Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EKONOML EKONOML. EKONOML; EKONOML. EKONOML. EKONOML. EKONOML. EKONOMİ... EKONOML Demlrel hükümetinin kurulmasının kesinleşmesı öîerina, düne kadar pamuk clımlannda cekimser davranan ve bu yıla olü gecmış gozü i!e bokan, ozel kesim ihracatcıları, bırden bıre borsalarda yoğun bır bıçimde pamuk almaya başlcmışlardır. Piyasalarda alımları her gecen gün artan ihracatçıların bu ksz komu kesımıni sıstematık olarak yıpratmaya calıştıkları görülüyor. Teknık bir görüntü verilerek sürdürülen bu kampanyanın ozd© basit bir çıkor hesabına dayandığı bilinmektedir. Bugunlerde günluk gazetelerde. «Asgari ihraç ftyatları yüksek tutuldu», fKamu kesimi ve birlikler ihracat yapamaz», tDevlet, elındekı pamuğu cürütecek» gıbısinden hamasi sloganlarla yürütulen karnpanya, aslında başka şeyler amaclamaktadır. ilk elde, kalın çızgılerle iki noktanın altını çizmek gerekiyor: # Türkıye'de destekleme alımlarının yürutülmesi lcin kamu kesiminın ihrocat olayında etkıntfk kazanması mutlak bir gereklilık halmö ge!miştır. Konu tartışılacaksa, bu noktadan eie alınmalıdır. Esasen. kamu kesimi tanm ürünleri ıhrocatındakı becerısıni son iki yıllık dönemde veterince kanıtlamıştır. Ortaya cıkan gercek, üreticiye dönük politikanm ancak, kamu elıyle yürütülebileceğidtr. • Yurdumuzdakl yüzlerce ekonomık sorun orasındon nedense bırisi ısrarla bellı cevrelerce vurgulanmaya cclışılmakta ve csgarl Ihraç fıyatlannın yüksek olduğu savlanmaktadır. Aslında söylemedıkîen Türk parasımn dolar karşısmda devalüe edilmesidır. Böylece elınde stok tarım ürünleri bulunduranlar. bir anda mılyara varan spekülat'f kozanclar sağlayobilecekleraır. Düne kadar hükümet polıtikasınm kamu kesimi vo dolayısıyla üreticiye yönelık olduğunu bılen ihrccct cevreleri. yeni hukümetın kuruluş bazıriıkları ile birlıkte. borsalara girmeye başlamışlardır. Bu yüzden düne kadar sakin gecen borsalar, örneğın standart 1 pamukları ıcın b r hafta içersinda dört lira artış göstermiştir. özel kesimın çabasının olım dönemi sonuna dek 100 bın ton pamuk almak olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, özel kesımin alım yopması ıcın TARİŞ gıbi birlıklenn üstünde Tiyat vermesi gerektiğ'nden bu kez büyük banka fonlarına başvurdukları görülmektedir. Hatta bazı bankalann bölgesel ticari kredi lımitlerl blle aşılmıştır. Bu Ise konunun llginç bir yanını oluşturmoktadır. Özel kesımin bu alanda öne surdüğü üc temel savı e!e alalım: fl) tPamuk stokları devletin elifide kalacaktır.» »u konuda özel kesim sözcülerinın verdiğl rakom, 1 kasım itıbariyle yapılan ıhrocattır. Oysa KdSım ayı pamukta ihracat sezonunun yeni başladığı dönemdir Üstelik sav doğru olsa bile kamu kesiminın gecen vılki ihrac miktarınm şimdlden ustüne cıktığı görülmektedir. Örneğın birlıkler icln de en büyuğü olan TARİŞ, gecen yılın eş döneminde 6 bin 80O ton ihracat yapmışken, bu yıl bu rakamı 12 bin tona cıkarmıştır Ve kamu kesımlnin dönem sonuna dek salt Ege'de 100 milyon dolarlık bir Ihracatı gercekleştireceği şimdıden kesinleşmiştir. özel kesimın payı ise 25 milyon doları bıle bulmcyacaktır. Esasen sorun bu rakamların büyüklüğünden cok, gelirln nasıl ve kimler arasmda paylcştırılaccğıdır. @ »Asgari ihraç fiyattarı yüksek tutulmuştur.> Tartışmayı, bu sözde teknık gorüntüden kurtonp, başka bir yanıyla ele alalım: İhrac fıyatlan yüksekse. bunu gidermenın tek yolu Türk parasının değerinl duşürmektedır. Bu yolla mala rekabet olonağı kazandırılacaktır. Buraya kadar dediklerimlze kımsenin bir dıyeceğı de yoktur. Ama, dolar karşısmda Turk parasımn değerl düşürüldüğünde bundan kazanclı cıkan o malı elinde bulunduran olacaktır. Bu, özel kesim olursa salt bunu yapan ihracatcı sayısı, oysa mal kamu kesıminde olursa tüm üretlci kitle kazanclı cıkacaktır. Özel kesim Türk parosının değerinin düşürüleceğjni öğrenlrse, pamuk alacaktır Bu yüzden caba. ihrac fryatlarının düsürülmeslnden cok, Turk parasımn değerinin düşürülmesine yöneliktir. ® cDünya borsalarındoki fiyat Türkiye flyatlarının altında kalıyor.» Son verilere göre. Llverpool borsasında pamuk fiyatı 1 60 dolardır Oysa Türkiye'deki pamugun borsa maliyeti 1 90 doları bulmaktadır. Arada 30 sentlık bir olumsuz fark vardır Ancak İhrac urünü fıyat politıkası anlık olmayıp değışkendır. So run döfiem sonunda ülkeye en yüksek getiriyi sağlamaktır Şimdiden bir ayarlama yapılırsa, bundan Türkiye değil. ancak ıhracatçılar kazanclı cıkacaktır. Kampanyalar. güneşi balcıkla sıvamorya yetmiyor. Türkıye'dekı tartışma pamuk kalitesinın yükselmesı. pamuğu ışleyerek ihrac etme gibi konulorda vcpılocakken ozel kesim cıkar hesaplarını teknık görüntulerle süsleyerek başka alantpra cekıyor. Şu hesabı yapmakta yarar var: Türkiye'de salt pamuk ıcın kur ayarlaması, eğer pamuk stokları ozel kesımde olursa 1 mılyar lırayı oşkın cDurdok yerde kâr» yaratacaktır. Buna olanok yaratıp yaratmamak yeni hukümetın sıyasi tsrcihıdır. Tarım ürünleri döviz kurunun düşürülmesi özel kesime açıktan 100 milyon dolar kazandıracak Özel kesim çıkar hesaplannı teknik göriintüîerle süslej'erek başka alanlara çekiyor. Salt pamuk için kur ayarlaması, eğer stoklar özel kesimde olursa, 1 milyarı aşkın kâr yaratacak. Buna olanak yaratıp yaratmamak yeni hükümetin siyasal tercihi, ama özel ihracatçılar son günlerde yoğun biçimde pamuk almaya başladılar... Kenan MORTAN I979DA TÜKETÎM SANAYÎİNDE ARTAN ÜRETİM, ARAMALLARI SANAYltNDE DÜŞTÜ Kamu sektöründe kapasite kullanımı yüzde 63.4 oranma ulaşırken, özel sektörün kapasite kullanımı yüzde 57.7 oranında kaldı. Özel kesimin kapasite kullanımını düşürmesi «sürüm yerine fiyat artış ı ve karaborsadan kazanma» olarak değerlendiriliyor. Fiisun ÖZBİLGEN ÜRETİM (MİLYON TL.) Imalat Sanayi Tuketım Maılan Aramol'an Yotırım Mallan T O P L AM 1978 654 404 567 551 191 525 1.413 481 1979 705 S55 552 988 198 S88 1 455 932 ArttşAazltş 75 2.6 2.9 3.0 1979 yılı eylul sonu İtıbariyle elde edılen verilere gore yapılan tahmınler, ımalat sanayıınds tüketım maüan üretımının artışına karşın ara malı üreten sanayıierde üretım azalması olduğunu vurgulamaktadır. Üretımın azaldığı ve ta'ebın yoğunlaştığı bır dönemde ımalat sanayıı kolıarı arasında tüketım malı üretimınde gozlenen artış. tüket.m mallarında gozlenen hızlı fiyat artışları ıle de ılgilendırıimekîedir. Yatırım malı üreten sanayı kollarında ise küçuk bir üretim artışı olmuştur. DPT'nın bulgularına göre 1979 yılında Imalat sanayi üretim gelışmeleri ilişikteki tabloda görülduğü gibidır. Tab'oda >zienen oır boşka 'Igınc nokta ise tüketım maücrı uret.m değerlerınjn, oramalı ve yatırım mallan uret rr değerlennden cok dohc yüksek oimasıdır 1979 yılında aramalı uretımınds gozlenen dzainmn n en ön9Tilı nedenı olarak petrol urünlerınaek azaima gosterlmektedır. Bu azalma Petrokırvo sanayıım de olumsuz yonde etkılemiştır. Sabıt f'vatnrn aore yapı'cn bu hesaplamalar, Imalat sana/ı ureıımınde 1979 yılı ıçin programlanan hedeflere vü7^= 90.9 oranında varıldığını ortaya koyma<tooır Tuketım malları sanayi kollarında proçramlanon uretim hedeflerı aşılmış, buna karşın ara maılan ve yatırım malları sanayılerınde üretim hedeflerıne icaret ve sanayi burjuvazisini, toprak ağalannı ve kıyısından köşesinden palazlanmaya yuz tutmuş esnafı hır araya getiren «Hür Teşebbüs Konseyi>nin geçen hafta sonunda Ankara'da duzenlediğri tcplantıyı açarken bir konuşma yapan Odalar Birliği Başkanı Mehmet Yazar şunlan söyledi: «Türk seçmeni insan haysiyetinin ve özgürlflkçu dpmokrasinin teminatı olan hür teşebbüse itimat ve itibar eden politikalan mükafatlandırmıştır.» T 14 ekim seçimlerinde halk. oylanyla Adalet Partisi'ni «mükafatlandırdığına> göre ve de Odalar Birliği Başkanı AP'ye gelen oyları, kendilerine verilmiş oy saydığına göre, Demircl'in üçünrü döneminin adı şimdiden belli olmuştur: Demirel'i, irili ufaklı üyeleri ve her alana kök salmış firmalarıyla Odalar Birliği yönetecektir. Odalar Birliği Başkanı bunu açıkça söylemekte, Demirel'in hfikümeti kurma süreci sırasında yaptığı ya da yaptırdığı görüşmeler AP ile Odalar Birliği arasındaki özdeşliği kanıtlamaktadır. Aslında bu özdeşlik bugün ortaya çıkmış değildir. Ecevit hükümetin'n büyük sermsyeyi, bir yanına alması, bir karşısına alraası, ne yaptığmı açı^ta bilnhrnfsi, Odalar E'rli^i ya da daha geniş anlamıyla «Hür Teşebbüs Konseyi»nin çevresinde kilitlenen özel kesimin tümünü giderek AP'ye itmiştir. Bu gelişme tipilt bir biçimde geçen yaz başında Ankara'da toplanan Odalar Birliği Kongresinde somutlaşmıştır. Türkiye'nin dört bir yanından Odalar Birliği'nin yeni yönetimini seçmek için Ankara'ya gelen sanayicisi, tüccarı, toprak ağası kongrede Ecevit'in adı ne zatnan geçse, onu yuhalamış, başan telgranannı dakikalarca protesto etmiştir. AP ile Odalar Birliği arasındakj hu özdeşlik aslında yeni değildir. Ancak, burada vurgulanması gereken, Odalar Birliği'nin yeniden AP'ye dönüşüdür. Türkiye'deki sermaye «At değiştirmekte», Ecevit döneminde elde eltiği son yılların en yüksek kârını cebinde tutup, halkın oylanna büyük bir kurnaziıkla sahip çıkmaktadır. Dövizsizlikten kıvranılan, enerji yokluğun dan krizler geçirilen yirmiiki aylık dönemde, en yüksek kân elde eden özel kesim şimdi neden AP'ye yeniden sahiplenmiştir? Bir aylık Ecevit hükümeti sırasında güvenoyu için Doğu'dan şeyhleri getirenler bugün neden CHP'ye sırtını dönmüştür?.. Önce vurgulamak gerekir kl, Odalar Birliği iktidannm yaratacağı yapay «Fe. rahlık» çok kısa sürcli olacaktır. Ecevit hükümetinden proje kredileriyle birlikte yaklaşık toplam üç milyar dolara yakın devraldığı «Miras, halkın günlük gereklerini ancak kısa bir süre karşılamaya yetecektir. Devralınr.n dövizler Odalar Birliği'nin ara malı ve hammadde gereklerini belli ölçülerde karşılayacaktır. Hammadde ve ara malı ile fabrikalardaki eksik kapasite bir ölçüde giderilecek. ama yeni yatınmlara yönelmek hemen hemen olanak dışı kalacaktır. Kısa süre içinde yatınmlara gitmenin Odalar Birliği açısından anlamsızlığı ortadadır. Olağan ölçülerde dünyada, örneğin bir sigara fabrikası, iki yılda biterken. Türkiye'de aynı fabrika ancak altı yılda üretime geçebilmektedir. Dolayısıyla yeni yatınmlara pa kl her türlü malın stoğu çözülmeye başlayacaktır. Ülkede bir «yatınm faaliyetİRİn» propagandasını eksik etmemek amacıyla da büyük ölçüde yabancı sermayeye kucak açılacaktır. Demirel'in arka arkaya düzenlediği basın toplantılarında dilinden «yabancı sermaye» sözü düşmezken. Odalar Birliği Başkanı da, «yabancı sermayedeki tıkanıklıklardan» yakınmıştır. Sadece yabancı sermayenin yatınm yapması değil, belki de fülen kimj kuruluşlan satın alması ve işletmeye açması yabancı sermayenin gündeminde bulunan yöntemlerln başında gelmektedir. Eldeki dövizler çok kısa dönemde har vurulup harman savrulacağına göre, yeniden döviz bulmak yolunda Demirel eski dönemine dönecektir. Adı DÇM ya da bir başka şey olabilir, ama kısa dönemli borçlanmalar yeniden yöntemleşecektir. İşte, Ecevit hükümetinin bu kısa dönemli borçlanmalardan vazgeçmesi, Odalar Birliği'nin CHP'ye sırt çevirmesine yol açmış br. Ancak, konu bununla sınırh değildir. Kısa dönemli borrlanmanın çok önemli bir •iy«sal sonucu vardır. Türkiye'de kısa dönemli borçlanma siyasal şiddeti beraberinde getirmektedir. Demirel'in Devlet Güvenlik Mahkemelerinden yeniden söz etmesi, kısa dönemli borçlanma ile birlikte gelecek ya da yoğunlaşacak şiddeti *an ki simgelemektedir. Demirel'in MHP'ye bir süre için «Dur* demesi ve MHP eylemlerinin duraklayabilir olması. DGM'lerin solun üstünde estirilmesiyle eş anlambdır. Bunun karşısma CHP'nin beklenen biçimde karşı çıkması güç görunmektedir. Çünkü. Ecevit'in partisi içinde sağladığı •rahatsız çoğunluk, aslında parlamentodaki muhalefetini de etkileyecek, parlamento içindeki muhalefetini, belki de, bitkiselleştirecektir. Bu durumda «sol muhalefet» önem kazanmaktadır. Kasım ayı sonunda ve 1930 başında kamu kesiminde bir milyona yakın işçinin toplu sözleşme dönemi gelmık tedir. Odalar Birliği'nin sıkıyönetimi yoğunlaştırması, DGM'lere sarılması, gelmekte olan toplu sözleşmelere karşı alınaa önlemlerdir. «Sol muhalefet» parlamentoda yankılanmayacak, parlamento dışı muhalefet güçleneceğine göre. bunu kırnıak için de CHP'nin yeniden göreve getirilmesi belki de kaçınılmaz olabilecektir. Tabü, AP Ue birükte. YORUM Odalar Birliği Hükümeti "Yalçın DOĞAN ' ra bağlamak, kısa dönemli düşünen AP'yi uzun dönemli kararlardan geri bıraktıracaktır. Yeni iktidarın kısa dönemli olması Odalar Birliği açısından bir başka avantajı daha getirmekledlr. AP. zarar etmekte olan kamu kuruluşlan ürünlerine IPTT Demir Yolları, gübre. petrol vb ) hiçbir biçimde zam yapmayacaktır. Eunun anlamı, Odalar Birliği'nin devletin sırtından ucuz mal sağlaması, dcv'rtin açıkça özel kesime nıali katkıda bulunmasıdir (teknik deyimle sübvanse etmesidir) Bir yandan dövizleri •Resmen» kendilcri kullanacak, bir yandan da üretimin maliyeti düşecektir. Bu arada kendilerini «mü. kafatlandıran» halkı belli ölçülerde «mükafatlandırmak ve göz boyamak için de, yağ gibi, ampul gibi günlük gereklerin karşılanmasına özen gösterilecektir. Elde varılamamıst'r DOKUMA G'YİM Tüketım ia."cy, kollcrı lcindo özeüikle dokoma ve gıyım sanayMnın üret.m >sdeflerın, aştığı saptanmtşlır. Arcmaiı sanayılerınde ise kağıt. plastik, petrokımyo, petrol ürunier, gübre, cımento, seramık. demırçei.k >e metol uretımlerınde program / hsdeflsnne ıılaşılamamıstır Yotınm ma'ı üreten sanayılerde elektnkll makınalar ve ucak ırr.alatınaa program hedeflerl aşılmış. madenl eşya elsktrıksız makınalar, eleKtronk, demıryoiu taşıtlan sanayi kollarında program heaeflerıne ulaşılamaTiıstır Korayollan taşıtlan sanay'nde İse program hedefterine göre uret'm ge'cekleştırılmıştır. KAPASİTE KULLANIMLARI 1979 yılında ımaiot sanayiınde kaoaslte kullanpmı, tüketım malları sanayılerınde yüksek dlğer daılarda dusük olmuştur. Kapasite kullanımı kamu sektöründe özel sektorden daha yüksek olarak gercekleşmıştır. Tuketım malı sanayıinde yüzde 71,7*ye varon kapasite kullanımı aro mallarında yuzde 52,1 ya'ırım moliar! scnayıınde ise vüzde 48 4 oranında qecekleşmıştır. Yıi icmde kamu sektörünün ortaianrto kapasıta kullanımı yuzde 63,4 oranına u'aşırken ozel soktorun kapasite kullanımı yüzde 57.7 oranında kalmıştır. SPEKULATİF KAZANC Ozel kesimın kapasite oranlarmı düşurmes'nın onemlı bır neden' ıSürjmden değil fıyat ariışıanndan ve karcborsadan kazcnTaı olaraK değerlendTi'meVtedır Ozel'ık e " a ^ t o ' ve karayolu tas"lan g>bi sanoyı koi'arındo özel sekturün kopas''9 '<u'lcrımı v'J'rte .•i2'ye kuc'c clusCrultıustür Lastık vs k'mya g b 5ı$ Q"d:ye aşın ölçüde bağlı sektörlerrie knpısıte Kullanımı yuzde 60 cıvarında gerçen^şırken ^zeı kesimın traktor ve arac ür=tım icte kaoastesinı bu dereco düşürmesı eibette kı /almzca dış girdl ve döviz darbo<3azma baâlanamaz. YATIRIM GERCEKLESMELERİ öte yandan 1979 sonu dıkkate aiıncak yapılan tahminler kamu yatırımlcnnda gercakleşme oranının yökseımekte olduğunu ortaya koymakta'i.r 1979 yılmda kamu yatırımlarının yuzds 94 oranında gerckieşmssı bekienmektedır Bu oran 1977 yılında 76,5 v© 1973 yı'mda yüzde 83,? oloroı^ belırlenmışti Kamu seKtorunün yatırım gercekleşmeleri sektörlcre göre ıncelendığinde ise Imalat sanayi yatınmlanri'. nicmli bir sıcrama gözlenmektedır 1977 yılınic /uz'ie 66,5 ve 1973 yılında yüzde 75.6 oranındo r<?rcekleşen Imalot sanayi yatırımları bu yıl yuzde 117,3 oranında gercekleşmekte ve kamu se'<tcrj 'cin belirlenen program hedeflerıni csmaktadır. E.ı yatırımların üretim safhasına gecnlmes' iss gelecek yılların üretimınde artış sağlayobılecektir. Kuüanılabilir döviz mevcudu I50 milyon dolar Uluç GÜRKAN kim ayı sonu itıbariyle yapian hesaplamolar Merkez Bankası'nın elınde 657,5 milyon dolar tutar.nda doviz mevcudu bulunduğu izlenımı vermektedır. Ancok, sık sık yınelendiğl üzere, hesaplarda gorulen bu mevcutların büyuk bölumü. kullanılma olanağı bulunmayan. bağlı mevcutlardır. Kuilaru'rna olanoğı bulunmayan bağlı mevcutların etkısi arındırıldığında, halen Merkez Bankası'nın kullamlabılır doviz mevcutlarının 150 milyon doları aşmadığı gözlenmektedır. Tutarın kücüklüğüna karşın. bu olgu 1977 sonuna göro Merkez Bankası'nın döviz kasasında ciddi bir iyileşme olduğunu ortaya koymaktadır. 1977 yıiı sonunda döviz mevcutlarının 10 milyon dolara kadar düştüğü bıl nmektedır Siyasal düzeyda doviz mevcutla'iyla ilgıli olarak mılyar dolar masaliarına dayaiı spekülasyonların ardmdaki gercek budur. Türkiye büvukluğunde ve geUşmışliğinde bir ülke icm 150 mıivon dolarl.k kultanıiabüır doviz mevcudu güven verıcı bır olgu deg Idır. Ayrıca, bu iyılesme itnala* n öneTİı oicude kısıtianması d r sa baği"ilı ekonomıyı giderek ağırlaşan bır tempoda calışmck zorurdo bırakırken, Türkıye'nın Suçlükıerını gozlerden saklamaya olanak kalmamıştır Ecevit hükümetinln görevde bulunduğu 22 oy ic;nde dı» ekcnomık ıl.şkılerde sağladığı göreli iyileşme oovız ırıcvcutlarıyla sınırlı değiidir. İhracaîm cssıtlsndırıirresı vs arttırı'ması yanınöa, Tjrk 'e koşullannda kacır.ıimaz olan katîı kur uycsu^amasına t ' r ac'm atılaDilmıstır. Türkıye'nın oceme gucjnü açan d:ş borciarın büyuk boiümu ertelenmış, bu araaa sağlıkiı sa/ıiabı'ecek bır yopıda yeni boıclanma olanakları yaratılmıştır. Dıs eKonom.k ıhsk.ierds sağlanan tyileşrnenin Batılı kap taiıst ül^eler ve uiuslararası finansmon Kurulus crıyla gırıUn ı! şkıler'n cercevesinde değerlerıdırılmesı gerekîıgı acıktır. OECD ülkeleri, IMF ve Dünyo Bankası ı!e kurulan ıl.şkıler, Türkive'ye uygu'.ayaccgı ekonomi poıtıkalannı empoze etme noktasına gelmıstır. IMF ila yürutülen eStandby» djzenlemesının ötesınde, OECD ve Dunya Bankası Türkıye'nın uzun donetılı poıitıkalarını belırleme gucüne kT/uşrr.uslardtr. Bu ılışkıler, yasal dördüncü planın rafa kaidırıl mosıyla scnuclanmiçTır Oordüncu p'anın rafa kcldınlması, ıc ekonomık gelışme'erde kotüye gidişın durdurulamamasma yol acmıştır. Suieymcn Demirel hukumeti. enfkısyonun hızland'ğı, üretim ve ekonomının genel büyumesinds plan hedeflerıne u'aşı.amayan bır yap.yı devralmaktadır. Oe yandai, d's ekonomık ı'ıskıler oronındakı göreli lyıleşneye karşın, Demirel hükümetın'n sJrekli olarak dış kayr>ok dariığı çekmesı kaçınıimazaır. E İŞSİZLİĞİN KENDILİĞINDEN ÇÖZÜMLENMESİ Osman ULAGAY Ekonomfk ve Sosyal Etüdier Konferans Heyoti tarafından dCzenlsnen «Turkiye'de İstıhdam ve İşsızlık Sorunlarıs semınerınde, Türkıye'de işSizlık sorununun ekonomık büyüme ve sanayıleşmenin gelışmesıyle kendılığınden çozümlenmesin>n beklenemeyeceğı belirtılmış ve bu amaca yönelık polıtıkalar izlemenin gereğı uzerinde durulmuştur. Boğaziçi Ünıversıtesi öğretım üyesi Prof. Baran Tuncer. gelecek 10 15 yıl ıcinde her yıl ış gücü pıyasasıno 400 500 bın yen. gıriş olacağını ve bunların 300 400 b'nının massedılmesınin bugün icın zor görundüğünü belırtmış ve sorunu «cok cıddı» olarak nıtelemıştır. Prof. Tuncer, istıhdam sorununun çözümünü büyüme hızı artışına bağloyan yaklasımların gecers'zlığının giderek anlaşıldığını vurgulayarak ozellıkle Türkıyo gibi hızlı nüfus artışına sahne olan ülkelerde bır nüfus politıkası uygulanmasını ve tüm ekonomık . polıtık düzenlemelerın ıstıhdom sorununu çozecek bicımde gözden gecinlıres'ni önermıştir. İstanbuı Ünıversıtesi isletme Fakültesı'nden Dr. Ozt:n Akgüc de aelişmekte olan bır ülkede tam İstıhdam ekonomık ıstıkrar, dış ödemelerde denge, sureklı ve yeterlı bır büyüme hızı ve geiır dağılımında adalet c<bı amoclara aynı anda ulaşmanın, hatta bunları birbıriyle bağdaştırmanın çok güc belki de olanaksız olduğunu belırtmiş ve bu omaçlar arasında bır seçme yapmanın zorunluluğuna deâinmıştlr. SORUNU AĞIRLAŞTIRANLAR öte yandan seminere bıld ri sunon ya da söz alan çeşitll konusmacılcr. Türkıye'de istıhdam sorununun bugune dek ciddiye olınmadığını hatta uygulanan kimi polıtikaların bu sorunu ağtrlaş BEKLENEMEZ Io|l gerektirmeyen faaliyetlere önem veriîmeslnl onermiştir. AĞIR ÖLCEKLİ SANAYİ A/nı panelde soz alan konuşmacılardan DPT Sosyai Planlama Dalresi Danışmanı Tevfık Çavdar ise Türkıye'de işsizlik sorunun cıddı bıcımce gündeme gelmekte olduğunu belırterek sanayıleşmenin Türkiye'deki biçımıyle istıhdam sorununa cozüm getırmed ğınl ;leri sürmüştür. Cavdar, kücük ölcekll, ara bağlantıları eksik. doviz darboğazına mahkum ve yeniden uretirre yanl yatırıma gereken onemi vermeyen bır sanaynn istıhdam sorununu cözemedığınl belrterek bu konuaa yabancı sermayeye umut bağlamanın ya da Dünya Bankası önerilerl doğrultusunda dışsatırra yönelık sanayılere yönelmenın de koklü bır cozüm getirmeyeceğinı soylemiştır. Çavdar, geçerll cozümün büyük ölcekli ağır sanayii ve buna bağlı ara sanayılert planli bıcimde gelıştirmek olduğunu ileri sürmüş, ayrıca toprak reformu. orta • kücük sanayıln organizasyonu ve yerel projelere önem \«rilmeSının de Ist'hdam sorununun çözümune yardımcı olabıleceğini belirtmiştir. YASALAR Panelde yer alan konuşmacılardan Prof. Dr. Kemal Oğuzman ise Türkiye'deki vasa ve düzenlemelerın yatırım şevkini ksrdığını ve istihdamı olumsuz yönde etkılediğinl belırterek ozellıkle kıdem tazminotı konusuno bir cözüm getirllmeslni istemiştir. özet olarak gecen haftakl semlner. Türkiye'da istihdam ve işsizlik sorunlannın boyutlarım ortaya koymuş ve bu sorunlaro cıddıyetle eğilmek !cin vaktin gecmekte olduğunu göstermiştır. 1 kasım 1979 gunü İstanbul Bayram Gazetesi'ne yazdığı yazıda, «Türkiye bugün 3 5 milyonu bulan işsizler ordusunun mevcudunır azaltmalıdır» diyen Saym Demfrel'in bu soruna yaklaşım biciml merakla bekienmektedır. Ekonomik ve Sosyal Etüdier Konferans Heyetînin düzenlediği «Türkiye'de istıhdam ve İşsizlik Sorunları» seminerinde işsizliğin çözümlenmesi için bu amaca yönelik politikalar izlenmesi gerektiği belirtildi. tırıcı bir nitelik taşıdığım gösteren konuşmalar yapmış'ardır. Siyasal Bılgıler Fakultesı oğretım uyelerınden Prof Orhan Turkay. bu konudokı verılerın yeters'Zlığınden yakınarak durumun gercek boyutlarının saptanamadığını ilen sürmüş DPT'nın istıhdam sorununun cözümü ıcın özel onlemler ongörmedığını belırtmiştır. Dr. Akguç İse 1. Plân" da istıhdam sorununa verılen önemın ve ongörülen özel onlemlerin sonraki plânlarda gorülmediğıni belırterek sorunun çozumünün h'zlı kalkınmo ve sanayıleşmeye bağlandığını ilerl sürmüştür. İstıhdam sorununun cözümunü gücleştıren uyguiamalar arasında ise ozellıkle teşvık, doviz kuru ve vergl politikalan eleştıri konusu olmuştur. Prof. Tuncer, vergi polıtikasıyla ışci istıhdam eden Kesim cezalandırılırken teşvik önlemlerinın sermaye yoğun yatırımları özendirdığini belirtmıştir. İstanbul Üniversitesı İktisat Fakültesı'nden Prof. Erdoğan Alkin. emek yerıne sermaye kullanımını özendıren aşın değerlenmış döviz kuru polıtikasını eleştırrr,ış, bu politikanm 1968 76 döneminde makıne techlzat dışalımının 3 mılyar dolar kabarmcsına ve özel kesim sanayiınde Istıhdamın % 19 düşük gercekleşmesine yo! actığmı açıklamıştır. Alkın ayrıca bır tür istihdam ver gısıne dönuşen gelir verglsini, Izlenen teşvik pontıkalarını ve istıhdam Konusunu cıddıye aimayan endustrı ilışkılerı düzenını eleştırmıştır. TEKNOLOJI İSTİHDAMI Teknolojı secımıyle istıhdam arasındaki llişkıyi ele alan konuşmacılardan Dr. Akgüç, Türkiye gıbi kendı teknolojilermi üretemeyen ülkelertn teknoloji seçme hakkının sınırh buluna'uğunu belirterek bu ülkelere yatırım malları satmayı amaclayan gelişmış üıkelerin sermaye yoğun teknoloji satımını yeğledıklerıni, bunun da istihdam sorununa cözüm getırmediğini söylemiş, Prof. Tuncer de paket halinde teknoloji almanın sakıncalarına dikkat cekmiştir. ÖZAL Semınerin son gününde yapılan panelde söz alan MESS Genel Başkanı Turgut Özal ise bircok alanda dış rekabet olonaklarına sahip sanayıler kurmak icin, en llerj teknolo|iyl almanın önemine değınmış \e bugün icin önde gelen darboğazm dış öaemeler acığı olduğunu vurgulamıştır. İstıhdam sorununun da giderek daha clddi boyutlar kazanabileceğıni be'irten özal, ülke capında bir işgücü planlamasına gidilmesml ve kırsal kesimde halıcılık ve besıcılik gıbi yeni tekno