17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 8 6 EKİM 1981 Üst yonetim bunalım içinde Türklş tabanının üst yönetime karşı tepkisi artıyor Işık KANSU ANKARA Türklş yönetinıi özellikle son 6 ay içinde meydana gelen gelişmeler nedeniyle ciddi bir bunalım içinde. Konfederasyon tabanında, İcra Kurulu üyelerine karşı cluşan güvensizlik ve artan huzursuzluk, îcra Kurulu içinede yansıdı. Türkİş İcra Kurulu içinde çatlaklar yarattı. Türkİş İcra Kurulu içinde ilk çatlak Sosyal Güvenlik Bakanlığmca hazırlanan SSK tasarısı ile ortaya çıktı. Tasarıya karşı tepkiden etkilenen ve tabanla bağlarını koparmak istemeyen bazı Türkİş îcra Kurulu üyeleri SSK yasa tasarısına karşı tavır alırken, Sosyal Güvenlik Bakanı ve aynı zamanda Türkİş Genel Sekreteri Sadıb Şide'ye de tavır aldılar. Aynı tarihlerde, Uluslararası Hür İşçi Sendikaları Konfederasyonu Genel Sekreteri Otto Kersten başkanlığında bir heyet Türkiye'yi ziyaret etti. Kersten, ICFTU ilkelerine göre, bir kişinin hem Konfederasyon Genel Sekreteri, hem de hükümette sorumlu bir bakan olarak kalmasının mümkün olamayacağını, Şide'nin bu iki görevden birini tercih etmesi gerektiğini bildirdi. Kersten, Şide'nin bu tercihi yapmaması halinde Türkİş'in ICFTU üyeliğinin ele alınabileceğini de söyledi. Kentler ve çöp konusunda ilk kez bir seminer yapıldı Cop bidonlarmin 100 litrelik olması istendi İZMİR. (Cumhuriyet Ege Bürosu) Geçtiğimiz günlerde Izmir'de katı artıklar konusunda ilgınç bir seminer düzenlendı. Ege Üniversıtesi Çevre Mühendisliği Bölümü ile İzmir Beledıyesinin ortaklaşa yürüttükleri bu etkınlıkte Türkıye'nin sorunlar yumağında arka sıralarda kalan, ancak yine de gözardı edilemeyeoek bir konu tartışıldı. Kentlerde halk'sağlığını açıkça tehdit eden çop konusu ne olacaktı? Bilim dünyasmdan gelen bir dizi insan, sade ye açık önerilerle konuyu ele aldı, yaklaşım getirdi. Örneğin cop bidonu olarak kullanılan ve sağlığı tehdit eden büyük gaz bidonları ne olacaktı? Tartışmalar sonunda 100 litreyi aşmayan çöp bidonlarının uygun olacağı kararına varıldı. Ancak bunu yurttaşların gerçekleştirmesi beklenemezdi. Belediyeler bu konuda önoüIÜK yapacaktı. Antalya ve İzmır Belediyesinin getirdıği önerıler arasından Antalya orneği secildı. izmir Belediyesi 100 litrelik polyester kaplar yaptırmayı tasarlıyordu. Bu malzeme kırılabilır. Oysa Antalya örneğin.n galvanız saç veya alüminyumdan yapılacak bidonları üstelik geri kazanılabilinır malzemeden olacaktı. Sıra sokaktaki çöp bidonlarının konmasına geldi. Yine sağlıklı bir öneri geliştirildi ve seminer sonrası ortak bıldiriye şöyle aktarıldi: «Bu ampçla gerekll temizlik önlemleri alınmak kaydıyla standart cöp bidonlarını koymak için bina içine çöp odası, bina üstüne üstü kapakh cöp çukuru, dış duvar içinde gömme cöp dolabı veya bahçeli nizamda bahçe kenarına üstü örtülü cöp platformu oluşturulmalıdır.» Kıslık gazınızı alırken dikkatli olun! İZMİR (a.a.) Bu kış ısınmayı gaz yağı ile sağlayacak olan yurttaşların ihtiyaçlarını karşılarken altı noktaya dikkat etmeleri gerektigi bildirildi. Anadolu Ajansı muhabirinin edindiği bilgiye göre, kış günlerinin yaklaştığı şu günlerde, gaz sobası ile ısınacak yurttaşlar konutlarının ihtiyaçlarını karşılamaya başladılar. Mahalle ve sokak aralarmda bir çok tankerin gaz satmak için gezindikleri görülmekte. Ancak, tankerlerin değişik fiyatlarla gaz sattıklan bildiriliyor. Yetkililer, geçtiğimiz yıllarda ortaya çıkan yakmmalann bu yıl da meydana gelmemesi, gaz alırken dikkatli olmaları için uyardılar. Yetkililer, gaz alınır ken dikkat edilecek konular hakkında şu bilgileri verdiler: «öncelikle gazı zamanında alm, ne kadar gaz alacağımzı bilin. Bunun için bidonunuzun ne kadar gaz aldığını öğrenin, bidonda gaz varsa bunu, herhangi bir metreyle ya da içeriye çubuk daldırarak ölçün, ga Genel Sekreterlik icin Orhan Erçelik'in, Genel Başkanlık için de Emin Kul'un adlarından sözediliyor. SSK yasa tasarısı olayındaki tepkiler henüz durulmamışken, Şide ile, ilgili yeni bir olgunun ortaya çıkması, İcra Kurulunda yeni bir çatlamaya yol açtı. Türkîş Genel Eğitim Sekreteri Kaya Özdemir'in Genel Sekreterlik görevini vekaleten üstlenmesi konusu resmen olmasa da, dolaylı bir biçimde kamuoyuna lanse edildi. Bu gelişme, Türkîş üst yönetimin deki çekişmeyi daha da kristalize ederken, Sadık Şide'nin Genel Sekreterlikten izinli sayılıp, bakanlık görevini sürdürmesi gibi bir çözüme yanaşmadığı izlendi. Şide, örgüt ile ilişkisini kesmekten yana olmadığmı açıkladı ve her iki görevini de sürdürmeye devam etti. Sadık Şide'nin katı tutumu devam ederken İCFTU'nun Kopenhag'da yapılan îcra Kurulu toplantısında Türkİş'in üyeliğinin 15 ağustos tarihinden itibaren askıya almması karan almdı. Örgütün Türkiye uzmanı PSİ Genel Sekreteri Carl POL1TIKA VE ÖTESİ Kapıya Pencereye Dikkat Mehmed Kemal skıler, dünyanın günün birinde batacağına inanırlar, başkalarını da inandırmaya çalışırlar. Buna neden inanırlar bilemem, bazı «alâmetlersin belireceğıni de söylerler, Mehdi'nin ortaya çıkması, İsa'nın dirilmesi, Deccal, Ye'cuc ve Me'cuc, Dabbet ül Arz. Gelenlere bir de soy kütüğu bulurlar. Mehdî. peygamber soyundan, Hazreti Ali kolundan, 12 İmam vardır ya, bunların en genç yaşta ölenidır. Bir gün dirileceğine ve insanlara mutluluk getireceğine inanıriar. Dün yada mutluluğu bozan çok şey vardır. Fakat mutlular da eksik değıldır. Ancak bu Mehdî, elinde Hazreti Ali1nın Zülfikârı (kılıcı) ortaya, «Heyt...» dıye kukriyerek çıkacak, herkesı dıze getırecek ve mutluluğu dağıtacaktır. İsa, bılıyorsunuz çarmıha gerılerek oldüruldu. Çok genç yaşında, dünyaya doyamadan bu evrenden oteki evrene goçtü. Böyle genç yaşta, erkenoe gıdişi ona inananlaroa benimsenmemiştir. Günün birinde yeniden dırilip dünyaya geleceğine inanırlar. Bu gelış ne zaman olaoaktır? Elbette dünyanın batımına doğru olacaktır. İşte İsa dirilip dünyaya geldiğinde mutluluğu getirecektir. insanlar onun gelişi ile bekledikleri mutluluğa ereoeklerdır. Deocal gelecektir ama, o mutluluk getırmıyeoektır. Deccal, İslamın felaketi olacaktır. Çünkü Müslümanların çoğu bir kötü yola düşecek, Müslümanlıktan soğuyacaklardır. Deccal'ın gelışı bu döneme raslıyacaktır. Elinde uzun bir kılıç olacak. bir o yana çalacak, bir bu yana çalacak... Onunla kimse başedemiyecektır. Ancak bir kişl vardır ki, onun hakkından gelecektır. O da Hazreti İsa'dır. Onun elinde de kılıçı vardır. Hemen kılıcını cekecek. Deccal'ı öldürecek, insanlar da mutlu olacaklardır. Ye'cuc ve Me'cuc, bir kişl değıldır, pek çok kişidir. Bunun bir kavim olduğu da söylenir. Kısa boylu, nerdeyse parmak kadar bir kavimdir. Karıncalar gibi yerden bıtecekler, dünyanın dört bir yanını saracaklardır. Ye'cuc Me'cuc'lar geldiğine göre, kıyamet günü de gelmıştır. Onların gelişi ile suçlulara Tanrı yardımcı olsun, çok acı çekecekierdir! Bu kısa boylu, sarı, parmak kadar çocuklar doğudan geleceklerdır. Bunların Çınlı'ler olacağı yaygın bir söylentıdir. Çin'e Mao'cu sosyalızm geldiğinde Ye'cuc Me'cuc'lara inananların çok korktuklarına tanık olmuşumdur. «İşte, biz söylemedik mi, geliyorlar...» diyenlere rasladım. Oyle korktular ki, Çın'den sosyalizmin çıkarak butün dünyaya yayılacağını sandılar. Hele bir de Sovyetler Bırlığf ile ortak oluriarsa!.. Bere^et bu korku uzun sürmedı .Çın'le Sovyetler'ın arası açıldı, korku da geçmeye yüz tuttu. Ya ıkisi elele, kolkola verseydı? Hafazan Allah dünyada neler olmazdı, neler? İkısinın anlaşmazlığına en çok sevınenler Ye'cucMe'cuc'a ınananlar oldu. E Franken askıya alma kararının en önemli noktasının Sadık Şide olayı olduğunu söylüyordu. Bu sırada, İcra Kurulu'nda yeni bir gelişme daha izlendi. Türkİş Genel Eğitim Sekreteri Kaya Özdemir ve Türkİş Genel Mali Sekreteri Omer Ergun, Danışma Meclisi içın başvuruda bulundular. Sadık Şide ile ilgili olaylarda sert çıkışlar yaptığı gozlenen Kaya Ozdemir ile Türkİş'in yıllardır Mali Sekreterliğini sürdüren ve genelde sessiz bir politika izleyen Ergun'un başvurularıyla ilgili olarak Türkİş'in yönetim organlarmdan bir karar çıkmadığı da bilinen olgulardan. İSRAÎL GEZİSİ VE ARTAN HUZURSUZLUK Son olarak, Ibrahim Denizcier'in danışmanı Kutay Aksel ile birlikte Israıl îşçi Sendikalan Konfederasyonu Histadrut'un Genel Kuruluna gitmeleri bardağı taşıran son damla oldu. Türk dış politikasma da ters düşen bu gezi, Türkİş tabamnda büyük tepki ile karşılandı. Türkİş yöneticilerı, bu gezi ile ilgili olarak kendilerini, «Diğer uluslararası ilişki ve gezilerden farkı yok» biçiminde savunmaları, tabanı tatmin etmekten uzak kaldı. Hatta, Türkİş üst yönetimine karşı dağmık olan .^.uhalefet büyük ölçüde birbn*. yakınlaştı. Bütün bu gelişmelerın getirdiği olumsuzluklara Türkİş üst yönetiminin bürokrasidekı etkinliği sağlayamaması ve aldığı kararları izlemede gösterdiği gevşeklik de eklenince Türklş icra Kurulu'na olan güvensizlik arttı. Bu güvensizlik ortamı içerisinde çözüm önerileri ve kulis faaliyetleri gelişmeye başladı. Bu önerilerin ve kulıs faaliyetlerinin nirengi noktası Türk îş'in 1982 nisan ayı içinde toplanacak olan Genel Kurulu üzerinde ypğunlaşıyor. Türkİş çevrelerinden sızan haberlere göre, Sadık Şide'nin Genel Kuruldaki şansı oldukça düşük. Buna karşılık, İbrahim Denizcier de büyük ölçüde not kaybetmiş bulunuyor. Ancak, gerek sağlık, gerek çeşitli nedenler yüzünden yakın çevresine Genel Başkanlıktan ayrılacağını ifade eden îbrahim Denizcier için şansın az olup olmaması kendisı açısından pek önem taşımıyor. Bu kulis faaliyetı içinde, Türkİş icra Kurulu'nda kendi adına en akıllı politikayı sürdüren Genel Örgütlenme Sekreteri Orhan Erçelik'in isminden sık sık söz ediliyor. Türkîş'e yakın çevreler, Erçelik'in Genel Kurul'da Genel Sekreter lik için uğraş vereceğini belirtiyorlar. GENEL BAŞKANLIK tÇİN ADAY Türkİş'in nisan ayındak Genel Kurulunda, Genel Baş kanlık için düşünülen adlaru başında Ulaşİş Genel Başkan ve Türkİş Genel Başkan Yar dımcısı Emin Kul bulunuyor Daha önce de bu göreve getirilmesi sözkonusu olan Emin Kul için Genel Başkanlık şansını azaltacak en önemli neden, Yüksek Hakem Kurulu'nda üye olması. Kul, hernekadar alınan kararlara karşı oy yazısı yazıyorsa da Yüksek Hakem Kurulu'na karşı tüm Türkİş tabamnda oluşan tepkiyi bu karşı oy yazılanyla gıdermesi pek kolay olmayacak. Sonuç olarak söylemek gerekirse, Türkîş içinde alışılmadık bir biçimde erken başlatılan kulis 1982 nisanında yapılacak olan Genel Kurulda, icra Kurulu'nun büyük bir olasılıkla değiştirilmesi ile noktalanacak. EVLERE TANKERLE GAZ SERVİSİ YAPILIRKEN, YURTTAŞLARIN VANA VE HORTUM OYUNLARINA KARŞI UYANIK OLMALARI İSTENDİ. zın evlere tankerie servisi illere göre değişiktir. Kendi ilinizdeki kesin fiyatı bilin ve fazla fiyatla satmaya kalkışanları şi kâyet edin, alacağınız gaz miktarını ve ücreti bildiğinizde, ne kadar ödeyeceğinizi de kendiniz hesap edin, gaz alırken, tankerin üzerinde, baçh bulunduğu satıcı şirketin adının bu* lunmasına dikkat edin, herhan gi bir sorun ortaya çıktığında muhattabınızın kiın olduğunu bilebilirsiniz. Eğer bu bilgfalz yoksa, sorun çıktığında ne ya* pacağınızı, kimi muhattab alacağınızı bulamazsınız.» VANA VE HORTUM Yetkililer, bu arada yurttaşla rı, vana ve hortum oyunlanyla kendilerini aldatmak isteyebileceklere "karşı da uyanık olmaya çağırdı. Verilen gazm miktarım belirleyen saatten sonra herhangi bir vananın bulunmaması gerektiğine işaret eden yetkililer, «Saatten önceki vana önemli değildir. Saatten sonraki vana bir aldatılma tehlikesinin işaretidir. Hortumun kendine özgü yumuşakhğı vardır. Gerektiğinden sert olan hortumlara karşı da dikkatli olun» şeklinde konuştular. GEREKLt ÖNLEMLER ALINDI Yetkililer bu arada, yurttaşla rın' aldatılmaması için gerekli tüm önlemlerin alındığını bildirdiler ve denetimlerin sürdürüldüğünü de kaydederek, «An cak, yurttaşları uyanık olmaya çağırırken, bu demek değildirId, bir sürii tanker haksız kaaanç sağlamak için piyasaya çıktı. Kimsenin haksız yoldan para kazanmağa başvuracağına inanmıyoruz. Fakat, bunlann bilinmesinde yine de yar»r vardır» dediler. 4 Orman köyleri, ülkemizin iklim, toprak ve topoğrafık yapının tarım içın pek elverişli olmayan yerlerinde, il Ve ilCe gibi yerleşim nokta larından uzakta kurulmuştur. Ulaşım olanakları oldukça kısıtlıdır. Ancak tüm olumsuz koşullara karşın ta rım, orman köylülerinin belli başlı geçim kaynağıdır. En önemlisj ise göçerlikten kurtulmuşlardır. Çeşitli nedenler, söz gelimi, ulaşım oianağının yeter sizliği, tüketebileçeklerinden daha fazla üretim yapmama, orman köylülerinin, ürettiklerini pazara sunması olanağını kısıtlamaktadır. Başka bir deyimle orman köylerinde, oransa! olarak «Pazar Için üretim» yaygınlaşmış değildir. Oiman İşçiliği Orman köylüleri, işçi mldir, köylü mü, yoksa müteahhit midirler? Uzayıp gider bu tartışma... vahidi fiyatla çalışarak ser maye birikimini yapmasının oianağına sahıp olduğunu söyleyebılmek güç, hatta olanaksızdır. Özetlersek, kanımızca vahidi fiyatla çalışan orman işçileri, işçiliğinın nes nel koşulları gözönüne alın dığında, gerçekte bir üçret lidır ve sahip olduğu üretim araoıyla birlikte, (Bıçkı, çekım hayvanı, balta, vb..) işgücunü Devlet Orman İşletmesıne, bir birim orman ürünü elde etmek üzerinden satmaktadır. Ancak yürürlükteki yasalar yonünden ele alındığında durum değışmekte ve ortaya bir kar maşıklık çıkmaktadır. Tüm Türkiye nüfusunun yüzde 22'sinı oluşturan orman köylüleri, toplumsal üretimimızin önemli bir bölümünü sağlayan ormanla rımızı yaşatır, işler ve üretirken. kimi yerlerde bölüşümden yeterince pay alamamaktalar. Kaz Dağı Tahtacılar'ını ör nek alarak çızmeye çalıştığımız tablonun sergilediği pek cok gerçeklik, üzerinde durmamız gereken sorun ları ortaya yeterince cıkarıyor sanırız. Yeşilın mavıyle, göklerın yapraklarla kaynaştığı, yaşamın dolu dızgın serpildiği orman evrenınde ınsan ların, bıtkilerın ve hayvanların içiçe geçen yumaklaş mış kader birliğıni kavrama ya çalışmak gerek. Belki kentlerın dumanlı ve karmakarışık yapısından, ormanın her anlamda daha yalın ve sıcak ve insançıl havasına ulaşmak zor oluyor Fakat ilişki bir kez kurabildik mi, bu deniz de yaşayan insanları anlamak daha kolaylaşıyor. Aslında İçiçe geçmış bin lerce, yüzbinlerce toplumsal ilişki halkast içinde genelde oluşan çelişkiler, kendine özgü biçimlerde or manlarımızın insanına da damgasıhı vuruyor Bu günden yarına uzanan Türkiye insanının çağdaşlaşma kavgasında ormanlarımızın işçileri, köyJüleri de kendilerine düşeni yapıyorlar, yapacaklar. On ların sorunlarını gözardı et meden, güncelleştirerek savunmak ve en kısa sürede önlemleri almak gerektiğine inanıyoruz. Yüreğimiz Kaz Dağı Ormanlarının derinMğinde Gönlümüz insanlarında sak lı. Evlerini bosaltmaları istenen 8 * depremzede aile MGK'ya basvurdu • İMAR VE İSKÂN BAKANLIĞl ANKARA YILDIZTEPE BLOKLARINDA OTURAN 8 AILEYE EVLERİNİ TERKETMELERİNİ DUYURDU. ANKARA (Cumhuriyet Büro«u) İmar Iskan Bakanlığı Ankara Yıldıztepe bloklarında oturan Vdn Agrı depremzedelerinden 8 aileye, Kurban bayramının ikinci günü evlerini terk etmeleri içın duyuru yaptı. Mehmet Çalpan, Ahmet Calpan, A. Baki Yıldız, Mustafa Tambahçe, Kemal Yaşar. Reşit öztunç, Mehmet Bakır ve Mustafa Doğan adlı aile reislerine yapılan tebligatta «halen oturmokta olduğunuz konutta işgal ci olarak oturmakta olduğunuz ortaya çıkmaktadır.» deniliyor. 1976 yılında Van ve Ağrı dolaylarında meydana gelen depremden sonra Ankara « Hasköy Yıldıztepe'de İmar İskan Bakanlığının Sosyal Konutlarına yerleştirilen 24 aileden 7'si için uygulanan ayrıcalıklı durum nedeniyle MGK'ne başvuruda bulunuldu. Yapılan başvu ruda, İmar İskan Bakanlığı Ankara İl İmar Müdürlüğünün tah liye yazımı alındığı zaman düş kırıklığına uğradıkları belirtildı Orman işçiliği, ormancılık kesımi çalışmaları dışında genellıkle tanınan ve bılınen bir olgu değildir. Çalışma içinde pek çok değışık nedenlerle sendıkal haklanndan da yoksun olan bu kitlenin doğal olarak çe şıtli sorunları su yüzüne çıkarılamamaktadır. Kimi yıllarda sayıları 200 bine varan orman işçileri, UİU9lararası Calışma Örgütü'nun (İLO), «Ağır iş»ten say dığı işçiliği yaparken, hiç bir toplumsal güvenlik hak kına sahıp değildirler. Beslenme ve barınma durumları, ortalama koşulların çok altında bir düzeydedir. Araç gereç donanımında yetersiz olan Tahtacılar'ın tümüne yakın bir kesimi bu işin gerektirdiği ön eğıtimden geçirilmemiş olduğundan, iş kazalarıyla kar şılaşması olasılığı oldukça yüksektir ve genellıkle ölüm, ya da ağır yaralanma larla sonuçlanmaktadır, Bu gerçektikler karşısında işveren konumundaki Devlet Orman İşletmelerince orman işçilerinin çalışma ve işyeri koşullarına ilişkin türel düzenlemelerin yeniden ele almması gereklidır. Çoğunluğu Orman işletmeleri tarafından gerçekleştirllmek üzere orman işçilerinin çalışma koşullarının bir ölçüde de olsa düzeltilmesine yönelık önlemler .alınabilir. Bu önlemler şöylece sıralanabilir: Kaımaşıklık Röportaj : Hikmet ÇETİNKAYA Fotoğraflar: İlhan ARDA Orman iscisinin isci mi, müteahhit mi olduğu yıllardır belirlenemedi Araç gereci yetersiz olan tahtacılarm iş kazalarıyla karşılaşma olasılığı çok fazla. Türkiye nüfusunun yüzde 22'sini oluşturan orman köylüleri, ormanları işier ve üretirken kimi yerlerde bölüşümden yeterince pay alamazlar. İki bakanlıkta yeni atamalar yapıldı ANKARA, (a.a.) Sanayi ve Teknoloıı Bakanlığı ile Tarım v e Orman Bakanlıklarında yeni atamalar yapıldı. Resmı Gazete'nın dünkü sayısında yayınlanan kararlara gore, Turk Uçak Sanayıi A. Ş. Genel Mudürlüğünde açık bulu nan Genel Mudür Yardımcılığı ve Yonetim Kurulu uyeliğine, MKE Genel Mudurlüğü Teftış Kurulu Başkanı Erol Yeşilada atandı Bu arada, Devlet Hava Meydanları İşletmesı Genel Müdur Yardımcısı M. Turan Öz atamer ile Dışışleri ve Mılli Eğıtım Bakanlıklarr Yurtdışı Teş kılatı Fransa Bölgesi Öğrenci Müfettışlığı ve Kultür Ataşeliğı kâtıbi Zekı Cakar başka bir goreve atanmak üzere, bu görevlerinden alındılar. Öte yandan, Tarım v f i Orman Bakanlığına bağlı Türkiye Süt Endustnsı Kurumu Genel Müdür Yardımcısı Fuat Balcı Bakanlık Muşavırlığıne qetırildi, yerıne Nurettm Madran atandı. Hayvancılığı Geliştırme Projelerı Genel Mudür Yardımcılığı na da Ataturk Ünıversitesi Zıraat Fakültesı Zirai Araştırma Enstıtüsü Müdurü Mennan Demırcıoâlu tayin edildi. Tarım ve Orman Bakanlığı Burdur Teknık Ziraat Müdürlüğüne, Sıvos Teknık Ziraat Müdürü Mehmet Tuğcu, İzmır Ziraat Mudiırluğune aynı yerde Mudür Yardımcısı olan Avnj Demırçin'k, Aydın Teknik Zı raat Müdürlüğüne de Burdur Teknik Ziraat Müdürü Yılma? Çevik atandılar. Bir pmg pong topudur, korkuyu gideren. Çin takımı ile Amerıkan takımı ping pong oynadılar, Sovyetler aradan çıktı, korku da kesıldı. Kuçümencık bir top bazan dünyadan kocaman bir korkuyu sılebılır. Bir topla korkuyu sılenin başında Nıkson gelir ki, orîun da sonra başı derde gırdi, başkanlık elınden gıttı. Geriye Dabbet ül Arz kalıyor. Bu, görülmedık, işıtılmedik bir canavardır. Oyle ki bir dudağı yerde, bir dudağı gokte olaoak, duşlenılemiyecek kadar bir masal devıne benzeyecektır. Ağzından ateşler. burnundan alevler çıkaracak... ikınci Dunya Savaşındaki alev saçan makıneler bu devın yanında solda sıfır kalır. Ne yandan geleceği, Doğudan mı, Batıdan mı zuhur edeceğı pek bılınmıyor ama, mutlaka gelecektır. Eh, bir yerlerden gelişi bir belırlendi mi, yandım Allah, nereye kaçsanız kurtulamıyacaksınız. Bu gelış dünyanın sonu olacaktır. Bu gelışe atom bombası mı dersıniz; Hidroıen bombası mı dersinız, ne dersenız, deyin.. Hiroşima uzerınde bir gorunduğunde, Dabbet ül Arz'a ınananlar, «İşte geliyor!..» dıye çığlığı basmışlardı ama, Doğuda gorundu, Batı'ya erışemedı. Eh, ne olsa bunu da atlattık...» dıye sevınenler çok oldu. Ama bombayı icat edenler uslu durmadılar. Atom, hidroıen bombalarının yerıne bu kez de notron bombasını icat ettıler. Bu bomba dünya yüzünde canlı adına hıç kımseyi bırakmıyacakmış. Gene bir korku aldı dunyayı... Deccal'ın da, Ye'cuc Me'cuc'un da Dabbet ül Arz'ın da adını notron koydular. Bu kez Doğudan beklenen kıyamet, bızlere gore, Batıdan göründü. Gerçi hepimiz bombanm muçıdî ile dostuz, akrabayız, hısımız, antlaşmalarla birbirimize bağlıyız ama, ne yapalım ki bornbanın ipi de, sapı da onun elinde... Bizim elımizde hiç bir şey yok... Kafası bir kızar da ipini çeker, sapını koparırsa na'parız? Yüzyıllardır Doğudan geleceğine Inanılan kıyamet yon değıştirdi, Batıdan geliyor... Acaba kapılarımızı kapasak, pencerelerimizi örtsek kâr eder mi? Bundan kelli dostluk adına kapılara da. pencerelere de dikkat!.. «AKDENİZ SİNEMASINA UYGUN YÜZ» YARIŞMASINI REYAN ÖZDİL KAZANDI ERİCE/TRAPANt (ttalya) (a.a.) Erice'de yapılan dört gün süreli Akdeniz Film Festivali ve Semineri sırasında düzenlenen «Akdeniz Sinemasına uygun yüz» yarışmasını 18 yaşındaki Türk artisti Reyan özdıl'ın kazandığı açıklandı. Ikınciliği îtalyan Rita Catania, üçüncülüğü ise Cebelütank lı Carol Grent kazandı. Dün sona eren festıval semınere katılan Türkiye, Ceza yir, Mısır, Fransa, Yunanistan, Italya, Yugoslavya, Lübnan, Lib ya ve Faslı smemacılar, Akdeniz ülkeleri arasında ortak film yapımmı desteklemek için bir Akdeniz Film Yapım Merkezi kurulması çağrısında bulundular. Seminerde söz alan Avrupa ülkeleri smemacıları, Avrupa yapımı filmlerin Arap ülkelerin de yaygın olarak gösterilmesine karşılık, Avrupa ülkelerinde Arap filmleri gösterilmeyişinden yakmmışlar ve dört gün süren festival sırasında sergilenen Arap filmlerinin İtalya'da gösterilmek üzere îtalyan işletmelerince satın alınmasını, böylece Avrupalılara Arap kültürünü daha iyi tanıma olanağı verilmesini istediler. Devletin eli Devlet Ormah İşletme leri belli sayıda işçi çalışan yerlerde ormanda kalan işçılerin barınmaları Için sökülup taşınabilir barakalar kurabilir. Bu barakalar isçılerin yatma, yeme, araç onarabılme ve dı ğer guncel gareksinmelerine yanıt verecek biçimde yapılabilır. Yine bırkaç kesim ye rinde (maktada) çahşan işçilerin bırden kolaylıkla yararlanabileceği sağlık barakalarını yapmak ve sürekli sağlıkçı bulundurmak, hatta iş kazası durumunda ça lışma yeriyle sağlık evini telsizle irtibatlandırabilmek olası bir işçi ve işçiler İçin yaşamsal bir önem taşımak tadır. Orman İşçilerinin gerek nesnel koşulları yani, varı işçi, yarı köylü nitelikleri, işçiliği devamlı olarak yapmamaları, çok düşük düzeyde, hatta tümüyle eği timsiz olmaları ve alım güçlerınin olmaması nedenıyle edinemedikleri koruyu cu donanımlar, işletmelerce sağlanabilir ve geçiçi olarak ışçilere zimmetle dağıtılabılır. İşçi çocuklarının öğre nımı içın okul sorununun çö zümüne pratik yanıtlar getirilebilır. Dik eğimli yerlerdeki üretim işleri, işletmelerde bulundurulacak eğitilmış ve her türlü araç gereçle donatılmış işçilere yaptırılabilir. Bu arada diğer llginç bir konuda orman işçisinin «Ne olduğu» sorunudur. Köylü müdür, işçi midir. yoksa müteahhit midir? Uzayıp giden bir olaydır bu yıllardır. Soruna şöyle bir baka lım: Vahidl fiyatla çalışan orman işçileri, kendi üretim araçlarıyla üretime ka Kim nedir? tılmalarına karşın, ürettik leri ürünün değişımine ilişkin oluşumlarda söz sahıbi değildir. Daha açık bir söy leşıyle, orman işçisi, birim fiyatı önceden saptanan bir işi yapmayı üstlenmekte, öngörülen sürede bu işi yap makta ve birim fiyat üzenn dea de, ücretini işin bıtittıınde toplu olarak almaktadır. Üretim yapacağı yer, işletme tarafından saptanmakta, ertesı yıl, ormancılık tekniği gereği değiştiril mektedır Calışma koşulları, Işveren konumundaki DOİ tarafından saptanmak tadır. öte yandon, olgunun en önemli bir yanı olarak, orman İşçisi, sahip olduğu üretim aracıyla çoğunluk kendisi calışmaktadır. Genel olarak yanında bu üretim araçlarıyla belli bir ücret karşılığında calıştırdığı başka kimse yoktur. Böyle olunca orman işçisinin BÎTTt
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle