Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
D ÖB I CÜMHÜRiYET 5 JUSA! 1977 PODUANBAZ t TURHAN ŞELÇUK UDJ* gABAlttihiıtl VA$6î<NM , A EN »AN SAM YELİ Yazan: IVIehmet SELÂHATTiN 40 «Olumsuz» dedl. «Olumsuz. Güzel ama, aeı veren bir g«y.» Haydar gırdığinde onu açık pencerenin önunde buldu. Rengi klreç gibi beyazdı Fahrinin. Bır sey mı oidu ağabey? dıye sordu. Yok bır şey. Hafif bir baygınlık geçırdım. Sonra, oğlanı şıiphelendirmemek içın devam et'r Eskiden ara sıra oluyordu, diye ekledi, şimdı sık sık oluyor. Bir doktora görünsen. Doktor mu? Evet abi. Her halde bir sebebf vardır. Doğru, dedi düşüncelı. Bir sebebt olmalı. Gidecpglm doktnra. Git ya. Olur. Pir yandan da, «Eyrah» diyordu. «Eyrah. Şimdl gldip Içerdeküere anlatacak. Epey alay konusu olacağım.» Memurlarm, hastalıgını hangi rastlantıya bağlayacaklannı bthyordu. Yüzüne soylemeseler bile Belma ile olan ılışkisinı herkes bılıyordu. O kadar merakbydı ki insanlar, boyle bir ilişkiyı gizlemeye olanak yoktu. Per.cereyı kapayıp yerıne oturdu. B:r müddet çahşmaya ugrastı. Olmuyordu. Gızli bır el sankı boğazını sıkıyordu. Haydar'a: İdare ediver, dedl. Duramayaeagım. Biraz çıkıp gezeyim. Olur abı. Soguktu dışarısı. Ayaklanmn sürukledıgi yonde gıdiyordu. Amaçsız. Yalnız. îçinde tarif edılmez bır sızı. Gogsunün içinde sankı yangın vardı. Tünele binmis, îstıklâl Caddestai geçmiş, Harbıyeye dogru yürüyordu. Birden aklına kartı çıkanp tarihlne bakmak geldi. îki gün •onraydı. «Arada bir gün var» diye geçirdı. Aklına bazı şarkı güfteleri geliyordu. Hep kaybedilmiş, baskasına kaptınlmış sevgilinin ıstırabını anlatan mısralar. «Demek, onlar da yasamış bunu. Yoksa nereden bilebilirlerdi bu sızıyı? Evlensin. îçimde yaşayacak hep » Geç döndü eve o aksam. Hep yürümüştü ama, kendıne de gelmişti. Kapıdan girer gırmez: Nasıl benim tath kızım? dedi Reyhan a. Iyi. Yukanda tatap okuyor. Ötekiler? Ders çalışıyorlar. Iyi. Çalışsınlar. Yemek yedin mi? Nerede yiyecegim! Geç geldin de... îş vardı. Sene sonu billyorsun. Bir seyler hazırlayayım öyleyse. Hazırla ama, az olsun. Pek iştahım y^k bııp'ln. Kızırnn odasına girerken: N'ilüfer, tatlım benim, dedl. Nastlsın bugün? Çok iyiyim. Iyi. Siz iyi oldukça ben de iyi olurum. Benim iyi kalpli babacığım. Kızıyia kucaklaştılar. Onu uzun uzun sıktı, yanaklarından öptü. Saçını kokladı. Sonra, gözlerinde birücen yaşı belli etmemek lçin: Hadl, ben soyunayım, dedl. Birazcık bir seyler yiyecegim. Karnım aç. Peki. baba. Nıkâh günü, ayakta zor duruyordu. Kalabalığın en arkasına çekilmiş, âdeta giilenmişti. Uzun boylu, kıvırcık saçlı, genç bir Bdamdı damat. Mutlu görünüyordu. Belmanm çehresinden düsüncelenni anlamak olanaksızdı. Donuk, ılgisiz, sanki evlenen kendısi değilmivş de bir başkasıymış gibi nereye sürüklenirse oraya gidıyordu. Nıkâh masasına oturduklarında uzun uzun davetİilere baktı. Birini arıyor gibiydl. Kendlsini arıyordu Belma. Bulunduğu yerden hafifçe dogruldu. Bakısları karşılaşmıştı. O derin, siyah gözlerin İçinde sevinç, elem, bilhassa öyle içlı bir sevgl vardı ki Fahri, bir an için kendinl mutlu aıssetti. Güldü ona. Acı bir gülüşle. Kız başını öne eğdi. Sonra Fahri, çekip gitti oradan. Ke nıkâlıı bekledl, ne de tebrik etraeyi düşündii. Sokaklarda, «Onu son nefeslme kadar seveceğım» diye düşünüyordu. «Içim hep onunla dopdolu olacak. Böylesi daha lyl. Ölunceye kadaj taşmacak tatlı anılar.» Ağlıyordu. Goz pmarlarından damla damla yaşlar yanaJclanndan süziilüyor. kendisine tuhaf tuhaf bakanlara aldırmıyordu bıie Bir kere olsun, kımseden çekinmeden, rahatça ağlayacaktı. Bir gece ansızın ölüverdi Fatma Hanroı. Donülmez yolculuğa çıkmıştı. Edırnekapıdan döndüklerinde. akfam evde tıs yolctu. Herkes bır koşeye çekilmiş düşünüyordu. Evlerinden bır kışı eksilmıştı. Oiağan. demişti Kerem. Dogum ne kadar olagansa, ölüm de o kadar olagandır. Deîol, diye kovmuştu Rıza onu yanından. Hissiı herif, defol. Gülerek çıkmıştı sokaga Kerem. Istedıgi de buydu. Dı^anda top oynamrken çıkardıgı cır cır sesi evi dolduruyordu. O gece Fahri, haçbır şey söylemedi Reyban'a. Karyolanın ucutıa bağdaş kurmuş, mır mır dua ediyordu. Geç saatlera kadar öylece kaldı. Sonra Kalkıp, sessizcs yatağa girdi. Kaynanasının ölümü Reyhanı çok sarsmıştı. Xe kadar eşpası varsa, yatagı yorganıyla bırliltte fakirlere dagıttı. Lokraa yapU, Mevlid okuttu. Evde bunlar olurken Rıza, Zekâı Efendiye gıtmjşti. Zekâi Efendi dışanda mangal yakıyor, kömürler lyic« kor haline geldıkten sonra, içeriye alıyordu. Sıcacıktı odası. Yalnız, llk girildığinde msanın burnuna küf, sıgara ve kirli hava kokusu geliyordu. Bu kokuya alıştıktan sonra bir şey hıssetmiyordu Rıza. Geç saatlere kadar konuştular o gece. Keremi anlattı ona Rıza. Nasıl öfkelendlglnl söyledl. Ne bıçım çocuk, diye ekledi. Hissız midir nedir? Hiç Uzülmedi. Halbuki... Ninem onu küçükken ne çok severdi, diyecektt vargeçti. En kuçükleridır diye evde özel muamele görürdu Kerem. Her gun gizlice bir yirmibeş kuruş verirdl ninesi ona. Rıza, elinden tutup kardeşıni, küçücük, yumuk yumuk elinin sıcaklıjını B\ucunun içinde hissederek, Şehzadebaşında gezdirirdi onu. B«raber sinemaya giderlerdi. Ne çok severdl küçuk kardeşini! Yaçlan bnyudukçe birbirlerinden uzaklaşır oldular. Karakterlerindekı başkalık bu uzaklaşmayı kolaylaştırmıştı. Gamsız bir haü vardı Keremın. Dünyayı iplemiyordu. Babalannın rahatsızlandığını sezen Rıra, onu uzmemek içm, evde son derece sakin durur. sınıfını tıkır tıktr geçerdı. Keremse, evde hiç yoktan mesele çıkarır. ona buna bağınrdı. Boyuna kırık not getlriyordu. Babalannın bu hale ne kadar üztildüğünü aklına bıle getlrmezdi. Fahri, son zamanlarda büsbütiin korkak bir hal almıştı. Hayatını oın turîü zorlukla^la düzene koymuştu ama, çocuklan ne yapacaktı bu korkunç dünyada? Her gün biraz daha canavarlaçan insaniarın ortasında eğer ı>i bir meslekleri olmazsa nasıl barmacaklardı? Punun ıçin iyi okumalannı. hsr yerde geçerli bir meslekleri olmasmı istiyordu. Rıza lyıydi fakat Kerem her sınıb lkı sened?. o ria btn zorlukja. geçıyordu. Bunu hanrlattığında: Boş ver, derdı babasına. Bana bır şey olmaı. Bulurum bir yolunu. Ortadoğu'da Devrim Yılları Ammanda Nuri Sa:t Paşa ile gorıişnıenîizın üzennden bir haf ta geçmişti. Bajdat Paktı devlet leri 15 temmuzda Istanbulca bır rirve toplanf.sı yapacaklardı. Dev let Baş'^anları düzeyindoki bu topiantıya. Irakla birloymış oidugu ıçın. Ürdün Kralı da davet edilrr.işti. 13 temmuz günu Saraya çağnlaım. Kral Hüseyin Istanbul Konrpransnıa kaf.lmayı cok arzuladısı halae, Urdunıin ıç durusnunda kenöisine kaycı veren alâmetler belırdiâinden, " i sırada ülkes:nden aynlmayı dogru bulmadiğını soyledi. Durumu Ankara'ya bildırdim. Ertesi îün. H temm\.7. sababı saat altı bııçukta Ürdün Ba«'nakanı Samir Rıfai Pasanuı tele fonu ile uyand'.nldım. Samir Pa şa benı Saraydan, Krahn yanmdan aradığmı snyledı Sesinde heyecan sezıhyordu. Zaten. sabahın bu erken saRtinde aranmam dan ola*anüstü bir dıırum oldugunu anlamıştım. Basbakan: «An kara'dan bır haber var mı?» diye sordu. Yeni bir haber almadıgımı söyleyınce: «Acsle Saraya gelebilir misiniz? Maıeste Kral rica ediyorlar» ded; Hcmen gelecefimi söyledım ve hazırlanırken BBC radyosunu açtım. Radyo flas hader olarak o sabah Bağdat'ta askert bir darbe oldugunu, General Abdülkerim Kasımın Cumhuriyet ilan ettigınl ve Kral Faysal'ın akibetinin henüz bilınmedığini bildirıyordu. Saat 7.30'da Saraym zıriş kapısm da bekleyen yaver beni dojjnıca Krahn çahsma odas'jıa götürdü. Içeride Samir Rifal ?asa da vardı. Elıni sıkarken Kralın gozlerinin bugulu old.uğunu farketnrn. Her zaman güieniizlü olan Samir Rifai Paşa da son derece üzgün ve sinirlı görünüyordu. Kralla konuşurken Samir PR.«;.T.nın yüzünde, oğlunu korumak isteyen bir babanır. şefkatı osunuyordu. (O tarıhte Hüseyuı 23 Samir Pasa 61 yasmda ıdiler). KAYGIU BiR KRAL Bana Ankara'cian hâlâ bir h v ber alıp almadıgımı sordular: Hayır, hiç bir haber almamıştım, fakat bu saatlerde Irak Kralı Faysal'ın Yeşilkoy Ha\aalanında beklendiSini biliyordum. Hüseyin son bir umuda kap:ldı: «Inşallah asilerin eline düşnvjden Bagdattan ayrümıştır» dedı. sonra sözu Başvezire bıraktı. Samir Pasa gün görmuş, türlü badirelerden geçmiş adamdı. Hemen kaîasındakı tedbirleri sıraladı: «Bu sabahtan ıtıbaren Irak • Ürdun Bır lıgi Başkanlıgını ve Arap ordusu Başkomutanlıjını Kral Hüseyin ustlenmişt:r. Dost devletlerden s:mdi:ik ilk istegimiz Bagdatta ılan edılen Irak Cumhuriyetir.i tanımamalarıdır. Zaten Birlik Anayasası gereğlnce dıs ilişkilerin dUzenlenmesi federal hükümetın yetki alanına gırdığmden, yeni Irak hükümetini tanımamak Irak Ürdün Birliğini tanımış bulunan hükünıetlerce mUmkündür» dedi ve ekledi: «Şu anda gözlerımiz Istanbul'da yapılacak Bağdat Paktı zırve toplantısma çe.Tilmişnr. Sizden haber be!:liyoruz.» Yanlarından ajTilırken Hüseyin, Kral Faj'sal'm Istanbul'a varıp varmad:ğı hakkında alacağı ilk haberi kendisine telefonla bildirmemi istedı. Ne var ki, Kral benim Ankara İle haberleşme olanagımın ne kadar kısıtlı oldugunu bilmiyordu. Gerçekten de. o tarihte büyiikelçıliRimize henüz telsız aygıtı kurulmamıstı. Ürdün'ün Tür kiye ile telefon baglantısı da yoktu. Eiı ıvedili mesajianmın telgrafla Sam üzennden Tiirkiye'ye gönderebıHyorduk. Irak'ta ihtilâl h?.rekete başladıktan sonra Ankara'ya çektigim felgraflarm Sunye'de geciktirıldijinı sonradan anladım. Nitekim, 14 temmuz sabahı Kralın jTinından avnid'.ktan sonra Ankara'ya zönderdıgim yıldınm telgrafa ancak ı<ı cün «or.ra karşılık alabıldım. Oysa bu süre içınde olaylar hızla dikleri güvenden memnunluk duydum. ancak, b:z bu duruma Ürdün "de tek başırr.ıza karşı koyacak giıç'e değ.lız. Irak yitınkrse biz de mahvnluruz. >İî İraq is losr, we are lost1. Bızden sonra ise Suudi Arabistanla Küveyf'in dü?mesı bir gün mesplesid:r. Dostlarımızdan bekledifeimiz, zaman kaybetmeden harekete geçmeleridir. Ben şahsen Türkıye'nin ya Suriye. ya da Irak H7»rine vapacaiı a&keri bir harcketın her seyi hsllcderps.ne "lamvonırr. Ru gprçek^^ir^o b:7 rie bütün kuvvetlerimızle harskete lcaulınz.» lantısuida bulunan Samir Rılal Pajayı dışarıya çagırttım. Elimdekı nıesaj tüm protokol kural lanm çiğnemek hakkını bana veriyordu. Sam;r Paşaya Türkiye Cumhur başkanı Ceîâl Bayar, tran Şahı Muhammed Pıza Pch'evi ve Pa kistan Cumhurba«kanı Iskrnder Mırza'nın Ürdun Kıralma cönder nikleri ortak mesau sözlü olarak ıle"ım. Bırlejmfs M'ÜpMrr A ayp«s«Tin Sl. martdpsınf1 daysııaıak Urdunün, bagımsızlık ve Büyükelçi Mahmut DiKERDEM kadar Amman askeri havaalaruna üçbın kadar îngiliz askerınin teçhîzatıyla birlikte indigini ogrendik. Irak Ürdün Birhgi Anayasası, ıki devletten bırinin yetkilenr.ı kullanamaz duruma düşmesi hahr.de Birlığin ötekı üypsırıe tek başına federasyonu rpmsil Ptmek hakkım veriyordu. Sanıır Rıfai Paşa, federasyon anayasasınm bu hükmüne dayanarak. Irak'ın sonımluluS'.ınu da tberme almak girişimınde huli'ndnvsa da başan s»5Ia'amadı. Öt« yandan, tngiliz aske«Irak'ta hükümet darbesinin tam bır başarıya ulaştığı ve bütun ordu birliklerimn yeni rejımı destekledığı anlaşıldı. Ben olup bıttıyı kabullenmek ve General Kasım hükümetinin Batı devletlerıne verdıgi dostluk ve antlaşmalara rıayet guvencesıne yalan bile olsa inanır gıbi gö runmekten başka çaremız yoktur. Aksı halde Irak'ı Sovjetler' in ve Cemal Abdülnâsır'ın kucağuıa atmış oluruz. Ürdün'ün durumuna gelince, şımdi yapılması gprekPn çey bu ülkeyi bütün imkânlanmızla guçlendlrmektir». îngiliî Sefiri bana bu sozlerl söylerken Londra'da da Türkiye, tran ve Pakistan temsılcılerıne Irak'taki yeni re.tımın tanınması yolunda baskı yapıhyordu. Nitekım, 31 temmuz 1958'de yanl darbeden iki hafta sonra tngiltere ile Amerika başta nîmak üzere Bağdat Paktı devletleri Irak'taki yeni rejimi tarudılar. Kral Hüseyin yapayalnız kalmıştı. Gerçi tngillzlerle Amerika.lilar Ürdün Kralının kaygılannı gidermek için Blrlesmlş Milletlerde Ürdün'ün bagımsızlıgı ve toprak butünlügünü garanti altına alan bir karar çıkartmıslar, Mısır lideri Nâsır da, Irak lokmasıru iylce hazmedebilmek ıçın, Ürdün'ün içişlerine karışmama\T kabul eder gibi görünmüştü ama Hüseyin hem tahtımn hem de hayatının tehlikede olduguna ina nıyordu. Genç Kralın çevresini saran düşmanlık çemben ıyice daralmıştı. Hüseyin bu çemberi kırmak için kime guvenecegini artık bilemıyordu. O sırada tngiltere hükümeti, hayatını giıvence altma almak üzere, bır sür» Londra'ya yerleşmesini Krala önerdi ise de Hüseyin bu tekMl reddetti. Şansını bir kez de Türkiye'de denemek istiyordu. Bu amaçla, 7 Eylül 1958 sabahı beni Saraya çagırdı, uzun bir go rüsms yaptık. Bu görüşmeyi Ankara'ya aktardığım günün üzerinden tam 20 yıl peçti. Bu süre içerisinde. soguk savaşın ürünü olan Bağdat Paktı tarihe kanstı. Onun yerine ktmılan Cento paktı ise. bitkısel v<ısamını sürdürmektedır. Kral Hü seyin tahtını korumak :çın hal» Fıiistin halkı ile boguşmakra ve bir zamanlar can düşmanı saydı §1 Mısır ve Suriye.nin yeni lider lerine sarılmaktadır. Türkiye'rie Bağdat Paktı kuruculannın venni, batmm sömürü düzeni uyduluğunu yeni boyutlara vardıran bir iktidar almıjtır. Kısacası, dev rim yıllarından bu yana Ortadogunun siyasal göriimüsü çok de ğişmıştır. Ama degişmeyen tek şey, uluslann bagımsızlık ve ha!k yıgınlannın özgürlük savasıdır. Tarihin çarkı. dünyanın her vanm da oldugu gibi, Ortadoğu'da d» erilen halklann bilinçl: mücadelesi dogrultusunda dönm?ye devam etmektedlr. BI TTI Kral Hüseyin Türkiye'nin Suriye ya da Irak üzerine askeri harskâta girişmesini istemişti.. Devrim yıllarından bu yana Ortadoğu'da değişen bir şey olmad ı gelişlyor, radyolar Bagdatta oBu görüsmeyi Ankaraya tellelup bitenlerı bütün aynntılarıyla dım. 15 temmuz akşarr.ı Anitaradunyaya yayıyorlardı. Kral Hü dan b:r yıidırun mesaj daha seyin ıse benden bosuna haber geldi. Mesajın ıçerıgi çok önembekliyordu. liydi ve hemen Kırala ıletılmesı Irak'ta darbemn başlamasuj gerekiyordu. Ojsa, Ürdun Kıralı dan tam 4i saat sonra Ankara' ve hükümeti Bağdat Paktı devda:ı aidıgım ı.k talımat Kr*i letlerinden umdugunu bulamayaHüseyin'e cesaret verecek nite cağmı arüayarak tek başma .talikte degildi: «Türkiye, İran v« rar alma saatinin geldigine bukPakistan Devlet Başkanları Is metmış ve Irak Ürdün Birlıği tanbul yerme Ankara'da toplan Parlamentosunu olaganüstü topmışlar, Irak'taki durumu ve or lantıya çagırmıştı. Toplantı y^rl taklaşa alınması gereken tedbir olarak kıraliyet sarayı seçilnuşleri gorüşüyorlardı... Büyük t: ve ben Saraydan randevu ismüttefiklenmizle yani Ingiltere r ve Amerika ile sıkı temas hahn tedıgim saa t« (20.30) yalnız Ürdunlü üyelerden oluşan Birlık de idiler. Majeste Ürdün Kralına güvenleri tamd: 'e kencii •:".*. Parlamentosu Sarayda Kıraün . ı sinde duruma hâkim olacagm zurunda toplantı halinde ıdı. O dan emindıler». K.ıs.acası, Huse saatte Kıraldan randevu ımanın yine: «Aman paniğe kapılma, mümkün olamayacağını anlajinca arabama atlayarak Saraya doj sıkı dur» deniliyordu. ru yola çıktım. çünkü Ankaradan Ankara'nm talimatını alır aimaz Saraya gittim. Kral kendi aldıgun talimat kesindi, mesaj o ni toparlamış gönlnüyordu. Ha gece kırala teslirn edilmeliydi. yatının ve tahtının bıçak sırtınSaraym çevresinde olaganüstü da durduğunu aniayarak kararlı bir tutum içine girmişti. Türki güvenlik tedbirleri almmıştı, kim ve. tran ve Pakistan Devlet Bas s° Saraj'a yaklastırılmıyordu. Akanlarının ortak mesajını dinle rabamdaki Türk bayragı ile isdikten sonra çdyle konuşru: «A kerî kordonu asmayı başararak ziz dostlarımın şahsıma göster Saraya girdim ve parlamento top Irak'taki ihtilâl, Kral Hüseyin'i fena halde ütkütmüştü; Ürdün, Bağdat Paktı üyelerinden yardım bekliyordu. Sonunda Türkiye, )ran ve Pakistan Kral Hüseyin'e Amerika ve Ingiltere'den askerî müdahale istemesini önerdiler. 19 Temmuz sabaha karşı Amerikan deniz piyadeleri Lübnan'a çıkarken, York tipi Ingiliz taşıt uçakları da Kıbrıs'taki üslerinden havalânmış, Ürdün'e İngiliz askerlerini getiriyorlardı.. toprak bUtürüügünU korumak azere, Ingiltere ve Amerikadan askerl kuvvet göndermeierinı re»men talep etmesi telkin ediliyor, ayrıca, 6. Fıloya mensup Amerlkan deniz piyadelerinın Lübnana çıkartılması için Iiibnan Cumhur başkanı Camille Chamounia t»mas halinde oldugu beürtiliyordu. İNGiliZLER ÜRDÜN'DE ürdün Basbak&nı içeride toplantı halinde bulunan P&rlamenronun îngiltere ve Amerikadan Ürdüne asker yoüamalannı ıstemeye razı edebıleceginden kuşkulu idı. Fakat Lübnan hükumetinln de Amerikaya ça|^nda bulundugunu ögrenlnce şansmı denemeye karar verdi. Nitekim o gece Parlamento Türk îran Pakistan devlet Başkanlannm önerisini müzakere ve kabul etti. Aynı gece sabaha karşı uçak gürültüsüyle uyandık: York tipi îngiliz taşıt uçaklan Kıbrıstakl üslerinden Ürdüne İngiliz askerlerini getirmeye başlamıstı. Ertesi gün öğleye rinin ürdün topraklanna girmesi de halkta hosnutsuzluk yaratmıştı. Bunu gıdemıek ye Ürdünun uluslararası bir barış gücü tarafmdan korundugu izlenlminl verebilmek içın Amenkan kuvvetlerinin de Ürdün» gönderilmesi yolunda harcanan çabaiar boşa çıktı. Amerikalüar yalnız Lübnana deniı piyadesi çıkarmakl* yetindiler. Zaten Irakta yeni rejimin yerleştigi ve Arap dunyasında destek gördügü belli olunea, Ürdündeki İngiliz kıt'alan da 21 Ekım 1958 de gen çekildı. BUKEMEDi^lM Ell ÖPAbdülkerım Kaaım'ın kanlı darbesiyle başlayan devrim hareketi halkın destegıyle kısa zamar.da başanya ulasmca. Ingiltere hükümeti «bükemedigin ell öp» polıfikasını uygulayarak yeni rejimi tanımaya karar verdı. 14 Temmuz darbesinden on gün sonra Irak'taki dtırum hakkında bilgi almak üzere ziyaretine gittığim îngiltere Büyükelçisi John Ston benimie söyle konuşru: (BU&ÜN SONA EREN BU Y&ZI DiZiSi; SÜYÜKElÇi DiKERDEM'iN YAKIHOA AYNI ADIA LÜMlERiNDEN TUR.) YAYIHLANACAK KiTABININ BAZI B0OIUJIUEULMUJ TiFFANY HEDD6ATE EVLEOJMZE C ( P £ a l U B 6 İ T ^ 1 ( kuUMAJJl İST)' •'( VİNO(M BULMACA 8te. •&PTIM, 6»7MEM 9BBEK. DiSi BOND SOLDAN SAĞA: 1 Yolsuzca veya aorla sunun bunun malını ele geçıren kimse 2 Ünlü bir dekfttlonounun adı Tersi bir sıîat eki 3 Eskiden kullanılan akçeden küçük para Îst4vnbul dışı memleket 4 Tersı kes.>n Tersi e?ik şey 5 Agır başlLık 8 Rey Tersi onaım» 7 Geçim parası Esktden kuilanılan bir silâh 8 Batı Anadolu yigidi Yankı 9 Tersı üze rinde tilrlü işler yapılan mobılya Yunan soyundan olup ınuslüman ülkelerinde oturan kirrujelere verilen isim. YIKARIDAN AŞAĞIYA: 1 Köpülerunjs 2 Putboida bir terim 'okunusu) Bır portakal türi 3 B:r vermx. Eskıden Osmanh erkeıtısnnın ba,lanna taktıklan baçlık 4 Kırmızı Koyu siyah 5 Mo'orlu taşıtlarda direksıyon ile tekerlek arssındaki baglarrıyı sai.ayan demn çubuk ">"eTS, do^uma içinde fcuüanılan ıvg:ı 6 Ezmek veya ufstk Darçal3ra avırmak 7 Üzüm suvu Eır <»npra! rtitbe5i 8 KUçüK «»z Te'si bır hayvan viyecp^ı 9 Bır seyı uzatma, büyutme Ba 1 23456739 lelerin ufaıanması ufak tanpcıkler. Ue PL'NKÜ BIX.\UCA.\L\ ÇOZtTVTt: SOLDA.N SAĞA: 1 Kslonfer 2 \ıo* C;ro 3 Laksp loD 4 Ip £aO tO 5 Ne fi Kn> A.din 7 Er^meiî S An Aiıze 9 Akaç Inek. YVKARID4N 1 Kalıbrp 2 *^ap Ordk 3 ]ıK Atına 4 Otag 5 Panama fi iC Oeven i Fıi Tflkm fl omT TF a