16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EUMHURlYET Z 22 A G Ü S ™ ulanık toplum» Aîylrmnin bir Alman prof.V% f e £ ö r taraflI!dan C'İJ 1949'dakl Alman toplumu için kullanıldığını geçen hafta anlatmıstım. «Bulanıklık» sözcüğü, bilindiği gibi, su ve bütün ötekl saydam sıvılar için kullanılır. Bundan : başka, insanın görme yeteneği de «bulanık» ola'bilir. «Bulanık görüyorom, bır göz hekimine g&rüneyim» deriz. Dürbün iyi ayar edilmezse bakılan yer veya şeyteri «bulanık» gösterir. Bir de düşüncelerde hatta, insanın kafa yapısında bulanıklık olabilir. Böyle buiamk kafa tasıyanlar topiumsal olgulan bütünü ile göremezJer. Eskiden «sebep netice münasebeti» dedigimiz «neden sonuç ilişkisitıne akıl erdiremezler. Çünkü dolap beygirinin gözlüğü gibi tek yön gö*teren gözlük vardır böylelerinin gözlerinde. GöXüs açıları olmadığı için, topiumsal ortamı ay! nntılarıyla farkedemezler. ! Bir toplumu oluşturan bireyler tek doğrultuda, bir tek düşün çizgisi üzerinde eğitilirse, o toplum, bulanık bir toplum olmağa mahkumdur. Çünkü böyle eğitilmiş kişiler, toplumsai yaşamm değişik oluş ve olgulanna karşı koyacak ve bu olayların temel nedenlerini araştırıp önlemlerinl ona göre alacak esnek bir düşünce yeteneğine hiçbir zaman sahip olamazlar. Hele böyle yetişmiş veya yetiştirilmiş kişiler devlet yönetiminin başma geçerlerse, onların idare başmda bulunduklan sürece toplum «iflâh» olmaz. tle, bu bulanıldıgı dahs ten düzen da koyulastırmak u^raşısındadır. Cami vaazlannd» ve Diyanet tsleri Başkanlıgınm türlü yayınİAnnda, Kur'an kurslarında, her derecedeki din ejttim ve öğretim kurumlarında ve bunlardan çıktnj&nn önderlüc ettigi halk egitimiîrae, AtatUrk devrtminin akılcı llkelerinden her gün biraz daha uzaklaşılmakta ve böylece TUrk topiumundaki değer yargılan gittikçe daha çok bulandınlmaktadır. Değerll meslektaşım Prof. Dr. îlhan Arsel, Cumb.uriyet'üı 31 temmuz 1976 tarihli sayı•ında çıkan «Devlet Başkam'na da...» başlıklı inceleme yazısında, Diyanet Işleri Başkanlığının, meselâ bir sineğin kanatlan hakkmda nasıl bilim ve akıl dışı küflü yorumlarla dolu yayımlar yaptagını ortaya koydu. Bu yayınlan okuyunca, «uzay çagında Türk toplumunu ne korkunç bir bulanıklığın ve bataklıgın derinliğine sürüklemek isüyoriar» diye insanın tüyleri ürperiyor. AP ve MSP'nin yaratnkları bu ortam yetmlyormus gibi, MHP"nin kendi ideolojisini her derecedeki egltim kurumlarına sızdırması, Atatürk'ün gerçekçi ve akılcı ilkelerine karşı doğrultuda kafa yıkamalarına girişmesi, toplumdaki kavram berraklığını ve değer yargılarını büsbütün kanstınp bulandırmakta, halk, neye, kime, hangi düşünceye inananacagı konusunda şaşırıp kalmaktadır. MCnin dörtlü basından her zaman AP'nln dttmen suyunda giden ve ilk seçimleriie tarihe karışacağı anlaşılan CGP ise, Atatürk'çülük ve 1lericilik maskesi altmda gericiliğe prim, vererek toplumu bulandırma işinde kendl payfeıa düşeni yerine getirmekten gerl kalmamaktadır. Muhalefetteki tek tutucu parti olan Demokratik Parti, «fazilet mücadelesi» parolası ile AP'den aynlan Uyelerden oluştuğu halde, sonradan bu Uyelerin hemen hemen yansı dün «faziletsizlik» ile suçladıkları AP yöneticilerini ve özellikle onun baskanını destekler duruma geçmiştir. Işte yıllardan beri Türk toplumunu ve Atatürk TUrkiye'slnl bulandıran sağ partilerin tutumlan budur ve AP Başkanı Demirel, durup dururken kendisi için «Şehitlik mertebesine ermek!» gibi lâflarla bulanıklığı sürdürmek isteğindedir. Solun durumuna gelince; ne yazık kl bunun blr bölümü Atatürkçülüğe ve özgürlükçü demokratlk sola kimi zaman sag partüerden daha inaatsız biçlmde saldırarak topiumsal bulanıklığı bUsbütün artırmak ve bundan yararlanmak çabasındadır. Oysa lster aşırı, ister ılımlı olsun, bugün sola düşen görev, Türkiye'deki topiumsal bulanıklığı halk yaranna olarak elbirliğiyle berraklığa dönüştürmek olmahdır. Ne yazık ki demokratik sola karşı saldıranlann içine vatan bölücülerinin karıştjncılığı da katılmaktadır. Bu nokta dikkatle gözönune alınırsa, buglin Türkiye'deki çok yönlü etkenlerin dogurduğu toplum bulanıklığının tehllkesi daha da açık sççik biçimde eörülür. 197 < OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Zenciler Beyazdır flney Afrika Birtlfi çoğumuran lyi tanıdıtı blr fllke değüdir. Kulaktan dolma bügllerle yettalrl». Ne var kl bu kadan bile çarpıcıdır. Blr toplum düşünün, II mllyonn lencidir; 4 milyonu beyaz... Ve beyazlar, dünyanın jok aı yerüıde görülen bir baskı rejunini çoğunlnktaki karaderililer üstünde sürdürebilmektedirler. Nasıl olnyor bu? Karaderllinin aşağılık bir soy, beyazın üstün blr ırk sayılmasına dayanan bir düzen, zencilerin çoğunlukt» bulunduğu blr Ulkede nasıl yaşsyabiliyor? İşte size bir sonı!.. Sanırım olaylara yüzeyden bakanlar Içln kolavca yanrtlanabilecek bir soru defil. 18 milyon zenci toparlanabilse, 4 milyon beyazı tükrükle boğar, diye düşunmea misiniz? Üstelik sömürenle sömürüleni tanımak için zorluk yok. Kara olan köle; beyaz olan efendi. Köleler nlçin köleliğin prangasmı kıramıyorlar? tşin şasılacak yanı şudnr kl Güney Afrika'daki beyazlar, yauuı 4 müyon tutanndakl beyazlara değil, ban zend kesimlerine de dayanarak sürdürüyorlar rejimi. Zenci poüsler; başkaldıran karaderlli kaı> deşleri üstüne copla, tabancayla gidiyorlar. Boylesine blr olayı akhnız alıyor mu? Sermaye egemenliğinln süregeldiğl rejimler İçin d« aynı mantığı kurablllriz. Ülkede emekçl sayısı mı çoktnr, •ermayeci mi? Sayısal bakımdan lşçiler, köylüler, memurlar çoğunluktadırlar. Ama yönetlm, bir avuç sermayecinln ellndedir. Sömürü ve baskı, böylece süregelir. Kuşkusuzdur Id nüfusun tümü beyaz olan toplumlarda, sömürünün temel çizgisinl renk ayırjmı belirlemez. tş, daba karmasıkto. Sö^ mürünün baskısı altında yaşayan çoğu kişi, baskının agırhğını duymaz, çevresinde olanbitenleri doğal sayar. Tıpkı billnçslz zencilerin, beyazlann efendiliğini doğal Myman gibi... Bilincin yığuıları dürtüp uyandırması, zaman isteyen bir işlemdir. Yaşadıgunız toplumda sizibenl, onubuna yüreğindcn yaralayan ban olaylar karşısında çoğu Mşlnln sessiz ve tepklsiz kalışı, kimseyi ne şaşırtmalı, ne de nmutsuzluğa düşürmell. Uyanış tarlh boyunca kolay olmamış. Olamıyacağuu önceki giin Cumhuriyet'te okuduğum bir haberden sonra bir kez daha anladım. Neydi baber? • Birinci «ayfanın en östünde sağ yanda büyük ptmtolarla şn başlık okunuyordu: «Ereğli Kömür îşletmeleri maden ocaklarında son 8 ayda 45 işçi öldü.» Cumhuriyet Ankara Bürosunun bildirdiğine göre Ereğli'de 1975 yılmda 6249 iş kazası otmus; bu kazalarda 69 isçj hayatım yitirmiş. Geçen yıl tüm maden Işkolundaki is karası sayısı 20.350; ölü sayısı 1038. Madentş; kazalann yüsde 90'ında işverenin kusurlu olduğunu müfettiş raporlan ve mahkeme kararlanyla saptamış; lsyerinde güvenllk bulunmadığı gerekçeslyle greve yönebniş; ne var kl mahkeme «Kamu yararmı sebep göstererek» Krevi durdurmuş. Çoğumuzun okuduktan kısa bir süre sonra unuttufu bir gazete haberidir bu. Güney Afrika Birliğinde beyazlann zencilere yaptığı baükılarla belki daha çok llglleniriz, hatU şaşanz zenoi çoğunluğun bu baskılara karsı tümden baskaldırmayışına. Çevremizde olanbitenlere karsı aüşkanlılc kazanmış blzler; başka toplumlann niteliklerine her zaman şaşmışızdır. Ereğli'deki maden ocaklarında emekçilerin ölüm pahasına kömür çıkarması bize doğal tellr Kışm o kömürü yakarak ısınınz. Ama tenimlze işliyen sıcaklığı kao insanın hayatı karsılığında kazandığımızı düşünmeyiz. Y»> şanan düzen doğal gelir blze. Kömür üretimi yttrfimelldir. Sanınm Madenîşin (rrer ksrannı durdnran Sayın Yargıç da aynı biçlmde düşünüyor olmalı. Yoksa kamtt yararı gerekçesine dayanabilir miydi? Demek ki can pahasına kömür üretimiTiin sürmesi «kamu y»ran» oluyor. Peki, «İnsan Haklan Bildirisi»nde ve Anayasamızda «yaşama hakkı» diye birşey yok mudnr? Devletin varlık nedeni, yur,ttaşuı canını güvenlik altına almak değil mldirT Nasıl oluyor da lşçinln hayatı pahasma kömür üretmeat «kamu yararı» oluyor? Sorunun karşılığını birllkte düşünflrken, Tanmınn «onunu yazımızın başUğıyla bağlayalım: Zenciler beyazdır! Onları kara gören gözierimizdir; ama blllncimiz ısıdıkç», zenciler de beyazlasırlar. Topiumsal Bulanıklık ve Biz Hıfzı Veldet VELİDEDEOÛLU ga başladılar. Bu derlenip toparlanma süracl günümüzde de agır ağır devam ediyor. Büyük zaferlerin sagladıgı eski «ganlmet» kaynakl/nndan yoksun kalan ve 18. yüzyıl sonlarında başlayan makina çağına da ayak uyduramayan Osmanlı Imparatorlugu, özellikle son ikl yüı elli yıldan beri bulanık bir toplum durumunda Idi. Bu topluluk içinde egemen ve yöneticl olan Türkler, gerçekte Imparatorlugun en mazlum, en uyanmamış ve en çok sömurülen unsuru idl. Bu gözlem ilk bakışta çelişkili gibi görülebilir. Ama Birinci Dünya Savaşından sonra Imparatorlugunu kaybeden TUrkün ana vatanının, yanl harap Anadolu halkmın ekonomlk ve kültürel dUzejinin ne denli düşük oldugu gözönune getirilecek olursa, TUrk halkının bütün împaratorlukte yüzyıllar boyunca nasıl sömürUlmüş oldugu somut olarak belirir. Türk halkı, bu somürü dolayısiyle her zaman yoksul yaşadı. SömürU çemberlnl tarınak İçin zaman zaman başkaldıran halka kar^ı, egemen feodaller, başka halk yığınlannı kullandılar, başkaldıranlan ezdiler. Sömürü dUzenl böylec* sürdürüldü. Tanzimat ve Meşrutiyet Rçfornv larrna, güya toplum düzenlndeki bulanıklığı gldermek için başvurulmuştu; ama, bu girişimler, yüzeyde ve başansız kaldı. ÇUnkU Türk halkı, mlllet olma bilincinden yoksun bir Ummet kalabalığı durumunda bulunuyordu ve onun ekonomlk yapısı yüzyıllardan beri ilkel koşullar altında, aym biçlmde sürüp gidiyordu. Aslına baküırsa blllmden ve bilgiden yoksun bu sosyal yapı lçlnde din blle yüzeyde kalmış, vlcdanlara lşlemeyen bir formalito ve görenek yığını olarak sürüp gitmişti. Atatürk'ün amacı, iosyal koîullann ve Türk Devrimlnin bir süre zorunlu küdığı tek partili otoriter Meclis ve Şeflik sistemtnden çQk partili demokrasiye geçmektl. Ne var ki 1924'deki Terakkiperver Fırka denemesinin ardından gelen şeriatçı Kürt isyanlannın ve 1930'daki Serbest Fırka denemesini izleyen Menemen irtica hareketinin, Türk toplumunda, devrtmin geroekleştirdigi layik ve akılcı temele dayalı berraklığı bozarak yeniden bir bulanıklık getirecefinl gören AtatUrk, çok partili demokrasl uygulamasını ertelemek zorunda kaldı. G Osmanlı împ. atorluğu Savaşların Etkisi Az çok okumus herkesçe blllnen blr gerçektlr ki, büyük devrimler, toplumları uzun veya Jasa bir süre bulandırır. Ne var ki toplumu olusturan bireylerin, hele aydınların ve liderlerin görüş açıları geniş olursa, öyle toplumlar çabuk toparlanır ve yeni duruma en elverişli koşullar altında uyarlar. Tıpkı koştukça kalp atışlan hızlanan sağlıklı bir koşucunun, durduktan kısa bir eaman sonra nabzının normale dönüşü gibi... 1965 yılmda Londra'da bulunduğum sırada Cambrtdge (Kembriç) Üniyersitesini ziyaret ettiğim gün görüştügüm blr İngiüa profesörü bana çöyle söylemişti: «Biz Ingillzler Blrlncl ve tldncl Dünya Savaslannı güya kazandık. Ama imparatorlugumuz sanki biz yenilmialz gibl tasfiyeye ugradı. Elbette uğrayacaktı. Çünkü sömürge halklan uyandılar. Büiyorsunua kl bu uyanmağa Mustafa Kemal Türkiye'si öncülük etti. Türk Bağımsızhk Sa. vasından sonrs yavas yavas bütün sömürge halklan bağunsrzlık savashırına başladılar ve şlmdi bn bagımsızlığı korumak İçin uğrasıyorlar. îsln garibl, dün en büyük dünya bnparatorluğunun Bahlbl olan biz lngillzler blle bugünkü süper devletler karsısında kendl Ada'mızm bağımsızlığrnı koruma kaygısına düstük. Bu, daha çok, «iktisadî» bağBnsızlıktır. Şlmdl îngillz aydınlanna <lütjen en büyük görev, vaktiyle lmparatoriugun zen. gin kaynaklarmı sömürmefe ve hazır yiyiciHğe alısmış Ingiliz halkını, ketıdi sürekll çalısmasıyla orta halll blr yasam ıtandardı sağlamaya alıstırmalrtır. Dünyanın yenl gldişine ve yenl koşullanna, kuacası çafa uymak zorundayız. Blrkaç yüz yıMan beri sürdürdüğümüz efendlilk, lmtiyazlılık ve üstünlük ahskaulığından kurtulup bundan böyle eşlt koşullar altuıda çalışmak, çok çalışmak Eorunda olduğtnnuzu Ingiliz halkma öğretmellylz.» îngiliz profesör bu konuda daha blrçok şey Böyledl ise de, hepsini buraya aktarmağa gerek yok. Şurasıru not edeyim ki İngilizler bu doğrultuda büyük adımlar attılar. Koloniyal şapkalı sömürge valilerl döneminin artık kesinlikle tarihe kanşhğını görerek kafa yapılanm ve ekonomilerini hızla deglşen dühya konjonktUrüne uydurma Yeni Bulanıklığın Başlangıcı ve 27 Mayıs Ne yazık kl, bicdekl topiumsal bulanıklık 1945'te Demokrat Partlnin kurulusunu izleyen partilerarası savaşımda, bu partinln oy toplamak için din sömUrtisUne basrurması ve o zamanlar blr kitle partisi olan CHP'nln de gizliden gizliye bu BömUrü yarışına katılması İle başladı. Bu yarıs gittikçe hızlandı. Halktan oy almak için din sömürüsünün yetmediğinl 1957'de gören Demokrat Parti iktidan, Parlamento dışında «Vatan Cephesi» adı altmda tedhiş örgütleri ve Parlamento için. de de yargı yetkisi İle donatılmış Sorusturm» Komişyonu kurarak, türlü yönden, şiddet uygulamalanna başvurunca, 27 Mayıs 1960'ta Atatürkçülük ruhu yeniden sahlandı ve DP Iktidannı devirdl. Ne var ki toplum yapısında yıllarca önce başlamış olan bulanıklık bununla durulmadı. 27 Mayıs Devrimi bulanıklığı sona erdirecek sosyal, hukuksal ve ekonomik yollan gösteren 1961 Anayasasımn hazırlanıp kabul edilmesini ancak sağlayabildi. Bunun tUrlü nedenlerl Uzerlnde durmalc yazının konusu dısındadır. ilk Berraklık «Bulanık» sözcügünün karşıtı bülndlgl gibi tberraklıktır» ve TUrkiye'ye ilk berraklığı, toph> mumuzun akılcı temellere oturmasını »aglayaa Atatürk ve onun devrimcillgl getirnuştlr. Devletin biçlmlnde ve temellnde cumhuriyetçllik ve layiklik; toplumun iç yapısmda mllllyetçilik ve devrimcilik; ekonomik yapıda lae devletçilik ve halkçılık llkelerl yeni Türk toplumunun dayandığı, kristal gibi berrak, akılcı Ukelerdir. Ulusal tarihimizde ilk kez, Türk toplumu kendlne çizdigi coğrafya sınırlan içinde boylesine berrak ve sağlam bir İç yapı uygulamasına geçmiştir. Bütün AtatUrk Reformlannm bir tek kökltl devriml, TUrk Devrimini, oluşturmasının nedeni, bulanıklıktan berrakhğa ve aydınlığa yönelen bu uygulamadır. Bu nedenle de Atatürk çağı, Tilrkiye'nin altın çagı olmuş ve büyük eaferden »onra gerçeklestirilen «ahall mübadelesi» İle de Anadolu Rumlan Yunanlstan'a gönderilerek ana w tanımızda ilk kea TUrk blrllgi kurulmuîtur. Sağın ve Solun Tutumları 27 Mayıs Anayuası akılcı bir Anayasadır. Ne var kl gittikçe blr toplumsal bulanıklık ve bir çeliskiler dlyan h&line gelen TUrkiye'de, bu Anayasaya göre iktidar olan dört baslı MC hükümeti, Anayasaya ve özellikle yargı denetimine ters düsen ve yasalann yurttaslara eşit olarak uygulanmasından kaçınan icraatiyle toplumdakl bulanıklığı son kerteye getirdi. AP lkUdan eskl DP^ıin baslattığı toplum bulanıklıgını zaten yeterlnce koyulastırmıstı. Oodan kopan ve Anayasa Mahkemeslnce kapatılan MNP'nin devammdan baska bir sey olmayan MSP"nln, şlmdi AP'nln İktidar ortağı olarak, şeriatçılık, fetih yolu «lrsadlanı, blrkaç ctrilyon» tutannda yatırım vaadlerl gibi ipe sapa gelmeyen ve TUrkiye'nln bugünkü dünyada izlemek zorunda bulundugu ferçekçi polltikaya ve Anaya Mutlaka Yenileceklerdir Aklın ve bilimin ısığında ve önderllğinde hareket edecek olan Türk halkının bu kanşık duruma son vereceğinden kuşkum yoktur. Bu halkı, seriatçılık, ırkçılık ideolojilerinin afyonu ile uyuşturup körleştirmek ve sözünde durmazlıjın, abartmacüıgın etkisly'le avutmak ve aldatmak isteyenler ve kendi çıkarlan için bu gibilere âlet olanlar yenilgiye ugrayacaklardır. Ne var kl, özellikle son onbes yüUk uygulamanın açtığı yaralan iyileştirmek ve yıkanmış kafalan aklın ve sağduyunun sUzgecinden geçlrerek yeniden eğitmek, gelecek devrimci iktidarlann ve devrimci kusakların bir süre bas sorunlanndan biri olacaktır. Yazık degll mi kayiıplan Eamanlara!. Kurda, tt Demek Suçu! ÖKTAY AKBAL Evet Havır Gübreden Yakıt mı, Yakıttan Gübre mı? ünyada ve Ulkemizde enerJi bunalımının hUküm surdUğU gUnümüzde kömUr sı kıntısı çekilmekte ve mevcut rerervlerln termik santrallan çalıştıracak şekilde lşletilmeslnin planlandığı görülmektedir. Bugüne kadar yapılmıs arastırma sonuçları kömür varhğımı zı dikkatli kullanma zorunluğunun kaçımlmaz olduğunu ortaya koymuştur. Taş kömürü varlığımız kentlerde yasayanların yarım tonluk ihtiyaçlan ve 2 mllyon tonluk demir çelik kurulus lanmızın ihtiyacını dahi zor kar şılamakta, üretim 5 milyon tonda düğümlenmiş bulunmakta va 1966'dan beri bir geüşme gösterememektedir. Enerji kaynağı olarak «n şan» h en bol rezervimiz sayılan linyitte dahi üretim 10 milyon tonu yeni yeni tutabilmiştir. Bu miktar kapasitenin yaklaşık yansı elektrik santrallan yakıtı olarak termik santrallan çalıştırmada yansı da ısıtma ve endüstride kullanılmaktadır. Enerji üretimimizde hâlâ gübrenin tezek olarak yakılması büyük bir yer tutmakta ve bu durumun uzun yıllar süreceği anlaşılmıs bulunmaktadır. Ahır gübresini toprağa vermeyerek yakmamız yanında azotlu gübrenin önemli hammaddelerin den olan linyit kömürünün de iş leyerek gübre üretiminde kullanma yerine doğrudan doğruya enerji kaynağı olarak kullanmamız bu konudaki hatalanmızdan bir başkası olmaktadır. Ulkemizde enerjinin seçenegi (alternatifi) bulunmakta. oysa kömür varhğımız, kaynaklanmızın sınırlı ve yetersizliği yüzünden kısa sürede tükenmek ve dısalıma gerek duyulmak zorunluğunu göstermektedir. Bugüne kadar yapılan araştırmalar ülkemizin en bol enerii kaynağınm hidrolik potansiyelinüz su varhğımız olduğunu gös termiştir. Ülkemizin hidrolik po tansiyeli 100 milyar KWS dolayında bulunmaktadır. Suyun düşme gücü, yani hidrolik potansiyel, enerji kaynağı olarak dünyada kullamlan bütün öbür kaynaklara tercih edilmektedir. Çünkü:. 1 Herhangi bir ka>Tiak tüketmemekte, 2 Ener ji üretimi ile birükte, sulama ve kullanma suyu, taşkından koruma ve suyun diğer bütün nimetlerinden yararlanmaya da olanak hazırlamaktadır. 3 Öbür bütün kaynaklardan ayrı olarak doğrudan doğruya günümüz ekonomik, kullamşlı. ikincil ener jisi olan elektrik üretebilmektedir. 4 Çevre kirlenmesine neden olmamakta ve herhangi bir artık bırakmamaktadır. 5 Beyaz kömür kuruluşları maliyet olarak öbür enerji türlerine oranla en ucuza mal olmakta, ve en ucuz enerjiyi oluşturmaktadır. 6 Ulkemizde öbür ener ji kaynaklan smırlıdır; hidrolik enerji kaynaklarımız ise dünyanın en zengin kaynaklarındandır. D Prof. Dr. Akgün AYDEN1Z A.Ü. Ziraat F. ötrettaB olmayısından yalonılınafc» U, cag dışı görülmektedlr. DI$A BAulMULIK M ufettls gellyor okula, öfretraenl karşısına abp, ciddl •©nıyor: .Kurda lt demişsln dofru mu?. Kurda lt dese ne çıkar, köpek dese ne çıkar? Kurt babanızın ojlu mu? Kutsal. dokunulmaz bir yaratık mı? Blr öğretmen «knrda İU dediği için 141142. maddelerden Ağır Cezaya verillrse akan iular durmaı mı, duran sular yeniden akmaz mı? ŞJmdi o durumdayız! Ankara Altındağ llçesi Atillâ İlkokulu öğretmenl Hasan Şahln bu büyük »uçu işlemls, kurda it demiş!. Gazetelerde okumuşsunuzdur, Altındağdakl Atilla tlkokuIu müdürü Ergenekon resmini duvara asmıs. Kurt öne düsmüs »talarımızı Ergenekondan çıkarıyorl Çocukluğumuzdan beri blldiğimiz konu.. Öğretmen Hasan Şahin karşı çıkmış. Gereksiz ml bulmuş, yanlış mı, çirkin mi? Belki, aşın sağcı bir partlnin kendine simge saydığı bir resmin okula asılmasını eğitim yöntemlne aykın gönnüştür... Bu yüzden bası derde girmiş genç öğretmenin... Altındağ ilçe yönetim kurulu, Kaymakam Haluk Oskay'ın böyle adlan uniıtmamaU baskanlığında toplanıp, öğretmen Şahlnin 141142. maddelere aykın davrandığmı, bu yüzden ağır cezaya veriüneslnl karar laştırmış. îşte ilçe İdare kurulunun kararından blrkaç cümle... «... tabloyu yumrukladığı, tablodaki bozkurda lt dedlçi, mlllî ve maneri değerlerimizi mühlmsemediği..^ Olay üzerine Mllli Eğitim Bakanlığı Nurettin Oytun adınds blr müfettiş yoUanus. Müfettiş, öğretmen Şahlnie konuşmus. ilk sorusu «Kurda it demlssin, doğru mu?» öğretmen yanıt olarak dlyor M; it, köpek demektir: köpek, kurttan daha yararhdır. Kurt ise bir canavardır. Köpek kadar yararlı deffldlr. Yanl, keşke kurt, it olabilse! Kurda it, köpek denıek, kurdu övmek, yüceltmek sajılır demek istlyor. Müfettişin bir sorusu da şu «Hangi felsefeye inanıyorsun?» Hangl felsefe? 'Kanfınkl mi, Hegelinki mi? Yoksa EfUtun'nnld mi? Felsefeler öyle çok ki? Her filozofun felsefesi» var. Öğretmen de anlayamamıs «Siz hangi felsefeden bahsediyor«unuz?» demiş. Ö5ie ya, önce filozofunu söyle. ona göre yanıt al!.. Hem felsefe sınavı mı verecek öğretmen? «Felsefe», derken bay müfettişin anladığı başka... «îlerici ferici gibi şeyler var, size hangisini benimsiyorsunuz?» İste, tuzak bir soru... îlericiyim derse, tamam, komünistir, solcudur, anarşisttir, gitti gider görevden! Öğretmen Şahin «gericl değilim, Atatürkçüyüm» demiş. Atatürk «ilerici»liğin simgesidir. öğretmeni sürmüşler Altmdağ'dan Mamak'a Xeyse, pek nzağa değil. Belli olmaz, ordan belki daha başka bir yere gonderilir... Suçu pek büyük baksanıza, kurda it demlş, ayrıca da «gerici» değil. Atatürkçü!.. CHP Gencl Başkanı Ecevit öğretmen Şahin'e geçmlş olsun demiş, başmdan geçenleri dinlemiş. Epey şaşmıştır herhalde... Bir buçuk yıllık MC iktidarında nerelerden nereye düştüğümüzü bir kez daha gönnüştür... MHP'li, MSP'll militanlar devletin orasını burasını ele geçirip parsellemek çabasındalar. Millî Eğitimin, basında APTİ bir bakan olmasına rağmen, MHP militanlannm elinde olduğunu biliyoruz. Bütün genel müdürlükler, en önemli yerler hep Başbuğ'cularda!.. Kurta it denildiğini duidular mı kan beysnlerine çıkıyor böylelerinin. tnsanlığa. insana, insam ilçilendiren konulara ıızak kahrlar, ama H mi. kurt mu, köpek mi, duyar duymaz hemen coşkuyla ayağa Tırlarlar.. Bilmem siz ne dersiniz it mi yararlı, yoksa kurt mu? Itin de kötüsü vardır. Kudurmuş, vahşlsi... Ama kurdun iyisl hlç joktur. Kurt savunucusu bay müfettişin kurtla hiç karşı karşıya kalmadığı belli! Benim şaştığım, Türkiye Cumhuriyetinin bir kaymakamının boylesine bir ilçe kuruluna başkaıılık edip, o öğretmenl 141142. maddelere karşı çıkmaktan sııçlu görerek Ağırcezaya göndermesidir. Koskoca bir kaymakam böyle bir işi yapınca. koskoca bir Eğitim Bakanlığı müfettişi de gelir «öğretmenin felsefesi»ni sorar! Bütün bunlar 19T6 Türkiye'sinde olup bitiyor! Akan sular niye durmaz, duran sular nasıl olur da yeniden akmaya başlamaz, bilmem. Saçnıalığın da bir sının vardır, MC'nin kraldan çok kralcıları o smırı çoktan aştılar! mimlzin %27.5'unu odun ve t«zeğin teşkil ettiğini görürüz. 1960 yıluıda genel enerji tuketiminde H1S.8 oranında yer alan petrol İse Tc46.5'a yükselmlş bulunmaktadır. Yerli petrol üretimlmlz 3.5 milyon ton, taskömürü üretimimiz 5.0 milyon ton dolaylarında duraklamaktadır. Ekonomik olarak kullanabileceğimiz hidrolik enerji potansiyelimi zin TcD'inden yararlanabiliyoruz. Su gücünden yılda 95 milyar kllowattsaat tutannda elektrik enerjisi elde edebllecek doğal kaynaklarımızm varüğı saptanmıs bulunmaktadır. Petrol bakımından, günUmüzde tüketilmesi gereken petrolün üçte birinden daha azı yurt lçinden üretilebilmektedir. Taa kömüril üretimimiz yılda 5 milyon ton dolaylarında durmakta, ileri yülarda artacağı da, alınmıyan önlemler nedeniyle, umulmamaktadır. Bu nedenle, yeni kurulan ve kurulacağı öne sürülen Demir Çelik fabrikalanyla kömürle çalışacak diğer sanayi kuruluşlan için taş kömürü veya kok alımında dısa gidilmesi gerekecektir. Linyite gelince: 1800 Kcal'Kg. dan 5000 Kcal/Kg.'a kadar degişik ısı değerinde olmak üzere 10 12 milyon yıllık üretim yapılmaktadır. Yurdumurun bilinen linyit rezervleri ise, 900 5000 Kcal/Kg. değişik ısı degerleri 3000 Kcal'Kg. eşit ısı değerine indirgendiğinde 3.5 milyar ton kadardır. Ek aramalarln bu miktar daha da artabilir. Bu re rervlerl» 30 yıl boyunca yılda 60 milyar KWS elektrik enerjisi Uretlmi ile blrlikte yurdun sanayi ve ev yakıtı gerekslnimi karşı lanabilir. Odun ve tezek ise bütünüyle enerji üretimi dısında sanayi ham maddesi ve gübre olarak kullanılması gerekirken bugün birincil enerji tüketiminin yarısına yakın bölümünü karşılamak için israf edilmektedir.» Yalmz endüstrinin itici gücU olan enerji bunalunına çare olarak değil, tarımsal üretimin sınırlayıcı ve frerüeyici etkenl olan kuraklığın çözümü İçin de su varlığunuı bir an önce yararlahmamız gereken tek kaynak olmaktadır. Tanmsal üretimi kısan, sınırlayan öteki etken de toprağın yoksulluğunun giderilmesinde de çıkıs kapısı, su varlığımızm kontrolu ile erozyon ve taşkınlann önlenmesi ve termik santrallarda kullamlan ve kullanılacak olan kömürlerin azotlu gübre üretiminde kullanılmasına bağlı bulunmaktadır. Buna karşm, ters bir tutumla, en önemli su potansiyelimizi değerlendirecek olan Aşağı Fırat Projesi dururken Afşin Termik Santral Projesi'ne öncelik verilmiş bulunmaktadır. Bu yol pahahdır, kaynak kurutucudur, kay nağı işlemeden israf edicidir. Bu nedenle de en büyük termik sant rallara ve en genlş linyit yataklanna sahip ülkelerde dahi, eko Bu 'durumda, hidrolik potanslyelleri bir an önce harekete geçirerek enerji gereksinmesini bu kaynaktan karşılamak ve kömür yataklarımızı ise daha fazla işleyerek gübre ve benzeri endüst riyel Uretimde kullanmak ülkemiz için daha yararlı olacaktır. Hammadde kaynaklarımızm sınırlı olması buna zorunluluk da getirmektedir. Aksi takdirde kömür dışalımı (ithali) kaçınılmaz olacak, gübre endüstrisiride tuşa bağımlılık sürecektir. M.T.A. Endüstriyel Hammaddeler Şubesi MUdürü Sayın tsmail Seyhan'ın şu sözleri ulkemizde bu konunun öneminl çok güzel yansıtmaktadır: «Türkiye'de ise sanayiin hammadde yönünden dışa bağımiılığı »,i 880'a kadar yükselraiştir. Demir, fosfat, petrol, taşkömürü, amonyak, soda, sülfat asidi ve muhtelU metaller ithalatı gittikçe de hızlanmaktadır. Bilinen hammadde rezervimiz dünya rezervlerinin binde uçü civannda olduğuna göre 3 milyar dolar/yıl düzeyine ulaşmış olan hammadde va ara mallan ithalatımızın daha da artacağı ve dış ticaret dengesi nl bozmaya devam edeceği muhakkak görünmektedir.» Hammaddelerimizin ileri aşamalara kadar işlenerek değerlen dirilmesi ilkesi gerek kalkınma planlarımızın gerekse öbür projeksiyonlann temel ilkelerinden olmaktadır. Bu durumda, ülkenin çıkarı, enerji kaynağı olarak bir an önce hidrolik potansiyelin değerlendirilmesi ve linyit yataklanrmTin gübre Uretimine aynlma sını zorunlu kılmaktadır. jııuıııımııııııııııııııııınııııiMiıımıımıuımıımııııııııımıımuııiü [ E E = = = TEŞEKKÜR Oğlumuz MEHMET'in dünyaya gelişinde dejerli ilgi T» çabayı esirgemiyen Jin. Opr. Dr. HAIJDUN ÇERÇEL'e, büyük fedakârlıkla ve büyük ihtimamla doğumu gerçekieştlren değerli hekim, kıymetll arkadaşımıa Jin. Opr. Dr. | E = = 5 = I E E E = SİNA TÜKEL'E | yakınlığını unutsmıyacağımız Asis. Dr. Onay YALÇIN'a v« ÇAPA TIP FAKÜLTESÎ Kadın Hastahkları ve Doğum Kllniği, hemşire, ebe ve tüm personele teşekkür ederiz. Dr. Hayst Dr. Yzb. Ali thsan DIKER 5 E Ş 5 nııııııııııııııııiHiııiiiııııııııııııiiiı ıııııııııııııııımıııııııımmııc <Cumhuriyet: 8211) SjniHiıııııııııııııı II1IIIIIIIIII1IHIII3 Mevcudu bulunan ve son çıkan kitaplarımızın tam listesi Prol. Dr. Doğae Kubart: Sanat larihimlıin Sorunlan .^. 15. Doğan Nadi: Bir Dakika ,...............»~...... ~..... Melih Cevdet Artday: Sosyalist Bir Dünya ^ ^ . « « ^ « « Salâb BirseL Jiir ve Cınayef ^....^^.^.^.^.^^... Prof. Nusret Hıar: felsete Yazılan . ^ ^ . ^ « « . ^ . ^ . . Resneli Niyad: Balkanlarda Bir Geriliaa MüseıreJ Hekimoğlu: 27 Mayıs'ın Romanı Hüsameftin fuğap Blr Nesfin Dramı ^^^..^^^ Hıfo lopoc KonokJar Geçiyor .... „... 15. 20. 15. 20. 20. Cumhuriyet'in Santral Telefon Numarası Değişti Bugünden itibaren 20.^.^ 20. Nenat Ostun: Alamaoya Beviert ile Porfekizin Bahçelerl >M 15. Okiay Akbafc Hiro}imalar Olraasın 20. Ord. Prol. H. V. Veîidedecğlu: Ailenln Çilesl Boşanms 25. Rkret Otvam: Karasevdam Anadolum ... ^ . » . ^ « . ^ ^ 20. Azra trhît; Mektuplartyls Halikarnas Balıkçısı ^ K. V. Velidedeoğlu: Insancı Yolcular MMMM .. MM Necafl Cumali: Senin İçin Ey Demokrast ^..^~.~ Vedaf Günyol: Yenl förkiye Ardında ................ fahsin Yucel: Yann ve Yaşam .. 2 0 . ...20. 15. 28 97 ( 5 HAT ) H l z m e t i n izdedir. 15.........«^..... 15. İLAN Müdürlüğümüz Ümraniye işyeri için, Sağlık Koleji mezunu Oktay Akbal: Ölumsuz Oyun (2. Baskı) ..^^ W ....... M M 15. llhan Selçuk: Yenl Kırallar Yenl Soytarılar (2. Baskı) 20. ISÎEME ADftESl: ÇâfiDAJ YAYINLARI, HALKEVI SOX. 39/41 CA6AL061U ISTANBUl Sağlık Memuru Almacaktır Isteklilerin TEK Şebeke Tesis 2. Bölge Müdürlüğü, Meşrutiyet Cad. rNo. 243, TEPEBAŞI Telefon: (4? 80 30) adresine , baş\ urmalan duyurulur.. (Basın: 22946/8207) YARALANMA OftAHI Günümüzde bu enerjinin çok küçük bir parçasından yararlanmaktayız. Bu durumu M.C. öncesi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı ve Kömür Şubesi Müdürü'nden dinlemekte yarar vardır: «Birincil enerji tüketimimizi gösterir tabloyu gözden geçirecek olursak gerek enerji tüketl i Sayın Okuyucularımızın Bilgilerine sunarız. KAY1P Siirt Kurta'.an NüKAYIP Pasaportumu kaybet fus memurluğundan aldıjUm nü tim. Yenisi sağlanacağından esfus cüzdanımı zayi rttim. Yeni kisi geçersizdir. İst. Dos. 24532/ sini alacagımdan hükümsüzdür. Pas. 5504 Pas. 48813. Mehmet KURTCEBE Neyyire Ayşe KARAPINAR Cumhuriyet 8210 Cumhuriyet 8209
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle