16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 4 MART 1978 Y E Dt SANAT EDEBIYAT Haik edebiyatımızı oraştrran, halk edeb»yatı zanginiıklerımizi ıncelemeler vs özenli der lemelerle günümüz okuyucusuna tanıton Cahit Öztelli arkasında on altı cilt yopıt ve dergilerde yayınlonıp daho kitap halinde derlenmemiş bircok inceleme yazısı bırokcrak 68 yaşında 61dü... Canlı, hareketli, coşkulu bir insandı. Halk edebiyatı araştırmalanna 35 yıl kadar sürekll emek vermiştl. Öğrencilerine edebiyatı sevdiren, onlorla yakındcn llgileniD boşarılarıno kılavuzluk eden bir lis» öğretmeni olduğu uzun yıllorı. halk edebiyatının kaynağı Anadolu kentlerinde geçirmişti. Zile'de görev yaptığı yılların arcştırmoları kitaplığımıza «Zileü Şairler» (1944) kitabmı kozandırmışt!. Aroştırma yaşomınm bu başlangic adımıyla ilgili bilgl ve b«lgeleri ilerki yıllordo da değerlendirmeyi sürdurdü. Zile'nln folklor ve sanat zengintikteriyle Itgıli olorak yoyınlamoyı tasarladığı başka colışmcları da vardı. öztelli Halk Edeblyatını halk ağzından derIsyen. bir folklor gerecl olarak deflerlendiron araştırmocılardart aynlıyordu. O belgeler dayanarak ana yopıtlara, kaynağa ulaşmayı omacloyan bir cahşma yolu izlemekteydi. Cönk adı verilen eskl Halk Edebiyatı antoloiilerlnin kılı kırk yaran Incelemecilerindendı. Cönkler geîışigüzel oluşturulmuş, bozuk bir ımlo ile, okunaksız yazılaria kaleme alınmış yazmolardır. öztelli kendi kitaplığında 300 kadar cönk toplamış, bunian inceleyip değerlendirmtş. halk şairlerinin bu cönklerde yer olan ürünlerinin birbirinden ayrı bicimlerini karşılaştırmalı olorak saptamıştı. Özel ve genel kitaplıklarda 1000 kodar cönk eünden gecmiş çalışmolarma kaynaklık etmişti. Anodolu'dakl öğretmenlik yıllorı. bulunduöu kentierde eskl yazmaları. cönkieri derleyip deuerlendırmesine olonak vermişti. Merak vo «evglyle bu kaynakları topluyordu. Elde etîiğ koynakları zengin kitaplığında toplorken zaman zoman tclerinden Ankara'do «Millî Kütüphane»ve kazandırdığı pek çok cüt de oluyordu. Araştırma yaşamı bovunco kendi kitaplığında derledifli yapıtların simdi büîünüyle Milli Kütuphaned» yeralması icin ccılı ailesl üyeieriyle Kültur Bokanhğı yetkililerinin girişimlerde bulunması beklenir. Folklor ve edeblyat dergilerlnde kalmış yüzlerce yazısı da kuruculan orosmdo yer aldığı ve ilk müdürü olduğu Milli ortadan kaldırmaya calışmıştır. Yazılı kaynaklara, belgeıere dayanarak, karşilaştınp denetleyerek scğlam metin yayınlan yapmtstır. O okunaksiz, karmakanşık yazılı, bozuk imlaıı, hangisınin Içinde re olduğu bilinrnez cönkieri Sultan'a, Seyrani'aen Oadaloğlu'na kadar yüzlerce Halk Saırinln yapıtım gQn ışığına cıkanp yayınlomıştır. Metinler yanlışlardan kurtulurken Ö'telü'nln cabası Halk $airlerlnln yaşam öykülerlni de yenl bilgllerle oydmlotmıştır. Gene cönklerBjrîardcn birincisi 1S55, 1965 yıüarıdır. Bu İlk dön9tnde yayimladığı 6 küçük kitap ilerde geliştireceği yapıtların temeli de olur. XIVXVIII. yy. Halk Çoirleri icin yayımladığı topiu kitaplarda olsun, Karacaoğlan. Dertlı. Ssyrani. Köroğlu, Daasloğlu icin yaptığı daha gsniş calışmalaraa clsun yeni bilgiler Ha!k Edsbiyatı ıarihini zengirtleştirmlştir 19701376 yıllarındakl İkinci bereketll yayırn döneminde büyük ciltle daha önce îçlediği kimi konuları geliştirmiş, yeniiemiş. tamamlomıştır. Böyiece Karaccoğlan. Pir Sultan. Köroğlu. Daaa!oŞ!u, Kuloğlu vd. çibi sonatcılann korşıloştırılnış, denetlenmiş yapıt'snnı. zengin bicimde ve yaşamlannı tanıtan bilgilerls edsbiyatımıza yenlden kazandırmıştır. Eski belgeiere, tozlu cönklere dalmış araştırmaa Cahit Öztelli 40 yıllık araştırmalannın sonunda yayımladığı son bir yapıtta Halk Siirinin toplum olaylarıyla sıkı sıkıya surmüş Hişkilerinı zengin bir gerec olarak gözönüne sermiştir. tUyan Padlşahımı adını taşıyan 650 sayfalık yapıtı. Halk Şairlerinin tarih olaylannı. uzun sürrnüş, bircoğu başarısızlıklo sonuclanmış savaşları, ayaklapmaları, yöneticilerin baskıiarını, rü$vefı, kıtlığı, salgın hostalıklan anlattıkları metinlerl derleylp açıklar. Osmaniı torihinde ye^ verilmemis olan halkın acılı yaşantısı, dikkatle derlenmiş bu metlnlerde. Halkın Şairi tarafından dile gatirilmlş olur. öztelli hoco, bunları yacıtındo toplayarak Halk Çiirinin gercekleştirdiğl toplum ödevinl gunümüzde de yaçatır. Notları dosyaları dağılıp yitmez, değerlendirilirse zaman zaman sâzünü ettiği daho başka calışmoları da kitap hallne getirebllir ölen araştırmacı kitaplarında yaşamasını sürdOrdu. Halk Edebiyatı Tarihçisi Öztelli öldü Konur ERTOP. Polklor Enstitüsü'nce derlenip kitap halinde yayınlanmalıdır. Oztellı'nin büyük tutkusu Halk Şiiri metinlerinin bozulup değişmemiş tdoğru» bicimlerini bulmak, gercek sahiplerine bağlayarak yayımlamaktı. Halk Şairlerinin yapıtiarı söylenip calınarak halk arasında yaşar. dilden dile, telden tele gecerken de değişikliklere uğrar. Bu arada sahipleri değişiverir. Ercîşll Emroh'm şiirlari Erzurumlu Emrah'a maledilir. Karccaoğlan'ın olmayan türlü şiirler Cukurova'da onun adıno bağlanır. Ermeni halk ozan» Serveri'nin şliri Seyranfnin adıyla söylenip durur; Ali İrzet Âşık İzzeti'nin şiirinı kendi malı diye calıp söyler... öztelli yaptığı yayınlarda bu yanlışlan de bulduğu kayıîlar, şiirlerin, doğru bicimlernde başkalarının hic dıkkatini çekmsmış işoretler, tarihlsr, yer adları, sanatçılann cağdaşlannın adlcrı ve benzeri ögeler yaşam bilgilerine yenilerini katmıştır. Öztelli'nin yaptığı rnetin yayımlarının önsözleri dalma böyle yeni bilgilsrle dcludur. Örneğin, gecen yıl genişletilmiş ikinci basımmı yayınladığı «Belgelerle Yunus Emres. ünlü Halk Şairinin Koraman devleti sınırları icinde doğup yaşamış bflgln bir şeyh olduğunu, siyasal olaylara karışip idom edildiğini belgslere dayanarak lleri sürüyordu. Onun sürekli ve verimli araştırmayovm çalışmaları içinde verimli iki dönem vardır. 'ACTOR'S STUDIO,,NUN YARATICISI STRASBERG, BİR OYUNCUNUN NİTELİKLERINİ AÇIKUYOR Yağmur ATSIZ i BONN Marilyn Monroe. Marlon Brando. James Dean, Rcbsrt ds Niro veya Al Pacino glbl aunyaca ünlü yıldızları yetiştiren ve bugün 76 yaçında olduğu holde yetsnsklerindsn hic birşey yltirmeksizin cahşmalarm: sürdüren «efsanevl hoco» Lee Sîrasfcerg, iki ha'to boyunca kasvetli Ruhr kenti Bochum'u aydınlattı. Uzun yıllar önce New York'ta kurduğu cActor's Studlo» bugün hâlâ «Ho!!ywood'a glden en kesin ve kestlrme yo!» olarak nitelenen ve haklı clarak «çağımıztn en büyük sahns öğretmeni» dlye anılan Lee Strasberg, 1909 yılında ailssiyle birlikte yeni dünyaya göcetmiş ve otuzlu yıllardo «Group Theatre»in kurucuları araî'rda bulunmuş. Bu tlyatro daha sonraki lActor's Studlo» nun temelini oluşturuyor. EMOTİONAL MEMORY CEMAL NADİRİ ANMAK VE ANLAMAK Cerral Nadir'i otuzbT yıl sonra bir kez daha anarken onun, karikatürlerinae sıradan ve sudan konular yerine. genc cumhurıystın getirdıği toplumsal sorunlcn işlemış olmasiyla bü^uk ııgi ve saygınlık kazanınış bir sanatcı olduğuna belirtmek gerekecek. Bu gun onu anrnak da sıradan ve sudan bir anma olmamalıdır. Onun hangi koşullarda hangi secimleri yapon bir kişiliğe sahip olduğunu ortaya koyan calışmalar yapmak ona saygının gereği olacaktu. Cemal Nadir yaşadığı gunü ve koşulları. doğru ve cesaretle değerlendirmiş bir sanatçıdır, önemi buradadır.. Bursa'dan Istanbuî'a ilk geldiğinde «Arzu umumi»ve uygun kodın resimleri yapomodığı icin gazete sahıplerinin gozur.üs az tlccıi degere sahıp bir cızer olorak gorülrnüştu. Biroz da bu yüzden döndüğu merr.leketınden bu kez cağrılı olarak geldiği BâbıcU'de. yine kendinden iste<ısn, baştakileri «methu senas edıci cizgıler yerıno. toplumsal karikatürün ilk ve boşarılı örneklerıni ortaya koymcsını bilmiştl. Cemol Nadir ken.linden öncekiteri tekrarlamıştır. Oniarın yoiur.dan gltmem'.ştir. C'zgı vs icerik yonünden eski ile hic ilgisi kalmamıştır. Cıkış \olunu eskide degil henuz olmaycn yeniyi araştınp büiırokM oramıştır.. Nâzım Hikmefin, cYenıleşmenin rrucızesi / tekrarlanmoyan îekrardır» deyişini doğrulayan sanatcılardanciır o.. Doğrusu onu onarken de tekrara duşmemek gerek. Hele Hilmi Yucebaş'm degımı ile. «değerii bir kıymetin sönmesı karşısındo pora ile tutulmuş matemciler gibi vaveyla kopartmck» hıcoir şey yapmak değMdır. Cemol Nadir'i bugün yeniden dsğeriendirirken en önemli ozellığinin. zor gunlerde kıyıda durup. ortalık durulunca parsa toplomaya cıkan fırsotçılardan olmadığinı bilmeniz ve vurgulamaniız qerekiyor. Faşist ordulann sınır kapılarimıza dayandığı gunlerde sıısan. yo da sevinip umutionan. zaferden sonra ortaya cıkanlardon değiidır o. Zor gunlerde cızgı savaşımndan bir an bile gerı durmamıştır. önemli o!on bu yunımın cntlmasıdtr Cemal Nadir, tgülmek insanların uygarlık derecesi ile ilgili özelliğinden biridır. bu nedeile guimek. sırıtmokla kahkaha atmak orcsında ceşıtlere ayrılır» diyor. Ve şöyle sürdüruyor düşuncesini; rnızohı. geıceklerı kahkaha gürjUüsu iie ortbas eden bir polyaco oiarak değil. tersine tebessüm ve düşünce ışığı üe onu orta\a cıkaran bir felsefe sanatı oiaroK gormek gerekır. Cemal Nadir'e göre mızan. özellikie doğu uk.'s'arı ıcın bir felsefedir.. Cemal Nadir, KARİKATÜR'ü cok yolın tan;mlomıştır. Ona göre konkatur bir küitjr sorunudur. Tan ORAL Cema! Nadir kendinden öncekileri ne tekrarlamış ne de onların yolundan gitmiştir Genc cizerlere önerilerinde. bu iş icin cok zaman harccym der, korıkatur ciîmsk ıC,n garekea zamandan cok cok daha fazlcsını. Ve Cemol Nadir Korıkatur'ün bir fcntezi oimadığını savunur. Ona göre Karikatür birblrimizin dertlerini ve kusurlarını onayo kovmak icm bir araçtır da. «Kendinden komik oiayları kâğıda geçirmskten başka bir iş değildir yoptığım, der. Yani ml\ zah yGşamda' vardır. Gercekten de mizah yapılmaz, varciır. Yapmcya kaikınca da yapay oluyor. Cemal Nadir'i duha doğru ar.Iarr.ak umudu ila Strasberg'ın oyuncj yetiştirms yön'.eml, öğrer.cıyi kendi kişisel gerceküklerina ve dsneyi.Ttlerine ulaştırmak diye czetlenebilir. Bu yönterr.in cdak noktasmı, «Emotionol Mamorv» (duygusal bellek) çalışmaları meydana getiriyor. Bir tür psikanaliz 6eonsı gibi. öğrencl gövdsce gevşeyerek düşünce ve anılanna özgörce at kcşturtuyor bu alıştırmalarda. Aklo oelenîerin birbıriyle ılintill olması kösulu yck. Öî'renci özne, cök ceşitli anıları ve yaşuntıları karmakanşık olarak zihninde yeniden canlandınrken icins girdiği ruhsal durumları da dıso vansıtmsya uğraşıyor. Mutluluk, öfke, sevinc. korku. bezginlik gibi durumları... Yer ve zaman tümüyle geri plana itilirken öğrencinin ruhu, gelişi güzel tuşlarına dokunulan bir piyano gibi işlev görüyor. Ama psikano'iz ile «Ernotional Memory» arasında cok önemli bir fark var: B;r psikanaliz seansından amac, gecmiştekl olaylan, belleğin «tovanaras!» veya «bodrum» katlarından cıkarıp, son bir kez daha eiden gecirsrek «Coep'usgs» atamak... Oysa «Emotional Mamory» yönetiminde bütün bu anılar vp dsneyımier, yenidsn kullanılmak üzere gün ısıâ'na cıkanlıycr. Bcşka bir deyişle amac. o özneyi anıların yükürdsn kurtarmak, anılan elimine etmek değil, tersine o yükü, potansiyel enerjiden (ds"im yerinaeyss) kinetik eneriiye dönüştürrr'ek... Lee Strasberg: «Sanat İcin tüm onılarımız^ gerekslnlrlz. Tüm eylemlerlmiz, anı ve bellege dayanır.,.1 KIMİ2CEKİ LftDY MACBETR örneğin eleştirmenler tarafırdan 1977 yılınm en iyi sahne oyuncusu olarak secilen Bayan Hanhe'ore Hcger, meslsk yaşamında en başarılı oldjğu ro'lerdsn birine, Lady Macbeth rolüne, yaşM usta ile yeniden calışıyor. Bılinsn uyurgezer sahnesi, bayan Hoger icin artık adeta soluk almak gibi birşey oimus. Neredeyss uvkudo bile kusursuz oynayabilecsği bir sahns. Ama Strasberg'in tam olarak hoşuno gitmivor bu... Bayan Hoger bir sedire uzanıyor ve uzunca süren bir cağrışımlar seansı başlıyor... Amac. bu Shokespeare kahramamnm icinde bulunduğu ruhsal durumla bayan Hogerin «kişirel tarih!» arasındo organik bağlor kurmak... Ve belleği dal^an dalo koşarken bayan Hooer, vaktivle oördüâü bir karabasanlı düş üzerinden yep/enl bir yaklaş:rria Lady Macbeth'e erişıyor... övie ki bu kez gözlerinden akan yaşlar «oyun» değil. gsrcek.. Ve büvuk usta mendilini cıkarıp bu gercek gözyaşlonnı kuruluyor... Arraca ulaşı!m:ştır böyiece: icsel gerceklik dışa yansıyor ve gözle görü'.ür hal alıyor... >BABA»NIN EA5A5!... «Baba» fiimindeki röîüyle dunyo capr.dg bir üne kavuçan Al Pacino'nun do «Sanatsal babası» c!an ve bu fllmin ikinci bölumü icin ömründe ilk ksz olarak komsra karşıSına cıkan Lee Strosbsrg. büyük Ruî kurcmeısı ve uyg'Jlayıc>sı Stonislavski'dsn ycla cıkaruk kendi yön'emini geliştirmiş. Kcmsınca kitaptan koprra b'ljilerin önaml yok. önemli olan. oyuncunurt kenii deneyimleri. ŞöylS diyur: «Karşırr.da oyuncu değil, bir beşerl yoratık gcrmek ister'm. Konuşma ve hareket etme yetenîklerl hlç süpheslz dnsmlidlr. Ama asıl garekli c'an hayol gücüdür. Sohnede garceğin bir taklidi dsği! da yenl bir gercek yoratohilmsk Icln bu şarttır. Ben oyuncuyu doğaüığo ulaştırmak ister'm. Karşımdaki bir msk!na değil b!r doğal Insan c'rrchdır sohnede... Cyuncunun ms*lek hastalığı sudıır: Hersayi cnceden provo edip bildiği ic!n bir yandan o ari: oynark«n eym îamontfn bi» «orrakl om düsünrrek zorundodır. Bu iklsinl bird'ı aynı mükcmmeüikte boçardı mı 1 oluyor demekHr.» $ ) j ' ; , , ' İki Çiçeğin Masalı Suyu biçlrnleri, rengl deVur, Uyanır guzeiliği iki çlcek; Birl duvağma tel takar durur. Biri boyunbcğına kelebek. Büyurler özlemi banş Içir.d»; Bir deli ruzgör esmeya görsiin Uslonnı başındcn aiır gün Erirler İlkssvi'nin sslinde. Nikâh görevlisl: Bay An; Ötlegen kuşu, Tellibocek, Bu tören'in tanıkları!.. Bir ürpertidlr başlar geünde. Ucor telü turno el ulakçtsı Davulcu Ağackakan, zurnocı Kıırbaoa. Daha nice ot oğac eteğini toplor gelir Düğun şölen serillr doğa, bağa... Dağılır ge'enler anlı ünlü: Siz deyin kırkblr karınca, Bsn diyeylm yüzslll gonco.^ Acılır mı sana telll duvak? Şlmdl, pırıl pın!, yorgun, bcfc Yenl seviçmiş bslb' Göğüsleri terll, dudaklon ıslak Şu bizlm İki cicek... Kim der ki bu öykü surmevecsk. Her cocuk yaşoyacak gencliğinda! Gâren bllir gündoğumlarının clğindet Bu mosal gercek! Gsntiae birKaç buyuk kenîımizın; istcnbui. Ankara, ızmır'in teKeimae de o!sa, ulkemızde gıdereK artan bir «resım pazan», klasık deyımi iie, bir «tablo tıcaretı» yaygınlaşmokiadır Tum sanatçı ve sanatseverlerin ortak tasGSi oîarı, Görsel Sanailanmıza devieün yeiennce, çeşıîlı buyuUan ile ogırnğını koymayışınüan yakınmaKtayız. Nereae ıse Buyük AtaturK'ten beri butünj iie guzeı sanatlarımızın dısiplmlı. sıStemli. Turk toplumur.un cağdaş gereksınımierınde, hızlı bir biCin'ıde. yaşcaığımız dünyanın uygarlık düzayine ulaşmakta etken olacak, dinami2m katocak D:r «Sanat Foiıîikasnna Hukumetlerın zoruniu yerı vermeyişi tum cıplaklrğı ile oir gercsktır. Bunu saptamak icm Hukumet programlarına, özellikie son yılların programlarına bir göz atmok yeterlidir. Ozledığımız anlamda, CGğdaş Turkiye'nın oıuşturulmasında. endüstrısi. teknoloıısı ve başkaco alanlan ıiâ kolkınmosında bilimsel. tutarl\ ve yeterli yer verilmemıştir bu programlarda.. Türk Ulusal Eğitiminın ceşitli basamaklarında. güzel sanatlar eğitimıne hâlâ bir «lüks» gozü ile bakılmaktadır. Daha ilkokuldan boşlaması gereken bu eğitim yeteneksız. programsız ellerde sürüp gitmektedir... O kadar ki orta öğretımde bilgisizce sürdürülmüş politika yüzünden oluşan sıkışıkhğı giderici önlemier dıye, ilk aklo geien lıselerde reslm derslerinl kısıtiomak. natta yer yer kaldırmak gibl bir carpıklığı da gördük.. Bir yazımda değinmiştim. Yıllardır bu alanda. devletin hemen hemen tek kotkısı ve uyguiaması dıyebıieceğim Devlet Sergilerınden alınan bunca yapıt, gercek sahıp!eri olan, algılayıcılan olması gereken sait halka inemeden kimbilir nerelerde tutsak, darmadağın durmaktadır.. İşte yurdumuzı.n ilk Resım ve Vontu Müzesi. istanbul'da kılitli Bugün yurdumuzda ondört ilde bulunoı H. GALERİLERİ'nin kacı gercek işlevinı yerine getirebilmektedir. Bu durumda. bir yığın sanatcının, t < ytğın ürünü «özel ellerde» salt bir «me'c olarak bulunmaktadır.. Bu. önemli. üzerln.fe cok yönlü. uzun uzadıya durulması zorun'u bir dev sorondur sanatımız icin. Bu noktada. özel golericüiğe. sanat pazarına, pazarla"iasına korşı cıkttğım anlaşılmasın, sanıimasın. Bu bir gerektir.. Dediğlm, demek iste dıgım, aevlet elıyıe, ozelin uyumu ve ha^ko donuK ortak tasasında. felsefesındsdir. Bu yazımda. bu sorunia aoğrudan bağıntıiı bir konuya değınmek istiyorum kısaca. Resım yapıtını değerlendırmek sorunu. ülkemizüe geieneksel olorak. genelde ART1SANAT urunlerinin bir «değsr bicici»leri ya da «değer bıcme» ölcütteri vardır. bunu uğraş edinmış kişiler vardır.. Hatta halkımızın bu oianda deneylerinden gelen, görgülerinden, bırıkimıerinden geien bir yeteneğı. biigisi vardır.. Bir gercek Şarkışla işl kilimi bir Yörük Resim sanatımızdaki sorunlardan biri O. Zehi ÇAKALOZ' ten, bir iron işi hahyı Bünyar.dan, uzaktan bakışla ayırıverirler. Selcuk cinilerini dönem dönem, teknik teknik tanırlar. Bir Hafız Osman Hcttının, bir başkasından, pazarında kolayca ayırdedildığini ve yaşayan, güncel değerinin hemen saptandığını görürsünüz. Ama iş resirn yapıtına gelince bir llginç durum ortaya cıkar. Resim sanatimızdo. bu değeriendirme bilgisinde. ya da ayrı bir deyimle yeteneğinde sonki bir smırla karşı korşıyayızdır. Bu smır cok cok, ve de biraz göreceli de olsa nerede ise Avni Lifii'lerde. Callı'larda. Feyiaman Duran. Hikmet Onaf larda. Nazmi Ziya'lcrda bıtivenr.... Bu smırdan sönra cağdaş Türk resim sanatında coğu sanatcı ve ürün gercek değeriyle, gercek yerini bulamıyor. Nedenlerl / Kuşkusuz çeşıtlı bunun.'Son yırmi, yırmı beş yılımızm. Oîellikie 1960'iardan sonro resım sanatı çjşneıae. yuKorıda degınaigım yu>rn ve oıreycı tasanm dışma çıkaraK. daho topluıncu bir ıcenk kazanmış, gerek ceşıtlı tekmkiero yonenşı acısından bıcınn tosasmcia. gerekse cağdaş humanizmaya. tcpiumunun sorunlan He bırleşik oiarak bakan Turk sanatÇıSinın Du ıçeriKte vs ozde yukienırnı. cağciuş sosyokülturel gslişmeler, yani düşün sıstemleri üe ozdeleşınce. bu ürünieri gercek yerlerın© oturtmak ne denli cetındır bir düşunelım. Bu urumer karşısında yargıda buiunmuk her babayiğıdin kârı değiidir. Değerbicicıierin en azındân, bu cağaaş kültüriu. tasalı ve birikımii sanatjı kadar güclu ve yetenekii olmaları gerekıyor.. Ticari omac cu alanda, tek başına tutarlı olamıyor artık. Bu nuktado, hsm gelecek kuşaKİonn Ulusal Küitur Birıkımierıne tutarlı yığıniar bırakmak, gercek ve kahcı gucteki sanatcılarm emeğinı, yapayiarından ayırmak, hem de Ulusal Serveti yok yera sovurmamak devletin olduğu kadar, bir yerde bu özel galerüerin ve alıCıların da ulusal ve toplumsal görevl oimaktadır. Bjnu sağiamak icin kuşkusuz sistemii ve ukıllı bir yaygın ve örgün temei sanat eğitirni tüm yönleri ile devletce ele oiınmalıöır. Cağımızda TV, hele renklisi bu alanda kısa yoldan bir sağlam iıetim ve eğitim oracıdır. özellikie son yıl icinde teisvizyonda zorla progrumlar doldurmak icin, çsşıtli dailardan bazı «meraklıların» yer Oldığmı 'zledik.. Son haftalarda bir sayın boyan yurttaşımızın sırf amatörce. icteniikii «nobynsi. sanki bir yeni Vitray tekniği imişcesıne sergilendi. En azından 900 yıldır hem Batıda. hem ülkemizde, Vitray'm scylu tadını ve yorunıunu veren nice örnekier var. Bu teknifli tüm bilimselüği ile öğreîen yüksek okullon. mız var. Buralarda ustaları olan sanatcı öğretlm uyeieri var Değlnmeğe calıştığım gercek ve bilgili değerlendirme ortamı bu sorumluluğun bilincins varmokla oluşur. Bu sorumiut'jkta televizyono dü$en pay tartışılamaz Önemü bir pay da eleştiriye ve eleştirmene kalıyor. (1) Cumhuriyet, 21 eylül 1977 (2) Cumhuriyet, 15 hojiran 1977 Sessizliğe Güneş cokiünce köşsslna Ysprağı dbkülür güzelliKlerln A!ır başını gider çecuk Alır gekYüzünü gider Gözbebekleri uykuya yorulur Sessizlik tüter odalardo Güıidüzün ak göğusiü küşu Geceye yarasa yapılır bilersk Yeni baskıiorın Sssi gsür kendirdan önc« 5oı ve eyiem susar İşkence başlar Kuytuiarda Gelecek günîerln .temel ta» Yıkıiir gündüzün ortasında Herkss köşesinde Sırasmı bekler gibl durur Tüfekler yakında sesslzliğe doğrulur Bugün benim yarın senin oiun cukur!arda HalU KOCAGÖZ Mehmet KIYAT
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle