28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
m andan dostlan yitirmek, oıgerlerinl yitirmek gibı Insan tıkanıyor, nefes alamıyor. Artık bu alaııda tecrübeh oldum Onlar OlUnce, ben yaşamaktan utanıyorum. Böyiesıne onulmaz acı lçlnde ne yazılabilir? Onun hlçbir çerçeveye sığmaz portresl, bltmez tukenmez hareketlillgi, utılganhğı ve çırpınması, tüm dünyayı kapsayacak kadar eoşkun insan sevgisi, yüce gönülMluğü, bilim tutkusunun doruğuna varmış meraklı, araştırıcı, örgütleyıcl ve birleştirici katası, Jnsanı yalnız bırakmıyor Tıpkı yaşamında olduğu gıbi, bır muayene sırasındi, aklına gplmlşım. Telefonu açmış, hasta hanrlanırken. acele soruynr «Nasılız7». Artık, ne cevap verebılırım sana dostum? (OMH'ifilYEl . ' I mÜL 1914 C OLAYLAR VE GÖRÜŞLER her toplantıda, DarülfUnün'un lâgvediime nectenlerini içeren gerekçeyi satır satır dinletirdı Ar kasından da, 1942 1443, 11 ders yılı açış konuş masını, sözcüklerin payını vere vere okurdu. Bu metnı, kutsal bir yazı gibl, yanından ayırmamıştır. Böl, Yönet ve Sömür! Isçl direnlşl nürüyor ya; Hürrlyette bir başlık. « Olan halka oluyor.» MUllvet'te hlr yorum: Yurttaş bu ışe tepki duyar, silâh geri teper » Aeaba işçl dlrrnlşl vUzündrn olanlar neden halka oiuyormuş? Ya da işçinln kullandığı KİIâh nlçin gcrl tepermls işte slze yanıtlanması gereken tkl soru. Tarihte ve gunumUzde halk yığınlarını yönetmek vc »ömurmek yolunda dtgişmlyen bir taktlk vardır: Böl VP yftnett Halk yığınlarını birblrlne dUşilrerek koyuıı sUrusü glbl gütmek bu kuralla olasıdır. tnırlllzler; MttslUmanlarla Hlnduları blrbirinc düşürerek Illndistan'da yüzlerce yıl yoksul halkın trpesindc boza plşlrdiler. lrlanda'da Katoliklerle Protestanlar gözü kapalı kavgaya girişmpsclpr, lııgillz Kultası çoktan bltmlşti. GUncel Lübnan'da emperyalistler, Müslttmanları blrblrlrrlne düşürerek başarı kazandılar. Tiırk Ulusal Kurtuluş Savaşında tstanbul ile Ankara bblünüşü Kİmgelıyordu. Saray tngUUİn >anındaydı; Mustafa Kemal'ln Mccllsl bağımsızlık uğraşında. Bununla da yetlnllmcdl; Çerken Ethem'den Anzavur'a değln lç isyanlarla Anadolu kurtuluş pylrml parçalanmak Istrndl. Atatürk, empvryallstlrrln taktlgini boşa çıkarmak için öncr içerdekl hölilnmrlrrln hnunc geçtl. Kurtuluş Cepheslnde bUtilnlttgU sagladı; buna karşılık emprryalist cephrdek! çelişkilerden yararlanmaya dikkat ctti. Emperyallzmln böl ve yönet» taktlgi, hem dış polltlkada hem lç polltlkada geçcrlldir. Şimdl bu taktiğl Cephe iktidarı uygulamaya çabalıyarak dtyor kl: tşçiler direnişe gcçtller; halka zarar veriyorlar. Blllnçslz halk yıgınları içinde bazı kesimler, bu sen« kulak vrroblllrlpr. Sözgellşl küçük memur sabah işlne gldecek; otobüs duragında araba bckllyor; işçi dlrrnlşl yüzüııdrn olobusler çalışmıvor. Küçük memur Sfkelenebllir: lllan bu Işçilcrln Allah belasını vcrsin! KUçilk memurun bllinçslz «fkeııi katsayıyı dondnrup memuru siırunmeyr mahkutn eden Cephc egemenlerlnin ekmeğlne yağ sürer. Kuçük memur işçiye öfkelendl mi, halk cepheal çatlamış demektir. Bundan yararlanacak olan da İktidar koltııgunda oturan sermaye polltlkacısıdır. KUçük araba ftahihi, bpn/ııı istuısynnıında kuyruğa jflrmiştlr. Cephe iktidarının oluınsuz pnlltlkaoı yüzünden zaten benzln darlığı başlamıştı. Şlmdl Allaga ve tpraş raflnerilerindekl direniş yüzünden yoğunlaşabllir sıkıntı; vc bizlm küçük araba sahlbl oflayıp puflayabllir. Ama bu cmekçller çok oluyorlar; bıraksınlar DGM'yl de Iflerine bakısmlar. Böylece küçük burjuvayla Işçl arasında çatlak derlnle•ir. Bu çatlaktan yararlanacak olan, sermaye egemenidlr. Köylü gazvagı Hikıntısı veya likltgaz darlığı çektl mi, blllnçslz öfkrslyle Işçlvl mıçlayacaktır. Rpkabct yüzünden hırsa kapılmış »an scndlkacılar, işçlyl bölmek ve dlrenlşl kırmak İçin eyleme geçerler. Bu yüzden İşçl yığınlan ara•ında parçalanma büyür.. tşçiler, serbrst meslek sahiplerl, köylttler, memurlar birleşlp bUtdnleşmedlklerl İçln muhaİFfettc halk cephesi oiuşamaz. Ama sermaye Cephesl, zaten iktldardadır, blrleşmlş ve bUtünleşmlştlr. Yöneticilik Dinamosu Dostluk ve Bilim Anıtııöker Prof. Dr. Tarık Zafer TUNAYA dır ÜnlU sözdür İnsan, nefes alır gibi yaratır derler Ne var ki bu yetmez önemli olan, fıkırlerınıri kafatasınız içinde tutuklamamak, onları insanlıgın hızmetıne koymnk, somutlaştırmak ve orgtttlendırmektır Bıllm nd.ırnı, parlak fikırlenn sergilendiği bir vıtrin değıldır. Zor olan da budur ÇUnkü çok fcdak.ırlık, bır o kadar da ınanç, heyecan ve didinme ister. öker'de bunların ttimü de, bol bol vardı Hiç bir zaman hayalci, rüyacı ve soyutçu olmadı O, • mücadele» adamıydı. En açılmaz dügümlerin üzerine eğildiği zaman devleşiyordu Bilim adamı olarak, bildiklerini, deneylerlni çevresıne, yurduna ve dünyasına yaymakla ödovli sayıyordu kendınl Eylemlerinden genel ılkelere doğru çıkmayı, bilmedığinı aramayı gozlemclliğinin ve araştırıcı lığının temel koşulu sayıyordu. Olayları, sosyal yapıdan ayırmıyordu Onu, yabancı bir Ulkede toplanan bir kongrede dinlediğimi anımsıyorum Tıbbı nasıl sosyal ttım lçlnde ele aldığını gözlemek olanağını bulmuştıım Konu, azgplışmış Ulkelerde şeker hastalığı idi. Çeşitli ülkelerden gelen değlşik siihniyetli delegelere, bir hekimin sosyal yapı ile olan ilişkısinı kısa bır sılre içinde etkiyle anlattı Söyledıklerıni ardındaki perdeye yansıttığı grafikler, istatıstikler ve diyapozitiflerle de kanıtladı. Söz alanlar da, bu etkiyi dile getlrdiler Celâl öker'in, meslek yönlinü değerlendirmek, yetkim dışında kalır Ama, bır hastanın doktoruna karşı sonsuz inancını onda gdrdilm O, valnız ca arkadaşım değildi. Doktorumdu da Blllmsel giicünun yaııı sıra, hekimlik san'atı, insanlan ıyiliğe gotUrücU yolda beraber yürümesl ve iyileş meye yöneltme gücu, muayeneye başlarken hastanın romanma gireıek, onun yaşam koşullannı, araştırması ve incelemesi, etkill yöntemiydi. Daha doğrusu, klinık verılere psıkolojik unsurıı us talıkla katması başarı gilvencesıydi. Her gittiği yerde, şeker hastalarını, bır bakışta saptaması şasırtıcı oluyordu. Sanki, bir önteşhıs koyuyordu. Prof. Öker, mesleğine sımsıkı sarılı bir öğreticiydl. Ünlvenrite •karyerl»nln, her kademesinl, süreklı çatışmalar sonunda elde etmiştir Kendisıne, Senato'da profesörlüğUnun çıktıgını ilk olarak bpn haber vermiştim. Bu «unvan» npyı değiştirırdi ki O, zaten bu tıtrl almadan, başarı basamaklannı çoktan aşmıştı. Dostluk Felsefesi îçtenlıkten taşan bir dostluk, CelAl öker'in en belirgln karakter çizglsiydi. Dostluk, O'nun gözünde sanki bir temel «hak.tı Hıç unutmam, yıllar yılı, çok eskl bir arkadaşıyla araları SORIImnştu Ü7üntüsü, yaşamımn sonuna dek surdıi. Zarrun znman duygusal planöan çıkıyor, «anlamıyorunr dıyordu «bu kadar eski bir dostluğu ne hakla yıkabıliyor. sormak istiyorum». Bıı isyanı, dostluk felspfesinın temelıvdi Ona göre, hiç kimse, eski ve derin bir dostluğu kırma hakkına sahip olamazdı Hesabı sorulabillrdı bunun Gerçek arlcadaşlık, küçük duşuncplerın üstünde bir şeydi Yaşamın her boyuttakı dalgalarını aşarak, kopmayan, koparılamıvan bır bağdı. Mıncıklanıp, buruşturulup sepete atılacak bır kâğıt dcğildi Onsuz yasnnamEizdı ki Celâl öker'in her ?evt, ama her şeyi bu inanca dayanmıştır tstediğiniz kadar kızabilırdınız ona, tartışabilirdıniz Ama o, dostlarını bırakmazdı. Hemen her arkadaşı bir aıle dostu olmuştur. Sevdiğl insanlan blrbıriyle tanıştırmak, onun için bir görevdl Arkadaşlannın srıyaretlne, sık sık tanıştırmak istediğl dostlanyla gelmiştır. «Bak sana klmi getirdim» her halde, en fazla sevdiğl ve kullandığı sozlcrdendi. Öğretici ve Reform O, noca olarak, artık tarlhe kavuşmakta, ya da karıştırılmakta olan, hoca dğrenci diyaloğunu ınançla kurmuş ve uygulamıştır öğrencileri araRinda, içten ve babacan tutumuyla, onlarla konuşurken, kantinde yemek yerken, dertleşlrken, O'nu zevkle izlemişimdir. öğretici Celâl öker, öğrencilerın de, Üniversltenın yapısal unsuru olduğunu her zaman savunmuştur Ve onlann, ydnotlme kntılmalarından yana olmuştur. öğretim Uyesi, senator ve dekan olarak, bu durumun gerçekleşmesıne var gücüyle çalışmıştır. 1968 Ünlversite olaylarında, Onun barışçı ve birleştirici çabalarım kimse unutmayacaktır. Gelecek kuşaklar, hıç unutmayacaklardır Ve, bugUnün etkıslnden kurtulmuş olarak, bizden daha sağlıkh değerlendirmelere varacaklardır. Ünıversite reformunun ele alındıgı yıllarda, O, tamgün çalısmayı havada kalmış bır fıkır olarak benlmsememlştir. Muayenehanesinl kapatmıştır. Fakültesinde, kurucularından oldugu vakfın hlzmetlne girerek, bazan sabahın İlk saatlerine kadar, hastalarını orada muayene etmiş, vakfın gellrlnl arttırmıştır. Erken çıkablldiği akşamlar, bizlere bu yeni görevlnl anlatmaktan zevk duyardı. Vakfa, devrettiği kazançtan övgüyle söz ederdi. Heyecanla istediğl en büyük şey, tam bir Ünlversite reformuydu. Bu reformların yapıldığı zaman, Prof. öker, bugUnden çok anılacaktır. O, AtatürkçU, DarUlfUnunlaşmayan bir Universlt* idealinl, her dakika, İçinde yasatmıştır. Hemen Bilim, Yaşam ve Eylem Celâl öker'in, bilim anlayışı da, yaşam felsefesine davanmıştır Sevgisiz, heyecansız, pylemsız bilim anlamsızdı Ona göre, iyl bir bılım adamı, kötu bir ınsan olamazdı. Bilim, gUnlük yaşantıdan ayrı bır şey de olmamalıydı. O, hıçbır zaman, odasma kapanık bir masa bası adamı olmadı. Teorıyı, tıygulamadan ayrı gormedı Meraklı, hareketli bir insan olarak, bılımi ve bılgılerini yaşamm ta ıçınrtc, toplumun her katında aradı. Hpr yıl, dıyabet taramalarıylu, kamplarıyla, hekimlere açtıgı kur&larla. Ulkenın çeşitli koşelerinde O'na ve ekibmp rastlayabılırdinız öğretiyor VP etkilıyordıı öğreniyor VP tppkılpnıyordu Elindekı araç ve gereçlerın kısırlığuu taşkın heyecanıyla doldurmaya çalışarak. Yaratmak, parlak flkirlere sahlp olmak doğal Celâl öker'in, adıyla eş rn açık ozelliklerinden birisi, kuşkusuz yonetıciliği olmuştur O'nun yrtneticiliğt, kurııcu nlteliği İle kaynaşmıştır. Ekip çalışmasına inanıyordu. Fakat, once ekıbın yetış tiriltnesı de Ona düşüyordu. Çeşitli dernpklprdekı başkanlıkları ve yenı kurulduğu zaman Fakülte dekanlığında. bu nitelikleri hemen gorulür O, genel lıkle, kurucu olarak katıldığı orgtltlerde, tartışmasız başa getirılmıştır Bu, ele avuca sığmayan insanın, koca bir örgütün t.Um çarklarını dondürmeye yeter enerjisl, gerçek özelllklerınden sayılmalıdır. Enerjisi, ranlılıgı ile sanki bir dinamoydu. Adı, önce, örgütle özdeşleşcn bu mUessese adam, hemen ekıbıru kurmaya başlardı. Nesl varsa, müessesenln işleyişine verebılırdı. Bır süre, her şey o olabılirdi Paris'te, Dıyabetık Cemlyeti'nin yeni kurulacağı arsayı sahiblnden almak için, nasıl didindiğinl gören sınırlı tanıklardan birl de benim. Tıp dünyasının bu hareketll ve çok yönlü adamı, çalışmalanyla. yabancı meslekdaşlarını da şaşırtmıştır. Bekledigi, istedlği olumlu bir sonuca ulaşabilmek, Onun gözllnde, dUnyalara değerdi. O kadar benimsedlgi, cıva glbi çalıştığı. adı İle dzdeşleşen derneklerln başkanlığından zamanında ayrılmasını da bilmlştir Dekanlıktan istifası, bu açıdan, çok anlamlıdır GUn gelip, 12 Mart rejiml başlayınca. Milll Eğıtım Bakanı olması dUşunUlmilştü. Ankara'dan gelen ilk çagrı üzerine, görevi hangi koşullarla kabul edebilecegini dostlarma anlatmıştı Fakat, ış gerçekleşmedl. En yakınlarının, bu gerçeklesmeyl önlediklerl söylentilerinl duymuştu Belki de tam olarak bllemeden aramızdan ayrıldı. Aslında, bu klşiler, ona lyllik etmlşlerdlr. Bakan olsaydı, bu görevde fazla kalamayacağını her zaman dUşUnmüsUmdUr. Prof. öker, objektif oluşları, kendi kişisel, sUbJektlf agırhgı İle etkllemiş btr lnsandı. V«netıcılığındeki başarıları, bu durumda saklıdır. llerıyı goren, keşfeden, geleceğı seven bu ıyı insanı, sevgl çevrelerl içinde aramazsanız, baska hiç bir yerde bulamazsınız. Yaşamı lçlne attıgı sevgl tasının İlk halkası ailesiydl. MUkemmel bir eş, çocuklarına duşkün bir baba olarak, gücUnü aileslnin sıcak havasından alıyordu. Hele en son ulastığı torun aşkı, onu mutluluğun da doruğuna çıkarmıştı. Allesinden aldıgı temel güç. daha bUyük aile saydıgı toplumdan, ttlm insanlığa yayılarak Ona bir gdrev tutkusu saglamıştır. Herkese yaşam gUcll ve umudu dağıtan, soyut tabelftları canlandıran bu lnsana, nasıl «öldü» denebilir? Şarlatanlar Orhan ÇAPLI Eğitimci Okullara Yeni Bir Sansür Türü Geliyor eni bır yönetmelık hazırlamış MiUi Egltım Bakaıılıgı. «ilk ve Orta Derecell OkulUr Eğltıci Çalışmalar Yonetmelıği» Taluıı ve Terbıye Kuıulu du/cnlemiiı, komando olmakla ögünen A Noılı Erdem onaylamış 2 agustos 197b gun ve 1894 sayılı Tebligler Oergısınde vayın lanarak yürürlügo eırmış bu yeni yönetmelık. MC yönatımınde kı M Kgıtım Bakanlıgmın anlayı^ını yansıtan yeni bır belge oUıak ilgı çekici Yazımıza konu olması da bu nedenle. Biçırn yönunden ycril yünetmellğlıı lazla ayrıntılı oldufiu dıkltatl Çekıyor. Gerçı ayrıntıh uU rak düzenlenmek yonetmeliklerln dogası gereğıdir Amu bunda aşırı gidılirse onun bir nedeni olması beklenir. Bu neden, egıtım kuıumlarımızı, özellıkle ögretmenlerimizi Oigurlük açısından kısma, buıırlandırma amacına yonelik. örnek. Öğretim yılı açılış ve kapdni1? törenlerınde ko nu^ınaların kaçar dakika olacağı kaç öğrencinin şur okuya cagı, lstiklal Marşının kimler tarafından ve ne denli sbylenecegi kesınlıkle belirtılmıij. Sonra yasaklama nitelıgınde buyruklar da var Öınegin, duzenlenecek müsamereler konusunda «Bakanlıktıi okullara tavsıye edilmı* eserler» içinden seçilecegi vurgulana rak belirtllmi^. Bu arada, piyesler içln konulmuş başka ve hayli düşündUrUcü yasaklar da getırilmiş. «İçinde açık saçık sah neler bulunan» yapıtlar seçılemez deniyor. Kuşkusuz bu, çok tarlışılabillr bir konu Sözgelımi herhangi llkokul müsameresınde lont ya da bale yapacak olan 8 1 0 yaşuıdaki kız çocuğunun kıyafeti açık saçık nıı sayılacaktır, bellı değil. Sonıa dlyor ki, yttnetmelik «toplumda benimsenmış değerleri yeren pl yesler temsıl edılemez » Açıkça söylemek yerinde olacak: Bu yönetmelık okullara düzen değil, kavga getirlyor. Ne demektir «tonlumda benimsenmış defcer9 ler Bunu klm saptajacak"* örnegın Atatuık devıımleri benım senmış midır? Bır yapıt, dıyelim kı, Anayasanın «Sosyal Devlet» ilkesını işlemış. Getirılen bu koşıua gore hangi okul böyle bır yapıü scçebiln? Y Sami GÜRTÜRK öğretmen, Eğltimd le, topluca fılm ya da tlyatro seyretme boyle Kısacası tüm okul ıçı VP okul dışı egıtıd çalışmalar dar kalıplar lçıne sukulmuş VP hepsı ıçın sansür koşulu getırılmış Denilebilir ki, bir okulda rigrpn cılerın ders dışı çalışmalannı okulriaki yetkilılerın dpnetlemest normal degll midir' Bu soru nun yanıtını .konserler ve muzik çalısmaları^JkonufeundİBkiı' jeni anlayışta bulabılirlz Yönetmeligln 72. maddesi şöyle diyor: «Okııllarımızda bulundurulacak ve kullanılacak mUzik plakaları, bantları ve benzerlerl, okulun müzik öğretmeni ile okul müdür lüğUnce görevlendlrllecek ikl öğretmen tarafından seçilır » Sonra da şunu ekllyor «Kurulun uy pun (»ormcdıitı muzık plakları, bantları ve benzerlerl kullanılamaz ve saklanamaz.» Acaba nasıl bir müzık onerıyor bu madde ? O da var. «Milli örf ve âdetlerımızle ba£daşmayan muzik tU rtlne ve çalışmalanna okullarda yer verilmez » tşte yeni yönetmehğin getırdiği denetımi nıçin sansllr diye nitelediğımizin yanıtı burada. Bir orta derereli okul dUşUnunUz kl, orada mUzlk konusunda söz sahlbı müzlk öğretmeni değil de bir kuruldur, İşte bu sansurcü anlayışın ta kendısıdır. Bu noktada müzikle uğraşanlarımız çok şey söyleyıp yazablllrler. Ben şuncacığına de ğlnmekle vetineyim Anlaşılıyor kl. okullarımızda yalnız ilerlci dU3tlr.ee ^Beğil, iMh »V mlbffğe paydos demenin çabası içindeler. Bu çabayla tüm öğretmenlerl yö netmellğin kapsamı lçlne almışlar örnegln, Turkçe öğretmeni müsamereler İçln plyes seçerken ya da okul Içi yayınları üıcelerken slyas!, ldeolojik ve bölücü telkinler» yapılmamasını göz önilnde bulunduracaktır Evet, aklı başında her aydın okula, or duya ve eamıye polltıkarun girme sine karşıdır. Ama orduya çengeller atıldığı, kiml partilerln camıler aracılığıyle güçlendıgı, okul larda görülmemiş ölçüde kıyımla ra girişildiği bir dönemde yönet meliğin bu Abdülhamit iktidarmı ansıtan çabasının yorumu nasıl T ıırkçe Sözlük'te şartlananın tanımı şöyle yspılmıs: «Bilmedi(>ı haldo bıllr görünen, yUksekten atarak karşısmdakınl kaniıııp aldatan. yalancı • «LAROUSSE'ta da şarlatanııı tanımı şu: «Kendı amacını gerçekleştirmek İçin insanların inamşından, saflığından yararlanan hılekar, dUzenbaz kışı » olmalı? Kolay, bakanlık dlyor kı, okullara MC polltikası girer, ona uymayan her görusse cuçtur. Yönetmelık, her eğitsel faa llyetln başına «mllll ve manevî» deyimlerını koyarak, ve «Insancıl»a hıç yer vermeyerek bu yorumu pekiştirlyor. Ama benım asıl belirtmek lste dlğün öğretmenln özgürlUğü konusujdu. Bu, temelde öğretmene verilen değere dayalıdır. Gerçek şu ki, Cumhuriyet döneminde bile öğretmene yakışan yer ve değerüı verlldiğl görüşU savu nulamaz. Raşka bir deyişle, Atattlfk'ün «ğretmcnllkle BgİU «çoto< değerli sözlerl asla gerçekleşme dl. M. Eğitim Bakanlarımızdan rahmetli Necatı'nın olumlu çaba ları ile R. Gallp'ln ve H. A. YUcel'ln klmi glrişımlerl dışında öğretmeni gerçek anlam ve görevivle kavrayan bir bUyüğe (yö netlclye) rastlayamadık. Tüccar, mühendis. .doktor ve benzerlerinl ınilyoner yapan toplumıımuz, üğrotmenlne bir bannak sahıbi olmayı blle çok gördü tşln para sal yöntl bir yana, çUnkü onu lilkücü diye nıteledik, ama hep memur saymakla en büyük yanılgıya düştük. Yapıcı ve yaratıcı olması gereken öğretmeni, buyruklara uyan memur sanmakla, hem de sendikal haklardan yoksun bir emir kulu sanmakla çok ezdik. Bu yeni ydnetmelik onu düşünce açısından iyice kısıntıya uğratarak, daha da kötü duruma soktu. Konuya eğllişlm de bu ne denle. îşln btr de angarya yönü var kı, değinmeden geçemlyeceğim. Temelde ve başlangıçta öğretmen yalnızca eğıten ve öğreten kışiydi örneğın sultanilerde öğretmen sadece ders verirdi. Bu nun dışuıdakl ödevlerden yani yan görevlerden muallım muavin leri sorumluydu. Bu ne denli doğ ru bir tutumdu, tartışılablllr. Ama o dönemde öğretmene gerçekten değer veren bir anlayış olduğunda kuşku yok. Zamanla Öğretmenln ödev ve görevlerl ço ğaltüdı. Sınıf öğretmenllğl, koridor nöbetçlliği, kol yöneticilı ğl, komlsyon Uyellğl, okul • aile toplantılarına katılma zorunluğvı ve benzerl çeşitli işler verlldı Bir heklm hastanede fazluca çalışırsa karşıhğında para alır, hem de doyurucu (tatminkâr, bir para. Bir PTT ya da banka memuru hatta işçi (azla mesal yaparsa Ucretinl alır. Ne denli yeterli oldugu ayrı bir konu. Ama öğretmen fazladan okuttuğu derslerin çok düşUk U.reti dışında kendfsine yüklenen bu yan görevler için hiç para almaz. Yeni yönetmelık bu aianda daha da ilerl glderek şunları ek Hyor: «Gerektiğlnde bir öğretmene blrden fazla eğtticl kol öğ retmenliği verllebillr » Aynca an laşılıyor ve billntyor kl, öğretmen, okul mUdUrünün verdiğl görevlerln tümünU yapmak zorundadır. Ne diyelim, Tanrı öğretmeni ko rusunl Sözü bltirmeden yönetmeliğln amaçları İle, lstekleriyle hükumetln tutumu arasındakt çellşkı lere de parmak basmakta yarar var Ulusuna karşı sorumluluk duymayan bir iktidar, çocuklardan «grubuna karşı sorum luluk dnyabilme»yl bekiiyor. Kendl Inançterı doğrultusunda ol mayanları öldürtmeye kalkifan anlayışın uygulayıcı ve sorumlu ları öğrencllerden Fark< görüş ve anleyışları hoşgorü ile kar şılayabUme» tutumu ıstıyor. m dünya toplumlan 11 i giderken biz gerırilıgın «şehıtlik mertebesine ermeyi» nayaj ediyo ruz. Sonra da yavrularımızın «ye nl durum ve ortamlara uygun hareket edebllme» alışkanlıgında yetişmelermt istiyoruz. Üstelik, ne atalanmızın «Balık oaştan ko kar» dediğınl, ne de Eğltimde temelln örnekler olduğunu» anım sayarakl Ne guzeldi o dlzeler: «Olur mu, böyle olur mu ?» Bıllndiği Rİbi hor mrslckteltl iıısanlar, >üksek yerlerdekl >oneticller. ve polltikacılar arasınd.ı, yukardakl tanımlara uygun cUvraııışlar Içlnde bulunan kimselpr vardır. AMında gerek klşlllkleri, jçerckse meslekler^ıdekl durumları yönUnden zayıf, yelerslz, boş VP degersiz olan klmi insanlar; kendllerini çrvrelcrindPkJlere kabul ettirebUmek, üstunlük sağlanMk İçin bu yolu seçerlpr. Çünkfl bunlar; şarlatanlık yoluyla Istedlklerine, amaçlarına kavuşmanın daha kolay, daha çabok olacagına Inanmışlardır. Tam anlamıyla bencll olduklan için yalnızca kendllerltıl, kcndi çıkarlarını, kendl Releceklerini dtaşunen şarlatanlardan bir kiMiıı; fırs.ıtları, olanaklan çoğunlukla çok iyl bir blçinıde değerlendlrirler. Böylrce de, genclllklc her ydnden iyl ve oneınII Işlırin başına geçerler. Bu glhiler, ^jarlatanlıkları yoluyla elde rttikleri olanakları, yine şarlatanlıklarını sürdürerek; yltlrmfmejc, ellerinden kaçırmamaya çalışırlar. Bunda da çoğu kez başarılı olurlur. Şıırlatanlar içln görev, Mzmet, sorumluluk gibi kavramlar pek oııem t.işıni37. Bulundukları ycrler, sorumlusu olduklan hizmct alanları, bu glbilerin gözünde, onları içlcrinde saklı amaçlara ulaştıracak araçlardır. Hizmetlerin, lşlerln planlanma sında ve yiırutulmesinde lıerseyden önce kendl kişisel hesaplarını ve çıkarlannı düşUnttrler. Bütün bıınları da büybk bir ustulıMj planlarlar. tnsanları, ulusları, ulkeleri en çok zarara sokanl.ır da bu tlp Insanlardır. Akla gelmeyen, akıl almayan seıiıvenlerı, gelişigüzel ve sorumsuz davranışları yilzünden bulundukları yerleri çok kotü duruma gctirdiklerl halde; ki'iıdllerl hlçbir zarara uğramadaıı, hiç etkllenmeden, karmaka rışık duruma soktukları işlerin içinden, rahatça ve kolayca sıy rılabllmenın, kurtulabilmenln yol ve yöntemlerlnl de çok iyi bilirlcr. Gorcv ve hizmetlerin aksaması, kendl sorumsuzca planl.imii ve uygulamalan yüzünden ortaya çıkan zararlar ise bu gibilerl asla duşundürmcz, üzmez. Şarlatanlar kimlerden ve nerelerden, ne gibl yararlar ve çıkarlar sagluyabileccklerlnl de cn İyl bir biçimde hesap cdtrler. Bu konuda hep yatınm yaparlar, fırsat kollarlar. Ellerlne geçen butttn fırsatlan en güzel bir yfinde değerlendlrmede de ustadırlar. Şarlatanlann gözleri bep yukarılardadır. Çıkar sağlamak, yttkselebUmek, daha üst kademelerdekl yerlere çıkabllmek içln hlçbir fedakarlıktan kaçınmuzlar. Yukarıya çıktıkç.t, daha yukarıva çıkabilmenln yollannı ararlar. öncelerl bulundukları yerleri sağlamlaştırmak, daha sonralari da kpndllerlne daha yukaıılara giden yolları açmakta roltt, etklsi ve gucü olabileuek klmselerden yararlanmak İçln; ya klşlscl ulanaklarını, ya da bulundukları yerlerin her turltt nlmetlerlni (!) bu gibi liısanlura comertçe sunarlar. Şarlatanların büyilk bir kısmı zekidlrler. Aslında öyle olma dıkları halde; alçakgunüllü, scvlmli, senıpatlk, nazik ve klbar bir görunüm içındedirler. Çevrelırlndekilerle zaman zaman şakalaşarak, dert ve sorunlarıyla İİKİlenivormuş gibi Korünerek, onları böylece etkilemeye, kazanınaya çalışırlar. Durıist ve ahlftkl değerlere baghymış gibi gordnurler. Oysa, Urneğin, çok kolay ve rahat bir şekilde yaian soyleycbllirler. Yalan söyledikleri ortaya çıkınca da; ya vurdumduymaz bir hava Içlne glrerler, ya da ortada yalan değll bir yanlış anlarna olduğunu soyleyerek Işin içinden boylece sıyrılmak isterlcr. Bu denli de yuzsuz ve kaypaktırlar. Asla güven duyulacak İnsan degildlrler. Şarlatanlar aynı zamanda sömUrUclldürler. Genelllkle ba«kalarının sırtlarına bavarak yüktıelmeye çalışırlar, BaşkaUrımn, hlzmetlerinde bulunaııların ya da blrllkte çalıştıkları In&anların orljinal, ilgl çekici ve parlak gorüşlcrlne, dUşüncclerine sahlp çıkıp, bunları işierine gelen yer ve zamanlarda, üstclık kavnık da göstermeden, sanki kendl düsunceleriymla gibi rahatça sby lerler, satarlar Şarlatanlar; kendllerinden yaş, yer ve durumları yoııünden bıiyuk olanlara yaranmak, onlara kendilerlni kolavca kabul ellırebllmek İçln çok saygılı bir davranış içlne girerler, yaltaklık yaparlnr. BüyuUlcre gpncllıkle «llstadım.. Agabevcigim Enırederslniz Başiustüne » gıbl hitaplarda bulunurlar. Kendilerl de pohpohlanmaktan. beğenilmekten, motlıedilmektcn çok hoşlanırlur. En çok Nevdlklerl kltnseler; unlara karşı gelmeyen, her dediklerinl takdirle karşılayan, onlara hep «Evet efendlm» dlyenlerdlr. Cesur, hlçbir şeyden, hlçbir kiınseden korkmuyormuş gibl görünınelerine rağnıen şarluUnlar çok korkaktular. En basıt olay ve durumlar karşısında blle hemen panige kapılırlar, »asılacak derecede slnerler, küçülüılır. Görüldügtt glbl, şarlatanlar bir baltıma hasta ve zayıf klşlllklıdlrler. Toplum için zararlı vc asalak Insanlardır. Bir toplumda güçlü, blllnçll ve her yönden dolu olan lnsanların sayı• çoğaldıkça, toplumun küfür düzeyi yükscldikce, »arlatanlaı nn da seslsoluğu çıkmaz olur. Başka bir deyişle; bir toplumdakl şarlatanların sayısmın çokluğuyla o tuplumun vapuı ve genel kultür düzeyi arasında çok yakın bir lllşki vardır. Bir toplumun ozelllkle aydın kesimi sesmi çıkarmac, bir kenara çekillp de olay ve durumtara seyircl kalır, aydın kisiler olarak toplumun kendllerinden bekledlği törevlerl yerlne geüraıezlerse, işte o zaman meydanı boş bulan şarlatanUr ortaya çıkıp istedlklerl glbi at oynatırlar . KUçük memur işçiye öfkelenlrse, kat<ayının dondurulmaaına hiç lunnaaın, yazgısına boyun eğsbı. Köylü, işçl dlrenlştnln ne demek olduğunu kavrayamazaa, sermaye lk* tldan taban flyatını kırdığı zaman neslnl çıkarmasuı, otıırup narına yansın. İşçl, emekçl kardcşinln dlrenlşinl kırmaya kalkışırsa, yarınKbürgiın trpeslne aermaycnin balyozu lndlğl 7aman ailamasın. Çünkü, işçl dlrenişiniıı anlamını kavrayamayan, çagdaf bllkıçten yoksundur. Çağdas blllnç, egemenlerin «böl, yönet, ve sömür» polltlkaauıuı ne demek olduğunu bllmek demfktlr. Emperyallzme bu hlllnçle karşı konur, sonuiru bu blllnçle durdurulur, özgürlükler bu blllnçle kazanüır, demokrasl bu billnçle peklşlr. Ynksa cgemenler, halk yığınlanm böldükten sonra, biilükierl blrer blrpr trnelprler. Bölünmeye hlzmet edenlerin, tepelendiklerl camao yakınmaya hakları yoktur. BAŞSAĞLIĞI Sevgılı dostlarımız, yakın arkadaşlarımız ve meslek.daşımı* OKTAY EŞBE İLE AYŞE EŞBE'nin mutluluğun eşiğindeyken uğradıkları uçak kazası, yüreklerımizde onulmaz aoılar bıraktı Ardında kalanlara Tann'dan sabır dileyelim. THV YEŞtLKÖY MESAt ARKADAŞLARI VE DIŞHATLAR PERSONELt (Cumhuriyet 10806) yemeklerini için hizmetinizde Bu yönetmelık her şeyden once ukullarımıztı yenı bır sansur türü getirlyor Şöyle ki, okullardu duzenlenecek her çeşıt egitsel çalışma için bir seçicı kurul ongorulüyor Hepsı de okul mlldürüne bağlı olan bu kurullar kımı zaman M Eğıtim müdtiru ne hatta valiye bağlanıyor. Okulda dergi, yılhk yu da gazete ml çıkarılacak, seçme ve inceleme kuıulu İle okul mUdUrürün s>an suründen geçmeyen yazılar girpme/i bunlara Konferans ya da tartışma mı düzenlenecek, okul mUdurüne baglı ikı ogretmenden kurulu bir komisyonun ona\ı ke sınlıkle gereklıdlr Hafta dılznnlenmesi böyle, eğitsel kol çalışıın'arı boyle. aıma Ruıılerı boy BOR4KS VE DIĞER M A D D E L E R 28 35 M (7 H«D j Gurmi*palaCad.2 UnKap^n./itUnbo TWIX. 22 95* SIR TR REZERVASYON: 636024 633767 Etfter. NlsbetiyecaddesJ N<K2» (AJans 70: 530) 10783 (Cumhuriyet: 10789) TRİSODYUA1 FOSE4T VE DlGER GumuspalaCad.2 Unk*p.n./itt«nbul N A ^ D D E L E R 28 35 50 (7 Hat) M»* 22 9S9 SİR TR L MJİ^Sİ^Ü (AJans 70: 530) 10784 fstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi Başkanlığından: VEFATLAR İÇİN Kıymetl) hocalar ve dua hanlardan müteşekkll cenaze meraslnı ekibimiz bir telefonla emrlnızdedir Gazete ilftnı ve umum muamelât içln ayrı bir Ucret alınmaz. Cenaze lşlerinl lşletmemlz deruhte eder acı günlerlmzi paylaşırız. Y ANKI TUıkivenin yegane huftalık haber derglsl YANKI'nın son sayısında şu yazılar var: DGM Flkrinın Nasıl Ortaya Çıktığını Nlhat ERtM açıkladı. CHP'de Baykal Ekıbi Gelişmelerden Memnun MSPIi Cumahoğlu «AP'nin MSP»yl Kıskandığını Söyledl. Prof Uğur Alacakaptan, TRT'den Neden Şlkâyetçi Olduklarını YANKI'ya açıkladı Komutanların Karataş'a Ziyaretlerlnın Ardında Yatan Ne? TUBK • IŞ ve DtSK'ln Tabanlan Yaklasıyor. Sancar, Askerî Istihbarat Kadrosunu Yeniledt. Masters Johnson S«ks Konusunda Açıklama Y3ptılar. Lübnan da Israil İle LUbnan ve Suriye Yetkllllerl NaaU Temas Ettı? Ve onikl bölflmde daha otuıbt* yazı.. airl her bafta dunvada olup bitcn en finemll olaylardan haberdar eden «YANKr.'yı bulamıyursanıt abone olunuc bir yü 52 sayı sadece 125 llra.. Konur Sokak 27/7 ANKABA (Cumhuriyet: 10808) 1976/1977 Öğretim Yılı İçin Kesin Kayıt Yaptıracak Öğrencilerimize 1 1978 1977 öğretim yılı Içtn yapılan ÜSS sınavlan aonucunda Akademlmlz gündüz ve gece bölümleri ile Akademimlze bağh Vatan, Kadıköy, Lsık, Galatasaray MUhendlsllk YUksek Okuluna kesin kayıt yaptırmaya hak kazanmış öğrencllerln kayıt işlemleri 29 EylUl 1976 Çarşamba gdnü başlayarak 15 Ekım 1976 Cuma günU » a t 17 00'de sona erecektlr. Kayıt BUrosunun çalışma •a saatlerl 9.00 1200; 13.30 17.00'dir. Bu tarihten önea müracaat edllmemesl. 2 Kayıtların «Uratle yapılabllmesl İçln aşağıdakl belgelerin ekslkstz olarak getirllmesl gercklidlr. a) ÜSS klm İlk kartı va sonuç belgesl (puan kartı) b Dlplomasının ash > c> Nüfus hüvlyet cüzdanı d) 18 adet 4^x6 rotoğrafı (son 6 ay lçlnde çekllmlg) e) 1957 doğumlu veya daha yukan İse bağlı oldugu askerllk şubesinden ögrenlmlne devam edeblleceginl gösteren belge. t) öğrenlme ara verenler içln EylUl veya Ekün 1976 ta* rlhlı, savcüıktan alacakları İyl nal belgesL (Basın: 244M) 10797 ISLÂM CENAZE İJIERI 40 68 86 TU: 47 20 06 NOT: BUtUn muameleler lşletmeye alt olmak tlzere yurt ıçi ve yurt dışından yurda cenaze naklı yapılır. OUnun her saatinde emrinlzdedir. (Cumhuriyet: 10795
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle