16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
flJMHURİYET 9 NİÎAN 1977 YIDİ S ANAT EDEBIYAT GİZLİ SANSÜR BİR EDEBİYAT TARİHİ ÇALIŞMASINA NEDEN OLDU Kemal ÖZER Devlet yerli sinemaya gereken olanagı vermiyor T Urk sineması uzun zamandan bu vana sorunlar içinde bulunuyor. Vs bu sorunlar yıllardır çözülemedl Bu sorunlardan başta gelenlerden birisi Devlet Sinema ılıskıleri Dev let sinema ile bugune dek sadece ıkı konuda ılgilendi Sansür ve rüsum da içinde olmak u/<re vergiler Her ıkı ilgının de Mnemamızın lphına işlemediğini bılıyoruz öte yandan sınemamızda ulusal ve kalıtelı yapımların korunması konusunda herhangı bir tedbır alınmıyor Bildığınız gibı bu konuda bır çok ülkede «Avanoa sur ıecette». «Kre di», «Rüsum indırimi», «Mecburi Programasyon», «GUmrük kolaylıklan» gibı kolaylıklar sağlanıyor Bunlar bizim ülkemizde yok. Ayrıca Devlet TV sı sinemayı olumsuz jönde etkllerken yerli filimlere gereken olanagı vermiyor Ycrll film endüstrisi teknık olanaklar, labo ratuar, stüdyo vs bakımından zayıf Bır olçüde buna bağlı olarak ihracatımız da gelişmiyor Sınemamızın tanıtılması yönünde gereken gayret gösterilmıyor, bu işi yapacak sinema kültur kurumları desteklenmıyor. Sinema eğltiml düne kadar hiç yapılmıyordu Smemada çalışanlann örgUtlenmesi d« oldukça yenı ve bir çok kuruluşa bölünmüş durumda Sınemamızda sanatçı gerek sansür, gerekse piyasadan gelen baskılar nedeniyle diledlğini diledığl blçlmde söyleyemiyor Bu yüzden sınemamı zm bır bölümünU her türlü sanat kaygusundan uzak ıllmler oluşturuyor Dağıtım sorunu bUdiğimlz kadarıyla henüz çözümlenememiştır Ayrıca tefecller işletmecılerle birlikte sınemamıza bir olçüde hakımdırler Bır de festıvaller sorunu var. Turizm Bakanhgı genlş Imkânlarla hazırladıgi Istanbul Festıvalini profesyonel örgütlere değıl smemayla Ugisi tartışılabillr bir yapımcıya verdı Buna karsılık bu yıl da Antalya ve başka yerlerde film festivalleri yapılacak. TUrk sinemasınııı ulusal ve uluslararası festivallerda temslli konusu da ayrı oır sorun olarak karsımıza çıkıyor .. ERTEM EĞİLMEZ: Sayılan tum bu sorunlar Ülkemizde «DevletSlnema» ilişkileri konusuna dayanıyor Şayet toplan tıya katılan diger arkadaslanm da aynı düşüncede iseler ben sorunu Devlet Sinema ilişkileri açısmdan ele almak lstiyorum Sansurun sinemaya baskısı olduğu bir Ulkede sinemadan söz edebilmek olanagı yoktur Ben bu sansürü salt Sansür Kurulu anlamında almıyorum örneğin bir Antalya Festivalınde film sansuru so/, konusu olmuyor da devletir. başka sansüı olanaklan, başka ınudahalelerı oluyor Yalnız gerçekçt olmak zorundayız. Gersk kapıtalıst toplumlarda c» reKse toplumcu toplııml°r ya da aol blok dedlğimız bloklarda ben devletın sinemaya kesin mudahale sınl RÖrüyorum Sinema kapitalist toplumlarda kapıtalın etkısı altında sol toplumlarda ise belll bir ıdeolojinin etkısi altında kalıyor Sol toplumlarda sansür kurumu var mı yok mu bılmıyorum Ama bır sansür baskısı var Tum sinema olanakları devletln elınde olduğu ıçın gerçek sınemacıya bu olanaklar devletın ıstedığı bıçımde kullandırılıjor. En tıpik orneğı dunyanın en büyük smemalarından bırı olan Rus smeması Rııs sıneması devletin müdahalesi sonunda gıttikçe yozlaşıyor Ben ıki yıldır surdürdüğüm temaslanm sonucunda bır film satın almak zorunda kaldım Bır Japon yo netmenin Coproduction yaptığı Dersu Uzala adlı bır fılmi Tuı kıye'ye satmaya kalktüar Ruslar a «TUrkıye'de kültur propagandasını yaparak ogüneceği hiç ml film yok» dıye sordum «Başka film de veremiınz» dedıler 20, 10 tane de ornek goster diler Bızim en kötü flhmlerımizden daha kotuvdü Yanı gerek kapitalist ülkelordc, gerekse sol blok ulkelerde devlet smemaya mutlaka bır ambargo koyu\or Ben bunu şoylp yorummyorum .sinema bır tıraret bır sanayı ürünü olma"5indan da öte bır kıtle haberleşme aracı Hangı tıp yonetım al tında olursa olsun bütun devlet ler Televizyondan da önce onemlı ve yaygın bır kıtle haberleşme ara cı olarak kabul ettıkleri sinemayı ellcrıne geçır nıeyı başlıca Korevlerı saymışlar Bu yuzden sıne ma bir kitle haberleşme araoı olma nıtehgını sur dürdügü müddetçe devletlerın sinema üzermdeki bu ambargoyu kaldırabllmelprı çok guç Bu sanatçıyla devlet yonetımi arasında belirli bir mücadele olarak devam edecektlr Bizim toplumumuz kapitalist bloğun gölgesi altında gıden, onların taklıdinı yapmakta olan bır toplum Ülkemizde devlet ve sinema adamı ılişkı lcn büyük bır karmaşa içinde Bu yüzden başa geçcn iktidardaki klsilerln mUsamahasma göre ya bu tarafa ya o tarafa sinema çekıştirılıp duruyor Bır ara yanılgılara da düştük Bır sın^ma kanunu olsa bu iş duzelirmiş gıbi geldi Ancak sinema kanunu dediğımiz de kâğıt uzerınde bir yasadır. Bu yasayı tatbik edecek olan kışilerin eğllımine tabı olduğu sürece sinema ıle devlet ilişkileri hiç bır zaman cn mükemmele gelmeyeosktır Bereket toplum bizim devlet adamlarımızdan, lnsanları Sansür nedeniyle sinema halktan geriye 'Bir sinema kanunu olmadan sorun çözülemez 'Genç okullu smemacılara iş ortamı yaratılmalı, K lşlsel konumda bakarsak, sanat olayı sanatçının etkuüiğıyle başlayıp bitmez. banatçı yapıtını üretir, ama sanat olayı okurla bütünlenen bir süreçtir. Üçü arasında birbirinl bütünleyen, geliştlren, yeniden üreten bir llişkl söz konusudur. öte yandan kişller, toplumsal bır varlık olduğuna gore, sanat olayı ikinci kez bir süreç olarak karşımıza çıkar. Sanatçının oluştuğu toplum ve o toplumun oluşturduğu sanat etıunlıklerl do bir süreç içinde devlnmektedir çünkü. Sanat olayını kavrarken, bu boyutu da işin içlne katmak, ılışki kuracağımız sanatçıyı ya da yapıtı bu devinim İçinde de belirlemek zorundayız. Işte böyle bir zorunlukla doğuyor sanat tarihı, edebiyat tarihi çahşmaları. Ne yazık ki edebıyatımız, bu tür çaüşmalar ba kımından epey yoksul. özellıkle de bu tur çalışmalarda bulunması gereken nitelikler bakımından. Sozgelımi bir edebiyat tarihçisi, hem yapıtların estetlk ve içerık özellıklerinl saptayacak nitelıkte olmaU, hem de toplumsal, siyasal, ekonomik ortamla bu yapıtların ortaya çıkışı arasmdaki işleyişı gorüp gosterecck yetkinlığe ulaş.malı Bellı bır dünya görüşünden yola çıktığı halde, kışıHklerl olsun, yapıtları olsun yerli yerıne oturtmada ne hoşgörüye, ne de kıyıcılığa sürüklenmemeli. Yakın günlerde, saydığımız nıtelıkleri taşıyan böyle bir çahşmanın ilk cildi yayınlandr «Çagdas Türk Edeblyatı / Meşrutlyet Doneml». Sosyalist gerçekçi şiirleri, oykülerı, «Şalrler ve Yazarlar Sdzlüğü», «Namık Kemal» gibi araştırma ve inceleme Urünle riyle tanıdığımız Şlıkran Kurdakul, yıllarca süren genlş kapsamlı ve titiz bir edebiyat tarihi çalışmasıyla çıktı okur karşısına İkinci cildiyle birlikta çağdas edebıyatımı zın 19001975 yıllan arasmdaki kişi ve ü rünlerlni değerlendirmeye yönelik bu tur bir çalısmaya kendısini iten başlıca etkenı sorduğumuzda şu karşüığı verdı Kurdakul «Daha önce birkaç kez söyledim. Cumhuriyet dönemımızde de siyasal jktıdarlar, edebiyatımızda, kendilerine bağımU. dğeler le gmll sansür dıyebıleceğımız bır uygulama yı, doğrusu, basarıyla sUrdUrmüşlerdir. ör neğm tek parti donemınde, çağdaş islâmcı görünüşüyle siyasal ıktıdara kaışı olan Meh met Akif bütünüyle değerlendirılmemış, marksçı gorünuşüyle Nâzım Hıkmet, Saba hattın Ali gözden uzak tutulmuşlardır. Bu glzli sanstır, kendi berumsedıkleri sanatçı ların dayandıkları felsefi yapının çözümtlne gidilmesinden de pek hoşlanmamıştır. Öto yandan, Meşrutiyet döneminde ılk kez orta ya çlkan akımlar ve bu akımlara baglı du şün adamlan da bu gizll sansürUn lıışmına uğramıştır. Örneğin ulusçu Ziya Cokalp'in toplumbilim alanındaki girişimlerl soz ko nusu edilırken, aynı alanda Mustata Suphi gıbi, Baha Tevfık gibı düşün adamlarınm katkılanna, baıt Hallm Paşa gibi, Mustafa Şekıp Tunç gibi islâmcı va Bergsoncu yazar ların gbrüşlerine yer verllmemiştir. Benı temelde boyle bır çalısmaya zorunlu bırakan asıl etken budur.» Bu etken, Kurdakul'un tüm çalışmasına da< yön vermiş. Yüzyılımızın başından günUmüze dek, edebiyatımızda «soz konusu akımları olusturan duşun ve sanat adanılanna aynı ol(üde yaklasarak asıl klşlllklennln ortaya çıkmasına» çalışmış. Yapıtını ote kl edebiyat tarihlerinden ayıran başlıca ozel lığı de «bu doneıne damgaütnnı basan sanat çıların kendlleriyle ve ürunleriyle genis blçüde uğraşmak» olarak belirtiyor. «Sunus yazısuun bir yerinde, «dzellikle akımlaruı ve klşllerln sunuluşunda siyasal lktidarların güdümlü tarlh politikalarına bakarak hlzaya gelmemeye özen gostcrdik» dlyorsunuz Ele aldığırm donran \e kisıleri irdelerken hangl kaynaklara dayanduuz?» «Genış bir taramaya dayandığımı söyleyebilirim. Ozellikle yazarlann yapıtlarıyla birlıkte bu yapıtları oluşluran yazılaım ılk çıktıklan dergıleri taramaktan kaçınmadım Böylece donemleri içindekt durumlarının daha geniş ölçüde saptanması olanağı ortaya çıktı» «İkinci cilt hakkında bllei verir mlslniı?» «îkincl cildin kapsamı 19231975 yıllarıdır. Bu ciltta de, toplumsal olayların çbzumlenmesine özen göstenlecek, bzellikle değişık doğrultularda gelişen edebiyat hareketlerl ve akımları uzerindo durulacak tır. Nıcel olarak buyük bır artış söz konusu olmasına karşın, şiir, hıkâyeroman, deneme türlerinde belirmiş sanatçılann kişi' liklerl Uzerınde aynı dlçüde durulacaktır îstorsenız bır ornek vereyim Şilr bölümün de Nâzım Hikmet ve Ahmet Hamdi'den son ra 70'i aşkın şairin kişiliği Uzerinde durulmuştur. Düşün bolümünde de, edebiyatla yakın ılişkilerl olan kişilıklerin dünya goruşlerimn belırmesine yol açan kesımler olacaktır » «Ne zaman yayınlanıyor?» «Bu yıl sonunda mumkün gorüyorum » «tkl ciltlik toplam çagdas eclebıvatımı tm 75 yılını kucakladıfına göre, bu dönem gozbnündc tutularak, edcblyatunızın karakterl ve gellşlml konulannda bir genellemo yapsanız, neler dersiniz?» «Söz konusu dönemi, toülumbılimciler, genel özellikleri yönünden değerlendirerek burjuvalaşma sürecı olarak kabul etmişlerdlr. Ilk aşaması sayılan Meşruüyet Dönemi' nde edebiyatta egemen gelışme hiç kuşku suz «Milll Edebiyat» akımıdır. Askersıvıl ara tabaka öncülüğünde başanlan Kurtuluş Savaşı'ndan sonra bu edebiyat akımı, ıktıdarı elo geçıron güçler gibı, halkçı nitellğlnl yltirmiştlr. Bu gerçeğin bir tammı da, bir önceki dönemdeki ilerici nitelıgını vıtır mesi demektir 1023'ten sonra iso ışçi sınıfının dünya görüştlne yandaş bir edebiyat ha reketl söz konusudur. 1923 ıle 30 arasmda Nâzım Hikmet'ın öncülük ettiğı bu akım, özeMkle 1940'tan sonra, siyasal iktidarların baskı ja da satm alma yöntemlerine karsra güci IÜ yitırmemiştir. Bunun karşısında, baskıya ya da satın almalara kapılarak dünya göruşlerinl değiştiren sanatçılarm da <burada Peyami Safa, Selâhattin Batu adlan akla gelebilir) katılmasıyla ldealızm dogrultusunda bir edebiyat da olusturulmaya çalısılmıstır » mızdan sosyal meselelenn gelişmesinden çok daha çabuk ilerlıyor Bu n«"denle kotu ıstıkamete dogru kullamlsa da bir sinema kanunu olmadan mesele çözülemez ATIF YILMAZ : Ertem beyin söyledıği gibi sansür en rtnemli sorun olarak karşımızda duruyor Bence sinema kanunu meselesini hükümetlerın elinden çık&rıp bır devlet kurumu haline getırebillrsek yanl TRT gıbi ozel bır kurulus, bır sınoma kurumu yapabilirsıek bir anlamda hukuka ve kanunlara dayandığı içın kendisını kurtarabıhr Nıtekim Ksrataş TeleMzyonundan sürekll aikftvpt pdılmpsıne rağmen zaman zaman bayaftı gıizel dokümanterlpr fzlpjpbılıyoruz, bır takım seyler oluyor, haklar talep edıhyor. Bu haklar yüz de yüz olmasa da yerıne gptııiiiyor Bunun Için her şeye rağmen hUkümete baplı bır müe^seseden daha ıyı yüruyor Gene Ertem Beyın dedıği gibi sansür nedeniyle sinema halktan Rerıye düştü aslında Ya ni bellı bır talebı bız karşılayamaz olduk Bize bu talebi karşılatmıyorlar Sansürü önce polis ve memur sansürü olmaktan çıkartmak gerekiyor Bunun yerıne daha yetkıli sınemacıların katılacağı, düşünce lnsanlarınm katılacağı bır değerlendirme ku rulu olmalı Ancak bu bir sanat jürısi glbl olmamalı. Daha çok bellı bır takım unsurlar belırlenmeli. Yani aşağı yukarı iyi film npdır ne değıldır bunu değerlendırmeli Slnemanın ılerı gıtmesı için örneğin kalıtelı fılmlere vergi mdesl yapmalı pırim odemeli ve buna benzer bir takım şeyler gptırmelı Ayrıca ülkemizde senaryo sansürU dive tanımlanan anlamsız bır şey var Spnaryo bır fılmı an latamaz vi^'ilı bır metlndır. Herkes kendı yorumunu getirebılir. Bu sorunların ekonomik, teknolojik açıları var Ekonomik açısı bizim ıçin daha çok da gıtım sorunu olarak ortaya çıkıyor Ç'ünkU bugün vapımcımızın elıne kırk milyonluk bır ulkenın ola ğan sinema gelirı intikal etmiyor Son yıllarda en fazla iş yapan fılmler Ertem Bevin filmlerı Ancak butun bu fılmlerm brüt gelirı 1 52 mılyo nun ardsında Bu çok kuçuk bır rakam Dığer Batı iılkele rınde olduğu gibı bır film bankasının da kurul ması gerektiğine inanıyorum DUsunceme göre flnansman, dağıtım, kredi gıbi sorunları da bu banka organize edPbilır Kanımca gerçekleştirilecec bir sinema kurumunun bu banka meselesini de ele alması gerekmektedir. TUm bunların yanuıta ülkemizde hlçbir zaman uygulanmayan kısa film K O runu da önemli bir sorun olarak karşımızda duruyor TUrk slnemasına yeni bir renk, yenı bir açı gelebilmesi için genç slnemacılara lhtıyaç var. Çok büyük yatırımlarla gerçeklestlrllen bizim sinema endüstrimiz içtne bu genç sinemacılar kolay kolay glremiyor Kısa fılmlerle kazamlacak bu genç sinemacıları sinema dünyasının içlne sokabilecek ortam hazırlanmalı Ayrıca TUrk sınemasının teknolojik açıdan bir çok sorunu var Günümüzde devletin elınde bence çok büyük olanaklar var. ancak bu olanaklar belli bır dağınıklık içinde olduğundan kullanılam»z durumda VEC3)t SAYAR: Devletin sinema alanına müdahal«si sorununu tartısırsak meseleye once şu noktadan bakmak gerekiyor Devlet hangi sinemayı destekliyecektır? Bildigimiz gibı bugüne dek tum kapitalist Ulkel*rde olduğu glbl Ülkemizde de slnema sermaye ık tıdarlarının guçlenmesıne yarayacak bırer araı, ola rak kullanılmıştır Sınemalarm guçlendırılmpsi adma çıkarılacak yasalarda kapıtal bırikimlerinin sağlanmas: temel olçüt »lınmıştır Şımdı bizim uğrunda çaiışacagım.z, güçlenmesinı ısteyeceğımiz sinema sermaye ıktidarlarmdan jana bır sınfma mıdır? Yoksa enıekçı halktan \ana. genış kıtlaler den ve en başta sınprna eınekçılerınden yana bır sinema mıdırn Bu nedenle bu temel seçimi yaptıktan sonra devletm sırema alanındaki müdahalesı ne olmalıdır sorununu tart'şabılıriz Bırçok noktalarda aı l<adaşlarımın goruşlenne katılıyorum, ama örneğin sos\alıst Ulkelerde devletin sinema alanına müdsrmlesml çok farklı değ>rl«ndı rıyorum Gerek .Sovyctler Bırliği'nde. gerekse dığer sosyalist ülkeleıde sınpmıların gelişımınm devlet desteğl sayesınde ulaştıkları boyutların çok ustun olduğunu bılıyorum. ERTEM EĞtLMEZ: Benim söz konusu ettiğim filmlpr Amerikan etkısi altında kalan kovboy filmlerı. yoksa emekçl halktan yana, haık sanatı adına yapılmış fllmlerl soylemek lstemedım Eskiden dunyanın en guzel yapıtlannı veren Rus sineması şımdi sinema sanatı adına guzel ögeler tasıyan filmlerini yoketmlş. VECDt SAYAR: Bırçok noktada arkodaşlarıma katılıyorum. örneğin Atıf Beyln belirttiğl gıbi, bır sinema yasasının ve oieık bıt sinema kururnunun gerçekleştırılmesı zorunluluğuna inanıyorum Ancak bu sinema kurumlarının ışleyışınde dp demin sbyledlğim olçü temel alınmalıdır Sınpmanm temelı, en ağır basan yönü ekonomik yonüdür Fakat ekonomik düzenlemelerin yanısıra külturel alandakı düzenlemeler, devletin meslekî alandakı katkıları, sinema sanatına olnn katkıları dUşünulmelıdır Bun ları sağlayacak önlemler getirllmelidlr Bu kurumun gerçeklcştııebıleceği seyler arasmda kalitell fılmlerin değerlendırilm^si, rüsum indirımı, festı valler, odüllur, yarışmalar duzenlenmesl, amortisman kolaylıklan saglanması, gümrük kolaylıklan, teknık olanakların saglanması, kültürel alanda bütun sınema kurumlarınm desteklenmesl, genç yönetmenlerın yetışmesı adına kısa film yapımmm desteklrsnmesl, sinema kültür kurumlarının geliştırılmesı, sinema y<îyınlannın gelıştııılmesı gibı çesitli maddeler yer alabılır. öte yandan son yıllarda bir çok yerde açUan sinema okullarından çıkacak genç smemacılara da belli bir ış oıtarm yaratılması gerekmektedir. ATIF YILMAZ: Evet bu okullardan çıkacak sinemacılara bir is ıınkanı yaratılmış olması gprekır îş imkânı olmadan bu okullardan çıkacak yüzlprce slnemarı ılerde ayrı bır sorun olarak karsımıza çıkacaktıı Orneğın şımdı CHP nın KoyKent projelerı var Her KoyKent projesı içinde •ser alacak bır Mııpraıv merkezı genç smemacılar ıçın v°k önemli bir olanak sağlayacaktır. VECDt S\YAR: Slnemanın salt bır ekonomık Urun, bir meta olarak değerlendırılmesinden öte bir kültürel ürun olarak Ü7<srınde durulması gerektığlnl tekrar tekrar sovluyorum. Sinemanın kurtarılması, sinpma nın Relıştırilmesı açısından getirilecek salt ekonomik bır takım önlemler farla bır yarar sağlamıyacaktır. ERTEM EGİLMEZ: Zaten slnemanın tarıfmi yapınca ortaya çıkı vor mesple Sinema ne bır sanat eseri ne hır kUHUr aratı ne bıı ekonomi metaı ne bır sanavi »ırünu. ne tıcarl meta ne de bir kitle haberleşme aracıdır. Sinema bunların AIIF YILMAZ Bır noktayı eklemek istlyorum Demin sörünü ettiğimiz sinema kurumunun vönetlminde getırilp cek kuralar da son derece önemli Bu kurallaı iılm bu gelişmevı şimdıden önleyebllecek nitelikto de olabilir örnpğin şu anda meclislerde olduğunu bıldlğimız AP'nın hazırladığı bır slnema yasası vaı Bu yasada ilk bakısta gayet ıyi ışleyecek gıbi go 7üfcjn bir takım hükümler var. örneğin, bir M ııenM kurumu kuıuluyoı, bu sinema kurumunun vönetıml aynen TRT'de olduğu gibi bır takım kn ruluşlann temsılcilerinden olusuyor, ama bu temsilcıler politik güçler tarafından atanıyorlar. Bu da dogrudan doğruya sermayenin ıktidanna bağ Isnmaktır. Bu kurum ancak demokratık kurumlara demokratik kuruluşların temsilcılerine baglanabı lecek bır ydnetını mekanızmasıyla kurulabilin>s olur. VECDt SAYAR : Anlatım özgürlüğüne sınır getıreppk her türlu san^ur maddesıne karşıyız Ta ki, gençlerın, ço cukların gelişmelerini engelleyeoek, kısıtlayacak zararlılıkta olmasın HAKAN BALAMİR : Devlet sinema ıliskıleri konusunda devlet sinemaya şimdlye kadar hiç bir şpkilde yardımrı olmamış, elini uzatmamış, sahip (.ıkmamıştır Fa kat son yıllarda gerçekçi sinema akımmın kendı sinemamıza etkin olması baştakilerı ürkütmüs, korkutmuş, toplum yaşamınuı perdeye yansmıası onlaıa çağdışı kalmış denetleme kurumu kurmnya ıtmıştır. Sansür dodığımız bu denetleme müessesesı yapımcı arkadaşlanmızm ışlnl zorlaştırırken dolaylı olarak oyuncu arkadaşımızı da etkllemiştır Sanıürün katı kuralları nedenıjlp toplumcu filmlerin yapılması her gün biraz daha kısıtlanmakta seyirci ise suçlu olarak karşısına oyuncuyu »lmaktadır Burada kendı iç pazanmıza da hakım olamayışımız bir gerçektır Gene devlet sinema ilişkileri içinde oyuncu arkadaşlanmızm çok onenı lı bır sorunu vardır M ) vıllık bır Türk sıneması içinde halen çalışmakta olan ve «nnemaya 30, 40 yilını vermiş arkadaşlanmız vardır Bu arkadaş larımızın halen bır sosyal guvencesi yoktur Bu mpsele yıllaıdır sürüncemede kalmıştır Sinema Kanununun çıkması gerpkliliği uzerınde diğer arkadaşlarla hemfiklrlm. Öte yandan artan malıyet fıvatlaıı karsısında dışa açılma zorunlu bir halo Kelmıştır Bu hem yapımcı arkadaşlanmız ıçin hem de oyuncu arkadaşlarımız içın dış pazaı larda iş imkânı sağlama açısındaıı olumlu bir gırişını olacaktır KRTEM EĞtLMEZ : Bır de vergl ladesı konusu var Turkıye'de bir takım ürünlere örneğln kereste ıhracına yüzde 40 veıgı iadesı uygulanıyor Smemada vergı ıadesl VU7de 5'den ıbaret Aslında maddi olarak film ihracatında Türkıye'den çıkan hiçbır sey yok Ha va .atıyoruz dışanya, yÜ7de 90 vergi iadesı uygulnnması lâzım Türk sıneması içın dışarıda o kadar büyük dovız rezervlerl var kı, sadece çok pprı Kalmış ulkeler sınemalarıyla temas kuıabıl sek bıle Türkıye ye bellı bır raksunda dövız gı rebılır. OTUBUMA KATILANLAR DEVLET SİNEMA İLİŞKİSİNÎ TARTIŞTILAR,. TÎYATRO SANATI DENEYE AÇIK OLMALIDIR özdemir NUTKU değlşlk anlatım yolları bulmaksa, bir amellyat kadar zor ve önemli olan tiyatro deneyi eğitılmemış ve bılgısız kişilerle nasıl yapılacaktır? Tiyatronun yaşamı ıle ilgıli bır konuda, onu yaşatacak bılgıye ;e leknığe sahıp olmayarılar bunu nasıl gerçekleş tıreceklerdır'' Ydlnızc? tiyatro kuralla'inı, taııhını bılmek, çevresine karşı duyarlı ve bilinçli olmak yeterli mıdır? O zaman hastalıklaıı ve «lıbbı mu dah<ıle» kuıallarını kıuıptan öğrenen, ama elıne hiç neşter almamış bır doktor adayı da herhangı bu amelıyata Riıeı, yaşamaktan başka hıçbır ıste ğı olmayan bır hastayı oldürebilirdi Tiyatro dpneyı konusu da, yukardaki bu ornekten hiç de değişık değildir Burada da bir yaşam söz konusudur. Bilgıyi ele alırken, bilımsel çalışma ıle günlük yaşamdan çıkartılan sonuçlarm kapsamından söz etmlştık Bılgmın bu ikılı devınımı içinde yontem ve gerçeklık duygusunun saglandığını belırt mıştık. Bazı durumlarda, pğıtılmış bır oyuncunun da yalnızca mekanık bir teknik anlayışı içinde, yon tpmsızlikten acı çektıgmı ve gerçeklik duygusun dan yoksun olduğunu izliyoruz. Bu da bılgl yetor sızlığtndpn ortaya çıkmaktadır (Bugün, Ankara Devlet Konservatuvarı'nın ekslk ve kohnemış oyunculuk eğıtımı ne yazık ki belırtüğımız mekanık nnlavışa en ıyi örnektir). Boyle mekanık oyuncu ıle denev yapma umudunu taşımak safdıllik olur. Ülkemiz üstün nitelıkte ham madde ile doludur Bu ham maddo çağda> bır eğılımle en lyl blçlmde işlenebillr Bu ham madde kendtnln eğıtllmesı gerektiği doğrusunu kabul etmış bılgısiz olduğunun bilinclnde, oğrenmeyo hanrdır Asıl solun ham maddeyı ışleyecek olanların durumudur. Bunların bir bölümü, henüz kendilennin işlenmeje gereksinmeleri olan kişilerdır. Yarı bılgisızlık, tam bilgisizlikten daha tehlıkeli olduğuna gore, oyunculuk eğltımmın başıboşluktan kurtaııl'nası önemlidir. Ne varkı bu yarı bılgısızlpr başkaları na ağız açtırmayacak kadar da tam bılgıli rolünü sllrdürmektedırler Buıada verımlı bır üretime geçmek şoyle dursun. yalnızca yarı bilginın tüketı mi söz konusudur Böylece, oyuncu, seyirci karşısına çıktığında daha onceden kalıplanmış, yaratıcılığı yok edılmış, kısacası tüketılmış durumdadır Bugün belli bir noktada takılıp kalan tiyatro muzu, gellşmenın surecı içinde, tutarlı ve güçlü bır degışıme gotürebılmek K,ın çeşıtlı dene\lere Rirıne zorunluluğu vardır Daha fazla zaman yitirmeden deneylere geçebılmek \e tıyatromuza, denevlere açık bır csneklık sağlayabılmek de ancak tam bılgıli, bu ışın onemını kavramış, sorumluluk duygusu olan eğıtıcılere bağlıdıı Gerçek anlamda oyuncu jetıştırmeden başarılı deneylere gitme olasılığı yoktur Dogru dürust ftğıtım görmemiş oyuncular ya da hevPblı acemılcrle tiyatro deneyine gıtmek, dışa karşı, sonuçsuz kalacak bir gosterışten başka bır şey olamar Bu, bayramdan bayrama kıhğını kuşanıp boru trampet çalan izcılerın bır günlük heyecanına benzer. Deneyi olmayan sanat, gellşmeyen sanattır. Gelışmeyen sanat ise yaratış olanaklarını elden ka çıran, toplumsal, ekonomik ve siyasal değışimlere ayak uydurmayan, glderek kalıplaşan ve ttcaret duzeninin somut koşullanna uymak zorunda bırakılan bır meta dır Sanatın ınsanlar içın çok önpm lı olan ışlevinı yıtirmesı, değişen ve iierıye giden yaşamla uyum kurabılmesı, sürekll devımmı sağ layan deneylerle gerçekleşebıllr Deney, sanatın yürek atışlannı denetleyen ve duzenleyen, onu ya şamm gelışme hızı içinde tutan bır ışlemdır Herhangı bir sanat alanında deney yapabılmek için ılç şeyp pprpksinme vaıdır BÎLGI t YA RATICIUK + GEREÇ. Bilgl, bır yandan bilımsel çalışmanın, öbür yandan günlük yaşaından çıkartılan sonuçlarm bi rıkımıdır. Bılimsel çalışma yöntemi, günlük yaşamdan çıkartılan sonuçlar gerçeklığı sağlar Boy lece, bilgı, deneyi yapanın çabasına, çalışmasına ve araştırma gücüne dayanır Yaratıcılık, ham yetenek değlldir. Yeteneğin işlenerek bellı bir estetik olguya kaynaştırılması varatıcılığı getıııı Do(;al olarak, yaritıcılık bılgı nın yardımını gerektirir. Bılgıden kopuk, soyut bir yaratıcılık sanatın varoluşu kurallarına ters düşer. Çünkü yöntemi ve gerçeklıği olmayan bir üre tım sanat değlldir Gereç, her sanat alanının kendıne ozgü kural larına göre değışır. Bır yazarın deney gereci kalem ve kâğıttır Ressamınkı lırça ve boyadır. Müzık alanında deney yapabılmek ıçin çalgıcıya gerekslnme vardır Tıyatronun laboratuvar çalışma sında, deneyin en önemli gereci oyuncudur. Tlyatronun deney ıçın temel gereci oyuncuysa, sağlıklı ve sonuç veren bir deney İçin eğitilmiş, tekniği ve yaratıcılığı olan oyuncu soz konusu dur Bu zorunlu ozellikler ise ancak bılgi bırıkımt ve sürekll çalışma Ile sağlanabilen şeylerdır. Gereç, yanl tiyatroda oyuncu, deneyin zorunlu gereksinmeleri olan bilgi ve yaratıcılıktan soyutlanamayacağına göre, tiyatro deneyi İçin hevesll aceml klşılerl gereç olarak kabul etme olanagı yok tur. Piyano çalmasmı bilmeyen bırinden, pıyanoda Mozart'm bir sonatını çalmasını nasıl isteyemezsek, oyunculuk egitiml görmemiş binnden de bir ttyatro olgusu Uzerinde deneye glrmesinl bekleyemeyiz' Bugün Ülkemizde buyük bir lyl nlyetle laboratuvar çahşmaları yürütmek isteyenler var Ancak bu kişiler laboratuvar çalışmalannı daha çok oyunculuk eğitımt görmemiş, ham yeteneğl olan kiştlerle sürdUrmek çabasındadırlar. Eğer amaç, ttyatıoyu yeni boyullara götürmek, yenılemek ve BARUK SARISI (x) Poyraza ortük bir vamacında Glderoıı'un (xx) l.ormüş geçlrmiş bir barukçalifti kar altında Kara>elde dal dal Urpşlr durur (.ağların derinllpinde koklerl Uuşunıir gcçını^inı Yalnız deglldlr Kalyon kalyon ın^arlıklar geçer onunden Renk renk br^raklar vansır sulara Kıırsan genıllprl \encülkli kadırgalar Baharat yüklu CPHPUT harkaları Tum çağlar dıımaıı riııman beUcflndedlr. Slmdi bir tfmıııu/ cuncildlr Tcmmuz günpşinde alev alev bir san Bir san kl Kanarya adalarından kaçırılma Serçelerle dal nçlarınrta nrıldasan Boylesine bir sandır dzlcmlnl Gideroa kıyılannda rokaul htr harukçsiını Güntt geldl m! mutlu blr harukçlteğldir Glrer »arüann en ate$lls! vurpfcine Ord» «anların en yigltiyie blrleşlr Bağnaz martıların çığlıkları arasmda Su durmadan dpğişon r\Trnde ölümsüz bir yaratı bırakmak degll ml amacımu Söz grUmJ kalıcı blr vjpıt B«ruk saruı mı ya>atmak Istodıjlmiz Tn azdan Gtderos'lu kadııun beğenlslyle Rıı sarıyı dal dal çlçrk çlçek Blr Sanyazma'da surdürcbtlmcliyiz (xzx) (X1) Baruk Cıdelmın dılmde. Katırtımağı Kışın barukçahsı, yazın barukçiçeği C.ıderos Cide de gorünümünun güzelllgiyle tamnan ve Uzerinde Cenevlz kalesi bulunan bır koy (Jtxx) Sarıyazma Cideli kadının kırmızı paçalık kırmızı lâcivert yollu önlük Uzerine dokülen genış baş ortüsü .. (xx) Rıfat ILGAZ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle