22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 8 3 EKÎM 1981 Poris Başkonsolosluğumuzu basan Ermeni terörestler serbest bırakılmasını istemislerdi 4 Kaz (İda) dağının etekleri zeytin ağaçları ile örtülüdür. O acı yeşili andıran zeytin ağaçları, aşağılarda denizle buluşur. Yeşille ma vi kuaaklaşır. Akçay, Altınoluk ve Küçükkuyu koyları dantel gibidir. Akçay, Altınoluk ve Küçükkuyu'da binlerçe insan tatildedir. Akçay'da denizin ortasından soğuk su çıkar. Akçay'dan Küçükkuyu'ya değin oteller, moteller tatiloilerle doludur. Hak ları olan dinlenme gereksinimini giderirler. Biz size Kaz (İda) dağının etekterini, çam ağaçları ile dolu köylerini anlata cağız. Merakınızı gidermek için hemen açıklayalım. Tahtacılar, yani Türkmenler'i. Şiir ve efsane yöresi Kaz duğında minik Zeus artık tek başınadır. Küçük Zeus İda tepelerinde yaşayan dağ perileri, Nymphalar tarafmdan büyütülmüştür. Efsaneye göre, dağ perilerinin büyüttüğü Zeus, ba bası Kronos'u tahtından indirmiştir. Zeus'un tanrılar ve insanlar üzerindeki egemenliğini kurması, O'nun yaşamını değiştirmemiştir. Tek egemen Zeus, İda dağına sık sık uğramaktan vazgeçmez. Tanrılar İda'da dernek kurar. Troya savaş larını Kaz dağının eteklerinden izlerler. Olup bitenleri buradan gözlerler. Homeros, İda'yı (Kaz dağı) şöyle anlatır: Zeus koştu arabaya iki atını / Uçup gider, Tunç Ayaklı, altın yeleli / Altınlar kuşandı kendisi de / Aldı işlenmiş altın kamçısını, bindi arabaya, şaklattı sürdü / Uçtu atlar seve seve. Hrant Küçükgüzelyan hn yargılanmasına başlandı • SANIK IRKÇILIK VE VLVSAL DUYGULARI YOK ETMEK İÇÎN PROPAGANDA YAPMAKLA SUÇLANIYOR. tstanbul Haber Servlsi Paris Başkonsolosluğumuzu basan Ermeni «ASALA» örgütü militanlannın «siyasi» tutuklu olduğunu ileri sürerek serbest bırakılmasını istedikleri Ermenilerden Hrant Küçükgüzelyan'ın «Irkçılık ve ulusal duyguları yok etmek için propagan da yapmak» suçlarından yargılanmasına dün îstanbul Sıkıyö netim Komutanlığı 3 Numaralı Askeri Mahkemesi'nde b^şlandı. Bu arada Küçükgüzelyan'ın, Eminönü özel Ermeni İlkokulu bahçesinde yapılan yedi adet kaçak dükkâıun gelirini herhangi bir kayıt ve belgeye bağlamaksızın topladığı ve Vakıflar Başmüdürlüğü'nden gerekli yasal izni almadığı için TCY'nın 526. maddesi uyarmca îstanbul 9. Sulh Ceza Mahkemesi'nce para cezasana çarptırıldığı da belirtildi. Gedikpaşa Ermeni Gregorian Kilisesi Vakıf Yönetim Kuruluna 198ı yılında asil üye seçilen ve bu tarihten sonra ruhani bir kisveyi olmadığı ve Va kıf Yönetim Kurulu Başkanı olmadığı halde, kutsal tapmak olan kiliseyi kişisel çtkarlarına alet ederek ideolojisi doğrultusunda çalışmalar yaptığı ileri sürülen Küçükgüzelyan, sor gusundan önce söz aldı ve «Par i s olayını öğrendiğinde çok üzüldüğünü, TV ve gazetelerde olayı okuyunca şok geçirdiğini» ileri sürdü ve konuya ilişkin olarak bir dilekçe vermek istediğini belirtti. Dünkü duruşmada askeri savcı iddianamesini okudu ve sanığm Tuzla Gölü dolayında faaliyette bulunan Ermeni kam pının başkanlığını üstlendiğini,k bu kampta Ermeni dili ve dini üzerinde eğitim çalışmaları yaptığmı belirtti. Askeri savcı iddianamesinde şöyle dedi: «Türkiye Cumhuriyeti Anayasasuun teminatı altında bulunan, özellikle Doğu Anadolu da oturan öksüz Türk çocuklannı İstanbul'a getirerek kendilerine Ermeni milliyetçiliğini aşüadığı, bu çocuklara Türkçe yapılan bazı konuşmalara şiddetle reaksiyon gösterdiği ve bu konuda özel bir sayret sarfettiği, bu meyanda Diyarbakır, Mardin civannda kendisinin bizzat giderek getirdiği 20 kadar çocugu Tuzla'da bulunan özel kampa yerleştirdiği ve bunlann yetldli mercilerin bilgisi olmak sızın eğitilmek istendiği keza sabit bir keyfiyettir.» Askeri savcı ayrıca sanığın, Ermeni ideolojosini dünya çapında yaymaya çalışan Pransa Marsilya kökenli Pamber ad lı Ermenice derginin başyazarı Samuel Bakalia ve bazı kişilerle temas edip, tarihi gerçekleri tahrif ederek Türkiye ve Türklük aleyhine cümlelerle do lu yaymları mutazam biçimde Türkiye'ye getirttiğini ve Türklük aleyhinde asılsız, icapsız ve haksız iddia ve isnatlarla dolu «Su • ekmek Yaşam» ve «Ermeni ailelerinin takvimi» adlı yaymları dağıttığını, Ermeni olarak nitelendirdiği Filo pi ve Varto aşiretlerine ait resimler çekerek bunları yurt dışma gönderip zengin Ermenilerden para talep ettiğini de bildirdi. Askeri Savcı daha sonra sanığm, TCK'nun 142/3. maddesi uyarmca "Anayasa'nm tanıdığı kamu haklarını ırk düşüncesiyle kısmen veya tamamen kaldırmayı hedef tutan, ulusal duy guları yok etmek veya zayıflat mak için propaganda yapmak suçundan 1 yıldan 3 yıla dek değişen hapis cezasıyla cezalandırılmasını istedi. Duruşma tanıklarm dinlenebilmesi için 6 Kasım 1981 tarihine ertelendi. Avrupa Konsey i Bülent Ersoy konusuldu # HOLLANDA MİLLETVEKİLİ >OOGD TABAFINDAN HAZIRLANAN RAPORDA, HOMOSEKSÜEIiLERE AŞA ĞILAYICI MUAMELE YAPILMASI ELEŞTtRİLDt. STRASBOURG (Cumhuriyet) Bu toplantı düneminde Afganistan konusundan Avrupa gü venliğine, Amerika ile siyasal ilişkilerden Avrupa'nuı çeşitli ülkelerindeki lisan sorunlarına kadar, çeşitli alanlardaki pek çok sorunu ele alan Avrupa Konseyi'nde önceki akşam «ho moseksüeller»le ilgili bir rapor konuşulurken Bülent Ersoy'un da durumu üzerinde duruldu. Sağlık ve Sosyal İşler Komisyonunun Holanda milletvekili Voogd tarafmdan hazırlanan bu konudaki rapo runda, çeşitli ülkelerde homoseksuellere farklı ve aşagılayıcı muamele yapüması eleştiriliyor, onların da insan olduğu ve bütün insan haklarmdan fay dalanma hakkını, herkes gibi ve herkesle eşit bir şekilde sahip bulunduğu vurgulanıyor ve çeşitli ülkelerdeki uygulamalardan örnekler veriliyordu. Rapora ek karar tasansında da, ceza kanunlarında homoseksüelliği suç sayan hükümlerin tamamen kaldınlmasından başka, homoseksüellerin polis kayıtlarına geçirümesinin, bu durumları öne sürülerek işten çıkarılmasının, hapisanelerde kendilerine karşı aşagılayıcı muameleler yapılmasının önlenmesi isteniyordu. BÜLENT ERSOY'UN DURUMU VOOGD RAPORUNDA Ülkelerdeki uygulamalardan örnekler verilirken belirtilmiş ve «Türkiye'de de, ameliyat yo luyla cinsiyetini değiştiren popüler bir şarkıcı, değişik cinsi durumu sebep gösterilerek 1981 haziramnda abnan bir ka rarla sahneye çıkmaktan men edilmiştir» denilmişti. önceki gece rapor üzerindeki tartışmalar, bu toplantı dö neminin en fazla ilgi toplayan görüşmeleri oldu. Söz alanların çokluğunun yanında dinleyiciler balkonu da tamamen do luydu. Karar tasarısında yapılan önerilerden özellikle bazıları ge niş eleştirilere yol açtı. Bu arada bir kimsenüı homoseksü elliği dolayısıyla işinden çıkan lamayacağmm kanun yoluyla garanti altına alınmasını isteyen öneriye karşı, Lüksemburg'lu Margue: «Benim çocuğumu eğiten öğretmen homoseksüel olacak. Bunu kendisi de iftiharla açık layacak. Ve o öğretmen orada kalacak. Ben de buna itiraz et meyeceğim. Böyle şey olur mu?» dedi. İngiliz Cox ise: «Homoseksüejer de insandırlar. Onlar bu nedenle işinden çı karmak, bu iş ne iş olursa olsun, insan haklarıyla bağdaşmaz» dedi. Rapora ek karar tasarısı uzun tartışmalardan sonra açık oya konuldu. Ve bazı küçük değişik liklerle 22'ye karşı 61 oyla kabul edildi. 5 parlamenter de çe kimser oy kulandı. Homoseksüellere ne şekilde olursa olsun öteki insanlardan farklı muamele yapılmasınm ön lenmesini, bunun için kanunların ve uygulamaların değiştirilmesini isteyen tasarmm böylece Konsey genel kurulu kararı haline gelmesinden sonra, durum bir kere de Avrupa Konseyi Ba kanlar Komitesinde görüşülecek. Ve Komitenin alacağı karara göre, durum üye ülkelere bildirilecek. Bugün Kaz dağının çamları altında yaşayan Tahtacılar, yani Türkmenler'in atalarını Fatih Sultan Mehmet göndermiş oralara.. İyi ağaç keserlermîş, gemi yaparlarmış... Röportai: Hikmet ÇETİNKAYA Fotoğraflar : İlhan ARDA (yağlık) adı verilan tek par çadır. Ormanda Tahtacılar geçimlerini zeytinoilik ve ormandan sağlar. Toprakları yoktur Gençier sevdicelerine ulaşmak ister hızarı kavradığında. Kazgırt'tan çıkıyor tahta cılar asırlar önce. Geliyorlar Horasan'a. Bu kez Moğollardan kaçıp Azerbeycan'a yerleşiyorlar. Oradan Maraş yöresine, Ardından Toroslar'a. Toroslar'dan Kaz dağına. Çam ormanlarının içine yerleşiyorlar göçerlikten kurtuluyorlar. Ali Bulut'a soruyorum: Atalarınız neden geldi buralara? Bilmem. Yetmişlik Hüseyin Çebi sa kallannı sıvazlıyor ve yanıt lıyor. Biz iyi ağaç keseriz. Oördün tomrukları. Gördüm. Fatih Sultan Mehmet gemi yapımı için bizi buralara göndermiş. Atalarımız iyi ağaç keserlermiş. Hava içice soğudu kazak larımızı giydik. Aşık Hasan Akbur'dan bir dize: Kaz dağının yeilerini / Gezdik çamlık bellerini / Sa rı kızın güllerini / Kokmaya geldik, kokmaya. Hasan'a soruyorum «En çok ne yenilir» diye. Turp otu, acı filiz, sığır di li ve erezene. Et sorunları yok. Acı gun lerinde bile koyun kesiyorlar. Tüm köy fi dağıtılıyor et. Bir de «Alamanya» tutkuları var. Gidenler Almanlaşıyorlar onlara göre. Kıskanıyorsunuz Almanya'ya gidenleri. Tümü yanıtlıyor: Biz neye kıskanalım. Hepsi arabalı mı? Eh öyle sayılır. Gün kavuşmak üzere. Kaz Dağında gün erken batar. Televizyon sevdasj başladı. Hep birlikte haberleri din liyoruz. ^ Türkıyeiun Tis Baskonsolosluğunu basarak içerde bulunan 47 kişiyi 15 saat süreyle rehin tutan 4 Ermeni teröristm serbest bırakılmasmı istedikleri kişiler arasmda yer alan Hrant Küçükgüzelyan'ın yargılanmasına Sıkıyönetim Komutanlığı 3 Numaralı Askeri Mahkemesi'nde başlandı. Küçükgüzelyan, Paris olayını öğrendiğinde çok üzüldüğünü öne sürdü... ÖĞRENDİĞİNE ÜZÜLMÜŞ » . w Mustafa EKMEKCİ Çoban Paris Troya şehrinin Kralı Prlamos, Kraliçe Hekabe'nin başlarına ne beiâ geldiyse Kaz (İda) dağının çobanı Paris Aleksandros'tan gelmiş. Tüm bunlara karşın bu kişiler ölümsüzleşmişler. Mutsuz kral ve kraliçe ile kötü kişi Çoban Paris için Homeros «İlyada» destanını yazmış. Biz bugün İda dağına Kaz dağı diyoruz. «İlyada», Helene ile Paris'in aşk destanı sanılır. Azra Erhat, «Mavi Anadolu» adlı yapıtında uzun anlatır Kaz dağı efsanesini. O'nun için dönelim Kaz dağına. İnsan sevgisiyle dolup taşan Tahtaoılar'a. Tahtacılar Oğuzlarm bir kolu olduğu gerçek. Oğuz Türklerinin yerleşim alanla rı Aral gölünün doğusunda Karaouk dağları üzerinde.. Kazgırtlara geliyorlar (Kaz dağı) ve yerleşiyor lar. Tahtacılar böylece gö çebelikten kurtuluyorlar.. Antalya'dan «Teke»den bir Hasan'ı Erdebil tekkesine gönderiyorlar. Hasan dağları örgütlüyor. Buralada «Cennet meyvasının göl gesine basılmaz» deyip gö çerliği savunuyor. Oğlu Şah Kulu ise Osmanlılara isyan ediyor. Destanlarda Tahtacılar hakkında çeşitli söylentiler vardır. Ama bir aşağı bir yukarı hep aynıdır. Parmak... H asan Esat Işık, Belçika'da Büyükelçiyken. blr gün bir Belçikalının kendisiyle görüşmek istediğini bildirmişler. Işık: Buyursun! demiş... Adam, tombalakça birlymiş. Belcika Odalar Birliğl Başkanı, filan.. Merdivenleri koşar adım çıktığından. soluk soluğa kapıyı vurup Büyükelçinin odasına dalmış ve konuşmaya başlamış. Büyükelçiliğinizden bana taahhütlu blr mektup getdi. Buna çok kırıldım. Bana yapılan bu hakareti kabul etmiyorum. Ben taahhütlu mektup gönderilecek birl miyim ki, bana bu hareketl yapıyorsunuz? Işık, adamı oturtmuş. gönlünü almış. Yenl gelen blr memurun Belçika'nın geleneklerini bilmediğl Için, mektubu «Taahhütlu» yollamrş olabileceğini bildirmiş. Olayı anlattıktan sonra, Işık şöyle dedi: Belçika'da bir kimseye taahhütlu mektup göndermek, son dereçe ayıp karşılanır. Bu, mektup gönderilen kimseye inanmamak anlamına gelir. Yani, «Sen bir gün mektup aldığını inkâr edebilirsin, yalan söyleyebilirsin, onun için taahhütlu yolluyorum, mektubu!» biçiminde yorumlanır... Bizde böyle blr gelenek yok. Bürokraside karşılıklı yazışmalar, taahhütlu mektuplarla olur. Hatta. Taahhütlu gelinçe mektup, seviniriz bile... Adam, o kadar önem vermiş kl, paraya kıymış taahhütlu göndermiş! deriz. Diplomatlar inçe oluyorlar, Hasan Esat Işık da öyle. Bu, belkl de uğraşlarının gereği. Işık, Yalçın Küçük, oturduk konuşuyorduk. Yalçın Küçük'ün babası dermiş ki: Oğlum. memlekete kasap da gerekli, ama sen olma\ Bu da bir jncelik. Yalçın Küçük boyuna, Hasan Bey'e babası Esat Paşa'yı soruyordu: Abdülhamit'i sever miydi? Hiç sevmezdi! Namık Kemal'i? Onu çok severdi. En çok Tevfik Fikret'l severdL O kuşak öyle, Tevfik Fikret'i. Namık Kemal'i severler... Pek konuşmazdı, hemen hiç bir şey anlatmazdı. Ya'mz, bir sözünü unutmadım: «Evde karınızla kavga etseniz, bilesiniz ki, bunun içinde İngiliz parmağı vardır!» derdi. Tabii ozaman, Amerika ortada yok, CIA filan da yok. Ingilizler var... Bir söz daha var: «Kadın parmağı» derler, birçok olayın içinde kadın parmağı ararlar. Özellikle polis romanlarındo geçer kadın parmağı. Basınımızda da, tutucu bir bayan yazarın parmağını görebilirsiniz. Parmağıyla düğmeye basar, buyurduğu kişi istenen hangi konuysa, yazıyı hazırlayıp önüne getirir. O da döktürür... Türk Dil Kurumu'na saldırıları blr türlü bitmez. Daha da sürdüreceklermiş saldırıları. Güzelim dilimizi, bunca yılların çabasım yaralamak Için yapmadıkları yok. Ama, bana öyle geliyor ki, etkilerinl gitgide yitirdiler, yitirecekler. Son günlerde, duyarlı insan Hasan Esat Işık'ı parmaklarına dolamak istediler Ayıp ettiler... Türkmenler Oğuz boylarından olduklarına inanıyorlar Edremit Körfezine bakan Kaz (İda) dağının eteklerinde yaşayan Tahtacılar bir inamşa göre Fatih Sultan Mehmet tarafmdan gemi yapımı için buralara gönderilmiş. Kaz dağı tahtaoılarında Içlik olarak giyilen gömlek «göynek» adını alır. Kimi tahtacı yörelerde gömleğe «kömlek könlek» denir. Türkmen kadınlarında köynek üstlüktür. Şalvar yerine bezden bol pantalon giyilir, adı «Könçek»tir. Ge nel olarak giyilen herşeye «Hurba» denir. Kimi yörelerde ise «Urba» adını duya rız. Salur'un teke oymağı;ndan gelen kaz dağı tahtaoı larının kadınlarının İlba'da denilen giysi parçası gelin giysilerini kapsar. tEnteri» adı verilen giy si ise düğünlerde, kişilerin önemli saydığı günlerde gi yilir. örneğin oğlunun sünnetinde, evlenmesinde, askerden gelişi, bebeğin kırkıncı gününde giyilir. Giysilerde yaygın renkler al ve yeşildir. Kullanılan kumaşlarda doku arasında inoe sırmalar vardır. Bu sır malar giysilerde'ışıltı yapar, parlaklık verir. Kadın giyiminde «köynek» sırayla dıştan içe doğ ru şöyle donanmıştır: 1. deyre, 2. üç etek (dev reğin özel bir biçimde kıvrıl masından oluşur), 3. önlük. Yukarıda tanımlanan kıya fetin eskileri ve sadeleridir. Gündelik kıyafette eşarp Yann: Sarı kız... Maliye para yerine tahvil öneriyor İstarıbul Haber Servisi Ka mu İkitsadi Teşekküllerinde, işçilerin kıdem tazminatı alacaklarının devlet tahvili ile ödenmesine ilişkin ilk uygulama Denizcilik Bankasında başlatılıyor. Alınan karara göre, kıdem tazminatı alacağı için bekleyen işçilerden isteyenlere, alacaklarının yüzde 10'u nakit para, kalanı devlet tahvili olmak üzere ödeme yapılacak. Yetkiliierden edinilen bilgiye göre, Denizcilik Bankası yöne timi, biriken kıdem tazminatı alacakları için Maliye Bakanlı ğından para isteminde bulunmuş. Ancak Bakanlığın gerekli para aktarmasını yapamıyacağının bildirilmesi üzerine, kıdem tazminatı alacaklarmda is teyen işçiye. Tahvil verilebilmesi önerilmiş. Maliye Bakan E5 karayolundaki kazada 4 kisi yanarak öldü CORLU (Cumhuriyet) E 5 karayolu üzerinde dün sabah TIR'ın altına giren İstanbul plakalı bir otomobilin içinde bulunan 4 kişi yanarak öldü Çorlu Lüleburgaz karayolunun Saray kavşağında Edirne yönünde gitmekte olan 34 F 9593 plakalı Ford otomobil, kar şı yönden gelen Maoar plakalı bir TIR'ın altına girdi. Çarpışma sonuçu otomobil alev aldı ve sürüoüsü dahil içindeki 4 kişi yanarak oan ver di .Yananiarm kimlikleri saptanamadı. Olayın soruşturması Çorlu Cumhuriyet Savoılığınça yürütülüyor. Yanan otomobilin îstanbul Edimekapı'da oturan Çoşkun Başak adına kayıtlı olduğu bildirildi. 4'Ü KADIN 5 ÖLÜ DAHA Konya'nın Gihanbeyli ilçesin de kadın işçi taşıyan bir Trak törün aşırı hızdan devrilmesi sonuou Meryem Korkmaz, Zey nep Korkmaz ve Gemile Hodan öldü. Böğlükderik köyünden Turanlar köyüne giden traktör de yaralanan 20 kadın ise Kon ya Devlet Hastanesine kaldırıl dı. Gaziantep'te Sevim Yalçın uçuruma yuvarlanan otomabil de, Natik Ergüç ise kamyon altında kalarak öldüler. DENİZCİLÎK BANKASINDA KIDEM TAZMİNATININ DEVLET TAHVİLİYLE ÖDENMESİNE BAŞLANIYOR. lığı da, tazminat alacaklarına karşılık tahvil ödenebilmesi yolunda gerekll izni vermiş. Bu izne dayalı olarak Denizcilik Bankası bünyesinde bir genelge çıkarılmış. Önümüzdeki günler içinde fiilen uygulanmaya başlanacak genelgeye göre, tezminat alacakları için bekleyen işçilerden isteyenlere, alacaklarının yüzde 9O'ı Devlet Tahvili olma sı koşulu ile ödeme yapılacak. Bu konuda bilgisine başvurduğumuz Deniz Ulaşİş Sendikası yöneticileri de kararın çık tığını doğrulamışlar. Ancak karara göre işçinin devlet tahvili almaya zorlanamayaoağını ve uygulamanın şimdilik sadeçe Denizcilik Bankası bünyesinde, ilgili Genel Müdürlüğün istemine baglı olarak başlatıldığını Deniz Nokliyat İşletmesini kapsamadığını açıkladılar. Öte yandan KİT'lerde şimdilik 7 milyar lirayı aşan birikmiş kıdem tazminatları alacaklarının, Devlet Tahvili ile ödenmesi konusunda, Hükümetten gelen öneriye, Türkİş'e bağlı sendikalardan kesin olumsuz nitelikte yanıt gelmediği öğrenildi. Sendikalar yönetimlerinin genellikle tazminat alacağı için yıllarca bekleyen işçinin İSTEYENLERE ALACAKLARININ YÜZDE 10'U PARA, GrERİSİ DEVLET TAHVİLİYLE ODENECEK. daha fazla mağdur olacağı gerekçesi ile, sorumluluk getirilmeme koşulu ile, Devlet Tah vili ödenmesine olumlu yanıt verdikleri belirtildi. Bazı sendikalar, işçinin tazminat aiaca ğında hiç değilse, para olarak ödenen oranın artırılmasını önerdiler. Karşı çıkan sendikalar ise, birikmiş tazminat alacakları için cözüm gibi görülen «Devlet tahvili» yolunun, geçi çi bir öneri iken, süreklilik kazanacağını savundular. Uygulamada tazminat alacaklarının zamanında ödenmemesi sürdükçe, Devlet Tahvili ile ödemenin de devam edeceğini, mağdur olan işçinin. tazminatını para olarak alması olanağı fiilen ortadan kalkınca tahvıle «evet» demek zorunda kalacağını hatırlattılar. Parayı hemen kullanmak zorunda olan kalabalık bir işci kitlesinin mil yarlarca değerde Tahvili, bir. den satışa cıkarmaları ile de «Devlet tahvillerinin kırdırılma sı» sonucunun doğacağına işa ret ettiler. «Bir zamanların tasorruf bonosu zenginleri gibi, Devlet Tahvili komisyoncuları türeyecek, işçi tazminat hakkının önemli bir payını bu komisyonculara kaptırmış olacak.» dediler. ••• Cin Halk Cumhuriyetı Büyükelçiliğindekl kokteyle girerken. önümdekilerden biri, arkadaşını Buyükelçiye şöyle tanıttr. Mersin'in ünlü tüocarlarındandır! Girişe de, Odalar Birliği Başkanı Mehmet Yazar'ın gönderdiği çiçek konmuştu. Ciçekler çokluk Iş çevrelerinden mi gelmişti? Çin Halk Cumhuriyeti'nih en büyük bayramı, kuruluşunun 32'inci yılıydı. Çinliler. güzei bir halk sanatları sergisi açmışlar Ankara'da. Gidemedim Büyükelçinin çağrısını alınça, buna barl gldeyim, diye düşündüm... Çok kalabalıktı. Konsey üyesi Oramiral Nejat Tümer, Kemal Kayacan'la konuşuyordu. Şahap Kooatopçu, papyonuyla oradaydı. Danışma Meolisi adaylığı için başvuran Prof. Aydın Yalçın'a: Sizi şimdiden kutlayayım mı, yoksa sonra mı kutlayayım? diye takılmak istedim... Hiç bilgim yok, hiç meşgul değilim! dedl. Kokteylde çokluk pirinç rakısı içildi. Çok sert blr içki. Viskiieri de Çin visklsl... Çin Elçiliği'ndekl kokteylde, Sovyetler'den klmse yoktu. Buna karşılık Amerikalılar vardı. Kokteylde bir ara, Tahsin Saraç'la Gungör Dilmen'i görüverdim. Bu iki sanatçımız, dün Sovyet Yazarlar Birliği'nin çağrılısi olarak Moskova'ya uçtular. Azarbayoanlı Türk ozanı Gence'li Nizaml'nln ölumünün 800'üncü yılı dolayısıyla yapılaoak törene katılıyorlar. Genoe'li Nizami, 1150 1181 yılları arasında yaşamış ünlü bir Türk ozanı. «Hamsa» adında yapıtı var... Sekizyüz yıl yaşamak, vaşatılmak ne guzel şey! Bayram nedeniyle Izmir, Yalova ve Cmarcık'a ek seferler kondu tstanbul Haber Servisi Kurban Bayramı nedeniy le Denizcilik Bankası, îzmir, Yalova ve Cmarcık'a ek se ferler koydu. Denizcilik Bankası'ndan yapılan açıkiamâya göre Arife günü olan 7 Ekim 1981'de İzmir'e saat 14'te feribot seferi yapılıyor. Bayramın son günü oan 11 Ekim 1981'de İzmir'den saat 13.30'da da îstanbul'a feribot seferi var. Arife günü, 7 Ekim 1981'de, 13.30'da Kabataş'tan ve 14.30'da da Bostancı'dan Cmarcık'a ek sefer kondu. Gene arife günü saat 17'de Yalova'dan îstanbul'a vapur seferi var. Bayramın son günü 11 Ekim 1981'de ayrıca Çmarcık'tan Bostancı ve Kabataş'a, saat 18.15'te sefer koyuldu. İiac zammı idn moîi artıs oranı düsürüiecek • • • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İlaç fiyatlarına zam yapılması için saptanan yüzde 20 maliyet artışı oranının yüzde 7'ye düşürülmesi yolunda Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı'nca çalışmalar yapıldığı Ögrenildi. Halen vürürlükte bulunan uygulamaya göre bir ilacm tüm maliyet giderleri yüzde 20'lik bir artış gördüğü zaman, ilaç işverenleri, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı'na başvurarak, maliyeti yüzde 20 artış gösteren bu ilaç için zam istiyorlardı. Ambalaj işçilik gideri ve hammadde fiyatlanndaki ar tışın yansıtıldığı maliyet giderleri yüzde 20'lik oranı aştığı takdirde genellikle Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, ilaca yapılması istenen zam oranuıı kabul ediyordu. Edinilen bilgiye göre, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı ile Maliye Bakanlığınm ortaklaşa yaptıkları bir çalışma ile yüzde 20'lik oranın yüzde 7 düşürülmesi düşünülüyor. Bu eğilime göre, ilaç maliyetleri yüzde 20 arttığı takdirde değil, bu maliyetlerde yüzde 7'lik bir artış söz konusu olduğu zaman ilaca zam vapılaoilecek. Ancak, yüzde 7 oranının geti rilmesi çalışmalarınm henuz çahşma düzeyınde olduğu henü2 kesin bir karara varılmadığı öğrenildi. Eğer, iki Bakanlığın sür dürdügü cahşmalarda bir karara varıldığı takdirde. ilaç maliyetlerinin 2ü oranında artması halinde ilaca zam yapılabileceğine ilişkin kararnamenin yüzde 7 olarak değistirilmesi gerekivor. İlgili çevreier, yüzde 20'lik oran uygulamasında vılda yaklaşık iki kez ilaca zam gelirken, bu oranın yüzöe 7'ye düşürülmesi halinde ilaca kısa aralıklarla zam vapılmasının zorunlu hale geleceğini ifade ediyorlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle