25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DÖRT CUMHURÎYET 16 HAZIRAN 1979 POLİTİKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL ABOULCANBAZ D£DÎ|c yA ../J Î|c yA AAA! OLMAIAMA... T U R H A N SELÇUK nPFALLtKETMt İ A f t R l î £\ZCİJ.ı> ^ ANNE, Uîfi BA3A t  H M , BJliM E\fi>£ AMJI£Mt£ BrVBAM ÛVNuvol^tAR. JÎ2ıN £vD£ """r fx?:" M?o Hey Gidinin Baltası öyle olaylar vor kl, tom Muzafter Buyrukçu'nun gufiluklerı lcin... Alacaksın onun Ince kalemini elıne butun oyrıntılan ile tatlı tatlı onlatacaksın' Günluk yozma her yazarın becerısı degıldir Günluk. ınsanın saklısız, gızlisiz kendı kendlne smov vermesidır Klm içlnin butun tortusunu tüm ocıklısıyla dışa vurabllır, kolay mıî Görmezler (ömolar) ıçlerıne dönüktür. (ömcnın) bınne demışler klGormezln / OYLEEE . oyit AMA. «Mum fıyatlorına gene zam geldl, duydun mu?» «Duydum,» demlş «Slz kendınızo bakınl Ben içımdakl ışıkla yetinırım » Nedense. durmoksızın dışımızdo blr ış»k aranz Bulur muyuz, bulmaz mıyız ama, bırllerı çıkar, «Ben sızın ısığınızım1» dıye önumüze duşer Bır bakarız kı, karanlık bır tunelın ıcine düşmuşuz. Tunelın ucundakı parıltıyı bir önumüze duşen gorur, bızunse hem gözumuz, hem gönlümüz kararmıştır artık. «Ne oluyoruz?» «ölunün körü! Ne dlye ordıno düstOn?» Adamın blrl varmış Butun dun/ası kedileri lle kansıymış Akşam, ısten ev ne yorgun argm döner, kansına sorarmış. «Hanım, kedller nosıl?» «Cok lyl» «Cığerlerl vor mı?» «Var» «Sulannı verdln mlT» «Verdım » «Oh, dunyo varmış» Alırmış kedılen kucağıno. «Vay, benlm tekirım... Ah, bentm mmnosum. Vay, benlm toramanım » Dışarıdo dunyalar yıkılır, kon govdey! götürürmüş de adama vız gellrmış Vorsa da kedıler yoksa da kedller Hüseym Rahml'nın böylesı kedllerıne duşkün blnnl an'atan cok guzsl bır övküsü vardır. Keşke eümırt altında olso da, orodan bırkac sotır vozıyı sıze aktarabılseydim. Pirimlz. ustamız Hoca Nasreîtln oğlunun elınden îutmuş carşıdo yumurto pozoriık edsr.nış. Oğlanı da alıştıracok «Kac para yumurtalar?» «AÜTIIŞ para » Siyasal Partiler ve Anayasa Mahkemesi D SURTUŞMENİN ASIL NEDENLERI ncak. bu tartışmalar bır an ıcın kenara bırakıldığında görulür kı, Türklye'de 19 yüzyılJan 1961 Anayasasına dek Sl/asai ıktıdarın anayasaı duzen.emeler ve yargısal denetimle sımrlanış surecınde ıktıdarda bulunanlarla yargı organları nrasında suriuşmeıer dıkkatı cekmektedır Ne var kı, bu tur gerılımler yalnız ulkemıze ozgu değıldır Kanımızca, bızdekı durum görünürdekı basıt yetkl sınırı anlaşmazlıklarrdan daha cok ceşıtlı toplumsal guçler arasmdakl cekışmelerden doğmaktadır Artun ÜNSAL A «Ell'ye olmaz mı'» «Olmaz » Otekine gldermış «Kcc pora yumurtalor?» «Ellı para » «Kırka olmaz mı'» «Olmaz» Elınden tuttuğu. carşı • pczar öğretmeve ccl's'ığı bızdık oğ'an babasının bu halıne şaşar dururmu6. DayanaTiamış olacak kı: «Baba1 » demış «Ne var oğlum?» «Olmaz1» dıva boğıracak'crdır. «Ne'den olayım oğlum'» 'Bzım evden alsara ..» Bu kez şoşolama sırası Hocayo oalmlşi «Bızfm evde yumurta mı satılryor?» «Sen buroda ellı poraya. kırk poroya alobilmek lcln göbek catlatıyorsun. onnem evde komşulara otuz parodan yurrurta satıp durur. Ondon alsana » tstcnbu 'da Caga.oğlu ndo ş mdı Istanbul Erkek Llsesl olan görkemlı blr yapı vardır Adıno Duyunu Umu•nıye aerler Koca b r ulusal kurtuluş sovaşı verıp. duşmanlon den'ze dökmek lcın vuruştuk Tek amacımız Duyunu Umumryeden kurtulmak Idl Uzun yıllar, bu belcdan kurtuİTiuştuk da . Bır de ne görelım kl, yıllor sonro bu kez Duyuru Umunııye IMF adı altında bır telekse Parıs ten bızım Başba<aniığa bağlanıvermış Hoco'nın carş'da gjcün güc ellı paraya yumurta alması, karısırın evde otuz paraya komsuloro satması gıbl... Tunel'n ucundakı ışıkmış1. Tunelın başı da sonu da kör karanlık . Bır daha kim bılır, kımın elınden tutorok kurtuimoyı sağlsyacağız'' Boyledır ışte kopltalızmın emperyaJlzmı odcımı eakalından tutar, kör bır tunele sokar Kendıne guvenı sonsuz, ayağına pek delıkonlı, piriustam'z Hoca va yanaşır«Koccm,» der «Senı sakalından tutar dağ, taş dolOştır'riTi » «Sen de be^ımle yorgunluğu goğusledlkten sonra ne cf'yevım, kaaerde bu ja vorrrıs » m>z Şımdılerde vor mı bılmıyorum, esklden «nezarethane» duvarlanna yarısı buvük yansı kücük hartlerte acem'ce yazarlardı «Domuz de'ismden post o maz zabıtadan dost olmaz » dnl Butün Gjnev Doğj'daki bötun O^ta Doju'dak kenKurtarmış, kurtarmava cchşan u.usıaro sorun. «Amenko'dan dost olur mu'» Hep bır ağızdan: «Olmaz!» dıye boğırocckiortJır.. Bız IMF elı, NATO ayagı usler gözüyie Amenko"Yl kendiTiıze oost ed nmcye bok voruz VT^fyle bır tunele g rdık, cıktığ'mızda karşımızdo Arrer na vardı. Yenıden elımızdsn Amenka tutmuş bızı tuneie soktu, bakalım bu kez cıktıgım'zda o da ciKCbılırse* kımlerj ve ne'erı karşımızdo gorecegız? Anımsarsınız herhalde bundan blrkoc yıl önce genclerımız, bacaklarından tuttuktarı gıbı Amerıkalı denızcl'eri Do mabahçe onlennden den ze atarlardı da, '<Emperya'ızrle gencienmız sav'aşıyor» dıye goğüslerımlz kabarırdı Bugunlerde ıse gozlenmız VVashıngton a cevırm>s z, koruvucumuz ve kovuş'uru^umuz VVarren Chrıslopner cenapları özım ıçın gene ne ö'.guler duzüyor dıye kulak kesılmlşız. Nerden nereyel Unıu sanatcımız Ruhl Su'y^ g «$u kanlı zalımin ettlğ, ışier. dıye gene söy' vab ıscek mısın''» dıye sordum. «Ne var söylenm» dedl «Pekı, kanlı zalım kım dıye soran olursa bu kez kJmı göstereceksin?» Yuzüme baktı, blr şey söylemedl. Bu kez o so'du: «Sana soror'arsa'» dedl. Ben onun /uzüne baktım. ben de blr şey soyllyem»dim Ikimız de birblrimlze Wr çey sâyllyemedlfc ama, çok şey söyler qıbl olduk Zağlanmış oğzını koküne yedlVce, «Vur, gldlnln r baîtası» dermış koco cınar. «Vu , sapın bendetıdlr.» Kencîlmlze sap ettıklerımlzden cekeceğlz blroz do... Böv'e yapacağız dıyerek gelmedıier oma böyie yaptjkır. türküler 1 YENI GUCLER VE BUROKRASI ÇELİŞKİSİ ürkive de 1940 lardan berı gıttıkce guc'enen kentsel ve kırsal burluvazmın siyasal ıktıdarı ılk kez 1950 yılında doğrudan elme gecırerek, ağırlığın ekonomık lıberalızmde olduğu /enl bır ekonomlk polıtıkanm temelını attığı bılınmektedır Ancak, Metın Heper'm de gozledığı gıbı, «Ekonomık tabanlı orta sınıfların gelışıp siyasal hayata ağırlığını koyamaması •/e bu olguya paralel olarak, Osmanlı Turk modernleşme surecının temel çelışkısının dın sel sekuler bT dıyalog şeklınortaya cıkması scnucu siyasal normatıf eğılım cgır basan bır oürokratık elıt geleneğı devam .mtştrı (Bkz Turk Kamu B J •"okrasısınde Gelenekcılık ve Moderrieşme Istanbul Boğazıcı Unıversıtesı Yay. 1977. s. 19) Kaldı kı cok partılı donemde, chaik ıradesı»nın kendınl iaho etkm bır bıçımöe bellı etme olancğına kavuşmasına kar $ılık secım sanıd'klarıyla belır!3nen b j ıradeyi kullanma yet•<ıSinın sınırsız olduğu manc nı savunan ıktıdarın da bellı bır gerılıme yol açma tehlıkesı var dı T "Iktidara yardımcı,, yargıdan j "İktidarı sınırlayıcı „ yargıya geçildiği bir ğerçektir ken halkın oyları ıle sec lenler, deviet aygıtında atama yoluyla gelenlere oranla, kendı'erını daha yetkılı sayacak ve bunun mantıksal sonuclarını gcrmek ısteyecekıerdı DP yonetımıne gore 1950 secımlerıyle «Tanhımızde ılk defadır ka, TBMM «mıllı Iradenın tam ve serbest tecellısı net'cesmde mıllet mukadderatına hakım olmak mevkııne gelmış bulunuyor»du. (Bkz Arar Hukümet Progranv ları. s 209) den tanzim olunmalıdır Turkiye Cumhuııyetı mıl ı ırcdo dev letı halıne ancak böyle gelebılır M let ıradesı < teşekku e eden siyasal ıktıdarların yetkılerının daraltılmış olması mıllete hesap verırken buyuk gucluk'ere sebep olmaktac'ır Devletımızm daha lyı ışlenes şarttır Bürokratik Engeller genış olcüde kaldırılmaiıdır» (Bkz Mıllıyet 28 Mayıs 1977) ^Öteden beri siyaset adamlanmız ve devlet kuvvetini ellermde tutaniar. bu kuvvete mutlak ve smırsız bir şekilde sahip olma eğılimini göstermişler, bunu hukuk kurallarıyla bağlamak, smırlamak veya ortak kuruluşlarla payiaşmak çabalarına daıma karşı çıkmışlardır. Denlmsenmis bulundugu 1961 Anayasasının ruhu ise. cesıtll kuvvetler arasında bır denge kurmaya amlrdlr Dinamik siyası guçlerı bellı ölcude katkısız bır sıyası sorumlulukla baş başo bırakacağı yerde, demokratık laık devlet duzenlnı yaşat ma gücunü bır bakımo sadece yargı organına yüklemek kanaatımızce başarılı olmomıstır.» <Bkz Anayasa Hukuku ve Sıyas ~ mler Acısından 1965 secırr ' • • n Tahlıli, Ankaro, > 3BF Yay. 1966, S. 67). Mümtaz Soysal da «Turklye'de yalnız özgürlükler sorunu değıl ekonorrJt ve sosyal olanlardakı koklü sorunlan da cözumJeyemeden yargısal denetım donemıne gecıldığı ıcln. ekonomık ve sosyal konuiann hem tartışılması hem de cozümlenmesı kolaylıkla Anayasanın ozgurlükler slstemlnl ve organık kuruluşunu ılgılendiren bır sorunı olabıldığı kamsındadır «Faşıst reıımlerden sona klasık demokrası dönemmden gecen ulkelerde ekonofn k /e sosyal sorunların yaratacoğı gergınlıkler Türkıye'dekı kadar hayatı değll Onun ıcmdir kl. Türklye'de hukuk dışı sorunlorm tartışılma3indan doğart ana vaso hukuku tartışmaları cok daha gergın olabılmektedlr» (Bkz. Dınamık Anoyasa Anlavışı. Ankaro, SBF Yay. 1969 s 1 . 2). 4 GOdO YOROTME 1950'lerden sonra hızlanan Sosyo ekonomık ve siyasal gelişmeler sonucu, iktidara gelen kentsel ve kırsal »urjuvazinin oluşturduğu yeni güçerin geleneksel devlet bürokrasisi ve bu arada «yargı bürokrasisi»yle sürlüşmeye girmesi doğaldır. 3 TOPLUMSAL GEÇİŞ DONEMLERINDE YUKSEK YARGININ ARTAN ETKINLİĞI urası acıktır ki, önemtoplumsal gec ş doı.enıennde, /anı sosyal, ekonomık ve siyodeğışme'9'ın ve kulturel ıızlandığı ve p" erarası ao vGşın şıddetlendıgı bır ortam DPnln ıktıdara gectıkten son ra, idare mekanızmasına el atarak, kamu gorevlılerını dene tımı altına alma cabalarının bır doğa' vonj de vardır Cok uzun bır sure başta kalmış olan bır kttdann yerıne gecen her yenı güc, kendıne yakın gormedığı rnevcut vüksek bürokratları ve bu arada yargıcları etkısızleştırmek ve yerlenne onunla ters düşmevecek kışılerı getırmek ıs îer Zaten bu durumla ulkemız1e ılk kez karşılcşılmamıştır. •^rneğın Kurtuluş Sovaşı sonosında da burokrası kademeerınde de «siyasal krıtsw» (1e belll bır avıklamaya gıdılmıştır Ekım 1922'de cıkarılan bır yasayla. tüm ıdarı kadrolar ortadan kaldırılmış ve her bakaniığa acıkta kalan memurlar ara sında yenı bır bürokrotık kad'0 kurma yetkısl tanınmıştır ıSaravcı» görevlılerın yerınl «Cumhurıyetcıier» alacaktı. D Ö zetlemek gerekırse, 1950'lerden sonra hızlanan sosyoekonomık ve sıvasal gelısmeıer sonucu, ıktıdara gelen kent sei ve kırsal burjuvazının oluşturduğu «yenı güclerin» geleneksel devlet bürokrasısi ve bu arada cyargı bürokrasısuyle sürtüşmelere girmesl doğaldır 'Ayrıca Bkz Metln Heper, «Tür kıve'de Devlet ve Iktıdar Çekışmesu Mıllıyet, 6 oğustos 1976: «The Recolcıtrance of the Turkısh Bureaucracy to Bourgeols Polıtıcs», «The Mıddle East Journal, Vol 30, No. 4 (Autumn 1976) s 485 500). 2 «HALKIN SECTİKLERİ» emokratık yolla boşa gecen yönetıcılerın, devlet bürokrosısınl kendl denetımı altıno alma cabasına gırışırken kendılerının halk önunde «hesap verdıklennı» oysa bürokratlann bu tur bır sorumluluklan bulunmadığını ve konumları gereğı halkın gercek ısteklerıne duyarlı olmayacaklarını ılerı sür melerı doğaldır. Nlteklm, DP dönemının Cumhurbaşkanı Bayar «Atatürk'ün Anayasasıı olarak tanımlodığı 1924 Anaya sasını hâlâ övmektedır, cünkü bu anayasa «meşruıyetın tek kaynağını secım yoluyla halk hakımıyetınde görüyordu» Oysa, 1961 Anayasası «hakimiyetı secım yolundan gelen parlam«nto Ile, kıdem ve terfı yolun dan gelen burokratların oluşturduğu blr takım müesseseler arasında» bolmektedır Bayar eleştırılerını surdürüyor «1961 Anayasası halk oyunu kısıtlamış bara|lamış değerını yuzde ellı ölcüsünun altına duşürmüştür... 1961 Anayasası tam anlamı ile bir mıllı irade devalüas yonudur. Çünkü seckınlıklerlnl, sadece dıplomaya, bürokratik kıdeme ve sürekll otomatlk terfıe dayatan bır takım ınsanların oluşturdukları kumluşlar, bır başlarına kendilerıne halkoyunu paylaşmak hakkını tanımışlardır... 1961 Anayasası... Kuvvetll Devlet tefekkürü yerlne, zayıf devlet tefekkürü, Halk hakimiyetl yerlne. Burokrası ho kımlyetinl getirmışttlr. (Bkz. Bozdağ «Celöl Bayar Anlatıyor Atatürk Metodolo|lsı» Tercuman, 22. 23, 24 Ağustos 1978). Demlrel de 27 Mcryıs 1977 de blr seçim gezisinde yaptığı konuşmada. yıllardır söyledlklerlnl yinellyordu: «Yasa yapmada nlhal organ meclisler ol malıdır. Hukömetln sonımluluğunu taşıyabllmesı lcln aldığı her karorı bozan blr orgonm hükümetın ustunde mevcut olnaması lazımdır. Yetkller ve sorumluluklor her halde yenl da, yuksek yargının «hakemllk» rolu onem kazanır. Ornegın ABD de Federal vüksek Ma^ıkorreye karşı OIUTISUZ tep1. lerın en cok eskı siyasal partı ststem,erı donemın n sona erdığı • e yenı sıstemlerın orta/a cı kış surecının boşladığı done"n erde arttığı gozlenmıştır Federal Yuksek Mahkemenın, fe deral yasalorı gercekten sık ıptal etmeye başlaması, ıc savaşı ızleyen «yenıden ınşa» donemı ile Bırleşık Devletlerın buyuk endüstrıyel sıcramasıyla aynı zamana, yanı ülkenın şlddetlı siyasal ve anayasal tartışmalarda yansıyan cıddl blr büyüme krlzl gecırdığı bir döneme rastlamıştır Benzer bır bıclmde bızde de. 1960'lardan günümuze süregelen siyasal Istıkrarsızlık döneminde, yargıya ve özellıkle 1961 Anayasası ıle kurulon Anayasa Mahkemesi'ne belki de kendı ısteğl dışında önemll blr siyasal rol düşmuştür. Bu cafkantılı siyasal ortamda, yüksek yargı, partamentoya ve sıyasetcılere oranla daha türdeş ve tutarlı, güven verıcl bır kuruluş olmak dunımundadır. Örneğın, parlamento sovaş lorında, hükumet krızlerınde, azınlıkla çoğunluğun. »• bırbırım hareketsızl'ğe ıttığl kısır don gulerde, yargıya ve bu arada yuksek yargıya düşen ış ortmaktadır. Tunaya'nın deyımi ile. «Anayasa Mahkemesi... yalnız hukuk düzeni içınde değıl. aynı zamanda siyasal hayat icfn de kllıt noktasında bulunmaktadır > (Bkz. Sıyasl Müesseseler 8. 118). nayasa'da Anayasa Mahkemesi'ne düşen denetım görevlnın oldukça kapsamlı olduğu acıktır. Yuksek yargı, siyasal iktidarla siyasal muhalefet arasında örneğin, Wr yasanın çıkması konusunda başgösterebılecek tıkflnmalarda, Istese de Istemese de, siyasal Ibreyl belll bir yöne çevlrecek kararlar alabillr. Kaldı kl. Nermln Abadan'ın daha 1965'lerde bellrttiğl gibl: «Bağımsızlığını titizlıkle savunma zorvınluğunda ol duğumuz «Oçuncü kuvvet», ola ğanüstO yoğun salt siyasl sorunların yarottığı onlaşmazlıkları holletmekle görevll kılınmış tır. öyle kl, Türk siyasl re|lmlnln OYakta durması ve yaşaması odeta yargıclarırt takdırin» bağianmıştır > Oysa yazara göre. «kuvvetler ayrılığı esası GELENEĞJ Ölkemlzde slyasal otortte Hu kuk Devletl llkesmın ışıgında gıderek «hukuksalloşırken», yük sek yargının da «sıyasallaşması» kacınılmaz olmuştur. Hele, Anayasa Hukuku gıbı zaten kay nağı gereğı «siyasal» bır alanda denetlmini surdürecek olon Anayasa Mahkemesi icfn 6lyasal ıktıdarlarla sürtuşmeme ow naksızdır Kaldı kl, slyosal ik t darların yargısal yollarta denetımınln ülkemızde gecmışimn cok kısa olmasına karşılık. Osmanlı ve daha sonro Tek Partl dönemlerınln mirosı güçlu yurüt me geleneğınln, cok partiU rejıme gecıldikten sonra blle etkınlığını korumasının da bu sür tüşmelerde büyük payı olduğu acıktır. u yuzden de kendüerlnl ulusal Iradenın tek tsmsılcisı olorok aör me alışkanlığıno sa hıp olan pcrti hükumetlerının, bu Iradenin ne denetlemesi ne de paylaşılması gereğme pek hazır olmadık ları izlenıyor. Vakur Versan'ın gozlemı cok yerındedır: t... öte den ben sıyaset adamlanmız ve Devlet kuvvetini ellerlnde tu tcnlar bu kuvvete mutlak ve sınırsız bır şekllde sahlp olma eğılımirtı göstermışler, bunu hukuk kurallanyla bağlamak, smırlamak veya ortak kuruluşlarla pcylaşmak çabalarına dal ma karşı cıkmışlardın. (Bkz. «27 Mayıs Hurrıyet ve Anoyasa Bayramı », Mıllıyet, 27 Mayıs 1976). Kısacası, Türkıye'de siyasal iktıdarların yargısal denetıme karşı tepkılerınln kaynağnda sıycsal karar verme teke lını koruma ısteğınln yattıği ko laylıkla ilerl sürulebıllr. Ne var kı, son ikı yuzyıllık siyasal yoşamda, Türkiye'de «Iktıdara yar dımcı» yargıdan, «ıktldan sınır layıcı yargı» ya geclldlğl d * blr gercektır. B B'ÎNCl YAYIM TTUKDAλ TAPTLJftŞ ÖZZNLİ BÎH SEÇUEYt BD YTLLIKTA BULABtLtRSİNtZ. flYATI 75 FL • KtlAFlAN AZ ODEMELİ tSTEKLCRnS POSTA a t D C » LERtNIN EKLENUESİ HICU OLONVB. A İSMET ZEKİ EYÜBOĞLU İnsanın Boyutları Uygarlıklor yaratan Insanın anlaşılmosı »orlıgım oluçturan boyutların blllnmMlne boglıdır. 8u yapıt bu torunu Oözumiuyof. İLE «ATANANLAR» SURTUŞMESİ «Halka rağmen, halk lcln» IIkesını savunan Türk burokrasısinfn sahıp olduğu ge/eneksel otorıte büyuk ölçüde sarsılır Ederi: 40 Lira Isteme adresl • Cafldaş Yoyınlon. TOrkocoflı cod 39 • 41 Cağalofllu ISTANBUL Buraya dek, Ikl buyuk portl mlzln Anoyasa Mahkemesi ko nusundakl genel eğlllmlerl üze rınde duruldu. CHP'nln temel de olumlu yaklaşımına karşılık AP*nln olumsuz blr tutum Izle diğl gözlendl. Slyasal partllerln Anayasa Mahkemesı'ne yaptık lan başvurulann dökumGne ge ceblllrlz: En çok basvuruda bulunan partiler hangllertdlr. v» nosıl sonuçlar almışlardtr? ÇIKTI YARIN: Siyasal Partilerin Anayasa Mahkemesine başvunıları
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle