17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 Önetlm bilimleriyle uğraşanlar, Napolyon yasalarından kalma katı merkezciliğin, Türklye'nln yönetim yapısına, olduğu gi bl yansıdığını yakından bilirler. Cumhuriyeti kurmak ve yaşatmak, bu yapıyı duyarlıkla ko rumayı zorunlu kılıyordu. Oysa Fransa'da, de mokratik ve ekonomik gelişmeler gerekli kıl dıkça, yönetimde ve özellikle yerel yönetim lerde, temel ilkelerden vazgecümeden, zaman zaman değişiklikler yapılmıştır. Yakın geçmiş te, de Gaulle'ün, hatta Giecard d'Esteing'in de yeniden düzenleme girişimleri olmuştur.Bunlar içinde en yenisl ve köklüsü, Fransız parlamentosunun son ikl ay içinde yaptığı olağanüstü toplantılarda benimsenen, Yerel Toplulukların Hak ve Özgürlüklerlne İllşkin Yasa'dır. OLAYLAR ve GÜRÜŞLER 12 EKÎM 1981 Y Geleceğimiz Düzenlenirken G 5LECEĞİMİZ1 DÜZENLEDİĞİBI Z ŞU GÜNLERDE ÇÖZÜMLERİMİZİ TEPKİLERE DEĞÎL NESNEL DEĞERLENDİRMELEÇE, BAŞKA ÜLKELERDE DS YAŞANAN DENEYİMLERE, SAĞDUYUYA DAYANDIRMALIYIZ. Prof. Dr. Ruşen KELES Ikincl önemll değişiklik, devletin, yerel yönetimler üzerındeki gözetim ve denetimının azaltılmasını ilgilendıriyor. Yasa, merkezın, bu yetkisini, yerel yönetimlerin karar ve işlemierlnden önce (a prıori) değil, ancak bunlarm uygulanmasından sonra (a posteriori) kullana bileceğini öngörmüştür.. Örneğın, belli bir harcama lcin, Başkentten önceden izin aima zorunluluğu kaldırılmış, onun yerine, kömünler, il özel yönetimleri ve bölgelerce yapılan harcamaların, bölge düzeyinde akçalı yargıla maya konu yapılması ilkesi konmuştur.. Yasalara aykırı davranışların sert yaptırımlarla karşılaştırılması ilkesi de, yeni hükümler arasında.. cen yaSGnın, senatcda da yeterli oyu alabi leceğı beklenmektedir. Demokratık gelışmemize koşut olarak ve özellikle planlı dönem başladıgmrla, Türkiye' de yönetimin yeniden düzenlenmesı zaman zaman istenmiş, bu amaçla gırişimisr yapılmıştır. 27 Mayıs, MEHTAP'ı (Merkezi Hükü met Teşkilâtı Araştırmg Projesi) başlatmiştı. Bu projenin sonuçları, daha 15 yıl önce, başkentte, taşrada ve yerel düzeyde alınabile cek önlomleri ortaya koymuştu. 12 Mart'ı iz leyen günlerdo konu yeniden canlanmış, yüksek düzeyde bir yarkurul yeni öneriler geliştirmiş ve hükümete sunmuştu. 12 Eylül re jiminin gündeminde de, bir yönetimsel düzen lemenin bulunduğu biliniyor. Hatta, cok ivedi görülen yerel gelirler konusundakl düzenleme, önceükle ve ayrı oldrak yürürlüğe konmuştur bile. öte yandan, bircok toplantılar, araştırmalar ve yayıniarla, yıllardır, sorunlar aydmlatılmış, çözümler olgunlaştırılmıştır. Bütün bunlar, ciddi adımlar atmak isteyenler içln değerli ve yeterli girdilerle doludur. Fransa'daki son düzenlemelerden de esinlenerek, birkao görüşün bu amaçla yinelenmesinde yarar vardır. Sanıyoruz ki, il ve belediye gibl İkl başlı bir yönetim yapısının, günün gereksinmelerini ne ölçüde iyi karşıladığını yeniden düşünmeliyiz. Tekli bir yapıya gecmenin, kaynak kazancı yanında, hizmetlerin bütünlüğu, etkinüği ve eşgüdüm kolaylığı yönlerinden sağlayacağı başfca yararlar da olabilir. Örneğin yerel blrimlerfn sayısmı bir ölçüde azaltmaya yardımcı olur. Son yirmi yıl içinde, Federal Almanya, Isveç ve Japonya, birim sayısmı azaltmayı başarıyla gerçekleştiren ülkelerdir. Üstelik, blliyoruz ki, il özel Yönetimlerlmlz uzun süredir, bir «işlev boşalması»na uğramışlardır. Devlet vergilerinden geçen yıl aynlmaya başlayan %1'lerin nerede, ne lcln kullanıiacağı konusunda illerde beliren kararsızlık bile, varlık nedenlerinin yeniden değerlendirilmesini gerekli kılıyor. Vaülik gibl çok önemli bir temsil görevlnin, Fransa'daki gibi budgnması, tümüyle kaldırılması ya da seçimle gelinen bir kimliğe ka vuşturulması için, Türkiye'de vaktin henüz erken olduğunu düşünmek doğru olur. Ama ılerde, il ve beiedıye yerel yânetımlennın oırleştirilmesıne koşut olarak seçimle iş başına gelecek bir yürütme organına. yerel yürütme sorumlulukları yanında. devleti temsil gorevı ve ona ilişkin işler de bırakılabilır. Öte yandan, bugünkü biçımıyle İl Ozel Yönetimleri tümüyle merkeze bağımlıdırlar, Genel Meclislerin tam bir demokratık kctılmaya elverışli olduklannı söylemek de güçtür Bu nedenle, halkın yerel yönetime olabildiğince katılması yollarını açmaktan kaçınmamalıdır. Burıun gıbı demokrasiye gerçek bir inancın, belediye başkanlarının atanması eğilımlerine ters sayilmaSı gerekır Bu yola, ancak zorunlu durumlarda ve çok seyrek başvurulmalıdır. Yerel bırimlerı, karar, ışlem ve eylem özgürlüklerıni, her konuda başkentten önizin alacok ölçüde daraltan merkez denetiminden kurtarmak zorunludur, Başka üikeler, merkezın koşuliu yardımlannı bile yerel özerkliğe gö!ge düşurebilecek bır gözle görecek duruma gelmışle'ken. özellikie belli büyüklüğe ve görevli kadrosuna sahip gelişmış kentleri, kendi başlarına iş görmeye, sorumluluk almaya alıştırmalıyız. Can yeleği, ancak yüzmeyi öğrete. mediklerimize atılmalıdır. Son olarak, ülkenin topiumsal, ekonomik ve Sıyasal gelışme düzeyi ıle toplum ve yönetim yapısının özellikleri, bölgelerimizde halkın daha çok katılımına olanak veren, bir tür yerin den yönetim yaratmaya bizi de, ergeç zorlayacak gibi görünmektedir. Değişik zamanlarda, İçlşleri Bakanlarımız, bölge ölcüsunde örgütlenmeden söz etmişlerdir. Merkezin bölgelerdeki ajanı olarak düşünülmelerine karşın, «bölge valilikleri», öne sürülen çözümlerden biridir. İlke benimsenirse. değişik biçimler öngörülebilir. Bölgeîerde ne ölçüde güçlü, kadrolar görev alırsa, bölgeler ne ölçüde güçlü bir yapıya kavuşursa, merkezin de o ölçüde güçleneceği unutulmamalıdır. Bugünkü yönetimin, geri kalmış yörelere. sürülmesi gerekenlerl değil, en nitehkli aörevlileri gönderme eğilimi, sanırım böyle bir anlayıştan kaynaklanmaktadır. * Yıkıcı, ayrılıkçı bir bölgeciliğin ve yerel özerkliği yerel sorumsuzluğa dönüştürmüş olmanın sert tepkilerle karşılaştığı bir dönemden geçıyoruz. Yalnız, demokratik gelişmenin değil, topiumsal bütünleşmenin de önemli bir yöntemi saydığımız yerel katılmanın biçimi ve ÖİÇÜ8Ü gibi konularm, yakın geleceğimizin gündeminde yer alacağı apaçıktır. Bu nedenle, çözümlerimizi tepkilere değil, nesnel değerlendirmelere, başka ülkelerde yaşanan deneyimlere, kısacası sağduvuya dayandırmakla, İleri görüşlülük etmiş oluruz. Yeni bir anayasa hazırlığı öncesinde, Fransa'daki gellşmeleri bu yüzdert izlenmeye değer buluyoruz. Tvme... raya Kurban Bayramı girdiği için Yazı îşlerl Müdürlüğü önlemler aldı. Öyle ki ben bu yazıyı çarşamba günü yazıyorum: Ajna pazartesi günü yayınianacak. • Teknik zorunlulvJtlar yüzünden üç gijnlük sure altı güne çıkü. Alü gün, dile kolay. Tanrı bile dünyayı altı günde yaratıp yedind gün dinlendiğine göre altı günde neler olmaz? Ya da neler olur? Bilinmez ki... • Dün (6 ekim 1981 salı) Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat'ı vurdular. Hem de nasıl? 1973 savaşınm yıldönümü nedeniyle Kahire'de yapılan törende, Sedat, cafcaflı üniformasmı giymiş, sırmalı apoletlerini takmış, nişanlarını göğsüne dizmiş, sinekkaydı traşını olmuş. şeref tribününde geçit, resmine katılan askeri birlikleri izlıyor. Rapraprap yürüyor askerler... Gırgırgırrr geçiyör araçlar... Ve bir uçaksavardan yarım manga asker, çıkarak... O ne? Delirdi mi bunlar? Ellerindeki makmelileri şeref tribününe çeviriyorlar Ta. ta. ta ta, ta... Ortahkanababa gününe dönüyor, Sedat ve çevresi kanı revan içinde... Yapmayın etmeyin demeye kalmadan * Amerikan Barıjı»nın kaplanı «Camp David»in aslaru sizlere ömür... Ama sorulmaz mı. Bu ne biçim Ölüm? • Ölümün biçimi neler anımsatıyor Insana? îslam dünyasmda böyle işlerin göreneği vardır. Şeyhler gösterişU çadırlarında. krallar görkemli saraylarında kaç kez azraille tanıştılar? Ama hiçbirirün başına böylesi grelmodi Sinemada bile rastlanmıyacak bir sahne bu. Amerikan ganster filmlerinde rejisörün düşsel gücü bir mizansen bulmuştu. Mafia'nm babası doğum gününü arkadaşlarıyla birlikte lüks otehn zengin salonunda kutlarken garsonlar tekerlekli masa üzerinde adam boyunda doğum günü p&stasını getirirler. Orkestra «iyi ki doğdun» diye Türkçeye çevrilen yaş günü şarkısını çalarken pastanm içinden kremaları sağa sola sıçratarak bir adam çıkıverir. O ne? Adamm elinde bir makinah tabancas Ta. ta, ta, ta... Artık dünyanın siyasal arenası Holivut rejisörlerinin bayat numaralannı aşan olaylarla dolup taşıyor. Hiç kimse bugünden yarma neler olup biteceğini bllemiyor. Kim derdi ki Sedat ahret yolculuğuna böyle çıkacak? • Bir ses. Ben böylemiştlm. Sağıma soluma baktım Odad a kimse yok. Pencereden sokağı gözledim. Kim&e görünmüyor. Bu sos nereden geldi? Sordum. Sen kimsin? * Tarih baba.. Ne demiştin sen tarih baba? Bak dlnle benl: Ülkesine ulusuna, halkma, Insanhğa, çagın a Ihanet eden:erin tümünün ahret yolculuğuna böyle çıktığını söylpmiyorum. Kimi dlktatörler de rahat döşfiklerinde g^zlerini dünyaya yumup büyük törenlerle gömülürler; ama, kimlsi de Sedat gibl öldürülür. Bu degişk(?nlik İçinde Önemli olan ölmek ve öldürülmek değildir. İnsanlığın hiç durmadan işliyen saatine bak ve gör... Kimsede O saatin akrebini ve velkovanmı durduracak güç var mı? Özgürlüğün ve bağımsızhğın saati işler tık, tık, tık, tık... Çağımızda bu tıktık'lar insanlığın gittikçe hızlanan nabız vuruşlanna dönüştü. Bunun içindir ki hiçbir şeye şaşırma, olan bitenlere aldırma ve gerçeği görmeye çalış... • Evet, çalış gerçeği görmeye... Dünya öylesine hızh dönüyor Id bugünden yarma neler olacağını bilemesen de olan bitenJerin anlamını bllebillrsin... • Ben bu yazıyı çarşamba günü yazıyorum, ama pazartesi günü yayınianacak.. Dile kolay... Altı gün... Altı günde neler olmaz ki? Hiçbir şey olmasa bile olacak olanlann yumurtalanna tohumlarrru yerleştirmekten geri kalmaz tarih baba... â Vafilîk Tarehe Kanşırken.* Türklye'nin başına, geleneksel merkezclll ğlnl saran Fransa bile, yönetim yapısından memnun olmadığma göre, neyi ve niçln değiştirmekte olduklarını ana cizgileriyle bilmek bizim yeniden düzenleme çabalarımıza da ışık tutabilir. Söz konusu ettiğimlz yasanın, dlkkatimizi çeken başlıca üç özelliği var. Bir kez, yeni yasayla, çok eskl bir geieneğe da yanan valilik ve kaymakamlık, illerde ve ilce lerde devleti ve hükümeti temsil eden blrer yürütme kurumu otmaktan çıkarılmaktadır.. Bu kimllkle ötedenberi kullanmakta oldukları yürutme yetkllerl, valilerin elinden alınarak, İ! Genel Meclislerinin, seçimle Işbaşına gelrin Başkanlarına verilmektedir. Valilerin yenl adı da, Cumhuriyet Görevlisl (Komlserl) olmuştur. Böylece, yalnız adlarını ve yönetimdekl saygınlıklarını yitirmekle kalmamış, bugüne değln yerel yönetimler üzerinde devlet odına kullandıkları gözetim ve denetim (vesayet) yetkllerinden de olmuşlardır. Bu düzenlemenin, İllerde, secimle gelen klşl ve kurulları, merkez yönetiml karşısında güçlü kılmayı amaçladığı açıktır. Sosyalist Mltterrand yönetiminin felsefesine uygun bir gelişmedir bu. içişleri Bakanı ve yasanın ml marı Gaston Defferre, bunu mecliste açıklamıştır. Ta, John Stuart Mül'den kaynaklanan bir yerel özgürlük anlayışma uygun olarak, ye ni yasa, il özel yönetimlerini, olabildiğince özgür çalışabilen birimlere dönüştürürken, valilerle kaymakamlara, yalnız eski temsil görevlerinin bir bölümünü bırakmıştır. Vali, ye ni adıyla Cumhuriyet Görevlisi ile İl Genel Meclisi Başkanının aynı vali konağını paylaşmaları bile, bu yeni dengenin simgesel bir göstergesidir1. Yeni durumda, Genel Meclis, Başkan'ını görevden alamayacak, yıllık «Genel Durum Yazanağı»nı, Genel Meclis'e, Vali yerine Başkan sunacak, ama yazanak üzerindeki görüşmeler, Başkan'a karşı bir yaptırım uygulamakla sonuçlanamayacak.. Ayrıca, mec lls toplantılarının il konağı dışında yapılmasına da olanak verilmiştir.. Bölgeîerde Yerinden Yönetîm Yeni Fransız yasası, son olarak, bölgelert, genel oyla seçilen birer Bölge Meclisi'nin yöneteceği, yerinden yönetim birimlerine dönüştürmüştür.. Bölge Meclisleri, ekonomik ge lişme konularına doğrudan doğruya girebilecek, bu amaçla Iklşer yıllık planlar ha2irlaya bileceklerdir. Meclislerin yetkllerl arasında, ay rıca, bölgedekl yatırımlar arasında eşgüdüm sağlamak, yerel birimlere devletçe yapılan yardımların bölüştürülmesine aracılık etmek ve bölgenin gelişmesi amacıyla kurulun kamu ortaklıklarının anamallarına katılabilmek de var. Köklü değişiklik Içeren butün yasalar glbl, bu da Fransız parlamentosunda sert bicimde eleştirilmiştir. Muhalefet, bu yasayı, ge lecek yerel seçimler içjn iktidann acele bir si yasal yatırımı olarak değerlendirmiştir. Gaulliste milletvekilleri. yasanın, «özerk yerel .hü kümetçikler» ve «yenl bir yürütme basamağı» yarattığını ileri sürmüşlerdir. Bölge meclislerine özerklik tanımanın, «ülkenin toprak bütünlüğünü parçalamak» ve «derebeyliği hortlatmak» tehlikesi taşıdığını ileri sürerek, asıl kaygılarının da bu olduğunu belirtmişlerdir. Fransız düşünürü Raymond Aron bile, şimdi ortaya bir de bölge seçimleri çıkarma nın, yerel düzeydeki siyasallaşmayı aşırı ve pa halı boyutlara vardırabileceğini yazmıştır.. Büyük bir coğunlukla Millet Meclisinden ge YanafoStecekSerîmiz OKTAY AKBAI. Istanburda M. Eğitim IslerL. Türk kadın ögretim üyeleri 82.8.1961 tarihli Cumhuriyet gazetesinde, ABD Yale Üniversitesi'nden Prof. Dr. Süha Gürsey'in, «Bilimde Kadm» konusunda ODTÜ de verdiği konferansla ilgili «Türk Kadm Ögretim Üyeleri, oje ve biliml bir arada yürüyor» başlıklı bir haber yayınlandı. Türk Bilim Kadınını temsil ettiği düşünülen Dr. Gürsey'in, Bükreş'teki Uluslararası kongreye götürecöği, mesnetsiz yorumlarımn, daha kapsamh bir hal alacağından doğan endişeyle, Türk Bilim Kadını yükümlülüğü taşıyan bir öğretim üyesi olarak, bu yazı üzerindeki düşüncelerimi açıklamayı görev sayıyorum: Türk Kadınının Amerîka, Avrupa Kadmlarından önce sos yal haklara sahip oluşlan gerçektir. Ancak bu hakka sahip Türk Kadımnm duyduğu güven ve kıvanç hissiyle, her alanda buna layık olmağa çalıştığı da bir gerçektir; Üniversitelerimize giren kız Öğrencilerimizin artan başarı oranı, akademik karyere başvuruda Türk kızınm «eg bulmak veya uzun tatil» amacıyla değil, sosyal kültürel, ekonomik düzeyde kendini yetiştirerek, Ülke ve Ulusuna katkıda bulunmak çabası, bu gerçeği kanıtlayan örnekler dir. Dr. Gürsey'in izahmı yapamadığı, «anormallik» olarak nitelediği Türk Kadmının hak sa hibi oluşu, yüzyıllar öncesine dayanır; eski Türklerde kadın, toplum içinde erkekle eşit hak lara sahipti, her türlü görevi alabilirdi. Osmanlı İmparatorluğu döneminde, din hukukuna dayalı yasalarla kadm, tüm haklannı kaybedip, dar bir hayat felsefesi içinde yaşamağa mahkum edilmişti. îstiklâl Savaşımızda, büyük bir vatan severlik, feragat ve sorumluluk duygusu içinde verdiği bağımsızlık mücadelseinde kendini ispat eden Türk Kadmma, Ulu önderimiz Atatürk'ün hediyesi, medeni kanunla sağlanan, özgürlük yolunda, bilim alanmda lâyık olduğu hakkın kazandırması olmuştur. Ülke sorunlanm bilim ışığı altında çözümlemede de kanıtlayan Türk Kadmı, kimi yerde elinin «kması», kimi yerde «oje si» ile Dr. Gürsey'in dediği gibi erkeğine «kansını idare etmek hakkı elinden alınan kocanın pişmaniık duygusu»nu değil, Türk kadmımn eşi olmanın kıvancmı, topiumsal yaşam sorunlanm paylaşma huzurunu vermiştir. Bugün de Türk Bilim Kadmı, elinde kazmasıyla toprağmı işleyen Anadolu kadmının verdiği yaşam savaşına eşdeğerde, ülkemizin sosyal, politik, ekonomik sorunlaları ile üniversitelerimizin içinde bulunduğu koşullarda savaşım vermektedir; mikroskobu, gönyesiyle, laboratuannda, atölyesinde; hastası, öğrencisiy le kliniğinde çahşan bilim kadmı,, aletinin üzerine titreyerek, madde ve eksiği için, güm rüklerde koşmakta, ilacını yazarken hastasımn sosyal durumuyla hem dert olmakta, üstelik yabancı yayınları üniversi te kitaplıklarmdan sağlamasının olanaksız hale geldiği ekonomik düzende, yerli kitapların bile, biümsel çahşmalarımn kar şılığı devletln kendine sağladığı maaşı ile temin edememektedir. Bu kadm, Arherikan toplumunun yaşadığı rahat koşulların tam aksine, sosyal yaşamm türlü sorunları içinde çocuğunu yetiştirme yuvasırun kadıru olma çabası vermektedir. Buna rağmen, ulaştığı sosyal düfceye uyum sağlamak için giyim ve makyajıyla «zerafet ve güzelliğini» de kanıtlayan Türk kadınmı tenkit değil, tak dir gerekir! Acaba Prof. Gürsey'in bir Amerikan Ünîversitesinde her tür olanak içinde çalışmaaı mıdır, kendi de Türk Üniversitelerinin bilim kadmla rmm çalışmalarını bÖylesine baside indirgeme hakkını görmesi? tstanbul Tıp Fakültesl Tıbbi Ekoloji ve Hidro • Klimatoloji Kürsü Başkam Prof. Dr. Nurten ÖZER Okurlar da baktı usandı. Hep aynı şeylerl yazmak, yakınmak, ilgi beklemek... Hiç değilse inandırıcı bir açıklama... Boşluğa düşen taşlar mı bütün bu acılar? Havaya uçup glden gözyaşı buharları mı? Bıkkınlık verecek duruma geldi mi acılar? O zaman ne yapmalı? însanoğlu daha bunun çaresini bulabilmiş değil. Yazı, söz, insanlığın en büyük güçleri, silahlandır. Bizler bu silahları kullamyoruz acımasızlığa, kayıtsızlığa, en çok da Türkiye'de zaman zaman egemen olan gerici, çıkarcı, Atatürk devrimine karşı olanlann işbirliği cephesine karşı... Yalova Iisesinden emekli ögretmen Burhan Kocadağ yazıyor. «12 Eylül öncesinde partizan zlhniyetle görevden alınan Lîse Müdürü Sami Aydın yerine, sta,tyerliğlni yeni kaldırdıgı bir yilhk Öğretmen Htiseyîn Gülerce getirilmiş fakat, üç günlük bir süreden sonra 12 Eylül'ün gelmesiyle İstaubul Sıkıyönetim Komutanı ve îstanbul Valisi tarafmdan eski müdür Sami Aydm görevine' iade etîilerek haksızlık düzeltilmiş oluyordu. BBylesine başarüı bir hizmete karşüık birdenblre ortaya çıkan nakillerin nedcnini bir türlii anlayamadık. Amaç, bozulmuş bir yeri yapmak mı? Yoksa başarılı bir yeri yıkmak mı?. Yapılan bu tayinlerle düzenli bir yer yıkünuş, bozulmuştur. Nedensiz ve emrivaki tayinlerin acı tablosu İse şöyledlr: Lise Müdürü Sami Aydm: Kütahya'ya, eşi öğretmen Gülsevü Aydın: Nevşehlr Avanos'a, Emekli ögretmen ben Burhan Kocadağ: Sivas Suşehri'ne, Ing. öğretmeni Handan Göçmen: Kayseri'ye, Resim öğretme. ni Musîafa Düzgün: Bolu'ya, Edebiyat öğretmeni Cemal İnci: îstanbul Kartal'a, Müdür Yardımcısı Azml Aydın: tstanbul Kartal'a, Müdür îardımcısı Cüneyt İşlekler: îstanbul Tuzla'ya, Müdür Yardımcısi Akm Öncel: Niğde'ye. Tayinlerdeki dtizensizliğe bakımz. Okul Müdürü Ktitahya'ya verîlirken, eşi Gülsevil Aydm 400 kilometre uzaklıkta Nevşehir'in Avanos ilçesine verîliyor! Yine ben, üç ay önce emekliliğimi isteyip ayrılmışken Sivas'ın Suşehri'ne veriliyorum! Demek Bakanlığm, pcrsonelinden haberi yokî Jferedeyse ölmüş öğretmenler bile yeniden yer değiştirecekler! Aynı şekilde öteki arkadaşlarımız da eşîeri ögretmen oldukları halde kendileri bir yerde, eşleri de ayrı yerdeler. Nedir? Ne oluyor? Kim, nasü, nlçin ve hangi gerekçelere dayanarak, hangi etkinli.Şi sağlayarak bu taymleri çıkartıyor? Bu kıyımların sırrını çözecek yöneticilerimiz yok mu? Onları anyoruz. Milîi Eğitimi hançerleyenlerden kurtaracak birlv lerini arıyoruz.» Bu da îstanbul Davutpaşa Lisesi öğrencilerinin mektubu: «Davutpaşa Lisesi'nin yaklaşık yirmi öğretmeni hiç de önemli olmayan bir takım gerekçelerle sürüldü. Şimdi bütün smıflarda beş yüzden çok ders saati boş geçmektedir. Bunlarm büyük bölümü Fen dersleri. Oysa geçen yıl Üniversite giriş sınavlarında lisemiz başarüı liseler arasında, 32. yeri almıştı. Bu başarı, bugün okulumuzdan sürülen öğretmenler sayesinde oldu. Slze okulumuzdaki durumu bir örnekle açıklayahm. Geçen yıl son sınıf öğrencisi bir arkadaş 45 gün süreyle RÖzaltına alınmıştı. Okıılda bulunduğu süre içinde aldığı notlar 2. kanaat döneminde sınıf geçmesi içîn yeterli. Zaten son yazıhya glrmeyen öğrencilere sıfır verilmemesl öğretmenîer kurulunda kararlaştırılmış. Kısa bir süre önce okuîumuza tayin edîlen. C.A. önce coğrafya dersinden gpçer not verdiği halde, daha sonra öğrencinin göz altında olduğunu öğrenince idareye teslim ettiği not cetvelini geri isteyerek yırtmış ve öğrenciyi kendi derslnden sınıfta bırakmıştır. Bu da tutanakla tespit edilmiş ve nat cetveiinln fotokopisi çekilmiştlr.» Davutpaşa Lisesi ile ilgüi bana ulaştırılan koca bir dosyayı inceledim. Bunda, bu okulda son lki yılda geçen olayiar bir bir anlatılmış. MGK'nden, Milli Eğitim Bakanlığı, Ist. Eğitim Müdürlüğü yetkililerine kadar herkese gerçekler uzun uzun açıklanmış. Konu inceleme, soruşturma aşamasındadır. Bu yüzden şifndilik üzermde fazlaca durmak istemiyorum. Ne var ki, görünen, Davutpaşa Lisesi'nde ve daha başka Îstanbul Liseleri'nde saimeye konan oyunun 'eski bir oyun' oîduğuüur.Bu daaşırı sağcı bir görüşün işbaşmdaki bir taKim yaııdaşlarmın kendi kafalarmda olmayan öğretmenleri bir vana itip, tüm kadroları 'maksatlı' arkadaşlarıyla doldur maya çalıştıklarıdır. Özellikle İst. Milli Eğitim Müdürlüğü'nde egemen oldukları söylenen bir takım kişllerki adlan bu belgeıerde, dilekçelerde açık açık bildiriliyor Atatürkçü öğretmenleri tasfiye etmek hırsı içindedirier. Evet, boyuna ilgililerin dikkatini çekiyoruz bu tür tıaksızlıklarîı... Bir yararı olacağını umarak... Haksızlığa uğrayan kışiler kadar, bu ulusun eğitimini, bu ulusun 'gerçek öğretmenler' eliyle eğitim görmesi gereken çocuklarının yarannı düşünerek... Bu yüzden bu konular üzerinde dirençle durmaktayım. / AOS'ye ara sınıf öğrendleri neden ahnmıyor? Bizler geçen yıl Yüksek öğrenim Kredl ve Yurtlar Kurumuna bağlı Atatürk öğrenci Sitesinde kalmakta olan çok sayıda Faküite ve Yüksek okul öğrencisiyiz. Geçen yıl büyük bir huzur Içerisinde hiç bir olay çıkmadan bu yurtlarda barınarak öğrenimimizi sürdürdük, ancak bu yıl guz sınavları için İstanbul'a ge llnce hiç beklemediğimlz bir durumla karşılaş tık ve bizlerin yurdö veniden alınamayacağımız belirtildi. Olaylara karışan v« bu durumu belgelenen pek çok kişl, zaten yasalar önünde he sap vermekte. Yurda alınmayacağı belirtilen öğrenoilerden hemen hemen hiçbirl en küçük bir olaya karışmış değil ve hemen hemen hepsl de geçen yıl Atatürk Öğrenci sitesinde kalmış, yurt yöneticilerince de tanınan öflren ciler. Şimdl, güz döneml smavları önceslnde, ara sınıflarda bulunan öğrencilerin çok büyük bir bölümü, derslerden çok barmma konu; sunu kara kara düşünmek zorunda. dar gelirii ailelerin çocukları olan bu öğrencilerin otellerde kalmaları kısıtlı aile bütçeierinin koldıramayacağı bir yük oluşturuyor ve pek çok öğrenol, barınacak yer bulamadığından sınavlara girememe tehlikesiyle başbaşa bulunuypr. Yüksek öğrenlmin son basamağına gelmlş bu öğrencilerin yurtlarda barındırılmaları konusunda bu engelln yöneticiler tarafmdan giderilmesi, büyük bir öğrenci vs vell kitloslnin isteği durumundadır. Yenl kayıt yaptıran öğrencilerin yurt ka yıtları da hemen yapılıp yurtlara kabul Işlem leri tamamlanırken, eski öğrencilerin sokağa dökülmesinin önlenmesini tüm yetkililerden rica ediyoruz. Ailelerin bile kiralık konut bul masının olanaksız olduğu İstanbul'da faküite ve yüksek okulların ara sınıf öğrencilerln! yurtta barmma olanağınöan yoksun bırakmak onların devlet tarafmdan sokak ortasına bırakılmasından başka bir anlam taşımaz.. Sayıları binlerle ifade edilen bu öğrencilerin barmma konusu çözümlenmezse, pek çok öğrenci ister istemez okullarına devam edemez durumda kalacaklar.. Bir grup öğrenci 12 EKİM 193J îsmet Paşa Hz. Peşte'de Peste 11 (a.a) Başvekil İsmet Paşa ve Hariciye Vekiii Tevfik RüştU ve beraberindekiler bu sabah saat 10'da Peşte'ye gelmişler ve istasyonda Başve* kil Kont Karolyi, Hariciye Nazın M. Valko, Türkiye sefareti erkâm, Yunan sefiri ve hükümet erkânı tarafmdan karş;tanmıştır. tstasyon Türk ve Macar bayraklarıyla donatılmıştı. Ilkönce İsmet Paşa vagondan inmiş ve Kont Karoiyi tarafmdan muhabbetle selamlanmıştır. Minimlni bir Türk kızı Macarjstan'daki Türk'ler adına tsmet paşa'yı selamlamıştır. Türk vekilleri merasimden sonra otomobillere binerek istasyondan ayrılmış lar ve Türk bayraklan ile donatılmış sokaklardan bü yük bir halk kitlesinin şid detli alkışları arasından geçerek Lonapalora oteline inmişlerdir . Hariciye Nazın M. Valko misafirler şerefine bir öğle ziyafeti vermişlerdir. Ziyafetten sonra misafirler at yarışlarında bulunmuşlardır. Bu gece operadfi fevkalade bir müsamere terfip olunmustur. Korunmaya muhtaç çocuklar sorunu Çocuk refahı alanında «özel ihtiyaç grupları» olan kimsesis ve korunmaya muhtaç çocuklarm bir bölümü bugün Çocuk Bakım ve Yetiştirme Yurtlan, îslah Evleri, cezaevlerinin sübyan koğuşları, körler ve sağırlar okullarında, bir bölümü çok sağlıksız koşullarda aileşinin yanında, bir bölümü ise sokaktadır. Yurt, aile ve sokak üçgenı içerisinde sıkıştınlmış çocuklara götürülen hizmetler, nitelik ve nicelik açısmdan yetersiz ve büyük bir çıkmaz içindedir. Değişen ve gelişen Türk toplumsal yapısı içerisinde, geîeneksei aile, değişikliklere uğramaktadir. Çekirdek aile yapısmda korunmasız ve desteksiz kalan çocuklar, çeşitli biçimlerde bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Suçlu çocuklar, evden kaçan çocuklar, özürlü çocuklar, kimsesiz çocuklar vb. sorunlar, değişen aile yapısmda gün geçtikçe çoğalmaktadır. Sorunlann çoğalıp, toplumu rahatsız edici boyutlara varmasrna karşın devletin sosyal hizmet örgütlerinin ihtiyaçlara ce vap verebilecek düzeye getirildiği söylenemez. Korunmaya muhtaç çocuklar sorunun çözü mü konusunda Devlet Başkanımız Saym Orgeneral Kenan Evren başta olmak üzere tüm yönetjm kademesinin yaptıkları girişimleri şükranla karşılıyoruz. Sorun, bir devlet sorunudur. Çözümü de devlet tarafmdan yapılacaktır. Sorunun çözÜmU konusunda daha önceki yülarda ki iyl niyetli girişimler, bakanlıklar arasındaki yönetim çekiş mesi nedeniyle sonuçsuz kalmıştır. Günümüzdeki girişimlerin de bu tür Çekişmeler yüzünden sonuçsuz kalması, sorunlarına çözüm bekleyen binlerce korunmaya muhtaç çocuğu bir kez daha umutsuzluğa itecektir. Sorunların çözümüne ilişkin öneriler şöyle sıralanabüir: 9 Çocuğun korunmasız kalmasmda en önemli neden olan ailenin iş ve ekonomik güvensizliğinin ortadan kaldırılması için gerekli önlemler almmalıdır. • Ülkemızdeki çocuk ve aile sorunlânna bir bütün olarak yaklaşılmah ve ulusal düzeyde plan ve programlar geliştirilmelidir. • Sosyal hizmetler kurulu kurularak çocuklara yönelik hizmetler tek elde toplanmalıdır. Koruyucu aile ve evlat edinme işlemlerinı kolaylaştırıcı ya sal önlemler alınmalı ve gerekli örgütlenmeye gıdilmelidir. Her türlü kaynak savurganlığına son vermeli ve «Daha çok çocuğa daha iyi bakım» ilke edinılmelidir. Mevcut yasa ve örgütlenme biçimiyle sorunun çözümü olanaksızdır. Çocukların korunması, daha iyi yarmiara hazırlanması çocuklar için bir hak, devlet için bir görevdir. Süleyman YANÇATAROL Adana Çocuk Bakım Yurdu Müdürü Kim ilgilenecek? îştanbul'a son yağan sağanak yağışlar sırasında Beylerbeyi Küplüce yolu harabeye üöndü. Üsküdar Küplüce otobüsleri yolun ulaşıma kapanması sonucu seferlerini yapamıyorlar İlgllilerden hiçbir onarım çahşmasının yapılmadtğı, yolla ilgilenmelerini, yüzlerce kişinin otobüs seferlerinin bir an önce başlaması ile daha fazla eziyet çektirmemelerini rica ediyoruz. Birlzaç gün sonra yağışlar tekrar başladığı zaman ilgililerin «çalışma yapılamıyor» türünden açıklamalannı okumak istemiyoruz. Lütfen Çamhca Caddesinin durumunu yerinde gö'rün, kanalizasyonlar da mahalle arasından açıkta akıyor. N. DOĞAN Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş adma NADİR NADt Genel Yayın Müdürü HASAN CfciMAL Müessese Müdürü EMtNE ÜŞAKLIGtL Yazı İşleri Müdürü OKAY GÖNENSlN Basan ve Yay:ın : Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Cağaloğlu Türkocağı Cad. 3941 Posta Kutusu: 246 tSTANBUL Tel: 20 97 03 BÜROLAR: ANKARA : Konur Sokak 24/4 YENİŞEHÎR Tel: 17 58 25 17 58 66 îdare : 18 33 35 • İZMİR : Halit Ziya Bulvarı No: 65. Kat: 3. Tel : 25 47 09 13 12 30 • ADANA: Atatürk Caddesi Türk Hava Kurumu îş Hanı, Kat: 2. No : 13 Tel: 14 550 19 731 • TAKVİM lrasak 5.24 GOneş 7.06 12 EKÎM 1U81 öğie tkindi 13.00 16.09 Akşam 18.35 Yatsı 20.05
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle