14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet omanına ve yerfna göre, cDoğol haklar», «In6an hakiarı», »Bıreysei haklar» gıbı deyımlerle anıian, dokunuimazlığı, devredılmezli0İ Anayasalarda ve uluslararası belgelertie da balırtilen «Temel hok ve özgürlükler» Hukuk Devletı'nın ayrılmaz bır parcasıdır. Bunlara önce •ahip olmak, sonra da korumak içın salt egemenlığı eilerınde tutaniara karşı çok uzun ve çatın sovaşımlar vermiş, tarıfsiz acılar çekmlşttr toplumlor... Sanayı devrimiyle gerçekleşen ekonomik v© toplumsal hakların ve özgurlüklerın korunmasını, devlet guvencesıne bağlaycn «Sosyal Devlet» ilkesi de yıne çılelerle gecen sermaye emek savaşımının bır ürunüdur. Cumhurlyet'in nitelıklerinden bırl olarak Anayasamızda da yer alan ve hiç bir kuralı doğru dürüst uygulonmayan sosyol devlet kavramıno daha başlangıçta karşı çıkanlar 20 ytl boyunca bu haklan ve savunucularını eleştırmşler. kötulemişlerdir. Burva bır ölcüde kimi Işçı kuruluşlannın kamuoyunda da hoşgörü lle karşılanmayan davranışlannın yol açtığı yadsınamaz. Bunlan sosyal devlet düzenınin kacınılmaz bir doneyim aşaması olarak kabul etmeliyız. 19. Yuzyılda biri ötekl ile celışır ve bağdaşmaz gıbi görünen, ya da gösterilen Hukuk Devleti ve Sosyal Devlet, çağımızda birbirini tamamfcryan bir bütünü oluşturmofctadır. Böyle olduğu Içln de bu tkl kavram tek tek değll blrlikte yer almıştır Anayasamızda. Gercekten haklardan ve özgürlüklerden sadece varlıklı kişilerin değll, toplum kesltlerinin tümünun yanarianabılmesi onların ekonomik ve topîumsal haklar ve özgurtüklerte donatılmasına bağlıdır. Huzurun, toplumsal kolkınmanın do koşullarmdan biri olart sosyal devlet kovramı öyle birkoc satırla acıklığa kavuşacak bir konu değildir. Şimdılık bır yana bırakarak yerin elverdığı ölçü1 de başka bır konuya değinmek ıstıyorum. 13 ARALJK 1980 Z Yargıya Saygı Muhittin TAYLAN Yasama Mecllslerlnln Işlemlerfnf Anayosaya uygunluk yönünden Anayasa Mahkemelerinln denetlediğınl bllıyoruz. Yürütme organı ile ona bağlı yönetım kademelerinin eylem ve işlemlerl de Danıştoy'ca ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesınce ıncelenmektedır. Görev alanlarının özellığinden yanl bırl yasama, ötekl yürütme organlarının ışlemierınl denetlediğindert bu ikı yüksek yargı organmın kararlan iktıdarlarco, siyasa) partılerce ya da çıkor hesaplarıyla başka çavrelerce eleştirılmekte ve suclanmaktadır. Bilimsel eleştırilerın gerekiilığine karşı cıkılamaz. Ama sıyasal arnaclı haksız eleştirıler içın söylenecek çok söz vordır. Yönetim değişikliği ile ksndl düşüncelertni gerçekleştlrma yolunun oçıldığı sanısına kapılanlar, basının bir kesitinde haklara. özgurlüklere ve bu Iki yüksek yargı organına karşı bir savaşım kampanyast acmıştır. Danıştoy'ın birbirıyle çetişir sandıklan veya bile bile öyle çösterdiklarl kararlarından örnekler verlyorlar. Anayasa Mahkemesınin kararlarına hatta varlığına tahammul edemıyorlar. Anımsayacaksınız; 1974 yılında cıkan Af Yasasmın bir kuralı Anayasa Mahkemeslnce Iptal edilmiştl. Bu karardan hem adi suçlardan. hem slyasal suçlardan hüküm glymış olanlar yararlandı. Hemen orkasından «Anayasa Mahkemesi komünıstleri affetti», «Anayasa Mahkemesl Türkiye Büyük Millst Meclisinin yetkılerini kullandı» suclamaları yapıldı. Eleştiriler günümüze kodar uzadı. Şiddet hcreketlerlnln bu karardan kaynaklandığını söyleyenler oldu. Ama hiç bir zoman kanıtlanamadı. Bunlan Allah'ın günü geveledıler ve ns yazık kı toplumun bır keslminl etkilsmekte başarılı da oldular. Oysa Anoyosa Mahkemesl davonın esasım bîle ele almamış, Yasanın bır kuralını Anayasa'da belırlenen bir blçim kuralma oykın düştüğü icm iptal etmışti. Bu gsrçekler bllındiği halde Anayasa Mankemesine ve Danıştay'a yönsltilen saldırıların amact ve bu kişilerin istemlerl, özlemlerl nedlr? Özgürlöklerl kısıtlayarak, Anayasa Mahkemesini Işlevsiz bir kurum durumuno getirerek dsmokraslyl bir baskı rejimıns mi dönüştürmek'* Danıştay'ın yetkilerınl ve «hak arama özgürlu0ü»nu daraltarak kamu görevIFIerlne acı mı çektırmek amaçlan? Bunlan ıstemeseler de savunduklan duşuncsler toplumu bu çizgıye, eagın gerısine gotürmez mi Yargı organları hiç mi yanılgıya düşmezler? Bu soru şu özdeyişle yanıtlanabilir. «Yanılgısız, kusursuz kul olur mu?» Aslında ne kişiler ne de kurumlar yanılgı dışında tutulabilir. Sorunlar ve aksaklıkior da, onlan kötutemekle dsğil, daha iyi ışlemelerini sağlayacak önlemlerle çozülebılır. öyle anlaşılryor kl demokraslyi tüm kurallany!9 işletmek için önce «Devlet benim» duşüncesinden arınmak, eskımiş düşüncelerımızi yenılemek, en azından yargıya saygıyı öğrenmek, sonra da sanırım bir süra daha deneyimden geçmek gerekecektlr. kmıtlanmıs bulunmasıdır. Açıkcası Konseyln Işlemlerı içın Anayasa Mahkemesı'ne, Hukumet Işlemlerj için Danıştay'a ve Askeri Yüksek idare Mahkemesı'ne başvurulamayacaktır. Konseyin ayrıcalı konulan düzenlemekle yetinerek ayrıntılara gırmemış ve 1961 Anayasasını yürürlükte bırakmış olması yerınde bır davranıştır. Boylece hem Kurucu Meclistekı Anayasa çalışmalarına elverışli bir ortam hazırlanmış, hem de Konsey Uyelennın yansızlığı korunmuş olmaktadır. Konsey'e tanınan yetkılerin kapsamına gelince; Olağanüstu bir yönetim düzeni icınde bulunduğumuzu gözden uzak tutamayız. Böyle bir düzen içinde kimı yetkılerin geniş tutulmuş, klmilerinin kısıtlanmış bulunması doğal karşılanmalıdır. Yargı denetimi'nin bir süre Işlemesinı durdurmak, sonuca hızla ulaşmanın koşullarından bııi sayılabilir. Bununla biri kte Silâhlı Kuvvetler yönetimınin Hukuk düzeni ıçınde kalacoğına inanmamız gerekir. Yönetımm alt kademelerinde olası görülebılecek hukuk dışı davranışlar da yetkıl lerın kcmu görevlılerini sıkı denetım altında bulundurmalarıyla, haksızlıklara neden olanların cezalandırılmalorıyla önlenebıhr. Uğur'un Hizmeti. aman ne çabuk geçlyor!.. Uğnr Mumcu'yu 1960'lann Ilk yansında tım. O sırada ben bu köşede yazıyordmn Ugur, Ankam Hukuk Fakültesi'nde öğrenciydü ve beni universitede düzenledikleri bır açık oturuma çegırmak için gelmişü. Demek ki aradan en asağı on be« yıl geçmiş. On beş yıl İnsan yaşamında az buz zaman değildir. Bugun ikimiz de Cumhuriyet yazanyız. Ali Sirmen ve Yalçın Doğan'la da ilişkilerimiz 1960'lann açık oturumlarından ya da konferanslanndan kaynaklanıyor. Bunlar güzel raslantılardır •• » anıldıkça sıcaklaşırlar. Kırk yıldan beri başyazanmız Nadir Nadl'nta yönetıminde yuruyen gazeted© şimdi uç kuşak bir arada çabşıyor. Z VENİ ANAYASA VE KURUCU MECLİS Anayasa çalışmalarının yeni bir Anayosa çı karılması üzennde yoğunlaşacağı açığa çıkmıştır. Yeni Anayasanın hazırlanmasında 1961 Anayasası ile başka ülkelerın Anayasalarından. bilimsel araştırmalardan ve 19 yıllık deneyımden yararlanılacaktır elbette. Ortada bir tasîak bulunmadığı için bılınen kımı aksaklıkla' dışında Anayasa konulan üzennde neler duşunulduğü, fısıltı halinde söylenenlerın de gerçeğe uygun olup olmadığı kestirılemez. Kurucu Meclls Kurul duktan, düşünceler. tasanlar belırlendıkten son ra her aydın kişı Anayasa konularında toplumu çağdaşlığc ve aydınlığa yöneltecek düşünceleri korkusuzca söyleyebilmeli ve yazabilmeldıır. Coğumuzun paylaştığını sandığım bir dılek de bu değişik duşüncelerin herkesçe hoşguru ile karşılanmasıdır. Yeni Anayasa'yı görüşecek ve kabul edecek Kurucu Meclisin nasıl ve ne zaman kurulacağı henüz belli değildir. Kurucu Meclis'te kurumlar dan, kuruluşlardan temsılcilerin, biiım adamlannın, bılgi ve deneyim sahıbi kişilerin yer alması doğaldır. Siyasal Partüerden temsilci alınacak mı?... Sorusunu bu günden yanıtlamak olasızdır. Sağ lıklı ve süreklı bır Anayasa düzeni kurmonın ko şullarından biri de geniş ve yaygın tabana ve mılyonlarca yandaş'a sahip olan ikl büyuk slyasal partının Kurucu Meclıste temsılidır. Sonradan açılacak Anayasa tartışmalan ve değlştırme gırışımleri böylece onlenebılır. Sağlam bir demokratik yönetim sürecine glr meyı ıstiyorsak hepımız gucümüz yettığınce Silahlı Kuvvetler Yönetımine yardımcı olmak durumundayız.. Cunkü duzlüğe ve esenliğe çıkmak için başka bir umut. başka bır secenek yoktur YİNEDE HUKUK DÜZENİ... Yargı denetimi'ne Anoyasa duzeni Yasasına da kısaca değınerek son vermek ıstıyorum. Anayasa duzenj Yasası'nm yayımlanmasından bu yana asağı yukan bır ay geçtı. Yönetıme el koyan Sılahfı Kuvvetlerın Temsılcısı «Mılli GuvenI k Konseyi» bu Yasa ile genlş yetkılerle donatılmış olmasına karşın yıne de bır Hukuk düzen| ile kendisını sınırlamıştır dıyebılırız. Yasa şöylece ozetlenebılır: Yasada ayrı tutulanlar dışında 1961 Anayasa'sı degışıklıkleriyle yururlükte kalacaktır. Bu ayrıiar şunlardır. Yasama yeikısı «Mıllı Guvenlık Konseyı»nce Cumhurboşkanının yetkılerı Devlet Başkanınca kullanılacaktır. Konsey'ce kabul edilerek yayımlanan bildirl ve kararlarla, yayımlanan v9 yayımlanacak olan YGsaların Anayasaya cykırılığı ilerı surülemeyecektır. Konsey'ın bildiri ve kararlarıyla, Bakanlar Kurulu Kararnameleri ve üç imzalı kararnameler icm yürütmen n durduruiması ve bunların iptalı ıstenemeyecektır. Bakaniar ile onların yetki verdiği göreviilerln kamu görevlilerl hakkındakı işlemlerine karşı ilg.lıler sadece iptal ıstemınde bulunabılecektir. Kısaltarak belirlemek gerekirse, Yasanın Ikl önemlj özelliğinden bin Yasama yetkis nin «Millî Guvenlık Konseyı»ne tanınmış olması, ötekl de Konsev'ın ışiemlerıyle çıkardığı Yasolara ve Hukümet İşlemlerine karşı yargı denetımının YARGI DENETİMİ Yargı denetiml Hukuk Devletinln temel öğetorlnden bırıdır. Yazının başında temel haklar ve Czgürlükler Hukuk Devletının bır parcasıdır demiş, onların nıtelıklerıni beiirtmıştim. Devlet yetkileri nasıl sınırsız degilse, haklar ve özgürlükler de sınırsız değildir kuskusuz. Onlar da koşulicr gerçekleştığınde sınırlanabılır. Ne var ki hakların ve özgurlüklerın Anayasalarda yer almasına, devletln hukukun üstunlüğu ilkesiyle bağlı bulunmasına korşın ht'kuk literatürü iktıdarı ellerinde tutanları bilerek veya bılmeyerek özgürlüklerı kısıtlama, ya da aşın ölcüde sınırlama •ylemlerıne surukleyen örneklerle doludur. Bütün Batı demokrasılerinde coktan berl benimsenen «Bağımstz Mahkeme>. tYargı denetlmı» bu temel hakiarı ve özgürlükleri koruma gereksinmesınden doğmuştur. Bağlı bulunduğumuz hukuk sistemlne göre hcklarımız ve özgürluklerlmiz, kişilerin saldınlarına ve bir açıdan devlete karşı Yargıtay ve Askerl Yargıtoy'a kadar uzayan mahkemeler dızlslnin güvencesi alttndadır. Ufur 1970'te Devrim dergisinde surekll yan y«Bmaya başlamıştı. 12 Mart rejimi Mumcru'yu çok genç yaşta yakaladı. 1971 sınavı önemlı bir dönüm noktasıdır. Uğur Mumcu, yazarlık yaşamı henüz çok tazeyken o fırtınanın içina duştu; tutuklandj, özgurlugünden yoksun kaldi; yargılandi; aklandi; .SaJancalı Piyade» sayıldi; ve çlleli yollardan geçerek sınavını başarıyla verdi; sonra da yazarlık hayabnı onurla sürdürdü. Bunun kolay bir is olduğunu sananlar aldamrlar. UğTir'un bu yıl Simavi Vakfı Kitle Haberleşmesl ödulünü kazandığını duyunca sevindim. Bu haberi Cumhuriyet önceki gün şu başlıkla verdi: « Uğur Mumcu sılah kaçakçüığıru belgelediği yaalanyla ödül kazandı.* Gerçekten bu alanda ilginç gerçekleri ortaya çıkaran Uğur, ©skilerin «fikri takip. dedikleri biçimde sorunun üstüne yürumuş, etkili bir hizmet yapmıştu*. Cumhuriyet okurlan olayı biliyorlar; devletin yetkili kurumlan işe el atmışlardır, kovuşturmalar yürümekte; dosyalar olgunlaşmaktadır. Bu nedenle Sedat Simavi Vakfı'nın ödülu yerU yerini bulmuştur. Ama o ne? Önceki günkfl Cumhuriyet'te okudugumuza göre Jüri üyelerind«n birisi (Metin Toker) Uğur Mumcu'nun ödulü almasına karşı muhaiefet şerhi» koymuş ve Bu tur }ürilerde uyeler istedıkîert kîsîye 07 termekte kuşkusuz özgürdürler. Oj'lama bıttıkten sonra da karara saygı duyulur. Ne var ki hızlı juri uyesi önüne geçemediği bir güdüyle bem «muhalefet şerhi» yazmış, hem açıklamış. Okuyalım bakalım ne demiş: « Bir takım konulan tamamiyle çarpıtıp eJa alarah kendisini adadığı kampa hizmeti gazetecilıh mesleğirun vazgeçitmez doğruluk ve dürüstluk prentipleri pahasına amaç bilen bir kimseye (...) kitle haberleşmesi ödulünün bir yıllık çahşmasının değertendirilmesi olarak verilmesini ödül ilkelerine tert buluyorum. (...) Bu bakımdan kararm Uğur Mumcu ile ilgili kısmına katılmıyorum.» Peki, ama milyarlık silah kaçakçıhğını sergileyen bir yazara: Sen kendini adadığın kampa hizmet ediyorsun, doğruluk ve dürüstluk prensiplerine uymuyorBun... denir mi'' Bu laflar ayık kafayla söylenmez ve yazılmaz v© hele hiç açıklanmaz; ne demek kamp? Acaba jüri üyesi silah kaçakçılannın bulunduğu kamptan mıdır ki Uğur Mumcu'nun silah kaçakçılığını açıklayan yazılanna karşı çıkıyor? Her neyse, önemli değll... Ben bu yazıyı kampçı için 3eglî, IT^or Içîn yazdun. kendisini kutlanm. OKTAY AKBAL HflVIR «B Necatigil Üstüne azı şairlorln ölumune yananz, ancak ofiforın şnrlerıdır kı, yıliar sonra soğuklarda ge» ne ısıtır bızJ.» (B. Necatigil) Kımseye benzemezdl Necatigil. Diyecekslniz kimse kimseye benzemez! Hele sonotcılar! Her bın ayrı bir evrendedir. Bu yuzden de kendıne özgu bırer evren getirırler bize. öyledır gerçekten, oyledir ya, kimilerl de var ki gercekten kimseye benzemezler. Yanl başkaları lle benzer ıhç bir yanlon yoktur, kendl başiarına birer kışılıktırier. Necatigil onlardan bırıydı. Hanj ne derier «nev'l şahsına mahsus» bır ınsan!., Sessızdı, durgundu. az konuşur görunürdü «hakır bir şaırız» derdı kendi kendıne. ama Alangu'nun da hep belırttığı gibi içinde fırtınalar esen, kasırgalar kopan, kendıne, kendi sanat gucune iyıce inanan bir kışıydl gerçdkte... Acı bir eleştıriciydı sırası geldığinde, Acımasızoı, en büyuk acımaları duyandı aynı zamanda... Dosttu, ama yalnızlığına çekılmeyı daha cok se> ven bır dost... Hastalıklar, küçuk yaştan başlayan kırgınlıklar, kendinı ezlk, bıtık, yalnız duymolar... Hepsl vardı onda. Küçük odalarda yaşamayı severdı. Bır evın en kuçuk odasını secerdi, istedığı kadar geniş bir evde yoşasa da... Vişnezadedeki evin en küçük odası hcdda bir odanın bir bölümünde, Beşiktaş'takl ahşap kıra evi, Camgoz'deki sevımli ev, en sonra da Deniz apartımanındakl daırenin en kucuk odalarına sığmaya çalışırdı. Sığardı da... Kıtaplarıyle, masasıyle, hatta uzanıp dinlendiğı küçük yotağıyle... B.r zamcnlar haftada bır kaç kez buluşurduk. Kahveler, gazinolar, çalgılı, sazlı yerler.. Oyunlar.. Gezmeler.. Yürumeler.. Konuşmalar.. Ev toplantıları... Öncelerı yalnızdık. Sonraları çoğaldık. eşler, cocuklar, Işler... Bütün bu kalabalıklar arasında da bırer ada gıbıydık dostluğumuzla... Kopup cekıldik mi oraya yıne eski güntere donebılırd k. Bır duşününce, neler neler canlanıyor belleğimde! Yazılacak yazılmayacak, yazılsa da yanlış 1 onlaşılacak neler Serüvenler, sevıler, üzüntüler. sevinçler. Şıırler, yazılar, çevırıler... «Üstüme çevnlen aydınlıklar içinde Gece benl kurtar» dıye başladı şiıre... Hep bır boşluk aradı, yan karanlıkta yazdı şı rlerını. Daha 1949'da yazmıştım, onun şıirlerını sokak fenerlermin ışığında yazdığını. yanı yan karanlık, yan cr/dınhkta, gorüiur görulmez bir durumda... Hep bir şeylerı söylemek ister. derken vazgeçer gıbı... O kesık kesik dızeler. o böiuntüler, o birdenbre gerl donuşler, duruşiar, bundandı. Kendınl tam açmamak, kendinı tam vermemek, tam çıkmamak aydınlığa.. Ölü çızgılerl vardı yaşamın. buna Inanmıştı. Kendini tutsak etmiştı o çızgılere, kapatmıştı içine isteyerek. Bılırdi o çizgılerin dışındaydı gercek yaşam, bilirdi bunu. «Derken kalkar perde Bu ırmaklar benımçın bır daha akar mı? Özledim hanl nerde Yaşamak gibl var mı?» dedığı anları olurdu, ama yeniden dönuyordu o kapalı, o "Saklı Su' dünyasına... ilk görüşum Cennet bahcesmdeydi. Bir ilkyaz akşam üstü, ozanlar, yazarlar masasında... Zonguldak'tan gelmiş bır öğretmen. Yıl 1945. Son görüşüm Cerrahpaşa Hastanesi Endoktrinoloıi bölümünde. Yıl 1979... Tam otuz dort yıl süren bir arkadaşlık, bir dostluk, bir yasama... Bılıyorduk son görüşmemız olduğunu. O da biiiyordu, ama bilmez gıbi yaptı blze. Nosıl olsa daha önceleri de Behçet'i başka hastane odalarında görmeye gelmiştık. Bu da öyle bir geliştl sanki! Bir süre sonra çıkocak, şıırler yazacak, kızacak, susacak, ya da bır başladı mı susmak bılmeyecekti. Öyieydi Necaticıl. dedım ya kimseye benzemeyen. ama hic kimseye hic bır yanı benzemeyen biri... Büyük bir ozandı Bu «büyüklük» gün geçtikçe daha belirginlesecek. Belık de hiç kimseye benzememesi bu yüzdendi. Bız, bir kaç arkadaşı bıiiyorduk bunu. O da bi'ıyordu. Her şeyi biiiyordu. Bilmezlikten gelıyorau. ölumundsn sonra yaymianan bir şllrlnde bokın ne diyor: «ölümünde odoya doluşmak lcerlye glrmeyîn Ne olacak gıreceksinlz de Gitsln bekleyln Daho belkl b©n ordoy mdır, gırmeyin Tozlarsın hele her şey ©örülsun Istemem. nelerlm */ormı$ Merokınız zaten aeoer, üzülmey1n> ünya basınında zaman za man ceşıtli ülkelerle llgill oyle ilginç haberler yer alıyor kı, şaşmamak elden gel mıyor. Gerıde bıraktığımız son aylarda, bırçok ülkenin genellıkls gelişmekte olanlo rın karşı karşıya kaldığı so runlardan bırının Mısır'da da boy gösterdığine tonık olduk: Et sorunu. Durum oldukça bü yük boyutlara ulaşmış kl. dün ya basını ve öbür ıletişım organları Mısır'dak! et sorununa oralıklarla günlerce yer verdi ler. Doğal olarak bizim basından da konuyla ilgıll haberlerl ozçok izleyebiliyorduk. Işte bu sırada Mısır Devlet Başka nı'nca soruna bir cözüm geti rildl. Şöyls: «Halk bir ay sürey le et yemesln..» D Yeniden Gömüleceklermiş MISIR DEVLET BAŞKANI SEDAT, MUMYALARIN TEKRAR GÖMÜLMESİNt İSTEMİŞ. NE YAKARI VAR BUNUN? SOZGELİMI BUNUNLA ŞU ANDAKİ ET SORUNU MU ÇÖZÜLECEK anlamsız, kaskatı, sanki hiç ya şamamış gıbı çızmış, Dahası, bugun gomutü gezenlerin bu re slmlerde onu gordükçe ürküntü urpertı, duymaları, bu öcün gunümüze kadar ulaşan beigesi olsa gerek. 1822.* 25'lerj yaşayanların onımsayacağı gıbı, yaklaşık 3300 yıl onces.nın Mısır Fıravunu Tut9nkamon"an gömutü v» mumyası o yıllarda bulunduğunda uygar dünyada yer yerınden oynamıştı. Mısır'ın o stradaki yonetıcılerı de herkes gıbı sevınerek. kazıyı yapan bi lim adamlarına büyuk kolaylıklar gostermişlerdi. Aslında mum yaların sergılendiği yüzyıldan berl ne bir dın adamından, nt» b r yönetıciden. ne de halktan herhangı karşıt bır ses çıkmamıştı Mısır'da. 3300 yıl sonra Tutenkamon'un gün ışığına cıkarılma sı. kazıbilımci (arkeolog), tarihçl, gövdebiiımcl (anatomıst), kimyacı, fotağrafçı, Mısırbılimci (ejıptolog), mühür uzmanı gibl, türiü bilimlerin yetkilılerinın ortak dev çolış ması sonucunda oldu (3). Gömütü bulan ve çalışmalan yöneten Howard Carter, kazı sırasında kendıslnl etkileyen cok ilginç ikl olayı anılarında özellıkle belırtir. Gömütün lahit odasına girildiğmde çevre yi dolduran altın eşyaların ve som altından lahitin pırıltısın dan önce, Carter, gözlerini üzerine çekenin ne olduğunu şöyle anlatır: «..Bu çiceklerden yopılmış kuçük bir çelenk, genç dul kraliçenin sevgıli kocasına son ayrılık hediyesiydi. Bütun o göz kamaştırıcı ihtlşam, onca altının par laklığı ve ışıltısı, bir zamanki renklerinin hâlö izinl toşıyan bu kuru kücük çiçeklerin karşısında siliniyordu» (4). Ikıncı oiay ise şu: 1925'ler, Belçıkalıların Kongo'da yerli halka cok büyük baskılar yap tıklan yıllardır. Orada olup bltenlere ilgısiz kalamayon bln, insantık tanhının bır kesiminı aydınlatacak özverili bır calışma yapmalarına karşın kazıbilımci H. Carter'a şöyle bır telgraf ceker «Acaba me zarın bulunuşu. Belçlkalıların Kongo halkına yaptıklan Işkenceler meselesini de oydınlatabildı mi?» (5). Bu kadar olumlu bir calışma icin bile gerektiğinde hem de yarım yüzyıl önce böyle sorular sorulduğuna göre, bunun tam karsıtını yapmok Isteyen Mısır Devlet Başkanına insan şunu sormaktan kendini alamıyor: Mumyaların gömulmesi Mısır holkının yaşam dü zeyini mi yükseltecek, ya da en ozındon et sorununu mu cözümleyecek?.. (1,2) C. W. Ceram, Tonnlar. Mezarlar, Bllglnter Remzl Kltabevl (1961). (3) Bu buluştakl uğursuz'uk söylentıleri konumuzu IIgllendlrmedlğlnden bun lardan söz edflmedr. (4,5i C. W. Ceram, oynı yapıt G9rt kalmış veya gelişmekte olan ülkelerın, gerek ekonomik eistemlerinin. gerekse yönetim bıçımİ9rinin doğol sonucudur bu cozüm yolu. Halkın temel tüketım maddelennin özellık le beslsnmeyle ılgıli olanlarının yöneticüerce sağlanması, görevleri olmak gerekırken, ya vuz hırsız örneği, onlar üstün çıkarlar ve halkı cezalandırırcasına «yemeyın», «almayın» gl bi önerl ve yasaklorla sorunun üstesınden gelmeğe colışırlar. Gazeteierden ızledığımıze gö re, Mısır'da da öyle olmuş. Ne var kl Devlet Boşkanının istaği ne, ancak alım gücu düşük olan halk kesimı uymck zorunda kalmış, öbürleri yüksek fi yat versrek kasaplorın «tezgâh altı» satışlarıyla et gerek sinmelerıni saölamışlar. Demek Devlet Başkanı hayvan olımsatımı yapanlara, oracılara, kasaplara söz geciremiveceğini bıldlğınden, halkın bir kesımının özverlsıne sığınmayı düşunmüş olmalı. Oyso kendinden öncekl Boş kan Cemal Abdülnosır'ın ben zer korularda aldığı önlemier koktenciydı (rodıkaldı). Bağlantısız ülkeler gurubunun üc liderinden biri soyılan Başkan Nâsır, Tıto ve Nshru ile sık sık bir araya gelir, coğu kez de Tıto'nun çağrılısı olarak onun yatında, Akdeniz'de buluşurlardı. Dünya bosını ve kamuoyu üç ayrı dinde olan ve üo ayrı yönetim reüminden çelen bu l'derlerin buluşmalan na büyük önem verirdi. Nasır" ın dostu Mısırlı ünlü gazetecl H. Hsykel de bu toplantılarda çoğunlukla bulunurmuş Onun ölumünden sonra cnılarını ya zan Heyke!, Nosır'ın halkıyla nasıl bütünleştiğinl gösteren su olayı anlatır Tito'nun yatında yapılon ıki toplantı arasın da Başkan'a, Mısır'dan teleks!e gelen dışolım lısteslni gos terirler. Listede yer alon tkaz cığerini» okuyan Nasır'ın tepk ; si büyük olur; «Bu nsdir?.. Ben ömrümde yemedim. Başkasmın yiyemedığıni, benim halkım da yememeüdır» der ve hemen iisteden çıkanr. Dönya basınmın Mısır'dakl et sorunuyla ügli' haberlerl, yazının en baş'nda sözünü ett'fl'mlz turden değll elbet. Ama bu sorunun cok buyüdüğu bir sırada, şimdlki Başkanm Kahlre'de külturel bir toplantıda sa Meriç KARACAOVAL1nat ve billm adamları karşısında yaptığı konuşma oldukça şaşırtıcıdır: «Eskı fıravunların mumyalarının açıkta (muzede) sergılenmesınden memnun değilım» demiş, sayın Başkan ve ayrıca bunların sergılenmelerinin bütun büyuk dmlere aykırı olduğunu da ekleyerek, mumya ların yeniden gömüimelerıni istemiştir... rek sargılarının arasına konocak mucevherlerln, gerekse yatacağı yerin görkem ve zenginl.ğının de onun ululuğuna, kutsalhğına yaraşır düzeyde olması gerekiyordu. Kısacası kral öldükten sonra da kral, zengin öldukten sonra da zengin olarak kalıyordu. İşte bınlerce yıl suren eski Mısır uygarlığı, cokuş ve yıkılış nedenlerini boylece tâ baştan berl içinde bulunduruyordu: Flravunların, yönetıcılerın, zengınlerın akıilara durgunluk veren ve öldukten sonra da sürdürülmesi istenen gorkemli yaşantılanna karşın, halkın dayanılmaz yaşam koşjlları... Kralların, zenglnlerin ve yönetıclerin gömütlerınin soyulup soğana çevrildiği daha çok önceki yıllarda bile bıliniyordu. örneğ n, «IX. Ramses (i.ö. 1142 1123) dönemine ait Paplruslarda yer alan bir mahkemenin tutanaklarında böyle bır soygunu, taşcı Hapl, işci irimun, ırgat Amenemheb, sucu Kemvese ve köle Ehenufer'ın ortakla$a gerçekleştırmelerı ancak, başkent Teb'in Batı Yakası Volısi'nin kendıleryle belli bir yüz de de anlaşmasıyla sağlandığı» açık secık yazılıdır. (2) Kazıbılım farkeolojı) roman yazarı C.W. Ceram da, bu soygunla rın nedeninl şöylece ocıklar: «Ebedî ac halkın, ebedî tokla ra karşı sosyal öcü.» Halk keslminden geten bir Mı sırtı sanatcı ise cok onlamlı ve kalıcı biçimde almış bu öcö. Örneğîn, yOksek düzeyde bir yönetci ve büyük bir çıftIrk sahlbl olan Bay Ti (İ.ö. 2600)'nin gömütünün duvar resımlerınden onun günlük yaşamını adım adım ızlıyebilirız: Bay Tı yemekte, Bay Tı coluk cocuğuyla, Bay Tı kuş avında, Bay Ti Delta'da gezıde v.b. gıbi bütün resımlerde, o, tam or tada ve cevresındekj tüm Insanlardan dört kez daha büyük olcrak yer alır. Sözgellml «Bay Ti Nll'de avlanıyor»da, altından suyun akıp gittiğl kayığın Içinde Bay Ti dimd'k ayak ta durmakta, yöresfndeküer ise onun IçN d'dinip K'mllerl kürekle' e ası'mış, leri ttmsahlaria boğuşuyor... Bu Insanların tümü horeketll, canlı anlamlı ve yaşam dolu. Oysa sanatcı. Bay Ti'yl donuk. BULMACA SOLDAN SAÖA : BugOn Kahire'dekl Ulusal Müze'de sergifenen mumyalar, «Krallar Vadısunde 1881'de bır yeraltı barınağında toplu olarak bulunmuş ve aynı yıl bu müzeye getınlmişlerdı. Içlerinde II. Romses'ınkinın de bulunduğu kırk mumya blnlerce yıl once bu yeraltı barınağına gelişıguzel, sanki çarçabuk bırakılmış. Çoğunun duvarlara dayalı olarak durduklan, onlan bulan kazıbilımci (arkeolog) tarafından belırtılmiştl. Daha da ılgıncı, bu barınak bazılarının üçüncü yerlerıyd1. örneğın II. Ramses'ın mumyası konulduğu görkemlı gomutten kısa bır sure sonra alınıp, ilkönce babası I. Setos'un mezarına getırilmış. oz sonra gomüt soygunctılarının burayo da ulaşacakları sezllınce, bu kez her ikısı bırlıkte Kralıçe Inhapı'nın mezarına konulmuşlar. Buranın da güven liğı kalmayınca son yerlerı olan barınağa, dın adamlarınm sırtında kılometrelerce süren bir yolculuk yaparak gızlice getirllmıştır ve bu son konut'arında 1881'e değın yaklaşık üçbin yıl kalmışlar (1). Bu küçük özetten de anlaşılacağı gıbı. bugün gomulmesı tstenen mumyalar hiç bır zaman toprağa gomülmemişlerdl. Bilmdığı gıbı eskl Mısır'ın dınsel ınancından kaynaklanan mumyalamanın amacı da, ölenln govdes'nden ayrılan ruhun (Ka'nın) yeniden govdeye döndüğünde onu sapasağlam bulması Içındı. Ayrıca ruh gövde8iyle kavuştuğunda aynen yaşamındakı gibi bütün gereksınmeler'nl elınln altında bulmolıv dı Böylece mumyanm Içmde bir anlamdo yaşammı sürdOrdüğu, gö'ke'nîl «^azliegömutîler yapımı ortaya cıktı. Heie ölen, bır tannkral {firavun)so gerek mumyasımn, ge 1 Bitkller bUgto. 1 Bfr «por türü TersJ eski düd» «u. 3 Bir gösterme söıeügü Mutltk hüktlmdar sıfatlartndan. 4 Çarlık dönemi Busya, »ının glıll poli» örgüttaün ıdı. I Blrtnln yerlne » gören kim M, vekü Kuzey AtlanüJt itutakmın yabancı dllden ılmgesı 6 Bir resk, 7 OsmanJı İmparatorlugunda Müj'.Uman ol mayan uyruklbr Tersi btrden blre meydaıu gelen. I Kuzu gibi sesler çıkaran. 9 Yaşamın dogal sayüan biçto. lerda son bulniitsı Eskl dilds mdı TUURIDAN AŞAĞITA ı 1 Harç v» demlrte yapılan inşaat türüne yabancı dilden verllen ad. 2 Dzakdogu ülkeleItoden blrinln kentlerlcden Avrupa Ekonomik TopluluÇu'nun yabancı dilden simgesl. 3 Blr yelSen stmges( Eskı dllde kıtapçık. 4 Tersi dunyanın •tratejik öneml ol&n korfezlerln den Rüzgar S Kımyada nifcelin «inıgesi Binek hayvam yavrusu. 6 Olanak, iş y&pabUmek için gerekU koşullar Müzikte duraklam» işireti. ' Bir kadm adı. 8 Yürur 123456789 ken kullanılan gereçlenlen. B Yüksek kalorili besi maddeleria. den Bir göstenne sözcügtt. DC>KO BUUMACANIN ÇOZÜMO SOLDAN SAĞA : 1 Anofel İE. 3 Taraa Mes 3 Ezan Gemi, 4 Tl *~ Temren. 5 TJnmıan. 6 İsîahan. 7 L&stik sE. 8 Adhye ü m 9 ikeleM. YUKARIDtN AŞAĞITA : 1 Ayetullah. 2 nazjM Ad 3 O v a Jlisü 4 Faıv tastik. 5 En Enflye 8 gM Akel 7 ıneraH 8 lemE asuM » Nem Cumhuriyet Sohrbi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilık T. A. Ş adıno NAOJR 0 E M İ N E N A D | Yay,n Müdürü Ü d Ü r Ü KTAY KURTBÖKE ^ UŞAKUGİL Müdürü T U R H A N I L G A 2 Ba«an ve Yayan: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecılık TA.Ş., Cağaloğlu Turkocağı Cad No 39 41, Posta Kutusu: 246 İSTANBUL Tel.: 20 97 03 BÜROLARi • • • ANKARA; Konur Sokak 24/4 YENİŞEHİR Tel.: 17 58 25 17 58 66 18 33 35 İZMİR: Halıt Zıya Bulvarı No. 65, Kat 3 Tel.: 25 47 09 13 12 30 ADANA; Ataturk Caddesi. Turk Hava Kurumu fs Hanj Kat: 2, No. 13 Tel.: 14 550 18 731 TAKVİM fmsa* «31 315 13 ARAL1K 1960 Öğle Ikindi 13 08 1528 Akşam 1741 1819 Yattı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle