Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 22 AGUJTOÎ 1976 Y İ D Başka bir parüden bir bakar.a sorsam. Sordum da... Böyle, böyle.. fiüleyman bev le Necmeddln bey'in araîan açık nu? Ne gibı? Canur. Süleyman bey çok sinirli çıktı Necraeddin bey'in odasmdan, Necmeddin hoca, ters bir söz mü söyledi acaba? kızdırdı.. Benlm bildiğim çok kibardır llişkilerinde hoca. Oyle, ağır söa söylemez.. h e n , bazı şeyîer telefonla konuşulmaz. İstersen, bir kahveml iç konuşaiım . Süleyman bey, «Bu adam tam seçim önceeinde bizi bırakacak, görürsünüz» demedi mi? Onu da dememiş. Hora konusunda söyledıklerine de içerlemiş olmalı. Yok, bu adam ayakbagı oimaya başladı vallahi, ayyy.. Amma kanşık düşler gormeye başladım.. Seyfi, kolonyayı getir.. Gün görmüş özel kalem müdü rü Kemal bey, scn gtinlerde ne heyecanlı aniar yaşamıştı. Yüksek Askerî Şura'daki tartışmayı duymuştu, Irfan OMydınlı'yl» se çen. Semih Sancar, Cemal Engln'in orgeneralliğini mi önermişti? Tartışmalar gerçekten sert geçmişti. Reddedilmişti Kurulda Engin'in Orgeneralliği. Turgut Sunalp, bu konulan iyi biliyor olmalı. Ama konusmas ki. Belki de «Daha erken, heie emekliye aynlayım da öyle» diyecektir ne bileyim? Süleyman bey'in kahraman olmasuu da mı engelliyorlar bazılan? îşte, burası noktelanmaga deger hani. Neler düşüntlyordu, düşümde Süleyman bey? Ecevit, Kıbns arekâtından sonra erken seçim istemedi mi? Kıbns'ı oya çevirmiyecek miydi? Yapamadı. Onun yapamadığıru yapmamn tam sırasıdır. Eee, yani Ecertfin . apamadıgını yapmak, bir savaş kaaanarak, arkasından seçime gltmek ne güzelclurdu ama... Hadi, ben düş görmekteydim. Abdl tpekçl de dü? görmüyordu ya. Neydl o, «Demirel, 12 ada faUM ml olmak istiyor?» yazısı... Kahramanlık gerçekle?tirilem« yince, televizyonlarda demeçler, faıla etkin olmuyordu. Seyfi kolonyayı ver.. Seçlm için haîirlıklan tamamdı aslında. APIi bakanlıklara, komandolan. fa»olan yerleştıriyor yahut bunların yerleştirilmeslne göıyumuyordu. Onlar, AP'nin eski gençlik kollan sayümsz mıydı? Bununla bir degil, birkaç kus vurmcaktı. Albay, bir kıyıya itllmls olacak, ondan da kurtulacaktı. Seçimlerde de, karate bilen komandolar işe yarıyabilirlerdl. Komandolan, şimdiye degin korumustu. Onlar da kendile rlnden beklenenl, verirlerdi günü geldiginde öyle ya. Seyfi, kolonyayı getir... üyandun, terlemi» miyim net R*maxan yaklaftıkça. tekel mâddeleri, içkiler piyaaadan çekilroeye basladı. özellikle yeni rakı yok. Tekel yetkililerinden birinl gördüm mülkiyeliler blrliginde şöyle dedi: öyledir, ramazan önce&inde, bazıları evlerine stok yaparlar. Ramazan boyunca içmek lçin. Dışarda içmek olmaz elbet. görenler ne der? Hem atok yapıyorlar. Hem de, evdeki içklyi bir kaç diki$te bitiriyorlar. Meze de yurnruk me ceai... Ramazanda kimin oruçlu, yanl niyetli kimin degil nerden bileceğim. Hele, iyi niyetinden de o kadar emin degilsem.. Ramazan geliyor ya, din sömürüculerine gün doğdu demektir. Anadolu'nun pek çok ilinde, ilçesinde öğleyin yiyecek bulunrnaz lokantaiarda. Ben seferiyim, yoldan geldim. Oruç yoktur yoloulara. Iıh. Ankara'da Zirai Donatım Kurumu'nun başına yeni bir genel müdür geldl ya. hava birden değiştl. Genel müdürlüfün bahçesinde okunuyor ögle ezanlan. Çalışan filân da yok.. Hadi ben namaza gidiyorum.. diyen gidiyor, bir daha dönmüyor.. Okurlar, vurdun dört bir yanmdan öyküîer, olaylar anlahyorlar. CHP MSP ortaklığı sırasında, MSP'liler Hasanoğlan'da bir cami temeli atmışlardı. Temel iki metre kadar ancak çıktı iki yılda. Geoen pazar, bu kez AP' liler o temelin yakınına yeni bir temel attılar. Köyün sağlık merkezlni de yıkarak. Baymdırlık Bakanlığı Yapı lşleri Genel Müdürü Mehmet Kundak. Antalya'nın Lara plajındaki dinlenme evlerinin önünden denize girmiş. Buraya, isparta, Burdur dolaylanndan da bir grup gelmiş dinlenmeye. Uzun uzun dinsel tartışmalar: Denize girmek günah mıdır, degil midir? Denize girmeli ml, girmemeli mi? öyle degil, meseleyl şöyle koyalım: Deniz Allahın nimeti midir, değil midir? Nimetidir.. O halde, yararlanmak gerekir. Ancak. bence dalgalann bittigi yere kadar elbise ile girilmeli, dalgalı yerlere de iç çamaşırları ile.. Kundak, buradaki dinlenme evlerinl kapattı. Eşini. baldızuu da aldı, jnne Antalya'da bir başka kampa yerleşti. Ankara'da Yüksek n Okulu'nun kıziar yatakhanesinde bir akşam, kıılardan biri çığlığı bastı: Ayyyy, erkek var bu yatakhanede. Uyanan kıziar vataklarında dogruldular. Pijamalı, şıpıtık terlikü, sakallı biri, kızlar yatakhanesinin bitişiğindeki lâvabodan çıkmış hiçbir şey yokmuş gibi. gölge gibi süzülerek karşıdaki odasına gidiyordu... Günlerdir, burada kahj'ordu sakalh. Kıziar, sorun yapmak istediler. «Burası kızlar yatakhanesi erkek yatar mı hiç?» diye çığrıştılar. Sakallı, zaman zaman televizyona da çıkıyordu. YAYKTJR'un en yüksek cinsinden yöneticilerirdendi. Olup bitenlere bakıyorum da, düş mü gerçek mi. ben de karîştınyorum zaman zaman. O zaman alnırm iyice kolonya ile ovuyorum.. Süleyman 'bey, îkinel fcez gittlği Erbakan'ın odasından pancar gibi bir yiizle döndü. Odasında bekleşen Seyfi öztürk'le Nahit Menteçe, Süleyman Bey'e kolonya yetlstirtliler. Oturttuiar koltuğuna, onu avutmağa, sinirlerini yatıştırmağa çahştüar. Bu iş burada bitsin artık, diye boğuk bir sesle konuştu, yığüıp kalmıştı koltuğuna... Üzülmeyin efendim siz, her çaresi bulunur. Seyfi, kolonyayı ,yer... Özel kalem müdürü Kemal fcey, yıllann verdiği alı^kanlıkla kapı aralığından çöyle bir baktı yan gözle, çekildi odasına. Tetikteydi, fukat içeri girilecek sıra da değıldi hani. Ne komışmuî'ıardı acaba Erbakanla? ne demişti Erbakan da, Suleyman bey, böylesine alı »1 moru raor çıkmiftı? Menteşe de. Öztürk de Süleymsn beyi hiç. böyle görmemişler rniydi? . Ben, size söyliyeyim, dedi arkadaşlanna, bu adam bizi hükümett* «eçime getürmiyecak. Ama. ben ona dünyanm Kaç bucak olduğunu göstereeeğim. Öfk«Hy<U. Arkadaslan onu hiç bu denü öfkeli görmemişlerdi. Celâl Bayar'ı karsmdayken yanına al, seçimleri kaybetmişken Başbakan ol, sonra da eski Odalar Birligi Ba$kam gelsin, her yere temel atsın.. Tuzla'dakl yazlık evin arsasına da temel atar bu vallahi... Bir yandan, çok yerde APIİlerin tabanını aldı götürüyordu. Kacc* giden CHPIileri bile ken ANKARA NOTLARI NELER OLUYOR, NELER? Mustafa EKMEKÇİ TARTIŞMA ÖZGÜRLÜK Pontikacılanmıs bütün güneel konuşmalannda özgürlük ve sosyal adaletten söz ederek savunurlar. Oysa ki, özgürlük ve sosyal adaleti kendi çıkariarı ve anlayışlan yönünden rieğerlendirerek. bukalemunsu bir hal a'.dırarak gerçek anlamından soyutlamışlardir. Geçmişin ve bugünün Türkiyesinde ösgürlük ve sosyal ada let bir avuç çıkarcı burjuvazi, kapitalist ve \iiksek düzeydeki bürokrasi için vardır. Çoğunlukta olan emekçiier v* dar gelirli memurlar için özgürlük ve sotyal ada!ett*n söz etmek Ayda hayat vardır demek kadar gülünç olur kamsındayım. Bu düzen bizim tarihimiz'ie de & T 1 değll mij'di? Bütün ta51 rihimiz boyunca mutUı bir azm lık emekçi smıfın emek güçlerini sömürerek yaşamlannı sürdürmüşlerdir. Şöyle bir hikftye kulaktan kıılaga söylenerek günümüze kadar gelmiştir: «Genç bir padişah maiyetind» ki muhafızları İle ormana avlan maya çıkar. Orada fakir bir oduncu üe karşılasır. Oduncuya Uç soru yöneltir. Bu üç soruya yann sabaha kadar doğru cevap verirsen seni fakirhktea kurtaracağım. Cevaplandırmazsan baçını gövdenden ayıracagım der. Sorular şurüardır: 1 Altm nedir? 2 Gümüş nedir? 3 Bakır nedir? Odur.cu düşünür, taşımr sorulara bir anlam veremez. Üç kısının en küçüğü babasmın bu haliyle ilgilenir ve soruları yaluüar. Altın sizsiniz, gümüş Vezirleriniz ve saraydakiler, bakır da biz fakirleriniz yaıutını verirsin demiş. Oduncu padişahm huzuruna çıkar, aynı yanıtı verir. Paçayı kurtardığı gibi, otuz kese altını da alır.» Bugünün Türkiyesini de benzetme yapacak olâugumuzda altm, gümüş. bakır, demir, linyit ve turba kömr.rü gibi daha çok smıflandırmalar meydan» çıkmasına olanak sağiar.mıştır. Bir devlet içinde bu kadar s;nıf aynlıkları olursa doBal olarak da. bütün sınıflar için «özgürlükçü dîmokrasi»), sosyal adalet. ir.sanca ve çağdaş yaşama düeenl uygulanamı>*acAktır. Dar gelirli memurlar ve emek çi sınıfı geçmişte olduğu gibi bugün de varlık içinde yoklukla, sosyal adalet içinde adaletsizlikie; sudan uıaklaşmış balık ve kurba*a gibi yaşam sa^şı vermektedirier. 5900 llra yan ödeme alan bü rokratlarla, yan ödemesi ile ma a^ının toplamı 5900 liranm üçte birinden a^agı olan binlerce dar gelirli memurlar ve gayrimeşru yollardan vurgunlar \ruran, iç \e dış ticareti ellsrina^n tutan tekelci para babaUrı sömürgenler ayr.ı kentleröe yaşıyorlar. Hayat pahalıhğı biri için ne ise diğeri için de odur. Bunların j'aşam bağıntıları arasındaki farklıiıklar birazck düşünenler için gerçekten yürekler acısı ve utanç vericidir. Bu kadar çelisikli farklılıklar karşısında sosyal adaleten, özgürlükten ve milli gelir dağıhmındaki eşitlikten söz etmek beşikteki çocuğa ninni soyliyerek uyutmaktan farksızdır. Zamanla büyüyeceii çocuk ninninin ne kadar anlamsız oldugunu anlıyacaktır. Özgürlük ve sosyal adalet bu değildir. Taban için özgüriük agzı sıkıca kapatılmış şlşenin içindeki baldan farksızdır. Parmaklarmı şişenin yüaeyinden gezdir, dudaklarınm arasına al. balı tadabillr misin? Yurt içi, yurt dısı gezi örgürKiğü, ticaret özgürlüğü, giysi ve beslenme özgürlüğü.. dar gelirli kimseler için şişenin içindeki baldan farksızdır. Yaşamımız kapitalizme ve ka pıtalızmin yaşamasına olanak sağlıyan kimselere hizmet etmekten baçka nedir. Her şeyiıı bir yaşam süreci olduğu gibi kapitalizmin, burjuvazinin, şi?e içindeki bala benzettiğim sözde var olan tabandan yok olan özgürlük ve herkesin kendi çıkarı ve anlayışı yönünden degerlendirdiği sos yal adalet yerlerini gerçek özgürlük ve sosyal adalete terkedip tarihe karışacaklardır. Gunümüzün teknolojisi ve bllimi nasıl ki, bazı doğa olgularını önlsmeye yetersiz kalıyor sa, yeni akımlar da onlenemiyecektir. Akımlar sel ve ırmak sulanna benzerler önüne sedler ve barajlar kurarsın, ama bugünkü uygarlîğa eriştiren enerjiyi elde edersin, sulama yaparak fazla ürün kaldınrnn. İşte aydınlann akımlannı bu açıdan deferlendirmek gerekir. î*met TLTIGLT Atatürk tlkokıılu Md. Yd. K1RIKKALE Yurtseveuleıe düşen görev Egemen çe^eler; para baba ları veonlann tenısilcilijini ya pan siyaset cambazları, «Faşist» tırmanışlannı mzla sürdürmektedirler. 1961 Anayas«sı toplumumuzun ekonomik, sosyal ve politik gereksinmeieriru karşüaya cak şekilde hazırlandı. Gerüş halk yığınlarınm lehir.eydi. Ama bir kısım çevreler bunöan tedirgin oldular. îktidarı ellerine geçirince de ilk Işleri, «Lüks» olarak inteledikleri Anayasa maddelerini, kendi düzenlerinin çarklannı daha kolay dönd'irecek şekilde değiştir diler. Işe, raarıkemelerin bagımsızlığını, hakimlerin güvencesini, memurların sendikal haklarım kaldırmakla basladılar. Hakimlerin özlük isleri, siya sal iktidann dısında düzenlenen «Yüksek Hakimler Kurulu na» verildi. Bundan makaat; verilecek kararlarm siyasal lktidarın keyfiliğinden uzak kalmasını sağlamaktı. Yargıç hiç bir makam veya kişinin etkisi altmda kalmsdan, kararını ser bestçe, hukuk ve vicdanına da yanarak verecekti. Ama 12 Mart uygulamasından sonra tüm bunlar ortadan kalktı. Ha kimler ve mahkemeler iktidarın etkisi altına girdüer. İktidar «Devlet Güvenlik Mahkemelerini» yasalaştırmaya çalışa rak, toplumda daha çok kaos yarattıgının farkında bile degil. O birtakım kaypak ve her anlama geien kavramları Ar.ayasaya yerleştirmekle meşgul. İşçi aç kalıp «grev»mi yapacak, karşısına, milli güvenlUde hiç ilgisi bulunmadjğı halde, gü venlik açisından tehlikeli oldu gu gerekgesiyle yasaklama çıka nlmakta. Kamu düzenini bozu cu olmadıgı halde, okunan kitap ve bir anlamda da düşünce açıklama yasaklanmakta. Aslında konan bir yasaklayıcı maddede, yasaklanan şeyin tam olarak tarur.ılanması ve bunun karşılığmda verilecek cezanm belirtilmesi gerekir. Vatandaş böylece hukuksal bir güvenceye kavuşur. Aynca «Tabii Hakimlne» tabi olursa f^nm^»n ve vücudundan endişeye düşmez. Ama «Tabli Hakim» yeri ni kan""' hakime bıraku. Artık hakimler iktidar tarafından atanacak, onun tarafmdan görevden uzaklaştırüacaktı. Ve halk olarak biz de gözü muze baka baka yapılan «Hukuk Devletl» tekerlemeslni slne ye çekiyoruz. Bu günlerde de işcüerln Ucretlerinin yükselmeslnin ve grevlerin İktidann kontrolu altına alınması sözkonusu. Evet işçilerin egemen çevreye karşı son savunması olan grev hakkı da elinden aimmnir ig. tenmekte. Bununla sendika kurma hakkı da tarihe kaxruş1 turulmaya gt ''^ılrrfflkta Bkono mik hak ve ccgürlükler, iküda rın ve onun dayanagı egemen çevrenin keyfiligine ve bastaeına alınmak is.emaekte. Aslında parababalan ve ona dayanan siyaset cambazlan kendi çukurlannı kendüeri hazırlamaktadırlar; çünkü hiç bir zaman hiç bir yerde ve hiç bir şekilde emekçilerin bilinçlenmesi durdurulamamıştır. Biünç ienen emekçi kesim, bu olaylar karşısında daha da kenetlenmekte, ve kendi çıkannın bilin cine daha çok varmaktadır, îşçilerin giderek ilerici sendikalara geçmeleri ve direnişlerini bir tek arkadaşlarınm işten çı kanlması için de olsa sürdürmeleri, bilinçlenmelerüıin en açık kanıtı değil mi? Burada tüm yurtseverlere dü şen görev, emekçilere, öğrenci lere düşen görev: Kenetlenmek ve faşizme her nasıl olur r sa olsun taviz \ ermemektir. ömer EBU dlne çektiği sfiylenlyordu. tki mil yon lira para toplarruş, diyorlardı... Hiçbir seyi de kabul etmiyordu. Aydınlan çatlatarak bir konuşması varcu ki, insanı deliye çeviriyordu. Necmeddm Hooa, bir y*rde şöyle mı demişti? Maaonlâra, komisyoncıüara ls yok bundan sonra. Bütün yatmmlan, aracısız yapacağız. Sanayl Bakanlıjı içinde yedi Genel Müdilrlük kurmustu. Altnu* yedi ılde sanayi müdürlüklerl, illere yapılacak yatınmlarj saptıyacaklardı.. ihaleier, komis yoncular aradan çekllecekler, oh gel keyfim gel... ver... Seyfi biraz daha kolony» Düş mü görüyordum, düş degtlse, aeyrettiklenm ne güael bir haber olurdu. Düş de Olsa, araştınr, yorumlatırdım. Kime mi? Seyfi bey'e, Nahit bey'e. Onlar da olayları görmediisr mi? Nasıl yorumlardı acaba? Hayırdır inşallah, ne vftr? Efendim, hükUmet sallanıyor mu yoksa, bikarıyor mu Süleyman bey? Yooo .. Süleyman bey, çok sinirli çıktı Erbakan'ın yanıridan. Sonra o kolonyHar... Sen rtly» görmü?«ün. Peki, o akşam televieyonda nijre bozuktu. yUıü Süleyman bey'in? Madem dogrulamıyOrUrdı, yorumunu da kendım yapardım o zaman . Çağımızda eğitim Çagımızda egitimin, kişinin bilinçlenmesinl sağlayan en önemll etkenlerden biri oldugu yadsmamaz hale gelmiştir. Şöyle ki, gelişmiş ülkelerin blrim lise dengl okullannda getirilen egitim sistemi kısinin zekasını araştıncı, elesıirlci ve hatta yaratıcı biçimde kullanmasını saglamaktadır. Salt bunu öğrenmek bile bireyi ilerdeki sosyalsiyasal illskllerinde başanlı kılacaktır. Bir müzik dersinde eger boş geçmiyorsar ögrenciye kitabm sararmış sayfalannda yü larca önce ölmüş müzlsyenlerin yaşam öykülerini ve buna benzer daha birçok gereksiz bilglleri ezberletmektense onlann yapıtlannı dinleterek öğrenciyi sayfalar arasına sıkısmış sessız müzikten kurtarmak, müzigin insan ruhuna etkisinden haberdar olmasını sagiamak süpheaiz daha yararlı olacaktır. Edebiyat adı altmdaki deraler genç beyinlere kultür aşısım yapabilmek için en bUyük olanakür. Neden bu dersln saatleri günümüzde pek az anlam taşıyan yabancı Türk yazar ve ozanlann geçmiş devirlerin gereklerince yaratılmış yapıtlan ile boşuna geçsin? Neden ythtyılımızın sorunlanna deglnen yabancı Türk edebiyat adamlanfiın emekleri bir kenara atılsın? Bugün, bir Türk ögrencisi Sartre, Camus, Brecht, Dostoyevskl, Kemal Tahir, yazın alanında kendini tüm dün yaym tamtlanuş Yaşar Kemal, Nazım Hikmet okuyup, felsefelerinl anlamaktan aciz midir? Ama ne yazık ki, yurt ekonomisinde, sosyal yaşamda ve siyasal ortamda ezici gücünü gösteren iktidar sahipleri eğitim konusunda da bıldikienrn okumakta ve o solcudur, bu zararlıdır, şu komünisttir ıiıyerek günümüz gencini sorunlarm, gerçeklerin çok ötesinde bir suskunluga, bir ezberciiığe itmektedirler. Buraya dek varolan orta öğretimimizdekl çarpıklıga degindik. Yani, kentlerde varolan orta öğretimlmizin ve buralara devam eden her şeye rağmen mutlu gençlerimizin sorunlanna eğildik. Bunun yanısıra bir de olmayan orta ögretimimiz ve llkokuldan sonra okumak olanağı bulamayan mutsuz gençlerimiz vardır. Yasalarla aaptanmısbr ki her Türk vatandası için ilkokula gitmek zorunludur, ondan ötesi de kısmete bağlıdır. Bu kısmet işi Anadolu'muzun kente uzak btrçok köşesinde gerçekleşememektedir. Ekonomik düzenin, tarladaki kol gücü gereğinin baskısı ve yine efitim noksanîığından dofan çarpık düşüncelerin etkisine bir de okul öğretmen yokluğu eklenınc* ılkokulu bilemediginiz orta okulu bitiren genç ortada kalır. Diyelim tüm güçlükler yenildi ve hem aile hem de genç büyük fedakârhklarla yöresinden uzak ta lise öğrenimi yapabildi. İçinde okuma arzusu hâlâ yanan bir çok genç artık bu nostad» takılacaktır. Çünkü üçyüz bin kişinin arasından sıyrılıp yüksek öğrenime katılabilmek oidukça güçtür, hele bir de o genç daha iyi düzeydeki Lısa lerden mezun olanlar ile yanşmakta ise, bu iş olanaisızdjr. Yılardlır, üniversite smavlanndan geçip de bir yüksek ögretlm kunımuna glrmeye hak kazanarüardan kaçı Anadolu'dan gelen gençler olmaktadır? Hiç çekinmeden söyleyebiliriz ki, bu oranın en büyük kısmmı büyük kentlerin iyi liselerinde okuyan, bu okullann masraüarıru karşüayabilecek denli mutlu ailelerin çocukları oluşturmaktadir. Demek ki bu Ulkede parası olmayana okumak, bilinçll ve kültürlü bir aydm olmak olanağı yoktur. Öyleyse, gelecegin Türkiye'si zengin çocuklarının elüıde desenizei. Haluk YÜCE Beşiktaş İsparta yangınının soruşturması sürüyor Iıparta tuhafiyeciler sitesl insaatında çıkan yangınla ilgili soruşturma sürdürülmektedir. Vanguıın tite inssatma alt kerestalezia.bulunduSu •bölümden çıktıfı bildirllmektedlr. Emnlyet HUdUrtl tsmail Çetin olayda kusur y» da ümaj olup olmadığınm arastırılâı£ını sCylerktn, ltfaly« Mudürü olayın yangındtn 10 dakikk sonra ihbar •dildıfinl. tüm ekiple birlikte gittiklerini ve tüm sondürme işinin 7 saat sonra 07.30'da bitirildlğini belirtmiştir. Yangın Isparta'da yıllardır görülrr.emiş büyüklükte btr yangın olaraic nitelendinlmişur. Jotoğiag, yangm söndürüldükten sonraki dunanu gOstermektedir. Çimento paketleyen işçilerin akciğerleri hastalanıyor ÎZMtR Innlr çevreslnılelel çimer.to fabrikaİ3rımn paketletne servisinde çalışan işçilerde akciger rahatsızlıklan saptanmiîUr. Ege Üniversitesi RektörU Prof. Dr. Necati Akgün ile doktor Osman Bayındır'ın Izmir ve çevresindeki çimento fabrikslannda çalışan toplam 50 işçi üîerinde yaptıklan araştırma sonucundeı, akciger hastalığma yol açan ince toz kor.santrasj'onunıın çok yüksek olduğu anlaşümıştır. Alınan bilgüere göre, çimento îabrikaların.n havasır.daki toplam toz konsantrasyonu 62.3 €9.9 mg. rr.atre ktlp, ince toz kon santrasyonu ise 2J2Î mg metre Itüptiir. (a.a.) FUARDA İSRAİL ALEYHINE BILDIRİ DAĞITAN 2 KIŞI GÖZALTINA ALINDI tZMtR Siyast polis, îsrail Pavyonuna karşı halkı ayaklandırıcı niteîikte bildiri dagıtan ikl kişiyi gözalüna almıstır. Verilen bilgiye göre, Yaşar Şenbaşlar ve Aslan Karabacak adlı şahıslar, ellerindeki çantalara gizliyerek fuara sokrr.ayı başardıkları büdirilerı. izinsiz dağıtmaya başlamışlar. ancak kısa zamanda görevii ekipler tarafmdan yakalanmışlardır Sanıklarm dağıttıklan bildirilerde, fuar ziyaretçilerinln İsraii Pavyonuna girmemeleri ile çeşitli kışkırtıcı ibarelerin bulunduğu bildirilmiştir. Öte yandan Uuslararası Izmir Fuarı Müdürü Cumhur GUrüz. fuarı ilk fçecesinde 117 bin 040 kişinin 200 bin lira ödeyerek gezdigini söylemiş: • Bu rakam, fuar kuruldugundan beri ilk defa bu seviyeye ulaşmıştır..» demiştir. Fuar Müdttrü Cumhur Gürüz, süren 40 güne çıkarılmasının yanlız bu yıla mahsus oldugunu, önümüzdeki yülarda yine 30 güne indirilecegini belirtmiş: «Ramazan ve Bayram nedenleri ile uzatma olmuştur.» demiştir. 3u arada yetkililer, fuarın ilk gecesinde 26 çocuğun kaybolduğunu, bunlardan 25'inin anne ve babasının bulunarak teslim ediltfiğini, 11nin ise halen Fuar MUdürlüğü kreşinde bakıldığuu belirtmişlerair. (a.a.) Plaka sorununun içyüzü Olay ve problemlerin gerçek nedenlerine kendi çıkarlannın gerektirdiği biçimde kı lıf geçirmek, bunun doğal sonucu olarak da problemlere geçersiz çözüm yolları önermek kapitalizmin kaçınılmaz özelllklerinden en yaygın olanıdır. Güncelliğinl sürdüren plaka sınırlanması konusunda bu sorun tüm açıklığı ile karşımızdadır. Sımrlamanın kaldırılma sı için ileri süriilen kapitalistçe neden yolcu tıkamklığıdır. Bu gerçek bir yerde yadsınamazsa da, sabah ve akşamın belirli 12 saatı dışında, duraklarda bekleyen yolcu görmek oidukça zor olduğu halde, yolcu bekleyen uzun dolmuş kuyrukları daha gerçekçi bir görünüm oluşturur. Ancak sımrlamanın kaldırüması sorununa degişik bir açıdan bakarsak karşımıza, her zaman olduğu gibi, kişisel çıkan toplum çıkarınm üzerinde yer alan kapitalist sınıfın birkaç birçyi çıkar. Şu an da otomobil sanayiini elinde tutan 23 kişi ve kurum ile İçişleri Bakanmın birlikte sah neledlklerl oyunun, son aylarda oidukça yavaşlayan otomo bil satışlannı hızlandırmaya yönelik olduğu gerçeğinden ha reket edersek soruna daha sağ lıklı yaklaşınz. Satışlan hızlan dırmanın doğal yolu halkın sa tmalma gücünü yükseltmektir. Bu yöntem ise uzun vadeli oluşu ve bireysel çıkarları ile çeliştiği için kapitalistin işine gelmez. Geriye şu andaki ortam için uygun bir yol kalır: Plâka smırlamasının kaldırılması... Elindekini avucundakini, daha yetmedi, çocugunun rızkını alıp, dolmuş veya taksi yapabilmek umuduyla adı ge çen araçlardan birine yatır» mak. Kapitalistin isteği de bu zaten... Geçtiğimiz yıllarda yapıl?/ı bir araştırma, şehiriçi ulaşımında trafik tıkanıklığının önlenmesi için, büyük taşıtiara yönelinmesi gerekliliğini or taya çıkarmış ve ekonomik yönden büyük tasarruf sağlanacagı üzerinde de aynca dunümuştu. Şimdi sınırlaınanın kaldırılmasıru destekleyen güç lere sormak gerekir: 1) Bugün, şehir halkımn taşınması sorununda neden büyük taşıtlann sözü edilmez de, taksi (otomobil) ve dolmuş (minibüs) üzerinde ısrar edilir? 2) Sınırlamanın kaldınlma konusunun getirilmesi ile, otomobil sanayiinin zam isteği arasında zaman ^açısından bir paralellik kurmak, acaba öküz altmda buzağı aramak mı olur? tbrahim DURLU ANKARA ÎSTANBUL TELEFON BAŞMÜDÜRLÜĞÜNDEN: Bayan Elemanlar Alınacaktır BaşmüdurlUğümüı Şehlrlerara» v« Mllletterarası Serrtsleri lçin bayan elemanlar aünacakSınaviaı ner nafta Cuın» günlerl a u t l4J0'd* Sirkeci Büyükpostahanedeld Kantin salonunda yapüacakür. Şartlar aşağıda göstertlmlştir. Fazla bilgl 28 58 60 ve 66 10 40 NoJu teletonlardan alınabtlir. Müracaat yeri: Sirkeci Büyükpostahane Udnci kattaki 01 tstihbarat AmîrUfl Basvunnada Istenen belgeJer: Dlploma ve nüius cüzdanı asülan ile bir adet fotofrafc Çaİışma şartlan: MiHetlerarastoda: Günde 8 saati geçmemek üzere öâleden önce ögleden sonra ve akşam olacaktır. Şehlrlerarasmd» : 1? durumuna göre öğleden önce, ögleden sonra veya akşam olmak üzere üç vardiye halinde çalısünlacakür. Bütün gece çalışma mecburiyeti aranmıyacaktır. özel dunmı s Saban erken veya akşam l8.U0*den sonrakl saatlerde memurlar beliri) güzergâhlara yakm olmak Coturmak) şartiyle evlerine PTT minibüsleri üe alınıp bırakılacakür. Almanca, îngilizce veya Fransızca bilenlerln Usan bllgîsi sınavı Başmüdürlüğün jöstereceğl kültür merkezlerinde yapüacaktır. Ortafc Tartlar j 1 Ortaokui, Use, Use eşidl veya YUksek Okul merunu olmak, 2 18 yaşından kUçük, 35 yaşından büyük olmamaü. 1 «Tartışma» stitonuna yan gönderecek oknyuculannuzdan, kâğıdın bîr yüzüne mümkünsB daktilo ile ve 200 kelimeyl geçmeyecek şekilde yazmalarını rica ederiz. OKUVUCU MEKTUPLARI DEMOKRATİK KURULUŞLARIN DİKKATİNE 18 haziran 1976 günü başkentin en büyük cadde'.erinden birinde, Atatürk LîS'S^i'nde yuvalanmış tabancalı, bıçaklı, demir . çubuklu kon.andolar, üç kişiye saldınyor. Daha dofrusu, öldür me girişıminde bulunuyor. Saldınya uğrayan bu üç kişiden biri, DİSK'e bağlı, Ağaç Sanayi İşçiieri Sendikası'nın Genel Başkanı, Sosyalist Parti Genel Sekreteri Cenan Bıçakçı. Diger ikisı, Sosyalist Parti Ankara İl Sekreteri Ender Yiğiter ve Sosyaiist Parti Ankara İl Saymanı Pusd Öz,iürdür. Genel Sekretere, ameliyat üze rine ameliyat yapıldı. Doktorlar, ölümden döndüğünü söyiüyorlar. Çene kemiği kmlan ve başının birkaç yerinden yaralanan öbür iki arkadaşımız da tedavi altında. basvuralmak istendi. İki gün arandı, bulunamadı. Devrimci işçi sendikaları Kon federasyonu, kendi üyelerinden bir sendika ger.el başkanının sokak ortasında öldurülmek isten nıesine karşı hiçbir tepki göstermçdi. Herkssin gözü önünde oluşan bu olaya, bir yazarımız dışında, basınımız da gereken ilgiyi esirgedi. Tüm işçi sendikaları. siyasi parti yetküileri, yığın yığın devrimci dcrnekler, hukukçuiar, emekten ynna üerici aydınlar, ne yazık ki, sustuiar. Demokrasiyi temslinden yıkıcı niteîikte olan faşis1: konıando sal dırılarmm, kimiere güvsnerek, bu denli azgınlaştıgını, güvenlik kuvvetlerinin, bu canileri.ne ölçüde bir hoşgörüyle karşıladıklannı kamuoy.ına yansıtmak ve anlatmak görevinden kaçmdılar. Gerçekten de gazeteler, bir iki tanesi dışında, bu olayın korkunçiuğuyla orantıiı yayın yapmamıştır. Bu kurşunlann, bıçakların, demir çubuklann hedefi, herhalde, yaJnız Cenan Bıçakçı ve iki arkadaşı değildir. k Vatandaşlara yaşama hakkı ta nımayan bir iktidann adı ne ola sayın hukukçulanmız? Sesınizi duyurmak için olayların daha nasü oır biçim alrnasını bekliyorsunuz? Siyasi partüer, demokratik kuruluşlar ve demckratik basın neredesiniz? Bırakın hukuk düzeni anlayışını, dağ başmdaki namusluca bir ^/kiya adaîetinden de yoksunuz. Anayasamız siyasal partileri, iktidarda veya muhalefette bulunmalanna bakmakszın «demokratik rejimin vazgeçllmez ögeleri» saymıştır. Yasalara saygısı olmayan, Danıştay kararianna aldirmayan bir iktidara karşı, haklarımızı nasıl savunacağız? Milletler arası mahkemelere başvuracak değiliz ya!.. Milletçe eroek gücümüzü, gereken bilinç düzeyine getirmek bir zorunluluktur. Siyasal grevler dönemine geldik. Hem de, genel grevler ortammdayız. Evet, tüm tutum ve davranışlarıyla Anayasa dışı, hukuk dışı, zorba bir iktidara karşı yasal direniş, ancak, SİYASAL AMAÇLl GENEL GREVLER, bir çare olarak öüşünülebilir. SosyaUst Partî Genel Sekreter Yarduncıgı Galip ATAÇ ' VERLLECEK OCKET Milletlerarasında çalıştınlacaklar I Ortaokul mezunlan lçin t 2177. TL. Lise mezunlan lçin : 2277. TL. Meslek Usesl mezunlan lçin : 2367. TL. Yüksek Okul mezunlan lçin : 2688. TL, Sehirlerarasında çalıştırüacaklaı : Ortaokul mezunlan lçin : 1683. TL. Lise mezunlan Için : 1783. TL, Meslek Lisesl mezunlan lcln : 1850. TL. Yüksek Okul mezunlan lçin t 2176. TL. Aynca, Cumartesl, Pazar veya dlger tatü günlerinde çaüşıldığı takdlrde fazla çalıçnıa üeretl ödeneceütir. (Basın: 20864/8197)