Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İKÎ CUMHURİYET 30 MART 1980 «> moıt perşembe gönO Koro Horp Ofcv* J j lunda düzenlenen törervl televizyon ekronında Izlemlşsinlzdir. O törende yaptıfli içtenlikîi ve özlü konuşmasındo. yarının Törk subay ve komutanlarına Ataturkcöluk doflrultusundan ayrılmamayı öğütleyen Okul Komuton« Sayın Tümgeneral irfon Yay. Kemallst Ideok)|inln ikl temel ögesi üzerinde önemle durdu: 1) Tam bağımsızlık. 2) Ülke bütünlüğü. Sonradan Atotürkçüiük adını olon Kemaüst kfeolojinin tahribi eylemi karşısmda yıllardan ben bu köşede düşiin savaşımı verlyoruz. «Meo If8 Ne Zoman Dur Diyecok?» boşiığını taşıyon geçen haftakî yaztmdo do, Atutörkçülüğü. Atdturk'ün diliyle anlatmoya calışacağımı blldirmlştim. Bu dil, Türk Devriminln en büyük tarihsel belgesi olon SÖYLEV'deki dlldir. Onda da göruluyor ki, Kematist ideolojinin en önemli Hkelerf. tcrn bağımsi2tık ve ufke bütüniüğüdür. I olaylar ve görüşler Hıfzı Veldet VELİDEDEOĞLU mlz, bu Mşfliği tarlhte oynadığı rolün erşslzllflinden alıyor: Tarihte emperyalist uluslorlc sömürgeler arasındakı tezadın çözüm çağını Türk Devrimj açmıştır. O halde Devrim Türkiye'sinin devleti, ne Fransız Devriminin doğurduğu bir burjuva devleti. ne de Komünist Devriminin doğurduğu bir proletarya devleti olabilir. Yeni Türk devleti ger| teknikl' bir yarı sömürge ülkesinin, hem ekonomik, hem politik kuruluşu sorununun tarihte ilk öncüsüdür. Devrimimizin bu tarhtekl tekliğine inanmayanlar var. Onu sadece bir Avrupalılaşma. yani Fransız Devriminin doğurduğu devlet tipine ve toplum koşullarına ayak uydurma hareketi sananlar var. Bu anlayış bizi taklitçiliğe götürüyor... Oysa Avrupa'dan ancak teknik aiabiliriz. Fakat sistem, ideoloji ancak Türk toplumunun kişlliğinden doğabilir. Bir yarı kotoninin özgür utus olma ömeğini tcrihe ilk ormoğan etmiş olan Kemalist Türkiye'nin kendine Özgü dunya görüşünü kendisi yaratmak zo* rundadır.» Vedat Nedim'ln sözünü ettiği dünya görüşü. Törk Devriminin kendine özgü ekonomik göruşü, kültür ve sanat anlayışı olmak üzere, yukarıda benzetme olarak sözünü ettiğimiz temel karkasın duvar, pencere, dış ve iç dekorasyon gibi butünleyioi parçalarıdır. Bu parçaların aroyışı iclnde olan Atatürk CHP'sl, kendi Tüzüğüne «CumhurlyetcMik, milliyetçilik, lâyiklik, devrimcilik, halkçılık. devletçrİik» olmak üzere altı llke koydu ve bu ideolojik llkeler, daha Atatürk'ün sağlığsnda Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda da yer aldı. Böylece Atotürkçülük ideolojisi tam blr oluşum ve gelişim yolunda Iken. yukarıda saydığım ilkeler, Atatürk'ün ölümü üzerine birer birer yaralanıp zedelenmeye başladı ve sonunda bu ideoloiinin temel taşı olduğunu söylediğimiz tam bağımsızlık ve ülke bütünlüğü ilkeleri de sarsılmaya başladı. Atatürk'ün 1921 yılında. henuz Sakarya Ut j Kemalizm'in Temel Ogeleri kusu bile kazanılmadan önce, Mftll Mücadele döneminin ilk Dışişleri Bakcnlarından Amasya Milletvekili Bekir Saml Bey'e yazmış olduğu bir mektuptan aldığım satırlcrı Söylev'den aktararak. aşağıya geçiriyorum: «Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin şimdiye değin ceşitli elverlşli durumlardan yararlanarak türlü yollarla bütün dünyaya duyurulmuş olan ilkelerini biliyorsunuz. Bu llkelerin özü şu kısa cümleyle anlatılabilir: Ulusal sınırlarımız içlnde ülkemizin bütünlüğünü ve ulusun tam bağımsızlığını sağlamak...» Görüldüğü gibi, bu satırlarda Kemalizmln her ikı temel ögesi yer almış bulunmaktadır. Yine aynı tarihlerde, yani düşman orduları Ankara yakınlarına kadar sokulmuşken ve daha Sakarya utkusundan önce, Ankara'ya gelmiş olan Fransız eski Dışişleri Bakanlarından Franklen Buyon (Franclin Bouillon)'a Atatürk, Türkiye'nin tam bağımsızlığı kavramından ne anladığını, SÖYLEV'de yer alan şu sözlerle anlatmışti: «Tam bağımsızlık, bizim bugün üzerimize aldığımız görevin özüdür. Bu görev, bütün ulusa ve tarihe karşı yüklenilmiştir. Bu görevi yüklenirken ne ölçüde yapılabileceği üzerinde, hiç kuşkusuz, çok düşündük. Ama, sonunda vardı* ğımız kanı ve inanç, bunda başarı sağlayabileceğimiz yolundadır. Biz, işe böyle başlamış kişileriz. Bizden öncekilerin yaptıkları yanlış işler yüzünden, Ulusumuz, sözde bağımsızdı, ama gerçekte bağımlı bulunuyordu. Şimdiye değin Türkiye'yi uygarlık dünyasında kötü gösteren neler düşünülebilirse, hep bu yanılgıdan ve hep bu yanılgıyı sürdürmekten doğuyor. Bu yanılgıyı sürdürmek, yüzde yüz, ülkenin ve ulusun bütün onurundan ve bütün yaşama yeteneğinden uzak laşması ve yoksun kalması sonucunu doğurabilir. Biz, yaşamak isteyen, onuruyle ve şerefiyle yaşamak isteyen bir ulusuz. Bir yanılgıyı sürdürmek yüzünden, bu niteliklerden yoksun kalmaya katlanamayız. Okumuş. okumamış, bütün Belki «Boğımsızlık ve toprak bötünlüğö her ülus iç\n söz konusu olan genel kavromlardır. Bunlar bir ideoloiinin ögesi olamaz» diye oüşünecekier oıkobilir. Bu gibiler son Iklyüzelll yılJık Osmanlı • Türk tarlhinl ve bu koca imparatorluğun çökOş nedenlerini hfç bllmeyen, bu nedenle de Türk Kurtuluş Savaşı'nrn ruh ve anlamıno akıl erdiremeyen kişilerdir. Eğer sorroyi devrlminden sonra emperyalıst güclerce yovaş yavaş sömürge halkı durumuno düşürülw»öş ve tutsaklık çemberine sokulmuş onurlu bir ulus, ülkeyi başton başa saran yoksulluklar (ctnde bir gün kendisine yaraşon blr kahramanın önderllğinde şahlanıp çok üstün güçler korşı* sında ücbuçuk yıl kantnı akıtarak, önderin cizdlği vatan sınırtarı iolnde tam bağımsızlığına kavuşursa. böyle bir durumda bu bağımsızlığın dokunutmazltğı ve bu sımrların değişmezüğl o ulus için en başta gelen ülkü, yani Ideolojik omac oiur. işte Kemallst ideolojlrrin temelî budur. Bu nedenle hep doriz kl. bu temell sorsıcı siycsal ve ekonomik girişimlerde bulunanlar hayındır, votonsızdır. Şimdfye dek bircok ke2 yatmış olmokta blr* HVte blr daha ylneleyellm: Kemolist ideoloü sadece kendl sınırlarımız lclnde ulusal bir ideolo P otarak kalmamış. ezilen. sömürulen uluslorın yaşamında yeni blr çağ acon evrensel bir nlte* fik kazanmtştır. Tam bağımstztık ve ölke bütüniuğö. Kemaflst İdeoloiinin yalnız temell değil. özyapısı. betonarme karkasıdır. Bu temel sağlam ve karkas sarsılmaz otunca. ideoloiinin öbur ögeleıi oluşur V9 yapıyı tcmamlar. Sevgili dostum Vedat Nedlm Tör 1933 yıltnda Kadro Dergisinde yazdığı ve yeni çıkan «Kemalizmln Dramı» başttklı guzel kitabına aktardığı bir yazısında bu olguyu şöylece çok güzel anlatıyott «Türk Devriminin bir klşiliğl vardır. Oevriml ulus bfreylerT. hepsf, BelTct Işîn îclndeki güclök"Işrl iylce kavramaksızın, bugün yalnız bir nokta yöresinde toplanmış ve sonuna dek kanım akıtmaya karar vermiştir. O nokta. tam bağımsızlığımızın sağlanması ve sürdürülmesidir. Tam bağımsızlık demek, elbette siyasa, mallye, ekonoml, adalet, askerlik, kültür.. glbl her alanda tam bağımsızlık ve özgürlük demektir. Bu saydıklanmın herhangi birinde bağımsızlıktan yoksunluk, ulusun ve ülkenin gerçek anlamıyla bütün bağımsızlığından yoksunluğu demektir.» Atatürk yukarıki sözleriyie belirttiği amacların hepsine ulaşmış ve bize tam bağımsız bir Türkiye bırakarak bu dünyadan ayrılmıştır. Bakınız O. çok acısını çektiği eski onursuz dönemi SÖYLEV'inde nasıl anlatır: «Osmanlı Padlşahları ve yakınları parlak blr yaşam sağlıyabilmek için ülkenin ve ulusun bütün kaynaklarını kuruttuktan başka, ulusun her türlü gelirlnl karşılık gösıererek ve devletin onurunu, şerefini ayaklar altına alarak, birçok borçlara girmişlerdi. O kadar çok borçlanmışlardı ki, devlet bu borçların faizlerini bile ödeyemiyecek duruma düşmüş, dünya gözünde batkın (müflis) sayılmışti; hiç bir değerl, saygınlığı ve onuru kalmamıştı. Sanki güdüm ve kısıtlama altına alınmış sayılıyordu.» Aziz Ata'nın Türk bağımsızlığı üzerine nicln bu denli titizlikle titrediğini, tarihten nasıl büyük dersler aldığını yukarıki satırlar açık seçik gösteriyor. Ya şimdi ne yapıyoruz?!... Vehbi BELGIL Sosyobiyoloji Kavgası osyobiyolojl yeni blr bilim dalı. Amccı. insan, hayvan, bütün canlıların toplum lcindeki davranışlarının ve toplumsal kurumların biyolojik kaynaklarını araştırmak. Bilimin kuruculanna göre, bu davranış ve kurumlar mantık kurallanna göre değil kromozomları oluşturan «gen»lerin buyruklarına göre biçim almaktadır. örneğin, kadının eve ve çocuklarına daha bağlı oluşu, erkeğin mümkün olduğu kadar cok kadınla birleşme eğilimi göstermesl, anababa'nın çocuklarını ayırımsız sevmelerine karşılık çocuklann her birinin sadece kendllerinin sevilmelerini istemeleri, sosyal basamaklaşmada erkeğin hep üst basamaklara sıçrama Içgüdüsü, erkeğin kadına göre daha saldırgan oluşu, Darvvin'ln «yaşam savaşımı» kuralına göre doğada canlı kalanların sadece en kuvvetlilerden, yani çevrenin değişen koşullarına, güçlerine uymada en cok esneklik gösterebilenlerden oluşması... hep o «genslerln buyrulclarının kılı kılına uyguİGnmasından başka bir şey değildir. S ••• BİLGİNLERİN BÜYÜK KAVGASI osyobiyoloji, bu izahlan ile. Darvvln'in Evnm Kuralı (Theory of Evolution) dediği şeyin, çağdaş Genbilim (Genetics) terımleriyle anlatılmasından başka bir şey olmamaktadır. Bu nedenle de Sosyobiyolo|l, Darvvin'in «Türlerin Kökeni» adlı yapıtının 1859'da Hk yayınlanışında yol açtığı direnişlere benzer direnişlerle karşılaşmıştır. Tabii o zamankilerden başka nedenlerle. Darvvin'in Evrim Kuramı (Tekâmül Nazariyesi), milyonlan aşan canlı türlerinin (bltki, hayvan, ve tabil insan) her birinin ayrı ayn ortaya cıkmadıklarını, bunların beşon ana türden cevre koşullarına göre değişerek bugünkü biçimlerlni aldıklarını, bu değişmenin bu gün de sürdüğünü, çünkü canlıları cölümden Kaçma» ve cüreme» gibi ikı doğa yasasının yönettiğini, bu yasanın, yeryüzünde canlı bulundukça etkısini sürdüreceğini genel olarak belirttıkten sonra, özel olarak tinsan»ın, bünye yapısı bakımından kendisine en yakın görünen «Maymun»dan, cevre etkileri sonucu ortaya çıkmış colabileceğc>:» ileri sürmüştü. Danvın'm bu savı. Tanrı'nın Insanları kendi blclminde (â l'image de Dieu) yarattığına Tevrat'tan Inanan 19. yüzyıl ingiltere'sinin insanlarıyla öteki ülkelerin aynı görüşteki «müminslerıne büyük bir darbe etkisi yapmıştı. Demek, Tanrı biçiminde yaratıldığı söylenen insanın aslı «maymun»du... SÖYLEVden bir iki parçayı daha buraya aktararak yazıya son vereyim: «Padişahlarla, halifelerle, yönetilmiş ve yönetilmekte olan ülkelerde yurt için, ulus için en büyük tehlike, padişahların ve halifelerin düşmanlarca satın alınmasıdır. Bu çoğu zaman kolaylıkla sağlanabilmiştir. Mecllslerce yönetilen ülkelerde ise en yıkıcı durum, bazı milletvekillerinin yabancılar odına ve çıkarına çalınmış ve satın alınmış olmalarıdır. Millet Meclislerine de girme yolunu bulabilen yurt hayınlarına rastlanabileceğine, tarihin bu konudaki örnekleriyle Inanmak zorunluğu vardır. Bunun için ulus, vekillerini seçerken çok dikkatli ve kıskanç olmalıdır.» Aziz Ata'dan birkaç satır daha: «Saygıdeğer ulusuma şunu öğütterlm kl. bağrında yetiştirerek başının üstüne dek çıkaracağı adamların kanındakl, duyunçundakl (vlcdanındaki) öz mayayı çok iyl Incelemeğe dlkkat »tmekten hiçbir zaman geri kalmasınl» Gazete haberlerine göre, OECD ülkelerinin yardım vaadi «yine gelecek bahara» kaldı. Ekonomik bağımsızlık olmayınca işte böyle çok «baharlar» bekleriz!.. S ••• ••• AMAN DUYULMASIN!.. vakte kadar yaratıkların en onurlusu (EşrefI mahiukat) gözüyle, (Anthropocentric bir gözle) bakılan insanın böyle birden maymunla bir tutulması «dini bütün» bir kimse için kolay hazmedilecek bir şey değildi. Bu şaşkınlık, 19. yüzyıl İngilteresinin Worcester (Vustır) Başpiskoposunun karısımn bir konuşmasında şöyle dile gelmişti: cDemek aslımız maymun... Tanrım, inşallah doğru değildir. Eğer doğru ise inşallah herkes öğrenmez.» Evet. Danvln'ln «Türlerin Kökeni», ilk yayınlanışında bütün dünyada nasıl genel bir itiraz uyandırdı ise Sosyobiyoloji de, bugün, hic olmazsa bilginler arasında, ayni itirazlara yol açmıştır. Darvvîn'e direnişler daha cok dinden kaynaklandığı halde Sosyobiyolojiye itirazlar cağdaş görüşlerden kaynaklanmaktadır. Bu görüşler «bütün insanların eşitliği. ırkçılığın safsata olduğu, üstün ırk, üstün insan bulunmadığı, kadmlann her bakım dan erkeklerden fork&ız olduğu» gibi şeylerdir. Nitekim, TVmerikan Aotropoloji Derneğinin 1976'mn. son aylann, da VVashıngton'da yapalan yıllık toplantısında, 300'e yakın Sosyobiyoloji bilgıni bu görüşlere " ddyanardk ;b1rbirlerine en ağır saldırılarda bulunmuşlardır. Asıl saldırılar da bu yeni bilim daiının baş kurucusu ve VVashington toplantısında Sosyobiyolojinin baş savunucusu Edward O. VVilson'a yöneltilmişUr. VVilson, Harvard Üniversitesinde Hayvanbılim (Zoology) profesörüdür (Antropoloji, insanların nasıl ortaya çıktıklarım, yeryuzündekl dağılışlarını. insan ırklarının özelliklerini ve bunların birbirleriyle ilişkilerini, insanın cevresi ve toplumu ile ilişkilerini, geçmiş ve bugünkü kültür kümelerini inceleyen bitim dalıdır). OKTAY AKBAL EVET HAYIR Başkan Seçme Oyunu mu? 1930 30 Mart O Köprü Parasının İlgası Kanunu Meclise verildi Mecliste Belediye Kanununun müzakeresine devam olunuyor Ankara 29 (Telefonls) Mecliste Belediye kanununun müzakeresine devam edildi. 44. maddede belediye meclislerinin belediye reislerinin emriyle toplana cağı yazılıyordu.. Agaoğlu Ahmet Bey: «Belediye reislnln emriyle değil, davetiyle denilmelidir.. Halktan intibap edilen bir meclise «emriyle» denilemen, dedi.. Dahiliye Vekili Sük rü Kaya B: «Emriyle kelimesi bukuki ve ilmidir.. Bu her yerde böyledir.. Davetiyle demek doğru degildir», diye cevap verdi. Nett cede Ahmet Bey'in teklifi kabul edilerek madde tadil edildi.. Diğer bir maddede «beledive reisleri icabında mecli» tara» fmdan sigaya çekilir.. Ademi itimat ve rildiÇi takdirde hiliye Vekilinin tasdikinden sonra beiediye reislerine ışten el çektirilir», de niliyordu.. Ağaoğlu Ahmet Bey buna da itiraz ederek: «Bu doğru olamaz. Bir taraftan bu hak meclise verilirken, di Rer taraften nihai karar nakkımn D * & hiliye Vekiline vertlmesi doğru deŞıldh. Ya madde büsbütün kaldırılsm, yahut da bu hak Meclise verilsin.. İtimat almayan bir reıs o mecliste nasıl isbatı vücut eder?...» dedi. Bilecik mebusu Asaf B. aynı fikirde bulundu.. Madde encümene havale edildl B fr Parlamentoda «bakan olabilir», «Cumhurbaşkanı otabitir» niîelikte ne çok insan varsa. o Parlamentonun değeri, önemi o denll artar. Ulusun gözünde o denli saygınlık kazanır. Bu toplumda pek çok 'bakan olabilir*. 'Ba&kan olabilir 1 değerde özelikte insan vardtr. Bizim toplumumuzda da var böyleleri. Şimd! bir düşünün; Cumhurbaşkanlğıına yakrştıracağıntz kaç kişi bulabilirsiniz... Ben, birondaenozbeşonadsayabilirim. Hekim, hu kukçu. mühendis, asker. yazar, devlet görevlisi vb... Ne var kl benim Cumhurbaşkanlığına uygun ve yakışır gördüğüm bu kişilerin ooğu Parlamento dışındadır. Parlamento içinde de var. ama bir elin parmak sayısını aşmayacak kadar... O, 'bakan olabilir*, *Cumhurbaşkanı olabilir* ağırlıkta gördüğümüz kişiler hiç bir zaman bakan ya da Başkan olamazlar. olamoyacaklardır da... Hatta çoğu Parlamentonun kapısından bile içeri giremeyecekîerdir. Bugün kü yasal koşullarda millstvekili, bakan, Başbakan. Cum rturbaşkant olmanın yolu partilerin kapısını çalmakla başlar. Bir kez iki kez değil yıllarca çalacaksın; belki araianır. belki içeri buyur edilir o kişi, kıskançlıklar. korkular. engellemeler yolunu kesmezse Parlamentoya da girer. ama bir yana itllir kalır çoğuniukla... O kişilik yok mu, o yıllar öncesinden 'bakan olabilir'lik. o 'Cumhurbaşkan» secilebilirtlk* niteliğl yok mu. en başta bu olas»lık. o etkin kişinin politikada etkisiz kalmasını sağlar! Başka politikacılar ne yapor eder kendilerinden üstün. kendilerinden niteiikli gördükleri kişiyi gölgede bırakma yı, bir süre sonra da biçimine getirip onu siyasal yaşamın dışına itmesini becerirler! Nasıl bir kişi olmalı Devlet Başkanı? Oturdum kltaplar karıştırdım. Büyük odamlar ne demişler bu konularda?.. llk, aklıma gelen Napolyon Bonapart oldu. «Eninde sonunda devleti ycnetmek için asker olmalıdır: Yalnız mahmuzlar ve çizmelerle yönetilir devlet» demiş Fouche'ye yazdığı bir mektupta.. Kardeşi Hollanda Kra| ı n o > ki onu da kendisi kral yapmıştı! «Saltanatmın İlk yılında adı çok iyiye çıkan bir hükümdar, ikinci yılın da alaya almır. Bir krala lyi adam dendi mi. krallığından hayır gelmez» öğüdünü vermiş. Asker olacak, adı 'ıyi insan'a cıkmamış sert blr klsi olacak!... Ama bugünku toplumda böyle biri ne denll başarılı olabilir? Napolyon gibi üstün kişiler tarihse! bir etkinliğe sahiptirler. Savaşlar kazanmışlardır, yurtlarını kurtarmışlardır. önemli işler başarmışlardır. Böyle 'üstün' önderler toplumlarda sık sık çıkmaz. Atatürk. Napolyon, De Gaulle, Tito gibi 'kahraman'lar ister istemez Devlet Başkanlıklarında ayrıcalıklara sahiptirler. Ne demişti Korutürk? 'Benim arkamda Atatürk, İnönü gibi zaferier yok'. Şimdi seçeceğimiz başkanda da böy le üstün insan, yüce kahraman özellikleri aramamaktayız. Arasak da böyle nlteliklere sahip kimse yok ortada!.. Arayacağımız, o kişinin demokrasiyi bilen. Anaya sa cizgisinde yürüyen, ,çağın gereklerfni anlayan, dürü8t aydın bir kişi, bir yurtsever olmasıdır. Turiar sürüp gldiyor. Göstermelik adaytar birbirinl Izliyor. Bir yurttaş olarak partilerimiz, parlamenterlerlmlz adina sıkıntı duyuyoruz. Görüyoruz TV ekranında onlan, gülüyorlar. sırıtryorlar, açıkça belll oluyor eğlendikleri! Sanki Başkanlık seçiml değildir de eğlencel| bir Iştlr yaptıkları... Bir sağlam aday çıkaramamak!.. Hem de Cumhurbaşkanının nisan bcşında secileceğinl çok öncelerden bildikler! halde bu konuda hic bir hazırlık yapmamak!.. Ulusun yuzüne baka baka eğlenceli ama gerçekte ıç sızlatan bir oyun oynamak: Başkan eeçmö oyunuL 8u orada blr takım keskin zokölı klşllef de yeni Wr Anayasa taslağı hazırlamaya başlamıslar. Türklye'de Oçüncü Cumhurlyet'l kurmaya hazırlanıyorlarmış. «Adnan ve Çoşkun beyler Anayasası» adı verilebilecek bir tasarı oluşturuluyormuş!.. Geçen gün Bahri Savcı bu konuyu yetkiyle gözler önüne serdi. bu baylara da »ordu hangl süretle bu işe kalkıştıklarını!... işte bu uzoyıp glden turlar. bu güleç yüzler, bu eğlenoell görüntüler y/ar ya, hepsi belirll bir amaca yönellktlr. Anayasa'y yozlastırmak, faşist eğılimli kişilere meydani açmok, Türk halkının elde ettlğı haklan. özgürlüklerl ellnden alnrak... llstenen. özlenen budur» HAZİRANDA KÖPRÜ PARASI KALKIYOR. BUNA MUKABİL DİĞER NAKİL VASITALARININ HER SEFERINDE 40 PARA VERECEĞİZ. Ankara 29 (Telcfonla) Köprü müruriyesinin lağvı hakkmda He yetl^eRutercien Meclise gönderılen kanun lâyihasında aynen: «İstanbul Gazi Mustafa Kemal ve Karaköy köprülerınden müruriye alınmaz.. Bu kanun 1 haziran 1930 tarihinden itibaren mu teberdir,» denilmektedir.. Eski kanunda yapılan tadilata göre İstanbul civarında lşleyen vapur, trenler ve emane* hududu dahilinde işleyen vapur, tren, tramvay, otobüs, gibi umumi vesaitı nak liyede yolcu biletlerine ve abonman defterlerine her sefer için 1 kuruş zammedilmiştir.. Bu suretle zam 10 paradan 40 paraya çıkarü mıştır.. Kadınlığın zaferi tngiltere'de kaduı hakkı için mücadele eden süfrajetlerden Mis Panhurst 1909 senesln de tutulup hapse tıkılmıştı: Aradan yirmi sene geçince o gün ancak bir hayal gibi görünen seyler birer h&kikat ol du.. İngiliz kadınlıgı na mına ilk mücadeleyl yapan bu kahraman na mına Viktorya bahçesinde dikllen heykelin küşat resml büyük merasimle y&pıldı. İş te kadınlıgın bir zaterll... Amerika'da kış LONDRA, 28 (a.».) NevrYork'tan Daily Mail bildiriyor: Şimalı Amerika'da kış gö rülmemiş bir siddette geçmektedir.. Bir çok kimseler soğuktan ölmüştür Yalnız NewYork'ta 11 ceset bulun muştur.. Bazı mıntıka larda iki metreye yakın kar vardır Vesa iti nakliye büyük zorlukla işleyebilmektedir. Şikago ve havalisinde hararet sıfırdan aşağı 30 dereceye inmiştir. Mevlânakapı'sında Sa va ismindekı bakkalın mektep çocuklarından bazılarını garip t&rzda rakıya alıştırmakta olduğu haber alınmıştır.. 22. ilk mektep dördüncü sınıfından i2 yaşlarında Yaşar efendinin mahalle arkadaşı 1516 yaşlarındaki iki çocuğa uyarak bakkaldan rakı almak üzere olduklan haber verılmesı üzerine mektep idares» derhal muallim lerinden Pikret Beyi bu işi takibe memur etmiştir. Bakkal diğer seyirci mektep ço cuklan önünde rakı $i sesini açmış, meze olarak 5 kuruşluk da su cuk vermiş ve ilk Kadeh orada içilmiştlr.. Fikret B suç üzerinde bu çocukları ya kalamış ve sarhoş olduklanm görmüştür.. Mektep idaresi tarafından yapılan isticvap ve tahkikatı evveliye mıntıka jandarma kumandanlığına tevdi e. dilmiştir.. Sarhoş çocuklar SALDIRI NEDENLERİ Hilâlîahmere 100 bin liralık bîr teberru Alınan malum&ta göre memleketimizin zen Kinlerinden bir zat ba zı emlâkini kâmilen Hi lâliahmere teberru etmeŞi vadetmiştir.. Bu emlakin yekunu (100) bin lira tutmaktadır.. Hilâliahmer İstanbul merkezi reisj Dr. Ali Paşa bu zat ile muhaverede bulunmaktadır.. Bu zatın ismt şimdilik mektura tutulmaktadır.. M arksist antropologlar, Sosyoblyolojiyi, gerîci kaplta lizmi meşru göstermeye çalışmakla; kadın haklcırı savunucuları, erkeklerin kadınlar üzerindekl geleneksel egemenliğini sürdürme isteklilerinln ekmeğine yağ sürmekle; kimileri de, zekâ farklılıkiarının ırk farkItlığından doğduğunu söyleyenlerce kötüye kullanılmasına zemin hazırlamakla... suçlamışlardır. Kimileri daha da llerî gıderek, bu yeni bilim daiının yasadışı edilmesi için bir karar tasarısı hazırlayarak Başkanlık Divanına sunmuşlardır. Tasanda, Sosyobiyolojinin. «erkek egemenliğini, ırkçı, üstün insancı statükoyu sürdürmek icin Modern Biyoloji'nin «gen»ler teorisini (kuramını) âlet etme girişimi» olarak reddedilmesi istenmiştir. Fakat, tasarı, delegelerin büyük coğunluğunca geri cevrilmiştir. Bunlar, Katolik Kilısesinin 347 yıi önce (1633'de) Galileyi mahkum etmesi gibi bir duruma düşmekten korkmuşlardır. VE TİME DERGİSİ osyobiyoloji düşmanlart, kendilerine Amerikan basınında da yandaş bulmuşlardır. örneğin. Amerikan Antropoloji Derneğinin sözü geçen toplantısmın haberini veren TİME dergisi, bu konudaki yazısına «Genes über AllesGenler her şeyin üstünde» gibi bir Nazl sloganını anımsatan sözcükleri başlık olarak almaktan cekinmemıştir (Almanya, Almanya her şeyın üstünde). Dergi bu tutumu ile, Sosyobiyolojiyi ırkçılıkla suçlayanların yanında yer aldığını göstermek istemiştir. Aslında, bu saldırılar duygusallıktan öteye gitmemektedir. Yalnız insanların değil, bitki ve hayvan dahil, bütün canlıların davranışlarımn gerçek kökenlerınin bilimsel yolla araştırılması bilime sadece yarar getirir. Bulunacak bilimsel gerçeklerin ideotojik görüşlere ters düşmesinden korkarak yeni bir bilimin reddedılmesi, bizce gericiliklerin en büyüğüdür. Üzülerek belirtmeliyim kı, son 700 yıllık tarihimizde bilimin «bssinden dahi habersiz yaşamamızdan sorumlu olanların hortlakları hâlâ aramızda doıaşmakta, Darvvin'e, Freud'a. inanca dayanmayan doğa bilimlerlne küfürler yağdırmaktadırlar. Bunlar ıcinde, partileri iktıdara geldiğinde okullardan materyalist bilimleri kaldırarak yerlerine «inanca dayalı bilimleri» koyacaklarını Londra Havaalanında dünyaya ilân edenler bile vardır. Ama bu gibilerin heveslerinin kursaklarında kalacağı ortadadır. Sosyobiyolojinln daha İyl anluşılabilmesi İçin gelecek yazımızda örnekler vereceğiz. Tin Elinizi niçln cebime so kuyorsunuz? Yankesici Dalgınlık.. Benim de slzinkl gibi bir pantolonum vardı.. KADINLAR BİRLİĞİ Kadmlann fırkaya kabulü hakkında merkezl umumiden henüz bir cevap gel memiştir. Mamafih fırkarun muhtelif şubelerine kadmlan mız tarafından müra caatlar vaki olmaktbdır.. Kadın Birligi ıdare heyetl azası da tırkaya Rirmek için müracaatta bulunmu$ tur.. Pırkadan slmdl Uk kendilerine müs» bet bir cevap verilme miştir.. Ankara'da bulunar C.H.P. Istanbul mır tıkası müfettişi Hak kı Şlnasi Paşa birkac. Rüne kadar İstan bul'a avdet edeceğinden kendisinin kadınlarımızın tırkaya kabulü hak kmda lazım gelen talim&tı hamü ola cağı tahmin edllmek tedirM Kadınlanmıa çlra diye kadar bir çok cemiyet ve birliğe aza olarak Rirdiklert nalde fırkaya dahil olamamışlardı.. Hal öuki C.H.P bu ceoıiyetlere glrecek ha nımlan da namzet ^'östermişti. Bundan sonra her türlü tesekküllere girecek olan nanımlar fırkaya dahil olurlar sa namzet gösterileceklerdir.. Çocuk haftası Ankara 29 (Teletonla) Himayeietfal azası ve muallimler bugün çocuk sarayında topls. narak cocuk haftası etrafmda tetkikat ve müzakeratta bulundular. 23 nisan cocuk ht.1 tasımn çok başanh Beçmesi için gerekli her çalışma yapılacaktır.. 1 Genç kız erkek arkadaşını dairesinde ziyaret edebilir mi?... Erke^in işi sırasında kızın daıresini ziyareti muv&fık değildir.. Za ten erkekten saat ve mevkii hakkında randevu almadan herhan gi bir yerde ziyaret doğru değildir.. 2 Bir yemek zlyafetinde sofraya umu mi tabakt& tavuk gelirse bunun hususi tabaklara çatal bıçakla alınması muvafık mıdır?... Hayır.. Tavuk mutf&kta kesilerek tabaga yerleştirilmişse hususi tabaklara kaşık ve çatalla alınır. kesilmemişse ev sahibi keser, tabaklara tevzi eder.. 3 Salata ve omlet için aym kai(i»ler tat bik edilir mi?... Kvet.. 4 Tabakta eti veya tavuğu kestikten sonra çatalı sol elden sağ a geçirmek muvafık mıdır?... Çatalı her zaman sol elde tutmak lâzım.. Muaşeret ş Çehrimiz mehafill ticariyesinin memnuni yetle almış oldugu bir haberde hükümetin ihracat eşyasına verece§i primin yüzde 10 olar&k tesblt edildigi bildirilmistir.. İhracat eşyasına yüzde 10 prim verîlecek S Zarflardan aşırılan paralar Postaneye verilen mektupların içinde bu lunan paraları, mektup z&Tflarım yırtmak su retiyle çalmakla maznun olan posta müvezzilerinden Şükrü Efendi hakkındaki muhakeme dün ağırceza mahkemesinde hitam bulmuş maznun üç ay h&pse mahkum olmuştur. Şükrü efendl nin bu cezası ekseriyet karariyle teciı edilmistir.. # ı SftblU: Comhnriyet Matbascılık «• GasetecOlk TJi.Ş. adımt NADİR NADİ •< Genei Yayın MüdOrO : OkUt KURTBÖKE •• S YazıisJeri Müdürü: Orbao ERtNÇ #> Basan ve yayan. Cmnbnrtyet Matbaactbk va Gazeterlllk TJI.Ş. C*galo»u Türkoca& Cad No. 8941 # Posta Rutusu: 346 tSTANBUL Teletoaı 90 87 0» CUMHURİYET BASIN AHLAK VASASINA UYMAY1 TAAHHÜT EDER. • BÜRO1.AR: ANKARA Konur Sokak 34/4 Yanlsehlr Tel: 18 33 35 17 58 26 A tZMİR: Hallt Ziyg Bulvan No. 65. Kat: 3. Tel: 25 47 09 1312 3C « ADANA: Atatürk Cad. Türk Rsva Kurumu t | Ranı Kat I N o : 11 Tel: 14550 19731 ABONE ÜCRETLERİ Aylar Turt Ufi Yurt dıa 1 S 6 U 300 900 1.800 3.600 600 1.80C 3.600 7.300 TAKVİM 30 MART 1980 tmsak 5.07 tktndl Güneş 6.46 Aksam 19.3i ö|le 13.18 flerett, rrnpUrauı Te iına g8t* aynca Tatn (llancılık: 3687/17«4>