Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SUL SORUNU NEDENİYLE ÇIKMAZA GİREN BELGRAD ONFERANSI'NDA GÖRÜŞ AYRILIKLARI GİDERİLEMİYOR Belgrad'da 35 ülkenin büyükelçiler düzeyindekl temsilcileri arasında yapılmakta olan konferans çıkmaza saplanmıştır. Bu toplantının amacı, aynı kentte «Eylül ayında Dışişleri Bakanlarmın, 1975 tarihli Helsinki bildirisinin uygulanmasırn incelemek amacıyla düzenleyecekleri konferansın hazırlıklannı yapmaktır. Büindiği gibi, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı 3 temmuz 1973't« Helsinki'de başlanuş, 18 eylül 1973'ten 2rt«mmuz 1975'e dek çahşmalarını Osnevre'de sürdürmiiş, 1 ağustos 1975te de Helsinki Nihai Bildirisi diye adlandırılan bildiri imzalanmıştır. SERT TARTIŞMALAR Belgrad da bu ay başlayan konferansta beklendiği gibi insan haklan konusu ABD ile Sovyetler Birliği arasında sert taruşmalara yol açmıştır. Nitekiın Sovyet temsilcisi Yuri Voronstov 24 haziranda yaptığı çok sert bir konuşmada Batılı devletleri konferansta «tatsız sonuçlara yol açabilecek, anlamsız» ve sahte davranışlarda bulunmakla suçlamıştır. Sovyet delegesi bu sozîeri ile batıh ülkelerin insan haklan konusunda Sovyetleri suçlayan tutumlarmı kastetmiştir. Sovyet ternsilcinin sert konuşması, konferansın ilk günlerindeki ihtiyath ve ılımlı havayı değiştirmiş ve atmosfer elektriklenmiştir. AKLAŞMAZIIK Bu arada Sovyetlerle batıhlar arasında konferansı çıkmaza saplayan anlaşmazlık da patlak vermiştir. Anlaşmazlık, ej'lül ayında başlaması öngörülen Bakanlar düzeyindeki konferansın gündemi konusunda yoğunlasmaktadır. Batılılar, 1975 tarihli Helsinki bildirisinin, şimdiye dek nasıl uygulandığı sorunu ile detantı geliştirecek yeni öneriler konusunun ayrı ayrı görüşülmesini istemektedirler. Batılılara göre bu iki sorun birbirinden bağımsız olarak ayrı ayn ele alınmalıdır. Sovyetler Birliği ise iki sorunun birleştirilerek aynı zamanda görüşülmesi gerektigini ileri sürmektedir. Moskova, konular ayrı ayrı göriişüldüğü takdirde batılılann, Helsinki bildirisinin uygulanması görüşüldiiğü sırada insan haklan üzerinde durarak dünyanın dıkkatını bu noktaya çekmeye çabalayacaklarından kuşkulanmaktadır. Oysa sorunlar birlikte göriişülürse, insan hakları konusu, detant tartışmalan arasında ağırlığını yitirecektir. Kimi temsilciler, konferansı çıkmazdan kurtarmak için tartışrnalı giindem sorununun bir yana itilerek, diğer konulara geçilmesini önerraişlerdir. Ancak Moskova, bu sorun çözüme kavuşmadan, diğer konulara geçmeyi reddetmektedir. Batılılar da tutumlannı defiştirmediklerinden, usul sorununa taküan Belgrad Konferansı temel konulara geçilmeden felce uğramıştır. Politika ve ötesi • BATIULAR KONFERANSTA HELSİNKİ NİHAİ BİlDİRfSİNİN UYGULANMASI KONUSU İLE DETANTIN GELİSJIRİLMESİ SORUKUNU AYRl AYRI GÖRLJMEK İSTİYORLAR. Ecevit'in Hükümet Otobüsü *^»^ vi. .; Memed KEMAL • BATILILARIN ÖNERİSİNE KARŞİ ÇIKAN SOVYETLER BİRLİĞİ İSE, DETANT VE HEL5İNKI ANLAJMASININ UYGULANMASI KONULARININ BİRLİKTE GÖRÜŞÜLMESİ GEREKTİGİNİ SAVUNUYOR Belgrad Konferansı çalışmalanna. haziran ,yının ilk günlerinde başlamıştı Helsinki bildirisinde güvenlik ve işbirliği konuları üç "sepet,, içinde toplanıyor Eylül ayında Belgrad'da toplanması öngörülen Bakanlar düzeyindeki konferansta görüşülecek olan Helsinki Bildirisi, ı ağustos 1975'te 35 ülkenin devlet, ya da hükümet başkanı tarafından imzalanmıştır. Bildiride Avrupa ülkeleri arasında güvenlik ve işbirliğini içeren konular karara bağlanmaktadır. Bu konular sepet» adı verilen üç bölürne ayrılmıştır. «Sepet»leri şu şekilde sıralamak mümkündür: I Avrupa ülkeleri arasında güvenlik sorunu ve sınırlann dokunulmazhğı. II Ekonomı, bilim. teknik ve çevre sağlığı alanlarında iş birliği. III Kişilerin temel hak ve özgürlükleri ile serbest haberleşme ve dolaşma haklanna saygı. Helsinki bildirisinin imzalanmasından bu yana Batı ile Doğu bloku arasında en büyük anlasmazhk konusu üçüncü «sepet» olmuştur. Batılı ülkeler, Doğu blokunun üçür.cü sepette öngörülen hükümlen yerine getirmediğini öne sürmektedirler. Helsinki N'ihai Bildirisinde, konferansa katılan 35 ülke aşağıdaki on maddede belir tilen ükelere uymayı kabul etmişlerdir. 1 Egemen eşitlik ve egemenliğin özıuıdeki haklara saygı. Bu haklar arasında ülkelerin toprak bütünlüğü. hükümranlığı ve siyasal bağunsızlığı bulunnıaktadır. 2 Uluslararası ilişkilerde tehdide ve kuvvet kullanmaya baş vurmama. 3 Sınırlann dokunulmazhğı ilkesine saygı. 4 Devlerlerin ülke bütünlüğüne saygı. 5 Ar.laşmazlîklann banşçı yollarla çözümü. Bu maddeye göre Helsinki bildirisıni imzalayan aevletler aralarındaki tüm anlaşmazlıkları uluslararası banş, güvenlik ve adaleti rehlikeye düşürmeyecek biçimde barışçı yollarla çozmeyi kabul ederler. 6 Başka ülkelerin iç işlerine müdahale etmekten kaçınma. 7 Düşünce, vicdan, din ve inanç özgürlüklerini de kapsamak üzere insan haklanna ve temel özgürlüklerıne saygı gösterme. 8 Ulusların kendi kaderlerini kendHerinin saptamaları, (self determination) iıakkına saygı. 9 Devletler arasında iş birliği. Bu madöe uyarınca Helsinki bildirisini i;nzaJayan devletler BM andlaşmaiinııi amaç ve ilkelerine uygun biçimde karşılıkh olarak aralarındakı işbırüğini geliştirirler. 10 Devletler hukuku uyarınca almmıs 5ükümlülüklerın lyi niyetle yerine getirilmesi. (Dış Haberler Servisi) DAHA DA GERGİNIE5JİRDİ Öte yandan geçen hafta sonu Avrupalı beş parlamenterin Belgrad'a gelmeleri havayı daha dar gerginleştirmiştır. İngiliz, Fransız ve Belçikalı parlarnenterlerden oluşan grup, bir basm toplantısı düzenleyerek, Belgrad konferansmda Sovyet musevilermin durumunun da görüşülmesini istedıklerini ve Yugoslavya'nın başkentine bu amaçla geldiklerini açıklamışlardır. Avrupalı parlalamenterlerin beklenmedik ziyaretleri, havayı gerginleştirmesinin yanısıra ev sahibi olan Yugoslav hükümetini de güç durumda bırakmıştır. Belgrad Konferansına katılan Türk heyeti ise özellikle detant ve silâhsızlanma konuları üzerinde durmaktadır. Türk heyetinin raponında ajTica Yunanistan'ın Ege adalannı anlaşmalara aykırı bıçimde silâh altında bulundurmasının Helsinki nihai bildirisme ters düştüğü belirtilmekte ve Ege bölgesinde silâhsızlanmanın tam olarak sağlanması istenmektedir. Türk heyetine göre Egedeki Yunan adalarının silâhlardsn armdırüması, bölgede detantın sağlanması için teme! koşuldur. (Dış Ilaberler Servisi) Mareşal İdi Amin'in yeni adı: "Uganda Fatihi,, KAMPALA, (ANKA • DPA) Kaybolduğu, Wr suikast girişimine kurban gittiği, yaralandığı hakktnda haberler çıkan Uganda Devlet Başkam Idi Amin'in Kampala'da Uganda Savunma Konseyi toplantısına başkanhk ettiği açıklanmıştır. Kampala Radyosunun haberine göre, bu toplantıda Idi Amin'e «Afrika'daki İngiliz Imparatorlufunun ve özellikle Uganda'nın fatihi» sıfatının verilmesi kararlaşünlmıştır. Aynı toplantıda, İdi Amin'e «İngiltere İmparatorluk Nişanı»nın verildiği de açıklanmıştır. Oysa bu nişan ancak îngiltere Kraliçesi Klizabeth tarafından verilebilmektedir. KURfABMIS. Yapılan açıklamada, Idi Amin'e bu sıfatlarıii «Uganda'yı Ingilizlerden kurtardığı. Uganda'daki Ingilizlere boyun eğdirdiği» için verildiği beürtilmektedir. Kampala Radyosunun Savtınma Konseyi ile ilgili haberinde «Uganda'nın bütün parasını silâha vermeyip, esas olarak ülkenin hızla kalkınması yolunda çaba harcadığı» savunulmuştur. Konsey toplantısında ülkenin ekonomik gelişmesinin gözden geçirildiği ve döviz durumunun son derece iyi olduğu da ileri süriilmüştür. Carillo, geniş tartışmalara yolaçan ^itabında, u Bat« Avrupa'da Komünistlerin iktidara gelmesi ancak Sovyetler'den bağımsız bir tutum izlemesiyle mümkün olabilir,, diyor • İSPANYOl KOMÜNİST PARTİSİ I İ DERİ CARİILO: «SOVYETLER'DE GERÇEK BİR DEMOKRASİ OLSAYOI. BUNOAN EN KARLI ÇIKANLARD4N BİRİ DE BENİM PARTÎM OLUROÜ. Sovyetler Bırligi ile tspanya Komünist Partısı arasında Avrupa komünizmi görüşü konusundakı tartışmalar sürerken, Alman «Frankfurter AlİEemeine» gazetesi. İspanya Genel Sekreterı Santıago Carillo'nun son yazdığı ve tartışmaların çıkış noktasmı oluşturan «Avrupa Komünizmi ve Devlet» adlı kirabından bölümler yayınlamıştır. Carillo, kitabın bir bölümünde Sovyetleri eleştirme nedenlerini şöyle açıklamaktadır: «Sovyetler Birliği'nde gerçek bir demokrası ya da bir işçi demokrasisi varolsaydı, bundan en kârlı çıkanlardan ve güvenilirliği artanlardan biri de benim partim olurdu. Sovyetler'de sistem, kunılduğundan bu yana hiç değişmemiş ve hiç damokratikleşmemiştir. Sovyetler'in bu tutumunun birçok uygulamsları Moskova'nın Doğu'daki sosyalist ülkelerle olan ilişkilerinde görülmektcdir. Örneğm Çekoslovakya'ya vahşice bır tavırla yapılan askeri müdahale.. TOTALITER RÎJİMIER Öte jandan. görevinden uzaklaşhrılan Kruşçef kendi evinde ve kendi yatağında ölmüştür. Böyle bir gelişme Sovyet rejirru için bir aşama sayılabilir... Sosj^lıst ülkelerde seçme özgürlüğünün ve diger siyasal ve sosyal özgürlüklerin bulunnıadığmı savunan bu durumu kitabında sert bir dille eleştiren Santiago Carillo, hem Sovyetler Bırliği'ndeki rejimi hem de sag dikta rejımlsrini «tofaliter sistemler:> olarak tammlamakta. ancak bu sistemlcr arasında Sovyetler'dekı rejımin lehine olmak üzere. büyük farklılıklar bulunduğunu kaydetmektedir. Carıllo'ya göre So^yetier'de Ekım 1917 devriminin amaçlanna doğru üerlenen yolda, talihsiz sapmalar olmuştur. •KOMÜNİZMİN LENİNİST BİÇiMi> Carillo kitabmın proleterya diktatörlüğünün eleştirisine ılişkin bölümünde ise, Avrupa komünizmi görüşünü savunanlann klâsik ükirlerinı tekrarlamakta ve «birçok komünist, Lenin'in öğretilerinin bazılarımn günümüz koşullannda geçerlüiğini yitirdigini anlamak istemiyor» demektedir. «Komünizmin Leninist biçimi»nin bugün Üçüncü Dünya ülkeler için hâlâ geçerliligini koruduğunu belirten Carillo, Batı Avrupa'nın sanayileşmiş ülkeleri için ise Lenin'in formulünün geçerliğini yitirdiği görüşünü savunmaktadır. İKP Genel Spkrcteri Santiaga Carillo «Avrupa komünizmi liavrsmının bilimsel arğeri tartışılabilir, ancak yararlı bir kavram olduğu krsin.» SAMAN NEZLESI OLARAK BILINEN BİR TÜR ALLERJİ GİDEREK YAYGINLAŞIYOR Saman nezlesi olarak bilinen bir tür allerjinın gıderek arttığı ve kentlerde de gönilmeye başladığı bildırümektedir. Le Nouvel Observatour adlı dergide yer alan bir yazıya göre, daha önceleri yaz tatillerıni geçirmek için kırsal bölgelere giden insanlarda görülen bu saman nezlesi her yıl mılj'onlarca insanı etkilemektedir. Ailerjı uzmanlarına göre, gözlerin dışan ugraması biçimınde bir duygu yaratan bu hastalığm diğer belirtileri de burnun devamlı olarak akması ve günde yüzlerce defa aksırma ve nefes dariığıdır. Eğer bu belirtiler her jrıl nısan ve temmuz ayları arasında yineleniyorsa, yeni adı ile Pollinose denen saman nezlesinin varlığından kuşku duyulmamaktadır Uzmanlar saman nezlesinin rüzgarlar taralından sürüklenerek uzaklara giden çiçek tozlanndan ılerı geldiğinı iddıa etmektedir. Çünkü bitkilerdeki dişi organlar Uzerine döllenmek üzere konması gereken bu çiçek tozlan burun yoluyla insan organizmasına girmekle allerjık sonuçlar doğurabilmektedir. Doğa tarafından insan bedenine yerleştirümiş olan filtreleri aşan çiçek tozlan solunum yollarına girebilmektedir. Doktorların isteklerine uyan ilaç firmalan, allerjik çiçek tozlarımn etki alanlarını gösteren atlaslar yapmak tadır. Bazı uzmanlar ise allerji yapan çıçeK tozlan ile bu tozlann etkili olduğü tarihleri gösteren takvimler yapmıştır. Yine uzmanların belirttiğine göre, insanlar her çiçek tozuna değil, bazılarma karşı duyarlılık göstermektedir. Bu nedenle saman nezlesi temmuz ayı başlangıcında hemen hemen tamamen bıt AtO DE HUZURSUI Santiago Carillo, «Avrupa Komünizmi ve Devlet» adlı kitabmın son bölümünde ise, İtalyan Fransız ve İspanyol komünistlerinin benimsedıkleri Avrupa komünizmi göriişünün Sovyetleri olduğu kadar Amerika Birleşik Devletleri "ni de huzursuz ettiğıne dikkati çekmekte ve kitabında ABD'nın eskı Dışişleri Bakanı Henry Kissinger'in bu konudakı bir demecine yer vermektedir. Santiago Carillo'ya göre: ABD'nin Avrupa komünizmine karşı duyduğu korku, bölgedeki askeri dengenin bozulmasmdan değil de. Batı Avrupa'daki sosyal yapı ve eKonomik sistemlerin kökünden de ğişeceği varsayımmdan kaynaklanmaktadır. Batı Avrupalı komünistlerin ülkelerinde ıktıdara gelmeleri halinde. askerî dengeleri değiştirmelerinin sözkonusu olmadığını da hatırlatan Carillo, askeri dengenin günümüzde üsler ve paktlardan çok. nük Ieer gelişmeden kaynaklandığmı kaydetmıştir. • SAMAN NEZLESİNİN BA5.LICA BELİRTİLERİ BURNUN SİİREKÜ OLARAK AKMASI, GÜNDE YÜZLERCE KEZ AKSIRMA VE NEFES DARLIĞI. • ÖNCELERİ YALNIZCA KIRSAl KESİMLEROE GÖRÜLEN BU HASTALIGIN, KENTLERDE DE ARTTIGI VE HER YIL MİLYONLARCA İNSANI ETKİLEDİGİ BELİRTIIİYOR rt eçlmTer biteH çok oldu. Herkesln \ sakalı ak mı. kara mı önüne düş^ tii. Erbakan Hoca kendini anshtar da, Ormirel'e göre maymuncuk da bellese, boş! Seçimlerde bir ara da Erbakan Hoca ile dolaşmıştıra. Aklımda ne kaldı diye düsünüyonım. Aksaray Niğde yolculuğunu hiç unutamayacağım, Ankara'dsn Aksaraya hiç bir vfrde eylenmeden, evleşmeden geldik. Konya sapağından sonra sağımızda beyaz bir toprak parçası gibi Tuz Gölünü izledik. Yol boyunca Şereflikoçhisar. levhasını görmüşsek de, şehri görmedik. İçerde kalnor. •Şu Koçhisar'ın şerefi de nrreden telir?» diyorum. Antep Raıidir. Maras kahraman, hisar'a da koç yetmemiş, bir de şeref eklemişler. Helâl olsun! Aksarayda Erbakan Hoca resmen kampanyasını açtı. Ondan öncekiler kampanya sayrlmıyordu, kandırmacaydı. Konuşuyordu. Aman efendim, bu Aksaray ın bilmediğimiz ne tarihsel erdemleri varmış da, haberimiz vokmuş. Malazjrirt'ten Srlçuklulars. Selçuklulardan Osrnanlılara dek neler nelcr olmamış Aksaravda!.. Ben Hocanın tarihsel bilgiçliğinin yalancısıyım. O söyledi Aksaraylılar dinledi, Aksaraylılar dinlediler o söyledi. Bitirdik. Aksarav dan Bor'a vollanırken vakit öğleyi çoktan gcçmişti. tçimiı eziliyor, mldemiz gurk gurk ediyordu. Saldırgan Gurkalar gibirdik. •Komanya vereccğiz. drdiler. Daeıtmava başladılar. Aksaray ardınuzda kaldı. Komanya kutularını a«;tık. nomales. salatahk. biraz beyaz peynir. birkaç zeytin tanesi, bir haşlanmış iTjmurta. birer dt elma... Belki »lrna Niğde'nindir. Tuı koymayı unutınıışlar anıa. zeytin tanelcri tuz yerini tutuyor. Nevaleleri iki dizlmizin üsiiine yaydık. bir yandan sallanıvoruz. bir >andan yiyoruı. Hoca biıim çihi degil. İki koltuğu kaldırmıslar oııa cüzel !>ir masa yapmışlar. l'rrken de. yazarken de bu masadan vararlanıyor. (iıinel Başkanın bu kadar ayrıcahğı OIMIII değil mi? Rindiğimiz seçim otobüsü; anlatmalıvım. Bu jemek masasından başka sevim otobüsünün arkada uzanılacak bir srdiri var. Ben uzunca yolculuklarda Hnca'nın yorulunca kestireceği yer sanmıştım. Değilmiş! Namaz kılannış burada. Sefrrl ikeıı oRİelcrî. ikinditeri lıu rada eda ederml;. Namazı için bir şcv dlycmem, Hocanın Allahı var. Oençliğinden beri nanıaza tutkunmu;, beş va kiti kaçırraaznuş. Once ibadet, siyaset japtığtna göre sonra da kabahat. Zeytlni tuz yerine kullandığımızı stiylemiştinı. Lop vumurtayı, beyaz pcy niri, doınatesi yedik. Salat&Iıgı dişlrdik. Sıra almaya geldi. >o%acak bir şeyimiz yok. Hocanın elnıasım Niğde adayı çakısı ile soyuvor. Hoca da «l.u\ met bujurmajuı, beu soyarım.» deıııiyor Hocanın seçim kampanyasını buıadan başlatmasııuıı başııca necienı, ı;eçen seçimlerde birkaç yüz oyla AuKara'dan milletvekilljğiııı yıtiren şinııii Niğde adayı Karavolları Genel Aludürune yardımdır. Hoca çok konuştu, yok yalıştr, harayolları dencl Muüurıi <le NigdeU. Borıu olmakla v o k öğiindü ama, sonuçta aday olarak kaldı, milletvekili seçilemedi. >>imdi düşünÜYorıım da Bor'la Niğde arasını çiftyol yapacagım diye bütün asfaltı sokrnüş, yolu madara ctmişti. Acaba orayı yeniden bir onaran çıkacak mı? Böyledlr iste, kime uiyct, kinıe kısmet: MHP araya girerek bir milletvekilini alıverdi. Gezüerde Demırelin otobüsüne bin medim; uçağı var, bindim. Lçaktaki komanya hangi öğünde olursa olsun cafcaflı... Kahvaltıda mantarh omJet yedik, bem de sıcacık dersem, anla>.ılıyor mu? Bir de, ben dahıl, nepinıiz Demirere köylü deriz. Mantarlı omletle sabah kahvaltısı eden köylü otur mu? Anadolu'da diyorum, kıta Avrupa' sında elbette olur. Ecevit'in otobüsü.. Çok anlatıldı, bir de ben baş ağntmayayım. Ecevit'in hükümet otobüsümle Demirel, Türkp? yok ya; Erbakan da biıunedi. Utobüse binenler arasında bir bağımsız var. Ece\it, hükümeti kurarken çalış. malarına ben «Politik değil. poetik » diyordum. Arkadaşlar da, «iapma, kıyıyorsun Karaoğlan'a!..» diye boyun büküyorlardı. Her hükümet politik yönteralerle kurulur, bir tantsi de ııoetik yöntemlerle kurulsa ne çıkar? Scrde şairlik var, hoşumuza gitmez dcğiH Seçim otobüsleri senin olsun. bunuıı olsun yerini hükümet otobüsüne bıraktı. Kazananiar. bundan bnyle bu otobüse binenlerdir Ecevitin bükümet otobüsü kalkıyor. mektedir. Mevsim dışmda ise sadece birkaç oiay tesbit edilebilmektedir. Kentlerde ise çiçek tozlarının, çok az miktarda da olsa, yetiştirüen çiçek ve çımenlerden kaynaklandığı iddia edilmektedir. Bazı uzmanlar ise allerjiye sadece çiçek lerin değil, tozlann, kedi ve köpek külanrmı ya da mikro mantarlann yol açtığını ileri sür mektedir. Evde yetiştirüen kendi köpek gibi hayvanlar insanlarla aynı yatakta yatmakta, aynı yerde yaşamaktadır. Oysa kırsal alanlarda evcil haj^anların evlerden uzak tutulmasma dikkat ediimektedir. Uzmanlar çevremizi kirleten kimyevî maddelerin de mukozayı tahriş ederek allerjiye yatkm bir ortam hazırladığını iddia etmektedir. Asrım hastalığı allerjik kökenli olmamakla birlikte bazı uzmanlar "b 3,8 oranmdaki astım olayının henüz saptanamamış olan bazı tnaddelere >irşı allerjiden ileri gelebiieceği ihtimali üzerinde durmaktadır. Bundan başka Avustralyalı yerliler, Gilney Afrikalı zenciler ve eskimolar arasında kentsel yaşama biçimine geçmeden önce allerji olayı görülmemiştir. Allerji uzmanları \iicudun bazı maddelere karşı gösterdiği allerjinin mekanizmasını az ÇOK çözmüştür. Allerjik madde vücuda girince, organizma antikorîar üretmektedir. Bu antikorlar bazı hücrelere yapışmakta. Ve böylelikle bu tozlara karşı devamlı olarak bir duyarlık doğmaktadır. Bu tozlar tekrar \ücuda girince. antikorlarla çevrili hücreler binlerce tanecik çıkararak mukozayı tahriş etmektedir. Uzmanlar, çiçek tozuna karşı organizma nın giriştiği mücadele sonucu meydana çıkan bu durumda organizmantn yanldığmı ileri sürmektedir. Bu uzmanlara göre, çiçek tozlan gerçek bir düşman değildir. Sahte bir düşmana karşı mücadele etmek için üretilen kimyevi madceler ise mukozayı tahriş etmekte ve spazmalara yol açmaktadır. Allerjiye karşı çeşitli ilâçlar vardır. Antihistaminil: ilâçlar uyku verdiği ve kortizonlu ilâçlar da zararlı sonuçlar doğurduğu için tavsıye edilmemektedir. Eunına enîiye gibi çekilen ve pudra biçiminde olan bir ilâç ise çok iyi sonuçlar vermektedir. Gromoglycate adı verilen bu ilâç çok pahalı oldugu gibi tedavisı de uzu n sürmektedir. Ancak °.a 10 oranında başarı sağlamaktadır. (Dıj Kaberler Servisi) İKTIDAÜ YOLU «Bir komünist partinin Sovyetler Birliği'nd'Sn aynlarak bağımsız bir tutum izlemesi. onun Amenkan emperyalizmine yakınlaştığı anlamına gelir» görüşünü savunan Sovyet dogmatiklerinin yanıldıkları görüşünü savunan Carillo, «sanayileşmiş Batı Avrupa ülkelerinde bir komünist partinin iktidara gelmesi, ancak Sovyetler'don bağımsız bir tutum izlemesiyle mümkün olabilir» deaıektedir. Modern kapıtalist devlette iktfdann devrim yoluyla eide edilemeyeceğini belirten Carillo, izlenıelsrı goreken stratejimn devletin ideolo.ük kurumlanm değiştirmek ve bu kurumlan tekelci kapitalist devletta iktidara karşı kv.llanmak oiduğunu ifade etmektedir. İngiltere, Kuzey Denizinden yılhk petrol tüketiminin yarısını karşılıyor LONDRA ingiltere'nin Kuzey Denizindeki petrol jataklanndakı üretım, ülkenin yılhk petrol gereksmmelerinin yarısını karşılayabıiecek düzeye ulaşmıştır. Kuzey Denizindek] 'ı petrol kuyusundaki üretim, mayıs ayında "a İH oranında artarak, günde 836.417 varil düzeyıne ulaşmıştır. Bu üretim temposu korunabilirse, Ingıltere'nin yıllık petrol gereksinmelerinin yarısı bu kuyulardan karşılanabilecektir. Kuzey Denizindeki petrol kuyularından sağlanan petrol. Irgiltere'nin aylık ithalâtında 200 milyon steılınlık bır tasarrufun gerçekleşmesini sağlaniiştır. (a.a.) •YARARU BİR DÎYİM» Carillo kitabında Avrupa komünizmi kavranunın da tanımiamasını yapnıakta, bu kavramın kendilerı tarafından geliştirilmediğini, bilimsel değerinin tartışılabileceğirii, ancak kamuoyunc'a belirn bır komünist eğilimi di*erinden ayırdığı için yararlı bır d?yım oiduğunu belırtrr.ektedir. (Dış Haberler Servisi)