25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
tKÎ On yıl önce bugün, 8 aralık 1969'da Federal Almanya'nın Hamburg kentinde, çağımızm en unlü kimyacılarından Fritz Arndt (18851969). 84 yasında ölmüştü. Yaşamının çeyrek yüzyıla yakın blr bölümünü Türkiye'de geçiren ve ulkemize gerçek modern kimyayı ilk kez geüren Frltz Arndt, bu süre içerisinde, bugün her biri önemll mevkilerde bulunan binlerce öğrenci yetiştirmişti, Türkiye'de çok yaygm blr şöhreti olmasına rağmen, ölüm haberi her nedenso pek az kimse tarafından duyulmuştu. O günlerde bazı arkadaşlarımın teşviki ila Arndt'm kişiliği ve yaptığı hizmetler üzerine Cumhuriyet'te yazdığım bir yazı (1), özellikle O'nu tanıyanlarca çok ilgi ila karşılandığından, bende de o zamandan beri, çeşitli konularda yazı yazmak merakı uyannuşta. bfr sual daha sorar mısınız?» demesi üzerine, o da gülerek sevimli şivesiyle «Anneniz hanım ne yapıyor?» diye sordu. Aslında Arndt öğrencinin. Berlindeki öğrenci gibi, başını önüne eğerek odadan çıkacagını sanıyordu. Ama tam tersine, o ana kadar çok çekingen ve utangaç bir izlenim bırakan öğrenci. birden yerinden fırladı ve Arndt'a «Anamı karıştırma» diye bağırarak hiddetle odadan çıktı. Hiç beklemediği bu durumdan çok şaşıran Arndt'a. doğululann böyle konularda çok duyarlı olduklan, bir Alman genci gibi düşünemiyecekleri anlatıldı, o da bir daha bu çeşit sorular sormadı ve çok üzüldü. Fritz Arndt. organik kimya alanında, bugün artık klasikleşmış bazı önemli buluşlariyle adını bütün dunyaya duyurmuş ünlü bir bilim adamı idi. Nitekim İkinci Dıinya Savaşı'ndan sonra bir çok Avrupa üniversiteleriyle, Birleşik Amerika universiteierinden konferanslar vermek için davet edilmiş ve her gittiği ülkede büyük bir ilgi ve itibarla karşılanmıştı. Bu arada çeşitli üniversiteler o'na, Batı'da büyük önemi olan «Doctor honoris causa» ünvanını vermiş, Federal Almanya hükümeti de o'nu 70. doğum yılı nedeniyle büyük hizmet nişanı fDas grosse Verdienstkreuz) ile ödüllendirmişü. CUMHURİYET 8 ARALIK 1970 Ağıt Zamanı Değil Büyük Bir Kimyacı Prof. Dr. Muvaffak SEYHAN zanlara çok rastlanır. Bilim adamlannda bu merak çok azdır ve şimdiye kadar yayımlananlann sayısı da birkaçı geçmez. Arndt da anılannı yazmış. fakat yayımlamamışhr. Almanyanın Giessen Üniversitesi Egitim Profesörlerinden Horst Widmann birkaç yıl önce. Nazi rejiminde yurtlanndan aynlarak Türkiye'ye gelen Alman profesörleri konusunda bir kitap yayınlamıştı (2). Bu kitapta. Arndt'ın yayınianmamış anılanmn Türkiye'ye ait bölümüne de k;saca yer verilmiştir. Türkçeyi çok 1yi bilen Arndt anılarında, Türk dili konusundaki ilginç görüşlerini şöyle açıklar: «Temel elementleri bakımından aggulutinik diller sınıfına giren Turkçe. başlangıçta bir Avnıpah veya bir Arnerikah için, onlann dillerinden çok farklı olan yapısı bakımmdan, öğrenilmesi güç bir dildir. Ama Dir kez bu güçlükler yenilirse. Türkçe için bugün güç bir dil denilemez; çünkü dilde hem istisnalar yoktur, hem de dit çok mantıkidir. Bizim Avrupa dillerinde ve Turkçede, duşünceleri formüllendirmenin birbirinden ne kadar farklı olduğu şuradan görülür ki. her iki dilde de tümceleri sözcük sözcük çevirmeye olanak yoktur ve Turkçede cümle teşkil etme sırası, bizim dillerimize göre terstir. Yıllarca uzun egzersizlerden sonra, Avrupa dillerindeki cümleleri akıcı bir biçimde Türkçeye çevinneyi ögrendim, ama bunun tersini yeteri kadar fırsat bu'amadığımdan hiç« bir zaman öğrenemedim.» Anılannın bir yerinde de, Turkçede. Avrupa dillerine oranla çok daha az sözcukle bazı ifade biçimlerinin mumkün olduğuna deginen Arndt, örneğin Almancada «Er sagte, dass er nicht .verde kommen können» veya İngilizcede He said that he would not be able to come» da olduğu gibi 810 sözcukle anlatıîabilen bir tümcenin karşıîı ğının Turkçede. sadece iki sözcukle «Gelemeyeceğini söyledi» biçiminde ifade edüebiceğini açıklar. î**, * S Bir Türk Dostu Fritz Arndt Türkiye'ye ilk kez Birinci Dunya Savaşı yıllarında 1915'te, başka Alman profesörlerinin de bulunduğu bir grupla gelmiş o zaman adı «Darulfunun» olan îstanbıü Üniversitesi'nde görev almıştı. Savaşın 1913 de yeniigi ile bitmesi sonucu ölkemizden aynlmak zorunda kalan Arndt, Turkive'de kaldıgı üç yılhk surede, Yerebatan'daki ünlü kimya enstitüsunü yapürmış ve burada Batı'daki örneklerine benzer bir biçimde kımya öğreniminin uygulanmasını sağlamıştı. Bu arada, «Muhtasar Tatbikaı Kimyevıye (Kısa Kimyasal Uygulamalar) adıyle yazdığı bir kitap da, uzun yıllar kimya öğrencilerinin ellerinden bırakmadıldan bir laboratuvar rehberi olmuştu. Ama Arndt'ın Türkiye'ye asıl gelişi ve uzun süre kalışı, Büyük Atatürk'un gerçekJeştirdiği 1933 üniversite reformu yıllanna rastlar. Almanya'da Hitler rejüni nedeniyle o yıllardaki ülkelerini terkedenler arasında. Arndt' da vardı. O ilk önce, tngiltere'deki ünlu Oxford Üniversitesi'nde görev aldı ve bir yıl sonra da Türkiye'ye gelerek, emekliye aynldıgı 1955 yılına kadar aralıksız 21 yıl yurdumuzda kaldı. Bu arada Türk vatandaşı da olan Arndt, hiç kuşkusuz öiümüne kadar Türkiye'de kalmayı duşunuyordu; ancak emeklilik sının olan 70 yaşına geldiği zaman, emeklilik için gerekli süreyi dolduramadığından, kendisine emekli maaşı bağlanmadı. O yülarda Almanya"da yürürlüğe giren bir yasa, Hitler rejiminde yurtlanndan aynlanlann yabancı ulkelerde geçen hizmet yıHannın, Almanya'da geçirilmiş gibi sayılacagını öngörüyordu. Arndt da bu yasanın kapsamına girdiginden, kendi öz vatanı kadar sevdiği Türkiye'den aynlarak Hamburg'a gitmek zorunda kaldı. Ünlü devlet ve yazm adamlarından, yaşamlanmn sonlarına doğru, anılannı ya derslerini Türkçe veren Arndfın dilimiza ne danli yakın ve bilgili olduğunu gösteren ufak bir anımı burada anlatmak lsterim: O yıllarda liselerimizde, eskiden kalma bir akşkanhkla bazı Fransızca terimler kullanıhr ve cmeğin eski deyimle unsur veya basit cisim yerine eleman denilirdL Oysa bu sözcük Turkçede başka amaçlar için ve örneğin «Bir eleman aranıyor» gibi yerlerde de kullanıldığından, Arndt bunun yerine, bugün de kullandığımız element sözcüğünü teklif ve kabul ettirmişti. Ancak öğrencilerden bazılan yapılan uyarüara karşm eski alışkanlıkla gene eleman dedikleri zaman, Amdt onlan her seferinde büyük bir sabırla düzeltirdi. Nihayet bir kez bu düzeltmelerden o kadar bıktı kl. kızgınhğını «Bu elemandan el'aman» diye bağırarak açığa vurdu. Türkçe'yi bütün incelikleriyle bu denli iyi büen Arndt, bazı yerel geleneklerimizi doğal olarak bilemeyeceğinden, özellikle Türkiye'ye geliçinin ilk yıllannda, kendisinl çok şaşırtan bazı olaylarla karşılaşırdı. Bu çeşit bir olaya, birlikte yaptığımız bir sınavda tanık olmuştum. Gene liselerimizden kalan bir alışkanlıkla bazı öğrenciler, Arndt'ın hep sözlu yaptığı smavlann sonunda, başansız olduklannı anlayuıca çok kez, bir soru daha sorulmasmı isterlerdi. Ancak Arndt buna pek yanaşmaz ve Alman universıtelerinde böyle durumlarla hlç karşılaşılmadığını söyleyerek, öğrencilerin israrlan karşısmda şaşınp kalırdı. Kendi ardattığına göre böyle bir durum tek bir kez Berlin Üniversitesinde ohnuş ve oranm ünlü kimya profesörü Emil Fischer'e, sözlü sınavda başansız olan bir öğrenci bir soru daha sormasını rica etmiş, Fischertn de soru olarak •Anneniz ne yapıyor?» demesi üzerine, ögrenci utanarak smav odasından çıkmış. Bu anekdottan çok hoşlanan Arndt, bir seferinde ayni şeyi burada da uygulamak istedi ve sınavda epeyce bocalayan ve terleyen, doğu illerimizden bir öğrencinin son umut olarak Arndt'a «Hocam Karşılıklı Mutlu İliskiler İkinci Dünya Savaşı yülan, Arndt'm yaşamının en üzüntülü yılları ohnuştur. Çocuklannın savaş eden ulkelerde yaşamalan ve o sıralarda Londra'nın her gün bombalanması, kızı orada çalıştığından o'nu çok huzursuzlaştunyordu. Üstelik musevî asılh ilk kansından olan bir oğlunun da. Polonya ordusunda Nazi Almanya'sına karşı savaşırken tutsak düşmesi, oğlunun akibetinin ne olacağını tahmin eden Arndfı, o günlerde bir çılgına çevirmişti. Çaresizlik içersinde Ankara'ya giden ve durumu zamanın Başbakanı Refik Saydam'a anlatan Arndt, hükümet çevrelerinden büyük anlayış gördü ve Başbakanın aracılığı ile Alman hükümeti nezdinde yapılan girişımler de olumlu sonuç verdiğinden oğlu. kısa bir süre sonra serbest bırakılarak Istanbul'a geldi. Türk'lerin bu iyihgini Arndt, son nefesine kadar unutmamıştır. Ama o da hayatmın en verimli yıllannı Türkiye'de geçirerek, genç Türk kimyacılannın yetişmeleri uğrunda harcamış ve görduğü iyilik, sevgi ve saygıyı karşılıksız bırakmamıştı. 1> Cumhuriyet, 7 Ocak 1970, Sayfa 3 2) Exil und Bildungshılfe, Verlag Peter Lang, Frankfurt / M, 1973. ABAH erkenden hober uiaştı: Prof. Cavft Orhan T0tengil'i öldürmüşler. Yöntem belli: Sabah Levent'teki evinin kapisından çıkmış Tütengil, işhie gitmelc için otobüs durağmda beklerken katillerin yayiım ateşl sonucunda hayatını yitlrmiş. Otobüs durağmda ünıversiteye gitmek için elinde çantasıyla kitaplarıyla bekljyen bir bilim adamını öldürmenln anlcmı nedir? Ortcasya Türk töresinde bulunur mu bu cinayetin anlamı? Bılimsel sosyalizmin kitabında raslanır mı? Yok canım; ne Orhon yazıtlannda ne Marks<st Lenınist literaturde canavarlığa ruhsat veren IIkeler bulcmazsınız. Komünizmm tarihinde, anarşist ve teroristle savaşım vardır. Sessız. sakîn, efendi çağdcş bir bilim adamını kurşunlamak. CİA'nın cirit attığı az gelişmiş bir ülkenin karanlığını yoğunlaştırmck isteyen'erin kanlı gözierini faşizme kırpmolanndan başka bir anlam taşıyamaz. Ne yazık... * Antasılıyor kl bu işlerin önüne geçmek zor. Heîe De^ mirel hükümetiyle nereye gldilebilir? Daha önce Demirel'in yönetimlerinde terörün tohumlart serpildi, temellerl atıldı. geHşmesi sağlandı. Şimdı Süleyman Beyin tutumuna bakıyorum; Değişen birşey yok. Deneylerden ders alınmamış. Hükümet, Anayasanın değil, büyük sermayenin mantığma tağîanmış. Terör olaylannı özgurlükleri kısmak ve emekÇ! haklannı kısıtlamak için bir bahane gibi kulianmak yenl hükümetin temel stratejısidir. Bu stratejiyi cdevlet politikası» sloganı altında geçerli kılmak için askeri çevrelerı de etkllemeye çalışan Suleyman Bey. bir taşla birkaç kuş vurmak amacındadır. Ekonomik bunalımdan çıkış yolunu emekçilerl demlr yumruklu b r düzenin kafesine sokmakla eşanlamlı sayan sermcye cevreleri, Demirel hükümetinl otoriter reiime doğru itıyorlor. Böyle bir yönetımden ne umulur ki? Bugün ülkede hem sıkıyönetim var, hem de yasalanmız cağdaş devlet kavramıyla ters dusecek önlem'erle doludur. Fiklr özgürlükleri yoktur. Ve Türkiye öyle bir noktadadır ki kolluk kuvvet'erinden bir görevli «dur» dedi mi duracaksmiz; yoksa görevli S'lahını ateşler; kimse kalkıp tneden vurdun?t diye soramaz. Sıkıyönetimin olağanüstü yasoları, devlet görevlilerine her olanağı vermektedir. Buna korsın fdaha sıkı, daha sıkı, daha sıkı, daha sıko önlemler isteniyor? İktidor, silahlı eylemcilerden çok fikirlerm peşlnde koşarsa ve «tehlikeü fıkirler» edebiyatı kuruludüzenın mayasını oluşturursa. anarşıye care yoktur. Peki, ne ycpmalı? İnsanlor öldurüldukçe seyirci mı kalınacak? Turklye'de terör öykülen James Bond fiimlerlnl aşan boyutlara uiaştı. Kuşkusuz Mafia ile dışardaki ve içerdeki terör örgutterin ilişkileri de doğaldır. Uyuşturucu maddeler. silah kaçakçılığı ve çeşitli Mafia mesleğini yurütenlerle ünlü polıtikacılcnn isbirlikleri bilinmeyen şey değil. Terörün MHP kanadıyla parlamento içine sızdığı da belgelarle açıklandı. Bu durumda ne yapılabilir? Yıneliyoruz : Buna korşı Türkiye'nin devrımcidemokrct örgütlerinin blr araya gelerek ortak bir strateti saptaması gerekmektedir. Bir devlette yönetimi yasol yollardan etkileyecek ağırlık oluşturmak icin önce bir kuvvet yaratmayı düşünmeliyiz. Bugün Türkiye'nln yaşamında sermayenin ağırlığı \/ar; emeğin ağırlığı yok. Devrimci ve demokrat keslm topariarıamazsa her cinayetin ardından ağıt yakrraktan başka birşey yapamıyacak, elleri koMarı bağlryken gözyaşı döksccktır. Devletin etkili ve görevli rr.erkezlerinde terörün topoğrafyasını çıkaran doğrudürust bir çalışma büe yoktur. Birbinnden ayrı gibi görönen olayları bir dosyada toplayacak hukuksal bir caboyı göstermekten bugüne değin u^ak kalmışlardrr göre^lıler ve sorumlular... Böyle bir onamdo devrimcıdemokrat kesimln yapaçok iş var; ama bir araya gelebilirlerse... • Anılar İkinci kez Türkiye'ye gelişinden itibaren Maviden Karaya..., OKTAY AKBAL Evet Ha^ır ENGLISH FAST EVİNİZDE İNGİLİZCE Anltora ve İzrtw okılonnnzdao sonra simdrde I evinizde ingilizce Öğretiyorur. ] ACI KAYIP Dürüstlüğüyle yaşamını Karayollar.na adamış Makine Yuksek Mühendisi ve Karayolları eski Genel Müdürü, oğobeyimlz. Şevket Çelikkanat VE değedl orkadaşımız, çalışırken Insan Maklne Muhendis ve Karayollan Antalya Bölge Müdürü 2 şubot 1978'de bu köşede ç*qn tKorodanJ boşlıklı yozımı şöyle bitirmiştim: «Ânkora göklerindekl bu masmavilik umudun. oydınlığın. Atatürk devrimine bağlı milyoniarca yıırttaşın güvenini, inancını yonsıtıyor gibi geldi bano.» 20 şubat 1978'de fMayınlı Alanlardayız» başlıklı yazırnoo da şunları yazmışım: fAnkaro'da tum bakanların kapıları. özel kalem odaları tıklım tıklım. Bugünlerde herkes MC'ye karşı. herkes Ecevit'ten yana. En umulmadık kışüer, «Ah şu MC döneminde neler cektlkı diye ic geciriyorlor! Karşımıza cıkıp cBenı şu göreve toyin ettır, neyse bu günleri de gördük.» diyorlar. Görevlere otcnmak için herşeyden önce o görevi gerektiği gibi başarmak koşulu oranmalı. Önce bu... Sonra da, şu ya da bu siyasal ıktidarların dümeninde yürümeyecek bir kişilik sohibi mi. değil mi, ona bakmalı... Her şeyden önce de o kişiierin Ataturk Cumhuriyetine. Anoyasa'ya yakışan, uyan, hiç değHse ters düşmeyen niteliklerini tartıp ölcmeii.» CHP ağırlıklı Iktldann ilk oylannda CHP'I! blr mliletvekili Grupta şöyle konuşmuştu: cTürkiye'de altmışbeş tane Atatürkcü vali bulamadınız mı? Hükümeti kurduk. oma hâlâ AP ve MHP'lıIerin colışttğını görüyoruz.ı Gelelim bugüne!... Demirel altıncı kez iktidarın. hem de azınlık hükumetınin başı o!ur olmaz, 67 valinin yerinl bir günde degiştirdi! 56 ilın valisıni merkeze çekti. yerl&nne merkez valilsrini, başka görevlerdeki kişilen, kaymokamları atadı, on bir ilin valisini de boşka illere gönderdi. Ecevit iktidarında Demirel'ın yakınlarından bir AP'li politikacı «Bir gecede devlet kadrolarını baştanbaşa (emizFsyeceklerini» söylemişti. Dedıklerinı yaptılar, bir günde 67 İle yeni vali otadılar. Cumhurbaşkanına do bu kararı yarım saatte onaylotarak... Bir boşorıdır, bir becerıdir kendiler' için... Ulus için nedır? Onu söylemek guc Atanan yeni valilerın kimliklert, yeterliliklerl, niteüklerini yavaş yavaş tanıyocoğız. cKerhen MC» iktidorının güvendıği kişiler olduklarına göre, yakında tutumlannın, davranışlonnın sonuçlorını göreceğiz demektir. Türkiye baştanbaşo göc kervanlarının, göç katarlarının. der* toplama işlemîerinin, ev boşaıtma. ev arama. yerleşme, coluk cocuğu yeniden okullara yozdırma, bu kış kıyametle ordan orayo, ordon buroyo taşınma yorgunlukları, üzüntüleri içinde kaynaşmakta. çalkalonmaktcdır şu günlerde... Telefonlar, mektuplar geliyor. Ama bir bezgınlık. bir umutsuzluk yok işlerinden alman kişılerde... Boyle bir ciktldamn buyruğunda inançlanna, duşüncelerine ters düşen işler yapmak. günün bırinde bu yanlış işlerin hesabını verememek. hiç değilse kendme karşı sorumlu olmomok icin, Anayasa ve Atatürk Cumhurıyeti ilkelerine bağlı tüm görevliier bütün bu ocıları cekmeye hazırdırlar. tBız bu tokımın adomı defliliz. oiomayız. Biz Anayosa devietinın tkadro»suyuz. Anoyasa devletine hizmet etmek isteriz. Yine şu komando eğilımli particiden, coğdışı tutumları bize zorla benimsetmek ısteyen «cmırı^rdBn direktif almak, inanmodığımız, bsğenmediğimiz bir yoıda hizmet etmek değil..» Bu kısır döngüyü kırmak gere^k... Maviden karaya, koradan maviye: derken yine maviden karayo; yanl umuttan umutsuzluğa. umutsuzluktan umuda sürekll gidiş gelışleri bir yerde noktalamok gerek... Türkiye'de bir Anayasa Devleti var. Atatürk Cumhuriyeti surekll atılımcı. cağdaş uygarlıâa dönük. üerici bir niteliğe, bir kisiliğe sohiptır. Türkiye Devletinin görevlilerinin tek amacı Ataturk Cumhurıyetinın Anayasasına, yasalarıno bağlı kalma<tır Gelıp geçici iktidarların heveslerine, özlemlerine aroc olmamakîır 1978 79 yıllarmda Işbosmdaki Ecevit kabinesi genellikle bu ctzglde yürüoü. Tek tük partizanlıklar görüldü ise de bunlar genelde bfr ağırlık oluşturmadı Ne zoman Demirel ve yandaslan iktidaro gelse, «partizan» olmayan, olmayı aklmdan gecırmeyen tüm devlet görevlileri icin ocı günler başlar. Evet. yeniden maviden karaya dönüyoruz. Ama korkmavalım. uzun sürmez bu karanlık... iyi, doğru, olumlu h9r zaman üstün cıkar 14 ekim secimlerindeki büyük oldanıştan da kısa zamonda uyanılacok... Türk halkı karanlıkları yine kendi eliyle yırtacaktır. AVHUPA liSANLAtl MEftKEZİ '0 J7 Vl J5 44 42 <fi ?6 4*. MrZeki Bakir Bllahlı blr soldırı sonucu hayatlarını kaybetmişlerdlr. Hayatta kalan tüm akraba ve arkadaşlanna başsağlığı dl lerlz. AlLESİ VE ARKADAŞLARI (Yedier Reklom: 38) 8429 DUYURU T.C. ZİRAAT BANKASI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN Daha önce 12, 13 ve 14 aralık 1979 tarihlerlnde yv pılacağı duyurulan T.C. Ziroat Bankası Kooperatifler Müfettiş Muavinlığl Girlş Sınavları ertelenmiştlr. Smavlann yapılma günlort ayrıca duyurulacaktır. (Cumhuriyet: 9441) HÜSEYİN GÜRCAN Bağımsızlık, demokrasi ve eosyalizm mücadelesinln yılmaz savaşcısı, Genel Yönetim Kurulu eski üyesl ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ DEKANLlClNDAN HÜSEYİN GÜRCAN'I kaybettik. Anısını yaşatacağız.. TÜRKİYE SOSYAÜST İŞCİ PARTİSf BURSA İL TEŞKİLATI Doçent Alınacaktır Fokültemlz Güzel Sonotlar Eğitiml Kürsüsunde boş olan blr docent kadrosuno Yeni Türk Edebiyatı bilim dalında bir docent otanacaktır. isteklilerin 14 aralık 1979 mesai bitimine kadar Dekanlığa başvurmaları duyurulur.. (Basın: A 16367) 9431 ACI KAYBIMIZ Değerli Hocamız Sayın (Basın: 25530/9415) BAŞSAĞLIĞI Inançlı, yürekli, ilerici öğretmenimiz, bilim adamı, büyük eğitimci, Prof. Dr. KİTABEVİMIZ YAZARLARINDAN ÖĞRETMEN CAVİT ORHAN TÜTENGÎL 7.12.1979 günü karanlık güçlerce katledildi. Olayı nefretle Irınar, ailesine ve ulusumuza başsağlığı dileriz. tüm ÖMER BEDİİ TARDU vefot etmlştir. Ozuntümöz büyüktür. Merhuma Tann'dan rahmet. yakınları ve öğrencilerine başsağlığı dileriz. REMZİ KİTABEVİ Prof. Dr. Cavit Orhan TÜTENGlL'in kolled'lmesirH bilim ve insonlık adına kınar, ailesine ve tüm üniversite camıasına başsağlığı dileriz. Anısını yaşatacağız. İ.Ü. İki. Fak Gaz. ve Hatkla İlls. Enst. Öğrencllerl UNUTMAYACAĞIZ Gerçek blr bilim adamı, yeri doldurulamayacak blr öğretmen, cağdaş bir aydın, onurlu bir insan olduğu için hunharca katledilen hocamız, (Cumhuriyet 0454) Izmir Egitim Enstitüsü Öğretmenleri (Cumhuriyet: 9452) Dr. Necdet Bulut'u ölümünün birinci yıldönumünde saygıyla anıyoruz. Dr. Necdet Bulul Bilgl Sayar Merkezl Çalışanlan D U Y U R U Değerli Hccamız ve kıymetli bilim odamı, Fakültem'z Sosyoloii Kürsüsü Müdürü Prof. Ür. Cavit Orhan Tütengil'in menfur bir saldırı sonucu öldürülmesı nedeniyle, 9 aralık 1979 günü Büyük Maksim Gazinosunda düzenlediğlmiz geleneksel ACI KAYIP Bölümümüz eski mensuplarından, yetışmeierinde değerli katkıları olan öğrencüerimizin «İKTİSATÇILAR BALOSU» ile de 10 14 aralık 1979 {arihîerinde Sheraton Otelindüzenledığimiz Şevket Çelikkanat menfur bir cinayetin kurbanı olmuştur. Merhuma rahmet. kederlı aılesı ve meslekdaşlarına başsağlığı dileriz. YÖNEYLEM VE İSTATİSTİK BÖLÜMÜ ÖĞRETİM ÜYELERİ VE ÖĞRENCİLERİ Necdet BULUT TÜTED Genel Yönetim Kurulu üyesi, değerli bilim adamı Dr. Necdet Bulut, faşist çetelerin saldırısı sonucunda, bir yıl önce bugün yaşomını yit:rdi. Anısı onünde saygıyla eğılıyoruz. TÜTED «6. İKTİSATÇILAR HAFTASI» ileri blr tarihe ertelenmiştir. Duyurulur L Ü. İKTİSAT FAKÜLTESİ MEZUNLARI CEMİYETİ YÖNETİM KURULU (Cumhuriyet: 9448) (Cumhuriyet: 9449)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle