19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ÎKİ CUMHURtYET 16 ŞUBAT 1980 S KTfOAR sen ekonomfk tcorarianyte. bMsJ yoI boncı sermaye akımı, öbürü de ihracat dövtzlerini artırmo açısmckın son derece önemA sonuçlar doğuracak değişikliklerl sistem Içine yerleştirmiştir. Bazılarına göre kısa vadell. bir çoğuna göre de kısa ve uzun vodelt olmok üzere döviz sorununa çözüm getiricj önlemler diye nitelendlrilen bu kararlar, sonuc olcrak, tniteligi rve olursc olsun» Türkiye'ye döviz Ithalini ona amaç seçmiştir. Dövizlerln kaynağı ve kulkmım yerinln ulusai değerlendirim) konusunda •orular şimdlllk bir yana bırakılmış gözükmektedir. Daha yerinde bir deyişle fon sahiplert va yatınmlar açısından çekiciliği arttırmok kaydı ile tum önlemler son derece serbestliğe dayalı kararlar icino yerleştirilmeye çolışılmıştır. Yeniden merkeziyetçl bir organizasyonla, gözetme ve karora bağlama anlamında otonom ust yönetlm espirisi belki korunmak istenmiştlr ama, hangi bekleyiş içinde bulunulurso bulunulsun. sonuc. özendirme anlamında büyük ödünler verme şekllnde kendinj göstermlştir. Kararlar bu uğurda coğu kez açık bir yol gösterici belge bile olmuş ve genel idare yenl düzenlenişine. rağmen, kendlnl önemli ölçüde bir kenora çekmiştir. Asıl •ndlse de burada düğümlenmektedir. olaylar ve görüşler Döviz ve Gerisindekiler Faik Y. BAŞBUÛ mun karariardfl etken olabileceği duşünülebilir. Ne vor kl. lısans ve tescll zorunluğunun da kaldırılmış olması yanında söz konusu dairenin na8il blr denetimle ihracat dövizleri üzerinde yönlendirici rol oynayacağını saptamak cok güctür. Aslında bu noktada ihracatta tescıl zorunluluğu konusunda önemle durmak gerekir. Uluslararosr piyasa fiyatlarına uygunluğu denetiminin büyük ölçüde serbest bırakıldığı bir ekonomide, boyle bir karann ihracatı özendirme anlamınaa bazı karonlık gelişım yollarını aralaması dışında nasıl blr özendirj anlamını taşıdığı çok kapalıdır. Kuruluşlann kendi içsel dinamikleri ve uluslararası bağlontıları çerçevesinde satış fiyatı olarak belirledikleri fiyatların gerisinde, görünürdekl bu fiyatlardan önemli ölçude saptırılmış gercek fiyatlar bulunabilır ve Türkiye'y* transferi gereken dövizler önemli ölçüde azaltılabilir. öte yondan, ihracatçılor açısından düşünülen ayrıcalıklar bu noktalarda da kolmamoktadır. «Tarihi» 25 ocak günlü Resmı Gazete'den sonra 27 ocak günlü Resmi Gazete'de yayınlanan bir başka tebliğle, ihracatçılara, bir öncekl yıldo Türkiye'ye kazandırdıkları dövizleri toplomının % 5'ini ya da kırk bin dolarlık kısmını serbestce yurt dışında tutma hakkı tanımıştır. Ancak hemen belirteiim konu yoğun şekilde eleştirisi yapıldığı üzere, sait şekilsel Istismor konusu olarak düşünülmemelidir. Denilmektedir ki, bu hükümler cercevesinde ihracatçılar kırk bın doların altında kucük partiler şeklındekl ihracat karşılıklarını Türkiye dışında tutabilecekler ve sonuçta Türkiye'ye beş kuruş bile getirmeyebileceklerdir. Burada insaflı olarak Şunu belirtmek gereklr: Söz konusu edilen % 5 veya kırk bın dolardan ve bu toplam ihracat açısından bir iklll ölcüt olarak getirilmiştir. Ayrıca, hükumde «hangisi fazla ise» denilmek suretiyle bu seçeneklerin bağımlılığı açıkça vurgulanmıştır. öte yandan. hukmün anlaşılması gerektlğl şekliyle ele alınması halınde olası durumlar da şu noktalarda özetlenebilir: Birincisi esasen ihracatçılar yukando uzeugünün insanı özgür dünya görüşüne, özgür eğitim duşüncesine önem verir. Kişi özgürlüğü kadar, haklara ve yasalara saygılılığı da ön planda tutar. insanlara şekil veren, onlan blçimlendlrip topluma kazondıran eğitlmln; ulusa özgü, ulusal olması her toplumca istenilen blr olgudur. Bu olguda, toplumların kara ve ak yazgıları, düşünceleri. dünyaya açılan görüş ufukları, sevecenlikleri, içe ve dışa dönüklükleri, kendılerıni arayışları, buluşları, bllinçlenlp blr lyice kendilerine dönmelerl yer alır. Ulusal egitimle kazandırılan kl şi özgürlüğü, giderek toplumsa| özgürlüğe, toplumsal bağım sızlığa dönuşme olanağı bulur. Bu dönüşümle uluslar kendine gelir, mutlu olmanın, kalkınmanın tatlı kıvancını duyar. Sömüren klşilerin yerlni, in saniığı ve ülkelerinl seven ve koruyan ınsanlar tutar. Bu da. o ulusun ya da devletin özünde ki saygınlığı ve de duyarlılığı yaratır. Dışa boğımlılık, başkalarına özenme hastalığı ortadan kalkar. Dünyayı her yönüyle görebilen olup bitenlerl us yoiuyla değerlendiren sağlıklı ve güclü toplumlar ortaya çıkar. Böylece yurt ve dünya gerçeklerinl özümseyen klşiler. bir ay dınlar ordusu meydana getlrir. Eğltimln yüceliğlne. etklnllk derecesine inanan toplumlar, çok kısa bir dönemde bunu sag lamış ve kendilerine dönme, kendilerini bulma mutluluğuna ulaşmışlardır. Türk toplumu ise, yüzyılı aşkın zamandan be ri bu yolu bulmağa çalışmış, her ne hikmetse kendini derleyip toplayamamış, icten ve dıştan yapılan engellemeler yüzun den bir turlü düze çıkamamıştır. rtnde durduğumuz kullanım ayncalıklan cercevesinde önemli ölçude özgür bırakılmışlarken. bu ilave % 5 ya da kırk bin doların kullanım yerinin ne olacağı sorusuna yanıt vermek cok güctür. Öyle anloşılıyor ki kazanclan döviz olarak yurt dışında tutma çekiciliği uğruna bir yandan ihracatın artacağı umulurken, öte yandan ulusal kalkınma yolunda tasarruf edilemiyecek bu fonların amaçsızlığı ve yararsızlığı gözden kacmıştır. Olsa olsa bu fonlar, geleceğin belirsizliği ışığında ya yenl ikili finansmanlara konu edilmek üzere bekletilecektir ya da her şeye karşın hükmünu surdürecek olan kacakçı ve karaborsacı piyasa emrinde enflosyon kaynağı olmak Czere hükümlerinl surdürecektir. İhracat özendirilmesine ilişkin bu bölümde son bir nokta olarak ihracat la bağıntılı öncelikli ithalat işlemlerinin gümrük vergilerinin sıfıra Indirlldiğini belirterek . yetinelim. " ' Ihracatı Özendirme İlk ve kapsamlı düzenleme ihracat işlemlerlM lliskln olmak üzere getlrilmiştir. Daha oncekl karorlara göre ihracatçılara Türkiye'ye kazandırdıklan dövizin yarısını kendilerinin yo do yon sanoyilerinin Ithal gereksinimlerinde özgürce kullanabilme olanağı tanınmışken, bu olanak şimdi son derece önemli şekilde genişletilmiştir. 8/182 sayılı Bakonlar Kurulu Kararı eki ihracatın özendirilmesine ilişkin tebliğde, bu kez ihrocatlann normal olarak ihracat işlemıeriyle ilgili olarak bir seri giderleri (ambalaj v.s.) öncellkle döviz tahsisinden yarorlandırıldıklan g!bi. bu glderlerden sonra kalan dövizlerln de yüzd« 50'8tnin ylne kendi gereksinmelerinde Kullonılabileceğl belirtilmiştir. Daha açık bir deyişle neredeyse kazandırdıkları dövizin tamamı ihracatcıların kendilerine tahsis edilmiştir. Bllindiğl gibl Türkiye bugünku dış ttcaret hocml ile petroı giderlerinl bile karşılaycmayan bir ihracat g6İirine sahiptir. Hatta o kadar kl, fşçl dövlzl glbl belirsiz kalem de kullonıldığında ancak bu açık kapatılabilmektedlr. Oysa şimdi cok farklı bir gelişmeyle plyaso ekonomisl fcuramları icinde sunuistem (arztalep) dengelenmesine çalışılıp enflasyonla mücadele edılmesl korarlaştırılırken, esasen bu sınırlı ihracat dövlzleri, kullanım yerteri dikkate olınmaksızın, firma korarlarına emanet edilmektedlr. Kuşkusuz bu tam onlamiyle bir «serbest brrakış» olorak değerlendırilmeyebilir. Teşvik ve uygulama dairesi glbt Başbakcnlığa bağlanan önemli bir kuru rar dc Icomınuh Başfca bfr açıSan aJırtıS nöEtasını oluşturmuştur. Gerek petrol aramalarında yabancı sermayeye alanların açık tutulmasında ve hak transferinde, gerekse garantisiz ticari borçlar alacaklısı kuruluşların bu fonlarla llglll olarak kurulu ya da kurulacak olan blr yerli kuruluşa Iştirak etmelerinde, yabancı kuruluşlor geniş şekilde özgür hareket edebilecektir. özellikle garantisiz ticari borçların sermayeye dönüştürülmesindekl ilglnçllkler bir yana, esasen Türkiye'ye gelen yabancı sermayenin calışma şekll ve sağladıkları cıkarlar konusu, üzerinde durulmasını gerektirecek önemdedir. İlk nokta, hangi yöntem uygulanırsa uygulansın bu şekilde gelen yabancı sermaye iştiroklı kuruluşlarda yabancı sermayenin yönetim ve denetlm etkinliklerinin artacağı noktasına ilişkindir. Bu kuruluşlar böylece geniş bir alanı denetimlerinde bulunduracaklardır. ikincl nokta ise kâr transferleri ve yabancı sermayeli kuruluşların sahip olduğu hakların niteliğl konusunda düğümlenmektedir. Bilindiğl gibi enflasyon bugün Türkiye'nin ono sorunlarının başında gelmektedir. Hemen enflasyon gerceğinin ger'reindeki önemli oigu İse kâr marjiarının cok yüksek bulunuşudur. Cok kısa süre içinde ana sermayenin çok ustunde kârtılık durumları ile karşılaşmo olasıdır. Işte bu yapı lcindekl blr ekonomiye Ithal edilecek yabancı sermaye.6224 sayıh yasanın kendilerine tanıdığı kolaylıklar İçinde gelişlerinden kısa bir süre sonra getirdiklerinden cok daha fazlasını kâr transferi şeklinde ülke dışına götürebileceklerdir. Onun içindlr ki, bugu.ı döviz girdisi açısından düşunülüp 6224 sayılı yasa zenginliğl içinde ele alınan bu girişimlerin somut değerlendirlmeler aşamasında önemle üzerinde durulması gerekir. Bugün Türkiye genelinde kamtlanmış bir gerçek. vardır: Türkiye'ye gelen çok uluslu şirketler. geçmiş dönemlerdeki yasalar ve calışma anlayışı içinde bile, olanaklarını. yoğun şekilde vergi oyunları ve kazançlarını sermayeye dönüştürerek yurt dışına transfer konuları üzerinde toplamışlardır. Böylece sait kurumlar ver gisi ve dağıtılmayan kurum kazançları stopa|ı ile yetinerek, hem kârlarını vergi yasalorı karşısında bir yandan gizleme ve erteleme yolunu denemişler. hem de fonlarmı yurt dışına serma ye şeklinde cıkardıklarından, herhangl blr ulusal kuruluşa göre çok daha az vergi ödeme du rumunda kalmışlardır. Şimdi konular daha da ağırlıkla gundeme getirilmiştir. 6224 sayılı yasa, bu gerçekler ışığında geçmlştekl uygulama şekll ve geleceğe mal edilecek gelişim ve özellikleriyle özenle incelenmelidir.. Ve gerektiğinde clmrl davranılacak yerlerde cok dikkatli olunmalıdır. Köy Enstitulerl kapatıldı. Gercek Atatürkcü, devrimci ve ülkü cülere karşı bir savaşa gecildl. Yabancı parmaklar üzerimiz de kol gezmeğe başladı. Yeni den bir yabancı hayranlığı ve özentisi başgösterdi Üretime dönük eğitim uygula masını çok başarılı bir durumda sürdüren Köy Enstitüleri'nin kapatılması bu dönemde gercekleştirildl. Bugün bir eğitim açmazının lcerisinde bulunduğumuzu her tabakadan insanımız, yazarımız, cizerimiz sergileylp duruyor. Yeniden blr arayışa gitmenin tatlı hayalleri kuruluyor. Bı rakın Köy Enstitülerini, en az 130 yıllık geçmişi bulunan öğretmen okullarımızı sanat enstitülerimizl ve de Eğitim Enstitülerini, gercek amaçlarından saptırıp bambaşka bir yere oturtmağa yeltendik. Ülke eğitiminl soysuzlaştırmak için. ulusal eğıtimimizi yoz laştırmak için ne gerekse onu yaptık. Böylece terörün, kar gaşanın. fitneyuvalarının odaklannı kendi elceğizimizle oluşturduk. öğretmeni parçaladık, polısi parçaladık. Şimdi ise bu büyük yangını, çirkef politikanın açtığı bu kötü ortamı yoket mek İçin çözüm yolları arıyoruz. Turkiye'nin gerçek sancı sının «Eğitimsizlik» olduğuna gene de inanmak ya da inandır mak istemiyoruz. Bir kısır dön günün içerisine düşmüşüz bir kez. Dün inanmış ve inondırılmış eğitimciler vardı. Atatürk ruhu, Türklük ruhu, kalkınma ru hu tüm iliklerimize dek işlemişti. Ama bugün o ruhu, o inancı bulamıyoruz. Geceyi Yaşamak... Gazetede öğle vaktl. CHP Bahkesir milletvekill, Türkiye Gazetecrter 8endikası eski Genel Başkanı Sadullah Usuml ile beraberiz. Cay, peynir, ekmekle öğleyi aecirmek niyetindeylz. Sesleniyorum: Hasan Efendl. Buyur delikanlı!.. Hasan Efendi kırk yılı aşkın blr sOreden beti Cumhuıiyeftedir; hangi yaştan ve baştan olursa olsun herkese cdelikanlı» der; ve herkes bu cağrıdan hoşlanır... Hasan Efendi 200 gram beyaz peynir, yarım ekmek; İki de cay söylersen tamam olur. Bugün peynir ekmek yok. Neden? Dükkanlar kapalı. Hele bir baksınlar canım, köşede bueakta açıS blr yer kalmıştır. Yarım saat sonra haber geldl.., Açık yer yokmuş. Gazeteden çıktım. Pis bir hava. Yağmur, soğuk, camur, rözgct; v« Irapaft «lOMjonîonyla bir ölü kent... Ev sanki bir sığınak. Televizyonu actım; haberler saatlnde azınlık hökürnetinin Başbakanı konuşuyor: Devlet duruma hakimdir, devlet guçlüdür. Yaa? Ardından ekranda llginç basın toplantısi. Mallye Bakanı Sezgin'in kaşları çatık, gözlerl alev • alev, yüzünün çizgileri hırsın cenderesinde gerilmiş, neler söylüyor neler... Arkasında blr dlzl donuk bürokrat... Kocaman bir iflasın İ'sinin üstündekl nokta bellrginleşiyor Maliye Bakanı konuştukça... Kim söylemiştl Sayın İsmet Sezgin şairdir diye.. Bana sorarsanız Bay Sezgin şiir yazsa daha iyi eder, eğer şiirleri güzelse... Ama Maliye Bakanlığı yaptığı gibl şairlik yapıyorsa, Ikisinden de vazgeçsin... Televizyonda son haberterde yurttaşlara öğut verlilyor: Apartımanların dış kapılarını kapalı tutun, ic kapıyı zincirleyin, göz deliğinden bakmadan kapıyı açmayın. Dışarda rüzgâr yağmuru savuruyor. Havalar yine soğuyacakmış.. Yakıt var mı?.. Başbakanlık Müsteşarı Turgut Özal'ın yurda dönOşOnü izliyoruz. Amerika'da Avrupa'da kapıkapı dolaşıp borc arayan ve ayağımn tozuyla gazetecilere demeç veren adamın suratı asık. Özal'ın anlattıkları da masal masal matitas... Gecenin ortasına doğru akreple yelkovan dönenlrlerken sokağın karanlığında üstüste siiah sesleri duyuluyor; ve ölenlerle kalanlann bilancosu günlük poli6 raporlarına gecerken uyku bastırıyor ağırağır... * Dandlnl dandinj dastana. Danalar girmiş bosîana... Uyku... Bezginlik, umutsuzluk, karanlık sarmış her yanı; v« koca kentin uyuması gerek artık... Peki, hic ml umut yok? Olmaz olur mu?.. Geceler gebedir demlşler. Türkiye geceyi yaşadığına g ö r e j • Yabancı Sermaye Daha önce de değindiğimlz gibl döviz kazandırma harekâtı sadece ihracat seferberliği ve dış ödünçlemeler şeklinde olmamıştır. Aynı zamanda da yoğun şekilde bir yabancı sermaye özendirme girişimi kendini göstermiştir. (Tarihi» 25 ocak tarihli R.G. bu açıdan da oldukea zengindir. Hareket noktası olarak önce yenl Bir birim şeklinde Başbakanlığa bağlı blr Yabancı Sermaye Dairesi kurulrmıştur. Yine bu düzenlenim cercevesinde 6224 sayılı Yabancı Sermaye yasası ayrıca ele alınmış ve sözkonusu daireden geçirilerek genişletilmlş bir uygulama alanı oluşturulmuştur. Neredeyse tüm yabancı sermo ye yatırımları, bu esaslar cercevesinde bundan sonra 6224 sayılı yasa hükümlerine tabi olacak, blokaf hükümlerinden kurtularak özgür bir kâr transferi olanağına kavuşacaktır. öte yandan bu tarihsei yaklaşım lcerisinde yabancı sermaye konusur.u düzenleyen «Petrol Aramalan Hakkında Karar>la garantisiz ticarl borçların tasfiyeslne ilişkin bir başka ka B Bir Sürü Cambaz OKTAY AKBAL «Blr Ipte blr surü cambaz İp nlye kopmaz Zampok eyin pl> Orhon Arıbumu'nun bu eskl dlzeleıinl srfc sık mınldanırım. Politıka sahnesi bir cambazhane alanı gibldir. Bir süru ip, ordon buraya, burdan oraya çekilmiş, bir yığın cambaz ıplerin üstünde, birbiri ardında sırtında, önünde, altında... Biri gelir birl gider, ipten ipe atlar. Kimi düşer yuvarlanır, alttaki ağa takıiır. Kimi elinde 6ırık dolanır durur denge uzmanı olarak... Her cambaz ayrı bir Iptedir sirklerde. Ama aynı Ipte bir kaç cambaz olur mu? Olmaz, ama polltika adı verilen büyük sirkte bal gibi olur. Bir tek ip gerilidir orda, bu yüzden bütün cambazlar oyunlarmı o ipin üstunde gostermek zorunda kalırlar. Dayanamaz İp bu ağır» lığa, bu oyunbazlığa, bakarsınız hlç umulmadık anda çözülüvermış ya da en aşınmış yerinden birden kopmuş... Başbakan Süleyman bey her gün, bugun yetmtş beşlncl. bugün yetmlş altıncı, yok seksenlncl dlye 8ayıp durmakta... Kendlsine tanınan 'yangını söndürme' süresi yüz gündü. Yüz günlük Itfaiyecilik bakalım nasıl 6onuc verecek? Yangın sönecek ml, yoksa daha da yaygınlaşacak mı? Şimdilik görünen itfaiyecilik heveslyle ortaya cıkanların o yangını dört blr yana yaydıklarıdır. Yangın eskiden bacayı sarmıştı. şimdi yedl mahalle, bütün kent alev alev yonmakta!.. itfaiyecilik heveslislnl haydi bizden yuz günlük destek, haydi söndür bakalım billyoruz bir becerı gösıorecok değilsin, ama, millot bunu bir kez daha görüp sende iş olmadığını anlasın diyerek hortumun boşına getirenier şimdi kıs kıs güluyorlarl Hatta sana 'altı ay süre tanımışîık gslında' diye işi ekim 1980'e dek uzatacak gibi görunuyorlor. Milll Selâmet Partisi bugünkü hukümetin destekclsldir, güven oyları vererek Demirel'i iktidar yapmıştır. GerCl 'kerhen' yapdığını söylemlştir bu Işl, ama yapmıştır. Önemli olan Isteyerek Istemeyerek desteklenlp destek* lenmediği değildir; bu iktidann, MSP tarafından oy gücüyte Işbaşına getirildiği ve tutulduğudur. Bunu MSP, Demirel'in lyice yıkılması, çökmesi icln yapıyormuş, bunu da açık açık söylüyormus, ne farkederl MSP'nin bu tutumu letensizliğin en şahane örneğidir. Hem odamı İktidar yapacaksın, destekleyeceksln, ustellk de desteğini altı ay surdureceğlnl bildireceksln; hem de durmadan en ağır sözlerle kötüleysceksin, ye.eceksin! Bu, bir yandan yumruklar indirip, öte yandan odamın oyakta kalmasını sağlamaktan başka bir şey degiidir. Demirel hükümetinin ulusa yararlı bir iş yapamayocaâmi. böyle bir seyin hayal olduğunu bil, söyle. yine de onu aylarca destekle, koru, oy vererek savunmasını yap! Bu sözcüğe sığmayacak kadar çirkin, ayıp bir davranıştır. /. MSP'nin kendine göre bir hesabı vor elbet! O hesap, ulusun İlk genel seçimde MSP'yl, Erbakan'ı denemeye heveslenmesldir. CHP'yl, Eceviti denedik. blr kez daha Demirel'i denedik, şimdi sıra Erbakan'ın MSP'sinde dlye düşunecek halkımız. öyle mi? Hiç de öyle değil! Çünkü Erbakan da denenmlş blr polltikacıdır.. Hem Ecevit'in hem de Demirel yanında, safında yer alarak. görev yaparak denenmlş... Durmaksızın oyun oynamoktan, havada. boşlukta kalan sözler gevelemekten başka blr şey yapmayan blr klşi oyundon oyuna gecerek Içtensizliglrt lyte* kanıtlamt» bfr politikacı oldufiunu göstermlş Erbakan. Son olarak da Demirel'in azmlık Iktidorım hem tutup hem en ağır biclmde yerlere vurmak gibl akla, mantığa. Insanlığa, dürüst politikacılığa aykın bir davranış leine glrerek. ne mene blr kisi v» parti olduğunu tylce oözler önune sermiştlr. «Bir Ipte bir süru cambaz!» Ama rmpst aoaml, toy. bacerikslz. başansız» Boyuna Iptsn aşagı yuvaMamvortar, ytne de merdlven dayayıp o lp« tırmanıyortar, hi« btr ş*y olmamıs glbl halka boyun kırarak, selöm vererak yeniden gösterilere glrişlyorlar... Blz. seyircllerse bu, durmadan ipten dOsen oceml polltlkacılara bakarak kimi zaman gülüp eğlenlyor. klml zaman böyle bir ortamdo bu* lunmanın acısıyle kahroluyoruz^ Yozlaştırdığımız Eğitim # ÜLKE EĞİTİMİNÎ SOYSUZLAŞTIRMAK İÇİN, ULUSAL EĞİTİMIİVÖZİ YOZLAŞTTRMAK İÇtN NE GEREKİYORSA ONU YAPTIK. Şükrü KACAR Y0ks«k öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu istanbul Bölge Müdürü lak döneml sayılır. Gece Mekteplerinden az sonra, birer kültur merkezi olan Halkevleri açıl mış, öğretmen okullarımızın öğrenim süreleri beş yıldan altı yıla çıkarılmış, Mıthat Paşoların öncülüğü ile 1863'lerde açılan Sanat Enstıtülerlne yeni bir biçim verilmiş, bunlara öğretmen yetiştiren Teknik Yüksek Öğretmen Okulu açılmış, daha da lleri gidilerek Eğitmen Kurslan uygulamasına başlanılmıştır. 1927 • 1946 yılları arasında Türk öğretmen ve eğitimcilennın adlannı kolayca unutamıyacakları üç ayrı Eğitim Bakanı Is başına gelmiştir. Bugun hemen hepimiz (Mustofa Necati, Saffet Arıkan. Hasan All Yücel'lerden övgüyle sözederiz. Köye dönük ayrı blr eğitim yönteminin uygulanmast gerektıliğln* önce 1927 yıllarında baş vurulmuş v« Kayseri lllyle blrlikte ikj llde uçer yıllık Köy Öğretmen Okulu açılmıstı. Sonralan izmlr • Kızılçullu, Eskişehir . Çifteler'de yeni bir denemeye geçilmlş, 1940'ta da tamamen Türkiye'ye özgü olmak uze re KÖY ENSTİTÜLERİ uygulaması başlatUmıştı. Beş yıı süreII bu okuliara sadece köy cocukları alınacak, sanatla birlikte öğretmenlik bilglsi de verilerek köy okullarına gönderileceklerdi. O tarihe kadar köye gltmek, köyde öğretmenlik yapmak başlı başına b!r sorundu. Köyler. kentli aydınlara göre gidilemeyecek yerlerdl. Köy Enstl tulen denemesinde ise aydınlann da artık köyde mezarlan bulunacaktı. Eski Sivas Vaiılennden Halil Poşo'nın kulaklanmızda yankılıyan bir sözü vardın «Gldemediğln yer senin değildir.» Doğrusu gidip gelemedlğlmiz yerler, giderek bizden uzaklaşıp kopmaz mı? Işte Köy Enstitülerı bu yurt gerçeğinl çözecek. gidilmiyecek yer bırakılmıyacaktı. On yıl icerisinde kırk bin köy okula ve öğretmene kavuşacak, bir tarım" ülkesi olan Türkiyemizın her köşeS'nde Türk Bayrağı dGlgalartacaktı. Bu. tamamen bize özgü blr Duluş, bize özgü bir atılımdı. Köyün uyonmasını. kalkınmanın Koyden başlamasını sindiremlyenler, elbetteki bu uygulamaya karşı çıkocak, onları engelle mek lcin var gücleriyle harekete gececeklerdl. Az ömürlü 1. Mesrutlyet'ten sonra 1908 de II. Meşrutiyet ilân edildiğinde, eğitim alanında az da olsa epeyce yol alınmış, aynca 1912 1917 yıllon arasında köylere degln uzanan eğitim calısmalarmo rastlanmıstır. Trablusgarp, Bolkon vt> Slrtnol Dunytj •ovoelanmn kosıp kavurduğu bu dönemde önemlice işler yapmak ve başarmak zaten olanaksızdı. CUMHURİYET DÖNEMİ Cumhurıyet dönemi eğitiml ne Tek Partıli . Çok Partıli donemleri açısından bakmak daha sağlıklı olur kanısındayız. 1) Tek Partill Dönem (1923 • 1946) Cumhuriyetin kuruluşuyla blrlikte eğitim de blr canlıiık ve hareketlilik kazanmış, Atatürk'ün öncülüğünde eşi görülmemiş bir eğitim seferberlığine gırişilmiştir. 1924 yılında llköğretmen Okullannın süresi, dört yıldan beş yıla çıkarılmış, 1925 yılında ünlü Amerıkan Eğitimcisı John Devvey ülkemiza çağrılmış aynı yılda başkent Ankara'da bugünkü Tekel Bakanlığı binasında Muslkj Muallim Mektebi etkinliğe geçirilmiş, iki yıl sonra da bu okul Buyük önder* in savaş simgesi olan tGazi» lik sanıyla Gazl Terbiye Enstitüsü ve Orta Öğretmen Okulu' na dönüştürülmüştür. 1928 yılında yeni Türk Harfleri'nin kabulüyle Atatürk, «Başöğretmen» olarak karatahta başına geçmiş, böylece Türk Devrimleri'nin eğitim yoluyla gerçekleşebileceğinl Türk halkına duyurmağa calışmıştır. Kısa sürede birbucuk milyon vatandaşın Ge ce Mekteplerinden mezun edıllp, okuryazar yapılması gerçekten eşlne az rastlonır blr başarı simgesidir. Yeni bir ruh ve dinamizmle girişilen bu ikinci kurtuluş ve diriliş savaşında, hiç kuşkusuz o günleri yaşayan ve ezglleri görüp duyan gercek aydınlarımızın, ülkeseverlerimizin payları büyüktür. Hele Atatürk gibi bir önderin öncülüğünde atılan her olumlu adım ülkeye yepyenı şeyler kazandırıyor, tüm dünya uluslarmın dık katini üzerimize çekiyordu. 2) Cok Partill Dönem (1946 ve sonrası): Demokrasinln bir erdemlik reiimi olduğuna Inanıyor ve cok partill döneme glrmekten büyük mutluluk duyu yorduk. Artık kişi hak ve özgürlüklerine yeterince değer verilecek. ülke baştanbaşa demokrat tavırlı kimselerle do!up toşacaktı. Eğitimde büyuk gelişmeler olacak. Köyde kentte eğitim merkezlerı oluş turularak, köyden başiatılan kalkınma yurdun her yöreslne gotürülecek, kısa zamanda çağ daş uygarlık düzeyine ulaşacaktı. Kimse düşüncelerinden ötürü kınanmıyacak, zengin yoksul sağsol, devrimciülkü cü ayırımı yapılmadan kader de, tasada ve kıvançta birleşecektik. Tatlı ve kulağa hoş gelen sözler söyleniyor, adeta büyülenlyorduk.. İşte ne olduv sa bu cok partill dönemde ordu. Atatürk devrimlerlnden asın fidüniar veriidU Blr çırp»do <Cumhuriyet 883) Geçmişte eğitim Osmanlı devletl, buyük ordular, devlet adamlan yetiştırmiş, bu sayede ülkeler fethetmış, topraklarını alabildiğine genişletmiş ve glde gide büyük devlet olmağı simgelemiş; ancak kendine özgü eğitim düzeninl bir türiü bataktan kurtar/p. ger cek yörüngesine oturtamamıştır. Hakca soylemek gerekirse, orta cağda yetişen islam düşünür ve bilglnleri, ne acıdır ki al tı yuzyıllık Osmanlı döneminde yetişememiştlr. Bu arada, halkın dikkatl. sık sık oluşan savaşların üzerine cekilmlş, medrese ve darülfünun kapılan, bel II kişiler dışında herkese gerek tiği ölçüde oçılamamıştır. Biraz daha gerçeği vurgulamak gerekirse, bir padişahın başlattığını ötekl durdurmuştur. Sözgeliml, blr devir kapatıp blr devlr acan koca Fatih'in bilim ve kültür alanında başlattıklannı, oğlu Sultan Beyazıt sürdürmek bir yana dursun, kaldırıp atmıştır. Halifeliğın Osmanlılara gecmesiyle durum daha da değişmiş, bilimden ve insan haklarından yana olan İslam dinı, blrtakım hurafeler ve bağnazlıklarla karalanıp donduruimoga calışılmıştır. Osmanlı tarlhindeı belll Dlr ye n olan Tanzlmat dönemlnin baş lomasıyla, eğitim alanında do gözle görüiür, elle tutulur derecede atılımlar yapılmıştır. Programa dayalı okullar blribirinl izlemiş. 1868 tarihli ünlü Saffetpaşa Nizamnamesi İle de ilk. orta ve yüksek dereceli okullar oluşturulmağa başlanmıştır. «iptidai Darülmuallimln» ler lllere serpiştlrllmis, kdy v« kentlerde ayn sürell llkokultar acılmıstır. Comhurtyetlmizln 19301u yrt»; »onhlmJzfn belkl d * an pon ÇAĞDAŞ YAYÎNLAR! Çıktı YAŞAYAN KOSTA Derleyen: ATHENA DAPONTE YAKIN GUNLER AVRUPASININ SİYASAL. EKONOMÎK VE EKINSEL OLAYLARINI BEGENİYLE OKUYACAKSINIZ. EDERİ: 50 LİRA HEDEF. DEV BİR DENİZ GÜCÜ1 TÜRK DONANMA VAKFıNA TAPACAĞıNıZ YARDıMLARLA BU ~ ULAŞABÎURÎZ. tsteme adresi: ÇAĞDAŞ YAYINLARI Cağaloğlu, Türkocağı cad. No: 3941 İSTANBUL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle