Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Uİ C amuoyu 3 parti liderinin, hükümetin kurulmasiyle ilgili bildirüerini, mektuplarını, telâşiarmi yakından izliyor. Demokrasimizin güçlenmesi, yerleşmesi için bunlar gerekli. Vatandaş ker.dini yönetmek isteyenlerin çapım, kafa düzenini açık ve seçik olarak görme olanağıru bu yollardan elde edecek. Demirel':, Krbakan'ı ve Türkeş'i, hükümetin kurulmasına karşı çıkaran tek neden korkudur. Bu korkunun kaynağı, hesap vermenin yanında ve ötesinde, Ecevit'in güvenoyu almasından sonr». neler olabileceğini düşünmenin yarattığı bunalımdır. Onlar önce. kurulan hükümetin güvenoyu almasma yBrdjm edebilecek milletvekillerinin zihnini buîandırmak. akhnı çelmek isterler. Anayasa onlann kafasma, çıkarlanna görs yorumlanmalıdır. Curahurbaşkanı hukuku, demokrasi geleneklerini çiğnemiştir... Kurtuluş Savaşını yapanlara, Istanbul Hükümetinin gösterdiğ; tepki ile bugünkü ortam arasında bir benzerlik kurulabilecefi kanısmdayız. Türlü bildirılere, şeyhülislâm Dürrizade'nin imzasını taşıyan fetvalara göre: Cihadı, iraam ilân eder. İmam olmadıkça harp olmaz. Bazı şerir şahıslar aralarmda birleşip ve kendilerine reisler seçerek padişahın sadık tebasını hileler ve tezvirler ile kandırmağa ve yoldan çıkarmağa... ahaliden asker toplamağa kalkışıp... Müminlerin emiri olan Padişah emrinde Tîulunan, bazı dini, mülki ve askeri memurlan kendi başlanna azil ve kendi hempalarını tayin... halifelık makamına ihanet etmek suretiyle... Adı geçen reislen ile aveneieri ve onlara bagiı olan kimseler eşkiya raertebesinde bulunup... Adıgeçen kimselerin kötülüklerinden memleketi temizlemek ve zararlanndan halkı kurtarmak vacip olup... ayeti kerimesi gereğince katüleri ve gerekirse kitle halinde öldürülmeleri... Adil halifemiz ve iınamımız Sultan Meh CUHHUSİYET 30 HAZİRAN 1977. K OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Üç Liderin Kestiği Ahkâm Prof. Fehmi YAVUZ met Vahdettin Han hazretlerinin çevresi etrafında toplanıp bunlarla çarpışmak için yapılan davet ve emirlerine koşup adıgeçen eşkiya iie savaşmaları vacip olur... Halife Hazretleri tarafından adıgeçen eşkiya ile çarpışmak için tayin olunan askerler çarpışraaktan kaçınır ve firar eylerlerse büyük günaha girip ve asi olup, dünyada şiddetle cezaya ve ahrette acıklı azaplara hak kazanmış olurlar... Şimdi de 3 liderin kestiği ahkamdan örnekler aktaralırn: Milletin hür iradesi ve kararı ile vermediği tek parti iktidanna demokratik yoüarm zorlanması suretiyle ulaşılmasma imkân verilmemelıdir. İktidar gaspına karşıyız. CHP Genel Başkanı Bülent Ecevifin tek başına kuracağı hükümetin kesinlikle 229 kırmıH oy alacağı ortaya çıkmıştır... Bu durumda bir takım zorlamalara girişmekten vazgeçip görevi devretmelidir. Onaylanar. CHP azınlık hükümeti ile büyük ızdıraplar vermiş bulunan ve millet iradesiyle tasfiyeye uğratılan yeni bir partilerüstü donem başlatılmak istenmektedir. • • Demirel ile AP ve MSP1İ Bakanlar, devir ve tesiımi boykot ettiler. Ecevit milletten özür dileyıp görevı iada etmelidir. Korutürk işgale meydan vermiştir. Atatürk'ün önder'.iğinde yürütülen Kurtuluş Savaşma. İstanbul'dan karşı çıkanların davranışı, son hüküme: kuruluşuna karşı çıkanların davranışına ne kadar benzıyor. Sürekli rota değiştiren 3 lider, halkın gözünün açılmasını istememekte birleşmiş gorünüyorlar. Buniardan birı Atatürk'ün adını hiç ağzına almaz; sücü yetse Dürrizade fetvalarına sığınabilir. Geri ka'.an ik:si de zorda kalırlarsa, yarım ağızla. çekinerek Atatürk'ten söz eder. İmamHatip Okullarının sayısını arttırmak, Kur'an kurslarını desteklemek. Yüksek İslâm Enstitülerini akademi düzeyine yükseltmek, Siret Konferansları düzenlemek. Ayasofya'yı ibadete açmak MSP liderinin seçim öncesinde ve sonrasmda dibnden düşürmediği sözler arasındadır. MHP lideri de kurtuluşu İslâmTürk medeniyetine dönüşte bulur. AP lideri, politik mayasını «bizim evde kahvaltılardan önce Kur'an okunur» sözti İle tutturmuştur. AP'nin düzenlediği seçim mitinglerinde Türk Bayrağına sarılı olarak sunulan Kur'anı, Demirel'ın öpüp alnma götürdükten sonra konuşmağa başlaması, bu zincirin son halkasıdır. Bütün bunlar Anayasamızın 19. maddesinde yer alan ve Atatürk devrimlerinin temelini oluşturan layiklik ilkesine aykırı olmuyor da, Cumhurbaşkanının, Ecevifin sundufu hükümet listesini onaylaması, Çankaya Hükümeti döneminin başlaması biçiminde kamuoyuna sunuluyor! Korutürk «İşgale meydan vermek» ile suçlanıyor. Kendilerinln ne yaptığt, ne yapacağı önemli değil. Onları ilgilendiren tek şey HalifeSultan gibi. iktidarı bırakmamaktır. Kurtuluş Savaşında durum belki çok başka idi. Anadolu müftülerinin. ulemasının karşı fetvalan, İstanbul hükümetinin suçlamalarını etkisiz bıraktı, aradan geçen 55 yılda ise haberleşme, ulaşım, radyo, televizyon, basınyaym... yalnız ülkede değil, dünyada olup bitenîeri en kısa sürelerde köye, kente ulaştırıyor. Bir milyondan fazla işçinin yurt dişına çalışmağa gitmesi bile, halk kitlelerinin ulu orta söylecenlere. liderlerin ağzından bile çıksa. gözü kapalı inanmaktan çok uzaklaştığını kanıtlamağa yeter. Liderlerin bu gerçekleri görüp bilmesini, davranışlannı buna göre ayarlamalarını çok isterdik. Hele onların ahlâk dışı davranışlardan kaçınnıağı önennelerine şaşmamak elden gelmiyor! $u küçük sorulara verilecek karçıliklar bile sozü ediien liderlerin özdenlikten ne denli uzak olduklarmı kanıtlamağa yeter sanırız: Seçim döneminde söylediklerini. yaptıklarını hangi ahlâk, insarüık kurallan ile bağdaştlnyorlar? Kurulacak hükümete karşı çıktıklannı, neden 3 parti lideri «ortak bir bildiri» üe kamuoyıma yansıtamadılar? Erken seçim kararı almdıktan sonra hükümet ortakları kabine düzeyinde bir toplantı yapabilmış midir? •• Sayılar ve Gerçek ler ayı, iıısanoğlunun ilk çağlardan beri bulup gelijtirdlti bir kavram... 1, 2, 3, 4, 5... 4 koyun, iki at, 3 köpek. 6, 7, 8, 9, 10.. Sayılaıın tarihi geçnıişin karanlıklarmda sisll \"e puslu bir gt'liymeye dayanıyor. İnsan ne zaman bulmuş sayıları? 10lara ne zaman ulaşmış? 100'lere, 1000lere ne zaman varımş? 100 binler ne zaman biçjmlenmiş kişinln kafasında? Ama sayının, harflerden öncelikle toplumsal yasamda yerini aldığmı söyliyebUiriz. Bugün bile ülkemfîin yarınüfusu okumayazma bilnıiyor. Ya sayı bilmiyen? Öyle sanmm ki sayı lıilmiyen yok gibidir. Köyden kente çöçüp sağa sola güııdcliğe giden kadın sayı bilmek zorunda... Çünkü işe girerken sorarlar: Kızıın ne istiyorsun? Giinde 150 liraDaha çok küçükkeıı savılaria tanışmaya başlanz. 250 gram yoğurt. beş simit. iki kilo fasulya, 10 tane elma, 15 tane portakal... Sayısız yaşamak olanafı var mı toplumtla? Kaç çoouğun var? Kaç yaşındasın? Kaç parmağın \ar" kaça çalışırsın? Saat kaç? Bugün ayın kaçı. Ve askere gidildiği zaman komut verilir: Sağday say. . Insaıılar birbirlerine para verirken ve alırken sararlar: 11 lira. 50 lira, l.iOO lira. Ve sayı üstüne tartışma olma^. Sayı kesindir. Eğer masanın üstündeki tabakta 10 tane annııt varsa herkes için 10 armut vardır. Kişiye çnre depişmez sayı... Eğer bir toplumda sayılar kişilerc çöre değişiyorsa. ya da değiştiriliyorsa o toplum şirazesinden çıkmış denıcirtir. • İşte bugün Türkiye de böyle bir durum sözkonusu. Daha beşon gün önce Maliye Bakanlığı koltuğunda oiuran kişi savılaria atıklanan gerçekleri yadsıyabiliyor. Haydi diyelim ki siyasal fikirler tartışıiabilir. Sağcılık nıı iyi, solculuk mu? MC halk yararına mı çalıştı, yoksa bir avuç çıkarcıyı mı gözetti? Tartışın durun... Ama bugün Türk Sılâhlı Kuvvetleri kaç kişi? Kaç uçağımız var? Kaç tankımız var? Niifusumuz ne kadar? Dovizimiz ne kadar? Dış borrumuz kaç dolar? İç borcumuz kaç lira? önümüzdeki üç ay içinde borç. taksit. faiz olarak kaç dolar ödememiz j.'erek)i? KİT (Kamu İktisadi Teşekkülleri) açığı kaç lira? Hıınların hepsi lira, ya da dolar olarak saptanabiliyor. Sayıyla saptanan parasal çerçekler tartışma konusu yapüabilir mi? Masanın üstündeki tabakta 10 tane armut varüa, ve Maliye Bakanı Besim Cstünel derse ki: Tahakta 10 armut var.. AP'li Ergenekon ne diyecek: Hayır. tabakta 15 armut var.. Türkiye bugün sayısal gerçekleri bile söz göre grtre değiştirmek isteyenlerin Türkivesl mi olacak? Demokrasi, diyaloe demektir. Sayısal gerçekler üstünde anlüsamıyaa CHP ile AP nasıl diyalog kuracaklar? S •« Ulkenin Hükümeti Uzerine Evet Hayır ir hükümei:, hatti parlamer tonun da değil, ülkenindir. Zaman koşullarına göre, yennde kalmasr, ya da, biraz gozden geçirilip. yeni destekler bulunarak, gene yerinde tutulması gerekir. Evet, bütün dlinyada. si yasal iktidarlar ile, onun yürütme organı olan hukümetleri, siyasal edebiyatta, •simgeleş^irme> gelenegi vardır ve sıyasal iktidar kavramî, oluşuş ile Mmgeieştirilir. Orneğin «Torylerin (Muhafazakârların» iktidarı». «Wig1erin ıLiberallerin) iktidarı», «Labourn'un (İşçilerin) iktidarı», «Faşistlenn iktidan». «Nasyonal sosyalistle rin iktidan» ya da «Nazilerin :k tıdarı», «Sosyalistlenn iktidarı», «Sosyal Demokratlann ikti darı , .Demokrat Parti iktidaiktidan». rı». «Adalet Partisi <MC İktidarı» gibi; burjuva ıkti dan, İşçi iktidarı gibi... Anlaşılıyor ki. hangi siyasal grup. han gi parti, ya da parti topluluğu. bir ulkenin siyasal gücünü eünde tutuyorsa, siyasal iktidarı o simgeüyor. Bir toplum, siyasal olarak var oiunca, onun içmde bir egemen güç de, ister istemez, zorunlu olarak var olur. Bu egemen güç, serbestçe istemek, bagımsız oJa rak dilemek. dileklerini, bagımsız olarak yerine getirebilmek kudretidir. O, siyasal hukukça düzenlenince «Siyasal İktidar» olur: Ülkeye yöneleceği amacı gösterme: bu amaca giden yolla rı belirtme; bu yollar üzerınde uygulayacağı, yapacağı işlemlpri saptama; bu işlemleri de hangi hukuksal meşruluk alanında işlevlendirecegini gösterme cevheri, gücü, kudreti, yetkisi haiinde... Ve kesin olarak, ona. şu ya da bu yolla el koyabilmiş bir . grup tarafından simgelenir. Hükümetler. bu müthiş kudretin, özünde taşıdığı o geniş yetkinin, işleve \urulmasında bir araçtan başka birşey değildir. Parlamento da, bir son ırdeleme de, bu araçlardan biridir. Bu son yargı, demokrasilerde, şöyle bir meşruiuk ilkesine varmak içindir: Hüküraet de, hatta parlamentonun kenâisi de, hiçbır zaman, sırf kendilennin olan, başlangıçtan kendilerine ait olan bir gücü, bir egemenliği kullanamazlar. Onlar. daha başlangıçta böyle bir güce, yetkiye sahip değülerdir. Bir tek sözcük ile söyleyelim: Hükümet de. Parlamento da, aslında, kendilerinin olan bır gücü, bir «iktidarı» kulianmazıar, çünkü böyle bır «iktidann» aslında, temelinde, başlangıcında sahibi degildirler. Onun, aslında, başlangıcmda «sahibi», ülkenin kollektif kışiliği olan ulustur. Hükümet de, Parlamento da, «ulkenin», onu kollektif kişiliğıni deyimleyen aulusun» bir gücünü kullanıriar: Ancak, onun yetki tanıdıgı yerde; ancak onun verdiği ölçüde ve boyutlarda. Meşrulukları buradan gelir. Bu ölçü ve bojmtlar ilkesine göre, hükümetin ki bir egemen lik gücüdür, ya da, bir egemenlik gücünün işieve vurulmasıdır sahibi Parlamentonun kendisi de değildir. Bir egemenliğin bir işlevi olan hükümetin de «sahibi hakikisi» ulustur; ulusun, «yer mekân» olarak deyimi olan ülkedir. İşte bu hükümet de, siyasal edebiyatta, «Başbakan» da sımgeleşir: Churchill Hükümeti, Atlee Hükümeti, Demireı Hüküme ti gibi. Ve, Ecevit Hükümcti gibi... İşte Ecevit hükümeti de ulusun hükümetidir, ulkenin hükümetidir. Hukukça bu böyledir. Çankaya da Parlamento da, onun kurulmasırun ve son bulmasının hizmetinde birer aşamadırlar. Hükümetin simgesi siyasal açıdan «sahibi» Ecevit'tir. Yu karıda belirttiğimiz o müthiş gücü kullanma yetkisini, hiç kimseye tabi olmadan, hele üç ahbap çavuşlarm «sajı» yaygaralanna tabi olmadan, Cumhurbaşkamnm yaptığı bır atama sonucu, Anayasadan alarak işbaşına gelmiş bir ulusun hüküıneridir. Ne zamana kadar' Parlamentoca düşüriilüp, bir yenisinin, gene Çankaya'ca atanmasına kadar!. Peki. hükümeti simgeleyen ve poilıtik sahipliğini üstlenmiş o lan Erevit düşürülünce, yeni hukuksal ve siyasal «tavır»lar ne olacak? Gerekli hukuksal ve siyasal veni «işlemler», ne olacak? Ama önce şunu belirtelim: EceTit. nisbi çoğımluğun sahibi; büyük, pek b'Jyük bölümU Meclis Ustüne Düşünceler OKTAY AKBAL B Prof. Bahri SAVCI yoksu! olan ulusumurun umudu; yasa ve düzen flaw and order) yoklugunun kurbam halkımızm bekleyişine; ekonomik suıistimallerin arındırıcısı olarak. p«k büyük ve görkemli bir kamuoyu desteğine dayanmaktadir. Bu destek içinde, Türkiye' nin yazgısını belirleyen dinamikler de vardır. Onun için Ecevit'i düşürmek. işi yokuşa sürmek olacaktır. Çünkü böylece, hem partıler, hem sij'asetçüer. hem ulkenin türrrü için. ulkenin ilk gereksinmesi olan. ve bugün tütn sosyal kategorilefce istenen «otor:ten>anizme gidisten sıynlıp, dengeler içinde demokrasileşme». süreci. büsbütün gölgeye çekilecektir. Ayrıca siyasal işler yokıışa sürülünce. nehirler tersine akıülmaya kalkUınca, düzen gelmez. gönenç frefah^ gelmez, ekonomidesosyaldekülrürde. bir karmakanşıklık gelir. Ve. dinamikler keskinleşir. üç liderin üçünü de bogar. sonunda .. Onun için. önce. daha şimdiden, hem hulcuk. hem sosval jrer çek olarak. «Ülkenîn Hükiimeti» olmuş olaft.vEcevft aiikümetini <lestekleme: SÖtttSri' ottaya kıvermiş olan Ecevit Hükümeti ne karşı «olumsuz» da birleşmiş lerdir. Bu «olumsuz»da birleşikliklerini, üyeleri olan pariamenMrlere, part; dısiplini .ıçısmdan zorlayabilirler. pek ala.. işte bunu yapmamalıdırlar. Siyasal koşullar bunu gerektirir. Den geler içinde demokrasileşerek, otoriteryanizmden kurtulmanm bugünkü durumu. bunu gerektirır. Klâsik parlamenter demokrasi kuramı da buna elverir. Bu kurama göre. milletvekilleri, bölgelerinm. bölge seçmenlerinin, partilerinin temsücisi, yani parlarrenteri değillerdir. Onlar, tüm ulkenin, onun üstündeki «ulus kollektif kişilifi» tümlüğünün parlamenteridirler. Par tiye bağlı iseler de. parlamenterlik kamu işlevini: bu «ulus kollektif kişiligi rtimlüğünnün gerek sinmelerine göre ayarlamak, kıvraklaştırmak kuralı altında yerine getırirk?r Parti. onlara bu «cevaz»! vermezse. onlar. bu «cevaz»ı yeminlerinden alırlar. Gereken ayarlamayı yaparlar. Yani Ecevit i desteklerler. Etemek ki, ..ırtiler. parti olarak değilse de. milletvekilleri, patlaçıenter olarafc, Türkiye'nÖI çok nazik djırumu üzerinde, Et» vit ile bir deraokratik »Gonse»w sus»e varabihrler ve onu yıkmamada birleşsbiürler. Bu «Consen sus!) içinde kurulacak «yasa ve düzen» ortammda, Ecevit Hükümeti ile, daha rahat rekabet de eclebileceklerinden. bu, partilerinin de yararına olur. O zaman, parti disiplini de işlemez, kendilerine karşı.. Ayrıca, partiler dışındaki sosyal dinamiklerin nzalarını aidıfı açıkça beliren bir «toplam kamuoyu gücüanü, daha şimdiden karşılarına almamış olurlar. Bu suretle. partilerini siyasal serüvenlere düşmekten kurtarmış olurlar. Bu bakımdan da, «disiplin» işlemez. Ama, parlamenter demokratik kuramının bu olanağına karşm, üç parti önderi; disiplin kırbaçı ile kendilerine bağlı olan par cevit hükümetinlo progrmmı Mrclls'te okundu. CHP'nin programı vardır. Iktidara «tek başına» gelirse uygulayacağını bildirdiği bir programdır bu. Şimdi ikisi arasında benzrrlikjer, aynlıklar arama.va kalkmsym: Ne de olsa bn, «tek baçına CHP hükümeti». defildir. Van desteklerle, hatta AP'li; MSPHİ miUetvekiIlerinden bir kaçının oylanyla ayakta kalabilectk bir kabinedir. Bağımsızların, CGPlilerin, fürenoyu verrnesi beklenen ötekı milletvekillerinin de onaylaması gereken bir programdır bu. Zaten Ecevit seçimJcrin hemen arüınrian deraedi mt, «L'lus bize prosramımızı olduğu gibi urgulamamız için gereken çoğunhığu vennedl» diye? Oyleyse okunan program bu Meclls'ten güvenoyu almak amacıyla hazırlanan bir programdır. Can güvenlifini korumak. huzuru kurnak, iç ve dış önemli sorunları ortadan kaldırmak. kısacası «çerçck» bir hükümet olmak koşullandır söz konusu olan... 1 temımız çünii Meclis le işte bu program tartışılacak. AP, >ISP. MHP görüşJerini bildirecekler. Acaba ne yapacaklar? CHP hükümetinin programını tartışmak, görüşlerini söylemek, hatta vermek. eleştirmek bir bakıma o hükümetin «var»lığını tanımak değil midir? Belki de Meclis'e de gelmezler, daha doğrusu milletvekillerini jetirmezler, CHP'yi tek başına bırakırlar. U zanıan da çoğunluk olmaz. Meclis toplanamaz, bu durum siirer ırider bir zanıan daha! Ya da tam kadrolarıyle gelmezler, programın eleştirisini yapmazlar. ya da «biz bu hükümeti tamrnıyoruz, niye görüşlerimizi bildirelim» derler! Kısacası garip bir tutuın! Ne yanrian baksan demokratik kurailara aykırı, en başta da nezaket ve incelikdışı... Ben başka bir konuya değinmek istivonım bugün. Ne program üzerine ğörüşlerimi bildirmek, ne de sabık iktidar lidcrlcrinin'ne dîyecekJerini tlüşünmek, ne de güvenoyiamasıriın sonuçlarını tahmin etmek Ben, bugünkü ve daha önceki Meclislcrdeki «denge» nzerinde durmak istiyonım biraz. Bugünkü Meclis'tc hangi partiierin ne kadar milletvekili var, czbcrledik artık. Biraz da meslekler açısmdan ele almamalı mı konuyu? Bugünkü Meclis'te en kalabahk meslek grubu. hukukçular! Tam 130 kisl! Hukukçuluk. hukuk fakültesini bitirmiş olmayı gerektirir. Yasa nedir, Anayasa nedir, ne gibi durumlar hukuka tcrs düşer, hangi davrauışlar suç olur, iyi bilmektir bütün bunlan... Bu yüıden de Meclis'lerde hukuk öğrenimi yapmış olanlar her zaman en büyük kalabalığt oluşturmuştur. 19Ç5de 134, 1969 ve 19:3de 144, şimdi 120... Ardından 63 kişiyle nıimar ve muhenılisler celiyur. 38 iktisatçı, 3S tüccar ve iş adamı, 30 çiftçi, 24 eğitimci. 20 doktoı, 21 yönetici... Geçcıı dönemlerde üç eksiği iki fazlasıyle bu meslek dalları >ine önlerde... Ya geridekiler? Orneğin isçiler? 1963'te bir, 1969 ve 1973 «le üç, 19"Tde bir! Evet bugünkü Meclis'te işçi, yani emekçi adını verdiğimiz çok geniş yurttaş yığınından tek bir tcmsilci Meclise girebilmiştir. Seçmen çoğunluğu köylü ve işçidir ama Meclis'e ne köylü girer, ne de işçi!... «Çiftçi» diye anılanlann büyük toprak sahipleri olduğunu hep biliyoruz. Ama tarım işçisi yok! Bu anlamlı blr tablo. bir görünüş, bir acı gerçek değil mldir. Ya sanatçı, düşünür, yazar sayısı? Ya gazeteci sayısı? «Gazeteci, yazar, sanatçı» diye kabul edilebilecek kişiler 1965te 38 miş! 1969da 12'ye inmiş, 1963te ve 1917de bu sayı değişmemiş. Bugün Meclis'te yazar, gazeteci. sanatçı sayılan on iki klşl var! Ama sanalçı, edebiyatçı tanunına giren (Ecevit dışında) fcim var? Ne bir ozan, ne bir romancı, ne bir öykücü. ne bir ressam, bir heykelci, bir besteci, ne de bir düşün adamı!.. Ne Meclis'te, ne Senato'da!... Bir de Atatürk çağmın yazarlara. sanatçılara ön ycrleri veren Meclis'leıini düşünün, hatta tnönü dönemini... Ama şimdi, hukukçular, çiftçiler, iş adamlan. doktoılar, mühendisler, şunlar bunlar, hepsi hepsi var... Sanatçüar, edebiyatçılar, yazarlar, yok!... Niye Meclisier «iyi» çalışamıyor, niye duygusal, mantık dışı, &crçek yurtseverlik dışı işler, işlemler, tutumlar sürüp gidiyor, nedenini biraz da bu dengesizlikte aramamalı mı? Bir dönüm noktasındayiz bugün. Ecevit bükümeti ya güven oyu aiacak. bir kaç yıl Türkiye aydınlık bir havaya, bir yaşama kavusacak... Ya da yeniden karanlıklar kapiayacak ülkemizi... Ne var ki aydınhktan yana olanlar daha çok, daha güçlü, daha etkili... Bu güç, bu aydınlık Meclis'e de yansıyacak hiç kuşkunuz olmasuı... Bilicilik. yani kehanet etmeyi sevmem, ama Ecevifin Meclis'ten gerekli «güven»i alacağını sanıyorum ben. Aydmlığa inandığım için.. [Arkadaşımız OKTAY AKBAL yıllık izninin bir •bölümünü kullanacağmdan yarından itibaren bir süre yazı yazmayacaktır.] E • •• Bu sorunun nasıl gerçekleşece*:ne geliuce: Şimdi ortada, «CHP nisbi çoğunluğu» karşısmda beş tane «nisbi azınlık» partisi var. Türkiye. bu partiierin bir «Consensus»e (Birleşik rıza>a) vararak; siyasal ilişkilerini, hat ta rekabetlerini, bu «consensus»(birleşik rıza) içinde yapmaları ile ayakta durabilir. Bu «consensus»ün bugünkü evresi de, nisbi azınlık partilerini, kendi partilerinden olan milletvekillerini, Ecevit'i desteklemede önlememeleri evresidir. Bu partilerden ilk üçü, ulkenin Hükümeti düzeyine, daha kuruluşu ile beraber. hemen çı lamenterleri kırbaçlayarak, hükümeti hemen düşürürse yöntem, yordam ne olur işini açıklaınaya şimdi sıra gelmiştir. Bunu, şundiden bılmelıyız ki, gene yersiz tartışmalara girmeyelım. Üç parti önderi de, hemen şıpm işi iktidar olamayacağını anlasın. Sabırla sırasını beklesin. Çünkü, bu kez açılacak yöntem de işi, gene Ecevit ekseni üzerinde yürütmek zorun dadır. uşgal var.., «Çankaya Hükümetidir bu» «Biz üç ayrı parti olarak iki yüz bilmem kaçı buluyoruz, Hükümet bizimdir> yaygaralanna karşın, parlamenter hukuk, Ecevit'i nasıl hükümete getirdi ise, aynı parlamenter hukuk, bu kez de Devlet Baskamnı işe gene Ecevit ile başlatır. Şöyle ki: Bir nisbi çoğunluk modelinde ki hükümet düşerse; Devlet Baş kanı ulkenin hükümetine varmak için siyasetçileri, bu kez, bir başka «consensus» «birleşik rıza»ya çağıracakt.r: Evet, hükümet, gene bir •Consensus» ile kurulabilecektir. Bunun da doğal ve başta gelen dinamigi. gene CHP ve onun önderidir. Parlamenter siyasal yaşam uygulamalan iki kurala dayanu: a. «Salt çoğunluk» esastır. O yoksa. «nisbi çoğunluk» esastır: Ancak o eksen üzcrinde bir hükümet" t i r ki, gereksinme duyulanı kuvvetli istikrarlı hükümeti ve* sebilir. b. Nisbi çoğunluk eksenini ihmal eden bir düzen, sağlıklı bir «Consensus«e, daha az varır. O zaman daha yapay hükümetlere düşülür. En dogah ve sağlıklı olanı ihmal etme basiret sizliği; «yasa ve düzen» bozukluğu içine atar ülkeyi... Öyle ise, Cumhurbaşkanı, işe, nisbi çoğunluk hükümetini bir siyasal katkı ile kuramayan Ecevit'i: bu kez, sahip olduğu nisbi çoğunluk ekseni üzerinde bir hukuksal katkı ve bileşim ile ye ni bir koalisyon ile kurmağa çağırmak ile başlar. Ecevit. bu «Consensus»ü yaratacak ortağını bulamazsa, Devlet Başkanı. öteki liderlerle turlarıru sürdürür. Ötekilerin umudu, hevesi, ancak o zaman devreye girer, hu da biline.. Ne var ki işin içyüzü artık ortaya çıkmıştır. Demirel ve şürckası bastaııkara bir savaşıma girmiv lerdir. Demokrasi memokrasi, devlet mevlet, sayı mayı, gtrçek merçek, solda sıfır sayılıyor bu savaşımda... Demirel ve sürekası, seçimlerden sonra kolay kolay bir hükümet kıırulamıyacağı ve kurulmaması üstüne hesaplarını «Hiırıniüsiardı. Bu uzun bunalım süresinrie Başbakanlık koltuğunda yine Demirel oturarak ve istediçi manevraları çfvirtccktl. Ecevitin Başbakanlığı, hesaplarını bozup çılctırttı hepsini... Önce. Çankaya'ya Ecevit kabinesini onavlanıaınası için en ağır saldırılarda bulundular, baslalar >j;>tılar. Başaramadılar. Şimdi saldırılarını sürdürüyorlar. Ne var ki artık Ecevit Hükümeti püvenoru alamasa bile. >eni bir hükümet kurulamadıkça yine Ecevit Başhakanclır. MC'ııiıı ilk yeniigisi budur. Kımdan sonraki yenilgileri ilk yenilşinin ardından çorap snkiiğü gibi gidecektir. Bunabm sürdükçe Ece%it Başbakandır. Bunalım politikasmı meslek edinmls Demirel iu ve Türkeş'in kafasın» ilk önce bu gerçek cakılmalı. •k TEŞEKKÜR Hastamız Münire BATTAL'ın kliniğe girip gözlerini kapayana dek iyileşebilmresi için tıbbm cn son olanaklanm esirgemeyip. en geç saatlerde bile yanına gelen can dostlanrnız Şişli Etfal Hastanesi Nöroloji Kliniği Şefi Dr. YILDIRIM AKTLNA Dr. Ferit ÖZDEMIR. Dr. Hulki FORTA, Dr. Nine .\KSOY ve konsültasyona katılan tüm diğer doktorlara. Oüyük anlayış gördügümüz Ayıer ERDOGAN, Fatma DOCAN, Mürşıde YENTÜB, Sabalıat HAŞILUOCLU ve Sabite ARSLAN' himşirelere ve personel Celâl CÜCE. Hamit AKBULtT. Hasan ÖZGOLET, Hasan YUNAKLI, Ismet MANTAR, Mehmet ÖZSEVGI, Melek ÇETIX, Recep AKKUŞ, Şeri£ KUZUCU, Ünzile ÇIRAK'a teşekkürü bir borç biliriz. TÜLAY BATTAL OKUYUCU MEKTUPLAR1 mızı unutturda. Kısaca diğerlerinden söz etmek istiyoruz. Küçükayasofya Camiine giden yolda adun başı öbek öoek çöplükler ve bunlann kaldınlmaması, bizleri çok çok üzmektedir. Turistlerin her gün, bugünlerde kaldırılmayan çöplerin fotoğraflannı çekmesi, bir Türk vatandaşı olarak bizleri yaralamaktadır. Velnasü, çok sorunumuz var. Ancak, sözü yine de zaruri ihtiyacımız olan «Su» somnuna getirmek istiyoruz. Son günlerde günün 24 saatinde de «Su» akrnaz oldu semtimizde. Oyle ki, temizlık bir yana, içmek için dahi su bulamaz olduk. Yetkililerin radyo ve TV'de açıklamalaruıı duyuyoruz. Elektrik kısmtısı nedeniyle, su verilmesi de sınırlandmldı diyorlar. Biz sınırlamaya da razıyız. Ancak hiç olmazsa günün bir iki saatinde, geceyarısı da olsa uykumuzu bölmeye razıyız: evlerimiz deki musluklardan «Tıs» sesi yerine, su aksın. Küçükayasofya sâldnleıi adma Nnri ÖZTÜRK Küçükayasofya'da 20 gündür sular akmıyor Türkiye'nin en büyük kentlerinden biri de İstanbul'dur. Dört milyonu aştun nüfusuyla, insanlan bu kentte yaşamlannı sürdürmeye çalışıyorlar. Ama nasıl? Bunu aynntılanyla açıklamaya gerek yok. Çünkü biliniyor. Yurdun diğer bölgelerinde de bir sonin olmaja devam eden «Su» sorunu, bu güzel kentimlzde de kendini son yülarda beürgin bir vaziyette göstermiştir. Turistlerin uğrak yeri olan Sultanahmet'in, Küçükayasofya semtinde oturmaktayız. Bu semtımiz de, bölgemizde bulunan cami nedeniyle turistlerin her gün akın ettiği semttir. Bu sem tin yerlisi olduğumuz içm yaz aylarında su kesümelerine karşı önlemlerimizi kendi olanaklarımızla almaya çalışırdık. Bu önlemlertmiz de, geceyanlarında, uykularımızı bölerek ancak bir iki saat kadar musluklardan akan sulan, evdeki kova ve benzeri şeylere doldurmakla oiurdu. Yukanda turistlenn semtimize Küçükayasofya Camiinin olması nedeniyle akın ettiğini belirtmiştik. Su derdimiz, difer sorunlan (Cumhuriyet: 6254) Libya Arap Halk Cemahıriyesi Ankara Büyükelçiliğinden Bildirilmiştir Libya Arap Halk Sosyalist Cemahıriyesi ElBayda Beıediyesi asağıdaki elemanlara ihtiyaç olduğur.u bıldırınektedir. 1 İnsaat Mühendlsleri yol yapımında en az 5 yıl tecrübesi olanlar, 2 Inşaat Mühendisleri kanalizasyonda en az 5 yıl tscrübesi olanlar, 3 Inşaat Mühendisleri yapı ve inşaat dahnda 5 yıl tecrübeli olanlar, 4 İnşaat Mühendisleri su şebekeleri dalında 5 yıl tecrürübesi olanlar. 5 Yüksek Akım Elektrik Mühendisleri, 5 yü tecrübesi olanlar, 6 Yol topoğraflan 5 yıl tecrübe. 7 Arazı topoğraflan, 5 yıl tecrübe, 8 Teknik ressam, 5 yıl tecrübe. Alınacak elemanlann lojman gidişgeli? uçsî? biietl, sağlık sigortası ve yılda bir ay izin hak edeceklerı gib;, sair haklardan yararlanacaklardır. îstekiilerin Ankara'daki F.eşit Galip Sok. No. 90'da bulunan Konsolosluğa müracaat etmeleri rica olunur. Muhendislerde jabancı dil, Arapça veya Ingilizce aranmaktadır. Fazla bilgi için 26 30 41 veya 26 63 83 noiu telefonla bügi edinmesi mümkündür. Son kabul tarihi: K) Temmuz 1977 tarihine kadar. (Basın 20014) 6250 İLÂN Rize Belediye Başkanlığından Belediyemlz mezüaha tnşaatı işı için ihale 2490 sayılı kanun hülcümlenne göte kapalı zart usulüyle yapüacaktır. 1 İhale 22.7.1977 günü saat 14'de beisdiye encümenl huzurunda yapuacaktır. 2 îşln keşü bedeli 1^95.000.00 TL. olup geçld temlnaü 55.000.00 TL. üır. 3 Taliplilerta usulune uygun tıazırlayacaKlan teklit mektuplan ile ticaret ociası resikasıru ve en az işin Iteştt bsdeli kadar C şjrubu müteannıtlik kamesi ile teminat makbuzıanm koyacaltlan zarfın bir saat evreline kadar ihale komisyonuna teslirn etjneleri şarttır 4 Telgrafla rnürscaatlar ve postadaö gecikmeler nazara ahnmaz. 5 İhale temmatıan ihale günü en geç saat 12'ye toöar belediye vıjmesine yatınlmış olması ve karşılığında makbuz alınması geçikme yönünden iştirakçilerin lehinedir. Keyfiyet ilan olunur. 6 Bu işe ait dosyu her gün mesai saatleri dahilinde fen işleri müdürlüğünde gbrülebilir. NOT: 15 haziranda çıkan ihale tarihi 22.7.1977'dir. (Basın 19135) 6248 KEMALPAŞA'DA RESMi DAiREYE SEKiZ AYDIR TELEFON VERiLMEDi Yeniden ihdas ediien Kemalpaşa Noterliği, modem bir şekilde techiz edilerek yeniden faaliyete geçmiş ise de, 8 ay evvel müracaat edilmesine karşın PTT idaresince te'.efon verilrr.emiştir. Kemalpaşa mahrumiyet bölgesi değil, Izmir'e 30 kilometre mesafededir. Ulaştırma Bakanlığına, PTT Genel Müdürlüğüne yapılan müracaatlar sonuçsuz kalmıştır. Bu durum Noterliğın faaliyetini, elikoiy bağlı olarak yapmasına sebep olduğu gibi, iş sahiplerinin de mutazarrır olmasma yolaçmakta, bu durum ilçede üzüntü ile karjılanmaktadır. Telefona olan ihtiyacı söz gö türmeyen bu resmi daireye der hâl telefon verilmesi hususunun kamuoyuna duyurulmasıaı rica ediyoruz. Şerafettin ASLANOGLTJ NOTER POLİSİ İNSANCIL OLMAYA DAVET.. Bundan birkaç gün önce Hasköy polis karakolunda tanık olduğum olayı nakletmek istiyonım: İki genç içldli olduklan için karakola getirilmiş. Her ikisi de ifade verecek durumda degildi. Kimliklerini de açıkladılar, ortada ise kesin bir suç unsuru görünınüyordu. Polis İse, sille tokat girtşmeye başladı gençlere. Bu girişira insaniık dışı bir davramstı. Yumruk, tokat, tekme birbiri arüından gcliyor, sııçln yerine koyulan kişiler de yerlerde yuvarlanıyorlardı. Bu yetnıiyormuş gibi, tutup kafalannı duvarlara vuruyorlardı. Bu gençler, suçlu da olahilirler. Bu dayak atrnayı gerektirmez. Hepimiz insaruz. Bazı hallerde ister istemez suçlu dııruma duşebiliriı. Her insanın zavıf yönlerl mevcuttur. Yasa yapıcılar gerekli hukuk kurallarını saptamışlar ve bu çerçeve içinde kurallar uygnlanacaktır demişlerdir. Bu satırlarımla tüm ülke polisini suçlamıyorum. Araacım, hukuk kurallan dişına taşan bazı polisltrimizi ılımlı olmaya, uyulması gerekli kumltan uygulamaya davet etmektir. 1961 Anayasamızın 14. madıiesinin 3. fıkrası söyle saptanmıştır: «Hiçbir kimse bir diğerlne eriyet ve l«kence yapma hakkına sahip değildir.» Anlatmak tstediğim. halkıraızm güvencesl olan pollsimizin daha hakça davranışlarda bulunması ve halkıınızın kafalanndaki, polise olan saygınugın yine polislmiz tarafından büyütıilmesine çafcı sarfedilmeüidlr. Bir okur HACETTEPE ÜNiVERSiTESi TIP VE SAGLİK BiLiMLERi FAKÜLTESi DEKANLIKLARINDAN Daha önce ilân ettiğimiz bılım dallarım;z asistanlık sınavlannda Nöroşirürji Bilim Daü smav tarihi sehven 16.7.1977 olarak yazılmıştır. Doğrusu aşag "iki gibidir. Duyurulur. Nöroşirürji 18 7.1977 (Baâin 20243) 8246