAVAŞ AKAT iktisodi Analiz İ.Ü. İKTİSAT FAKÜLTESİ YAYINI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle