02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DORI CUMHÜRİYÜ 1 AGUnOÎ 1975 AEDULCANBJ.Z TULUMBA BAfcDANAUNlP ZAVALLI Afc Bı> VAZÎVEÎTE. ^APJ M N E AD£T ı'LE Bf ui^AMi Dı j ( AiLf Kara Yazgı Çeviren: NIHAL YEĞiNOBALI Yazan EVELYN WAUGH M TC^tanU kstaloglara kaTşı cAdon ol&• »yıf btr jflnfl varrh. Haftal&r sOrec gorusmeierin somıcunda blr biç«*K>»w, blr çim tarptcı» ve otomatft blr testere makinata ısmarladı. Oel gör ki, yol maJdnası konusunda blr türlü bir karar» varaoııjurdu. MetropoMt Basplskoposu (ki yüzde eUl kormsyon ttmrtnden Amerücalı Tlcaret Ataşesiyle işbtrliği yapmaktajrtı), adına Pennsrtamia Hakam denen pek gOrkemli blr makinadan ysnaydı. E ı n u islerinde lüks harcamalara kaçılrrsa kendl harolıgı tehlflteye giren Pren» ise (împaratoriçenm kocası), daha sade blr meJdna olan Kentncky CCloe'sini tutuyortlu. Bu arada îngflij ElçiHğinm konuklan, yılm oogu mevsımlertndB halâ E3çülğe önde yttröyen eU fenerli blr çocufun ve siIShlı «Asfcertvlerm pesi sıra, katır sırtmda gitmek sorunda kaIzyoriardı. Yol mcüdnan ahnak Içln yakmda keatn karar verlleoağine, genis gevrelerm taro tnsnmaJc ttepre oldu^u blr crada împaratorlçe öldü. Bunu ızleyen tç Savaş da, yolım yatan blr gelecekt» düzelecagl kooiiaundakl tUm umuttan, ortadaa kmldtrmadiTBa bile kanlılıMa tmr^iadıyt da, yOreğl kan aflıyordu. Kjfk yılda blr blr soronn benünaatnl^tl; bu yüsden şimdi hem âüş kmklıgı, hem d« gOv«alkUk duyuyordu. Yol tayısında yıfüı dumn teşlar onu her dakUaı b n r giblydl: D««let adamı olma yolunda attı^ı o tek ve baçansız adımın omrruna diBlml? blr «nrt'... Bu Ucra Terde, kendi durarlArı içinde ayn blr dünya olan MçUlkteM yaçam evcll ve duıyundu. Leydi Courtney kendlatnl bahçcslne vermlfH. Londra'dan soğan. kök, fldan dolu posta torbalan gellyordn. Çok peçmeden Elçillk yapısının çevreslnde gür blr înglllz bahçMlftjfctrmıytı:Leylfiklar, lâvanta çloakleri, tafianlar, çimenll yoîlar, çünllkler, top ornamak içln ai«ni«r Japon usulü kayalık köşeler, fundahklar, «armaşık gtlHerlnln çardakJ&r, nllUferll havuılar ataşe olan Wffilam Blsnd, CourtneyTarle bJrfflrta otaruyordu. G«1 k&lan gOrevlltertn hepsl evllydfler ve evlerl aynydı. ÎMnd sekretertD bahçeslnde golf oynanırdı; Konsolosunsa ikl tane tenls kortu vıuth. Aynı duvarm çerçevesl içinde yaşayan bütün bu MşUer Hrblrlerlnl flk afflanyla çafınr, blrbirlerJnln erlno rahatça glrer çıkar, blrblrlerlnln ev yaşamlannı, aynntılanyla bllirlerdl. Yainu Şork Sorunlan MUsteşan YUrbaşı Walsh lcendinl öbürkülerden blraı uzak tutardı. Durup durup sıtma nöbetlerinln depreştigl ve de karamı hor kullandığı blllnlrdl. Ne vor kl bu Elçillk kolonlslnde Sakuyu dlllnl konuşan tek lnsan oldugu ve yerll lşçüerla hnniTilar ve efsndller arasınds sık sık çjkan tartıçmalsrda arabulucu olarak kullamldı£ı Içlc el UstUode tutulurdu. Debra Dova'da resnl görevde bulunmayan tngtUıler'in sayısı az, öçfllklen ise neIdigübellrsla clnatendl. Banka müdürüyle (Hlntll kmnası olduğuna inanılan) kansı, İkl banka memuru, kondine Azanla Tlcar«t Odası Ba^kanı ttnvanını yakışürmış olan blr derl tüccan, İkl Azanlalı kadınla açıkça evll bulunan blr Demlryolu roemuru, Angllkan Plskoposu lle Anglikan Külsasine gidlp gelen Baçpapartar, papazlar, papas vamaklan, Doğu Yollan Telgraf Kumpanyasınm Mtldttrtt blr de General Connolly vardı. Dıçardakı bu îngllis toplumuyla Elçillk arasmdakl sosyal ülşkUer pu sırada. her Noel elçillirte verüen ögle yen»«iyl« Kx*bn yas günlerlnde yapüan garden parttden ibarettl. Bu gardenpartiye kentte Idın varsa çağnlırdı, Perroqu>st Gece KulübünU lşleten Gürcü Prensten tutun da Mormon misyonore değin .. tnglllz Elçillğbıin kent yaşatıtısına böyle tepeden bakması, geleneksel bir tutumdu. Blraz yolun bozukluğuna, biraz da elçlliktekilerln, kendllerinden aşağı duzeydekilerle haşırneşlr olma konusunda gösterdikleri dededengörme is*sksizliğe dayanırdı. Leydl Cîourtney Debra Dowa'ya ılk geldigi zaman vatandaşlar arasındaki bu smıf farklannı, bunca ktlçük blr toplumda gülünç kaçüklannı söyleyerek, yıkmağa yeltenmlşti. General Connolly iki kez elçlliğe yemeğe çağrılıruştı.* Aralannda bir arkadaşlık tomurcuk vermek üz«reyken, Leydl Courtney'in bir gün General'in evlne çatkapı gitmesi tomurcutun çiçek. açmasını önleyivermlşti. Leydl Courtney öğle yemeğini Imparatoriçeyle yemlştl ogün. Kendi evlne dönerken, yold» Goıeralln evtne şöyle bir uğramağa karar vermlştl. Avluda nabetçller sUâhlannı omuılann» vurup selâm durdular, çık Unttonnaü bir erkek uşak kapıyı açö, elçinta hanımı sakma doğru saltanat içinde llerlerken blrden bu resmi ve ağırbaşh hava darmaduman oldu: erguvan renkü bir öğleden sonra elbisesi gtymiş, ufacık tefecik bir kara kadm birden sofanuı bir ucundan fırlayıp çıkarak Leydinin önünli kestı. Cıvılcıvıl bir sadelikle, «Ben Kara Kısrak,» diye açıklamada bulundu. »Evimde nc anyorsun?» «Ben Lıeydi Courtney'im. General Cormolly'yi gönneğe geldim.» «General sızmış durumda. Başka kadın istemiyor artık.» Ogünden sonra General Connolly Noel yemegine çağnlmadı. Çoğundan daha az çarpıcı olmakla birlikte, Ingiliz toplumunun içinde sürtüşmeler eksik olmuyordu. Öyle ki sonunda şimdi, Sir Samsonun gelişinden altı yıl sonra, elçilik bahçesinde kroket oynaınağa düzenli olarak çağnlan tek kişi Piskopos Efendiydi. Ama onun konukluğu bile son zamanlarda ağır gelmeğe başlamıştı. Elçiliğe günü birliğine gidip gelmeğe Piskopos Efendinin gücü yetmediğinden onu bir öğle yemegine çağırmak demfk, gece yatısına da alakoymak, hatta ertesi gün ögle yemegi yedirmek demek oluyordu. Ama işin en doğrusu şu ki Azaniaya karşı duydugu gelgeç ügi sönmeğe başladıgından, olağaniistü elçi dış dünyanın bu sîzmalarını gitgide daha yorucu, daha tedirgin edici bulmağa başlamıştı. Piskopos ille de sorunlar ve politika, devlet yardımı, eği'tim ve maliye konularında konuşuyordu. Ülkenin yasa ve töreleriyle saraydaki çeşitli hiziplerin Önem orantüannı çok iyi biiiyordu. Hanedan bireyleriyle taşra valilerinden, Ilk adlanyla konuşmak gibi bir hujoı vardı ki Sir Samson bunu bir seşit. göstenş sayardı, çünkü ayni kişilerden kendini, (DEVAMI VAR) Ege'de Türk Hakları Oogrmfya konumu Tft*ry«iyi Ak danMn k±rlenmosin<len en lazla ı&T&r ^Orm fmrü kümKktadır. Bir taraftan deniı »orunlanna olan üglslzlik, diger taraftan en fazla klrlenen denlzlerden blrl olan Ak deıüzin kirlenmesi konusunda uluslararası düzeydekl çalışmalar ve Yunanistan'ın çabalan konuyu güncel yapmaktadır. Türkiye'nin, Akdeniiiin kirlenmesine en az katkısı olan, fakat Akdenizdeki kirlenmeden en faala zarar gören ülke olarak konuya yakın ilgt duyması gerekir. Aynca Akdenizin kirlenmesi artmakta ve Akdenizin halen en temlz kıyılanna sahip olan Tilrklye, denlz kirlenmeslnl kıyılanna lthal etmektedir. 3on yıllarda kirlenmealnin önlenmesl ve kantrolü Için blrçok uluslararas. toplantılar yapümıştır. Fakat Tiirkiye DU konuya da Denlz Hukuku Konferanslanna gösterdiği ilgiye paralel bir llgi göstermişUr. Bu konuda. Birleşmiş Miletler Çevre Progrramı (UNEP) çaiışmtüa.nna gösterdiği resmi ilgi, konuyla ilgilenenleri kaygüandıracak derecededlr. ÜNEP 6ncülUJünü ettigi Akdenirin Korunması Konferansı çalışmalannda blr bölgBMl T» iki de alt bölgssel kontrol merkejd kurma öoerisirıi gellştirmijtlr. Akdeniz için Mâlta bölgesel mer kez, Doğu Akdenls için Yunanistan ve Suriye, alt bölgesel mer kez için adAyhJüBnnı koymuşlftrdır. Yunanistan ise Glrit'te kurmayı teklil ettiği alt merkez İçin bir rapor hazıriayarak öngörülen süreden önce UNEP'e teslim etmiştir. Yunanistan'ın ldaresine hakim oldu£u uluslararası bir kurulu? ile (IPRA) UNEP'in ortak dUzeoledlği bir semineri kasıra 1975 te Atinada yapmısUr. Konuyla llgilenen uamazüar Ankara'dakl Birleşmis Milletter tem süciliji kanalı ile habenlar olarak konleransa kendi imkanituı ile katümışlardır. Semlner Akdenla ülkelerlnin temsilcüerinden oluşmakta ve Akdeniz'in kirlenmesi konusunda çalışmalar yapmaktadır. Fakat astl amaç seminerin alt merkezin Yunanistan'da kurulması dileğinln ortak bir karar olarak UNEP vasıtası ile Barselona konfenuısına Uetilmesidır. Kendi olanaklan ile katüan Türk delegeler böyle bir girisimi önlemişlerdir. Fakat asü ilginç konu Dışişlerinin bu seminerde resmen ha> berdar olmadıgı için ilgilenmedlgini ve delege göndermediğinl ifade edilmiş olmasıdır. Fakat Ankara'daki Birleşmiş Milletler Temsilciliği resmen haberdardır ve konuyla Ugilenenleri uyarmıştır. Aynca seminere son anda katılmak isteyen Dışişleri elemanının Atina'da bu imkânı bulamamış olması da kayda değer. Konu ilgililerce teknik ve bilimsel ve hatta ekonomik yönden degerlendirilememiş olabilir. Pakat politik yönden yeterince değerlendirilememiş olmasını da anlamak güçtür. Deniz kirlenmesi kontrölünde kullanılan araçlarm başka ne gibi amaçlarla kullanılabileceğini Deniz Kuvvetlerine sormak sanırım sorum luları uyarmak için yeterlidir. Kirlenmeyi kontrol için denizlere yerleştirilecek şamandıralar» konulacak gereçlerle her türlü deniz altı ve deniz üstü trafiginin de kontrol edilmesi bugün basit blr işlemdir. Konu üzerinde sonradan yapılan uyarmaların sonucu öngörülen süre geçmekle birlikte Ulaştırma Bakanlığı ve Deniz Bilimlerl ve Teknolojisl Enstittlsünün çaüşmaları sonucu Izmir alt merkez projesi hanrlanmıştır. Gerçekten mevcut projelerin bilimsel ve teknik bakımdan en mükemmeli olan îzmir Kirlenme Kontrolü Alt Merkezi projesi Dışişleri Bakanlığına verilmiştir. Konu Dışişlerince ciddiyetle ele alınır ve savulunulursa Sge ve Doğu Akdeniz'de kirlenmenin kontrolü tzmir'de kurulur. Fakat gerekll çaba gösteril Doçent Dr. Tuncar GÜVENÇ frm SçhBte vnsm Mrie dOnmesbıl gOrttnO?te serln Yıllardır süre gelen ilgisizlik nedeniyie Yunanistan Ege konusunda öne geçti • Ege'de gerçek kıt'a sahanJığı soıunu adalarm varlığından dcğan sınıriandırma sorunudur mez ise blr süre sonrm lkind blr FIR sorunu ile karşüaşmak alın jvası olactvktır. Konu butün önemi ile ortadmdır. Akdenla kirlenmesi Avrupa Ekonomik Toplulufu, OECD, NATO, İMCO gibi kuruluşlarda birçok gelişmeler göstennektedir. Bu konulann yurt içi koordinadyonu yapılarak incelenmesi, izlcnmesi ve gerekli çabaların gösterilmesi gerekmektedir. Ege dışı konularda ilgüiler Deniz Sorunları ve Deniz Birlnci Seminerinde de yeterinoe uyarılmıştır. EGE VE KITA SAHANUGI Ege'de kıta sahanlığının ne olduğunu ve Türk görüşünün <!©gişimine geçmeden önce kıt» sahanlığı kavramının gelişiminl fasaca görelim. Daha önce belirttiğimiz gibi kıta sahanlığı kavramı birçok 01kelerin devlet başkanlanmn beyanatlan ile resmen ortaya atılarak 1958 sözleşmesine «Karasularından itibaren, 200 m. derinliğe veya doğal kaynaklann işletilebileceği derinîiğe kadar olan deniz dibi ve dip altı bölgeleri» diye geçmiştir. Cenevre sözleşmesinden sonra uygulamalar farklı olmuş ne 200 m. derinlik sının ne de işletilebilirlik teknolojik ve ek'> nornik sımrı uygulanmıştır. Karakas Konferansından önce Adalet Divanı özel durumlar ve «Ülke topragmın dogal uzantısı» kavramlannın uygulanması gerektigine karar vermistir. Karakasla (1974) ise birçok görüşler ortaya çıkmıştır. Bunlardan ABD 200 m. degü 500 m. derinlik kavramını ileri sürmüştür. Diğer ülkeler ise yenı ortaya çıkan ekonomik bölgeyi de kapsayan ve jeolojik yani dogal anlamda kıta sahanlığının tanım lannı ileri sünnüşlerdir. Cenevre Konferansmda (1975) ise (enel olarak Kar&kms'ta beliren görUaler tartışılmışUr. Pakat konfermn«aı paralel olartuc yUrütUlen Norveç Deniz BtOornı J. Evensen'ln komisyonunun kav rarlan tek metnine geçmi?Ur. Bu metinde kıta sahanlığı cktv rasularından itibaren kıt» y m mtvrınm dıs sınınna kadar ve bu doğal uzantı 200 mile sadar ulaşmıyorsa 200 mil uzaklığa kadar olan deniz dibi ve dip altı bölgesi» olarak geçmiştir. Hemen belirtelim ki 1958 Cenevre kıta sahanlıçı •öaleşmesl 1964te yeterll onayı aldıktao sonra yürürlü|e glriyor. Yunanistan sözleşmeye 1972*da katüıyor ve Türkiye bu söıieşmeye taraf değildir. Kıta sahanlığı kavramının fcısaca gelişmesini hatırlattıktan sonra Ege'deki durumu göreiim. önce Ege'de 300 m. derinlik çizgisi Türk karasulanndan itibaren Semadirek, Limni, Bozbaba, Midilli, Sakız, Sisam, Nikarya, Patmos, Kalimnos ve Istanköy adalannın batısından geçmektedir. Yani 1958 Cenevre sözleşmesinin hazırlanmasında Filipin teklifinin bizim için anlamı sayın delegasyon üyolerimizce anlaşılmış ve teklif önlenmiş olsaydı^ diğer bir anlatımla adalara kıta sahanlığı bu sözleşmede tamnmasa idi Ege'de kıta sahanlıgı sorunu basit bir sınırlandırma sorunu olacaktı. Fakat Yunanistan'ın 1972'de taraftar olduğu ve uygulanmasını istedigi anlaşma Ege'de Türkiye'ye hemen hemen bir şey bırakmamaktadır. Bozcaada ve Gökçeada güneyindeki dar bir bölge hariç diğer yerlerde 1958 sözleşmesi Türkiye karasulanndan fazla bir şey vermeyecektlr ve böylece Ege'nln % 88'i Yunan kıta sahanlıftı olacaktı r. Adalet Divanmın 1969 kararındaki doğal uzanü (ülkenin topraklanmn deniz altında kalan EGEDE KITA SAHANUĞİ Şekü VI Egede Kıt'a sahanlığı I TrakyaJI Anadolu, III Yunan Yarımadası, IV Kiklad V Girit Kıt'a sahanlıklan dotal usantısu da ylne adalar yü sunden faxla bir ?«y fetirmeyeoektir. Bu karardaki ö*el durum lar ve hakkaniyet ükeleri ise pek küçük bir orartda Ege'de uygulama sahası bulabileoek ve böyle bir uygulama Ege'nin ancak * 12 . 15 oranında bir kısmını (karasulan dahll) Türkiye'ye kıta sahanlığı olarak tanıvabilecek tlr. Böyle bir durumda yeni bir hukuk oluşurken ve bu hukukun oluşumuna olumlu katkılar yapmak mümkünken neden Türkiye Kıta Sahanlığı konusunda Adalet Divanına gitmeyl Hükümet Başkanı tarafından «acele» olumlu ce vaplandırmıstır? Amaç ölmüs olan 1958 söaleşmesini canlandırmak mı, jpoksa emek ve çaba nar canmasını gerektiren blr sorunu ymnlış bir tutumla üaerlmizden atmak mıdırT Brezilya • Fransa ve Srilanka Hindistan arasmda. kl sorunlarm nasıl cOsumlendigl de mi bllmmemekdir? kiye Ilk defa Ege'de arastırmayı Deniz Kuzzeîlerinin Çandarlı ga misi ile 1974 yüı basında yapmıştır. Yakından büdiğtmia Long\a gemisinin macerası da Ege'de jeofizik araştırma yaptınlmadan geri dönmesi lle sonuçlanmıştır Mart ayında denize açıımak üzere olduğu bildirüen Hora gemisinin MTA ve TPAO'ca sismik araşürmalar için Istlnye'de onarılan Denizcilik Bankasının açık deniz rornorkörü olmadıgı; fakat İzmir Körfeıinde harap bir halde bulunan Te konuyla ilgisi olmayan bir başka Hora olduğu anlaşılmıştır. Böyleoe ilgili Bakanlığın açıklamalanna göre (önce mayıs sonra Temmuz) Temmuz aymda sismik aroştırmalara MTATPAO'nun onarıp donattığı Hora gemisi lle başlayabildik. Yunanistan 1958 Cenevre SözAynca sismik ve diğer jeofilesmesine taraf olmadan 1961 yızik araştırmalarla bütün deniz lında sismik araştırmalar yapbilim konulannda araştırma yamak üzere ruhsatlar venr.io ±r. Deniz Hukuku Konferansında Böylece Yunanistan'ın Ege'nin pet pabilecek bir araştırma gemisi(Cenevre 1975) beliren ve : >74'den rol kaynaklanna ilgisl en azın nin Ege Üniversitesi Denix Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüberl İleri sürdUğümüz jeolojik dan 1961 yüında başlamıştır. Bun sünce yurt dışında yaptınlmakanlamda kıta sahanlığı :^vramı dan sonra 1963 de Rodos ve Karta olduğu ve Mayıs 1977'de bıı na göre Ege'de durum oldukça patos Adalan petrol arama rubEnsötU ilk Türk deniz büimleri satlan verilmlş ve bunu 1968 de başkadır. Herseyden önce Ege araştırma gemisi ile denizlerienlzl bugün için kıta ' ^rinde Selânlk Körfezi, Kavala ruhsatmlzde çok yönlü araştınnalara blr deniz olarak görülmektedir. lan 1970 de Limni ruhsatı, 1972 başlayacaktır. Izlemiştir. Yani kesin Okyanusal yapıya na de Taşoz ruhsatı Böylece Türkiye araştırmalara Aramalarda yapüan c^ndajlar lz deglldir. Pakat Gellbolu YanmYunanistandan en az on beş yıl ise 1989 da Kavala sondajı, 1971 adasmın Kuzeyinde Saros Körfe de TJmni sondajı, 1972 de Kavasonra başhyabilecektir. Aynca zinden ttfbaren başlayan ve Hal la ve Taşoz sondajlan, 1973, 1974, petrol arama ruhsatlan yönünkidikya yanmadasınm hemen OU 1975te Prinu sondajlandır. Bunden Türkiye yine Yunanistan'dan neyinden geçerek Guneydofuy» lardan hemen hemen hepsinde on yıl geç olarak ruhsat vermeuzanan oluk jeoflslk yöndan blr gaz ve petrole rastlannuş, fakat ye başlamış ve henüz TPAO'nun okyamıslasma özelUği göstennek ümlt veren Prinu (Taşoz Adası bütün ruhsat Istekleri verilmete ve Anadolu ve Trakya dogal Kavala arasında) kuyulan ol miştir. Sorunları ve olaylan zamanından önce veya zamanmda usantılanm birbirtnden ayırmak muştur. değerlendiremediğimiz ve k?ytadır. Bu oluk Saporatlar"ın ve Türkiye'ye yabancı petrol şlrRodos'un batısından geçerek Ana keUermin (ABD) 1972'den önce bettiğimiz uzun yılları ne kadar kararlı görünsek de telâfi ededolu kıta sahanlıgmı dogal ola ruhsat Isteme müracaatlan oldu mediğimiz açıktır. rak sınırlamaktadır. (Haritayı Gö ğu ve reddedildlği söylenmekteYabancı arama gemilerinin tar rünüz) Bunun dışında Glrit Ada dir. Fakat 1972 de TPAO'nun ruh tışmalı bölgelerde araştırma yap sı etrafında doğal ayınm bulun sat isteği olduğunu ve bu istekmayı fstemedikleri iddiası ise komaktadır. Yunan yanmadasınm lerin ancak 1973 sonunda kısmen nuyu bilen hiç kimseyi inandıradoğal uzantısı Slklat adalan katıl gerçekleştirdiğini büiyoruz. TUr(Devamı 9. sayfada) mas ise çok dardır. Siklatl&rla Yunan yanmsdasınm arasındaki doğal sınır pek belırli değild:r. Selinik Körfezi ile Saros Körfezi ar&sında deniz ologunun Kuseyinde kalan deniz bölgesi ise Trakya'nın doğal " « " h n olarak vl görülmektedir. Böylece e suurlan kesin olan Anadolu, Trak jra ve Cirit'in kıta sahanlıklan doğal olarak belirlidir. Yunan Ya rımadasının sahanlığı ise Siklatlar üe beraber veya ayn ayn olarak düşünülebilir. Fakat Ege'de asü kıta sahanlığı sorunu adaların varlığından doğan sınırlandırma sorunudur. Adalar konusunu daha il»riye JIrakarak Türkiye ve Yunanistan arasındaki Ege sorunlanndan biri olan kıta sahanlığı sorununun gelişmesini görelim. TiFFANY GARTH BitiE. UM uç yu/M^uöuyu. oı 2O SAMTTMLflC ÇtV< CTOMN MÜLDLI SÜTÇÜ ADAM çııcn ÖNCE
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle