25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 28 OCAK 1978 Y E Dt SANAT EDEBIYAT 5 ocok 1978'de SineSen (Türkiye Sinema Emekcılerı Sendıkosı) kuruldu. Bu kuruluşla Ecevıt iktrdarı kuruiuşunun oynı zaman parcası icinde oluşması kuşkusuz raslantıdan ote bir şeydır. Sinema emekcilerinın özgürlük ve sosyOl hakları icin Ankara'ya yaptıkları üc guniuk torihsel yurüyuşle Ecevıt muhalefetinin koşutluğu do rastlantı değıldi, Ayhı toplumsal kaynaklar yatar temelinde. SineSen kendme özgü yopısı olan bir sendıkadır. Soz ge'ımı başkanı Mevlüt EKİNCİ set ışcısıdır. 3ir set işcıs'nin haftalık ucret' 1250 lirayı geçmez. Yıfda, hele bugünun işsizlık koşul larındG, calışsa colışso, dıyelım yirmi hoftc cahşacağtr>a g&re, bir set işcisinm yıllık kazoncı, en dusuk ücretl zor tutturmuş; o da sıgortasız. SmeSen ın başkan yardımcısı Cuneyt ARKIN'ın yıllık kazancı mılyonla ölcülür. Ötekı üyeler icın benzer orrekler coğaltılabilir. Kozancları böylesine forklı kişilenn bir sendika catısı oltında yanyana gelmelerini yaratan zorunluk. sınemanın bir endüstri. bugünun toplum yopıs: gereği, pazar ıcın meta üreten bir somüru alanı olması kodar bir sanat aianı olmasından doğar. Bu duzen set işcisıni, ışıkcısını v.b. ac bırakorak. sinema sanatcılorının bir kesiminı de, yorattıklarından tıksintı duyacok bir coküntuye düşürerek. toklukla cürütmektedir. Yıllann carkında ufalanan sanotcı kadrolorı, bu cürümenin dramıyla. halk yığınlorımızdaki bilinclenmeden da esinîenerek. ynrattıkları sinema yapıtının onuruna ancak emekci arkadaşlarının yürüttüğü sınıfsal savaşımın içinde biüncM verlerini alarok sahip ç<< kabileceklerıni; onlann desteğini kazanmadan vereceklerl sanatscl savaşimın yenllgiye düşeceğıni ortık kavramış durumdadırlar. EkmeK paralarını binbir güclükle kazanon haftaitkcı. gündelikci daha geniş emekci k^ sım de, geçmiştekl ceşıtli sendikal atılımların başansızlığındaki gercek nedenin, Işi dar anlamda ekonomık savaşa indirgemekten doğduğunu: sinema sanatcısı arkadaşlonnın des:eğ;ni elde etmedsn verecekleri sovaşta başan şanslannın zayıî cduğunu kavramış bulunuyorlor. Kısacosı sınema clanındaki kol, duşun, duygu emekctleri, bugününyaygın rioğru deyimıyle yoratıc: ernekcıler. ortak caboylo yarattıkları sln6mo yapıtıno. filme yani sinemo sonatının onuruno ancak ortak bir savaşımla sahip cıkabilecekterinln bllıncme varmışlar, Ankara'ya kadar omuz omuza götürdüklerı ozgürluk, sosyal guvence savaşımını yetıı koşu'lordo yürutmenın en uygun b.çlmlni de saptamışlardır. SıneSen budur. Yeni rktidann bemen sansür'u kaldırmasa da, sansürdeki kisileri değiştirip demokraiık^blr uygulama getireceğı bılinen, beklenen bir şeydi. Sınerr.a alanımızda gercekten değerlı yapıtların üretımi gıderek sansurün toptan kcıdırılmasıyla da sağlanamaz; sanırız kı artık bu da bılinen bir gerçektir. iyi, guzel yapıta kavuşmanın tüm önlemlerini iceren bir yasa cıkarılması söz konusuysa (ki doğrusu büdur), önce her türden ön yargıdan uzak bir craştırmova,' calışmaya gırişmek: ülkemizdek! sinema olgusunun bütün yönleriyle, en gercek bıçimde saptamak, değerlendirmek gerekir. Baçcrının bırincı koşulu da böylesl bir colışrumlu kişiler, ıktidarları kuşoton cıkarcıların, maske takıp akıl hocalığına kolkan eski asalaklorın .sinemada bulunmalarına karşın slnemo yapısınırvtam biiıncine bir türlü varamıyan yanm yamalak kışılerm şerrınden kendilerini de, Türk Sıneması'nı da korumasını bılS'nieı. Bu arr.da >ki önemll noktaya hemen değm mekte yarar var. Bırmcisi, Turk Sineması'nı sadece kâr hedefıne yönelık rır somüru alanı sayan yapımcı tipinîn alandakl egemenliğıne son vermektlr. Onun yerine yeni bir yopımcı tipının, patates satmadığı. ya da buz dolobı üretmedığinın bılıncinde olan, sinema ürününe /olnız kesesi değıl. yüreğiyle, kafasıyla boğlı o ürün;ııı ozgurlüğü. saygınlığı uğruna sovaşa girmiş, ya da girecek yetenekte yapımcı tlpiluşlarında, bizier sinema emekclleri olarak özgurluğ'JmOzu. iisrı yarotıcıhğımızı ancak bu orgütlcrle yapccağımız dayanışma ölcüsünde güvenceye kavuşturmuş oluruz. Değerlendırmede. oduilendirmede, özendırrrede. giderek yapımda bu dayantşrr.a, destek bize güc kazandırır. Bütun bu gercekleri bılmemize karşın. aydınlarımızın hıc değilse bir kesimi ıcm ara sıra beürttiğımız yakınmaların ters tepkıiere neden ciduğunu da gormüyor değıliz. Ancak ne edelım ki bu konuda blzim de acı denemeierımiz oiageimıştır. Yukarda. ön yargılaro düşmenin sakıncaianndan soz ederken bunu belırtmek ıstedık. izin verırseniz şu günlerds korşılaştiğım bır olayı anlatoyım; konuyu acıklamakta yarorlı oluf be'kl. Karşıloştığım gercekten ılerici aydın bir dostum. cıkarcı tutumuna oçtığımız savaşı ilgıienen herkesin duyduğu bir yapımcının yeni bir marifetınden soz ederek, hani Türk Sıneması'no aydmlar haksızlık ediyordu glbisine, taşlamoya kalkıştı. Karşı cıktığımız aydın tavrı budur işte. Soz ne*imi, ückâğıtc. diyelım gerıci bir kişinın yazısı ya da davrantşı lcin ilericl bir yazann karşısıno dikilip te «Nedir bu sizın Basın'ın ettıkleri?» diyecek kişıye ne yanıt verilir? Yazık ki biz sinema emekcıleri ne etsek coğu kafalarda yerleşmış kötü Yesilcam bütünlüğünden vakamızı kurta ramıyoruz. Honl Cehof öykülerinden birlnde bir Rus vardır; o zamanki Almanyo'nm Boltık Denlzı kiyılonnda buz glbi demze gırmce titrer de. blrden,. Brrrrr... Vay namussuz Alamonlar, der... ı Bizim. aydmlarımızdan istedığimlz de. slnemayla ilgilı karşılaştığı her olumsuz durumda hemen tYeşılcom» dernemeleridir. Yeşiicam bir bütün değıldır. Dokumu yapılacak Türk Sineması'nda, dürden bugüne Yeşılcam'dak,ı ıleri Dırıkimın tek temsılcısi de. bugun SincSen'de toplanrpış Turkıye Sınemosı Emekgileridır. Onlorın sınemadakı cıkar çovreleriyle bir tutuîmalarınm. ya da kanşttnlmalarının yaratacağı onurlu tepklyi de anlamak gıderek saygıyla karşıiamak gerekir. Özellikle sinemamıza yon verecek calışmalara katılocak kişıierın bu saıŞlıklı ayırrmda tıtiz davfcnmalarında, sinemomızm ge!eceği acısmdan ceşıtiı yarorlar vardır. SİNEMAMIZDA YENİ DONEM Vedat maya katılacoklarda ağtrlığ'ın, bugüne dek görülenin tersıne hükümet emnndeki bürokratlardan. ülkeriek1 sinema üretiminı, Bu uretımln yapısını gercekten bıten yetkill, yeteneklı kişilere kaydınlmasıdır. Boylesi kişilerden oluşmuş bir kurul. ola kl bir kac oylık bir surede, devletin olanaklarından da yararlanarak, Türkiye'deki sinemanın her yönuyle bir dökümunü yapacak, yabancı ülkelerdeki uygulamaları gozden gecırecek; bu calıŞmanın verilerine doyGnacak bir vasa da bu dönemde cıkma otanoğ.na kavuşacakso; Türk Sineması'nın önümuzdeki sezonda şaşırtacak kadar cok onurlu ürünler vermesı hıc de olanak dışı sayılmamclıdır. Sorunlan boyiesıne savsaklanmıs, bu kador geciktirilmiş bir sınemonın her konudo acelesi olması doğaldır!.. Dıleyellm kl, slnerpaya yön verecek yerlerdekl soTVRKAU' Yevtuşenko: Tek bir şeyle ilgiliyim, insanların şiirden ve canlandırdığı şeyden beklediklerini karşıiamak üzere şiir yazmak,, Çeviren: Rertan ONARAN nin, ya da yopım kurumlarınm (Emekci örgütlen, kooperatıfleri, ileri derneklen, kuruluşlar v.b.) einemomız (jretim olanıço egemen olmalannı sağıamaktır Müiklyetin, kazancın komu zaronna ülr^ayacağı bir Anayasa emndır. Sinema aıbi bir cağdaş sanat olonı söz konusu olunca toplumumuzur ulusal zararo uğromaması kuşkusuz ki heınen oncelık kazanır. Sıne,Sen'in de u^rundo savaşım yüruteceğı ilkeler den biridır bu. Ikinci önemli nokta, yazık ki bugun de geceriı'iğmt koruyan, sinemamızo olumsuz aydm yoklasimıdır. Sinema alanımız duzenlenirken solt sinemacıların değil, emekçi sendikaların. derneklerin, gıderek styasal eğıtimli kurumlann, bu araöa ceşitll oydın kesımle'in sozlerini söylemelen. ağırlıklannı koyrra'arı beklenir, istenir. Yeni oluşqcak sinema kuru SEKİZ OZAN ARKADASIYLA PARİS'E YAZIN ADAMLARI DERNEĞİ'NİN CAĞR1UIS1 OLARAK GELEN UNLÜ OZANLA JEAN LOUİS EZİNE'İN YAPTIĞI KONUŞMAYI SUNUYORUZ: E. Yevgenl Yevtuşenko. «60'ların korkunc cocuğu* olarak bıliniyorsunuz; dlzelerinizl* Stalln'clliğl patakladınız. doğrudan doğruya yabancı ulkelerde yayınladığınız. öğretlsel doğmalara yöneltilmlş bir kafa tutma olan yaşam oykünüzle Krucef'in yıldırımtarıno meydan okudunuz. Bugün söz konusu imgeyi b\< doha değerlendlrmemlz gerekmlyor mu? Hâlâ «korkunc cocuk» musunuz? Y. Bu teriml ben uydurmadım. sorunılusu ben değilıml Gercek bir yozar hlc bir tanımlamayo girmez. hic bir tammlamada kendlni tanıyamaz. Ekim Devrimı'nden önce Gorki'ye şu soruyu sormuşlar: «Mayakovski'yl gercekten sever misiniz?» Ouraksamodan evet diye karşılık vermış. Karşısındakl ürkmüş: «iyi ama. o bir gelecekCidır (futurıste'tır)!» Gorki de: «Hic bir gelecekçılik akımı ayokta kalmaz, kalamaz. Yalnız buyuk ozanlar vardır». diye yanıtlamış. Bu kadar. Tek bir şeyle ilgıliyim: In'sonların şiirden ve canlandırdığı şeyden Kekledlklerihi karşıiamak üzere şiir yazmak. ı E. Sovyet hükümetlnln yürüttüğü siyasetten herhongl bir blcimde sorumlu duyuyor musunuz kendlnfti? Y. Siz, Fransa'da olup bltenlerden sorumlu tutuyor musunuz kendınizi? Hicbır yazar mutlak olarak ülkesinde gecenlerden sorumlu olamaz. Bu gece Moskova sokaklarında adamın biri öldurülürse, bu cınayetln nedenini gelip bana mı sorarlar? Ama bız yazarlar ülkemUin ekslkierlni biliyoruz, hem de sizlerden bin kere daha iyi; hoşlonmodığırnız şey, onlara yöneltılen dıkkatın türu: Ben bu dikkatte bıcimsel acıdan epeyce merak, özdeyse tam bir kayıtsızlık görüyorum. Ülkemızi sevıyor, iyileştırmek icin elimizden geleni yopıyoruz. Bizrm sorumluluğumuz bu işte. E, Sizin kişisel yargımzı soruşum. yalnızca, toplumcu bir düzenin Ilke olarak halkın o ulküye bağlanmasını. sorumluluğunu ve özgurlüğünü, dolayısıyla tek tek her blreyin sorumluluk ve özgurluğunu Içerdiğı lclndı. Yoksa şu şunu damlş, bu bunu demiş... Y. Yabancı bırının gunun blrinde evinize girdığini ve daha kcıpıdan adımını atar atmaı, annenızie ilgıli. durüstluğe a/kırı sorular sormaya başladığmı duşleyın: «Annenizın kusurlannı soyler mısinız? Hasta mı? Ülserı vor denıyor? Şurasındaki yara konıyormuş. doğru mu?» Annenızın kusur ya da hastalıklarını ovucunuzun ici gibi bilseniz bile, doğonın ölculerine uygun bir insansanız, yabancınm onünde bu konulara değınmekten kacmırsınız. Şıddetle karşı cıkarsınız bu konularm acılmasına. Slzl soru yağmuruna tutmasıno yoi ocan sağlıksız ve kayıtsız meraka şlddetie karşı cıkarsınız. E. Evet, doğruyu ondan soklamakta birtakım duygusal nedenlerlmlz bulunabilir. Ancok, duygusal nedenler acoba her zaman en lyl nedenler mldir? Y. Herhangl bir şeyı saklamak soz konusu değil. Herhongi bir şeydan korkmak da. Çağdaş yazınımızı okuyun: Bız yazarların epey keskın şeyler soylediğimıl i ve bunu halkımız İcin söyiedığımızl gorursünuz. Yapacağrmız Itlrafm ozü bu yopalordadır, yoksa en iyi koşullarda bıle ınsan ruhunun ancak kücücuk bir porcosmı yakalamaya İzin veren boyle ayaküstu konuşmalarda degıl. Tolstoy'a gıdıp «Savaş ve BarışKta beiımlenıe/e cJnştıgı doğru/u sıze kısa oır soyleşıae aKiarmosım ıster mıydlniz? Bunu derken bızımkilerle onun yapıtı arasındo herhangı bir benzerlık kurmak istemiyorum elbet. Demek istedığım şu: Bir yazardan hesop sormak istıyorsanız, yazılarını sorguya cekmelısınız. UğrDşım olduâu ıcın ben ancak şıırde yuregimı ardına dek acı/of bütün bsniığımis bagianıyorum Yıne MayoKovikı'yt e'e aia|ım. Partil menıur egeaıenligıne Kcrşı Dir suru şıır yazdı Ono da «korkunc cocuk» üedıler. Pakı ama mmın gozunde? 'Kimdi gercekte? Olağan, yurauno vurgun. De/fiaıe bağlı bir ınsan Bugun bızırr ıcm ortiK «korkunc COCUK» değil o. şıırımizin babası. Hani şu oğretmen kıiıkiı babaiardan değil ama, bizden daha genc bir baba... . • Tiyatro'da yorumlama özgürlüğü Anlatıldığına gdrs Ibsen, oyunlarından Blz öluler Uyanınca'yı p«k sever, üstüne titrer, <Bu oyunu bir ben anlarım bir de Tanrı» dermiş dostlarına. ölümüne yakın, tiyatroda modern okımlar dönemi başladığmda, bu oyunu da yepyeni bir yorumla sahneler yönetmenlerden blrl. llk gece IbMn de davet edllir. Gösterl son a erdlğlnde, «Ûstat, nasıl buldunuz oyunu?> diye sorulur yazara. Şoşınnış. dalgınlıktan kurtulmaya calışan Ibsen'in verdlğı karşılık: cOyunu yalnız Tanrı anlıyor arttk.> Tlyatro yonetmenlerlmlzden blrl, klâslk yapıt lon yorumlamoda sınırsız bir özgürlüğü savunurken, cShakespeare'in öyle Kltabı Mukaddes gibi sotırı otlanmaz. repliği degiştirilmez metinler yazmadıöını, bunun yazın alanmda başka, tlyatro alanında başka türlü değerlendirllmesl gerektığlnl» öne süruyor, tgünun bırinde Desdemona'nın, Cthello'nun gırtlağını sıkmasının ya do onu sten lle delik deşık stmesinin Dir işlevi olocaksa o da yapılacaktır kuşkusuz» dıyor ve Shakespeare'in kendinden önce işlenmlş konulan ele alıp y«nlden yazmış olmasıyla desteklfyor düşünce8İnl. İmdl: Daha önce İşlenmlş bir konuyu yenld«n yazmakla, başkasının yazdığını alıp Istedlğlmlz gibl değiştirip onu bambaşka bir şey hallne getlrmek aynı şey mldir? Gercl doha önce ya zılmış bir Hamlet. bir Kıral Lear. bir Kısosa Kı808 olduğu halde, kendisl de bir Hamlet, bir Kıral Lear. bir Kısosa Kısas vazmıştır. Shakespeare, fakat kendi yaptıklarmın sorumluluğunu başkalarının sırtına yüklemeğe kalkışmamıştır. Othello'yu siz de yeniden yazabilirsiniz elbette; örneğın zencl generall blraz doha kurnaz. hatta lago'yu bfle tuşa getirecek kadar becerikll, kül yutmaz blri olarak gösterebilirsiniz; ya da. ne bileyim, Dosdemona'yı gunümüzde pek moda olan KungFu, Karetd gibi dövüşme teknikleriyle donotabmr slniz; öyle ki, Othello kendisini boğarken, kadın blrden fırlayıp bir vuruşta, yıldırım yemiş bir mezarlık servisi gibi devirebiiir kara derilt savaşçıyı; Desdemona'nın kendisi, ya da. çağdaş ep>k anlayışa tam uysun diye oyuna sokacağımz yeni bir kişi, cBütün zalimlere ölüm!> diye haykırırsa, hele kentin hemen bütün duvarlarına yazılan sloganlardan birini de patlotırsa, cağdaşlığından, guncelliğinden gecilmez oyununuzun. Sonra Hom let var: Cağımız eylem cağı olduğuna göre. Danimarko prensinin o kadar önem verdiği bir işi bu kadar savsayıp boşlaması ters düşer bize; •oylesine ürkek, çekingen, sünepe, pısırık birl günumüz seyircisinl coşturup eyleme geciremez artık. Onun İcin. Hamlet madem bobasının hayaletinden ögrendi kıral amcasının suçlu olduğunu... Durun cma! Hoyalet mayalet yürümez gunümüzde. Hom let bunu bir boşka yoldan öğrenmell; örneğın, artık nerdeyse çağdışı sayılan felsefeyle uğraşacoğıno, iktisat okurnatı; o zaman. bir bakışta tanıyobillrsucluyu. Eh, 6uçlunun kim olduğunu oğrenince de, beklemek olmaz iivedi cözum bekliyen sorunlar var cürtkü); cektiğl gibl kılıcını... Olmodı, kılıc da cağdışı! Öyleyse. eline bir makinaiı tabonco va da bir csten» nocirin amcası dua •derken... Dua mı? Hangi çağdo yaşıyoruz? Kıral ^animarka'nın öz kaynaklarını yabancı bir devletin elcisine peşkeş cekerken. ya da buna benzer tlrtakım dolaplar cevirirken üstüne gelmeli prens we fOImok mı olmomok mı» gib) oydın işl sözierle oyalanmodan, tYo herrü ya merrü» deyip (delik d»şlk» etmell amcosını. Seyircl dalga gecer de Olup bltenl farketmez diye Horotlo'ya. ya da bir canîatıcnya cişte Işbirlikçilerln sonu!» gibisinden oydınlotıcı. bilinclendirici bir şey de eöylettiniz mi, tamamdır; işbirlikçilerden hemen kurtulur ülkemlz. Tlyatro sanotı da görevinl yapmış olur böylece. Bütün bunları, hatta daha aşırılorını yapobılme özgürlüğünüzu «sonuna dek savunmoya» hazırım: amo kendi yaptıklarınızı bir boşkosmo mal ©tmeye kaikıştrsamz. sorun estetlk olmakton ckıp hukuk oloyına dönüşur. ShaVespeore oyunlarıntn bu turlO temsillerinl görse de mohkemeye başvursa, cKendiml tanıyamadım. yorgıc bey, benl bu denll saşırtmaya ne hakları var?» dese, davayı kazondı gitti. Shakespeare'l Istediğlmlz gibl değlştlrsek ne cıkar, kıyamet mi kopar yani? Yoo, hlc bir şey olmaz; ama tiyatroda ıklde bir «Kahrol sun emperyalistlerf» diye bağırmakla da bir şey olmaz, örneğin emperyallstler kahrolmaz, belkl onlann ortodon kalkmatonni gecikiirlr bu lür slo ganlar; cunkü bunları duya duya duyarlığı uyuşur holkın. önemli sorunlar da cok geçmeden yozlaşmaya başlar. Shakespeare'l carpıtmak, tanınmaz hale getirmek, ona saygısızlık mıdır? O buyuk yazara saygı ya do saygısızlık do söz konusu değil. Kişi neylerse kendine eyler ne de olsa. Yalnız. bir nokta var: Türkce bllen bir ingtliz aostum. Shakespeare'in blzde özgür bir onlayışlo, «cağımıza göre» yorumlanmış bir oyunun gör A Turan OFLAZOCLU düğünd». demlşfl kl: «Shokespeare'l llk kez bu oyunla tonıyan, bir duha onun hıc bir oyununu gor mek de istemez. okumak da.» Amoc buysa, sozüm yok. tBatı iılkelerınde neler yapıyorlar Shokespe , ar&o de, kimsecikler ses cıkarmıyor» denecek olurso... Bir yönetmen, dıyeiım Peter Brook. Shakespeare'in bir oyununu son derece yeni bir anlayışla korsa, en buyuk yazarlarını zaten cok iyi bılen Ingiliz seyircısı oyunun aslını değil, nasıl sahnelendiğini merok eder, yani Peter Brook'u gormeye gelir daha cok. Gorduğunü beğenırse, «Bravo odamo, sohnede neler yapabileceğini ne güzel göstermiş» dıyerek alkış tutar; beğenmezse de. «Şarlatanlık Mr. Brook'la başlamadığı gibl onunla da bitmez» demekle yetinır. Shakespeare bugun de sevılıyorsa. bunun nedenl pek cok; ama en başta geleni. samrım, dılının eşsız güzellığıyie oyunlanndaki organık dengedir. O da, özel toplantılarda dostlarıyia soyleşirken, zamanın zorbalarına, haınlerine kızmış, belki de sovup saymıştır; fakat yerlı yersiz slogan savurmak, bildıriler haykırmak Icın bir tek oyun blle yazmamıştır. O sıralar bir halk hareketi oldu da Coriolanus olayını işleıneyı mi duşundü? Romalı komutanı yalnızca kotü bir adam. Dir halk düşmanı, dediğı dedık yalınkat bir zotba olarak gostermez; ona yer yer sevımlılık bıie kator, hatta gercek bir devrımcınin, ancak oyle birınin ağzından cıkabılecek sozler söyletır ona, cekici olsun inandırıcı olsun, her zoman her yerde yaşayabilsin diye. Fakat bız bugun CorıolanLis gibi kişılerl sevmıyorsak (Ne zaman Eevilmıştır kı oylelerı?), onun tuiumuna şıddetle karşıysok, söylemek istedıklerimizi dıle getirmek icın ne diye ılle de Shakespeare'e başvurmalı, hele onun Coriotanus'unu nıye yeniden yazmaya kalkışmalı? Roma tarihindeki o olayın patentinı almadı ya İngılız yazarı? Oturup kendimız yeni bir Corı olanus yazsak ya; daha da iyısi, kendi tarihımıze eğilerek örneğin bir Cerkez Ethem yazmayı denesak? O da, bılıyorsunuz, Kurtuluş Savaşında yurdunu istilâcılara karşı savunurken, bir takım etkilere kapılarak istilâcılara katılmıştı. İşte sıze oyun konusu! İstediğiniz gibi işleyin, dilediğinizl soyietin kişilerinıze. Bir yandan «Kentsoylu tiyotro dönemi kapanmıştır» demek ve sömürgecıliğe karşı olduğumuzu haykırmak, bir yandan da kentsoylu diye nitelendirılen tiyatronun en büyük ustasının sırtından geçinmek, habire onu sömürmek, yakışır mı cağımıza? Sağlıklı. dürust bir devrimcllikle, ilericilikle boğdaşır mı bu? Yorumlamada sınırsız bir . özgurlükten yona olan tiyotroculanmızdan bir başkası da, Shakespeare'indir diyerek ortayo cıkardığı bir oyundakl kişilerden birine «Shakespeare'in Kârasokallı'yı (yani Marx'ı) okumamış olmasını mazur görebilirız» dedirtiyordu. Düşünüyorum da, Marx'ın kendisl. en sevdiğı ozanlardan birl oduğunu soylediği Shakespeore'i okurken, «Ah, tatlı dilll Willıam'cık, sen şu benim kitapları da okumuş olsaydın, kim bilir nasıl oturdu Hamlet'in, Macbeth'in, Kıral Lear'in!» diye aklından geciric mlydl acabo? Shakespeare'e. ondan da cok Marx'a yapılan buhaksızlığın hic bir öneml yok gerci; fakat Shakespeare'l de Marx'ı da henüz doğru dürüst bilmeyenlerln uğradığı haksızlık ne olacok? İ Tarih bir çiçek mi Bu gece Gökyuzü Bir başko Horttası değlşHc yıldîzların Erguvan rengl bir bulut Kücücük bir bulut Kızlıktan yeni kurtulmuş bir kadın gibl ürkek Tam ortosında Gökyüzü'nün Cağı geçmlş bir tanrı Doianır ordan oraya Hadl gel Hadl anlat bana Zeus İnsansız tanrılığın sorunlarını Benzer ml okuru olmayan ozanlara öyleslne dlngln kl her şey Yada öylesine darinlerde kl savaş Hangl yıldıza varsom yolnızım Yalnızlık mı Bu benlm korktuğum Değil Midilll tanık Devell tanık Künye Eşellk Görema tanık Kuzey kıyılorı Afrika'nın Ak idll Kara Idll Yânl Çln sınırına kadar bütün Asya Ve olduğu gibl Avrupa ' Hep tanık Benlm Korkum Orklnos balığmın cığlığı gibldlr Sesslz dlplerlnde doianır Gökyüzü'nün 3 Bir kaytk Uzun gövdell dell bir keryık Akar Mldhllye doğru Geceden bir denlzln lclnde Yanımdo Ahmet Emln Bir yerlerde bir şeyler oluyoı Ama ne Tutmak mı •^ 2 Desen: Burhan F. BOLAN 4 Tam yanındo duruyor Cenesl ovuclarında Tanksız tüfekstz bir cocuk Pespembe cırıl çıplak bir cocuk Yepyeni bir yıldızın Osman gibl bir cocuk Oylece bakıyor dunyaya Blraz şoşkın blraz urkek Ama cokca gülümseyarek Nasıl iletmeli Nasıl anlatmalı bllmem Göz almaz bir denlzin ortnsında Tüccar sokaklarını istanbul'un 5 Elimi sokuyorum Blleğime kadar sokuyorum sulora Geriyorum bütün parmaklarımı Bir gemi geclyor uzakton ' Urpertlnin kendisl gibl bir geml Bordasında batık güneşler yuklu Hanl nerde Nerde o tutuklu günlerlmln coşkunluğu Hani nerde o kutsal küfürler $lmdl Zeytin dailarındo yılon gOllerl (Nevzat Ostün'ün, «Tarih Bir Clcek ml?» cö!ı cagdaş bir destan denemesinin bırincı bolümu) Önemli olanı Bir kadını cocuğu Bir ağacı dalından Aynı sokağa girmek ml aynı köşeden Yoksa yürüyüp gitmek ml Yânl Yok Bu gece Gökyüzü bir basko , Horlta«ı değlşlk yıldızlarm V» h»p oynt kaldıkco Insonııv horltOB. Büyür bu acı Tarlh bir l çicek mi / î ' Nevzat ÜSTÜN BilincM yapılan her turlü yenlliğe. denemeye, yoruma acığım elbette: yeter kt gösterllen çaba yararlı olsun, hic değilse. zorarından cok olsun yorarı. Rönesans'da parlayan Commedla dell'Arte'ciler, yani İtalyan halk oyunculorı topluluğu do bu türlü özgür yorumlara sık sık başvurmuş, bütün Avrupa'da fırtıno gibi esmiş, belkl bizim ortaoyununun da oluşmasına yol acmıştır. Ne var ki. Commedia dell'Arte okımındon bir tek baş yapıt kalmamıştır günümüze. Kalamazdı da. Cünkü bu anlayışlo ancok buaünun seyircisinl oyalar, oncdi bugünü kazanabilirsinlz. «Biz butjüne bakanz. bugünun insanı ılgılendırır bızıt dıyenıer. yalnız bugunün alkışıyla vetınenler olacflir kuşkusuz; fakat ya bugünle vetmTeyenler, yarmın kaygıs:nı da cekenler. geiecegm ınsanını da düşunenler yarsa.2
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle