24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ON MART 1980 Mozambik'te yapılacak ekonomik değişiklikler özel sektöre ağırlık verilmesini öngörüyor El Salvador'da bankaların devletleştirilmesi dışarı para kaçırılmasım önîeyecek Dış Haberier Servlsi El Solvador hükumetinın uygulamaya başladığı reformlardan aşırı sağ unsurlarla aşırı sol unsurların hoşnut olmadıkları bHdlrılmektedir. Bırcok alanlarda yapılan reformlar arasında bankaların devletleştirilme sı de vardır. Bu onlemın, zenginlerın poralarmı kolayca dışarıya kaçırmalarını engellemek içın alındığı belırtılrrektedır. Devletleştırılen banka hıssedarlarına hısse senetlerl 5 yıl sonra ödenmeye başlanacaktır. Bu arada tarım alanında da reforma gıdılmiştır. Toprağın %57'sine sahip bulunan halkın %2'lik bölümünün elinden alan toprak 5.000 donümlük parseller halinde köylü kooperatıflerine dağı tılacaktır. Şımdiki durumda bu tür kooperatıflerin sayısının 375'l bulacağı anlaşılmaktadır. Ellerinden toprakları alınan arazi sahiplerine 30 yıl sonra öde necek bonolar verilecektır. A lilllllflf UIIIIIIIIIIIB BOTSVAN^ HİNT OKYANUSU DEVLET BAŞKANISA MORA MACHEL, DEV LETÇE İŞLETİLMEKTE OLAN KÜÇÜK KU RULUŞLARIN ÖZEL SEKTÖRE DEVREDÎLECEĞİNt VE KENTLERDE VESİKAYLA SATIŞ YÖNTEMİNİN UYGULAMAYA KOYULACAĞINI AÇIKLADL. frika'nın sosyalist re|imîe yöneîilen ulfceterlrv den Mozambik'in Devlet Başkanı Samora Machel. ülkesınde köklü ekonomik değişik likler yapılacağını acıklamıştır. Machel'ın açıklamasına göre devlet bundan böyle küçük işletmelerden çekilecek ve yurtdışında bulunan Mozombık'liler bu Işletmelerin başına geçmek ıcin geri cağrılacaktır. Kentlerde vesıka ile satış yontemî oygulanacak, kanunlaştırılmıs sanayi dallarının kâra gecmesl için calışılacak ve ciftcilere ödenen para artırılacaktır. aşkan Machel, Mozambık'in hâlâ dosyalizme bağlı olduğunu belirtmiştir. «Ancak devlet, geniş kalkınma planlarıyla, eğıtım, sağlık, barınma ve hukuk gıbi büyük sosyal konu larla ılgilenrrelı» diyen Machel «devletin kibrit sat mak gibi ufak şeylerle uğraşmaması gerektığinı» soylemiştır AET'DE TEHLİKE ÇANLARI CALIYOR B yıl once, bınlerce esnaf ve sanayici ülkeyi ter kettıklerı zaman, hukümet dukkan, atölye ve rabrıka yerlerini idaresını ele almış barlar, lo kantalar, butıkler, ayakkabıcılar, kuaförler, devlet elıyle ışletılmeye başlanmıştır. Bunların yönetimi duzgun olmuş, ancak «halk dükkanları» bıçımıne donuştürulen yıyecek ve gıyecek mağazalarının yo netimi başarısızlıkla sonuçanmıştır. Başkan Machel özel dukkanların daha fazla satış yaptığını belirtmekte, devletin ufak ışletmelerle uğraşmasının yan lışlık olduğunu söylemektedır. 4 MARGARET THACHER Lorenco Margues Giınev AFRİKA flllllllllllllllltllllll Demokrasi Açısından Avrupa 1 ugün Türkiye'de, yakın tarihlmizin en bunalımlı günlerini yaşadığımızı soylemek herhalde yanlış sayılmaz. Boyle günlerde bir dış gezinın anıları ne kadar iigı çekıcı olabilir? Helo bu dış gezi. Afganistan veya İran gibl carpıcı olaylara sahne olan ülkeler değil de, İngitere, Fransa gıbi. zaten hakkında pek çok şey oüdiğımiz toplumlarla ilgiliyse. Buna benim vereceğim cevap şu: Türkiye'de şu anda yokluğu en çok duyulan şey, fuel oil veya çirrento veya Somsun sigarası veya benzeri şeyler değil de, hepsinden önce demokrasi ve demokratik zıhniyet ıse. sözkonusu Avrupa toplumlarına yapılan bir gezi bu alanda gözönüne serdlğı zenginlıkle ilgı çekici oluyor. Nicın olduğunu ben de tam olarak açıklayamayacağım, ama bu yazkl son gezimde, her an demokrasiye ilişkin bir sorunla karşı karşıya buldum kendımi. Bu, demokrasinin Batı toplumlarındakl bolluğundan mı ileri geldl, yoksa bir tTürk vatandaşı» olarak bendeki eksikliğinden ml, orasını bilemiyorum. B Beş ay süreyle kaldım dışanda; bunun büyük kısmı da İngiltere'de geçtl. Thatcher hükütretinin İngiltere'sl. İrlanda savaşının gerilimini yaşayan ve bir yondan da kendi Içinde, renkli göçmenlerin sayıca çoğalması yüzünden ırkoı tepkilerl gitgide artan İngiltere. Butün bunlar, bir toplumun demokrasıden uzaklaşması için yeterll nedenler. Nitekim. bu eğılim de var. Ama kurumları. kurumlarından cok da insanları dirençle savunuyor demokrasiyi, insan haklarını. İngiltere'de ve bazı başka Batı ülkelerinde demokrasi sorununu ikl ayrı düzeyde veya aşamada ele almakta yarar var. Bunlardan birincisf. kurumlar düzeyinde varolan bir demokrasidir ki, Batı'nın tarihi gelişmesi sonucunda bugünkü biçlrrini almıştır. İkincisı daha yeni tarihlerde ortaya çıkıyor ve devlete ve resml kurumlara karşı toplumun kendi kendinl yönetir duruma gelmesini amaçlıyor. Bu. resmî kurumlar dışında, bireylerin alle veya mahalle veya meslekî örgüt gibl çevrelerde birbirleriyle ilişkilerini demokratikleştiren bir akım ya da eğilim. Şüphesiz iki ayrı düzey birbirlerini de etkiliyor ve beıirliyor. Demokrasi şimdi olduğu gibi kurumlaşmış olmasa, ikinci türden demokratikleşmenın ortaya çıkması cok güc oiurdu. Ama ikinci türden demokratikleşmeye yol acacak zihniyet yaygın olmasa, kurumsal demokrasi bu kadar sağlam olmazdı. Demokrasinin her ikl türlüsünü de, Türklye ile karşılaştırarak anlatacağım. Çunku bu ülkelerde bulunduğum sürece bu karşılaştırmayı sesll ya da sessiz, bilincli ya da bilinçsiz, yapmaktan gerl duramadım. Batı toplumlarına karşı utopik bir hayranlık filan duyduğum yok aslında. Gene de, İnsan hakları ve demokrosl bakımından bu noktaya gelmiş olmak azımsanacak bir başarı değil. Tabii. erlşilrreyecek şeyler de değil.' Gezi notlarına girmeden önce. Avrupa'da demokrasinin gelişme tarihine kısaca bir çöz atmakta yarar var. tDemokrasi» denince çok kişl, hele Türkiye'de. yönetimin serbest seçimle halk tarafından secildiğl bir rejimi anlar. Gerçi demokrasi yalnız bundan ibaret değildir. çok daha geniştir kapsamı, ama seçimin belirleyici bir yeri vardır sıstem içinde. Şimdi, Batı ülkelerinde «Burjuva demokrasisi» denilen bu sistem öyle ezelden beri olan bir şey değil. Öyle ki, işin tarihine bakıldığında, demokrasıyî bugünkü hale getırenin pek de öyle burjuvazi olmadığı düşünülebiliyor. «Burjuvo demokrasisi» denilen bu rejirrin haklarını ve garantilerinl, burjuvazl, ancak büyük mücadeleler sonucunda ve taviz olarak vermiş. Dolayısıyla, bu demokrasinin burjuvaziden cok, Işçilerın ve öteki yoksul kesimlerin eser) olduğunu düşünmek daho akla yakın. Örneğin İngilizler, demokratik geleneklerinin eskiliğiyle övünürler, ama Magna Charta gıbi eski örnekler,, aslında kralla baronların karşılıklı haklarını düzenleyen metinlerdir; parlamento mücadelesi, burjuvazinin haklarını garantiye almıştır. Sıra işçilerin ve yoksullann demokratik haklanna geldiğinde, ondokuzuncu yüzyıl boyunca, bunları vermemek için canını dişine takmıştır burjuvazi. Botı fdemokrasi»lerinin çoğunda, oy hakkı yakın zamanlara kadar kısıtlanmıştır: Klmisinde kadın erkek ayrırrına, kimisinde ırk ayrımma. kimisinde sınıf oyrımına göre. İngiltere, mülk sahibi olmayanlara oy hakkı vermeyen ülkelerdendi. Bu gibi kısıtlamaların çoğu da ya Birinci ya da İkinci Dünya Savaşından sonra kaldırıldı. örneğin, şanlı demokrasi geleneğlyle Fransa'da, ancak 1946 ana Demokrasi için dökülen kanları nedense pek hatırlayan yok... • BATI DÜNYASI SANKl OLDUM OLASIDE MOKRATİK GELENEK LERLE YAŞAMIŞ.YÖNETİLMİŞ GİBİ BİR ORTAK İNANÇ VAR HERKESTE. KİMİN ÜRÜNÜ? yasası kadınlara secme ve seçilme haklar tanır (Bu gibl olgusal bilgiler için, bkz. Therborn. «Sermaye Egemenliği ve Demokrasinin Doğuşu», Blrıkim, sayı 50/51 ve 52.) Almanya ve İtalya'da bugün görülen demokratik rejimlerin kurulması da, İkinci Dünya Savaşından önce değildir. İngiltere, bugünkü reiimini 1918'de kurmuş olarak, görece en eskf demokratik ülkelerdendir. OY HAKKI B atı Avrupa'nın demokratikleşme tarihine şoyle bir goz atıldığında. bunun ne kadar çapraşık, mücadeleli bir süreç olduğunu görüyoruz. Sık sık geri dönüşler var. Oy hakkı genellikle yalnız erkeklere veriliyor, birkaç yıl sonra geri alınıyor. Krallıklar veya diktatörlüklerle, oya dayalı cumhuriyetler birbirinl izliyor. Bütün bunlar sessiz sedasız ve kansız olmuyor elbette. Dökülen kan, hemen hemen her zaman, sllahlı olmayan kesirrin, yani halkın kanı. Ne var ki, o isimsiz ölülerln amaçları eninde sonunda gercekleşmiş, yoğun mücadeleler sonucunda birçok toplumda kitleler geri alınamaz haklar elde etmişler. Butün bu gerilimler. dokulen butün bu kanlar, bugün nedense pek hatırlanmıyor. Batı dünyası sanki oldum olası demokratik geleneklerle yasamış, yonetilmış gıbi bir ortak ınanc var herkeste. Bırtakım Batı ülkelerinde Birinci ve İkinci Dünya Savaşları arasmdaki dönemlerde demokrasinin yay gınlaşmasından geriye, mutlak ya da mutlağa yakın biçimlerde sınırlanmasma yol açan gelışmeler olmakla, hatta iki önemlı ülkede dupedüz faşist rejimler kurulmakla bırlikte, o zamana kadar kapitalıst ekonomilerıni kurmuş ve emperyalist ilış kilere de buyük ölçüde geçmiş bu Batı toplumlarında, Birinci Dünya Savaşı sonrası, demokratik rejımin benimsenmesınde önemli bir donem olmuşa benzıyor. özellıkle Birinci Dünya Savaşında yaygınlaşan ve işçi sınıfı hareketlerıni de etkısi altına alan aşırı milliyetçi ruh yükselışi hesaba katılırsa, ezilen kıtlelerden gelen demokratik talepler görece kolay bir bıçimde nötralize edılebilirdi. Bu arada, bütun kompozisyonu değiştiren olayın 1917 Sovyet devrımı olduğu kanısındayım. Yeni modelin, savaştan türlü yılgınlık ve gerginlikle çıkmış kitleleri kendıne çağırma gücünü azaltmanın en güvenli yolu, onlara kendi toplumlarında daha saygıdeğer bir konum sağlamaktı. Böylece, demokratik hakların bağışlanması, talep edılmesinden daha hızlı bir seyır izledi. Elbette, o güne Kadarki tarihî gelişmesi buna elvermeyen Almanya, İtalya ve birtakım doğu Avrupa ülkelerinde egemen sınıf tepkileri bu gidişatı gerl cevirecekti. Ama Batı demokrasilerinin temeli genel olarak bu dönemde kuruldu. Ardından, «burjuva demokrasisi» denilen yönetimsel biçimin, kapitalızmin tek gerçekci yönetim tarzı olduğu fıkri işlendi. En cok da, demokrasiye razı olmak zorunda kaldıktan sonra, bunu kendi doğal «erdemı» gibi satmaya çalışan Batılı burjuvazi tarafından. Bu kampanyanın başarısı hâlâ, hatta devrimciler arasında bile yaşanıyor. Batı bur juva toplumlarını sui generiş (doğuştan) demokratik, dolayısıyla farklı ve taklit edilmeyecek bir model sayıp, kendi topiumumuza baktığımızda da demokratikleştirilmesi imkânsız, bir yapı görüyoruz. Sanki, Cartist hareketi ezmeye çalışan ondokuzuncu yüzyıl İngilteresi demokrasiye bizim şimdlki durumumuzdan daha yakınmış gibl. özün kısası. bir yönetim bicimi olarak demokrasi, kapitalızmin ve buriuva düzeninin yapısal bir uzantısı, o mantığın doğai bir parcası gibl görünmüyor. Dolaylı bir anlamda düşünülebilir: burjuva düzeninin mantığı bir işçi sınıfı yaratmak zorunda olduğu. bu işçi sınıfı da İnsan olarak varolabilmek için birtakım somut mücadelelere zorunlu olarak gireceği icin, burjuva ekonomik düzeninin ürettiği sınıflar arasında. demokratik dengeleşmelere yol açacak gerginlik ve catışmalar olacaktır. Ancak bu buriuvazl açısından bir nimet değil. sadece, katlanılması zorunlu olan bir belâdır. Gene de, tkapitallzm» ve tdemokrasi» arasında yapılmış ve ne yazık kl geniş kesimlere yutturulmuş özdeşleme, sistemin yeniden üretiminde olumlu bir işlev görmektedir. Kapitalizmın kaçınılmaz dinamiğinde gerçek sorunların karara bağlandığı hiyerarşiler sürekli egemenlik alanlarını kaydırarak, başka paravanalar arkasına saklayarak kitlelerin mücadele hedeflerinde sürekli bulanıklıklar yaratabilmektedirler. Ve gectiğimiz otuz kırk yıllık yakın tarih boyunca, sınırları belli biçimlerde çizilmiş «demokrasi»leri ile, kapltalist üretim tarzının gerçek hiyerarşilerl arasında etkili ve belirleyici perde arkası ilişkileri kurabilmişlerdir. Özet olarak, burjuva sınıfı ile demokratik yönetim arasında zorunlu, yapısal ve mantıkî bir bağ yoktur aynı burjuva sınıfının sıkıya geldiğinde bonapartizme, askerî diktatörlüğe veya faşizme de başvurması, burjuvazi ile demokrasi arasmdaki bağın raslantısai niteliğlnl kanıtlar. Açık soylemek gerekirse, «burjuva demokrasisi» denilen olay Içinde burjuvazinin oynadığı rol. temelde ezilen sınıfların zorladığı ve uğruna yiğitçe mücadelelere girdiği demokrasiyl, statüko içindeki ağırlık ve güçlerine dayanarak, kendi çıkar dbğrultularında sınırlamış olmalarıdır. Yerine göre çift meclisler, yerine göre meclise seçilmekte sınırlama getirmeler, yerine göre kapitaüzm önçesi toplumsal ilişkilerden politik baskı olarak yararlanmalar biciminde. Ancak. sanırım şu da bir olgu ki, özellikle İkinci Dünya Savaşından bu yana, kapitalist üretim tarzı, burjuva sınıfı ve demokratik yönetim arasında oldukça uyumlu bir denge kuruldu. Bu uyum, demokrasinin burjuva sınıfının zorunlu bir uzantısı olduğu ve kapitalizmle demokrasi arasında organik bir bağ olduğu mitlnl güçlendirmiştir. Bunun bir başka sonucu da, Batı demokrasilerini, başka toplumların erişemeyeceği, türsel olarak farklı toplumlar gibl görmektir. Oysa demokrasi bir tanrı vergisi değil bir mücadele sonucudur. undan boyle, aralarında «haik dukkanlarının da» bulunduğu bırcok kucük işletme özel sek tore devredllecektır. Bu arada, Güney Afrıka'dakı. Svvazıland'dakı, Zimbabvve'deki Mozambıklıler'den, ülkelenne geri donerek, mağaza, lokanta vb işleri yurutmek ısteklerını kapsayan 10 bın baş vuru mektubu gelmıştır Mozambik Devlet Başka nı. sosyalist ılkelere bağlı kalmaya zorunlu olduk larını ancak, devletin özel tıcaretı, özel tarımı ^e ozel sanayij gelıştırecek koşulları yaratacağını kay detmekte. ozel sektorün, ülke ekonomisinın gelış mesinde önemli DT rol oynayacağını belirtmekts dir. Mozambık'ın Sosyalist Devlet Başkanı, halk dukkanlarının başorısızlığını vurgulamış, buna karşılık yöre halkı tarafından yönetilen tüketim kooperatiflerinin aksine, cok başarılı calıştığını ve bu kooperatiflerin üstlendiği ürünün dağıtılma sı Işleminde aksaklıkların pek görülmediğıni be lirtmiştir. Talep fazla olduğu için üretimın yeter siz kaldığını, bunun da kıtlığa yol açabileceğıni vurgulayan Machel, tüketim kooperatıflerine üye olan kışilerin elinde vesika bulunduğu icın. b j örgütlerde eşit üleşimin ve tüketimin vorolduğu nu belirtmiştir. Samora Machel kooperatiflerde kurulan bu üretim tüketim dengesinin tum halk kesıminde de kurulması icin vesıka sıste mınin yaygınlaştırılacağını da yurttaşlarına duyurmuştur. Yapı'acak köklü değişikliklerden bl ri de üretimin artırılması icin çifçilere ödenen paranın yükseltilmesi olacaktır. VÂLERY GÎSCARD D'ESTAİNG İngiltere ile Fransa arasında, Topluluk bütçesine yapılacak katkılar konusunda çıkan anlaşmazlığın son derece ciddî ve tehlikeli olduğu ve AET'nin dağılmasına bile yol açabileceği görüşü yaygınlaşıyor. vrupa Ekonomik Topluluğu için teh lıke çanları çalmakta ve İngiltere ile Fransa arasında başlayan ve giderek sertleşen sürtüşmenin Topluluğun da ğılmasına bile yol açabıleceğı endişesi yaygıniaşmaktadır. Anlaşmazlıgın nedeni, İngiltere'nln AET bütçesine yapmakta olduğu katkıyı: «dığer zengin üyelerın cıkarları doğrultusunda kul'anıldığı» gerekçesiyle azaltmak isîemesıdır İngiltere bugün ıcin AET bütçesine toplam 1 mılyar 200 mılyon dolar tutarında katkıda bulunmaktadır. Ancak, Margaret Ihatcher Hukumeti bunu yan yarıya düşürmekte kararlı gozükmekte, Fransa ıse konuyu değil onaylamak, tartışmaya bile yanaşmak ıstememektedır. İngıltere'nın dıretmekteki dayanağı. ülke icmde yaşanan yuksek enflasyon ve ışsızlikten kaynaklanmaktadır. AET nın tarım polıtıkasını öteden beri «tutarsız» bulan Londra, şimdi kesinlikle karşı koymaya kararlı gözükmektedır. Buna karşılık Fransa, yaklaşan başkanlık seçımlerının polıtık ölçüm ve kaygılarıyla, oncekı hafta ıçinde yaptığı bir açıklamayla, mart sonunda İtalya'da yapılacak olan AET Doruğunda konunun gündeme getırılmesıne bile karşı çıkacağını vurgulamıştır. Bu gelışmelerm ışığında, AET Bakan lar Konseyı'nın bu donemki başkanı İtal ya, doruğu nısan sonlarına erteleme kararını açıklamakta du^aksamomıştır. Zaten bır hukumet bunalımı yuşamakta olan İtalya'nın bu kararı Londra'da sert tepkilere yol açarken, Parıs'te genellikle olumlu olarak nitelendirılmektedir. Öte yandan, Topluluğun geleoeğınden endışelı olan Federal Almanya'da kazanılan bu süre içinde İngiltere ile Fransa arasında bır uzlaşma sağlanabileoeğl umuduyla, İtalya'nın kararını olumlu kar şılamıştır. Ancak. AET uzmanları, kazanılan surenin Londra Parıs uzlaşmasına yetmeyeceğıni açıkça belirtmekte ve*. «AET kurulduğundan bu yana en buyuk bunalımını yaşamakta ve belki de dağılmak tehlikesıyle yuzyüze bulunmaktadır» demektedirler. (Dış Haberier Servisi) A E konomik değişikliklerin nedenl olarak son iki ayda ortaya atılan «yolsuzluk, ihmalkârlık, ba şarısızlık» iddialarını gösteren Machel, Kongo'da, Şili'de, ve Angola'daki devrim düşmanlarının Mozambik'e de sızdığını belirtmiştir. (Dış Haberier Servisi) Kuveyt kadını, komşu Arap ülkelerindeki hemcînslenni kıskandıracak kadar modern bir yaşam sürüyor KUVEYT, (a a) Basra Körfezl ülkeleri arasında en eski petrol üreticisi olan Kuveyt'te kadınlar, ahşılmışın aksine son yıllarda oldukça modern bir yaşam sürdürmektedırler. Batı modasını son şekliyle takip eden Kuveyt kadınını otomobilini kullanırken, arkadaşları ile birlikte öğle yemeği yerken ya da butiklerde alış verış yaparken. görmek olağandır. Kuveyt kadını, bu modern yaşamın yanısıra evlilik, boşanma ve oy hakkı tanınması icin yoğun bir kampanya da sürdurmektedir. Batının gözünde Kuveyt kadını artık Basra Körfezi ülkelerinde yaşayan dığer zengin Arap komşularını çok geride bırakmıştır. Suudî Arabistan, Katar ve Bırleşık Arap Emirlıklerınds halen kadın akraba ya da doktorların dışında evde oturmaya zorlanmakta ve sokağa çıktığı vakıt de peçesini takmak zorundadır. Kuveyt kadını ise bu yaşamın aksine kadınların yapabileceği işlerde çalışmakta, örneğin öğretmenlik, ya da hastabakıcılık yapabilmektedir. Kuveyt Eğitlm Bakanlığı Müsteşarlık görevlnl bugün bir kadın yürütmektedir. Planlama Bakanlığının bir şube başkanı da yine bir kadındır. öte yandan, Suudl Arabistan'da kadınların otomobil kullanması ya da erkeklerin çalıştığı bir işyerinde görev yapması kesinlikle yasakken, Kuveyt'te kadın sekreterlik, kâtiplik ve buna benzer işlerde çalışabilmektedir. Kuveyt'in yönetlcilerl 4 yıl askıda kalan parlamenter demokrasiyi yeniden kurmayı düşünmek tedirler. Böylece Kuveyt kadını yakın bir tarihte oy kullanma hakkını da elde edebilecektir. Bu aradb, kadınlar derneğl. evlilik, boşanma gibl yasalarda bazı değişiklikler yapılması için yoğun bir kampanyaya girişmiş. hatta Kuveyt Emirinden boşanma müracaatları ile ilgilenen Adalet Bakahlığı Komisyonuna bir kadının atanmasını lstemişlerdir. Derneğin Başkanı Bayan Kataami, îslâm Kanunları gereğince. 4 kadınla evlenme işlemine sert tepki göstermekte ve kutsal kitabın bir erkeğe, her ikisini de eşit davranması halinde iki kadınla evlenebilmesine Izin verdiğini hatırlatmaktadır. Kadınların diğer bir sorunu da kendi seçımi ile evlenememesidir. Kuveytli kadın yabancı bir erkekle evlenerek «sosyal gunah» işlemiş olmakta ve tüm vatandaşlık haklarından yoksun edılmektedir. Bayan Kataami. bunun değişmesi gerektiğinl çünkü Kuveyt erkeğinin yabancı bir kadınla evlenebildiğini söylemektedir. S Federal Almanya'da artıkların yeniden ürüne dönüştürüîmesi, giderek gelişen bir sanayi haline geldi HAMBURG, (ANKA • DPA) Federa! Almanya'da. sanayi artıkları ile çöplerin yeniden «üretilmesi»nin. ekonomıde ağırlığı giderek artan bir dal haline geldiği bıldirilmektedir. Bu arada ürün israfını onlemek için sonayı kuruluşlarında yeniden kullanılabilecek dayanıklılıkta ambalajar kullanmaya başlandıkları, örneğin, sütun plastik ya da karton kutular yerine cam şışeler Içinde pazar lanması yöntemıne yeniden dönüldüğü belirtilmok tedir. Aynı zamanda çevre kirlenmesi sorunlarını da azaltan «artiKİarın yeniden değerlendirilmesı» hammaddelerın israfını önlediği gıbi, gerektirdıği özel tesislerle yeni iş sahaları yaratılmasına da yardımcı olmaktadır Bu konuda yapılan bir araştırmamn sonuçlarına göre, her yıl 200 mil* yon ton artık, yeni ürünlere dönüştürülmekte. bu tutarın yaklaşık dörtte bırinı evlerden toplanan çöpler oluşturmaktadır. Hammaddelerini çöplerden sağlayan şirkötlerin sayısında da artma görüldüğü, örneğin bazı ışadamlarının sabun yapımında kullanılmak üzere evlerde kullanıian yanmış yemeklik yağları. eski motor yağlarını toplamak üzere ilan verdiklerl belirtılmektedir. Bu arada eski otomobil lastiklerinin Izolasyon maddesi ya da taban örtüsü olarak değerlendirildiği belirtilmektedir. Brezilya'da motorin yapimmda kullanılabilecek hidrokarbon bakımından zengin bir ağaç bulundu RİO DE JANEİRO, (ANKA DPA) Brezilyada Amazon ormanlarında. gelecekte motirin yapımında kullanılabilecek hidrokarbon bakımından zengin bir ağaç bulunduğu bıldirilmektedir. Birleşmfş Milletler cevre koruma uzmanları tarafından Amazonlardaki tropikal ormanlarda bulunan ağacın incelendiğinl acıklayan Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) yöneticisi Mustafa Toba, tropikal ormanlardan sağlanan yeni organik maddelerin üreticilerin hizmetine sunuldu ğunu söyiemiştir. Billm adamlarının motirin yapımında kullanılablleceğlnl öne sürdüklerl ağacın «pytho» rrtaddelerl Ihtiva ettiği bellrtilmektedir. YARIN: Irkçılık
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle