25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
D 0 R T CUMHURİYET 9 MART 1979 ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ ABDÜLCANBAZ l APPAIÂF Aîi?, A6tUAPiNDft ZAvAUıtAPiM. V H£ DÎ Biraz Daha Işık... Gecen hafto perşembe günö ışıklar k«snrr*<fl. Cumo gunu de kesilmeyince, Suleyman Bey'ln tep«sl attı. Kızardı... Ne oluyordu? Hürriyet'te pcbuç glbl horfterle bır rnanşet, Suleyman B«y'l lylden lylye çlleden çıkardı. Şoyle dedi: Muide, ışıklar artık kesllmiyecek... diy» nosıl manşet atarsınız? Ben hukumetl devirecaglm d«rk«n, slz boyle müjdeli haberterte, hukümetin ömrunu uzatıyorsunuz. Bak, kogıt bulamıyorsunuz gazete basmak Içln .. Başını kaşıdı. Işıklar yanıyordu, kesilmemlştt. Bu nasıl olabilirdi? Partinin bu işten anlıyonlarını topladı, arastırsınlardı. Bunun altında keslnlikle blr şeyler olmalıydı. . 1977 yılım duşundu. Bir gün şöyle demiştl: Bir ay sonra, elektrik kısıntısı kalkacaktır. Bu dediklerimin altmı çlzin... Çizmıştlk. Bır ay sonra, tam bir utanca yanl skandal.. Saboh erken saatte, elektrik kesintisinden, nasıl tıkınlılar çektığimi yazmış mıydım cAnkara Notlarunda? Haftanın bellı gunlerinda cAnkara Notlarunı, saat 10 00' a kadcr yazıp Istanbul'a teleksls geçme durumundaydım. Yazı, o saate yelışmell ki, Tan Oral fAnkara Notlarnnı okuyup, çlzebilsln çizgisini... Eee, saat dokuzda cereyanlar kesillyor, teleksler çalışmıyor. Bu kez, sabohın körürtda kalkıp, yazıyı hazırlayıp saat tam dokuzda İstanbul'a gecme durumundayım. Yola çıktığımda, otobüsler bile çalısmıyor. ANKA ajansının |eneratoru var, zaman zaman oraya gldip geçiyorum tAnkara Notlarunı . Blr gun, Enerjl ve Tabıi Kaynaklar Bakanı Denlz Baykal'a da oçt:m konuyu... Boyle, böyle... Acaba, Cumhurıyet'ln bulunduğu KızıSay'do bazı gunler, saat 10 00 da kesebilir mısınız. dckuz yerınc? Tabıi, «Ankara Notloru icın, bunu istemeğe hakkım yok. ama, herhalde slz de rahat yazmamızı, iyl yazı yazmamızı istersiniz... Aaa, elbette... diye konuştu Deniz Baykal. cAnkara Notlan» icin değer; ama, durumu bir inceieteyım, slze haber verirlm .. İnceletmiş Olanaksızmıs. Bir, «Ankara Notlan» gececek diye, Kızılay'da blnlerce mağazanın, dukkânın, işyerinin, apartmamn da ışıklarını kesmemek gerekecekmlş... Neron glbl, butun Ankara'yı da yaktıramazdım ya .. Elektrik kısıntısı sona erince, aradım Oenız Bey'ı . Ankara Notlan icln yapmadınız herhalde . diye eğlendım kendımle . O d a var elbet, diye gonlumu aldı Hosan Cemal'e de bır «hoş geldin» dedik... Peki, nasıl oldu bu? Anlatır mısınız blraz? Bır yıldır, sessız sedasız bunun icln çalıştık. Tuncbilek ve Seyıtomer santrailerimizde enerjı uretiml nl artırdık. Tunçbılek'te geçen yılın ıki ayına gore, bu yılın ikl ayında enerjl urttimini yuzde 185 artırdık... Şimcli yaptığımızı gecen yıi yopamozd k. Turkıye, gecen yıl elektrik keslntlsme mahkumdu. 1977'ae Suleyman Bey ın elınde ışıkları yakmak icin bir formul olsaydı, erken seçime gidecektl hemen Ama, yoktu Seyitomer'ln tam kapcsıteyle cahş.nası icln yedek porca sıkıntısı vardı Sessızce bunlorı giderdiK. Bazı yedek parçatarı, Türkıve'de yaptık. Korr.ur taşımak icln yırmı tane yırmışer tonluk kamyon gecelı gunduzlu çalış ) ': AVfll? Kırmızı Mektuplar Her ülkede ver'eşmek ilk önce doganm coğrafva ve enr gebenın koşullarına go e bçım lenır Arra btr daha goruluvordu kı Çınde bu koşullar dunyanın gelmış gecm.ş butun topIbmlarına bakarck daha do et1 kılı En guçlu en etkı! faktor budur: 10 m.lyon km2 bır ulke butunluğu ıcın 500 milyon. 800 rnılyon ve bır goz acıp kopamadcn sonra bu yuzyılın sorunda 1 mılyar nsanın bu ucsuz buçaksız gıbı gorunen bu votanm %1520'sı kadar bır porcasmda var olmak /o da olmamak yozgısı ne bas aonourucu bır sorunour1'' Eger bu sorun cozumıenmezse o zaman ne Oıacaktır7 Yakın geleceK nelere gebedır? Ve bu taşınılmaz ağırlık dunyamn sırtına ne'er vukleyecektır"> Evet var olmak yadc olmarrak1 Hem o zcnan Çın acaba sınırları ve kale dır'arları ıçınde vazgısına bo/un eğerek bır lokma ve bır hırka, daha doğrasu daha yaşam hakkını aimadan bır kefen parcosı ıle mı yetınecektır? Yoksa dünya yıne dunya olcusünde bır ıKovimler goçunun» yenl bir hesaplaşiiasını mı ,yoşayacakt(r2^ Hem de bu dava başarılmazso Cın artık feodallennı ve «Olduğun gibl ol! Olduğun gibl kal!» diye fılozofların, afyon sorhoşu hukumdarlarını ve satılık generallennı de boşından otmış olarak hangı yolculuğu sececektır. Şevket Süreyya AYDEMİR 192C'ierde dünyanın dort koşesinden ge.ip Moskova Universıtesinde okuycn gencîsrin heyecanla tartıstıkları konu, Lenin ın lıdeıi.ğinde gercekleşen Sovyet aevrimiydl.» kDntüsü, bır yamyaiil k da olabılır. göruyoruz Yanı kendı dönemlerınde Gok Tann sayılan Kubıiay ve obür Han'lar dönemıne oz em duymakta suçluyoruz. Hatta hem onlar hem bızlere gore de sız sadece bır Amerıkan^uydususunuz. .. ^ * "Ama hıc olmazsa bız eski orkadaşlar kendımızı gıttıkce boyağılaşan bu kaiıpcılığın, bu hazır ve ezbercı formülcüluğün dıçında tutabilınz Aydemır. Hlc olmazsa bırbirlerimızı düşünur ve bırbirlerımızle yazışırken aramızda bırtakım asgarî müşterekler kalmalıdır Goruyorum ki buna ucümuz de muhtacız. Dünyada doha ne kadcr konuk kalacağız bılmiyorum. Ama ne kadar kalobıleceksek blz yıne bütün hayallenne, düşlerlne oldr'e t"aykırırken, güneşın sıcaklığmı, sankı onu zaptetmışız g'bı. ovuclanmızın ıcmde duyard k .. Butün dıllenn sozcjklerlnden duzenlenen ve sonra bunlan her dılde ınsanlardan top lulukların, dunyayı sarsacakmış gıbı ntmlen hareketlerl Ile şahlandıran şllrler de tertıplerdr den de parcalar alarak yaymlamaya karar verdık. Tabıi hem Pavel'ın hem de Lı'nın rızaiarını aldıktan sonra Işte bu kitap boylece meydana geldı ( * ) Fakat şımdı hemen akla ge» lebılece* btr «oru vor. Nicm Kırmızı" Mektuplar? Hvet, Kırmızı Mektuplar! Ama bu ad ne benim ne Pavel'ın ne de Lı YaIjnundur. Bu adı, bu mektuplara takan Pavel'ın eşı Vera Harcsov'dur. Ben Vera'yı hıc goı medım. ihtılal patlarken de galıba Vera henuz dunyaya gelmemıştı. Partılı de değılmış Ama oyle anlaşılıyor kı. hoş. esprıh Dir kadın. Mektup'oşmalarımızın başlcmasından nıce zaman sonra Pavel'ın bır mektubunda şoyle bır parca vardı: tBizim hallmiz Vera'yı galiba biraz da eğlendirlyor Aydemır. Bir akşam bana yemekte uzunca blr diskur gecti: Siz aksaclı bebeklere benzlyorsunuz Pavel. Evet aksaçlı bebeklere! Ya da aksaclı okul cocuklarına. Bu mektuplarda asıl aradığınız canlı genclığmızdir. Bu mektuplarda sız yani sen Aydemır ve Çinli Ll, o alevii o cevvell gençliğinızi yaşıyorsunuz. Yaşama, o ihtilal'ln alevlerl lcınde atılmışsınız. Boyle donemler tarihte bin yılda bir yaşanır. Dılleriniz, renklerıniz, inanclannız başkaymış. Ama bırtakım cıkarlar sizi yoğurmuş, kaynaştırmış ve bir şeyler mayalomış. Bovlece de heplniz aynı duşu gorur, aynı dili konuşur olmuşsunuz. Solukladığınız hava bır kırmızı ruzgurmış. Oysa, artık birbirinizden ne kadar ayrısınız! Örneğin şu Aydemir? Yazgıdan sankl doğanın yasaları gıbi bahsedıyor Sonra da gızemci (Mistık) bir ruhu var. Li'de Ise diyaietık Konfucyus dılme donmus! duzen, kural ve Mao nun oğretıleri? Bu na blçim ihtılalcılık? Ama zarar yok. Slz yine ken di genclığinızi yaşayın. Bu benı eglendırlyor. Hatta bu mektuplara da isterseniz «Kırmızı Mektuplar» dıyebılırsıniz. Hıç olmazsa, gencliğınizin bayrağını yine dalgalandırdığınızı sanırsımz > Vera nın soyledıklerine şaşmodm. Bunlar be'kı doğru, belkı de doğruya bıraz yaklaşiKtı Ama ondan sonra bızım aramızda da bızım yazılorımızı Kırmızı Mektuplar olarak adlandırdık Ama, görüyorsunu kı bu mektuplara orneğ.n «Mavl Mektuplar» da dena bılır. Her ruzgânn dıledığl gıbi estığı, her bulutun dıledığı gıbi kümelendığl, sınırsız ucsuz buçaksız ve hayallers kayıtkoşul tanımayan bır goğün ma/ılıği... Yanı ozgürluğun ta kendısı1 Ne sürukleyıcı bır engınlık değıl mı 9 . * Yazık ki rahmetll Aydemir tasarladığı bu kitabını tamamlayamadan 25 mart 1796'da yaşama gozlerini yumdu. Pavel Harasov'un mektubu Ll YaU'nun son mektubunun ber»l«!>jstgç,istemez uyandırdıği WTj|rHwTK>ti8T' botoklığına kendimi gıtt kce kaptırırken, bu sefer Pavel Harasov'un bır mektubu geldı. Daha bu mektup ellme gelır gelmez ve henuz onu acmadan sevındım. Umutlandım. Esenlık duydom lcmae yazılanlar, belki de değışık şeyler olabilır diye. Sonra mektubu acıp. heyecanla okumaya başladım: tAzızım Aydemır», Ll YoU. bana mektup'arını esırgemıyor. Goruyorum kl, 0 Dört bucaktan Aydemır, gdruyorsun Id. golıba ben de ortık kend'm1 heyecanlara kaptırıyorum Yoksa cocuklaşıyor muyuz'' Hat>rlarsın kı, şu bızim ünıversıtede. dunyanın yedı iklım dort bucağından gelen gençlerı arasında ben. heyecanlarında o kadar da taşkın olonlardan değildım. Zaten catılarımızın altında no kodar belirgin bir heyecan hıyerarşlsl vardı değıl mı' Örneğin Moğollar, taçtan bırer Budha heykell giblydıler. Cınhier. daima lct»rine kapo «Dönüyor, dgJaflt* Yarm bilmecesi Gercı bız «Önumüzdekl yuzyıl blr Cin yuzyıiı olablllr!» for mulune daho Unıversıte sıralarımızdayken alışmış, Inanmış tık. O gunlerde kı adına Ç\n dedığımız muamma Cın dedlğımız bıiınmeziık henaz ns getıreceği bellı olmayan doğum ağnlannı yaşıyordu. Kanlar. gozyaşları bazen suyun yuzüne cıkan bazen bataklıkların dennlık'erınde kaybolan adarı belırsız scısız yol gö« terıcılenn ardında yüzbınlerin. mılyonlann kanlı yoğruluşu ıcmdeydi. Cınde yaşam demek daıma kaynoşma vs datma açlık demektı. 1922'de ü YaU' yu ve ılk gencler kafılesıni Ctne bu koşul'ar ıçınde yolou etmıştık. Ya ondan sonra olanlar: Bu genclenn de nıcelerinın toprağa serıldığı başsız cesetlennın kentlerın meydanlarına dizüdlğl, ya da yanan ateşler» atıldığı sonu gelmez sahnelerdi. Sat'hk Generallerın ülkeyı önder ulusal kahraman sayılan bır Başkomutanın Istılâcı Japonlaria ışbırlığı yapışları cığnenen koyler, yakılan şehırler, kısacası 25 yıl lcınde 50 milyon insanın yaşomına mal olan bır seruvenl ATIO ne var kı bütun bunlar da bır doğum ağrısı, bır bırikımdı. Blr koşullar bırlkiml kl şımdı bız Li YaU le bu blrlklmın bugünku oluşumian Içınd* buluşuyorduk. Dunu tartışıyor, bugunu yazıyorduk. Ama yorın? Evet yarın yıne blr muamma, bır bılmeceydi. Duçünceler bu noktada düfiumleninca yarınkı ıhtımallerin ufuklan başka omo dunya olçüsunde öyl» kor duğümler karşısında belkl ds ânemsız kalacaklardt. Cunku yarın, art'k silâhlar değıl, topaumlar ve onlann nlzamları çarpışacaklardı. Sliâhlar muzaffer olsa bıl». sonunda söz. Insanların olacaktı. Tabîı bu arada, gezegenimız parcalonmaz v» sag kalırsa! Ama ne var kı yarın, dünya daha öyle ihtımaüere gebeydl kıl örneğin öyıe br nüfus patlayısı ve ınsan sıkışıklığı lclnde bulu nabilirdı kı. yayılmalar, taşmalar goçler, yenı yarleşmeler çnde ortık yer kalmayabllrdl. Dünya olcusünde ve care bulunmaz bır açlık, beikı de dünyanın butun yaşam kurallarını bozacaktı. Kısacası yannımızı öyle bilınmezlıkler kaplıyor kı hem Çın, hem de dünyamız İcin bu yarın lar sadece bır korku, ruh cö* tı Bunları. blr yıl önce söyilysmezdim Söyleseydlm, enoellerıerdi çesitli guçler. Önemlı olan işin davul catmadcn yapılmasıdır Blz bunu yapmağa çalıştık ve gercekleştirdlk. . Der.ız Bavkat'ın sozunu kpstm Ben os:l size teşekkür etmek için oramıştım. Bugün doğjm gunum, Isıkların yanması, dogum gunu armaganı aldu .. A.aco sahı mı? Cok sevındım o zaman . Sanayiciler, Deniz Baykal'a telgraflar yogdırıyorlardı Sarayi Odaları yetkılıleri herhalde CHP'li olmryanlorı do vardt elektrik kııifitısrnın koldırılmasryta, *onayıde uredmde yuzde 20 fazla artış olocagını soyluyorlardı Denız Baykal anlatıyordu .. Bunun yanında yılda 35 milyon doları bulon !•nerator, akcıyal.ıt, moîorın getııtılmesıne gerak kalmıyaca1' Elektr.k k s.nt.sı kalkınca, daha sağlıklı blr calışma ortcrrn cıkocak ortoyo . Muzıp muzıp ekledl: Tabıi «Ankaro Notlarıı d a zamanındo gecebÜBcck lcmden Bonka soygunları da azolır g'derek. Diye geclrdim Amo, asıl başkalarının balonları sondü Kamuoyuna sessiz ssdasız bir şeyler yapılabileceğinin ömeklerl verlliyor boylece Şımdi, Suleyman Bey'e gezilen sırasındo sorrrclı gazeteciler; Bu, Denız Baykal, sizin yakamadtğınız elektriğl nasıl yaktı' Acaba anlatabüır misinız? Bu yıl, Ankaro'do kömur sıkıntısı do pek olmcdı. Sıkıntı olsovdı qorurduk gurultuyu patırtıyı Bu. Necdet Uğur. nasıl otuyor da okulları boyl» ög>etime acık tutabıliyor? Atamalarda ad cekme yonteminı uyguicyarak sızıltıları önliyebiliyor? DonıştOY kararlorını uygulavarak, «Hukuk Devletı» olmanın örneklerim vorebi'lyor9 MC, YeMeCe donemlerinde bunlor nıye yoktu' Iktıdarın eleştırilecek yanları yok mu? Ohnaz olur mu? Orneğın, bır iekıp colışmosı» yapamadı daha. Lider yapyalnız. Bır lıderler kadrosu oluşturomadı henuz ko» ca CHP... B. oun Sonatsevenler Derneği'nde söyleşlyorduk aramızda Aziz Nesln, Tahsln Saroç. Kemai Bayram Cukurkavaklı Anıi Cecen.. Aziz Nesın şoyle dedı: Olumlu bir sey yapıldı mı, goze batmaz. Olağon şeyler gıbı gelir. Bir de olumsuz olsun, gorun bakın ne Oluyor. ATAŞ'ın TPAO'ya devredilmesl olayı da, sessizca yapılan Islerden Sıkıyonetımde dovalar süruyor. Duruşmalor sırasında, dınleyici sıralannda oturan bazı kişUer, fotoğrafcıtardan, TV. kameralarından saklıyorlar yüzlerini. Bunlar içinde aranan faşolar da mı vor? Bıraz daho ısısa ortalık. Cinayet Işletenler, demokrasıvi kundokhyanlar, bır ele geçseler. Klmın klmj soyduğu blr çıksa ortaya... Yannımızı öyle bilinmezler kaplıyor ki yarınlar bir korku f biryamyamlık olabilir... nrversted» dlnlediğlmlz Cin derslerine, galıba bırakt ğımız yerden yina bcşlamışsınız Bu yazışmaların'Z, genclik yıliarınıza donuş ozlemınden mi gelıyor? Şımdl, daha gerçekler yle tanıdığımız şu garıp dünyamızın, gıttiKce değers Zıeşen ozünden ayrılarak yaşanmaya değer bır genclığin enginlığıne ml sığınmak istiyorsunuz? Bır genclik kl, o englnllk lcmde. şu üstünde yaşadığımız dünya yuvarlağını bır oyuncak Bibı sayar ve pek yakında onun, top yekun bızım malımız olaca ğına ınanırdık. Ama ne var kı, zaman ne kador değıştı! Zaman lcinde her sey. ne boşka anlomlar kazandı. Hatta bizım kendl ölcülerimlzde bilel Örneğin şlmdi Çlnlıler bıze «Sosyal Emperyallıtılsr dıyorlar. Bız Cml lerl buyuk Hon' ar kormoşosı (kompleksl) Içlnd* danışlanna utku (lafer) ve yenıigılerint karşın şu universıte genclığimlzın hem düşüncelerlmızın yaşanmaya deger r.avasına donelım O bır hava ıdı kı, hem hayallerımizın, hem düşüncelerimızln uzoylarında eserdi Ama bızım Inançlanmızın bızlm bütünuyle kendımizı ve işçilerimlzın yarattıflı blr dunyoydı. Yanı blzim'dı. O dünyada kendlmizl buluyorduk. Ve bir takım stondart ölcutlerle olsa bile Inandığımız bir yarın İCin, blrblrimızle koynaşıyorduk. Hem de, hem yarınm adsızları, hem kahramonları ofarak! Ama hıç kuşkumuz yok ki, ıster adsızlar, Ister kohra manlar olalım, yarının Fothleri biz olacoktık. Nazım Hikmet: «Güntşe akın vaf, Gün*s« akın... Gunesl zaptedeceğlr, Günaşln zaptı yokın..j Yakın gelecek nelere gebedir? Ve bu taşınılmaz ağırlık dünyanın sırtına neler yükleyecektir Evet; varolmak ya da olmamak..; nık. dclma duşunce4ıydil«f. Ama gozlerı, Moğo'larmkı gibl sonük, hareketsiz değıldl. Çınhlerde gözler ışıl ışıl parlardı. Hıntl.le', her zaman, tapınakloraa tapınıyorlar gıbı kendıiennı bır şeylefe verlrler ve ara sıra, belll bellrsiz gülümserlerdl Iranlılar gururlu. oma birar celişklll mlzaçlıydılar. Japonlar. Koreliler, sankl ortalıkta yoktular. Biz Ruskıro gelınc»? Harplere, ihtllâller». kano ve gözyaşlarına artık kanıksamış g blydik ama, kendlmizl gene de, bJrtakım yenl yoltarın ve yeni yolculukların başı ve önderı sayar, davrantşlarımızı bıraz ağırdan olıyorduk. Nazım Hıkmet'e gelınce? O herkesın. bütün ırkların ve kavımlerın malıydı. O sahnede goründuğü zaman, oroda olon ve olmoyan bötün blr filemin coşkunluğu boşlor glbıydl. Kimse bu hovanın dıştnda kaiamazdı. Putnikovsklde motor, Sesi burda duyulmaz, Çıkar gurültusu Şark'ta. .» mısralarının, her grubun kendl dılınde tekrarlandığı va bütün grupların, nasıl kendı dıllerl ve dev motorların sarsıntrarı ıcınde fırdonup haykınştıkları bır eserını, hem de Bolşoy Teatr'ın o meydan gibl sahnesınde nasıl şohlandırdığını, hâlö hat rlanm Bazen de nasıl hepımızl D9şıne takar, sankı bjtun ccddelerı harekete getıren o cılgın marşlarından bır nl haykırtırdı Bu marşo göre. caddelerin duvarları, akan selımıze dayanamaz, gerı geri çekılr'er dı. Yohufdo tAdımlar, adımlar, adımlar, adımları, Kaldırım, kaldırım, kaldırımlar, kaldırımlanı kovalar ve arada, haykırıhrdı: «Behey tramvây, Çlğneneceksin, Sağa sola sap, Geçit yok, Râp, Râp, Rap...» Ve bu fırtına, böylece okar gıderdl.. Düşünüyonım da Aydemir, o zaman Çarın surgunierının gerı dondüklerı ve bugünku kuşakları yoğurmaya başlaa^kları o gunlerden sonra kı ben de o kuşokların genc bir mücadelecısıydım şımdı, gene o Sibırya kamplarınm bugun, ne Carı, ne Carlık reıımını gormemış, tanımamış olan ve hepsi de, ıhtılalde oradan dönenlerın öğretılerı ıl<î yoğurulan yüzbınlerce inson, yenıden zından olarak seçıldıği bır nızama, nasıl lüzumsuz yere süruk lenıp kaydığımızı. gercekten anlayamıyorum. O kamplar kı, ben de bır kac yıi, oralann zıncırlefinl taşımıştım.. Bu satırlara da'na fO7İa devom edemeyeceğım Ayd9mlr. Ama ben gene, gençlığmizin. o nefeslenmeye ve yaşanmavo değer olduğuna, gercekten Inanıyorum. Ve goruyorum ki, o havayı fizlemeye. gercekten muhtacım...> Kırmızı mektuplarm doğuşu Pavel'in mektubu bu sözler1e son buluyordu. Bundan sonra Pavel'lo nasıl karşılaştığımızın öyküsüne gececeğım. Ancak, bu coşkulu oyküye gecmezden önce şurocıkta Pavelın bır mektubundan daha söz ederek tKırmızı Mektupiann nasıl doğduğunu anlata/ım: Pa/el'le ve Li ıle cok mektuplaştık. Kendımızce çağın bütun sorunlarını dıle getırdık. Bu boyle olunca, brkac yıl düşundükten sonra bu mektuplarm kımilerlnl tümüyle, kımılerın YARIN: İngiltere'de tanışma
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle