16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
LUbNAN'DA HIRİSTIYANLARI DENETIME ALMAYA ÇALIŞIYOR M. Emin BOZARSLAN übnan bunahmı, ülkede görev yapan 'Arau Barış Cücü'Hün çoğunJuğunu oluşturaT Suriya birlikleri il© sağcı Hırisüyanlar arattnda patlak veren ve giderek tırmanan çarpı,malarla yeni bir aşamaya girmişe benzemekredir. Suriye'nin, 'Falanjist PartU ile 'Ulusal Liberal Parti* içinde örgütlenen ve İsrail ile Amerika tarafından da desteklenerek silahh bir güç durumuna gelmiş olan sağcı Hırisüyaniarı denetim altına almaya ve bir *güç odaği' olmaktan çıkartmaya çalışmasi; buna karşıhk îsrail'in bu güçleri destekleyip varlıklarıru korumalan •için çaba harcaması, bunalımın bu yeni aşamasında başhca iki unsur olarak belirmektedir. Bu duruma dikkati çeken siyasal gözlemciler Lübnan bunalımının bu aşamada Suriye ile İsraili karşı karşıya getirecek yeni boyutlara ulaşabileceğini belirtmektedirler. I I «SURİYE, KENDİ KADERİNİN LÜBNAN'A VE LÜBNAN'DAKİ ASKERİ VARLIĞININ KORUNMASINA BAĞLI OLDUĞUNUN BİLİNCİNDEDİR» İSRAİL, LÜBNAN'DA SAĞCILARIN DENETİMİNDE AYRI BİR BÖLGE OLUŞTURMAYI PLAN LARKEN SURİYE BUNU ENGEL LEMEYE ÇALIŞIYOR. Halk Cumhuriyetinin, 2 O yılına 0O kadar dünyanın önde gelen sanayileşmiş ülkelerinden birı durumuna gelmo hedefînin gerçekleşmesi için şrereksinme duydugu muazzam bilim adamı ve teknisyen ihtiyacını gidermek için Çinli oğrencüeri Baîi'ya göndermek istediği bildirilmlştir İngiltere Kültür Bakanı, Çin'e yaptıgn geziden dönüşünde. Çin'in Ingiliz üniversitelerine her yıl 2000 öğrenci göndermek istediğini açıklamış, bunun zaman içinde ve kademe kademe gerçekleştirilebileceğini belirtmişti. PEKIN (ANKA • DPA> Çin BOMBALANAN ESKİ MUTTEFİKLER Suriye birlikleri ile sağcı Hınstiyanlar arasındaki çarpışmalar, geçen ayın başında patlak vermişti. 1 temmuz günü, önce sağcı güçlerin kpmutaru Beşir Camayel'i gözaltına almakla tutumlannı sertleştiren Suriye birlikleri. Falanjist Parti Başkam Piyer Camayel'in oğlu olan Beşir Camayel'i serbest bıraktıktan sonra Beyrut'un doğu kesimindeki Hıristiyan mevzilerini topa tutmaya başladılar. Ağır toplann ve roketlerin kullanıldığı bu bombardımana karşı havan iopları ve makineli tüfeklerle direnmeye çalışan sağcı güçler, ağu kayıplar vermekten kurtulamadılar. Suriye birlikleri, daha sonraki ffünlerde bombardımam tırmandırdılar ve Başbakaniık Sarayı yakınlarma kadar uzanan geniş bir alanı ateş altına aJdılar. Suriye'nin bu yeni tavrı. Şam hükümetinin Lübnan'daki müttefiklerini değiştirdiğini gösteriyordu. Hatırlanacağı gibi 1976 yazında Lübnan iç savaşını sona erdirmek gerekçesiyle bu ülkeye askeri mudahalede bulunan Suriye, o sırada bu müdahaleye karşı çıkan Filistinlileri ve Lübnanlı solcu Müslümanları karşısına almaktan çekinmemişti. Sağcı Hınstiyanlar ise Suriye birliklerinin yanmda. hatta zaman zaman da koruması altında Filistinlilere ve solcu Müslüraanlara saldınyorlardı. 1SRAİUİN PLANLARI Ne var ki Suriye Filistinlilerin ve solcu Müslümanlann direnişleriru kırmanın Lübnan'ı denetimi altına almasına ya da iç savaşı sona erdirip ülkeyi bölünmekten kurtarmasına yetmediğini, yolunun üstundeki asıl önemli engeli İsrail'le işbirliği içinde bulunan sağcı Hıristiyanlann oluşturduklarını gönnekte gecikmedi. Nitekim, geçen mart aymda Güney Lübnan'ı iş?al eden israil birliklerinin 13 haziranda boşalttıklan bu bölgeyi sağcı güçler ele geçirdiler; daha doğrusu bölge, İsrail tarafından onlara ievredildi. Ve böylece, Lübnanın bölünmesı. ülkede İsrail'e bağlı sağcı bir yönetimin, en Jzından Güney bölgesinde kurulması yolunda inemli bir adım atılmış oldu. Siyasal gözlemciler. îsrail'in aslında böyle Jir bölünmeyi gerçekleştirmek amacıyla Güney .übnan'a saldırdığını belirtmektedirler. îsrail'in DU planı, bir yandan Lübnan'da kendisine mütefik bir yönetün oluşturmayı. bir yandan da 3u yönetimin egemenliği altına alacağı bölgeyi tendisi ile Lübnan'daki Filistin gerillalan arannda bir tampon bölge durumuna getlnneyi ımaçlamaktadır. Nitekim bölgenin sağcı güçlein denetimine girmesinden bu yana Lübnan'lan îsraire herhangi bir Filistin akını olmamışır. SURİYE'NİN AMACl Lübnan'ın bölünmesi durumunda batısında ?eni bir düşman kazanacağıru bilen Suriye ise, junu önlemek için sağcı güçleri denetim altına ılmak ve bir "güç odağı* olmaktan çıkartmak rerektiğini bilmektedir. Bu amacı gerçekleştirnek için harekete geçen Suriye birlikleri. sağcı Jıristiyanlarm başlica iki semti olan Doğu ve îüney Beyrut'u hedef aldılar. fki sağcı partinin nerkezlerinin ve karargâhlannın bulunduğu bu ki semtin denetim altına alınması. Hıristiyanann Güney Lübnan üzerindeki denetimlerinin Lübnan bunahmı Suriye ile İsraiVi karşı karşıya getiıiyor Suriye Devlet Başkani: HAFIZ ESAT Çin'in çok sayıda öğrenciyi eğitim için Batı'ya gönderme isteği Avrupalı hükümetlerce inceleniyor Çin. Ingiltereden başka ABD, Kanada, Fransa ve Batı Almanyaya da çok sayıda öğrenci göiıdermek istemekte ve bunların eğitim masrafları ile öteki gıderlerini karşılamaya hazır olduğunu belirtmektedir. Ancak üniversitelerinin zaten kalabık olduğundan yakınan Batılı ülkelerin böylesine çok sayıda ögrenciyi bir anda kabul etmekte güçlük çekecekleri bildiıilmektedir. Nitekim adı geçen ülkelerin Pekin'deki büyükelçiliklerinin, Çin yetkililerine, hükümetlerinin Çinlı öğrencileri kabul etmeyi ilke olarak onayladıkları, ancak gerek üniversitelerin kapasiteleri, gerekse de kamuoyunun böylesine bir öğrenci 'istilasıni' nasıl karşılayacaklarını öğrenmek için zamana ihtiyaç duydukları cevabını verdikleri belirtilmektedir. İsrail Basbakanı Menahem Begin: «Fransa harekete geçmeli» Lübnan'daki çarpışmalardan Falanjist Parti ile Ulusal Liberal Parti'yi sorumlu tutan Suriye, Cumhurbaşkanı Elias Sarkis'in temsil ettiği *meşru yönetim~in tüm ülkeyi egemenliji altına almasını sağlamaya kararlı olduğunu belirtmektedir. Ancak amacın sadece bu olmad:ğı ve Suriye'nin ülke üzerinde kendi denetimini sağlamayı da amaçladığı ortadadır. Nitekim Şam Radyosu. 27 ternmuzda yayınladığı bir yo NE OLABİL1R? rumda. 'Suriye, kendi kaderinin Lübnan'a ve Lübnan'daki askeri varlığının korunmasma bağlı olduğunun bilincindedir* diyerek bu amacı belirliyordu. Ne var ki Suriye'nin bu amacını gerçekleştirmesine Israilin seyirci kalmayacağı açıktır. Suriye bombardımam sırasında İsrail savaş uçaklarının Beyrut üzerinden uçmalannı Tel Aviv hükümetinin niyetlerinin habercisi sayan siyasal gözlemciler, Suriye birliklerinin Beyrut'ta sağcı güçlerin denetimindeki bölgelerde duruma tam egemen olması halinde, İsrail birliklerinin de yeniden Güney'e saldırmalannın uzak bir ihtimal olmadığını belirtmektedirler. O takdirde Lübnan'ın Suriye ile İsrail arasında. resmen olmasa bile fiilen bölünmüş olacağını da bildiren aynı gözlemciler. böyle bir durumun bölgedeki gerginliği artıracağını ve Lübnan'ı uluslararası bir bunalımın merkezi durumuna getireceğini savunmaktadırlar. YÖNETİME KATILMA DENEYLERİ ARASINDA PARİS'İN ÜNLÜ 'PLAZAATHENEE,, OTELİ BAŞARILİ BİR ÖRNEK YENİ UYGULAMA YA GÖRE, KÂRIN ÜÇTE BİRİ OTEL PERSONEUNE DAĞITILIYOR PARİS Yönetime katılmanın, Işletmelerin sorunlarıno getirebileceği cozümler ya da yükümlülukler yoğun lortışmalara yolacmaya devam ederken ceşitli ülkelerde ve ceşltli seklorlerde yönetime ka'.ılma deneyleri ılgi cekmektedir. Fransa'da Başkan Valery Giscard d Estaing in Calışma ve Katılma Bakanlığı'nı kurduğu ve çalışanlaro his se senedi dağıtımı olanakiarını incelettlği bir dönemde, «LExpress» derglsi, Paris'in en eski ve en ünlü otellerinden «Plaza Atheneeıdeki 8 yıllık yönetime katılma deneyini röportaj ko nusu yapmıştır. 8 yıldır otelinde uygulanan yönetîfhe' katıima dsneyi konusunda bilgi veren «Plaza Athenee»nin genel müdürü Paul Bougenaux, cekirdekten yetişmiş başarılı bir yönetici. 1946 yılında «Plaza Atheneeıye bar çırağı olarak giren bugünün genel müdürü, 1962de resepsiyon şefllğine yükselmiş otelin el değiştirdiği dönemde ise, calışanlar adına yönetime katılmayı savunmuş kişidir. 1946 yılından itibaren, cok iyi bir otei olarak biiinen ve un kazanmıs «P!azaAthene»nin durumu kötüye gitmeye başlamıştı. Yatırımlar ihmal edildiğinden, otel binası zamanlo yıpronmış, 1912 ve 1918 yıllarmdan kalma banyo ve diğer tesislere hiç bir onarım yapıtmadığından, müşterl yavaş yavaş başka otellere kaymaya başlamıştı. Öte yandan aynı dönemde calışma koşu.ları da sürekli bozulmuştu Fransa'da otelcilikte ücretler zaten düşükken, «PlazaAthenee» otelindeki ücretler özellikle düşüktü. Ayrıca başarısı; bir yönetim bicimi sonucu, calısanların sayısı sürekli artmış, buna rağmen verimlilik düşmüştü. 1946 yılında 170 odanın işletilmesi için 400 kişi calışırken, 1966da aynı oda şayısını 500'den vid Korr, diyalogun olumlu bir şekilde gelişmesini etkilemiş ve satış sonuciandığmda, calışanlar yönetimde söz hakkı kazcnmışiardı Eski genel mydürün emekliye ayrıl masından sonra sermayedar, Paul Bougenaux'ya genel müdurluğü teklif etmiş ve işci temsilcilerinin oy birliğlyle bu kararı desteklemelerinden sonra, Bougenaux yeni görevine başlamıştır. Böylece cPlazaAthenee>de yönetime katılma deneyi uygulanmaya konmuş lenmesiyle birlikte modem araclara da baş vurulmuş, ayı'ica her servise bir bütce tahsis edilerek, servisler kendi işleyiş bicimierinden sorumlu bir duruma getirilmlstir. Ücretler Fransa'daki otelcllik alonında en yüksek düzeyine getirilmiş aynı zamanda ücrejler arasmoaki fark lılıklar da azaltılmıştır. Oteide calışan personel bu arada bir dizi sosyal haklar kazanmıs, cai;şanlara emeklilik ödeneği sağ!anmıştır. Bu şekilae oteide 30 yıl görev almtş emekliier, maaşlarının % 85'ini almaktadırlar. Öte yandan 1972'den beri kara ortak olan personele kârın ücte biri dağıtılmaktadır. Böylece kârın ücte biri kururnlar vergisine tahsis edilm«kte, ücte biri sermayedarın poyını oluşturmakta. gerisi ise personele dağıtılmak tadır, Personelin kararı üzerine, payına düşen ve gecen yıl 22 milyon lira olan kârın % 40ı yeniden işletmeye yatırılmoktadır. Servislerin özerklik kazanmasıylo. personel icin eğitim bölümleri açılmıs ve özellikle muhasebe kursları büyük ilgi cekmistir Otelin çaiışmo düzenindeki başarıya değinen genel müdür, verimüliğin artmosınm yanı sıra, sorumluluk kazanmıs ve hlyerarşik düzenden kurtu'muş personelin huzur ve ne şe İçinde çalıştığını belirtmiştir. (DIŞ HABERLER SERVİSİ) Personelin geçen yılki kârdan payına düşen 22 milyon liranm %40'ı yeniden işletmeye yatınldı. fazla kişi idare ediyordu. Bununla birlikte, çalışanların calışma koşulları dü zelmemiş, calışma saatlerinde azalma kaydedilmiş, izin günleri de artmıştı. 1968'de ise, otel satışa cıkarılınca çalışanların söz hakkı istemeleri ve costeri yapmoları bfr oloylcr zincirine ycl acmıştı. Bu gösterinin mavıs 1963 dönemine rastlaması, alıcı ile bir diyalogun kurulmasını bir bakıma kolaylaştırmıştı. Ingiliz alıcısı «ForteBea» grubunun temsilcisi, eski gazeteci Da Otelin genel müdürü, personelin yönetime katılnıasının ar dından verimliliğin arttığını belirtiyor. \ ve elbirliğiyle sermayedar, calışanlar ve genel müdür oteli kurtarma calışmalarına başlamıştır. Otell kapatmadon. bir yandan verimli bir yönetim bicimi geliştirilmiş, öte yandan otelin onarım calışmaları surdurulmüştur. Daha akılcı bir calışma slsteminin geliştirilmesine tüm calışonlar katilmıştır. Öte yandan, emekliye ayrılanların yerine yeni personel ahnmayarak, personel sayısı üc yıl içinde 400'e düşü rülmüştür. Servislerin yeniden örgüt Bağlantısızlar Kolombo'da ekonomik ilişkileri değiştirmek istedi Baglontısızlık hareketine yakınlaşma politikasına takınılabilecek başlıca olum suz tavrın, bu hareketin yapısal özelliklerinden ötürü yaşama şansı bulunmadıöı inancına dayanacağı aniaşıimaktadır. Ancak, horeket, geleneksel olarak üyelerl arasındaki görüş ayrılıklarını değil birleştirici öğeleri vurgulamıştır. Son Belgrad Konferarsı do bu olguyu kanıtlarr.ıştır. Ayrıca, hareketin 1976 Kolombo Zirvesi'nde seçilen 25 üyeli Koordinasyon Komitesi'nin hangi ülkelerden oluştuğunu görmek de hareketin dayanıklılığı konusunda bir ipucu verici nikleliktedir. Koordinasyon Komitesi şu üyelerden oluşmaktadır: Afrika (12 üyelik) Cezayir, Angola, Botsvana, Çad. Gine, Liberya, Nijer, Nijerya, Sııdan Tanzanya, Zaire ve Zambiya. Asya (8 üyelik) Filistin Kurtuluş Örgütü, Irak, Suriye, Sri Lanka, Bangladeş, Hindiston ve Vietnam. Lcîin Amerikn ve Karaipler (4 üyeIJK) Xüba. Guyana, Jamaika ve Peru. Avrupa (1 üyelik) Yugoslavya. YENİ ULUSLARARASI EKONOMİK DÜZEN Kolombo Zirvesi'nin kabul ettiği siyasal bildirgede şöyle bir bölüm yer olmaktadır: «Siyaset ve ekonomi arasında aynlmaz bir bağlantı vardır ve ekonomik konulara siyasetten kopuk olarak yaklaşmak yanlıştır. Siyasal davranışta tom bir değişiklik ve yeni bir siyasal kararlılığın ortaya konması yeni ulusiararası ekonomik düzenin gercekleştirilmesi için zorunlu ön koşuldur.» Gerçekten de, bağlantısızlık hareketinin zaman içinde oluşması ve etkinliğinj arttırmasıyla birlikte. Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkeleri kendi cıkarlarına zarar verici bir biçimde işleyen uluslararası ekonomik ilişkileri değiştirmek amacıyla ekonomik mücadele odakları yarotmaya başlamışlardır. Bağlantısızlık hareketinden esinlenen 77 ülke 1967 yılında Cezayir'de bir araya gelersk ekonomik bakımdan daha âdil bir dünyo yaratmok amacıy'^ cabalarını koordine etmeye karar vermişler ve 1971 yılında Peru başkent' Lima'da bir bildirge ve eylem progra I NATO üyeliği nedeniyle Bağlantısızlara salt konuk üye olarak katılmak isteyen Türkiye'nin, 77'ler Gru buna katılabilmesi daha kolay görünüyor. BAĞLANTISIZLAR VE TÜRKİYE n Lübnan Devlet Başkant Elias Sarkis: «Guvenlikten Suriye birlikleri sorumludur» Cengiz ÇANDAR OKCUN: «Dünyada DoğuBalı boyutu kadar, ediyoruz.ı lantısızlık hareketinin sendikası olarak nitelenebilecek olan bu gruplaşma iık toplantısındaki sayısı ile «77'ler Grubu» olarak tanınmaktadır. Bağlantısızlık hareketinin 1973'teki Cezayir Zirvesi ile birlikte «77'ler Grubu»nun faaliyetieri ve eylem hedefleri, hareketin başiıca dışa dönük uğraşı haline geimeye başlamıştır. Zirve'nin hemen ertesinde Cezayir'in talebi ile bağlantısızlar, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun «Yeni Uluslararası Ekonomik 1 Düzen» konusunu görüşmek üzere öze toplantıyo çağnlmasmı sağlamışlar ve böylece «Yeni Uluslararası Ekonomk Oüzen» kavramı, «77'ler Grubu»nun gelişmesi ile gercekleşen Kuzey Güney diyologlarında, UNCTAD (Birleşmiş Mi! leller Ticaret ve Kalkınma Komitesi t toplantılarında szel olarak bağlantısız oluşturmuştur. «77'ler Grubu»nun Yeni Uluslararası Ekonomik Oüzen talebinin iceriği esas olarak şu noktalarla belirtenmektedir: • Doğal kaynaklar üzerinde tam bir egemenliğin kurulması. • Uluslararası ticcretin demokratlaştırılması, • Gelismekte olan ülkelerin borclarının iptali, ertelenmesi ya do uzun vadeli ödeme kolaylıklarına bağîanması, • Gelişmiş ülkelerden gelişmekt? olon ülkelere teknotoji transferi, TÜRKİYE'NİN ÖNÜNDEK! OLANAKLAR Söz konusu hedeflerin tüm geüşmekte olan ülkelerle aynı ya da benzen ortak sorunlara sahip olan Türkiye KuzeyGüney boyutuna da dikkat ;evsemesine yol açabilecektir. Ne var ki Suriye bombardımanının giderek 'oğunlaşması bir yandan İsrail'in. bir yandan la Batüıiarın tepkisine yol açmakta gecikme[i. Suriye'yi Hıristiyanlara karşı imha savajı» çmakJa suçlayan İsrail Basbakanı Menahem iegin, Hıristiyanlara yardım etmeleri için Baıh ülkelere çağnda bulunurken ve özellikle ransa'nın 'harekete geçmesini' isterken; ABD »ışişleri Bakanlığı Sözcü&ü Holdiug Carter. duumun «Çofe tehlikeli* olduğunu ve hükümetiin gerginliği azaitmak için Suriye ve Israil'le emas halinde bulunduğunu belirtiyordu. Bu rada Sovyetier Birliği de. muhtemel bir îsrail aldırısına karşı Suriye'yi yainız bırakmayaca;ı konusunda Şam'a güvence verdiğini açıklıordu. Içteki tepkiler ise Lübnan Cumhurbaşkanı lias Sarkis'in istifa etmesiyle dorağuna ulaştı. mcak gerek Suriye'nin ve gerekse diğer Arap ılkelerinin teîkinleri karsısında istifasını geri lan Sarkis. Suriye'nin denetimini kabul etmek urumunda kaldı. 7 temmuzda yaptığı konuşlada Lübnan Cumhurbaşkanı. ülkede euvenligi konuk statüsü elde edecek olan bir Türkiye'nin 77'ler Grubuna da yakınlaşması hatta giderek dahil olması icin onünde yeni olanaklar belirecektir. Dışışieri Bakanı Okçünün bir demecinde, dünyada Doğu Batı boyutu kadar Kuzey Güney boyutuna da dikkat ediyoruz, demiş olması. Türk dış poiitikasında otumlu yöndeki değişme eğilimin! yansıtmaktadır. Uiuslararcsı ekonomik mevzilenmelerde Batı Kuzey mevziinde, gelismekte olan ülkeler ise Güney mevziinde yer almaktadır. Böyle bir durumdo Türkiye Batı'nın bir parcası gibi, gelismekte olan ülkelerin karsısında mı tutum tokınoccktır yokso ortak ekonomik sorunlara ve çıkarlara sahip olduğu qe lişmekte olan ülkelerle birlikte zengin Kuzey'in karşısına •• dikile;ektir? "ı 1 •:•:!.. miştir. 1974 yılında Birleşmiş Milletler'in »Yeni Uluslarorası Ekonomik Duzen» konusu; dakı özel oturumunda CHP VSP koalisyonunun Dışişieri Bakanı, bu kavramı ortayo atarak uğrunda mücadele yürüten bağlantısız ülkelerin yanında yer almak yerine zengin Kuzey'in sczcüierinden dönemin B. Alman Dışişlerî Bakanı VValter Scheel'in önerilerini benimsediğini açıklomıştır. 1977'de 150 civarında ülkenin katılmasıyla Noirobi'de düzenlenen UNCTAD toplantısında ise gelismekte olan ülkelerin borclarinın odenme bicimi ile ilgili 77'ler Gruâu'nun onerisine karşı öneri getiren Kissinger ile saf tutulmuştur. Bağlantısızlık hareketinde salt konukk'k stctüsü ile yetinmek de Türkiye'nin dünyonın dörtte uçunu oluşturan ülkeler toplulugu ile ilişkilerinde ulaşabiIsceği düzeyin altında kalmaktadır. Slok üyeliğinin yarattığı handikap nedeniyle bağlantısızlar hareketine tam üye clması mümkün olmayan Türkiye, aynı ülkeler topluluğunun sendikası niteliğinde o'an ve üyelik icin katı kayıtlor netirmeyen bir başka örgütüne «77'ler Grubuüna katılabilir. Bu gruba dahil ülkelerin büyük coğunluğunun hommâdde ve temel moddeler ihracatcısı olması Türkiye açısındon olumsuz bir rekabet unsuru olarak görünebilir. Ancak. bu konuda, önumüzdeki hafta İstanbul'da yapılacak olan «Yeni Uluslorarosı Ekonomik Düzer.» sempozyumunun konukları arasında bulunan «77'ıer Grubusnun Jamaikalı Başkanı Donalcl Mills'in şu sözlerine kulak vermekte yarar vardır: «77ler Grubunda .oramızda hiç bir ayrılık yokmuş gibi dovranmıyoruz Gercekte, apacık görülebileceği gibi, bozı konulordo cotışcn cıkorlar bile var. Bununlo birlikte. toplu olorak geüşmekte olon ülkeler, tarihsel ve diğer nedenlerden ötürü dünyonın ekonomik ilişkilerinde ikincil dururro itilmiş bir grubu temsıı etmektedirler. Değişiklik caânsinda bulıınanlar gelismekte olan üikeler olduâuna göre. birlik ve dayomşma tüm cıkorlar icin yoşomsaloır.» Son Belgrad Konferansı'nın Kıbrıs'a ilişkin kararına icerlerrıek yerine. Türkiye'nin bağlantısızlara karşı gecmişteki tavrının ne olduğunu hatırlamak ve geleceği düşünerek bugünden acık bir po
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle