Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ÎKİ CUIVfflURİYET 29 HAZİRAN 1980 yıh eylül'ünun 14. günü îstanbul başta olmak uzere batün Anadolu'da fel&ket yaratan büyuk deprem tarihlere geçmişür. Işte o depremde uçte ıkısi yerle bır olan Çorum'un Ulu Camisı nde namaz kılarken yaşammı yitirdigi için ailemiz içinde adı efsaneleşen VeU Dede'den beri butun dedelerim Çorum'da yatar. Annem de öyle. Bu nedenle her yıl Çorum'a gıdip onlan zıyaret etmekten buyük bir mutluluk ve ruh rahatiığı duyarım. Gecen yazı. sağlüc nedeniyle, yurt dışmda geçirdiğimden. bu zlyaret aksadı. Bu kez mayıs'm sonlanna doğru gıtmeyı programladun. Tam yola çıkacağım gunlerde, butun gazetelere geçen olaylar patlak verdi. Yakında Çorum'a gidecöğimi bılen İstanbul, Ankara ve Çorum'daki eşdost ve akrabam haber göndermek veya telefon etmek yoluyla ya da eve gelerek. sanki ağızbirligi etmişçesine, şu sırada bu yolculuktan vazgecmekliğim için baskı yaptılar. Akıl, mantok belki bunu gerektiriyor ama gönlüm buna bir türlü razı olmak ıstemiyordu. Çok sevdiğim, en mutlu çocukiuk yıllanmı geçirdiğira ve çok özledığim ata yurduma niçın gıdemiyecektim? Benim sevgili hemşerilerime ne olmuştu? Hangi melun fltne gırmisti de Çorum'un çalışkan h»Ikını birbirine düşürmeyi, büyük kanlı eylemlere salmayı planlamıştı. Gerçl bunu tumüyle başaramamışlardı ama, yine de kan dökulmüştü... Yazık, çok yazıkL Hürriyet Gazetesinde Çorum kendnin duşman kamplara bölunmüş durumunu gösteren planına baktım. Cumhuriyefin 20, 21 •e 22 haziran 1980 sayılannda Reha Öz ve Mahmut Tunaboylu'nun Çorum olaylannı anlatan röportallannı okudum. Yerinde yapılmış gözlemlere dayanan bu lncelemeler benı ıtıraf edeyim çok büyük uzüntüye ve dehşete düşürdü. Onlar da sözü edilen mahallelerden bir bölümü çocukken bans içinde sereserpe oynadıSrımız yerlerdi. Milönü, Bahçelievler gibi semtler ise, baharda çiğdem topladığımız. yazın kurulan harmanlannda düven sürmeğe gittiğimiz duzlüklerdL Demek buralar birkaç gün için de olsa savaş cephelerine dönuşmüş, binlerce kurşun vızıltısına sahne olmuştu. Benim hemşerilerimden bir bölümü, başka bir bölümünu kıyasıya yok etmeye kalkışmıştı oralerda. Acaba niçın? Bunu bilen var mıydı aralannda? Bir türlü inanasım gelmiyordu bu katliam girişimine. Şu günlerde Çorum'dan İstanbul'a gelmiş olan birkaç tanıdık, Çorum'u altüst etmege kalkışan ve kentte tahnbat yapan militanlardan çoğunun Çorum'un yabancısı oldugunu. dışardan geldiklerini soyledıler. Hem bunu söyleyenler Alevi değil Sünni. solcu degil AP'li kişiler, kendi hallerinde bir kankoca. Evleri Alevilerin çoğunlukta oldugu bir mahallede bulunduğu için onlan da Alevi sanmışlar, militan sald'.rgaalarca rahatsız edilmışler, çok tedırgin bir durumdaydılar. Iş bulup yerleşmek umuduyla gelmısler tstanbul'a. «Artık yaşanacak yer olmaktan çıktı Çorum» diyorlardı buyük bir Ç olaylar ve görüşler ^ Hıfzı Veldet VELİDEDEOĞLU lesinde Kızılbaşların oturdufunu ve orada yoksul kişilerin yaşadığım bilirdim ama o uzak mahalleye hiç gitmedim. Zaman zaman bizim mahalleden geçen Alevi bir yurttaşa ilişkin 8 veya 9 yaşımdaki çocukiuk anımı «Amlann izinde> kitabımda şöyle anlatmıştım: «Hiç unutmam, bırgün nasılsa başka mahalleden bir çocukla kavgaya tutuşup ona birkaç yumruk atmıştım. Bunu kendine yedıremeyen çocuk, cebinden küçük çakısını çıkararak bana salladı ve çakı, kendimi korumak için uzattığım sol bileğime üst yanından saplandı. Çocuk kaçtı. Ben de sağ elimle sol bileğimi kavrayarak paşparmagımı yaranın üstüne bastırdım. Çok fena canım acıdıgı halde, evden duyulur korkusuyla, ağlamıyordum (...) Arkadaşlar yoldan geçen bir büyü|rfl durdurup, benim kana bulanmış elimi gösterdiler. Adam cebinden çıkardıgı tabakasından bir tutam tütün alıp yaraya bastı ve benden istediği mendil ile üstünü sıkı sıkı sardı. Baktım, bu adam. bizim mahallemizden geçerken arkasından «Kızılbaaaş. Kızılbaaaş> diye bagırdığımız pos bıyıklı kişiydi. Bizi duymazhktan gelir. hiç aldırmaz geçerdi. Kızılbaşlar üzerine çirkin öyküler dinlemış. onlann kötu ve ahlâksız insarüar olduğuna inanmıştık. Enbiyalann Bahattin: «Kızılbaş, gâvurdan beterdir» derdi. Babasından duvmuş. Oysa şimdi bilegimi saran şu iyi kalpli adamın yüzünde hiç de kötülük belirtisi yoktu O günden sonra hiçbirimiz onun ardından bağırmadık. Ve ben, çok sonralan, Aleviler için çıkartılan söylentilerin Sünni yobaz Iftiraları olduğu kanısına vardım». Bunlan hatıra anlatmak için yazmadım buraya. Anıların sırası değil şimdi; Çorum ve yöresının etnık ve mezhepsel durumunu vurgulamak içın yazdım. Demek ki, Türkiye'yi bölüp parçalamak ve böylece kendi hırslannı doyurup kötü amaçlanna ulaşmak isteyen melunlar hep etnik durumları boy!e olan bölgeleri seçiyorlar. Anlattıgun günlerden bu yana Aleviler ekonomik bakımdan geliştiler ve Çorum'un birçok mahallesinde mülk edindiler. Cumhuriyetin ilanından ve Atatürk'ün layiklik devriminden sonra. Alevi ve Sünni yurttaşlar arasında kız alıp vermeler de çogaldı. Pek çok Alevi yurttas. yüksek ögrenim yaparak ülkede önemli görevler aldı ve sorumluluklaı yüklendi. Ülkemizde o denli banşçı bir ortam oluştu ki, büyuk kentlerde kimin Sün Dedelerimin kenti Çorum uzuntu Içinde. İstanbul dakl başka blr hemşerimden de çunu duydum: Eski Demokrat Partililerden olup işleri tıkınnda giden bir zat birkaç günlügune Çorum'dan İstanbul'a gelip dönmüş ve: «Bütün işler Kızılbaş Jandanna Alay Kumandanı yuzünden bozuldu. Çünkü o, Kızılbaşlan tutuyordu demiş. Oysa bütün namuslu gazeteler MHP'li mılletvekillerin ıstemi üzerine sonradan değıştirilen bu komutanm yansız tutumu olmasaydı Çorum'da da bir Maraş katliamı olur ve kan gövdeyi goturebılirdı diye yazdılar. Herhalde doğrusu bu. Çorum'un 85 yıl önceki yani Osmanh dönemindeki durumunu oldukça ıyi anımsanm. Çok küçük yasımdan ben «Sünni, Alevl, Kızılbaş. Kürt, Çerkez» sözcüklerinin anlamlannı yalnız soyut olarak değil. somut örnekleriyle bilirim. Çunku Çorum'da hem de en yakınımda, bunlann hepsi vardi: Babamın amcaoğullanndan birîrun hanımı Kürt'tü; hep «Kürt Nine» diye çağınrdık onu: öbur amcaoğlu ıle en yaşiı asrabeyinin (yani böyuk amcamın) eşleri ise Çerkez'di. Onlara da «Çerkez Nıne» derdik. Annem öldükten bir yıl sonra babamın evlendıgi iyi kalpü üvey validem de Çerkez'di. Bize üveylüt göstermedi. Iki ınegimizle birkaç koyunumuzu babam ortakçıya vermişti. İneklerin ortakçısı, Çorum ovasına bakan Kösedagı'ın öte yüzundeki Kızıloren köyünden Lafçı Ali admda bir Aleviydi; belirli aralıklarla ve hiç aksatmadan yağ, kaymak ve yogurt getirirdi ineklerin ürunünden. Öbür ortakçı Çorum ovasmdaki Buluz köyünden Ömer Ağa adında bir Sünniydi Bunu şundan bıliyorum: Doğan kuzuiann öldüğü. koyunlanmızın süt vermedigi haberini getiren Ömer Ağa'ya öfkelenen babam bir gun ona. «Ağzmdan Alah ve Muhammed üzerine yemın eksık olmaz. Ama ne hikmetse herkesin koyunlan döl verir hep bizimkiler vermez. Şu Kızılbaş Lafçı'nm (yani obür ortakçımızın) hıç yemin ettiğini duymadım ama, hak yedığini de görmedim» diye bağırmıştı. Kımi zaman babam, kimi zaman amcalanmla birlikte Çorum yöresindeki Çerkez Kürt, Sünni ve Alevi Turk köylerinden bir çoguna gitmişimdır. Halkı Sünni olan köyler için «Sünni» nitelemesl kullanılmazdı da. halkı Alevi olan koylere «Kızılbaş köyu» denilirdi. Çorum kentınin sadece bir kıyı mahal ni, klmln Alevi oldugu bilinmez ve sorulmaz oldu. Dogal olanı da buydu; çunkü, ister Sünni. ıster Alevi, yurttaşların hepsi Türk'tü. Ne yazık ki, layikligin dinsizlik biçiminde yorumlanmasıyla ve politikada da din sömürüsü başlayıp bağnaz particilik yaratılarak gizli Sünni tarikatlar yaygınlaşmağa başladığından beri bu güzel vatanda SunniAlevı çekişmesi yeniden alevlendırıldi ve Türk. Türk'e düşürüldu Çünkü halkm aydınlanması, sömürüldüğünün ve tam bağımsızlığın bilincıne varması. dış ve iç somürücü odakların ve onlann politika arenasında' ki temsilcılerinn işine gelmiyordu. Makyavelik (Bol ve yonet) kuralını uygulayarak ülkeyi bu duruma geürdiler. Dıkkat ediniz, bir yanda kutsal bir milli dava içın, öte yanda da halkın sömürüden kurtarılması uğrunda silah kullandıgı inancını taşıyan ve boylece bırbirini öldürerek ülkede kan ve ölum saçan gençlerin buyük çoğunluğu. aile kökeni bakımından hep aynı sosyal sımfın yoksul insanlandır Haydi bunlar türlü propaganda, slogan ve mitlerle aldatılmış, deneyımsiz gençler diyelım ve gunümuzde ışbaşında olan politikacılardan da umudumuzu keselim. Ama yüksek ögrenim görmüş ve «aydın» nitemini takmmış yöneticılere ne dıyelım? Politikacıla rın eleştiri ve kıyımını duşunmeksizin vaktinde yasal önlem alıp tam yansız bir tutum ve davranışla tüm suçlulan adalete vererek, böyle kanlı olaylann önünü alacak olanlar onlardır. Ne yazık ki, onlardan kimisi, bunun tersıni yapmalîta, sol kesime karşı gereginden çok sert davranırken sağ kesimın saldırganlıklarına gö7 yummaktadır. Çorum Valisİ ve Emnıyet Müdürü böyle tutumlan dolayısiyle istenmeye istenmeye degıştirilmiştir Çok daha sonra. yansız davranışıyla halkın güvenini kazanmış olan Jandarma Alay Komutanı da ne yazık ki değıştirilmiş bulunmaktadır. Bazı illerdeki yoneticilerin aşın yan tutucu durumlarını son Nevşehir olaylannda da gorduk. Gerçek vatan sevgisinden yoksun, iktidar cezbesıne kapılmış hırslı birkaç polıtikacı bu vatanı batıramaz ama. devlet çarkını işleten yoneticilerin çoğunluğu onlann kölesi olursa. bu tehlike her zaman vardır. Sevgili öz yurdum, dedelerimin kenti Çorum a geçmiş olsun derken en büyük dileğim, Çorum ili halkının, etnık ve mezhepsel çelişkileri, eskisi gibi. ortadan kaldınp tam bir banş icinde yaşamasıdır. Bunun da yolu, bence, silaha davranan herkesin «Kimi. ne için ve kimlerin kışkırtmasiyle öldürmeye gidiyorum? Bu öldürüşmede Türk vatanı ne kazanacak ve ne yiürecek''» diye iyice düşünmesıdır. Hemen söyhyeyim kı, bu öldürüşmeler özeüikle dış duşmanların, yani Türklere karfi komplo üstüne komplo kuran dif Ermeni komitalarınm, vatan bölücülerinin ve onlann arkasındaki Yunan'lılann ve daha arkada bulunup da Türkiye'nin kalkmmasını hiçbir zaman ıstemeyen kapitalist ve komünist kamptaki emperyalist güçlerin işlerine yaramaktadır Bunu hiç unutmıyahm. Bilim Dunyası .Vehbi BELGİL Mamutların Diriltilmesi ovyet bılgınlerı, hucre mühendıslıği yöntemiyle, mamutları dırıltmeye çalışmaktadırlar. Bılınd.ğı gibi. bu hayvanlar, bugun içın soyu tükenmişler listesindedir: Trilobıtler, iktıyozorlar, pleziozorlor, paleoteryumlar, magateryumlar, dinozorlar... gibi. Ancak, bu sonuncu hayvanlar yüzlerce mılyon yıl önce yaşcmış, sonra yok olmuş bulundukları halde mamutlar, günümüz denecek bır doneme, 1040 bın yıl öncekı, hatta daha da yakm dönemlere kadar yaşamışlardır. Bunu. moğara duvarlarmdakı mamut resımlennden, Avrupa'nm bır çok yerlerinde mamut kemıklerıyle ınsan kemıklerının bırarada bulunmalarından anlıyoruz. Ûlkemızde de Gebze dolayların, Alpullu Şeker Fabrıkası kazılannda kesıcı bir mamut d.şine rastlanmıştır. Mamutlara, bugun, kuzey doğu Sibirya'nın buzları ıçınde rastlıyoruz. S BUZDA YAŞAM ıfırın altında SO60 derecelik buzlar İcinde sıkışıp kalmış olan bu hayvanlar, dün olmüşler gıbl, tazelıklerını korumoktadırlor. O kadar kl, kızak köpekleri, buldukları mamutların etlerinl yemektedır. Hayvanın etierl. yağ tabakalarıyla birbırlerinden ayrılmış lifler halındedir. Orta cağlarda ve özellıkle 19. yüzyılda mamut dışi ticareti kârlı işler arasında ıdl. Bunlar özellıkle Çınlılere ve Avrupalılara satılıyorlardı Bugun hayranlıkla seyrettiğımız Çin fıldişl oyma yapıtlannın coğu mamut dışlerinden yapılmıştır. Mamutları dlriltme düşüncesi, düşük derecell soğuklorda hucrelerın ölmemesı gozlemıne dayanmaktadır. Hatta. yine bu goziemin sonucu olarak, onulmaz hastalıklaro yakalanmış zenginleri buz uykusuna yatırıp, bu hastolıklara care bulunduktan sonra uyandırma cabalarına gınşılmıştir. Bu yöntemın kucuk bır orneğıne hayvanların kış uykusunda rastlıyoruz Ayı, yılan, sıncap, kunduz... gibi canlılar kışı uyuyarak gecırırler Bu sırada bunlann vücut faalıyetleri enaz'a ıner Orneğın, Amenka'da yaşayan bır tur yer slncabı (spermaphıle)'nın, uykuda iken nobzı 200'den 45'e, ısısı 37'den 14'e, nefes alıp vermelerl dak.kada 18ffden 4'e düşer. Aynı bıcımde, bir tür kalp ve beyın amelıyatlarında hastanın vücut ısısı cok düsürülmektedır Kan merkezlerı, topludıklcrı kanı dusük ısıda saklamckîadırlar Bütün bunlardan, düşük ısıiarda hucrelerın genellıkle ölmedikleri sonucuna vorabilirız. S HIZU SOĞUTMA ucreler hızla düşük ısı noktasına getlrildikterinde olmemektedırler Yavaş donmo ise bunun tam tersıni yapmaktadır Isı yavaş yavaş duştüğu zaman hücredeki sıvılor buzlaşmaktadır. Buzlaşan bir sıvının (suyun) hacmı genışlemekte ve bu hal hücreyi çatlatmaktadır. Mamutlartn bır anda dondukları kesinllkle kabul edilmektedir. Çunkü. hayvanların dışleri arosında ve mıdelerinde yeşil otlara rastlanmıştır. Sonra, vücutlorında cunimüş et hıc yoktur. Hayvanlar once ölup yıitar scnra buzlarla örtülmuş olsalardı aradan gecen süre İcinde etlerının bozulmaya başlamalan gerek'rdı. işte Sovyet bılgınlerl, bu olaydan yola cıkarak, mamut hucrelerınj dirıltmeyi tasorlamaktadırlar. Ancak, 10 40 bın yıl önce ölmüş hayvanlarda canlı hücre bulmak kolay olmayocaktır Bulunacak hucreler önce bir Hındistan fılının hucresi ıle blrleştirilecek, sonra bu aşılanmış yumurta dışı bır fılın rahmıne şınnga edılecektır. Is basorıya ulaşırsa 1820 ay sonunda ilk mamut yavrusunun dunyaya gelmesi olasıdır. H OKTAY AKBAL EVET HAYIR Ahmet Muhîp Dıranas NOSHASI HER YERDE 5 KURUŞTUR 1930 29 Haziran Van n (a.a.) lran dlne Kadar llerleml»dahlllnde Yekmel kölerdlr Bir haftadan yünde hazırlanan 110 beri e«klya Zllan etraatlı kuvreticde blr çe fında harlciye yayılte, nuktuı kBr Hü mıslar ve jandarmaya seyln oeullan İle Yurastgeldiklerl karakollar kars:sında muvafmf Aptal Rlbi taklbafakiyet elde edemiyetımızdan lran'a Utlca rek landarmanın ve etmış olan malum rükıtaanın bulunmadıgı esanın Idareslnde oköylere sarkıntılık ve larak 19 . 20 gecesi cebren taraftar tedariG«vlıi$am7an dvakine tevessül etmlşlerrında hududu geçdir. mlsler ve mensup olduklan Haydaraniı afl ratlnln Turtsre'da bulunan akrabalan ne» tSanınm, kitcpta sovaş sözcuğünu bulamayacaksın» demışt! kıtabımn sunu bölumünde «şına... «Ben yaşanbmı şııre. çiırımi de bu sevgıye verdım». Bu sevgı, Insanların barıs içınde yaşaması ve evrensel sevgıyl kurmasına duyduğu ozlemdır. işte Ahmet Muhip Oıranas'ın sonatmı ve kişiliğinı özetleyen önemli nltelik... Denecek kı, sanatın amacıdır bu: Barış ve sevglnin evrensel bir boyutta kurulmosı... Ne var ki özlemek, Istemek başka, yapmak, gercekleştirmek boşka... Dırancs'ın bir kitap tutan şıırlen bu 'sevgi'yi en başarılı, en kolıcı; en etkıieyıci bir bıamde duyurur. Bugün için de, varın ıçtn de okurlara verır, yaşatır bu evrensel özlemi.» İnsanlığm sonsuza dek yaşatacağı duyguyu... «Selam, scnsuzluğun aydınlık bahçesmden Selam, senelerce, senelerce evvele En sevgıllye. en lyıye en güzele» der. Sonra şu dızelerle bitırir: «Hatırası kolbe ışıklarla dokülen E n güzele, en ıyye en sevgılıye Selam, sonsuzluğun cydınlık bahçesmden Selam senelerce, senelerce öteye.» Gecmışten gelıp geleceğe giden bır •selam'dır bu. en Iviye, en güzele, en sevgılıye gönderh len... Ahmet Muhip Oıranas da öldu. Yetmiş yaşındaydı. Yeni slirleri var mıydı? Bilmıyorum, belki yazıyordu, oma yayınlamıyordu. Başka yapıtlan var mıydı hazırladığı? Bunlan yakında öğreneceğiz. Bır avuc dizedlr bıze bıraktığı. Bir avuc'.. Ama en değerlı taşlar gibi ölumsüz dizelerle dolu blr ovuç... ille de binlerce şıir mi yozmalı? Zaman o blnlercenin yüzlercenın içınde bir seçme yapacak nosıl olsa. Hiç blr ozanın orkasındo kalmaz yüzlerce 8nr; yaşamaz, etkılemez ınsanlığı. ıclerlnden beşi onu, en çok da bir kitaplık şllr kalır. Dıranas ın «Şiirlen adlı kitabında önemsiz, değersız, şışırme, aceleye gelmiş bır tek şiır bulamıyorsak, bu yüzden. bu sanatcı duyarhğındon, bu ozan ustalığından... İlk gençliğimden bu yana sevgıyle izledığim bir ozandı Dıranas. Benim en sevdığım sayılı ozandan bıriydi. Özellikle Fransız şiırlnın etkısıni taşırdı dızelerı. Herkes bıllr Dıranas'la Tarancı'nın Fransız ozanlarının, Baudelaire'ın, Mallarme'nın, Verlaıne'ın, Rımbaud'un çlzgısinde, beğenısınde blr ozan olduklarınt. Ama ıkı ozanımız da kendi klşiiikierıni. kendi ülkelerının, toplumlarının hovasını da duyurmuşlardır dızelerıne... Olsa olsa bir etkilenme vordır, ama bu etklyl erıtmesıni, özümlemesıni başarmışlardır. Yahya Kemal'de, Ahmet Hoşım'de de gorülür Fransız şıirinin etkısı... önemli olan etkıyl aşmak. kendine vergı, ozgü bır şııre ulaşmaktır. Adı geçen ozanlarımız bunu gerçekleştirmışlerdır. Coğunlukla ezberımızdedir Dıranas'ın dızeleri. 'Yeşil pencerenden bır gül at barto Işıklarla dolsun kalbımin Içı Geldım işte mevsım gıbı kapına Gozlerımde bulut, saçlarımda ciğ» gıbı; tSöylenmemış aşkın güzelliğıyledir Kâğıtlarda yarım bırakılmış şiır, İr.san, yağmur kokan bir soboha karşı Hatırlar bır gun bır camı actığmı Duran bır bulutu bır kuş uctugunu Çoküp peynir ekmek yediği bir tası... Butün bunlar aşkın güzslNğıylecHm... Bunlor ezberimdekı dizelerinden bir koB'Zlm kusağın unutamadığı, anlayamadığı başka blr çev de, Dıranas'ın 1946'dan bu yana neden tutucu bır slvosal eğilimden yana görundüğüdür... Demokrat Partl'den yana olmak belırli bır yere kadar yerıiecek bır dovranış scyılmayabılir, ama DP'nin, Bayar'ın Menderes'm gercek yuzlerı ortaya çıktıktan sonra Dıronas gibi buyuk bir ozanın bunu görmest, anlaması, bu tur polıtıkacılarkJ, onlann tutumlanyle her turlü ılgisını koparması flerekirdl. Oysa sonuna dek DP yanlısı kaldı Dıranos... ikı kez milletvekilı odoyı oldu Sinop'tan; Ikisinde de yenik düştu, ama DP daha sonra AP ıktıdarlarının sanat aıanında sözQ gecen etklll blr kışisi olarak yaşodı. Etkısıni de olumlu blr yönde kullanmadı. Bunlar, klşisel güçsuzlükler, kolay anlaşılmayacak, ya da yaşamın türlü oyunlarıyla açıklanabilecek şeyler... Yaşam biter, polıtik tutumlar sonc erer geriye yapıtiar kalır; o yapıtlarda da Dıranas'ın olumü venmış sanatçı kişlliği ağır basar. Basacoktır da... 'Şlırler* kitabını "sevol ve dostlukla ta ötelerden' diy» Imzalamış... Ta öteterden... Ozonlar, sonotcılar 'ta &telerdadır!er; o 'ta öteler 1 iki odım yakınımızdo olsa d o . Kendi guncel kışılıklerlne de 'ötelerden' öakoriar, klmi zaman acıyarok. klml laman kızarok... <Zamon keeın, bağışlamaz Bulur benı, ben olurüm Zamon kesm. bağışlamaz» dlyerek... Evet, dtzelerdır gercek yaşamları ozankjrm. En güzele, en lyıye, en sevgıllye sunduklan ıcif bu dfzelerl... «... Şark hududumuzda bir tecavüz hadisesî Yunan Âyanı da tastik etti Ayan meclisı dQn tç tün» ederek mecllsd mebusan tanfından reçen gOa tasdlk •dilen Türk . Yunan ltUıXnanıaslnl ltufakm yakın bir ekseHjstls kabul ve tasdlk etmiîtir Itilalna me reye konmadan ervel M Veni2elos bir mıtuk i n t «tml» »e Türkly* be»veki:t tsmet Paanın ta Lo zan müzftkeratından beri eöstermls oidu9u sıjasi rrezayayı kaydederek ikl mem leket ansında busule eelen bayırlı mokarecetln t«mltıln<<» mUşsrOnileybin »ö»termı; olduihı lölaf perverllgin en mdhim amll oldufunu beyan etmJsHr. BAŞKA BİR YÖNTEM amutları diriltme cabalan Sovyet Billmter Akodemısj Zoolo|i Enstitusünden Profesor Vereşcagin ile aynı Akaaominin hücrebılım (Cytologıe) uzmanlarınca yurütülmektedir. Bılgınler, mamutların dışında, bır de, yine soyu tükenmış Dodo (dront) denen kuşu dırıltmeye çalışmaktadırlar. Ancak. bunda başka bır yontem uygulanacaktır. Buna gore Dodo'nun bır hücresının DNA'sı (deoksırıbu nukleık asıdı), yani hucrenın kolıtım ışlerım yaşam faalıyetlerini yöneten şifresi aynen kopya edılecek, sonra bu şıfre bır güvercın yumurtasına aşılanacaktır. Yavru Ckınca vontem bır cok kez yınelenecek ve Dodo'ya % 90 yaklaşan bır canlı elde edılınceye kadar colışılacaktır. Şimdi durum mamut canlı hücresı ile dodo hücresl bulmaya bağhdır. Mamutların cok bulunduğu 36 bölge saptanmıştır. Rastlanacak cesetler dldık dıdık edılerek hücre aranacaktır. Dodo icin durum biraz daha baskadır. Bu hayvan buzda bulunmadığından canlı dodo hücresı bulmak da oianaksızdır Rjkat ölü bir hücre bulunursa bundakı kalıtım unsurlcrı aynen kopya edılerek üretılmeye çalışılacaktır. Bugün ıcın dodo'dan bir iskeletle bır patı, bır de kanat bulunmuştur. Böylece, dodo'yu diriltme işi, bıraz da Hocamızın gölu mayalamasını anımsatmaktadır. Ama Sovyet b:lgınler\ belki de Hocamız gıbı «Ya bır de tutarsa...» demektedirler. Mevcut soyların birer birer yok olma yoluna gırd'ği blr dönemde mamutların diriltilmesi cabalan ınsana biraz garıp gelmektedir. Mevcut türlen koruyamayan ınsanlık tükenmış türlen nasıl ve ne ıcın yaşatacaktır'' Ama, burada önsmlı olan mamutun diriltilmesi değil. hücre mühendıslıği yönteminın başarıya ulaştırılmasıdır. Çunku 1 mayıs 1977 tarihli Cumhurıyet'te cıkan «Cağımızın en büyük buluşuı adlı yazımızda da belırttlğımız gibi, hücre şıfresinin (DNA'sının) okunmosı, cağımızın en büyük buluşudur. Çünkü bır şıfrenın okunması demek, gerektlğınde yazılması da demektir. Ve şimdi bu aşamaya gelmiş bulunmaktayız. M İspanya'da grev her tarafı istilaya başladı Pmris 28 ( u . ) Joumal gaceteslnln Madnften aldığı Mr habere gör« mttfrlt sendlkalistler aralaruı da kararlastırdıklan bir plan muclblnce Moskova'dar. ald'klan (T.zli talımata ıtaat eder glbl görünmekteduler. EvvnUd (rto Maloga' da baslıvan •jmurni Krev. dün Grenada'a slrayet etmlştır. Yann da Cordue'da grev ilan edılecektır Bılbao madenlennde çahsan işcüer arasında siddetU bir galeyan vardır. Bunlardan 10 000 kisl bir balhanede vuku bu lan ıştıal esr.asında ölen iki işçinın cena2« olayında hazır bulunmuşlmrdir Gazi Hz. Relslcumhur Hazret. lerı dün ak&am geç vaklt malyetlert erkanlle beraber Saraydan mOfarekat ve motdrle Marmara'da blr tenezzub icra buvurmuşlar dır. Gazl Hazretleri BOytUcadanın etrafında bır müddet cevelan dan sonra aat onbuçukta Saraya avdet bu yurmualartbj. Hindistan'da 30 kadar müşevvik tevkif olundu Ahmetsbu « < u . ) Dün talebeyi kolleflen boykot etnıeÇe te? vik eden 3 G kadar «ahsın tevkif) ve muahharen aerbest bırakıtması dolav.sı ı!e bu frunde Dzeran kolleü etrafında mümasil te»ebbflsler vUcua gelmistlr. Polis İBO kfciyl tevkif Müşteri (Elınde çorba tabagı ıle gelen garsona) Hayır, hayır başka getır. Ben sıcak bir corbo istiyorum. Gorson Efendırr, doha corbayı tatmadınız blle... Sıcak olmadığına nasıl hükmediyorsunuz? Müşteri Baksana bır defa parmağını çorbaya doidırmı^sın!... Demek ki sıcok değill Maarif VekaleU taUm ve terbiye beyeti azasmdan Ali Haydar, Avni ve Izmir erkek muallim mektebi müdüru Kıkmet Beyler, dun Sovyet bandıralı «Çıçerin» vapurtle 11manımızdan Rusya'ya hareket etmislerdir. Maarif heyeti berabennde iki büyük san dıkta Izmır mekteplerinde unal edılmış 0lan bazı es\a, İzmir, mekteplennır. smema fılimlerı ve bir de ah cı sınema makmesi gbtürmuştur Üç kişilik bir Maarif lıeyeti Rusya'ya gitti SATILIK TAŞITLAR Muessesemizs ait 2 adet 1975 model DODGE 200 Ile 2 adet 1979 model FORD mınibüs kapaiı zarf teklif verme suretıyie satılacaktır Isteklılerın teklif mektuplarım 30 HAZİRAN 1980 PAZARTESI akşamına kadar CUMHURIYET GAZETES1 iaare Müdürluğüne verme.erı gerekmektedir. Aracıor Müessesemızde gorülebllir. Beyazıt • Eminönü metropoliteni yapılamıyacak Tramvay sirketlnin Gart bulvan vt İOprüsü ln?a edillnce Beyazıt ve Eminönü arasında metropoliten tesisstı yapıla blr Tabkikabmm üSra vaktfle M. Bflkmen'e verilen bu metropoliten iratiyazını Tramvay Şlrketl devralmıştır, Ancak çirket mehafilinde böyle bir metropoliten lnşası şehrin burünkü nflfas knafeti ve seraıti iktisadiyesı ıitbarile kuvveden file kolav kolay çıkanlacak blr mesele addedllmemektediT. Ev Kadınının bileceği şeyler! Becel kavanozlanm nerelerde muhafaza et meli'' Reçel iavanozlarım yüksek raflar üze nnde muhafaza etmemeli Zira sıcak bava yukan çıkar Ve reçel lerin tebahhur etmcslne sebep olur. (Cumhuriyet: 3575) cem Qyayınev« sunar I Sahlbl : Cumhuıiyet Matbaaeıjk ve •ueteclltk TA.S adına : NADİR NAOt I Genel Yayıa Müdürü : Oktev KCRTBÖKE I Muessese Müdiiru : Emlne U$AKLIGtL t S YanUlarl Müdürü : Orbao EEtNÇ I Baıan ve vsyan : Cumhurlyet Mattaacüjk ve Gaıeteeilık T ^ . Ş . Cagaloğîu Türkocab Cad. No. : 39 41. Fosta Kutusu : 346 İSTANBUL Telefon : 20 97 03 CÜMHÜRİYET BASIN AHLAK YASASINA UYMATI TAAHRÜT EDER • BÛROLAR : ANKABA Konur Sokak 24/4 YenişeMr Tel : 17 58 66 17 5835 • tZMİR: Hallt Ztya Bulvan No 65, Kst: 3 Tel : 25 «7 09 13 13 30 • A DAN A : Atatürk Cad. Turk Rava Kunımu I; Ranı Kat : 2 No : IS Tel: U 550 19 7S1 ABONE ÜCRETLERİ Ayi** Yurt ict Y m dm 1 3 S U 300 9001800 3.600 MK 1.800 3 600 7300 TAKVİM 39 3.13 1718 HAZİRAN 5.29 50 V1980 ö{]« 13.17 t m n k Gflneş ÖZGENTÜRK yokuşu tırmanır hayat •öyküler.. C«ak ueretf (rnpUnca ve a?ırljSma (Ora aynca uyculanır. Ankara Abone ve İlan Tel: 18 33 35 tUna «bvn T*tn 52.4Î