17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 K î CUMHURİYET 17 MART 1978 urada şubatın on yedisinde çıkan «Anlamın Anlamı» başlıklı yazım epey ilgi uyandırdı, mektuplar aldım, telefon edenler oldu, konuşuldu da. Ancak bunların içinde o yazıyı tutanlar çoğunlukta değildi. Anlamadıklarını söyleyenler olduğu gibi. o yazının kimi yerine korşı duranlar da vardı. Doğrusunu isterseniz, cetrefil bir konu idi «Anlamın Anlamıı başlıklı yazıda işlemeye kalktığım. «Anlam» oldum bittım tartışmalıdır, kiminin anladığını öbürü anlamaz, klmine acık seçik geien öbürüne bir şey söylemez. Kişinin gördüğü öğrenime göre de değişir aniamın anlamı, uğraşılar arasındaki aynmlora göre de. Diyeiim bir felsefl yazı, değil az öğrenim görmüş kişiye, uğraşı felsefeden uzak olan aydın bir kişiye de kapolıdır bakarsınız. Ne yaparsınız ki, şiir söz konusu oldu mu. herkes kendi anlayışını kendi beğenisini yeterii sayar, o onlamadı ise, şiirin anlamı yok demektir. Hele okumuş, aydın bir kişi İse, şiir için özel bir ilgi gereğini yersiz bulur, «Ben onlamıyorsam, kimin icin yazılıyor bu şiirler?n diye sorar. Sırası gelmişken deyivereyim. Batı müziğını sevmediklerini, anlamadıklarını söyleyenlere öğütlerim, dişlerini sıkıp dinlesinler o müziğin başyapıtlarını, az zaman sonra varacaklardır tadına. Neyse... B OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ÇAGLAR GEÇİYOR... Melih Cevdet ANDAY anlamadığınızı soVlüyorsunuz, peki, Ferdinand de Soussure'ün yapısal diiDilimciliğini biliyor musunuz? Kuanta kurammı incelediniz mi? Husserl'in görüngübilime ilişkin görüşlerine göz gezdırdiniz mi? Modern matematiğe ne dersiniz? 8iyolO|inin yeni buluşları icın neler düşünüyorsunuz?» diye sorsaydım ayıp olmaz mıydı? Üstelik o da bana, «Ne? Bir şiirden anlamak için bunca şeyi bilmek mi gerekiyor? Nasıl olur? Şiir, resim. yonut birer bilgi dalı değildir ki, güzel sanatlar bütün Insanlar icindır, kişi bir sanaî yapıtını başko hic bir bilgi gerekmeden doğrudon anlayabitmelidir, sanatın niteliğı budur> demez miydi? Dese haklı olmaz mıydı? Öyle !ss ben «Anlamm Anlamı» adlı vazımda konuyu nicm böylesi cıkmazlara soktum? Bana mektup gönderenlerden o yozrrr.ı övenlere teşekkürlerimi sunup ötekilere geceyim de. yukardaki sorunu biraz daha acıklamava calışayım. Önce şunu söyleyeceğim; o yazıma «Anlambilim» adlı kitaptan bir parça almıştım. doğrusu şöyle başlıyordu: «Anlomlama. bir nesneyi. bir varlığı. bir kavramı, bir olayı, bunları anlığımızda canlandırabilecek bir göstergeye bağlaycn oluştur...j Oysa gazetemizde bu parca büyük bir dizgi yanlışı ile «Anlamama bir nesneyi. bir varlığı, bir...» diye basıldı. Böylece gerçekte dikkot Isteyen konu icinden cıkılmaz duruma girmiş oldu. O yazımı kesip soklayanlann yukardaki düzeltmeyi yapmalarını rica ederim. Bize öğretümiş olan, sözcüklerin, bir nesnenin, bir olayın göstergesi oldukları idi; oysa modern anlambilim, ya da dilbilim, bir sözcüğün bir nesneyi değil. o nesnenin kavramını gösterdığini ileri sürdü. «Ağac» sözcüğü, ağacın değil, «ağac kavramunm göstergesidlr. !şte ben o yazımda bunu yineledikten sonra, anlamın «işitimsel imge» ile «kavromsaı imge» arasındaki bağlantı demek olduğunu yazmıştım. Bir sözcük kulağımda bir uyan uyandırıyor, bü do anlığımda bir kavramı uyarıyor... Ancak bir de tek göstergeli anlamlar var, müzik gibi. Bir müzik ezgisi sadece bir işitimsel imge yaratır, bu işitimsel imge anlığımda ayrıca kavramsal bir ımgeye donüşmez. Biz müzik seslerinı sadece müzik sesleri olarak alır, rtoşlanırız. Onlaro ayrıca anlam vermeye kalkmayız. (Aramızdo kalsın. biz gerçekte hic bir şeyin anlomını merak edtyor değiüzdir). işte. şiirin de böyie, müzik gibi tek göstergeli olduğunu ileri sürenler cıkmıştır. Şiire bir tek anlam yüklemek doğru değildir, hatta şiirin anlamı. ozanın vermek istediği onlam do değildir... derler. Bunlorı yazdım. Anlaşılmayacak bir yanı yok sanırım. Ama eskiden beri okudukları şilrlerde. öyküler anlatıldtğını. kahramanca ya da bilgece sözler edildiğini. güzel doğa görünümlerinin betimlendiğini (tasvir edildiğini) bilenler, olıştıkları bu şeyleri göremedikleri yeni şiirlerl onlamsızlıkla sucluyorlor. Oyso yeni ozan, şiirden öykuyü, bılgeliği, «tasvirciüğis kaldırmoklo sanatının özüne yönelmektedir. Hic birimiz müzik dinlerken «Ne demek istiyor?» diye sormuyoruz. Hani olaturka kemancılar Içinde eskiden kemana «Fatmanım» dedirttiren ustalar vardı. ona alışmış olanlar şimdi «Fatmonım> sözünü duyamadıkları keman sesine «anlomsız» derlsrse haklı olurlor mı? Müzik nasıl «söz» değil. «ses» ise, şiir de «onlam» değil, «sözcük*tür... diyeceğim oma, «Şiir nasıl anlomsız olurmuş!» diye karşı cıkılacağını biliyorum. İşte onun icin anlombilim'den söz actırn gecen yazımda, yeni Yıllar önce bir gun Hıfzı Topuz'un evinde okşam yemeğine çoğrılı olarak bulunuyordum, bahcede oturuluyordu. cok kalabalıktı. Konuklar arasında rahmetli Şevket Süreyya Aydemir de vardı. bir ucta Çetin Altan'la oturmuş konuşuyorlardı. Bir ara Çetin Altan beni yanlarına cağırdı. «Bak.> dedi. «Ûstadın seninle konuşmak istediği bir konu vor» Oturdum yanlarına, Şevket Süreyya Aydemir bana dedi ki, «Kendimi aydın bir kişi sayarım, uğraşlığım konuiar dışında her zaman guzel sanotlarla ilgilenmışimdir; fakat son yıllarda resimden, yonuttan, hatta şiirden onlomoz durumo geldim. Bu nasıl oldu? Ben mi geri kaldım, yoksa bu sanatlar artık anlaşılır olmaktan mı cıktı? Bano bu konuda bir diyeceğiniz var mı?» Ben de ona, rıic unutmam, Andre Maurois'nin bir yazısında okuduğum bir benzetmeyi anlattım: Sabah sisleri icinde bir tepeden bir kasabaya doğru indiğinizi düşünün, kasabanın ortasındaki yonutu tümü iie değil, parca parca. orasından burasından görür, onu kafanızdo kendiniz tamamlarsınız. işte yenl sanatlar da kişiye. buno benzer bir tamamlama payı bırokıyor... gibilerden biraz uydurma bir şey söyledinr. Ya ne deseydim? «Sayın ustat, yeni şiiri, yeni resmi. yeni yonulu dilbilimcilerin anlamı nasıl gördüklerlne değinmek ıstedim. Bu gibi konular bir gazetede ele olınır mı, olınmaz mı, bilmiyorum. Ancak o yazı dolayısiyle mektup yazanlar, telefon edenler olduğuna göre, bu gibi konularo değmmek hic de boşuna olmuyor demektir. Okurlarımdan ikisi yazdıkları mektuplardo. bilimlerin değişmesi ile sanatların da değişmesi gerekmeyeceğini söylemekle. o yazımın sonlarıno doğru değindiğim bir konuyu yeniden ele almamı zorunlu kıldılar. Yukardo da söyledlğim gibi. bir sonot yapıtından hoşlonmak icin bilim öğrenimi hic de gerekli değildir, bunu biliyorum, neylersiniz ki. bilimlerdeki büyük değişiklikler. sanatları da etkilemektedir. Ya da şöyle diyeiim, değişim cağlarındo bilimlerle sanatlar arosında öyle bir koşutluk oluyor ki, bunlar birbirlerini etkiledikten başko inson yaşamtn! kültürünü değişikliğe uğratıyorlar. Boşuna örnek getirmedım izlenimci ressamları «anlamın anlamı» başlıklı yazımda, onların yıktıkları, yatsıdıkları eski resim kuromlarını kuranlordan birl, Leonordo, fizik, optik, anatom! bilimlerınin verilerine göre caîışıyordu, o fiziğin temsilcisi Newton'du, Newton ile filosof Kant... Ama cağdaş mıydılor Sunlar? Evet, o cağa isterseniz Nevvton Coğı diyeiim izlenimci ressamlar İse o çağdan kopmuşlardı. filosof Mach'a, yaşadıkları yüzyılın iınlü fizikçilerl Chevreul ile Helmhollz'un buluşlarına dayandılar. Bizim yazınımızdan da bir örnek getireyim: Bugün bir divan şairi. diyeiim Ba'<i dirilse de. değil Orhan Veli'yi. Cenap Şehabettin'i okusa. «Bu nedir bu?» diye soror, şiir olduğunu anlayomoz. Bu değişikliklere uymak icin bilim, felsefe ojrenmek gerektiğini söylüyor değilim, yonlış anlaşılmasın. Coğu sanotcı blle, uğraştığı sanatm bilim ile. felsefe ile ilintislni bilmez. Bir şey lenemez, yeter kl onun yapıtı başarılı olsun. Ama sanat yapıtı nicln değişti diye şaşarken, büyük cağ değişimlerinl hesaba katmolıyız demek istiyorum. Ortocağ resmine alışmış biri İcin, Rönesons resmi anlaşılır bir resim mlydi bakalım? Bunlardan blri sanat ise, öbürü sanat değil mldir? Ben. Şevket Süreyya Aydemir'e ilişkin onımla şunu belirtmek Istedim. olıştıö'mız sanat değişti diye şaşıyorsaV, bllelim kl. onunlo birlikte dünyado daha bir cok şey değişmiş demektir: hem bunun lcine felsefe. bilim gibi clddî bilgi alanlan da girer. Biz Leonardo cağıntn resmine. yonutuna nasıl olışık isek, yortnki insan Kuanta cağının resmine, yonutuna öyle alışmış olarak. Güvenlik Kuşağı • sroil, 30 bin kişilik kuvvetle Güney Lubnan'daki FlI listın koylerine saldırıya gecti. Coluk, cocuk, kadın, erkek demeden soykırımı yürütüyor. Libya Haber Ajansı durumu şöyle niteliyor: a Irkcı ve terörcü siyonizmin kurbanı olarak ana yurtlarmdan Kovulan Filıstinliier, yine aynı ırkcı ve şoven gücler tarafından ülkeleri dışında da kovalanmaktaciırlar. Lübnan'daki Filistin kampları, havadan, denizden ve karadan insafsızca bombalanmakta, asker sivil oyırımı yapılmarnaktadır.» İsrail yetkilileri «Iki bin kiiometrelık bir alanda temizleme> yapacaklarını acıklayarak dolaylı yoldan soykırımı benimsemişlerdir. Bir İsrail sözcüsü amaçlorını kısaca soptomıştır: t Güvenlik kuşağı cluşturacağız.» Acaba İsrail bir güvenlik kuşağı oluşturabilir mi? Gtlişmtler, bu soruya olumlu bir yanıt verllemeyeceğinl •. gösteriyor. İsrail, güvenlik aradıkca yayılıyor, yayıldıkca güvenlikten yoksun kalıyor. Cünkü fetih polltikasıyla güvenlik kavramı uyuşamaz. Sen başkasının yurdunda nasıl bulursun güvenliği? Yeryüzünde hangi soykırımın üstüne hangi davlet güvenlik sağlayabılmiş? Sanıyorum tarihte bu isin başurılı örneği Amerika'da var. Kızılderilf soyunu kırarak ülkeyi ele gecirdiler beyaziar. Ama israilde benzer koşullar gpçerli mi? Ortadoğu'da Yahudl nüfusu artmıyor Araplar durmadan coğalıyor. Tel Aviv, ne denli cırpınsa da, o cehennsme ortık Yahudiler göcetmiyorlar. İsrail'de doğum oranı yüksek değil. Araplar ise günden güne üreyip coğalıyorlor. Bir yanı Akdeniz israüin, uc yanı Arap denizi de değil, Arap Okyanusu. Hangi soykırımlo güvene kavuşabilir isroil? Her soykırım girişimi, Yahudilerle Araplar arosındaki kin tohumlarını besleyecek. Her genişleme savaşı, fetheditmiş toprakların üstünde güven yerine. güvenslzlik kuşağı yaratacak. Yahudi cocukları böyle bir ülkede nasıl büyüyecek? İnsanlar nasıl mutlu olacaklar? Gelecek kuşakların yaşamı nasıl düzenlenecek? Akşam koranlık bastırınca şatosunun köprülerlnl kal dırıp kapılarına koldemirı vuran Ortacağ derebeyl glbl mi güvenlik sağlayocok israil? Soykırım ve fetih üstiıne güvenlik kurulabiiir mi 20. yüzyıl dünyasında? • İsrail, yoksui Filistin köylerini basarken. bir kişi, hem de yeryüzündeki siyonist basın organlarının göklere çıkardığı bir kisı. acaba ne düsünüyor? Enver Sedat: Artık, demişti, savoş yok. Mısır toprakları İsrail işgalı altındayken söylemiştl bu sozleri ve Filistin halkı verindsn yurdundan edllmişken. söz vermisti borış icin.. Şimdi ne olocak? Emperyalizmin isterlerine göre politika yapıp, Mısır*ı ABD'nin Ortadoğu'daki cıkarlarına peşkeş ceken Enver Sedat. simdi ne durumdadır? . Torih kanıtlıyor ki, Yoksui holk yığınları uyanıyorlar. Bu uyanışın Ivmesi giderek artıyor. 20 yüzyılaa halk uyanışının tersine duzenlenen tüm golitikalor. planlar. düzmece anloşmalar, yıkılmaya mahkumdur. Nötron bombaları, nükleer silâhlar, teknolojinin son verileri. sibernetiğin araçlorı; mazlum holkların davalorını durdurmak, dondurmak, baltalamak icin yetmiyor. Ortadoğu'da, Amerlkan petrolcüsü. Arap şeyhl v* Yahudi sermayedarının güvenlik kuşağını kurmaya dünyada hic kimsenin gücü yetmeyecektir. • 'Yedi Meşale, 50 yaşında OKTAY AKBAL Sesimizi Duyuruşta «Halkla Ilişkiler» Evet Hayır narşi mi. pahalılık m:, eğıtim özgürlüğü mü, Kıbrıs mı, enerji mi? Türkiye'nin cözum bekleyen o kadar cok sorunu var kü. Ama etkin bir Hükümet, sorunları sıraya koysa da tümüne cözüm getirmek icın caba gosteren Hukümeft'r Bu acıdan. Türkiye'nin yurt dışındaki tHalklo ilişkiler»i de yeni Hükumet'in cozüm anyacağı sorunlar arasında yer almaktadır. Ytllardır dengeli ve sürekli bif Yönetim'e ozlem duyan TürKiye'nin yığılmış sorunları içmde dış dünyada tanmması ve soygınlık kazanması konusunun ortık gündeme alınmosı gerektiğı ni savunonları kınama olanağı yoktur. Çünki Türkiye dünyada odından en az soz ettiren ülkelerin başındaki yenni korumaktadır. Yeni Hükumet'in. öteki pek cok sorun arasında bu konuya da ağırlık vermesi ve hic gecikmeden etkili önlemler sapta mosı gerekmektedir. Türkiye'nin yurt dışında haketmedıği olumsuz nıteliklerle ta nınması. yabancı ülkelerde Tür kiye'yi tanıtma görevı yapan Devlet temsılci'erinin eksikliklerı. icte ve dışta turizm konusun da yapılan yanlışlıklar konusun da bugüıie kadar pek cok yazı yazılmıştır. Bunlar üzerinde yeniden durmok yerine, yapılması zorunlu calışmaiara eğilmeliyiz. A M. Alâeddin ASNA İst. Ü ve İ.T.İ.A. Halkla İlişkiler Oğretim Gorevlisi Bu Vaosun ortadon Kaldırılması. yeni Hükumet'in ilk değilse de önemii gorevlerinden bin dır. Devlefin Halkio İlişkileri ile en üst düzeyde sorumlu olan orgütün Turizm ve Tonıtma Bokanlığı olması. herkesce kabul edılecek bir gercektir. Bu orgütun yukarıda dağınıklığı gösterilen Halkla ilişkiler fonksıyonlarım kendinde toplaması ve Bakanlıklarm ayrı sözlükleri olması ille gerekiyorsa bunun koordinosyonunu da Turizm ve Ta mtma Bakonlığı'nın soğlaması başlıca cözüm yoludur. Devlef in ic ve dış politikası i<e bu konudaki karor ve eylemler konusunda Başbakan'dan sonrakı tek sözcüsü Turizm ve Tanıtmo Bakanı olmalı. Kamu Kuruluşlan'nın her ceşit enformasyon hizmetleri de bu Bokanlık'ta kurulacak bir koordinasyon örgütu nün gözetimi altında yürütulerek Devletin sesinde birlik saqlanmalıdır. taşeleri ile turizm danışmanlarının konuyu bilen kışiler orosından sAcilmedikleri, yabancı dü bilmeyen eşdost ile dış kadrolann doldurulduğu. hatta yeni kadrolar yarotıldığı yıllardır söy lenıp yazılan konular arasmdadır. Bu tartışmalor zamanla ger cek anlammı yıtirip. yozlaşan kışilık kavgalar:na dönuşmuş. hatta yabancı dil bilmemenin bu görevlerdekiler icin eksıklık olmadığını, Turkiye'ye gelen yobancı temsilcilerin de Türkce bilmediklerini söyleyerek savunanlor bile cıkmıştır. Dış temsilcilerimize yöneltilen eieştirilerde gercek payı biliriz ki büyüktür «İşe adam» ilkesi ile ışe başlayan yeni Hükümefin. İC ve dış Halkla ilişkiler gorevı ile yükümlü kadroları, «adama ışs görüşü ile doldurulmuş kışılerden arındırması. ilk hedef olarak düşunülmelidır. Boşalan kadrolar, dikkatlı ve sağlıklı sınavlarla, söylentilere ve hic bir kuşkuya yer bırokın;Basın Yayın organlarının sc yacak bicımde doldurulmalıdır. runlorını Devlet adına cözümle Eleman secıminde Halkla ilişkimekie yükümlü Basın Yayın ler ">eğitimi. gazetecitik deneyiGenel Müdürlüğünün de bu Ba mı. kişisel yetenek. yabancı dıl kanlığa (bir daha koporılamıya bilgisi. dunyadaki güncel gelişcok bir bıcimde) bağlanması en melere dayalı genel kultur yekısa zamanda tamamlanmalıdır. terliliği. gorünüş ve konuşma etkinliği gibi özelliklere dikkat edılmelidir. YURT m TEMSİICİIİKIER Secilen personel yeterii uzun Devlet'ır, bu alandaki yurt dı lukta ve etkili bir meslek eğitişı temsilcilerinin. yeni bosm a minden gecirilmeiı. yurt dışıno ıl 1928'dlr Genc Cumhurtyat be? yaşındadır. Yedi ozan bir araya gclirler. Bir topluluk oluştururlar, «Yedl Meşale» derler odına... Şlirlerlni, yazılannı bir kltapta toplarken, kitabın adı da topluluğun adıdır: Yedl Meşale. Bin ya da bln beş yüz basılır. Ama geniş bir ilgi görür. Bir dönemeç yılıdır 1928. Harf devrimi o yılın sonlarına doğru gerçekleştirilecektlr, 3 kasımda... Şiir beğenlsine Faruk Nofiz egemendlr. Hececller, yonl Yusuf Zlya, Şukufe Nlhal, Mehmet Emin gibi unlü ozanların kitaplarının cıktığı yıl. Neclp Fazıl ve Nazim Htkmet glbl lkl genc usta da vardır ortada. Bütün bunlorın yanında yedl gencln bir araya gelerek çıkardıklorı «Yedi Meşale» kltabının böylt İlgi uyondırmosı önemll bir olaydır. Y Yedl Mefale: Yaşar Nabi, Sabri Esat, Vasfi Mahlr, Cevdet Kudret, Kenan Hulusi, Ziya Osman ve Muammer Lütfi... Yirmlsine varmış, yirmi birine basmış, ya da Ziya Osman gibi daha on sekizinde genc ozanlar... Edeblyat tarihlmizde bugün adları saygıylo anılır. Yalnız Muammer Lütfi «rkenden ayrılır aralarından. Zaten bir rastlantıyla girmiş, kıso zamanda da ayrılmıştır topluluktan. Ne olmuştur, bilmiyoruz. Billnen «Yedi» meşalenin gerçekte «altı» olduğudur... Yusuf Ziya Ortaç bokar ki bu genclere ilgi var Hepslnl «Meşale» adlı bir derglde toplar. Kâra ortaktırlar, bu yüzden yazı parası da atmazlar! Oysa Neclp Fazıl «Otel Odalart» gibi şifrleri icin beş llro almaktadır. Gerci aynı şllrl başka bir yere de verip beşi on yoparsa da o zaman icin beş lira az para değildir. Tam ellt yıl elmuş. «Yedi Meşale» elli yaşında artık. Aramızda yoşayan Iki Meşale bu ellinci yaşı kutluyorlar. Yaşar Nabi ve Cevdet Kudret... Bugün de eksilmeyen bir CObayla yazınımız İcin caiışan iki yazar... Csvdet Kudret şiir, oyun, öykü, roman, deneme, eleştirme, inceleme olanlarında surekli yapıt vermlş bir kişi. Yaşar Nabi de elli yıla yakın bir zamandır yayınladığı «Varlık» dergisiyle, genc kuşakların yetişmesinde, aydınlanmasında büyük etkenllğl olan yayınlarıyla, ayrıco yazılarıyla onemini surdürmüş bir yazar... İkisi kalmış bugüne. Otekller tek tek çekllip gitmişler dünyamızdan. İclerinde en iyi tonıdığım kişi, Zlya Osman Saba'dır. Sonuna dek ozan kolmış, kalabilmiş Zlya Osman Saba... Hepsi bir sure şiir yazmışlar, sonra bırakmışlar şiiri, kimi bilim dallarına atlamış. kimi gazeteciliğe, kimi başka uğraşlara. Sabri Esat Siyovuşgil universite oğretim üyeliğini sürdürmüş yaşamı boyunca. Eşsiz güzellikte çeviriler yapmış, gazetelerde koşe yazıları yazmış. Vasfi Mahlr Kocatürk edeblyat öğretmeni olarak ün kazanmış. Bir ara milletvekili de olmuş. Kenan Hulusi öyküleriyle yazınımızda önemii bir yer tutmuş. ama genc yaşto tifüsten ölmüş. Ziya Osman Saba ise ölümüne dek Millî Eğitim Basımevinde düzeitme bürosu şefi olarok yaşamını sürdürmüş, şiirler, öyküler yazmış... Yazın tarlhimizde zaman zaman, ozan yazar toplulukları gorulür. Bunlar belirli bir süre birlikte calışır, birlikte yayınlar, belirli bir beğeniyl, bir gorüşu birlikte savunurlar. Sonra dagılip giderler. Beş on yıl arkadoşlarını, beraberliklerini sürdürebilmiş yazıncı toplulukları pek görulmez. Yedi Meşaleciler, hic değilse iclerinde ücu dordü, yaşam boyu dost, arkadaş kalmasını bilmişlerdir. Sabri Esat, Yaşar Nabi, Cevdet Kudret, Ziya Osman arasında büyük aykırılıklar, anlaşmazlıklar olduğunu sanmom. Siyasal görüşleri zaman zaman birbirine ters düşer gibi olmuşsa da insanlıklorıyla, belirli bir düzeyi oşmış kültur adamı kişilikleriyle bu ayrılığı belli etmemişlerdir. Bugün ellinci yıldönümüne ulaşan «Yedi Meşale»nin son iki eri, Ycşar Nabi ile Cevdet Kudret bir yaşam boyu sürmüş bir dostluğun canlı tanıklarıdırlar. Yedi Meşaleciler «Meşale» derglsinden sonra 1933'te «Varhk»ta buluşurlar. Daha doğrusu «Varlık»ı cıkarırlar, Oerginin sahibi Sabri Esat'tır önce, yönetimi ellnde tutan Yaşar Nabi daha sonra derginin sahibi de olur. Yavaş yavaş yazın isteği, ozlemi azalır, söner kimilerinde. Yaşamın başka uğraşları ağır basmıştır. Şiirden koparlar, Cevdet Kudret, Sabri Esat, Vasfi Mohir, Yaşar Nobi. Düz yazı, cevlri, bilimsel çalışmalar ağır basor. Zaman gecer geçer gecer, insanlar yaşlanır ayrıiırlar tek tek dostlarındon. Noyır'ın Onar Mısraı'nda yazdığı gibi 'Sular deği! zamandır akan ovucları.ıdan » Zaman akar gider, bizler de beraber.. Ne var ki zaman hep akıp gidecek bir su gibi, bizlerse bir yerde takılıp kalacağız. Yarım yüzyıiı gerıde bırakan «Yedi Meşale»ye ve Meşale'yi bugüne kadar getiren iki Meşaleci dosta sağlıklar, yenl başarılı çalıtmaiar dileyerek... TANITMA ÖR6TUNÜN REORGANİZASYOMU Turkıyenın yurt dışında tanıtılması sorumluluğunu taşıyan orgüt tümüyle reorganize edilmelidir. Bu yapılırken, Halkla ilışkiler fonksiyonunun da hangi Devlet kuruluşunun sorumluluğu icinde olduğu ortaya cıkacaktır. Çünkü yıllardır bu görev ce şitli örgütler tarafından dağınık bir bıcimde yürütülmüştur. Ülke de bir Turizm ve Tanıtma Bakanlığı vardır. Devlet'in Halkla ilişkilerini tümüyle kendinde top laması gereken Bakanlık düzeyindeki bu kuruluşun yanısıra bir de BasınYayın Genel Müdürlüğü bulunmaktadır. İşbaşıno gelen Hükümetlerin eğilımlerine göre bazen Turizm Tanıtma Bakaniığfna, bazen bir Devlet Bakanlığı'na bağlanan bu kuruluştan başka, Birinci Ecevit Ka binesi sırasında bir Bakanlar Kurulu Genel Sekreterliği kurulmuş ve Bakanlor Kurulu'nun söz cülüğü görevlerini yüklenmişti. Bunun dışında ise Başbakan'.ık Basın Merkezi görev yapmaktadır. Başbakan Yardımcılorının ve Devlet Bakanlannın da birer Basın Şözcülüğü vardır. Her Bakanlık'ta oyrıca Basın ve Haik!a ilişkiler Danışmanlığı bulunmaKtadır. Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası politikası ve bu konudaki calışmaları ile ilgili sözcülüğü ise Dışişleri Bokanlığı Enformasyon Genel Müdüriüğü tarafından yürütülmektedır. Savunma ile ilgili konulorda Devlet'in sözcülüğü Milli Savunma Bokanlığı ve Genel Kurmay Başkanlığı'run Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanlıkları arasın da paylaşılmaktadır. Gecen yıl Başbakanlık Müsteşarı Ekrem Ceyhun tarafından HaJklu İHşkiler öğretimi yapan Yuksek Okul lar ve öteki ilgi'i kurul'jşlara birer yazı gönderilerek kürulması ve görevleri konusunda görış istenen Başkanlıklararası Halkla ilişkiler örgütünün «akıbetisnin ne olduğu ise anlaşılamamış tır. Bu, bir tek görev icin cok sayıda Devlet Kurulusu arasında kaos anlamını taşımaktodır. gönderilerecek elemanlor icin bu »flitim sonundaki sınavlarda başarı koşulu konulmalıdır. Türkiye'nin dunya kamuoyunda olumlu bir imge yaratabilmesi icin ceşitli Bakanlıklarla Kamu ve Özel kesim kuruluşlannın da katılocağı uzun süreli bir Halkla ilişkiler planlaması yapılmalıdır. Plan, vurt dışı spor oloyların. dan biümsel ve kültürel calışmalora. dünyo basınyayın orgonları ve turizm örgütleri ile kurulup gelıştirilecek ilişkilerden yurt dışında acılacak fuar ve sergılere kadar cok g«niç bir cerceveyi icermeli. Turizm ve Tanıtma Bakanlığınco koordine edilmelidır. Yurt dışında sergilenecek «Türkiye örnekleri» arasında en düstriyel ve kültürel ürünlerimizin yanısıra Topkopı şarayı gibi büyük müzelerimizdeki zenginlik lerln de yer almasından cekinilmemelidır. Uluslararası bilim ve sanat piyasasında Türkiye'nin sesinin gereğince duyurulabilmesi icin. bugüne değin kendi çobolanyla başarı sınırlarını zorlavan bilim, sanat ve edebiyat adamlarımızın ellerinden tutulmalı. uluslararası üne kovuşan yobancı mes lekdaşlarına kendi ulkelerinin uyguladıkları yantemlerden yarar lanorok bizim temsilcilerimizin kişisel Halkio ilişkiler calışmala rına Türk Devleti'nin ağırlığı konulmalıdır. Olağandır ki bü calışmaların başarıyo uloşmasında temel etken. tutorlı ve saygınlık kazonmış bir dış poütıka jzlenmesidir. TEŞEKKÜR Değerli büyüğümüz CAHİT ÖZTELLÎ'nm 24 şubat 1978 günü aramızdan ayrılışı nedenıyle acımızı paylaşan Saym Başbakonımız BÜLENT ECEVİT'e Kültür Bakanma. Ankara Ünıversıtesı Rektorune. DTCF oğretim üyelerine. Türk D'l Kurumu. Türklve Elektrik Kurumu. imcr ve İskân Bakonlığı Genel Müdurlüğü, Devlet Tiyatroları Genel Müdurlüğü personelıne, tüm arkodaşlarına. dost ve akrobalarımıza, hastalığında yakın ilgilerıni esirgemeyen Doc Dr. KORKUT YALTKAYA ile Prof. Dr. ORHAN GOĞÜŞ'e sonsuz teşekkürlerimizi sunorız. AİLESİ A Q KAYBIMIZ Mcrhum Ismaıl Hakkı Bcylc, mcrhumc Envcr hanımın kızlan, mcrhum Op Dr. Suzan Güncy'in kardcşi, Ord. Prof. Dr. NadBcngisu 1 nun cşı, Prof Dr Ünal Bcngisu ve Yüksck Kimya Mühcndisi Tosun Bengisu'nun anncleri Chnsta vc Şaycste Bengisu'nun kayınvaldelen Mete, Demet, Yasemin vt Aslı Bengisu'nun nınelen, yıllarca başkanlığını ve öğretmenliğini yaptığı Türk Rekreasyon Derncfcinin kurucusu Q All Korhan Abay Tiymlrosu Y$ Tel:a9 56! KÜÇÜK SAHNE SÎHEKLER de OLACAK. SÎNEKLER de OLACAK. SÎNEKLER de OLACAK. Slavvomır Mrozek LERZAN BENGÎSU 15 Mart Çar$amba gecesi Tannnın rahmetıne kavuşmuştur Azız naaşı 17 Mart Cuma günü Şişh camiınde kılınacak öğle namazından sonra Zıncırlikuyu mezarlığında toprağa vcrüecektir. Tann rahmet eylesın. Sanatkâr SİNEKLER de SİÎTEKLER de SİKEKLER de OLACAK... OLACAK.. . OLACAK.., BİZİM SINIF SON 2 HAFTA Türkiye Yazarlar Sendikası'ndan DUYURULUR Ünlü Fransız aktörü Ailesi Not Vasıyetı uzehne, çcienk göndcrrnek isteyenlcnn. . çelenk yenne Türk E|itıro Vakfına bajpşta bulunmalan nca olunur. Sendikamız, İstanbul Şehir Tiyatrosu Harbiye Bölümü ve Fransız Kültür Derneği ile ortaklaşa 17 mart 1978 cu? ma günü 18.30'da Horbiye Şehir Tiyotrosunda, VİCKY MESSICA'nır Şiir resitali'ne butün uyelerini cağınr. Vlcky Messleo, Lorca, Eluord. Neruda. Aragon, Desnos ve Ncuım Hlkmet'ten şiirler okuyocaktır. Giriş eerbesttir. • . Cumhuriyt ** ^435
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle