23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 oOLA/LAR ve GÜRCJE?LER*> 25 EKİM 1981 ecen ayın sonuna doğru., uzun zamandan berl beklenen bir yasa, yasama organı tarafından kabul edilerek, yürürlüğe girdi. «Bir evfenme akdine dayanmayan birleşmelerden doğan çocuklann neseplerinln düzeltilmetine ve bu blrlesmelerin evlillk olarak tesciline lllşkin kanun» adıyla yayımianmış bulunan 2526 sayılı bu yasanın yürürlük tanhi 22 eylül 1981. Bu yasayla kısaca. evlilik dışı blrleşmelerden doğan çocuklann, doğal Dabalarının nüfus kütüklerine kayıtlarının sağlanması amaçlanıyor. Ayrıca, evlilik dışı llişkilerle eylemsel olarak karı koca gibi yaşayan ana babanın bu eylemsel durumu da, onlarca istenirse ve yasal engel yoksa, meşru evlilik olarak tescil edilebiliyor. 6 Babasız Cocuklar Yasası BABASIZ ÇOCUKLARA BABA BÜLAN GEÇİCİ ÇÖZÜMLÜ YASALARLA YETİNMEYİP, EVLİLİK DIŞI BİRLEŞMELERİ EN AZ DÜZEYE İNDİRECEK ETKİN ÖNLEMLERİ GECİKMEDEN ALMAK VE UYGULAMAK GEREK. Aydın AYBAY da kurulan bağ «sahih olmayan nesep» bağı. ••• Medem Kanun'da öngörülen ano çerçeve böyle. Bu tabloya ayrıntiya ilişkin birkaç nokta daha ekleyebiliriz: Nesebin mahkeme kararıyla tashihi, vasiyet yoluyla tanıjna, tanımaya Itiraz, babalığa sadece parasal sonuçla hüküm verilmesi vb Bütün bunlar içinde asıl Önem taşıyan. evlilik dı8i doâıan çocuğun hukuksal durumunun «iylleştirllmetbj^sorunu oluyor. Yasakoyuncu. Medenî Kanun çerçevesinde, meşru ailenin korunması amacını zedelemekten olanak ölçüsünde kaçınarak, «kötü durumlu» çocuklann bu durumlarım düzeltmey© yarayacak hükümleri getirmiş bulunuyor. ği bir kararla iptal etmiş bulunuyor. iptai edilen kural, doğal babanm başka bir kaaınla evli olmasını. babalık davasının kabulüne kesin bir engel saymakta idi. Anayasa Mahkememiz bu kuralı Anayasa'nm 10, 12 ve 35. maddelerine aykın bularak iptal etmıştir. Medenî Kanun'la getirilmiş bulunan ve yurdumuzda 1926 yılından bu yana uygulanagelen «sürekli» eistemln yamsıra, evlilik dışı doğan çocukların hukuksal durumlarım belirleyen ve düzelten bir de «geçici süreli» yasalar sistemi var. 2526 sayılı yasanın da son halkasın. oluşturduğu bu dlzi yasalar, 1933 yılından bu yana, aşağı yukan her on yıllık zaman dilimi içinde bir tane olmak üzere kabul edillp, yürürlüğe konuyor. Genellikle, «Ttsch edllmeyen birlesmeierden doğan çocuklorın baba nüfusuna tescil!» başlığı ile çıkarılan bu yasolar uyarınca, 1926 yılından, yasanın çıkış tarihini izleyen 300 güne kadar evlilik dışında doğmuş olan cocuklar, belli koşuiiar varsa, idarî bir kararla, baba nütusuno «sahih neseplt cocuk» olarak yazılıyorlar. Yine bu yasalarda, eylemsel karı koca birllklerinin de, yasal bir evlenme olarak nüfusa geçirilmesinl sağlayan hükümler bulunuyor Sözkonusu yasaların yürürlükte kaldıkları süre Sınırlı oluyor. Dizinin son üc yasasında bu süre 5 yıl olarak saptanmıştı. 2526 sayılı son yasada da, bu yasanın yine 5 yıl sonra yürürlükten kalkacağı öngörülmüş bulunuyor. Bu yasanın hukuk dÜzenimlzdekl yerl ve önemi konusuna değinmeden önoe, evlilik icinde ya da dışında doğan çocukların hukuksal durumunu belirleyen sürekli kurallara bir ,göz atmada yarar var. Bu hukuksal durum (Türk Hukuk yaşamında bir devrlm yasa«ı olarak kabul edilen) «Medenî Kanun» nükümleri ile belirleniyor. Medenî Kanuna göre çocuk, «medenî nikâh» denilen ve devletin görevlendirdiği resml memur önünde kıyılan bir evlenmenin ürünü olarak dünyaya gelirse, «aahlh nesepli» sayılıyor. Buna karşılık çocuk, medenî nikâh denilen bağla bir erkeğe bağlanmamış bir kadının yaptığı doğumla dünyaya gelirse, baba yönünden «nesepsiz», ana yönunden Ise, «sahıh olmayan nesepli» çocuk sayılıyor. «Evlilik dışı» da denilen böyle bir çocuğun nesep stotüsünün düzeltilmesine olanak sağlayan ba2i yasal hükümlerde var: Her şeyden önce, çocuğu meydana getiren kadın ve erkeğin son radan birbiriyle evlenmeleri halinde çocuk, tıpkı, evlilik içinde doğmuş gibı «sahih nesepli» oluyor. iklncl yol, babanın çocuğu «tanıması» yolu. Bu Işlem noter senedi yapıiarak gerçekleşiyor. Böyle bir işlemle baba tarafından «tonınan» çocuk, baba yönünden nesepsiz olmaktan kurtuluyor ama, sahih nesepli de olmuyor. Babası tarafından tanınan çocuk, onun « a h i h olmayan nesepli» çocuğu oluyor. C o cuğun nesep durumunun değiştirilmesi ve doÖal babasına bağıanması ıçin başvurulabilecek •yollardan sonuncusu Ise, «babalrk davası» açmadan geçiyor. Çocuğu doğuran kadın veya çocuğun kendisl, doğal baba aleyhine acacakları böyle bir dava sonucunda, «bütün sonuçlanyla babalığa hüküm» denilen bir mahkeme kararı alabilirlerse, çocuk yine babaya bağ lanıyor. Ama bu halde de çocukla baba arasın ••• konuşuna kadar geçen süre Içinde, 1933'ten bu yana çıkarılan bu tür 6 yasa ile nesep durumlan düzeltilen «babasız çocuk» sayısmın on milyonu bulduğunu gözlemlemek, sanırım bu soruların yanıtlanmasma yetiyor. Hıç kuş kusuz bu gerçek (yani ülke nüfusunun vaklaşık dörtte birinın babasız çocuk olmaktan bu yosalar sayesinde kurtulmuş olması), aslında, köklerl daha derinde olan bir topıumsal sorunun yüzeye yansıyan bir görüntüsünü oluşturuyor. Yasakoyucu bu temel sorunun saptanması ve cözümlenmesi yerme, zorunlu olarak, bunun ortaya çıkardığı ivedı ve somutinşmıs derde geçici de olsa bir çözge (çare) getirmeye yöneliyor. Asıl sorunun ıse, kırsul keeimlerde süregelen ve kentlere yığılma başıadıkça gitgide buralarda da yayılmaya başlayan poligami geleneği ile, sadece dinsei nikâha dayanan evlenme alışkanhğından kaynrcklandığı genellikle biliniycr. Bu sorunun CÖzülmesi için neyin ya da nelerın yapılması gerektiği, hangi önlemler alınırsa bu gelenek ve alışkanlıkların ortadan kaldırılabileceği ise, şımdiye kadar ortaya konabilmiş değil. Bu konu1 ile llgilenenlerin ülkenin birçok sorununda olduğu gibi, bu sorunun da sadece yüzeye yansıyan yönüyle ilgilenebılmeleri, temele inen çözge ve önlemleri araştırıp, önermek yerine, «babasız çocukiara baba bulan» yasalarla yetinilmesini istemeleri, gerçekten bir talihsizlik teşkil ediyor. 44 lstikrar,,? Değerh gazeteci Mehmet Ali Bırand'ı n Milliyet'teki köşesinde okudum. «Bir Avrupa ülkesinin Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreterl» Ortadoğu'dakı geüşmeleri şöyle değerlendirmiş: Sedat'in ölümünden sonra Mısır belirsizlige düşmüştür; Kahire'de durum saUantılıdır. Suudi Arabistan her an karışabilir ve Sovyet yanlısı bir yönetim başa geçeblllr iran'da durum gittikçe karışmakta ülkenin bölünme tehlikesl artmaktadır. Irak ile savaş yeniden parlayabılir. Lübnan'da savaş öteki üikelere sıçrayabillr. Ortadoğu'dakı bu duruma Yunanlstan'da ABD'no kafa tutan PASOK'un Iktidara gellşlnl ekler ve Polonya'daki bunolımı da katarsanız işler büsbütün kötü görünüVor. Sonuc? NATO'ya bağlı ve İMF ile OECD'nin koşullgrını elifı elifine uygulayan bir Türkiye'nin önemi artmaktadır. İlk bakışta Türkiye'nin çıkariarına denk düşer gibi görünen böyle bir analiz, bizi düşündürmelidlr. Çünku şımdiye dek Batı (Amerika'nın ağır bastığı Batı) Ortadoğu'da hangı yönetımj tutup desteklemlşse, yanılgıya düştüğünü sonradan anlamıştır. Suriye'de ne oldu? Irak'ta ne oldu? iran'da ne oldu ve oluyor? Mısır planı nasıl açmaza girdl? Lübnan neden iç savaşa sürüklendi? Ve en önemli güncel soru: Suudi Arabistan dünyanm petroi zenginldlr; elindeki petrodolarların haddi hesabı yok. Petroi üretimınde blrinci Sovyetler, Ikinci ABD ve üçüncü Suudi Arablstan'dır. Böyle blr ülkede neden güvence yok? Yamt: Cünkü komünistler tek durmuyorkır. Sanırım böyle bir yanıt herkesi güldürür. Suudi Arabistan'da komünıst momünist yok. Şerıat kuralları uygulanycr; kımseye soluk aldırılmıyor bu konuda; ama, zenginlik okyanusunda yelken açmış blr ülkede nlçın «istikrar» gerçekleşemiyor? İşte anahtar 6oru budur. Batı'nın Ortadoöu'da tuttuğu her reıimin yıkıimasını n bir anlomı vardır. Bu anlam Iyice kurcalanmalı, tüm boyutlarıyla kavranmalıdır. Türkiye, Ortadoğu'da «Amerikancı Batı»nın isterlerine göre bir konuma geçerse acaba bir «istikrama kavuşabiiecek midir? Şimdıye aeğm Ortadoğu'da Amerikancı hangi reıim ayakta kalabilmiş ki? Konuyu biraz daha kurcalarsak şu sonucrj olaşablliriz: Atatürk Türklye'smin son otuz yılda gittikçe yoğunlaşan bunalımlara doğru sürüklenmesinın kökeninde «Amerikancılık siyasası» yatmaktadır. Bu siyasa ülkeyı sonunda ic savaş tehlikeslnin eşiğine getirdi; Ordu'nun yönefme bütünüyle el koyması zorunluğu doğdu. Gecmişe bir göz1 atarsak şu iki tümcenin altını çizmekte yarar vardır sanırım: 1) Her mahallede bir milyoner yetlştireceğlz. 2) Küçük Amerika olacağız. Eh, her mahallede bir milyoner yetiştırdik, cünkü crtık milyonun değeri kalmadı. Küçük Amerika olamadık; çünkü biz Türkiye'yiz. Sanayileşemedik; ama uluslararası îenginler oluşturduk. Terör ve anarşi bataklıkları ürettik ve şimdi ülkede dirlik ve düzenj yeniden kurmaya cabalıyoruz. Bilcnço budur. * * Doğrusunu isterseniz Amerika'nın ve Batı'nın tutucu iktidarlarının Ortadoğu'daki halklardan istediklerınl verebilmek hiçbir yönetimin ve rejimin elinde değildir. Cünkü sosyal adalete ve çağdaşlaşmaya ters düşen politikalarla «istikrarlı devlet» kavramı bağdaşamıyor. Bu kural bir fizlk yaöası kadar katı v e geçerlidlr. Türkiye «Amerikancı Batısmn Ortadoğu'da Istediklerinl artık yerine getiremez. Ama «çağdaş ve uygar Batı» dünyası içinde yer almak zaten kaçınılmaz bir koşuldur. Batı'nın, tutucu değil, ilericj çızgisidır Atatürk'ün benimsediği... Kemalizm'ı çağımızda başka biçimde anlamaya ve yorumlamaya kalkışmak olası m ı ' + ÜI • Hemen belirtmek gerek ki, çocukların nesep ilişkilerini düıenleyen sürekli kurallar olan Medenî Kanun hükümleri, içinde bulunduğumuz çağın Isterlerine tastamam uyan nitelik taşımıyor. Yirminci yüzyılın başlarındaki toplumsai görüş ve çözümlemelerden kaynaklanan bu hükümler, özellikle son on yıl içindekl yasama faaliyetleri ile, cadjdaş gereklbre uygun hale getirilme yönünde değiştiriliyor. Aile hukukunun bütünüyle gozden geçırılmesi biçiminde ortaya çıkan süreç içinde, Batı hukuk sistemlerinde .evlilik dışı doğan çocuklann hukuksal durumlarının iyileştirilmesl sorunu ön planda ele alınmış bulunuyor. Birçok Batı ülkeslnde bu konuya ilişkin düzeltmeler ve düzenlemeler tamamlanmış durumda. Blzde ise, bu yoldaki çalışmalar henCız hazırlık aşamasında bulunuyor. Aile hukuku ile ilgili bu çalışmalar içinde, evlilik dışı çocukların hukukeal durumlarım belirleyen kuralların da ele alınacağı anlaşılıyor. Bu arada Anayasa Mankemesl, babalık davalarmda çocuğun babaya «sahip olmayan nesep» bağı ile bağıanmasmı engelleyen bir kuralı da yakın zarr.anda verdi ••* Yukarda da değmdiğimiz gibi, babasız cocuklar sorununa yol açan toplumsal bozukluklar, kentsel kesim e yönelik büyük goçler nedeniyle, gittikçe kentlerın de büyük sorunu haline geliyor. Son yasada yer alan yeni bir hükmü, bu gelişmenin bir beiirtisi olarak görüyoruz. Daha önceki kütüğe geçirm e (tescil) yasalarında bulunmayan bu hükme göre, sadece ©vli bir erkeğln evli olmayan bir kadından doğma çocuğu için değil, evli bir kadının kocasından başka bir erkekten olma çocuğu için de «nesep tashihi» olanağı sağianıyor. İlk bakışta gerçekçi bir yaklaşımın ürünü gibi göîüken bu hükmün arkasında yatan tehlikenin boyutlarınrçok iyi ölçmek gerekiyor. Türk toplumunun temelini «aile» birimınin oluşturduğu ilkesinden vazgeçilmeyecekse, aile ilişkilerlnde altından kalkılmaz bir kargaşalığın yaygınlaşmakta olduğunu gösteren bu belirtileri büyük bir kaygı ile izlemek ve evlilik dış» birleşmeleri en az düzeye indirecek etkin önlemleri gecikmeden bulmak ve uygulomak kaçınılmaz bir görev olarak karşımıza çıkıyor. ••• Bu yasaların çıkarılması hangi zorunluktan kaynaklanıyor? Kanunkoyucu hangı gereksinmelerın zorlamasıyla, bir dftvrim yasası olduğu kabul edilen Medenî Kanun hükümlerlni temelden zedeleyen bu tür «geçici sürelf» yasalan çıkarmaya yöneliyor? Bu soruların yanıtını bulmak için uzun boylu araştırmalar yapmaya gerek yok. Son yasanın yürürlüğe • CVCT OKTAY AKBAL Kıssadan HisseMler W öküz bir kağnı çeklyorlarmış. Dlngllin durmadan gıcırdadığını duyunca «Sana da ne oluyor? Yükü biz çekiyoruz, sen bağırıyorsun» demişler. Kıssadan hisse: Nıce insanlar görürsünüz, zahmeti başka|arı çeker, yorgunluk onlara düşer. • • İ Ezop'un Masalları'nı okuyorum. Ne yapmalı, ne yazmalı, bir takım sorunları nasıl gündeme getirmeli diye düsünüp dururken. daktiloya boyuna kâğıt takıp bir kaç satır sonra o kâğıdı çıkarıp yenisinl takarken Ezop'un Ma' salları'nı okumaya başladım. Cem Yayınlan'nm Güvercln kitapları dizisinden bir yapıt. Nurullah Ataç'ın bu çevirisi yıllar önce basılmıştı, ama ortalıkta yoktu, yenlden yayınlamakla ne lyl etmişlerl Başka bir öküz öyküsü: Üç ökür varmış, hep bir arada otlarlarmış. Bir aslan onları parçalayıp yemeyl kurmuş, ama teker teker gördüğü olmazmış, üçüne karşı da ne yapsın? Bakmış olmayacak hayınoa yalanlar uydurup aralarını bozmuş, sonra her birinl ayrı ayrı yakalayıp yutuvermlş. Kıssadan hisse: Başıma bir kötülük gelmesin diyorsan düşmanlarından çekin, dostlarına güven de yonından ayırma... Ezop, gerçek adıyla Aisopos Anodolulu bir yazar. isadan önce 7. Yüzyılda yaşadığı sanılıyor, başka bir bllgl yok. Köleymiş, etendileri bağışlamışlar. o da dünyayı gezmeye çıkmış, ne gördüyse, ne duyduyfio alay edilecek, yerilecek bir yanını buimuş, bu yüzüen de Atiha'lnar ona kızmışlar, kayalıklardan aşağı atarak öldürmuşler. Anlattığı masallar yıllar sonra yazıya geçirilmiş, kitapiaşmış, kuşaktan kuşağa derken, bugüne dek gelmiş. La Fontaine' In, hep hayvanları söz konusu eden «kıssalı» yani ibret ve ömek verlcl şiirlerini, Aisopos'tan esinlendiği söylenir kl doğrudur... Ataç'ın eşsi2 Türkçeslyle Ezop sanki günümüıde yaşayan, bir masai yazarı oluvermiş. Küçücük bir kitap «kurt la Kuzu»... Haslet Soyöz'un çizgileriyie daha da güzelleşmlş. Büyük küçük herkesin ders alarak okuyacakları bir yapıt. Ders alarak, diyorum. gerçekten de her öykusu bir ahlâk dersi blzlere... Blnlerce yıldır verilen bu dersler hic mi etkili olmamış ki, hep aym yanılgılar, yanlışlıklar 8ör' dürülüyor, dlyeceksiniz. Doğru, ama ne yapalım kl, ner kuşak yeni baştan başlıyor yasama. kendl surecinln icinde bir kez daha eski deneylmleri yaşıyor. Peki, ya kitaplar. onlan okumazlar mı, onlardaki «ders»lerden yararlanmazlar mı? Kitapların etkisln! pek büyütmemeli, okuyanlar da var elbet, okuyorlar, ama «masal» sanarak okuyorlar bir takım gerçekleri... Öküz hep o öküz, bugünün ökuzlerl bin: lerce yıl önceki öküzden farksız, bugünkü de dünkü gibi «onun boşına gelen benlm başıma gelmez, ben ondan üstünüm» yamlgısı içinde kurtlara, aslanlara yem oluyor. Neyse, biz ahlak dersinl bırakıp Ezop'un öyköcüklerlnl okuyalım. işte «kurtla kuzu»nun öyküsü: Kurdun biri bir kuzunun peşine düşmüş. Kuzu kaçmış, kaçmış, bir ta« pınağa 6iğınmış. Kurt «Ayol. oraya ne girersln? Senl görürlerse, yakaladıkları gibi tanrıya kurban ederler» demiş. Kuzu «Ne yapalım» demiş, «kendimi sana yedirecegime Tanrıya kurban olurum daha iyi.» Ûlecek olduktan eonra bari onurumuzla ölelim, bu masal onu söyluyor... Bu da <yasa»lar konusunda bir öykücük... Kurdun blr! öteki kurtlara başkan seçilmiş. Hemen yeni bir yasa cıkarmış: «Bundan böyle her kurt avda eline ne geçirirse Öteki kurtlarla paylaşacak. böylelikle hiçbir kurt açlık çekmeyecek, birbirimizi yemekten kurtulacağız» demiş. Oraaa bunları dinleyen bir eşek varmış. hemen gelip «Senln bu yeni yasana diyecek yok, çok guıel, yüreğinin yuceiiğini gösterir. Ama sen dönkü avını göturüp inine sakladın, onu niçın ortaya çıkarıp öteki kurtlarla paylaşmıyorsun» demiş. Kurt utanmış, yasayı gerl almış. Kıssadan hisse: Hakka, adalete uygun dedlğlmlz yasalan çıkaranların coğu o yasalara kendileri uymaz... Siz e son bir Ezop öyküsü daha... Bunun kıssasını önceden yazayım: Nice kimseler yiğitlz gözumüz pektlr diye övünürler, ama bir deneyln ne oldukları meydana çıkıverir. Bir aslan İle bir insan blrtikte yola çıkmışlar. Ikisl de koltuklarım kabarta kabarta kendi soylarını övüyorlarmış. Bir yere geimişler, bakmışlar bir heykell bir adam, bir aslanı boğazından yakalamış, boğuyor. İnsan o heykeli aslana göstermiş: «Görüyorsun ya, biz sizden ne kadar guçlüyüz» demiş. Aslan bıyık altından gülerek «Biz heykel yopmasını bilmeyiz de onun için. yoksa aslanın pençesl aitında ne adamlar görürdün sen» demiş. lusal Güç» kavrammın önemli bir kesimini oluş turan Ulusal Hava Güoü' nün temel ögeleri arasında o ülkenin sivil havacılık Işletmeleri de ysr alır. Cok yönlü bir görünümü ve Öneml bulunan slvil havacılığın, son yarımyüz yıl içinde geçirdlği gelişme ve aşamalar yanında, zengin ve yoksul tüm devletlerin büyük ilgisinı çektiğl de kuşkusuzdur. Sivil Hava Ulaştırma işietmeleri, çıkması mümkün bir savaş sırasında, askeri hava ulaştırma birliklerinin önemli bir yedek gücünü oluşturmakta dır. Kendi kendine yeterli olan ve kendisini yine kendl kaynak ve olanaklariyle geliştlrip yenlleyebllen, tlcarl hava cılık işletmeleri, 6adece o ülke ekonomisine katkıda bulun makla kalmamakta: askeri, kültürel, slyasai yönlerden büyük görevler yapmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri, Sovyetler Birliği, Kanada ve Kıta Cin'i gibi devletlerin, cok geniş toprakları üzerinde yerleşmiş bulunan değişik kökenII uluslardan oluşan topluluklar üzerinde, siyasal, kültürel ve hatta ekonomik nitelikteki egemenllklerinl kurması ve sürdürmesinde slvil havacılık iştetmelerlnln katkısı büyük ol muştur. Bu ülkeler uzun vadeli ve uzak hedefli planlamalarla, bu konudaki iddialı politika larını uluslararası platformda da sürdürmektedirler. Nitekim, Amerika Birleşik Devletleri, ulusa! sivil havacılık politlkasınm saptanması ve bunun dikkatle ve özenle Izlenmesl İçin, bir «ekonomik düzenleme otoritesi» blclmlnde görev yapacok bir kurul, C.A.B. «Civil Aeronautics Board»u oluştur* muştur. ABD ticarî nitelikteki bütün hava ulaştırma faaliyetlerinl düzenleme görev ve yetkisini, bu kurula vermiş bulunmaktadır. Bugün dünyanm en güclü ekonomilerinden bıri ne sahip bulunan ABD'nin sivil havacılık politikasını saptama ve uygulama makamı olan C.A.B yurdiçi sefer yapan yüzlerce hava yolıf arasındaki rekabetln dengell ve kararlı bir blçlmdfi düzenlenmesl konu sunda sıkı bir mücadelecllik reilmi uyguladığı gibi, yurtdışı hava ulaştırma pazarlarını da ikiye ayırmış ve bunları PAN AMERICAN AIRVVAYS COOPERATION ile TRANSVVORLD AIRLINES COOPERATION Ora sında bölüştürmüş bulunmaktadır. Böylece başka bir Ame rikan hava yolunun bunlarla gereksir bir rekabete girmesi, önlenmekte ve bu Ikl Amerlkan hava yolunun yabancı hava yollarına karşı korunması da sağlanmaktadır. Ikinci Dünya Savaşı'nı İzleyen yıllarda, ingiltere hüküme ti de aynı amaclarla ve hemen hemen aynı nltelikte hiîmet verecek bir «kurul» olan «Alr Transport Llcensing Board»u oluşturmuş ve bu kurul, saptadığı sivil havacılık politikasma göre, kendi hava yolları arasında sınırlı ve dengell bir rekabetin sağlanması ve bunlann yabancı hava yollarına karşı korunması yolunda alınacak her türlü önlem konusunda yetkili kılınmıştır. Kanada'daki durum, yukarıda açıklamaya çalıştığımız du rumdan farklı değildir. Şöyle ki, Kanada'nın sivil havacılık politikası saptama ve uygulama makamı olarak görev yapan kuruluşu «Air Transport Commission»dır. Bu kuVul ic Sivil Havacılık Politikası ÜLKEMÎZDE HİÇ BİR ZAMAN TUTARLI VE BİLİNÇLİ BİR «ŞÎVİL HAVACILIK» POLİTİKASI İZLENMEMİŞTİR. BU BAKIÖIDAN BAŞBAKANIN BU KONUDA UMUT VERÎCİ DEMECİNİ SEVİNÇLE KARŞILADIK. nşma ve çekışme başlamış ve zaman zaman sivil havacılık ilişkilerinin kopması tehllkesi belirmiştir. Bütün bu ülkeler, sivil hava cılık politikalarına yön vermede ve ilişkilerini düzenlemede, salt dostluk açısından değil de, ticarj ve ekonomik yönleri ağır basan ulusal cıkar açısın dan hareket ettiklerinden ve bifimsel verilerin gerçeklerine boyun eğdiklerinden her zaman başarılı olmuşlardır. Türkiye hiç bir zaman tutarlı ve bilinçli bir sivil havacılık politikası izleyeme'miştir. Türkiye'de Sivil Havacılık Politika sı Saptama ve Uygulama Makamı olması öngörülereK Ulaştırmâ Bakanlığı bünyesinde oluşturulan Sivll Havacılık Genel Müdürlüğü (eskj adı ile Sivil Havacıhk Dairesi), gelen ve giden evrakın havale edilmesinden başka hic bir görev yapmamıştır, Türkiye, hiç bir zaman, Slvil Havacılık konularında dünyada izlenilen ve on binlerce sayıda yüksek ihtisas doktora teılerine, billmsel yayınları katkıda bulunamamş ve hatta yetkili görevlerde bulunanlar bu yayınları Izleyebilecek kapasite v© basireti gösterememistir. Türkiye, ülkesi üzerinden, tüm dünva devletleri hava yollonna, v^mırsız derecede tarifelı uçuç hakkı tanıyan tek devlettir. (Montrö Sözleşmesl, madde 23). Türkiye, toprakları Özerlnden sevreden yabancı hava ulaşım araclanna yerden traflk yardımı yaptığı halde, bunun karşılığında, sayısız uyarılarımıza karşın, ocak 1970 tarihine kadar ücret talep etmemiş olan ve bir kaç bilgisiz ve ilgisiz bürokrat yüzünden milyonlarca dolarlık gelir yitiren tek devlet olmuştur. Türkiye, Ege Hava Sahası üzerinde kurulması öngörülen FlR («Flight Information Reportin Zone = Ucuş Bildirim Bölgesi)nin sorumluluğu kendisine önerildiği zaman, «yetenekll personel bulunmadığı» gerekçesiyle bunu reddeden bir ülke olmuştur. O 6iralarda, İkinci Dünya Savaşı'nın bütün yükünü taşıyan ve savaş sonrasında iç savaşa kadar varan büyük sıkıntılarına rağmen, Yunanistan'ın buna sahip çıkması üzerine, Ege Hava Sahası'ndakl, sırf teknik yardımdan öteye geçmeyen bu statünün, uiuslararaBi platform da flerl sürülebilen blr hakka dönüşme8ine seyircl kalan yine de Türkiye olmuştur. Ülkemiz yönünden havacılığın önemi, daha 1910 yıllarında algılandığı halde, askeri h/jvacılığm kaydettiği büyük âşamalann yamsıra, sivll hava cılığımızın billmsel bir temele oturtulamamış olması, bu konudaki ilgili kişilerin yeteri kadar bilimsel formasyona sahip olamayışlarından doğmuştur. Uluslararası konferans ve sözleşmelerde yitirilen sayısız ülke çıkarları, aradan gecen bunca yıllar boyu, yenlden kazanılamamış Ise. bunu «gaflet nedenlyie Ihanet» olarak nltelemek en doğru deylm olacaktır. Sayın Başbakan Ulusu tarafından, Türkiye'nin ulusal slvll havacılık politlkasmin saptanmosı Ve uygulanması amacıyla Başbakanlığa bağlı bir Sivil Havacılık Müsteşarlığı'nın kurulacağına ilişkin demeci, ümut verlci blr ışık olarak belirmiştir. Arif ÇAVDAR Devletler Havo Uzay Hukuku ve Ekonomisl Uzmanı pazarlarda hlzmet veren ulusal hava yolları arasında sınırlı dengeli bir rekabet politikasının uygulamasına çalışmakta ve dış pazarları, iki ulıısal hava yolu durumundaki Air Canada ile Canadian Paciflc Airvvays Cooperation arasında bölüştürmüş bulunmaktadır Sovyetler Birliği'hde ve Kıta Çin'inde durum bunlardan farklı değildir. Bu devletler, relimlerinin yapısında var olan yüksek otorite gereğl, mutlak müdahalecilik politlkası uygulamakta v e gerek ülke içl ve gerekse ülke dışı sivil havacılık hizmetlerin! tek elden düzentemektedir. Ancak, bu İki müdahale türü arasındakl tek ayrıcalık, Batı ülkelerl yönünden konuların tartışılabıllrliğindedir. Türklye'nin Çin Halk Cumhuriyeti'ni tanıması söz konusu oldufiu zaman. Türklye Hava Sahası'ndan, Cln Halk Cumhuriyetl Sivil Hava Ulaştırma araçlarınm (bütün tican havacılık imtiyazlarının tanınması suretiyle) uçuş veîs tanbul'da inis • kalkış yapma hakkınm peşlnen alınmast ön koşulunun ilerl sürülmöş olma sı bu konuda izlenilen uzun va deli polltlkcnın bellrgin 6MIİ1» ğl olmuştur. Yüzölçümlerı Türklye'nin kü çük bir ilçesiyle büyükçe bir ili arasında değişen Batı Av rupa devletleri, İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden sonra, ekonomik alandaki kalkınma caba ve calışmalarına koşut olarak, hava ulaştırma faalliyetlerini de düzene koymuşlar ve hava ulaştırma endüstrilerini uluslararası nakliye yapacak biçimde donatmışlardır. Bu amacm gerçekleşme Sj İçin de hava sahalannda tam ve mutlak egemenlik (Complete end exclusive soverelgnty over the alrspace) llkesinln gevşetllmeel yolunda bir politika Izlemişlerdlr. Avrupa devletleri, Ikinci Dünya Savaşı'nın neden plduğu yaraları sarıp da, slvll havacılık alanmda, Amerikan Birleşik Dev letlerl'nln raklbl durumuna geÜnce, bu kez ABD'nin izlediği sivll havacılık polltikasında ko ruyuculuğunun ve müdahaleciliğin arttırılması yolunda bir gelişme izlenmiştir. Bu gelişmenin sonucu olarak Avrupa devletleriyle, bunlann geleneksel dost v© mütteffki durumundaki ABD arasında slvll havacılık alanında, amansız bir ya f Cumhurivet 25 EKİM 1931 Muhittin Bey Ankara'ya gitti nım yapması da muhtemel görülmektedir. ^ Bey Ankara'da otobüs imtiyazınm Belediye'ye verilmesi ile Terkos meselesi hakkmda da Vekâietle temas edecektir. Muhittin Bey bunlardan başka Belediye gelirlerinin düşmesi ile meydana Relen açıklarm kapatüma sı için de teşebbüslerde bulunacaktır. TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI İDARE MERKEZİNDEN Bankamız 1211 Sayılı Kanunun verdlğl yetklyi dayanarak 2 kasım 1981 tarihinden itlbaren, tedavüle peyderpey ve yeterli mlktarda 5000 liralık banknot çıkarmavı kararlaştırmış bulunmaktadır.. Tadavüle çıkarılaoak olan 5000 liralık banknotların başlıca özelllkleri kısaca şöyledir: Eo'adı* 72x140 mm. Rengl: Haklm renk ön yuzde kahverengl, oran| ve mavl, arka yüzde kahverengl, oranj ve yeşll olup dlğer renk karışımlan da mevcuttur.. • ön yüzü: Banknotun flligranı haric tamamını kaplayan glyoş blr zemin üzerinde sağ tdrafta Ataturk'ün yarı cepheden buyük bir portresi, solunda giyoş blr motlf »cinde Atatürk flligranı, bunun üzerinde serl ve sıra numarafii, Ostte ortada iki satır halinde «TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI» ibaresl ortada giyoş bir lâla motlfl Ozerlnde Ikl satır halinde «BEŞ BİN TÜRK LİRASI» yazısı İle altında gene iki satır holinde kücOk punto.arla «14 OCAK 1970 TARİH VE 1211 SAYILI KANUNA GÖRE CIKARILMIŞTIR» ibaresi, daha altta BAŞKAN «Osman Şıklar» ve BAŞKAN YARDIMCISI «Yavuz Canevî»nln imzaları en altta giyoş blr kenar suyu, sağ üst, s i ğ alt ve sol alt köşelerde değişik glyoş motlfler Ozerlnde «6000» rakamı bulunmakîadır.. A/nco »ağ ortada banknotu boyuna kateden Özel bir emniyet clzgls! vardır.. Arkası: Banknotun sol üst kenarındon başlayıp ortaya eloğru uzanan tek satır hallnde «TÖRKİYE CUMHURİYTT MERKEZ BANKASI» ibaresl, ortada Mevlâna Müzesinln blr resml İle sağ östünde küçök blr Mevlâna flgüru, muzenln solunda büyuk giyoş blr rozet İçinde «5000» rakamı. sağda fillgran boşlu0unun üstOnde bir rozet ıg'r.de «5000» rakamt. altta «TÜRK 5000 LİRASI» yatisı banknotun alt kenarında Ise glyoş bir kenar suyu bulunmaktadır.. Anılan bonknotiarın örnekleri Bankamfz ve (Hfler Bankaiarın glşe'erinde görüleblllr. (Basın: 13420) 8629 Vali ve Belediye Reisi Muhîttin Bey dün bazı Belediye işleri için Dahilive Vekâleti Üe temasta bulunmak üzere Ankara'ya gitmiştir. Şehir mimarı Profesör Yansen de Ankara'da Olduğundan tstanbut'un müstakbel planının hazır lanması için de Dahiliye Vekftletinde görüsmeler yapılacaktır. Profesör Yansen'in îstanbul'un pla Berberlerin Önlükleri Belediyece yapılan kont roller netlceslnde blr çok berberln temizliğe rlayet etmedikleri görtlimüştür. Berberlerin üzerlerlne giy dıkleri gömlekler sık sık yıkanaeak, pe$kirler blrer defa kullanüacaktır. Müşterilere pudra sürüldükten sonra pamuk atılacak ve bir daha kullanümayacaktır. Tras aletleri de aseptik ilaçlarla yıkanacaktır. Berberlefîn beyaz «nlükle ri ile caddelerde gezmeleri yasaklanmıştır. Yalova telefonıı tstanbul Yalovd telefonu tesisatı tamamlanmıştır. Konu$malara bir kaç gün sonra baslanacaktır. Cumhuriyet Sahlbl: Cumhuriyet Matbaacıiık ve Gazetecilik T.A.Ş. adına NAülR NADt Genel Yayın Müdürü HASAN CEIVİAL Müessese Müdürtl EMİNE UŞAKLlGtL Yazı tşleri Müdürü OKAY GONENStN Bassn ve Yayan: Cumhuriyet Matbaaoılık ve Gazeteciük T.A.S. Cagaloğlu Türkocagı Cad. 3941 Posta Kutusu s 246 tSTANBUl Tel : 20 97 03 BÜROLAR: • ANKARA: Konur Sokak 24/4 YENÎŞEHÎR Tel: 17 5Ö25 17 58 66 tdare: 18 33 35 • ÎZMtR: Halit Ziya Bulvan No: 65. Kat: 3. Tel: 25 47 09 13 12 30 • ADANA: Atatürk Caddesi Türk Hava Kurumu îş Ham, Kat: 2, N o : 13 Tel: 14 S50 19 731 TAK VİM tmsak 5.38 Güneş 7.ÎÛ 25 EKİM 1981 ö|l«s tkindi 12,58 15.53 Akşarn 18 15 fatsı 19.46
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle