18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 . 26 EKiM 1981 • Sinernamız . HER SANATÇI KENDİ TOPLUMUNUN, KENDİ İNSANININ ÇELİŞKİLERiNİVE SORUNLARINI YANSITARAKYAPITINI KURAR. ÇELİŞKİLER OLMADAN SANAT YAPILAMAZ BİLE. ve dünyadaki yeri Erden Kıral kimdir? 1942’de .doğdu. Güzel Sanatlar Aka. demisi Grafik Bölümü’nde okudu. Yeşilçam’da 5 yıl reji asistanhiğı yaptı. 1969 yılında Akademi’derı ayrıldı, 8 yıl süreyle reklüm filmlerinde Ali I çalişti.ki kısa film yaptı, . ve Gerçek Yedinci Sinema, .Çağdaş dergilerirıde yazılar yazdı ve yöneticilik yaptı. 1979’da ilk konulu filmi yaptı. Bu film aynı yıl Moskova Film Şenliğine katıldı. 1980’de ikinci konulu filmi .Bereketii Topraklar Uzerindeyi yaptı. Bu film 15181 Strasbourg Avrupa Film Festivalinde en büyük ödülü aldı. Ayrıca (A.F.C.A E.) Fransa Sanat ve Deneme Filmleri büyük ödülü, Nantes Uluslararası Film Festivali’nde aldı. Yine aynı jüri özel ödülünü film Antalya Film Şenliğinde en iyi yönetmen, en iyi görüntü ve en iyi yardımcı ödüllerini aklı. ERDEN KIRAL SORDU yANITLADI 1 ELİA KAZAN’IN « RIHTIM LAR DE»Sİ ÜZERİN AMERİKAN TOPLUMUNU EN SERT BİÇİMDE ELEŞTIRMİŞTİRAMA OSCAR KAZANMIŞTIR. Ali Sirmen, 1981 Strasbourg Avrupa Film Festi vali birincisi «Bereketll nin yönetmeni Erden Kıral’la (sağda) Topraklar Üzerinde” Türk Sineması 3. dünya sinemasının önünde yer alıyor ALİ SİRMEN Sayın Erden Kıral, lldncl filminiz olan «Bcreketil Strasbourg Avrupa Filin FestivaU Topraklar büyük ödülünü aldı. Bu ödül son yıllarda Türk sinemasının uluslararası alanda gösterdiği başarımn, sağladığı ilginin yeni bir örneğini oluşturuyor. Uluslararası alanda Ödül alan diğer Türk fiImJerl, yapımcıları ve oyunculan hangflerl? ERDEN KIRAL Son dönemde mi? SİRMEN Evet, son dönemin üzerinde duralım, çünkü bu çok nadir olan bir olaydı. Halbuki şimdi hemen her yıl bir fil. mimiz dışarda ilgi çekiyor, ödüle layık gdriilüyor, piyasaya çıkı. son dönem sinemanuzda yeni bir geliş. yor. Ayrıca sanıyorum meyi vurguluyor. KIRAL 1979 yılmda «Sürü» filmi Locarno Film de büyük ödülü aldı. ArdUIdaIİ da Avrupa’da gösterildiği her yerde geniş bir ilgiyle karşilandı. Sürü, düşman, Yusu! ile Bereketli Topraklar Üzerinde ve Hazal filmi dışarıda ulusKenan, lararası festivallerde ödüller aldı. SİRMEN Türk sinemasımn son yıllarda birbirini izleyen ödüller abnasuu neye bağliyorsunuz? filmindeki KIRAL Size bir örnek vereyim. kadın konuşmayan motifi Avrupalı seyirciyi çok etkiledi. Bir çeşit direııme,kadınca direniş yorumlar yapıldı. Kadın özgürlüğünden yana hareketler filme sahip çıktı. Diyeceğinı, bir filmin kahrama.nlan ve işlediği konular evrensel boyutlara ulaştı ini, 0 film evrenselleşir. SİRMEN Yabancı ülkelerde Türk filmlerine ilgi hangi çevrelerden geliyor? KIRAL Daha çok aydın çevrelerden geliyor. Üçüncü Dün. ya sinemasına ilgi gösteren çevrelerden geldi. Bu çevreler daha önceleri Latin Amerika sinemasını keşfetmişlerdi. Asya ülkelerinden sinemacıları keşfetmişlerdi. bazı Amerika’dan SİRMEN Örnek vermek gerekirse Latin Glauber Rocha, Asya ülkelerinden Rey’l mi kastediyorsunuz? KIRAL Rey ve Mısırlı Yusuf Şahin’den söz edilebilir. G. Rocha’nı.n sözciilüğünü yaptığı Cinema Nova akımı esasen kendi ülkesinden önce Fransa’da tanındı. Bu filmleri yapan yönetmenler Fransa’da eğitim görmüşlerdir, çoğu tDECH mezunudur ve sinemanın kurumsal meselelerini bilen kimselerdir. Ülkelerine döndüklerinde, o sınırlı özgürlük ortammda, Brezilya’nın kuzeydoğusundaki yoksul köyleri kuru bir gerçeklik anlayışı ile değil, bir çeşit imge sanatı diyebileceğimiz bir ele ahş biçimi ile anlattılar. Bu filmler önce Batı’da büyük ilgi gördü, Cinema No. va’nm kendi kurduğu, dağıtun şebekelerirıde gösterildi, fakat Brezilya seyircisi bu filmleri fazla entellektüel buldu. SİRMEN Bu ilgide, tanınmayan bir sinemaya merak, eskilerin deyimiyle merak salkiyle yaklaşımın yamsıra ilerici çev. relerln dayamşma duyguları da rol oynuyor mu? KIRAL Tabii. Çünkü bu filmler, kendi ülkelerinin ger. Çeklerini, sorunlarını yansıtan filmlerdi. Bu nitelik, bu çevrelerin ilgisini çekmeye yetti. SİRMEN Dayanışma burada bir hareket noktası oluyor ama bu ilgi Batı ülkelerinin aydıniarına kültür ve düşünce ha. kımmdan olumlu bir katkıda bulunmadı mı? KIRAL Hiç kuşkusuz oldu. Bazı çevreler bir kişi! gibi yeni birşey keşfetmek için, bazı çevreler ise kültür ve folklor konusunda bilgi edinmek için baktılar, bu filmlere. Ünlü Alman yönetmen Schlendorf «Sürü» filmini gördükten sonra «Bu kadar güçlü duygulara sahip filmleri yapmak Için acaba Türk mü ol. mak gereklr?» dedi. KIRAL Esasen seçici kunılun kompozısyonu Iyi değil, ve yerel temsilcilerrokrat agırlıklı. Bakanlık temsilcilerinden den oluşuyor. Sinema uzmanı yok denecek kadar azdı kurulda. Seçici Kurul kendi kriterlerine göre film aramış ve sanatsal bir değerlendirme kaygıları yana bırakarak kendi ölçülerine göre yapmıştır. Bir kere bu ölçü nedir? Bunu bilmek gerekir. Bu katılırken bu ölçülere göre mi film yapmamız gerekirdi. şenliğe yandan film şenliklerinin seçici kurulları bilindiği gibi daha önce Birincilik açıklanır; açıklanması gerekir, bu da yapılmamıştır. ödülü verilmeyip boş bırakılmış buna karşın «Bereketil Toprak. lar Üzerinde.. en iyi yönetmen, en iyi görüntü, en iyi yardımcı oyuncu ödühlen almıştır. Bu, filmin oylama dışı bırakılması, demektır ki bu fakatburadaki ana değerlendirilmesi romanı tutumu anlamak güçtür. Bereketli Topraklar Üzerinde piyasada satılıyor ve film de sansürden geçti. Buna karşın Antalya Film Şenliğinde seçici kurul üyeleri filme sansür kafasıyla bakabilmişlerdir. SİRMEN Saym HırsI, hemen belirtmek isterim ki ben sanatm hiçbir dalmda hiçbir şekilde sansürden yana değilim. Ancak bazı şeyleri vurgulamak istiyorum. Şimdi ileri süreceğim görüşler kendi görüşlerim değil tabii ki. Diyorlar ki bu Türk filmlerinin dışarıda ödül alması Türk düşmanı olmalarındandır Li•AFl Mustafa EKMEKÇİ ödüller bu füzelere Batılılar da Türkiye’ye veriyorlar. Bu konuda ne diyorsunuz, kısaca? KIRAL Amerikan sinemasına bakınız. Namuslu filmlerden biri olan Elia Kazanın «Rıhtunlar Uzerinde»si, Amerikan toplumunu en sert biçimde eleştirnıektedir. Ve bu film Oscar’lar almıştır. Yanı bu filme Oscar vermekle Amerika kendisine kötüBu lük mü etmiştir. Bir başk3 örnek. «Gece Yarısı film Amerika’daki varolan yoksulluğu ve sefaleti dile getirmıştir. Aratndan da Oscar’lar almıştır. Şımdi Amerika bu filme ödül vermekle Kendi ülkesine düşmanlık mı yapmıştır. bu Mc Carthy’zmdefl SİRMEN Hem de zannediyorum sonra olmuştur değil mi? Yani Rıhtımlar Uzerinde fiiniinIn 05. car alması. KIRAL Evet, tabi. Bu örnekleri açalım. Sica’nın Bisiklet Hırsızları, Milano mucizesi, Umberto D gibi filmler o oönem sert biçimde eleştiren fılmıerdir. ltalya’sını ve Fakatbu filmler tüm dünyada büyük ilgi gördüğü gibi Italya’da da ödüllere boğulmuştur. Bunu yaparken Italya kendine Kötü111kmü etmiştir? SİRMEN Bir de bu filmlerin bütçelerinden sözetmek la. tiyorum. Bu gün Batı dünyasında dikkati çeken Türk filmlerinin bütçeleri ne kadardır? «Bereketli Topraklar Uzerinde» kaç ilra. ya çıkmıştır? Mali sorunlarla karşılaşmış mıdır? Bir de Batı dün. yasıııda süper prodüksiyon olarak çekilen filmlerin bütçeleri ne kadardır? J(IRAL Ortalama bir film 1015 milyon dolara malolmaktadır. Avrupa’da bu rakam 35 milyon dolar dolayında biz de ise 78 milyon lıradır. «Bereketli Topraklar Uzerinde» o dönemde 7 milyon liraya malOldu. SİRMEN Türk sineınasının son yıllarda karşı karşıya Yeni, kaldığı sorunlardan biri hiliyoruın ki iç piyasa sorunları. kaliteli, dünya piyasasına yönelik filmler yapmak imKanları artı. yor mu, azalıyor mu? Azalıyorsa, neden? KIRAL Azalıyor. Bu gün sinema pıyasasına büyük sermaye girdi ve bu büyük sermaye, işletmecilerle birlikte nareket ediyor. Büyük sermayenin girmesine karşılık bu gün yapımcı istedikleri Bu işletmeciler kendi yine taşaron durumundadır. Yani işletmeci filmi tani kadro ve yaptırmaktadırlar. eder ve ısmarlar. Piyasadaki yapımcı da, avanslanını alıp bu filmı ortaya çıkarır. Bizim durumumuz çok zor, çünkü bizım filmlenimize işletmeciler tarafından bir talep gelmemektedir. Ve hatButa film ortaya çıktıktan sonra satışı dahi yapılamaınaktadır. «minema» yapılıyor. Sinema p1gün piyasamızda sinema altındadır. Lumpen yasası şarkıcı, türkücü filmlerinin işgali kültürünü pompalayan çok sayıda film yapılıyor. Ama bu bir durumun süreceğini sanmıyorum. Nitelikli, kaliteli ilimler, yolu kaynak suyun kendi yolunu bulması gibi önündeki tıkalı açacak ve seyirci kitlelerine ulaşacaktın. Bunun örnekleri vardır, Geçen yıl Ali Özgentürk’ün Hazal adlı filmi Ferdi Taylurlın, Orhan Gencebay’ın filmlerine rağmen en büyük hasılatı yapmıştır. Ama yabancı film gösteren sinema salonlarında yapmıştır. SİRMEN Bu salon meselesini biraz açar mısınız? KIRAL Bazı salonlar, bazı işletmelerin elindedir. 567 salonu biraraya getiren işletmeciler bir Ayak oluştururlar. Türki iki ayak vardır ve bunlara girmek de mümkün ye’de belli değildir. Çünkü ayağı oluşturan firmalar aynı zamanda yapımcı • firmalardır. Kendi filmlenini ikiüç hafta oynatmaktadınlar. Bu yapımcıların dışında kalan yapımcılar ise filmlenınl büyük kentlerde gösterme olanağına hemen hemen sahip değildirler. Yeşilçam’ın kenarında yeni yapımcı türü gorünmektedir, Bunların yapacakları kaliteli, nitelikli iflmlerle bu dağıtım şebekesi kırılabilir kanısındayım. Ayrıca bizim yaptığımız filmlerin dışanıda gördüğü ilgi, bize mali kolaylıklar da sağlamıştır. Bugün bazı arkadaşlar KoProdüksüyon yapımı olanakları da bulmuşlardir. Bu olanaklarla film yapmayı sürdüreceklerdir. Danışma Meciisini İzlerken... İsmet Paşa’nın fal açtığım bilmiyordum. , Arada sıra. da iskambil kğğıtlarıyla fal açarmış. Fal çıkmazsa, desteye bir çintik atar, seyredenlere söyle derparmağıyla miş: Bir kez olabilir, bu meşrudur. Yine çıkmazsa bir çintik daha: Üçe kadar meşrudur, olabilir. Bir öğleden sonra, Anadolu Kulübünde iskambil fal açan Ismet Paşa, düştinceliyrniş. 12 Mart yılları.. Radyolardan ardı ardına, bir konuşmasına saldırılar varmış o gün. Konuşmasının yanlış anlaşıldığını 12 söylemek istemiş, yer mi verilmemiş ne konuşmasına? martta da yarı askersel bir yönetim var. Paşa, şöyle konuşurözetle: Çok çileler çektik geçmişte. Olmadık saldırılarla karşılaştmı. Böyle yönetimlerde gelmek kolay ama, git. mesi güç. Bir, Atatürk bulsam bin yıl kalsın başta razıyım. Ama, nerede bulayım Atatürk’ü? Çevresindekiler, Paşa’ya radyolardan yapılan saldırılardan üzgündürler. Dikkatle dinlerler onu. Paşa, üzgündür. Fal açtığı kağıt destesini toplar, şöyle der: Onun için, en iyi yönetim biçimi olarak bulduk. demokrasiyi Ondan başka yol bulamadık.. Kalkıp gitmiş, sonra Anadolu Külübünden,. 27 Mayıs sabahından başlayarak bütün çabasmı. demokrasiy.s dönüş için harcadı. 27 Mayıstan sonra, Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesiydi. Ihtilali yapanlar arasında, bir «gidelim» diyenler, bir de «kalaiım» diyenler vardı. «14’ler» diye anılan bir grup, en az beş yıl kalmadan yana gibiydi. Devlet Başkanı ve Milli Birlik Komitesi Başkanı Cemal Gürsel de, onlara yakın görünüyordu. ve Kafasını kurcalayan konu da, Cumhurbaşkanlığı Ismet Paşa’nın Cumhurbaşkanlığına adaylığını koyup Ismet Paşa koymayacağıydı. Biz de merak ediyorduk. konuşmuyordu. Soruyorduk: adaylığınızı koyacak Paşam, Cumhurbaşkanlığına 4HangI araba iyidir, hangi araba alınır, bunu bir d. bir bilene sorayım. dedim. Konuk olarak da, kendim. bu işin bir uzmonını seçtim. Adı Nurban Biçkioğlu. Tam 25 yıldır uzman bir oto tamircisi. 25 yılın 20 yılını Al manya’da tamircilik ve oto alımsatımı yaparak geçirmiş. stanbulda yerŞimdi ii bir arabanın özei bakım olarak servisinde ustabaşı çalışıyor. Elinden binlerce otomobil geçmiş. Araba Alım satımında ise yanlImoyı kesinllkle kendine yakıştıramomış. ta ki Antalya otomobil Gümrüğü’nden alıncaya dek. Evet, uzman tamircl. yılların oto alımsatımcısı Nur han Biçkioğlu, bir gün gazetede Antalya Gümrüğü’ne terkedilmiş arabaların Dev. et Malzeme Ofisi tarafındOn satışa çıkarıldığı ilanını okumuş. Bir uçağa otladığı gibi Antalyaya gitmiş. Şehir merkezinden 10 kilometre uzaklıkta olan gümrük sahasında satışa çıkarılanarabaları tek tek görmüş. Daha önceden Dev et Malzeme Ofisindan sağ ladığı listeden, hangi arabanın yüzde kaç hasarlı ol duğunu çıkarmış. İşine gelenleri ir bir işaretlemiş b elindeki listeye. Türkiye’nin dört bir yanından gelen bin erce alıcı açık artırmanın yapıldığı bir düğün salonun da toplanmış. Sıcak bir yandan, salondaki havasızlık bir yandan, satışlar başlamış. Keşif bedeli 100 bin lira olan bir oto, 400500 bin liraya alıcı bulmuş. Bu arada Nurhan Biokioğlu da 451 bin liraya 71 model bir station. 326 bin liraya 72 model bir Opel ve 460 bin liraya 72 model yine bir Ford araba almış. Birden fazla araba aldığı için, çift vergiye girmiş. Arabanın birine 12.500 lira vergi öderken, diğer ikisine 50 bin iira ödemiş. Buna; 4500 iira tellaliye, 6 bin lira belediye rüsumu, 4500 ardIye ve arabaları gümrük sahasında traktörlerle çekme ücreti eklenince, salt araba fiatlarının dışında 73 bin lira da yan para ödemiş. Buraya kadar, tüm gelişmeler ve ödemeler sol. 1 ‘‘ «Sürü» filmini gör. Schlendorf, dükten sonra «Bu kadar güçlü duygulara sahip filmleri yapmak için acaba Türk mü olmak gerekir» dedi. . Ünlü Alman yönetmen Araban mı var, Derdin Ali ACAR Herkese sırayla böyle sorular soruyor, ağır ağır da arabasına yaklaşıyordu. Atlatıyordu gazetecileri.. İhtilalciler içinde bir Kurmay Albay, o ihtilalin de Ismet Paşa’yla bir özel görüşme yapmak Kurmayıydı, istedi. Prof. Afet tnan’ın evine bir akşam çay içmeye gideceklerdi. Mevhibe Hanım da. Kurmay Albayın eşi de geleceklerdi çaya. Buluşmayı kimse anlayamayacaktı böylece. Eski Kurmay Albay, burada konuyu Ismet Paşa’adaylığını ya açtı. Paşa, Cumhurbaşkanlığına koymayacağına ilişkin yazılı bir güverıceyi veremiyeceğini söylüyordu: Canım, aday olmayacağım diyorum ya, yazılı gitvenceye ne gerek var. Var, diyordu ihtilalin kurmayı.. Ve anlatıyordu. Demokrasi mi, yoksa kalmak mı? Bu iki seçenekten biIsmet Paşa’nın tutumuna bağnincisinin gerçekleşmesi lıydı. Prof. Alet Inan’ın evindekı çaydan 0 gece, anlaşarak ayrıldılar. Ismet Paşa, ertesi günü Cumhurbaşkanlığına aday olmadığını açıklıyordu. cuma 1961 Kurucu Meclisi’nin açılışını düşündüm, günkü Danışma Meclisi’nin açılışını izlerken, 6 ocak 1961 Kurucu Meclisi’nin açılış konuşmasını Cemal Gürsel adına emekli Orgeneral Fahri Özdilek yapmıştı. Daha aoğ. ‘ Gürsel, 13 kasım rusu, onun konuşmasını okumuştu. 1960’dan sonra hastalanmıştı. Konuşmayı yapacak durumda değildi. Fahri Özdilek’ın okuduğu şu sözler ilginçti: Mayıs hareketi Işte, muhterem üyeler, istikbalini karanlıklara sürükleyen bu ahval ıçinmemleketin da ve bu sebeplerden ötürü vuku bulmuştur. (Alkışlar) Bugün, şimdiye kadar, olanlar sizlerce malumdur. ihtilal hükümetinin tek gayesi, teminatlı bir demokratik nizam içinde hakka, adalete, hürriyete, eşitliğe ve razilete (Bravo sesLeri, dayanan ikinci cumhuriyeti kurmaktır. şiddetli ve sürekli alkışlar) bu maksatla, bu büyük Kusizlerın bu rucu Meclis, vazifeye çağrılmış bulunuyor. milli ve şerefli vazifeyi mükemmelen yapacağınıza eminim.Içinizde muhtelif partilere mensup olanlar ve ta.. rafsızlar vardır. Fakat sizlerin ikinci cumhuriyeti kurmeseleleri partileninız bakima gayretleniniz sırasında mından değil, milli menfaatler yönünden tetkik edeceği. niz şüplıesizdir ve böyle olmalıdır. (Bravo sesıeri, alkışlar)». Fahri Özdilek’in konuşması sırasında, üyelere söylediği, «bu temiz duvarlar, çirkin sözlerle kirlenmesins sözü kalmış belleğimde... Cuma günü Orgeneral Evren’in açış konuşmasını dinant içme başladı. ledim. Daha sonra soyadı sırasıyla yeşil Içlerinde biri, Teoman Özalp, yakasında kırmızı ile miltrofona geldi. Teoman kurdelalı İstiklal madalyası emekli Özalp, Kurtuluş Savaşı kahramanlarından Orgenerai Ozalp’ın oğlu. Babasından kalan IstıklM nınKğzım andını dalyası da, pek az kişide var. Teoman Özalp’ın dinler, onu izlerken çok kimse, Kurtuluş Savaşı yıllarına gitti... Sen hangi gazetedensın? SİRİVIEN Bizde bazı çevreler Türk sinemasınm özellikle son yıllarda başarıları ile ilgili olarak, bu filmlerin geniş kitle. sel ticari dağıtiina glremedlğinl ileri sürüyorlar. Ve biraz da bu başarıyı küçümsemek istiyorlar. Acaba bu yalnız diğer ülkelerin dikkatini çeken Türk filmleri için mi sözkonusu, yoksa bazı Batı ülkelerinin de önde gelen sinemacılarmın filmleri ilk başta dar diyebileceğüniz çevrelerce mi benimsenmişti? Örneğin Alain Resnais gibi. KIRAL Bunlara sanat filmi deyip geçtiler. Sizin de belirt. tiğiniz gibi Alain Resnais önceleri yaptığı çok önemli filmleri bile büyük Fransız dağıtım şebekelerinde gösteremedi, Öte yandan Sürü Paris’te oynadı ve 100.000 bilet kesti. Bu önemsenecek bir rakamdır. Büyük dağıtım şebekelerine girilebilir kanısındayım an cak sizin de söyledığiniz gibi genellikle bizim fiimlerimız küçük sinema ve sine klüplerde gösterilebilmektedir. Ama yukarıda sıraladığını fimlerin çoğu o ülkelerin televizyonlarına satıldi ve geniş kitleler görme olanağı buldular. SİRMEN Türk sinema ürünlerinin geniş ticari kitlesel da. ğıtıma girmesi ihtimali var mı? KIRAL Sanmıyorum, şimdilik yok ama televizyon yoluyla en geniş kitlelere gitme yolu var, bu yol tıkanmadı. SiRMEN Türk sinemasının bugün dünya sinema platfor. mundaki yeri nedlr’i KIRAL Türk sineması benim kanımca Üçüncü Dünya sinemasınm en önünde yer alıyor ki, Uçüncü Dünya sineması en canlı, en yeni, en soluklu, en gerçekçi sinemadır. Ancak Avrupa’da önemsenmiyor, küçük sinemalarda gösterime pek girebiliyor. SİRMEN Seçkin bir sinema adamunız Türk sineması ko. nularımn içeriği iie yeni bir nefes getirmesi bakımından ilgi çekınektedir. Onümüzdeki yıllarda bazı sorunlaria karşılaşacak. tır. Bu yüzden yapılan filmlerin sinema ve teknik olarak, düze. daha yüksek olması gerektiğini, bu eksikliklerin şimdilik bir ölçüde görmezlikten gelinebildiğinl, gittikçe geinmeyecegini söylüyordu. Bu görüşe katılıyor musunuz? KIRAL Katılıyorum. Sorunlarımız çok. Sanatsal ve felsefi eksikliklerimizirı yanısıra kanımca en önemli sorunlardan biri de teknik sorunlar. Stüdyo sorunları belimizi büktü örneğin. Eskiden uzun film yapan stüdyoların çoğu reklam filmi yapmaya başladı. Bu nedenle orada çekimden sonraki işlemleri yapmak bt. le zorlaştı. Gerektiğinde bir montaj masası bile bulamamak bize gösterilen ilgisizliğirı bir kanıtıdır sanıyorum. SİRMEN Türk sanatının dünyada tanınması konusunda bazı çevreler «efendim bunlar memleketimizdeki yoksulluğu, güç koşulları dile getiriyorlar, dolayısıyla Türkiye’yi kötülüyoriar» gi. bi görüş ileri sürüyorlar. Bu konuda ne KIRAL Toplumumuzun sorunları vardır ve bu sorunların üzerine gitmek gerekir, neşter vurmak, çözmek gerekir. Bu sorunla. rın örtbas edilmesi ile çözi.ilemediği kanısındayım. Her sanatçı kenclt toplumunun, kendi insanının çelişkilerini ve sorunlarını yansıtarak yapıtını kurar. Çelişkiler olmazsa hiçbir şey gelışmez. Bunun Sanata yansımadığım düşünün, sanat yapılamaz bile. Edebiyat. tan örnek vermek gerekirse, Tolstoy, London, Balzac, Gorki, Steinbeck, Dos Pasos ülkelerindeki bütün sorunları, çarpıklıkları ve çelişkileri olduğu gibi ve cesaretle yansıtmışlardır. Bu yazarlar hemen aklıma gelenler. Sinemadan örnek vermek gerekirse, Pollack, Elta Kazan. Batı’da bir çok örneklerini görmek znüınkun . SİRMEN Antalya Film Festivaline tekrar gelelim. Bu testivalde beni en çok şaşırtan şey, daha önce ödül kazanmış, yurt dışında ilgi topiamış birkaç filmin katılmasına rağmen birinci. ilk ödülüne Iğyık bir film bulunamaması oldu. Bereketli Top. raklar’ın ve Hazal’ın festivalden önce ve Bereketli Toprakların festivalden hemen sonra ödül almaları sinemaseverleri çok şa şırttı. Bu konuda ne diyorsunuz? GÜMİ? ÜKTEN ARABA ALINIR MI, ALINMAZMI? d,. Arabaicrı ancak ertesi gün teslim almaya gittlm. Bir d5 ne göreyim, Satın aldığım arabalar gitmiş, yerine başka arabalar konmuş tu. Bunlar benim arabalarımdiyecek oldum, ar mı?> diye memuru stabj senin,, dedi. Sıcaktan ya ben çıl dırıyordum, ya da karşımda ki. Hemen, daha üst b düzeyde ır yetkili aramaya başladım. Devlet Malzeme Ofisi Satış Komisyonu Başönce bIr avukat bulmakla başlamış, 15 bin liraya pcızorlık yapıp anlaştığı avukata başından geçen olayla rı bir bir onlcıtmış. Bir dilekçeile Antalya 2. H Asliye ukuk Mahkemesi’ne 981/481 E ve 981/413 K. tarih ve numarayla Mahkemenin tayin etbaşvurmuş. tiği bir hakim, ıki bilirkişi, zabıt kotibi Ve avukatla bir likte tekrar gümrük sahasına gitmiş, Hakim, izinli o“Gümrükzede,, , bir yurttaşımızın, gümrükten açık arttırma ile aldığı arabasından sökülmedik yer kalmamıs an gümrük müdürü yerine, gümrük müdür muavini ile görüşmüş. Arabaların dosyalarını hemen çıkartıp getirmesini istemiş. bir Gümrükte telaş . başlamış, Bickioğlu’na daha önce gös terilmeyen dosyalardan 1kisi çıkartılıp getirilmiş, an cak üzerinden en çok parçası sökülen üçüncü arabanın dosyası yerine, bir köğıt getirilmiş. Ha kim dosyaları ve köğıt par çasını alıp bllirkişiler8 tes Olur şey değil Ancak, elindeki makbuzlar la arabaları teslim almaya gittiğinde akıllara durgunluk verecek olaylarla karşılaşmış. Dünyanın belki de hiç bir ülkesinde rastlanmıyacak bu olayları, dilerseniz Biçkloğlu’nun kendi ağ zindan dinleyelim: <Açık arttırmo bittikten sonra, arabaiarın vergllerlnl ve diğer harciarını yatırmak, bütün bir günümü ai bbaşvurdum. gililer, ilgilenmediler bile benimle. Tekrar döndüm gümrük sahasına. Bu kez sundurma memurundon, arabalarımın gümrüge bırakıldığı andaki durumunu, aksesuarını ince ayrıntısını gösteren dosyalarını istedlm. <Yok. dediler ve ver mediler. Baktım olacak gibi değil, hakkımı yasal yollardon aramaya karar verdim.> Antalya’nın yabancısı obn Nurhan Biçkioğlu, işe kanlıgı’na 11mettikten sonra, bir geceçersinde yok olan i listesini bir bır not et parçoların tirmeye başlamış. Eğer me rak edıyorsanız, tutanaklara aygeçen eksik parçalar nen şöyle: •Birincg Araba : Dosyasındo tam faal, ancak bir farı eksik yazıyor. Buna karşın: panluru yok, istepneslkrikasu dosyasında yok, yazdığı halde radyoteybi yok, gösterge tablosundaki kumanda düğmeleri yok, akü yok, kontak anahtarı yok. . ikinci Araba : Dosyasın da yalnızca motoru arızalı yazıyor. Ancak; iki ön farı yok, panjur yok, şan motoru arka koltuk yok (ye yok, rine bir minibüsün eski koltuğu konmuş), kontak ve kapı onahtarları yok, tablosu komple yok, gösterge kumanda düğmeleri yok, 5 tepne . kriko yok ve aküyok. . Üçüncü Araba : Dosyası yerine, köğıt parçaları bulunan araba. Yalnızca ar ko camı olmadığı yaıılmjş Anbu köğıt parçasında. cak «Yoklar» arasında bakın eler var: jstepne n arka StOp camları, kriko, plaka lambaları, komple kalorifer motoru kazanı boruları, iki tat, ön panjur, marş motoru, şart dinamosu. akü, benzin otomatiği, kon jektör, kontak ve kapı anah tarları. Nurhan Biçkioğlu şimdi, bu «yokların» yerine getirilmesini Devlet Malistiyor zeme Ofısi’nden. Getirilir mi, getirilmez mi? bilinmez, ama yılların oto alımsatımcıSı Bickioğlu, sonunda arobaları gümrük Sahosındon eksiği ile tesbir dizi lim almak zorunda kalmış. Uç otomobilin kullanılabilir hale gelmesi için kaç para harcoyacoğını sorduğumda «Bu haliyle 700800 bin Ilra» yanıtını verdi Buna bir de Antolya’nın 4045 derece sıcağında gidip için harcadığı paralar, yemek içmek, otel ücreti, oroboları Istanbul’a getirme masrafı eklenince 1 milyon Ilroya yakın bir para çıkmış Olacok «Gürnrük Kazazedesis Bickioğlu’nun cebinden, Yarın : ÖNERİLER...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle