26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ONİKt CUMHURÎYET 7 ŞUBAT 1980 AFGANİSTAN: MOSKOVA'NIN GÖRÜŞÜ oshington'da bazı cevrelerde ABD Sovyet gerginlığinin fAfganistan olaylarından» ya da İran'daki gelişmelerden kaynaklandığı ilerl sürülmektedır. Bu iddiaiar da belkj bir ölcüde gercek payı vardır. Ama bunlar bunalımın nedenl değil, sonuçlarıdır. Gercek nedenler ABD'de bazı senatörlerin, bukümet üye'erınin ve Başkon Carter'ın davranışlarında yatmaktadır. W 1970'lerin başlorında Amerikan vo Sovyet lıderleri, arala rındaki ilişkileri mantıksal temellere oturtmayı başormışlardı. İki taraf da, detant ve barışın, her iki ulkeye de yarar!! olacağı konusunda anlaş mışlardır. Sovyetler Birliği detant llkeleri doğrultusundo ken dine düşeni yapmak için her çobayı harcamıştrr. Leonid Zamyatın EONİD ZAMYATİN (57), SOVYETLER BİRLİĞİ DEVLET BAŞKANI LEONİD BREJNEV'İN DIŞ POLİTİKA DANIŞMANLARINDAN 0LUP, AYNI ZAMANDA MERKEZ KOMİTESİ ÜYESİDİR. ZAMYATİN'İN «NEWSWEEK» DERGİSİNE AFGANİSTAN OLAYLARI VE ABD SOVYET GERGİNLİĞÎNE İLİŞKİN YAZDIĞI YAZININ ÖZETİNI OKURLARIMIZA SUNUYORüZ. L Yoksa, Başkan Carter 2. Dünya Savaşında 20 milyon insan kaybeden Sovyetler Birliği'nin artık kendine yönelik tehditlere aldırış etmediğlni ml sanıyor? Kuvvet politikası ABD, kuvvet politikası gütmekle, değişiklik rüzgârlarını zorla önlemeye calışmoktadır. işte ABD Sovyet gerginliği mn asıl nedenı budur. ABD bir süredır. Sovyetler'le Işbirlıği ilkesıni terketrriştır. örneğin Ortodoğu'da, Washıngton, Moskova'yı devre dışı bırakarak bölgede ayrı barış anlaşmalarına yönelmiştır. Bu olgu da barışı scğlayamamış'ır. ABD aynı tutuma ekonomık alanda da gırmıştir. Ama Sovyeîler, Carter'ın işbırliğı olmadan da ekonomık sorunlarım cözebilır. Bizım ekonomimiz 60 yıldır kendi kendine yeterli djzeyde işlemektedır. Kanıma göre Carter, !çteki bir dizi sorununu cözmek icin Sovyetler'e karşı son kampanyayı başlatmıştır. Bu sorun lar yalnızca Amerika'dakl secim kampanyası değildir. SeCim kampanyasının başlamasın dan cok önce Carter ve yakınlannın milıtarist tutumları ortaya cıkmıştı. Carter'ın Cin'e yaklaşması, NATO'yu silahlanmaya tesvik etmesi, Batı Avrupa'ya Pershıng ve Cruise fü zeleri koyma önerisi bu militarıst tutumun örnekleridir. Ya Carter'ın Viyana"da verdıği söz? Carter Viyana'da SALT 2'yi imzalar imzalomoz savunma gı derlenni artırmaya başladı. Son avlarda ise, bunalım üzerine bunalım ycrattı. Örneğin gecen yı! eylulde Kuba'da Sovyet askerlerj sorununu ortaya attı; sonra Kuzey Yemen krızini yarattı; Vıetnamlı göcmenler konusunda kıyameti kopardı. İran bunalımı ve en sonra da Afganistan'ı bahane ederek soğuk savaşı başlattı. Eğer Af ganıstan olmasaydı, Carter baş ka bir bunalım yaratacaktı. Cünkü icerde işlerini yola koy mak icin dışarıda bunalıma gereksinmesi var. ANKARA... ANKARA... ANKA.. Delisaraylıların Yası Olmaz Müşerref HEKİMOĞLU eçen akşam «Oyle Bir Nevcivan adh oyunu seyrettik Küçuk Tiyatro'da. Muhsin ErtuğruJ Odülünü kazanan oyun; yazan Nezihe Axaz sevdiğim bir kişi, fakülte yıllarına kadar uzanıyor dost> luğumuz, vaktıyle bizim yokuşu da birlikte tırmandık. Tiyatroya girişte karşılaşınca eski anılara dönduk, oyunu da yanyana seyrettik. Onümüzdeki eski ve yerü Kültur Bakanlan Rıfkı Damşman. Avni Akyol ve Tevfilc Koraltan, yalnız CHP'li Ahmet Taner Kışlah yok. Avni Akyol'u başka bir sevgiyle selamlıyor başkentliler. Bakanhk çizgısı haylı değişikü garçekten. Sanatcüarla iyı bir diyalog kurmuştu. sanat olaylarına bakış açısı çok geniş olmasa da sağduyusu ağır basıyordu. Adalet Partisi Genel Başkanı Demırel, Avni Akyol dururken Tevfik Koraltan'ı neden seçtı, diye soranlaı var. Başta Emin Bilgiç, Kultur Bakanlığında MHP'liler kadrolaşsın diye mi? Oysa olaylar da gösteriyor, böyle ödünler MHP'nin Demirel hıikümetini desteklemesine yeter gorunmuyor. Türkeş'in son konuşmaları da bu gerçeği kanıthyor değil mı? G Dayamşma içinde Evet, Sovyetler Birüği ulusal ve sosyal kurtuluş savaşımı ve ren halktarla dayanışma icındedir ve bunu ınkâr etmıyoruz. Ama dünyadaki cürünruş rejimlerln coğu da Sovyetler'in cobaları i!e yıkıimıyor. Orneğin iran ve Afganistan dsvrimlerl ulusal kökenlerden kay naklanmaktadır. VVashington'un yaptığı gıb! bu gelışmeleri «Moskova'nm oyunu» şeklınde gostermeye ça lışmak, gerçeklerı saptırmaktır. Kendi kendinıze şu soruyu sorun: Eğer Moskova, Sovyet ler Bırlığı'ni dünyanın en guc lu askerı devleti yopmaya yo nelik beş yıllık bir s'lahlanmo programı ıle ortaya ctılsa, VVas hıngton ne yapardı7 Ya da, Sovyetler B.rlıği aske ri üslerle ABD'yı kuşotmaya kalksaydı, Washington yönetıcileri bu olguya ne tepki göstenrlerdi? DÖNEMECTE İKİ LİDER 5 SADUN TANJU DEMİREL ECEVİT Afganistan'a silâh 18 aydır Afganistan'a Pakistan'dan sılah gidiyordu. CIA, Pa kıstan'da karşı devrimcıleri eğıtıyordu. 18 aydır Afganistan'da bu yuzden kan gövdeyi götüruyordu. Afgan liderleri bu du rumda Sovyetler Birlığı'nden yardım ıstedı. Bız de yardım et tik. Cünkü Afganistan bizım güney komşumuzdur ve onun güvenliği bizim güvenliğimiz ocısından da önemlidır. Oysa ABD, Afganistan'dan bınlerce kilometre uzaktadır. (DIŞ HABERLER SERVİSİ) B ir Slcilyalı ana gibi, buyuyen çocuğunu Intikam alma duygularıyla besleme geleneği vardır bızım polıtikamızda. Acıyı dındirme, yarayı tedavi etme, unutma, bağışlama yoktur. Zamanı gelince, en ünlü, en üst düzeyaen politikacılarımız bile, yüreği yanık aşiret kadınları glbı, «kanını yerde komayacağızı diye bağırıp, dövünürler. Gecen yılın Anayasa Bayramı gunünde, Ecevit'le Demirel, bir kan aavasının tarafları gibi konuşuyorlardı. Ecevlt ttarihsel bir aşamadır» derken, Demirel tasılmış hapishanelerde çürütülmüş millet cocuklarının ıstırabına sevinme günü mü bu?..» diye soruyordu. Böyle duygular ve düşunceler insana hüzün vermektedir.. Böylesine ayrılıkla rı tedavi etmek, lylleştirmek, kendılığmaen olacak şeyler gibi görünmemektedir. Bayram ve matem 1960 Ihtilölinın arkasından gelen yılların en az dörtte üçünde Demirel'in varlığı ve ağırlığı olduğu tartışılamaz.. Yani, son 1920 yılın politikalarında buyük etkenllğı bulunan 'ider, Demirel'dir. Demirel, kendisıni, 27 Mayısın slyasal kurbanlarının kan güdücüsu glbl görmekte ve göstermektedir. 1960' dan öncesi, on yıllık bir iktidardır. Demek kl, on yı hn Iktidarının mirascıiarının, bugün yaklaşık 25 yıllık bir politlk geçmişleri vardır ve bu, bizım 30 yıllık demokratik hayatımızın neredeyse tümünü kapsayacaktır.. yleyse, Demirel'in gecen Anayasa ve Ozgurluk Bayramında soyledığı şu sozlerin na sıl gerçeklerl kapsadığını araştırabiliriz... Demirel. basına şunlan söylüyor: «27 Mayıs Bayramı kaldırılmalıdır. 27 Mayısın neden bayram olduğu, daha doğrusu 27 Mayıs Bay ramı ıle neyın kutiandığmı bhmiyorum. Gerçi Anayasa ve Hurriyet bayramıdır ama, boyle bir bayram yapılacaksa, başka bir günde yapılırdı. niye 27 Mayısta yapılıyor, onu hic bir zaman anlıyamamışımdır.. Türkiyede huzur istiyorsanız. 27 Mayıs İhtılâlınin açtığı yaraların kapanması lâzım. 27 Mayıs Anayasasının başında ikilik vardır. 27 Mayıstan sonra yapılan Anayasanın İçinde, demokratik sıstemi, hür seçilmiş kurumlardan meclıslerden müte şekkil sisteml karma sisteme çeviren ve böylece mılli iradeye matuf kayda gecen bir durum vardır. Millet iradesı ıle temsili sistemin büyük müessesesi olan parlamentonun iradesini ters hale getıre bilecek bu duruma mutlaka çare bulunmaııdır. 27 Mayıs bayramı kaldırılmalıdır. Çünkü 27 Mayıs bir ihtilâl günüdiir.. ihtılâller milletin büyük coğunluğu tarafından tasvip görme*. Nitekim bu anayasaya dört milyona yakıo vatandaşımız hayır demiştır.. On ların hayır dediği bir Anayasanın bayramını yapmak ve milletin büyük çoğunluğunu iztiraba gark eden bir hadisenin bayramını yapmak; bu hadisenin sonunda asılmış, hapishanelere götürülmüş mem leket cocuklarının iztırabına hergun sevinmeye de vam etmek gibi bir durumdur. 27 Mayıs Bayramt, Türk milletinın birliği icin kaldırılmalıdır. 27 Mayıs Anayasa ve Hurriyet Bayramı yapılacaksa işte Cumhuriyet Bayramı yapıyoruz. o zaman yapılır. Milletin bir kısmının derinden üzüldüğü bir güne bayram getirıp koymak, yarayı kanatmaktan başka bir şey değildır. Türkiye'nin bu kadar birliğe ihtiyacı olduğu bir dönemde eski yaraları kanatıp durmakta manâ yoktur.. Siyasi hadıseler gününde baş kadır, yıllar sonra başkadır. Elemler ve kederleri yaşatmakta manâ yok. Sevincler yosatılmalıdır..> Dünyanın en pahalı kentinin Londra olduğu açıklandı • ŞUNDAY TİMES'A GÖRE İNGİLİZ BAŞKENTINDE BİR CİFTİN BİR GÜN İCİN HARCAYACAĞI PARA TÜRK ÜRASIYLA 20.800 LİRAYI AŞIYOR. Ö (Dış Hoberler Servisi) İn gıltere'nın başkentl Londra'nın şimdılerde dünyanın en pahalı kenti olduğu acıklanmıştır. Fransız Le Matin Gazetesınde, İngıliz Fınancıol Times gazetesınce yapılan bir araştırmaya dayanarak yayınlanan yazıda, bir ışadamının, Londra'da gecıreceğı uc gun icin harcayacağı paranın Pekin'de gecıreceğınden 4 kat daha fazla olduğu belirtilmektedir. Financıal Times. ölcek olarak, bir otelde üc gece kalmayı, 2 akşam yemeğıni birinci sınıf, bir akşam yemeğini de orta sınıf bir lokantada ye meyı, 3 şışe şarap ıcmeyi, 1 normal iki de ayaküstu kahvaitı yapmayı, taksiyle 5 kılömetre yapmayı ve 5 şışe viskl tüketmeyı almaktadır. Listede, 1976'do 38'incl, gecen yıl 11'inci. bu yıl da birinci sırayı alan Londra'ya endeks rakamı olarak 10O verilmiştir. İkinciliği 97 endeks rakamıyla Suudi Arabistan'ın Cidde kenti almıştır. Yalnız Cidde icin olçek olarok 5 şışe viskl yerine 5 bordak portakal suyu alınmıştır. Ücüncü sırada ise Fransa'nm başkenti Paris bulunmaktadır (97), dördüncü Frankîurt (91), beşincı Brüksel (90), BAE'nın başkenti Abu Dabi (90) ve dığer kenti Dubai (88) altıncı ve yedinci sıradadırlar. 1979'un en pahalı kenti olan Tokyo ise bu yıl dokuzuncu du rumdodır. Tokyo'da üc gün gecırmek icin bir kışinin harcayacağı para 48 Sterlindir (yaklaşık 7640 TL.)dır, onuncu durumdaki kent Moskova'dır (84). Kuveyt (79) 14'üncü, New York (76) 15'inci, Houston (69) 19'uncu, Chicago (65) 23'üncü, Los Angeles (57) 24'üncu, Roma (50) 41'inci, Budapeşte (42'nci), Karaşi (49) 44'üncüdür. En ucuz kent ise 25 endeks ra kamlı Cin Halk Cumhuriyeti'nin başkenti Pekin'dir. Bir başka ingillz gazetesî Sunday Times ise kendi yaptığı araştırmayı yayınlarrıştır. Sunday Times'a göre bir cift Londra'da günde 130 Sterlinden fazla para harcamaktadır (yoklaşık 20 bin 800 TL). Sunday Times. harcamaları şöyle dağıtmıştır: Otel 60 Sterling (kahvaltı dahil), ünlü Harrods süpermarketinde bayanın saç taraması 10 Sterling, ünlü Simpson restoranında bir öğle yemeğl 25 Sterling (şarap dahil), tiyatro 9 Sterling. Çin lokantasında akşam yemeği 11 Sterling. artı taksi parası vo diğer ufak giderler, SUNDAY TİMES Cuneyt Gökçerın Genel Müdurlüğe dönüşünden de hoşlanmamış bu çevreler. Ben de hoşlanmadım ama başka gerekçelerle. Oysa tiyatro kulisınde Gökçer'i savunanlar var. Gökçer gelmeseydi Semih Sergen, ya da Ilyas Avcı Genel Müdür adayıydu Devlet Tiyatrolan nereye giderdi o zaman diye scruyorlar? ... Semih Sergen, ya da Ilyas Avcı, çağnşımîar yapıyor sanat çevrelerinde, Gökçer'in yuvaya dönüşu de hancı ve yolcu ilişkileri dogrultusunda yorumlanıyor. Gokçer, Devlet T.yatrosunun kırk yıllık hancısı gerçekten. Bende asıl yargıyı zaman ve olaylar verecek bu konuda. Cüneyt Gokçer Türkiye'nin en uzun sureli (yırmiıkı yıl) Genel Müdüru, ondokuz bakan ıle birlikte çalışsa. belli bir yonetim birikimi olsa da, Musteşar Emın Bılgıç'in elçabukluğu ıle oluşturulan Edebi Kurul ile bağdaşması ÇOK kolay görünmüyor. Perde açılınca Sarı Konak'ın öykusünü izlemeye koyulduk. Bir keser vuruşuyla yıkılacak gibi eski bir konak kahntısı bu. Sayısı gıderek azalıyur bu konakların. Bugunku yaşam koşullan (konut sorununun çözümunu başka boyutlara ulaştırdı ama) tüm konakları yıkmak da ters bir olay doğrusu. Yakın bir gelecekte eski Türk evlennı. bir döneme damgasını vurmuş. bir yaşam biçımı oluşturmuş Turk rrumarlarını tanımak ıçın Bulgaristan'a, ya da Yugoslavya'ya gıtmek zorunda kalacak genç mimarlarımız? Geçen akşam Sarı Konak'ın otesinde, sonbaharda Fılibe'de gezdiğim eski evler canlandı gozumde. Filibe Beledıyesi o eski mahalleyi onarmış, eski evler yeni yaşama kavuşmuşlar, kımi Yazarlar Birliğme. kımi ressamlara verilmiş, orada buluşuyor, konuklarmı ağırlıyorlar. bahçelennde yontu sergileri seyrettim, odalannda Bulgar ressamların renklerini, geniş sofalarında kurulan sofralarında geleneksel Balkan mutfağının yemeklerini yedim, Unlu Bulgar yazan Haykov'un altmışıncı yıldönümu de bu eski evlerden birinde kutlandı o günlerde. Komşumuz Bulgaristan, eski evleri onarma ve değerlendırme yolunda da bizi geçmlş doğrusu... Gecende Ankara Belediye Başkanı Ali uinçer ile de konuştuk bu sorunu. Eski Ankara evleri de kayboluyor giderek, birkaç bağ evi, kalede bir sokak onarılamaz mı. diye sordum? Genç Başkan ve arkadaşlan böyle bir çalışmaya yöneldıklerinı soyledıler Başkent belediyecilerıyle yaptığımız söyleşılerde her zaman umutla dolar gonlum. Genç beledıyecılerin başka bir tutkusu var, hükümetlerden ılgı görmeseler de çalışrna hızlan gerilemiyor. Belediye hükumet ilışkilennde de ilginç bir gelişme var bugun. Buyük kentlerın CHP'Li beledıyecüeri. Demirel hükümetıyle. Ecevit hukumetinden daha yogun bir diyalog kurdular nerdeyse!.. Belki de duydunuz, AP Genel BaşKanı Demirel'in İsîanbul Belediye Başkanıyla llorte başladığı söyleniyor. Bir olay ilgmç gerçekten. Kotıl. Başbakan ile goruşmek uzere Istanbul'dan özeı kaleme telefon ediyor. Kemal Gucuyener ds ısteği Demırele aktarıyor. Demirel'in yanıtı dikkate değer!... İstanbul Belediye Başkanı Turkıye'nın en büyük kentinin sorunlarını goruşmek için istediği zaman Başbakanı görur... Kotil geliyor, hiç beklemeden Başbakanı göruyor. yanında Devlet Bakanı Ekrem Ceyhun, masada istanbul sorunlan. gereken komutlar telefonla veriliyor. Bu olayı duyanlar soruyorlar. CHP iktidan donemınde büyuk kentlerın CHP'li belediyelerine ılgısız davranmak partiye ne yarar sagladı? 14 ekim seçimlerinde istanbul sonuçlannın bu ılgisizligin faturası olduğunu öne surenler var. Pekiyi Demırel'in ilgisini nasıl yorumlamalı, CHP yönetıcileriyle belediye yöneücileri arasında esen soğuk rüzgan kamçılamak amacından söz edenlere AP'liler şöyle yanıt veriyor; Bu ilgi bizim büyük kentlerin sorunlanna bakış açımızı gosterir; yöneticilerin rozetiyle halkı cezaiandırmayacagız, dolaylı olarak biz kazanacagız! Son zamlardan sonra bu sözler havada kalıyor biraz, herneyse biz sahneye donelim, Nezihe Araz'ın Sarı Konağmdan da kimler gelmiş, kimler geçmiş şimdiye kadar. Yalnız Rayakan Hanım geçmemiş, salmcaklı koltuğunda hâlâ dımdik oturuyor. geçmişe de, geleceğe de sevgiyle bakıyor. Gülümsüyor, Ittihatçüardan söz ediyor, kurtuluş savaşçılanndan. Dansediyor, şarkılar söylüyor, dünden bugune köprüler kuruyor, yarına umutla bakmak istiyor. Sarı Konak'm bir odasına sıgınan delikaniının gizini öğrenince şaşırmıyor. Tersine bu anarşist gencin yaşam sevgisini ve umudunu yitiren. soğuyan gönlünü de ısıtıveriyor. Çocukluğumuzda çok tanıdık bu tür delisaraylılan. Lisede bir edebıyat öğretmenimi, ünlü bir ressamımızı delisarayhlıkta güzel boyutlara ulaşmış kadınlar olarak saygıyla selamlarım, her zaman. Oyundaki Rayakan Hanım gibi. bir konak yaşamının geleneklerine karşı çıkar bu delisaraylılar. Toplumun kalıplaşmış kurallanna aldırmazlar, dedıkoduya boşverirler. Sıcacık yureklerinde tüm kalıplar eriyiverir. Biz onlan renkli, abartmalı, parlak giysileriyle tanınz çoğu kez, oysa asıl parıltılan, gercek kişilikleri bu giysilerin otesinde, görüntüye değil. öze dönük yaşamlarındadır. Sevgiyle yaşar, sevgiden kaynaklanırlar, tüm eylemlerinde. Perde araaında Atilla Sav, eski Atina Büyukelçimiz Kâmran Gürün ve eşi, Rayakan Hanımın yaşını hesaphyorlardı. Yüze yakın olmalı. diyordu görenler. Nezihe Araz ise şöyle dedi: • Yaşı yok. Bu sözden çok hoşlandım. Doğru, delisaraylılar nn yaşı olmaz. Her yıl yeniden doğarlar. her olayı sevgiyle yaşarlar, nice yıldızlar güneşler parlaı gözlerinde, bihnediklerini öğrenmeye çalışırlar. tanımadıklarını anlamaya, yaşam ağaçlan her zaman renkli, her zaman çıçekli, tomurcuklar her zaman patlamaya hazır... Sevgili dostum Ilhan Selçuk'un deyüniyle yaş alırlar, ama yaşlanmazlar hiç bir zaman. Tersine yıllara, takvimlere meydan okurlar. Herşeyin çürüdügü. kökuştuğu bir düzende, umutlann korkuya ve kuşkuya dönüştüğü dönemlerde delisaraylılara çok gereksinim var doğrusu... ~r )w DEMİREL, ANAYASAYA HAYIR DİYENLERİN; ECEVİT, EVET DİYENLERİN LİDERÎYMİŞ GİBÎ DAVRANIYOR Intikamcıyı kışkırtmak Politikada kan güdücülük D emek ki. 27 Mayıstan sonra da hep Iktıdarda kaımak siyasal bir üzüntüyü gidermeğe yetmemektedir. 27 Mayısta 4 milyona yakın insan «hayırda hayır vardır» propagandasıyla Anayasaya thayır» demışlerse, 6 milyondan tazla vatandaş da «evet» demişlerdir. Demirel'in çoğunluk anlayışı doğrusu çok ılgi cekicıdlr. Sonra, 27 Mayıs bir kan gütme gunüyse, Cumhuriyetin iian edıldığı gün neden başka bir kan gutme gunu olmasın? O. ço< daha büyük bir ihtiiâldi. Padişahcıların, Şeriatçıiarın, hatta ittihatcıiann 29 Ekimı bir Anayasa ve Özgürlük günü olarak kutlayabileceklerini düşünmeli miydik? İhtilâller başanya ulaştıkları zaman meşrulaşırlar ve sonuçları ulusca payiaşılır. yoksa bir Isyan ve haydutluk olayı olarak damgalanırlar ve ancak o zaman kücük bir kittenin düşünce ve duygusunda gizli bir sevgi iie yaşatılırlar. Demirel'ın 27 Mayıs İcin söyledikleri, akılcı bir zemin aramadan. sadece duygusal bir tepki yaratma amacına dönük görünmektedir. Son yırmi yılda yaklaşık 17 milyon yenl nüfus katılmıştır hoyatımıza, seçmen sayısı nerdeyse bir misli büyümüştür; Demirel'in «hayır» diyen 4 milyonundan coğu ölmüş ya da böyle duygulandırmalara cevap veremiyecek kadar ihtiyarlamışlardır. Secim propagandalarında «eski demokratlar» motifinin modası gecell cok olmuştur. Öyleyse bu sözler bir gerceği vurgulamaktan cok, bir karakterl ortaya cıkarmaktadır. Demirel, politikada kan güdücülüğü benimseyen bir yapıdadır. Gecenlerda bir yabancı terör örgütünün öldürduğü diplomatımız İcin konuşurken ekanını yerde bırakmayacağız» deyiminl secişi, köylü kökenli oluşundan çok. «vondetta»cı yanını vurgulamaktadır. B lzım haikımızın «kanı kan ıle yurlar (yıkarlar)» demesı. kan güduculuğün cıkar yol olmadığını bilmesındendır. Ama nedense politıkacıiarımız bu cıkmaz yoldan Kendılerıni alamazlar. Bir «intikamcı»yı kışkırtmamak gerekır. Fanatizme varan duygusallık karşısında soğukkanlı bir akıicılıkla sonuç almak denenmelidir. Bizim politik geleneğımizde bunun tam tersi yapılır. Demirel'in bugünkü Anayasa karşısındaki çelışkill tutumu, O'nun Anayasa'yı tümüyle reddettıği ve ortadan kaldırmak istediği biciminde yorumlanırsa, ikinci bir yanlış daha yapılmış olacaktır. Oysa Ecevıt böyle bir hassasiyete pek gerek görmez. 27 Mayıs Anayasasının tarıhsel bir aşama olduğunu soyler. 27 Mayıs. tüm kesimleriyle ve Silahlı Kuvvetlerıyle özgürlükcü demokrasıye sahip çıkma ve onu geliştirme hareketidır Ecevit'in bakış açısından. Anayaso da, toplum sorunlarını özgürlükcü demokrasi kuralları içinde cözen, ekonomik kalkınmaya hakça ve sağlıklı bir gelişme anlayışı getiren ulusal bir belgedir. Huzursuzluğu Anayasa'da ve anayasal hakların genişliğ.nde görenler, O'nu ve partısıni karşılannda bulacaklardır. Öyle sözler söyler ki. bu Anayasa tam uygulandığı zaman nakalım r.e yapacaksın demeğe getlrir. Anayasa'nın tom anlamı ile Işlerlik kazanması, bütun guclükterln cşılması demektir. ıBütun gücluklenin başında kimin ol' duğunu, bu sözlerden Demirel rahatça çıkarabllik Böyle günlerde Ordu adına söylenen sözler d», ge nellikle, «27 Mayıs özgürlük ve Anayasa devrimine ordunun her zaman sahıp çıkacağı; bu Anayasa'ya dayanarak, demokratik hukuk düzeninı değiştinci, temel hak ve ozgürlukleri kısıtlayıcı eylemlerın devletin ve milletin bütunlüğü adına kırılacağı» anlamını kapsamaktadır. Böylece, siyasal kamplaşmada söylenen sözler, ordu gıbı ulusal bir gücun cnlayışına uygun ya da ters düşıiyor biçimlennde yorumlara donüşür. Yenl duygusal platformlar doğar. Oralarda yenl düşünceler üretilmeğe başlanır. Kısacası, bırbırini anlamamak konusundaki kararlılık, uziaşmanın bütün köprülerini atmakla sonuclanmaktadır. Somut politikalara özlem G ecen yılın başında, üst uste tren kazaları oldu. Ecevit iktidarı birinci yılını doldurmuş^ tu ve sanki kader. ona, topiu taşımacılıkta Demirel'in karayolu polıtikasma karşı nasıl bir politiko geliştirdiğini somut bir soruyla hatırlatmak istemişti. Tren kazaları, bizim. ekonomimizi düzeltmek icin sadece çene caldığımızı ve Işe yarar önıemler almadığımızı ortaya koyuyordu. Ekspresler carpışıyor. vagonlar dolusu yolcu öluyor ve yaralanıyor. Koskoca Demir Yolları örgütü, trenlerinden en basit ilk yardım ilac, araç ve gerecini bile bulundurmuyordu. istasyonlar, kendinl lyice kadere terk etmiş bir örgütün lackalığını yansıtıyorlardı. Kazayı haber verecek bir telefon bile bulunmuyordu. Blzzat Ulaştırma Bakanı, dikkatsizliğin ve lackalığın şahl(Arkosı 11. Sayfoda)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle