19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İKİ CUMHURİYET 20 OCAK 1979 olay bir yoiu •îanlı mtri» öfrnmeclliğıni benımseyıp afyontananJar hiç bir zaman geçmişimize. ulusal varhgımıza btlinçli ve bilimsel bir bakışla egrilmemişlerdir. Böyle bir eğilişle işte geçmişten bulup çıkardıgımız bir bilim adami: Geçen yüzyıhn ünlü hekımlerinden Kırımh Aziz Bey (18401878). bundan 110 yıl önce 1869'da, toplam 930 sayfa tutan iki ciltlik Kimyai Tıbbl (Tıp Kimyası) adlı bir kitap yazmıştı. Kitabının ük JO sayfasını kimya tarihine ayıran Aziz Bey, burada başlıca Batı ülkelerinin ünlü kimyacılanndan söz ettikten sonra. son üç sayTada da. o zamana kadar bilinen Türk kimyacılarına ve O'nlann yapıtlanna yer verir. Bunlann arasında adı ilk geçen. Cevherülferid fi Tıbbülcedid (Yeni Tıp'da Eşsiz Bir Cevher) adlı bir kitap yazan Bursah Derviş Omer'dir. Aziz Bey. Derviş Ömer'in kitabından söz ederken, bugrünkü dilimize çevrilen biçimi ile: «Yeni yöntemler ile yazılmış kimya kitaplannı anlatmadan önce. Bursah Derviş Omer'in hicri 1114 yılında (1697) yazdığı Cevherülferid fi Tıbbülcedid adlı kitabından söz etmek uygun görüldü» dedikten ve kitabın kimi yönlerini eleştirdikten sonra. yapıtın iyi yönlerini de, o zamanki dille şöyle aniatır: K ölcffor #e görüşler Unutulmus Bir Bilim Adam Prof. Dr. Muvaffak SEYHAN kât Rahmetli Derriş'in kltabmda. zamanımızda kullanılan kimya aletlerinin bir çogu. zamanına göre güzel bir biçimde resimlendirilrniş ve bu aletlerin hepsine özel birer ad veriimiştir Derviş'in bizzat kendisi de bazj kimya deneyleriyle uğraşmış ve bu arada cins. tabiat, özellik ve nitelikleri bakımından birbirlerinin tam tersi olan cisimlerin. birbırleriyle birleştiklerini anladığı zaman, allahm kudret ve büyüklüğüne. parmağı ağzında hayran kalarak. yukanda geçen beyti ağzmdan düşmez olmuş idi.» Kırımlı Aziz Bey'in yapıtmda söz konusu ettiği, Derviş Omer in Cevherülferid fi Tıbbülcedid adlı kitabı. bugün Süleymaniye Kitaplığında bulunmaktadır. Harikulade güzel. çok temiz ve yıpranmamış yaldızh meşin bir cilt içersinde. 88 yapraktan oluşan el yazması bu kitap. nesih denilen güzel bir yazı türü ile yazılmıştır. Yapıtın son sayfalan Kınmlı Aziz Bey'in de belirttigi gibı. o zaman kullanılan kimya aletlerinin pek çofunun. el ile çizümiş şekilleriyle doludur. Bu şekillerin hepsinin yanında. hangi amaçlar için kullanıldıkları konusunda, gerekli açıklamalar yapılmıstır. İlginç olan bir durum da. bu cihazlardan bir çogunun. geliştirilmiş bir biçimde, gunümüz kimya öğrenci laboratuvarlanndfi bile kullanılmakta olmalarıdır. Kırımlı Aziz Bey. her ne kadar Dervis Ömer'in yapıtının 1114 hicrt yılında yawldjgından söz ediyorsa da, kitabın sonunda» • 1110 Muharreminin evahırında tamamı müyesser oldu» denildiğme göre. yapıtın bugünkü tarihle 1697 yılında tamamlandığı ortaya çıkar. Burada ilginç olan bir nokta. ülkemizin bu en eski kimya kitabının, Batı ülkelerinde yazılan ilk kimya kitaplariyle. hemen hemen aym yuzyılda yazılmış olmas:dır. Gerçekten Almanya'da ilk kimya kitabı da ; asıl mesleği Derviş Omer gibi hekimlik olan Andreas Libavıus (15501616) tarafmdan 1595 yılında Alchemia Collecti adı altında yazılmıştı. Osmanlı padişahlarından Mustafa II ve Ahmet lll donemlerinde yaşayan ve 1742'de Bursada ölen Derviş Omer konusundaki bilinenlerjn başlıca. Osmanh Müellifleri adlı kitapta verilen " 27 satırlık biigi ile. Dr. Adnan Adıvar'ın Osmanlı Türklerinde İlim adlı yapatında. biraz daha ayrıntılı verilen bilgilere dayanmaktadır. Bu arada tamnmış tıp tarihi bilgini Profesör Süheyl Ünver de. Derviş Omer in. özellikle yapıtlan konusunda oldukça geniş incelsmelerde bulunmuştur (1). Bu bilgilere göre Omer Şifal adiyle de bilinen Derviş Omer, Sinop'da dogmuş. ancak yaşammın büyük bir bölümünü Bursada geçirdiği ve orada hekimlik yaptığı için. Bursah sanı ile tanınmıştır. Mürşidülmuhtar adlı yapıtının onsözunden anlaşıldığına göre Derviş Omer, Sfnoplu Şeyh Hasan adlı birinin oşludur ve pek küçuk yaşlarında anası ve babası ölmüştür. Genç yaşlannda Konya'ya giderek Mevlevî tarikatına girmiş, bir sur» de Kahire'de kaldıktan sonra, Mısır'dan pek hoşlanmadığından Türkiye'ye dönmüştur. Derviş Omer'in şimdlye kadar bulunan. çoğu tıpla ilgili 10dan fazla yapıtı arasında MinhacüşŞifai fi Tıbbı Kımyai adlı olanı. ortaçağın ünlü hekim ve fllozofu Paracelsus'dsm (14931541). dilimize çevrilmiştir. Paracelsus'un kimi yapıtları, 17. yüzyüda, Suriye'deki Hıristiyan hekimler tarafmdan Arapçaya çevTilmişse de, Süheyl Ünver'in kanısınca Derviş bu yapıtı. Arapçadan değil. Latinceden Türkçeye çevirmiştir. Ünver, notlannda Omer Şifaiyi, çok uyanık fikirli, tıp ve insan sağlıgı konusunda yeni bilgüeri olan yapıtlannda deneylere geniş yer veren, kişisel olgun düşünceli. yetenekleri efsaneleşmiş bir kimse olarak niteler (2). Ote yandan sayın Ünver'in bu görüşleri. Adnan Adıvar tar.afından pek paylaşıimaz. Nitekim, Adıvar bu konuda: «İtiraf etmeliyim ki. bu zatm görebildiğim eserleri bana. dunyaya dargın, çok bildiğine inanan. ama yazılannda hiç bir orijinalligi olmayan bir yazar olduğu kanısını vermiştir» (3). Türkiyede ilk kimya kitabını yazan Bursah Derviş Omer'in adına bugün, O nu takdir eden yabancı bir hekim tarafmdan yaptınldığı söylenen mezar taşından başka bir yerde rastlanmaz. Bu konuda Kırımlı Aziz Bey. Derviş Omerden daha şanslı olmuştur. Gerçekten bu kişinin. Kızılayın ilk kurucuları arasında yer aldığından. Ankara'daki Kızılay binas:nın bahçosmde. öbür kurucularla birlikte bronz bir büstü konmuştur. Ama ileride Türkiye'nin kimya tarihinl yazacak olanlar. herhalde Derviş Omer'i unutmamah ve yapıtlannda O'na l*yık olduğu yeri vermelidirler. (1) Prof. Dr. Süheyl Ünver'in özel notlan. (Z) Prof Dr Süheyl Ünver'in özel notlan. (3) A. Adnan Adıvar: Osmanlı Türklerinde İlim. Remzi Kitapevi. tstanbul 1970. Anı ve Yalan • nsanlarda çoğunlukla yazıya karşı saygı vardır. YazıI nın nitelikleri yüzunden doğmuştur bu saygı. Söz uçar I gider; yazı kalıcıdır. Özellikle cski çağlarda, okumayazma toplumun ayrıcalıklı sınıflarının tekelinde bulunduğundan halkın gözünde yazı büyümüştür. Bugün bile bir tutanağı alfabesiz köylüye uzatıp «bas bakalım parmağını şurayaı dedlnlz ml, adamcağız ürküp boynunu buker. Yazı'nın ağırlığı çocukluğumdan beri benim de IÇİITM işlemiştl. Eskiden gazetelerin hep gerçeğ! yazdıklan sonılırdı. Oysa şimdi coğu kişi basında yaymlananlara inanmıyor. Gazetelerin de siyasal partiler gibi toplumun ceşitli kesimlerinin sözcüsü oldukları öğrenildi. Kimi gazete, emeğin hakkını savunur; kimi gazete sermayenln çıkarlarını. • Çocukken okuduğum her kitabın doğruluğuna inanırdım dedim ya; hele ünlü kişilerin anıları beni etkflerdi. O dönem cok gehlerde kaldı. Kabaca, ama çarpıcı bir ornek vereyim. Geçenlerde gazetelerde emekli slnema yıldızı ZsaZsa Gabor'un anılarını yayınladığı hcberini okudum. Bayan ZsaZsa, cburcubur Hollymood filmlerinde oyncmış, daha cok «Dolce Vita»ya dönük yaşamıyla adını duyurmustur. Bu bayan, anılarında düşüp kalktığı erkeklere değgin yargılarını da ac:klamış ve demiş ki: « Ömer Şerif. Rock Kudson, Frank Sinatra, kalıbının adamı değiller; bunlarda hic iş yok...» Çarpıcı bir oçıklama. Şimdi karanlık sslonlardaki sıcak koltuklarında bu yıldızları izleyerek avunan kadınlar düş k.nklığına uğramazlar mı? Ama bir de madaiyonun tersini çevırelim: Acaba Bayan ZsaZsa Gabor'un anıları bir gerceği mi yansıtıyor? Cla ki, Ömer Şerif, ya da Frank Sinatra ileride anılarmı yazarkcn, ve tanıdıkları kadsnları eleştirirlerken diyebilirler kl: ZsaZsa Gabor'da hic iş yok; ateşli kadın rolüne cıkan buzdolabı gibi bir yaratık. İnsan llişkilerinde gerceğin iki yanı vardır. Coğu zaman bir kimse anılarını yazarken, çevresini tieğil kendisini yazar; ve gerçekleri değil yanıigılarını dile getirir. Anılonn ille de gerçeği yonsıtması diye bir kurol yoktur. Bunun icindir ki torih yazmak isteyenler ceşltll belgalere başvururlar. Birbiriyie ceıişen savlardan hangisinin gercek olduğunu araştırırlar. Son yıllarda Nazım Hikmet üstüne birbiri ardından yayınlanan anıları ve belgeleri, bu acıdan ele almak gerekir. Her yazı bir doğruyu, her anı bir gerçegi yansıtmaz. Her yayın karşısında öfkelenmek de yakışık olmaz. Nazım Hikmet büyük ozanlığının yanı sıra senlnbenim gibi bir adamdı. «Büyük adam» da yemek üstüne gazdan yakınabilir, Ishal oiur, cişe gider, icince sarhoşlar, geğlrir, ofkcler.ir, duygusallığa kapılır. jnscnın her davranışı, temel kişiliğini yansıtmayabilir. Yaşamın ceşitli cilveleri vardır. «Büyük adam»ların yanında bulunanlar, anılarını yazarlarken ayrıntiları gcrçek'erden soyutlamasını bilemezlerse, o anılar doğruları dile getiremez. Bunun icindir ki Nazım Hikmet icin son zamanlarda açılan tartışmaları anlamsız buluyorum: Nazım Hikmet yalan söylerdi... Hayır; söylemezdi... Söylerdi; cunkü insandı... Bizim toplum ateşli bir hastalığa yakalnnmıs glbl. İnandığı gerçekleri dile getirmek icin omur boyu zindana ve sürgüne katlanmış ozan icin böyle tartifma eluı mu? İnsan misofirllğe gider; en kötü yemekleri bile sineye cekip yalan soyler: Yenge hanım; biber dolması cok güzel olmuş; «IInlze sağlık... Bir kimsenln böylece konuşmasına bakıp «yaton lerdi diyebilir mlsiniz? Fakat Dervişi merhuraun kitabında, zamanimızda müstamel alat'ı kimyaiyenin ekserisi, telif olunduğu zamana göre sureti ahsenede resm olunmuş ve alatı mezkurenin cümlesi, birer isnıi mahsus ile kaydolunmuştur. Mumaileyh kendisi dahi bizzat bazı tecaripi kimyaıye ile meşgul olduğundan cins ve tabiat ve hususat ve keyfiyat cihetiyle yek diferinin zıdı tammı olan ecsamın birbiriyle imtizac ve iltihadmı fehm ve derk ettikde. cenabı hallakı âlemin kudret ve azametine engüştü bidendanı hayran olarak. daimülevkat beytı âti virdü zebanı olmuş. idi • îktizai hikmetin izharı kudret kılmağa İhtilafı tab'ile ezdadı kılmış hernnişin • Bugün genç. hatta orta yaşlı kuşaklsnn pek anlay&mayacağı bu ifade biçimi. gtinürnüz diline çevrilince şöyle olur: Fa Bu Yasa Ne Zaman Düzelecek? OKTAY AKBAL JEvet Hayır urttoşlar Yososı (Medenl Kanun) 17 şubat 1926da TBMM'nce kabul edllmlşti. İsviçre'den aıman. üzerinde teplum yapımıta ill?kln kimi deği«lirm*ler yapılan bu yaso, tam 52 yıldır yürürlüktedir. Yarım yüzyıl, az zaman değildir. Bu «üre icinde bu Yasa nın yarorlı, yorarsız yonları opocık ortaya cikmıştır. Ozellikle oile hukuku alanına giren moddelerin uygulamada sayısız yanhflıklar, terallkler yarattığı kesinlikle aniaşılmış; birçok maddelerindekı yaşam gercekleıine uymayan yönlerl değiştirmelt gerekliliği ortaya cıkmıştır. 1951'den bu yana Yurttaşiar Yasosı'ndakr değişiklikler icin önemll cohffnalar yapdmıt, ön tasarılar hozırlanınıştır. Ama bunca çalışma, araştırma, yokınma, daha doğrusu bjnl«rc« yurtla$ın acısı, ıstırabı, mahKeme dosyalanrnn her yıl biraz daha birikmMİne kctrşın bu olumlu değişiklikler bir türlü gerçekieştirilememiştir. O»C»n gün «Cumhurlyet»le Sayın Prof. Velidedeoğlunun bir acıklamosı vordı. Adalet Bakanı Mehmet Can'la bu konuda bir görüşme yaptığım bildlren değerll hukuk bllgınimiı bokın ne diycr. «DP döneminde 1S51 yılında Medeni Kanunu yeniden gözden geçirmek üzere bir komisyon kuruldu ve 9 yıl calıştı. Her ay uç gun olmak uzere sonundo cok geniş bir rapor hazırladı. 27 Mayıt devriminden sonra calışmalar durdu. Ben bu komisyonun raportörü idim. Adalet Bakanı Hasan Dlncer zorr.anında Bakonlık bana başvurarak bu geniş raporun ön tasarı durumuno getirilmesini istedi. Ben tek başıma cahşıp uc yıldo gerekcell bir tasarı hazırlayıp Bakanlığa sundum. Adalet Bakanı Y. Z. Önder zamanında bu on tasarı 1971 yılında Bokanlıkca bastırıldı 908 sayfa tutan bu on lasarı üzerinde o zomandan beri nasıl bir işlem yapıldığını bilmlyorum. Son defo Ankara'ya gittiğimde Adolet Bakanı Sayın Mehmet Con ile bu konuyu görüştük. Ben «Yıüarca çalışarak kendi yapcbildiğıml yaptım. Bundan sonra belkl yeni bir komisyonca ele aiınır» dedim. En önemll deglşlklik mahkemenin boşanma davesını reddetmesinden sonra bes yıl barışmoyıp ayrı yaşayan eşlerden blrlnin başvurusu uzerine mahkemenin muhakkak surette boşanma kararı vermekle zorunlu olduğuna llişkin yeni kuraldır» Medenl Kanunun kabulünden tam on yıl sonra boşanmayla ilgili moddelerin yanlışlıgı ariaya çıkmıştı. Konuya İlk dlkkoti ceken «Cumhuriyet»in başyazarı Yunus Nadi olmuştu. 11 ağustos 1937 gunlü başyazısına «Mohkemelerde cok boşanma davası olduğundan şikâyet edlliyor. Bizce dovalarır, cokluğundan ziyade usulun bu cokluğu on kere artıran karışıklığındcn şikâyet olunsa daha lyl olur» diye boşloyon Yunu» Nadi, Medeni Kanundakt «evlenmeyi kolaylaştıran ama boşanmaları zorlcştıron» kesin tutumu eleştirmekte. evlenmeyi koloylaştırmanın dogru ve tabii olduğunu, ama boşanma/ı zorInştırmanın doğru olmadığını, cünkü bunun «tabiata ve maslahata karşı olduğunu» belirterek »öyle yazmaktaydı: «Biz tatbik etmeye colıştığımız yeni usulle evlenmeyi biraz güçleştirdik. bosanmayı Ise alelacayip yeni bir şek!e sokmus bulunduk.» Yunus Nadi islâmlıkta boşanmanın cok kolay, Hıristiyanlıkto ise olanaksız olduğunu brlirtiyor, Hıııstlycnların bu oianoksızliğı kiliseye bir odün olarok verdiklerini söyleyerek «Biz bu tavizli usulü aynen kabul ederek iyı bir is yaptığımız zannında bulunduk. İşte hata burada» diyordu. Aynı konuda bir yazı yazan avukat A. Haydar Özkent de 16 ağustos 1937 günlü «Cumhuriye!»te başyozarımızı destekleyerek «Devamına imkân görülmeyen bir bağı zorla muhafazaya kal kışmak doğru değitdir. Zaten böyle bir bağ nasıl olsa kopacaktır. Uzaması, masroflar yapılması, sahltler dlnlenümesi, itiraz ve lemyiz müddetlerince beklenmesi boşunadır. İş olocağına varıyor... Boşanma usullerinl sadeleştirmek gerekir. Halkı senelerce bekletmeden ve bir hayll masraf yaptırmadan. işin zaten mukadder olan akıbetine sadece ve kolayca götürmeli, halkı sahit tedariki vesaire gibi lüzumsuz ve bazan serefsiz yollarda y'üriimekten menetmelidir» diye yazıyordu. Y cretlinin yazgısı Türk vergi sistemi kuru'duğunden bu yana hic deöiînnemiştir. O, daima en cok vergı vermenin zorunlu şarrpiyonlugunu yapmıştır. Kimi dönemlerde yaratılan gecici rahatlama, kısa bir süre sonra tekror yerini sıkıntılı dönem'ere bırakmıştır. 1961'de vergi oronlorındo yapılan değişiklikle ucretlinin üzerindeki yüzde 66'lık vergi yüku düşürülmüş: ancak enflosyonun etkisiyle ücretli gittikce da ho ağır oraniardo vergüenmiş. böylece vergî yükü bugün yüz de yetmlşe ulaımıştır. Bu gerceği sokaktaki sade yurltoşton. okumuş aydınımızo kadar herkes cok iyi bllmektedir. U UCRETLİNİN YAZGISI UCRETLİLER. DAİMA EN ÇOK VERGİ VERMENİN ZORUNLU ŞAMPİYONLUĞUNU YAPMIŞTIR. VERGİ YASALARINDA DEĞİŞİKLİK ÖNGÖREN TASARI YASALAŞMADAN, ÖZEL İNDİRİM VE EN AZ GEÇİM İNDİRİMİYLE İLGİLİ HÜKÜM LER TEKRAR GÖZDEN GEÇİRİLMELİ. ASGARİ ÜCRET, HER TÜRLÜ VERGİDEN BAĞIŞIK TUTULMALIDIR. Vergi Tasarısı Parlomanto gündeminde bulunan, ancak yasalaşma olanağı pcısından ciddi kuşkulcrı duyduflurruz ceşittr vergi yasalannda değ:şıktikler öngören tasarının temel gerekcesi de bu dengesizlikten kaynoklonmaktadır. Tasorı ile vergi kaybı önlenecek ve ucretliler üzsrındeki vergi yükü düşürülecektir (!). Böylece değişik gelir gruplarının gslirlerine oranla vergi ödemelari soğlanacak tır (!). Tasarının yaso'aşması halinde Kamunun 55 milyar liralık kaynak sağlayocoğı umul maktadır. Sağlanacak bu 55 milyar lironın 30 milyar lirası özel indirim ve vergilendirme oranlannda yapılacak değişiklikle ücretlilere ak'arılacaktır. Kemal KILIÇDAROGLU Maliya Bakanhgı Hesap Uzmanı kimi kesimlerde uğrodığı yoğun eleştiri bunun en güzel ko nıtıdır. Kuşkusuz gelir dengelerini düzenleyen b;r tasarının gürültüsüz yasalaşması olanak sızdır. Hele yasanın iyi düzenlenmemesi toplumu ekonomik soruniar yanında sosyo! sorunlara da gebe kılar. Bu nedenle vergi yasalarının ülkenin sosyo ekonomik koşullarının göz önünde bulundurularak ve mak ro dengolerin gözetilerek hazırlanması zorunludur. Tüm bu nedenlerledir ki, siyasal iktıdarlar vergj yosalan üzerinde oynamayı pek sevmez ler. Ama bugün, vergi yasaları üzerinde değişiklik yapma is teğı halktan gelmektedir. Dor ve değişmez gelirliler ağır ver gi yüku oltında ezilmişlerdır. Bunlar, vergi yükünün gerçekten gelir elde edenlere kaydırılmasını istemektedirler. bugün vergılanmese bile gelecekte vergilenecektir. Oysa osgari ücret her »ürlü lüks gerekEinmenin dışında kişinin yaşamını sürdürebilmesi icin elde etmesi zorunlu o;an ücrettir. Bu ücretin vergılendirılmesı sos yal devlet anlayışına ters düştuğü Kadar vergi cdaletı ükelerıne de ters düşer. Kamu gider lerinı karşılamak üzere herke sın parasal gücüne göre vergi odemesi temel ilke olarak 1961 Anayasasındo yeraldığına gore asgari ücret'n her koşulda vergi kapsamı dışındo kalması zo turludur. Çünkü, asgari ücretla krşi kendi öz yoşamını ancak sürdürebilmektedir. Boyle bir durumda, asgari ücretle calışan kişinin Kamu giderlerini ay nca karşılamck icin devlete ver gi odemesi düşünülemez Devlete vergı ödemek icm. kişinin osgari ücreü üzerinde bir gelir saglaması zorunludur. Ceşitll vergi yasalarında değ> şiklıkler öngören tascrı yasaiaş madan, bu tasarının özel İndirim ve en az gecim indiriml le ilgili hükümlerinin (asgari ücretin ileride vergitendirilmemesi ocısından) fekrar gözden geçirilmesi gerekir. Bu. değişmez ve dar gelirliler arasında geniş oy tabonına sahip olan bir siyasal iktidar icin gerekliliğin de otesinde zorunlu bir görevdir. Sadece asgarî ücreti aşan ucret gelirleri. aşan '<ısmı ile vergi kapsomına olınmalıdır. Bu ılkeden yola cıkıldığında, Gelir Vergisi Yasasının 31. maddesinin yeniden düzenlenmesı zorunluluğu ortaya cıkmaktadır. Bu konuda Hesap Uzmanlarının önerisi şöyledir (1): Gercek ücretierin vergilendirilmesinde. asgari ücretin yüzde on beşi genel indirim olarak (eş ve çocuklor icin ayrıca asgori ücretin yuzde beşi) oyrıca yüzde yetmişi de özel indirim olarak ücret gelirlerinden düşülmelidir. Genel indirimden tüm Gelir Vergisi yükümlüleri yararlanırken, özel indirimden sadece ücret gelirı elde edenler yararlanacaklardır. Bu durum vergi kuramındaki (teorisindeki) «ayırma kuromı»na do uygun düşecektir. Böylece ucretliler. asgorT ücretn vergiiendirllme'7 rnjai. nedeniyle enflasyonun ya rattığı olumsuz etkileri kısmen daho rahat otlatacaklardır. Böyle bir uygulamanın tek sakıncosı Devletin uğrayacağı gelir kaybıdır. Bunun çözüm yolu ise. cağdaş vergi sistemini kurmak ve etkili bir vergi denetimini sağlamakla olur. Bugün Devletin vergi kocokçılığı yoluyla uğrodığı gelir kaybı yılda 70 milyar liradır. (Yolrız Gelir Vergısinde) Ayrıca vergi yasalcrımız, vergi yükümlüsünün vergiden kacmmasını sağlayacak madde boş1uk!arıyla doludur. Yonl Devlet bugüne değin yoptığı uygulama İle gelir kaynağı olarak ucretlileri görmüş. öbür gelir gruplarına ise dilediklerınce vergi ödeme özgürlüğünü soğlamıştır. işte bunun icindir ki, Türkiye ucretliler icin bir vergi cehennemi; tacir, serbest meslek erbabı, büyük toprak sahibı ve Kurumlar icin de bir vergi cenneti olmuştur. Sokak satıcıları, köşebaşı karoborsacısı gezgin satıcılar ise "iic vergi vermemektedir. Bu uygu lamaya son verilmeli ve herkes kazancı oranındo vergi ödemelidir. (1) Hesap Uzmonları Kurulunca hazırlanan G.V.K. Tasa rısından alınmıştır. Tasarı 1.8.1978 tarlhinden önce Moliye Bakanlığına sunulmuştur. \ temel I yayınlar AJ NAZIM HİKMET'in 77. DOĞUM YILDÖNÜMÜNE ARMAĞAN 2. BASKI 40 LİRA Türkiye Dağıtımı: TEMEL DAĞITIM Geçici Rahatlama Parlonnentodaki vergi tasarısının ücretlüer oçısmdon geCici bir rohatlamo getireceği kesindir. Ancak vergüendirme tarlfesinin ve özel indirim tutorlarının değiştirilmesiyle doğan bu rahatlarra ne kadar sürecektlr?. Önemü olan budur. Türkiye'de sıyasal iktidar'orın kolaylıkla ele alamadıkları konu vergidir. Türk siyasal yaşamı incelendiğinde görülecektir ki vergi sorunu ciddi olarak 1949 • 1950'deki verg! sistemi değişiküği haric ele alınmamıştır. 1960 devriminin doflurduğu güdümlu iktldar modell bu s steme servet beyanı uygulamasmı uzun ve yoğun mucadelelerden sonra ancak koydurabllmiştir. Çünkü vergi sistemi bir ülkede yaratılan katma değerın bölüşülmeslyle sş onlomlıdır. Başka bir anlatifrla, yaratılan ulusol değerin bölüşüm modell vergi sistemidlr. Doğaldır kl bu durumda vergi yosolarında değişiklik yopmak demek, siyasal iktidarlann dayandıkları kitleler lehins ve onların istemlerı doğrultusunda değişiklik yapmok demektir. Bugüne değin vergi yasalarında dar ve değişmez (sobit) gelirliler yorarına değişiklik yapılmaması, ya saiarın sağ iktidoriar ve oniarın dayandıkları grupların cıkarlarına uygun olduğunu gösterir. Nitekim. pcrlamento gündeminde bulunon değişiklik tasarısının temelde önemli değişiklikleri içerrremesine karşın, TEŞEKKÜR Canım annemln tehlikeli ve güc ameliyotını başarı ile gercekleştiren. ilgi ve sevgının doruğa ulaştıgı Vakıf Gureba Hastanesi Başhekimi. Tarihsel Görev Yukanda. değişiklik tasarıları nın ucretliler icin gecici bir rahatlama getireceği belirtilmişti. Buradakı «gecici» sözcüğünü özellikıe vurgulamak gerekir. ÇOnku, tasarıyla ücretlilerin ver gilendırilmeleri konusu cdil ve sürekli bir cözüme kavuşmuyor. Tasarı, asgari ücret olan 3.300 lirayı vergi kapsamı dışında bı rakmıştır. Ancak bugün veya ycrın bu asgari ücret tutarı de ğiştiğinde ne olacaktır?. Örne ğin, asgari ücret 6.300 lira oiduğunda 3 300 lira ile 6.3C0 lira arasmdaki fark vergi kapsamına girecektır. Yani asgari ücret Sayın Doç. Dr. Mazhar ÖZMEN ile Sayın Müt, Dr. Atilla ERSÖZ Sayın As. Dr. Adil KARTAL Sayın As. Dr. İbrahim ÖKÇESİZ Sayın Dr. Sadri TEMİZKAN Sayın Dr. Minu İNKAYA Servis hemşiresi Sayın Kâmile GÜNAY'a. sevgi ve Insoncıl duygularlo dolu tüm personeie. ayrıca yokın llgilerini esirgemeyen sayın büyükler'm ve arkadaşlarıma teşekkürü bir borc bilirim. Uzmanların Önerisi Ücret gelirlerinin vergilendirilmesinde temel ilke şu olmolıdır: Asgari ücret, her türlü vergiden bağışık tutulmalıdır. I2MART FAŞİZMİNIİN TOPİATTlGl KİTAP/ BELGELERLE ASIM ASLAN hald npT goımediniz? .46 J5 89 ANYADAYIyı 47 36 34 (Cumhuriyet: 649) YALCIN ERYALCIN I U H K l Y E M i. i yl H 1951'den 1960a kadar süren bir colısmo ardından üc yıl doha bu hazırionan lasarı üzerinde göznuru dökme. sonunda hic bir sonuco varamomo!.. Soyın Prof. Ve'idedeoğlu'nun duyduğu üzürtiıyü anlıyorum. Bugün Yurttaşlar Yasası'nın cağdışı maddele'inin kurbonı en binlerce insnn acıla' icinde çırpınmoktadır YopılacaK is 134. Mc4d«ye yeni öntasarıdo yer alan su maddeyl eklemektlr «Bu yasanın yürürlüğe girmesinden önce veya sonra boşcnmo *eb«blerinden herhongi biriyle açıimış olan boşcnma davasının reddine karar verilmiş ve kororm kesinleştiği terihten bes yıl gectiği holde, her ne sebeple olurse olsun, ortak hoyat yeniden kMrulamarnışso 9şl<rden birinin istemi üzerine herhalde boşanmaya karar verilir.» DENİZCİLİK BANKASI T.A.O. GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN Pendik Tersanesl Kimyasal Maddeler Anbart Tomamlama İnşaotı 2.2.1979 cumo günü saat 14 00'ds kapalı zarfla eksiltme / artırma suretiyle ihale edilecektir. İşin keşif bedeli 4.750 000, TL. gecici teminatı 237.500, TL. dır. İhale dosvası Pendik Kaynarca'daki Bankamız inşaat İşleri ve Pro(eler Müdürlüğünden 1000, TL bede) karşılığmdo temin edıiebUir. istekltlerin teküflerıni en gec 2.2.1979 gunü soat 12.00'ye kadar Inşaot işleri ve Proieler Müdürlüğün» makbuz korşılığında teslim etmele'pi gerekmektedir. Postado meydono geiecek gecıkmeier dikkat» alınmavacaktır 2490 sayılı konuna tobl olmoyon Bankamız ihaleyl yopıp yopmomakta ve tekiifier arasmda tercih hokkını kullonmokto vevo pazarlık yapmakta îomamen serbesttir. (Basın: 10293} 610 MEVLIT AKEABALAKIMIZ, DOSTLARIMZ, DİN KAKDEŞLERtMlZ, SE\'GlLt, HEDEF. DEV BÎR DENİZ GÜCÜ! TÜRK DONANMA VAKFINA YAPACAĞINTZ YARDIMLARLA BU HEDEFE ULAŞABİLİRİZ. ARAMIZDAN AYRILIŞININ BİRİNCİ YIL MEVLİT't 21 OCAK 1979 PAZAR GÜNÜ ÖĞLEN NAMAZINDAN SONRA BALTALİMANI CAMİİNDE OKUNACAKTIR. A İ L E Sİ i:!İi!l!::!î!İHI!!iİ!;İ!İ!İ!İİ!plİiİ!!IİJİİiiHİIİiHİIInÜİ!!!Hİiİİİİ!İİ!!İiİ^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle