29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CÜMHURİYn 5 TD4MUI 1971 lr süre yurt dışında kalan, yurda dönünce, «Neler oluyor?» diyor: 19 Mayıs töreninde, sanki 1919'da Samaun'a çıkan Atatürk değiltniş de, Cephe Hükümetinin «vurucu gücü» bir küçük partinin başkanıymış havası yaratmalar; Bdı «İslâm Konferansı» oisa da, katıteı her rievletin yalmz kendi çıkarlannı elde etmekten bsşka bir şey düşünmediği, her anlamıyle «dünyevî» bir toplantıda, iktidar partüerinin, iç politika pazarı için, «dindarlık» yanşına kalkısmalan; Istanbul'un fetih yıldönümü, bugün de benimsenmesi istenilen, bir «Haç'a karşı Hilâl» savaşa diye kutlama girişimlerü... Sonra da, saym Cumhurbaşkamıruzın, 37 Mayıs'taki o yerinde, o anlamlı, o gerekli konuştnasmda, «Pantürkizm», «Panislâmizm)) heveslilerinin heveslerini kursaklannda bırakan sözlerinden, ayru çevreler alınmaktalarl «Yarası olaa gocunur» demiş atalarmuz. B OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Geçmişte Yaşayanlar Seha L. MERAY tflrketi de» olduklarmı söylemeği bir çesit «politikacı kumazlığı» sayanlara: «Ulusal sınırlanmız içinde», ulusal bir politika yanlısı Atatürk, «yurtta sulh, cihanda suih» demisti; peki, «uluBal sımrlanmız dışmda gözü olan» serüvenciler, yurtta kardeş kavgasını alevlendirenler Atatürkçü mü? «Her şeyden önce kendi güoümüze dayanarak varlığımm korumak» yanlısı Atatürk; peki, varlığımızı korumap «her şeyden önce Amerikan yardımına bağlı» görenler, bu yardımınnütün siyasal sonuçlarıyla süregitmesini özliyenler Atatürkçü mü? «Ulaşılmaz istekler peşinda ulusu uğraştırmak, zarara sokmak», Atatürkçülük mü?.. jw... Tersine, gelişralş ve yükselmlş bir ulus olarak uygarlık alânı içinde >"aşayacağız. Bu yaşam, ancak büimle, teknıkle o!ur. Bilim ve teknik nerede ıse oradan alacağız .. Hiç bir tutarlı kanıta dayanınayan birtakım geleneklerin. inanışların korunmasında ayak direyen ulusların ilerlemesi çok güç olur; belki de hiç olmaz. Yükselmede bağlan ve kosullan aşamajan uluslar, yaşamı, akla ve gerçeklere uygun olarak göremez; hayatı geniş bir açıdan gören ulusların egemenlik ve boyunduruğu altına girmekten kurtulamaz.» Atatatürk, iki yıl sonra, 22 eylül 1924 konusmasında funları soyler: «Yasam için, başan için en gerçek önder, büündir, tekniktir. Bilim ve tekniğin dı^ında önder aramak, çevresinde olup bitenleri görmemektir, bügisizliktir, doğru yoldan sapmadır.» Anayasamınn temel nkelerinden layikligi yanlii anlamakta direnenler, yanlış anlatarak dinsizlikmis gibı göstermeyi politika jatırımcılığı sananlar, böylece de gericilere, tutuculara ödünlerde bulunmuş görünmeyi umanlar, dinsel duygulan sömürenler. politika pazannda bozuk para gibi harcama saygısızlığını gösterenler, Tiirk toplumunun, yannlara doğru, dönülmez kapılardan geçmiş olduğunu görmezler mi? Öte yandan, gözdagı vermeye, saldınja, kaba ku\vete, cinayete, sindirmeye güvenerek ve Cephe Hükümetine sıgınarak, ulusun gelecegini tekellerine alabileceklerini düşüner.lere de, daha 23 agustos 1923'de, bir çift söa etmiş Atatürk: «Gözdağı vermeğe (tehdide) dayanan ahlâk bir erdem (fazilet) değüdir; böyle bir ahlâka güvenilemez.» Kendilerini bugün dev aynalannda seyreden kimi cephe ortaklan Atatürk'ün 13 mart 1926'da aöylediklerinden de belki gocunurlar; kendisini «çok büyük» gören bir eski politikacı için bakın ne diyor Atatürk: «Bu acemi efendi, galiba ken ıSnl o kadar bflyOk gflrflror kl •• bo yOzden görüş açısı o kadar daralmi^ ki, artık bUyüklugugöremez hale gelmistir.a Atatürk'ün günlük notlan arasında, 3 ocak I925'de yazdıklarını bugün de okumalı politikacılar: «Ulusu, aklımızın ermediği ya da yaprnak giicünü kendimizde görmedigimiz konularda aldatarak geçıci övgüler sağlamağa tenezzül etmeyiz. Ulusa, âdi politikacılar gibi yalancı vaadlerde bulunmaktan nefret ederiz.» Ve Allah Kadjnı Yarattı! SADUN TANJU admm yaşadığımız yüzyılda ve TUrk toplumundakl yerini inceleyen üç kitap okudum bu hafta. Ynnns Nadi Armağanı yanşmasmda birinciliği kazanan Füsnn ve Tunç Tayanç çütiyle, ikinciliği kazanan Özgül Erten ve üçüncülüğü kazanan Jale Candan, araştırmalannı tarihin içinden geçirerek günümüze ve toplumumuza kadar ge> tiriyorlardı. Vardıklan sonuçlar birbirine pek uzak değildl. İnsanlann ilkel komünal toplumlar halinde yaşamağa başladıkları ilk zamanlardan günümüze kadar süren binlerce yıllık geçmiş içinde kadın, cinsel ve ekonomik özgürlüğünü erkeklere kaptırmıştı ve tarih içinde bütün toplumlarda ikinci sınrflığa kadar yükselebilen «köle insan» muamelesl görmüştü. Başarıü Uç araştırmadan da şu sonuç çıkıyordu: Bugünkü kadının önünde iki engel vardır; önce erkekierle eşit olmak, sonra da çağdaş hak ve özgürlüklere kavuşmak. «Suskun» Olmayanlar Sayın Cumhurbaskanunız, konuşmalarmda, «suskun» aydınlarımızdan haklı olarak yakındı bir kaç kez. Sayın Korutürk'ün 27 Mayıs konuşmasını paylaşan. destekleyen binlerce profesör, doçent, asistan, üniversitelerimizin en yetkili kurullan; basınımızın, yazarlanmızın büyük çoğımluğu, gerçek aydınların sorumluluk görevini, bilinçle, onurla yerine getirmiş oldular. «Suskun» olmadıklannı hiç degilse bu konuda seslerinı >ükselterek kanıtladılar. Gerçek aydınlara düşen, bundan sonra da, ulusumuzun çağdaşlığı, gerçsk çıkarlan yoluna engel koyanlar karşısında snı^mamak, çağdışı serüvencileri yalnız bırakmak yazgılanyla. «Konusan» aydmlann söylediklerini, günün güçlüsü kimi politikacılar işitmemekte, dinlememekte, anlamamakta, yozlaştırmakta, ters anlayarak kara çalmakta direnseler de... XIX. yüzyüm ünlü devlet adamı Metternich, «Toplumsal futmalar da, doğal fırtınalar gibi, gelir geçer: yalnız, daha çok yıkım yaparlar» diyor. Şimdi, Cephe Hükümetinin de göz yumduğu, böyle bir yıkım dönemindeyiz. Şu sözler de Metternich'in; «Dünyada iki çeşit insan var: Geçmişin insanlan. geleceğin üısanlan. Önemli olanlar. geleceğin insanlandır; çünkü geçmiş. artık yoktur; dofacak olan yannlarla uğraşmak gerek.» Otuz sekiz yıl önce yitirdiğimiz Ataüirk, bugünün. yarınm, geleceğin insanı. Oysa, partiler arası çıkar hesaplanna dayanan, içten pazarlıkh, bir ilk seçimde, ne olduklanm ortaklarının karsüıklı suçlamalanndan da ögrenecefimiz, yapay bir cephenin iktidarmıs gibi gösterdigi kimi politikacüar, bugün aramızda yaşasalar da, aslında dünün, geçmişin insanlan. Ne yapsalar, yannlara götürmez tuttuklan yol!.. Atatürkiln yatandan izlediğl, Birinci Türk Tarih Kongresınl 2 temmuz 1932'de açış konusmasında, o zamanki Milli Egitim Bakanı Esat Bey, sczlerini, bir yıl önce yayınlanmış Tarih kitabının başındaki yazıyla bitirir. Ilk tümcesi şoyle: «Gelecek nesillerın nefretle yadedeceği bir insan, bir miUet olarak tarihe geçmekten hazer ederiz.» Oysa, «günü gün edelim» kısır gerçekçiligi için de, gelecek kuseklann agır yargısını umursamayanlara ne söylense, boş! K Atatürk'ten Korutürk'e Sayın Cumhurbaşkanının 27 Mayıs konuşmasından ataanlar, ^ocunanlar, Atatürk'ün bu konulardaki görüşlerini bilseler de bilmezlikten gelecekler kuşkusuz. Atatürk Söylev*de (Nutuk'da) çöyle demekte: «Panislâmizm (îslâmcılık) ve Panturanizm CTurancılık) siyasasmm başan karandığına ve dünyayı uygulama alanı yapabildiğine tariht» rastlanmamaktadır. Soy ayırımı gözetmeksizin, bütün insanhğı kapsayan tek bir dünya devletl kurma hırslarmın sonuçları da tarihte yazılıdır. «Bizim aydınhk ve uygulanabilir gördüğümüz. «lyasal yöntem, «ulusal siyasa.dır. Dünyarun bugünkü genel koşullan ve yüzyıllann kafalarda ve karakterlerde yerleştirdiği gerçekler karşısmda düşçü (hayalperest) olmak kadar büyük yarulgı olmaz. Tarihin dediği budur; bilimin, aklın, mar.tığın dediği böyledir.» Atatürk, «Ulusal siyasa» (milll siyaset) anlay*. çmı da şöyle belirtir: «Ulusal siyasa demekle anlatmak istediğim şudur: TJlusal sınırlanmız içinde, her seyden önce kendi gücümüzc dayanarak varlığımızı koruyup ulusun ve yurdun gerçek mutluluğuna VB bayındırlığına çalısmak; gelisi gttzel, ulasılamayacak istckler peşinde ulusu uğraştınnamak ve Earara sokmamak; uygarlık dünyasının uygarca. ve lnsanca davranışını ve karşılıklı dostlugunu beklemektedir.» Sayın CuiDhurbaşkanımızın, seriat düzenl heveslilerini, saldırgan ırkçı bir faşizme özenenleri uyaran 27 Mayıs konusmasmda söyledikleri, Atatürk'ün düşüncesiyle aym doğrultuda değü xni? Sorrnak gerek, Atatürk'ün düşüncelerine, onun yaptıklanna saldıranlar karşısında. (ya da aym Cephe Ortaklıgı içinde), sıkıstıkça «Ata ERKEKLER DÜNYASI Bütün tarihe egemen olan ve bugün de yönetiml elinde tutan erkekler dünyasının çağdaş haklar ve özgürlükler yönünden nasıl berbat birşey olduğu düşünülürse, kadınlarm önce erkekierle eşit olmak, sonra d^. hep beraber ideal haklara ve özgürlüklere doğru yürümek gibi çetin bir tarihl dönemece geldikleri görülecektir. Kadın ve erkek tüm Insanlaruı değiştiği, özlenilen yaşamın kuruldnğu blr dünya yaratılacaksa eğer, kadınlarm büyük bir devrime önderlik etmeleri gerekecektlr. Yaşadığımız yüzyılın en büyük devrimlerinden birinl başlatan Lenin, «yan nüfusunu evin dört duvan arasına kapatıp mutfağa bağlayan uluslar gelişemezler» demişti. Yaratıcı ve üretici gücü, sıkışıp kaldığı duvarlar arasından yaşamın büyük alanına akıtmak için haklı olan bu sözlerin, kadına kesin ve tam özgürlük vaat etmediğini de biliyoruz. Kadınm cinsel özgürlügünü savunan Kollantai'ye ayni Lenin*In «otursun oturduğu yerde, bahrfyeli sevgilisinin kollarında büyük işler karıştırmağa kalkmasın diye çıkışmasından da anhyoruz ki, sosyalist toplumdaki kadının bile haklar ve özgürlükler uğruna aşacağı zor bir yol vardır önünde, Dev Aynasına Bakanlar Bugüne dek yurt içinde yaptıkları yetmezmis gibi, İslâm Konferansını, geçmişe dönüs hazırlığı sayıp da ellermi oguşturanlan va da sakallarını sıvazlayan'.an da uvarmış Atatürk, yıllar önoe: «Artık Türkiye. din ve şeriat ovunlarma sahne olmaktan çok yüksektir. Bu gibi oyuncular varsa, kendilerine başka taraflarda sahne arasınlar.» Şu sözler de O'mnr «Türkiye Cumhuriyeti seyhler, dervişler, müritler, mec«uplar memleketi olamaz.» 1927'de yaptığı bir konuşmada, bunca yüzyıldır olduğu gibi, bugün de, insanlann bügisizligtnden ve bağnazlığutdan yararlanarak, «binbir türlü siyasal ve kisisel maksat ve çıkar için dini alet ve araç olarak kullanmak girlsimlerinde bulunan», dışandaki va lçerdeki «din oyunu aktörlerini» Berğiliyor sözler önüne. Daha önce, 27 ekün 1922 konusmasında söylediklerini bugün de işitmeleri gereken çağdısı kalmışlar yok mu: «Gözlerimizi kapayıp, t«k başımıza yaşadığımızı düşünerneyiz. Yurdumuzu bir çember içina alıp, dünya ile ilişkisiz yaşayama ÎNSAN DEĞiŞMEDiKÇE.. 1975'i kadmlar yılı olarak ilân etmiş bulunan dünya, «üper devletinden en geri kalmışına kadar, kadının hâlâ İkinci sınıf vatandaşlar olarak yaşadığı yirminci yüzyıl toplumlarında bir uygarlık havası estirmek istedi; ve güyâ çağdaş siyasal düşüncenin kadını cinsel ve ekonomik alanda erkeklerin sahip olduklan hak ve özgürlüklere kavuşturmak gibi bir amacı varmışcasına bir görüntü yaratıldı. Böyle bir amaç, tarihin bütün kusurlannı ve sömürü»ünü miras almıs bugünün insanından bekleneraez. Haklar ve özgürlükler üzerinde tüm ayncalıklara hemen yatıveren düşünce tarzı: ve sahip olduğu üstünlükleri baskasmda da yaratmağa yanaşmayan faydacıçıkarcı geleneği ile bugünün İnsanı ve toplumlan; kadınla erkeğin yaratılış farklarından tutun, saçmatığını anladığı halde korumağa kendini zorunlu hisscttiği tüm eski müesseselerin etkinliğini de abartarak lsi fazla Ueri götürmemeğe yatkındır. Bunda. her toplumdaki kadının, tarihsel eziklikle, erkekler tarafından kendilerine sunulan küçük haklar ve özgürlüklerle yetinmelerinin rolü elbetteki çok büyüktür. Ortalama ağırlığı erkeğinkinden 1015 kilo haflftir, beynl erkeğinkinden 80100 gram azdır, boyu ortalama 1416 santim küçüktür, dayanıksızdır, yapısı elverişli değildir, Uret kenliği doğaca saptanmıştır ve sınırlıdır filân gibi gerekçelerle kadmı ayn ve zayıf bir suııf gibi görenler var oldukça, hele hele kadınlar kendilerine kınlır eşya gibi özel bir dikkat ve ilgi gösterilmesinden hoşlandıkça, onları avlamak ve köleliğe razı etmek için tarih içinde kendilerine sunulmuş sahte öncelikleri ve moral değerleri vaz geçilmez şeylermiş gibi muhafaza etmeğe çalıştıkça, gerçek devrim, yani kadın ve erkeğin çağdaş haklara sahip, özgür ve eslt yaşadıklan bir dünya yaratüamıyacaktır, Güncel Görev! OKTAY AKBAL Evet Hayır IFLASIN NERESlNDEYÎZ? B u yazıyı sayrn ve değerll Ada let Partililer ve onlann yan« daşları içis yazmadığım açık. Gerçi onların okumalanna engel yok. Okumalan yararlı da olabiUr belki. çünkü, bir yılı askın bir süredir, Turkiyede bugün yapüması gerekip de yapılmayanlar anlatılmıyor da, on yıl sonra 70 milyar kilovat saat elektrik, ya da 20 milyon ton çellk üretüeceğl, bmlerce tabrika kurulacağı, her yıl arttırana göre elli ya da yüz baraj yapılacağı hakkında saiatalar dinleyip du ruyoruz. Bu yuzden Adalet Parti li sag egilimli yurttaşlanmızın dü sünsel sındlrım sistemlerinde inanç tlorasından eser kaldı mı kalmadı mı bilmiyorum. Her hal de kendilerine tatsu da gelse dürüst ve gerçek bügÜMhvârüse ve onlar da bu bilgllere yeteri ölçude «gttoeler yardHanna olabilir. Bir siyasi partinin yöneticüerinin, özellüde kendileri için tehlikeli bir seçime yaklasırken yaptıklannı iyi göstermeye çalısmalan olağan ve dogal.. Doğal olmayan şey bunun ölçüsünü kaçırmak.. Yanlışlıklann en büyüğü de karsısındakinl saf, anlamaz diye düşünmek. Ankara piyasasında demirin kilosunun bel11 fiyatı olmadığı bir zamanda Hükümet Baskanı «Demir 9 liraya çıktı. Ama 7'ye indireeeğîı.» derse burada ölçü kaçmıs demek tir. Ciddiye almazlar. Söylemek Istediğimiz bu.. osyalist Partf Genel S«kTeterl Cenan Bıçakçı aokak orUsında bıçaklandı. TMGT eski genel baskaıüanndan avukat Bozkurt Nuhoglu görev yaparken dövüldü. Bursa'da Tofaşta zorbalar bir isçiyl öldurdüler... Gün geçmiyor fa•izmin yenl bir tırmanışuıı görmeden... MC iktidari sanki böyle blr tırmanışa omuz veriyor, hoşlanıyor, bekllyor jünden güne faşizmin topluma egemen olmasını... Blr partinin lideri bıcaklanır, suçlular bnlnnmaz. Blr avukat sokak ortasuıda dövülnr, türlü acılardan geçirillr, kims» •orumlu tutulmaz, blr işçi komandoUnn dağıttığı bildirileri almadığı için kursonlanır, yine katiller yerin dibine geçmlscesine kaybolurlarsa o zaman bu ülkenln nyanık güçlerine büyük görev düser, her an tetikte vaşamak... Ğeçen gün Seydisebir1den aldığun iki mektnbıı snndnm slzlere. Yurdun her yanı zorbalarca «fethedilmek» isteniyor. Uydurma sendikalar, demekler knrarak, sUâhlı güçleri saldınya geçirterek, MC tktidannın tek yanlı hoşgörüsü ile saldırganlan yüreklendirerek. DİSK Genel Baskanı Türkler, TOFAŞU işlenen cinayet İçin şöyle diyor: «MC Iktldannın demakratlk yoldan dUşfirülmesi ve yerine ilerici halktan yana, demokratik bir Iktidann getirilmesl artık güncel görev olmuştur! Geçtiğimiz günlenle bozkurt amblemli bildiriler (jüzenleyenler Seydişehir'de, TARtŞ'te oynadıklan oyunun aynını TOFAŞ'ta da sahnelemek istemektedirler.» Türkler, IOFAŞ olannın sornmlusn olarak Türk Iş'e bağlı Türk Metal Sendikası eski Bursa başkanını göstermektedlr. Önce öğrencller arasmdajdı, simdl işçilerde hızlanıyor kan» lı olaylar. Blre, üç beş on, hem de silâhlı Hşiyle saldırmalar, kbnse yokken yol kesmeler! Sanıyorlar kl MC'yi arkana aldın nu asarsın da basarsuı da öldürürsün de! Meydan artık senlndir, eline silâh veren sırtuu sıvazlayan, cebine para koyan o maskeli maskesiz kişiler, güçler seni sonuna dek korur! Oysa Türkiye büyük bir ülkedir, Türk halkunn büyük bölümü bllinçlidlr, Türk emekçlsi, aydını zorbalıklara, fasist özcnticilerin •icraaUına karşıdır. Seçimlerde oylarıyle bnnu göstermiştir, İlk fıreatta Atatürk yolunda yürüdüğünu blr kez daha kanıtlayacaktır. Bir gün zorbalar da, enlaıi kornyanlar da halkın bilinç seline kapüarak tarihin nefret çukuruna yuvarlanacaklar, İnsan yüzüne bakamaz olacaklardır. CHP'siyle, DİSK'iyle, ilerici çtzgideki basınıyle, bilim, sanat adamlan ile, kısacası uyanık yurttaslan ile her türlü lorbalıça, cinayete, şiddet yöntemlerine karşıdır ulusumuz. Böyle olayları kışkırtanlar, destekleyenler, kornyanlar ilk genel seçimde halktan hak ettikleri tokatı yiyeceklerdir. Zorbalan «zorba» yapan takmdıklan tavırdır. YumrtıkUmun, silâhlannuı gücü değildir. Çünkü senin de yumrnklarm var, sen de kendinl koruyacak bir silâh bulabilirsin! Ama o tavır var ya, «Hani var nu bana yan bakan» davranısı. odur lorbalık işte! «Biz> «Biz» der dunır böyleleri. Sen kimsin, nesln, necisin, nerden aldm bu biz biz> diye yırtınma yetkisini. Yol kesme, adam dövme, gözdağı verme gücün nerden gellr, Idmdeo gelir? Zorbalık karşısında demokrasiden, Anayasa hak ve özgürlüklerinden yana olanlar, hangi siyasal görüşte, inanısta olurlarsa olsunlar tek bir cephede birleşmelidirler. Zorbalık cepheleşmiş, sUâhlanmış, kcndini bilmez hale gelmis, sen kendi aranda ufak tefek düşünce tartışmalanyle gücunü yıpratıyorsun'... Bunda sağduyu yoktur elbet... Böyle bir «meçhul» zorbalık yanlısı da kalkmış, her cümlesl yasalaruı gözünde açıkca suç olan satırlarla bana saldınya geçmiş, diyor kl «Söyle bana ülkücü gençliğin hangi fikir ve inançları faşistlik, misal ver». Bir sürü küfürden sonra kendisi veriyor faşistliğin kaçınılmaz örnefini... Oağ başında bir tek ülkücü kalsa o şünsek olur, yıldmm olur, beynimize iner, topnmuzu yakar yıkarmış, hepimizi mahvedenniş!.. Daha ne olsun, zorbalık, gözdağı, «berne Inme, yıldmm olma» korkutmalan da sizin ne olduğunnzu ne olamadığınızı göstermeıse ne gösterlr!Evet, Seydisehir, TARİŞ, TOFAŞ olayları, her gün yol ortasında vurulan, dövfilen öğrenciler, işçiler, gazetecÜer, hukukçular kalabahğı bu ülkenln Anayasal güçlerine, o Anayasaya inanan halkıru, tek bir cephede birleşmek. savaşmak, faşist özenticileri, zorba Uslaklaıını ycnUgiye uğrstmak görevine çağırmaktadır. Tfirkler'in dediği gibi «İlerici. halktan yana demokratik bir iktidann işbaşına geürilmesi artık güncel görev olmuştur j> S TÜRKİYE'NİN MORATORYUM E5İĞİNDE OLDUĞU AÇIKIANIR VE TÜRK ÎEMSİLCİIİR BUNA CEVAP VEREMEZKEN. BAJBAKAH'IN «ITHAUT YAPARIM, PİYASAYA MAL DOLDURURUM!» GİBİ İD0İALARIA KAMUOYUNU ALDATAMAYACAGlKI BİLMESİ GEREKİR. Cahit KAYRA Saym Basbakan son açıklamalannda fiyatlann geçen yılın ilk beş ayında % 5, bu yıl ise aynı dönemde % 12 arttığını itiraf ediyor. Fakat partililerine yürek veriyor. «Siz meraklanmaym, yılın ikinci yansında düsüreceğiz» diyor. Ekonomi bilmek kusur olmayabilir. Herkesin ekonomi bil mesi de" gfeicekıinez.' Bilena ' sorar öğrenir. Ama Ülkesi yönetmekle yükümla ki$Öerîh* bflnYesf fSreken bir sey var. Türk ekonomisinin yapısı öyledir ki fiyatlar ilk yanda düser, Uunci yanda yükselir. Hal böyle iken sayın Demirel yılın ikinci yansında fiyat lan yola getireceğini söylerse bu ya öylesine ciddiye alınmayacak bir laftır, ya da fırtına ortasında demir atmaya kalkan kaptanın gemismdesiniz demektir. ÇünkU bundan çıkan anlam ekonominin durgunlasması olur. Anlavan ârif gerek. Bir de başka bir sey daha var. Bu lâflar 1975 yılı nimnındnn bu yana yapılan basın toplantüannda söylene söylene sakızı çürilmüş lâflardır. 1975 nisanmda, ha ziranmda, ekiminde, arahğında, ve en son 1976 nisanmda Sayın Basbakan fiyatlann ya istikrar İçinde olduğunu, ya da olacağını spyleyip yandaşlannuı yüreklerine .şerin sular serpe serpe bugim'e kaifer pelmî^lr. Bu ne ,bV'i 50 liraya, ekmegi 125 kuruştan 2.5 liraya, patiskayı kaput bezıni iki kat fiyata, çimentoyu 20 den 40'a, demir'i ise 5.50 liradan anla sılmaz bir kanşıklığa 7 liraya, 9 liraya hatta 11 liraya çıkarmıştır. Bu fiyat bası boşluğu içinde, Sa yın Başbakanın, hani o çok sevdiği, şişire şişire kullandıgı PÎYASA EKONOMİSİ, ARZ VE TALEP DENGESİ filan gibi bilimsel kavramlar ne olmuştur, diye sorsanız bakınız neler gelmistir o PÎYASA EKONOMİSÎ'nin basına.. Bir yanda bitmez tü kenmez fabrika edebıyatı yapan hükümet mevsiminde köylüye gübre verememiştir. Beş altı bin traktör daha bulup sürememiştir O PİYASA EKONOMÎSİNİN içi ne. Ya siz iki paket Samsun si garası bulamazken Türkiyenin bir ucundan öteki ucuna 54 milyar liralık Amerikan sigarası ticareti oluyorsa bu da PÎYASA EKONOMlSl"nin erdeminden mi? Bu ticaretin televizyonda ser gilenmesi de bu PÎYASA EKONOMÎSİ'nin gereklerinden raiT Neden linyit kömürü artık vesikaya bağlamyor ve piyasada tonu 800 liraya satılıyor? Neden ta sarruf mevduatmın artışı durdu ve neden tasarruf eğilimi azal dı son 1,5 yıl içinde ülkemizde? Neyse biz yine gelelim, fiyatla nmıza... Yılm ikinci yansında fi yatlann yola getirilme reçetesini Saym Demirel şöyle açıklıyor : «îthalat yapacağız, diyorlar, S milyar dolarlık ithalat programlanmıs 1976 için, biz bunu 6 milyara çıkaracağız. Piyasayı mala boğacağız.» Yanlış değil tahii. 1975'te olduğu gibi devleün milletin bütün döviz kaynaklannı, mevcudunu, gelecegini harcayıp mal getirirsen eh.. bu kez ARZ VE TALEP DENGESÎ var ya işler zahir.. Fakat 1976'da nasıl yapılacak bu iş.. İşçi dövizleri sü rekli azahyor. Türkiye'nin flıraca tı belli. Borçlanma belli. Yılın ilk beş ayı da geçmiş.. Gelin bir parmak hesabı yapalım sizinle.. Yılın ilk beş ayında 2 bin milyon dolarlık ithalat yapmısız. 6 milyara varmaya 4 bin milyon dolar ister. Önümüzde 7 ay var.. Demek ayda yaklaşık 600 milyon do lar üstünde ithalat yapmamız ge rekiyor. Geçen yıl har vurup har man savrulan döviz rezervleri, kı sa vadell Dorçiarla yaptığımız tahsislerle lthalatı bugüne kadar böyle getirmişiz. Yani 5 ayda 1.670 milyon dolar. Ayda orta lama 330 milyon dolar ve son ma yıs ayında o da azalmış 270 milyon dolara düşmüş.. Hangi sihir bazlıkla bunu ayda 600 milyon dolara yUkselteceksiniz? Bu ne yüksek matematik ister ve ne de PÎYASA EKONOMİSİ, ARZ TA LEP DENGESÎ kuramları ile açıklanır. Bunun için bıidığimiz, ilkokulda öğretilen basit matema tüc yeterlidir. Saym Adalet Parti 11 yurttaşlanm, bu parmak hesabun hele bir siz de yapın, bakalım bulursunuz? Bir şey daha söyliyeyim de an layanın aklında kaisın.. Geçenler ^•pjgyillrtvekili, Tffiaî Onaer bâzı l &da tJgrendik ki ör na Kimya Kurumunun 800, Tttrkiye Elektrik Kurumunun 900, Demir Çelik Kurumunun 350, bil mem daha hangi genel müdurlUğün bir milyarlık transferlerl Merkez Bankasmda bekleyip duruyor. Ta geçen yılın temmuz,, ağustos aylarından bu yana» Sayın Basbakan şimdilik 5 milyarlık İthalat hacmini 6 milyara çıkarmayı bir yana bıraksın da su Türkiye Elektrik Kurumunun transferlerini yapsuı, bu gidisle transformatörlerin yedekleri ga tirtilemeyecek ülkeye Yılbaşına kadar olan altı ay, halk için, Ulkenin ekonomismüı sürüklendiği bataktan bunalanlar, üzülenler için, biraz da sayın ve değerli Adalet Partililer için zor geçecek, geçmek bilmeyecektir, ama yine de sona erecektir. Şimdlden, böyle belli bir eziklik içindeki yandaşlara yürek vermek için arşınsız, endazesiz sergilenen rakkamlarm gerçek yUzle rinl sonuna kadar saklamak mümkün olmayacaktır. 1975'ın İlk yansında «Biz enflasyonu dur durmak İçin iktidara geldik» deyip bir yüda etin fiyatını 20 lira dan 50 liraya çıkaran blr siyasal partinin yandaşlanna destekleyicilerine o zaman da bir çift sözümüz olacaktır elbette. Yazıma «îflasın neresindeyiz?» baslığını koydum. Insanlann umutlannı kırmaya hiç kimsenin hakkı yok elbette.. Ama yine, hiç kimsenin gerçekleri gizîemeye, bir umudun peşinde yaşam görürmeye çalışanlan kandırmaya da hakkı yok. Uluslararası kuru luşlarda, Para Fonu'nda ve benzeri müesseselerde. Türkiyenin moratoıyum eşlğinde olduğu açıklanır ve Türk temsilciler buna verecek cevap bulamazken, Başbakanın «îthalat yapanm, pl yasaya mal doldururum» gibi id dialarla kamuoyunu avutamayacağmı bilmesi, yandaslarının da, bu tür yüreklendirmeleri ciddiya almamalan gerekir. Kim gerçeği yalanla örtmeye kalkışıyorsa, o yalanı burnundan yakalayıp toplnmun önünde, düz gününü, rastığım yırtıp atmak da bizim valnız hakkımız değil, görevimizdir. Sonımluluğumuzdur. Bu da bövle biline.. VATANDAŞ Z, 'kadm ve erkek ayınmını başlatan toplumsal yasam oldu. Ondan öncesinde, kadınm da erkek gibi doğa İle savaşarak yaşadığı, o dönemlerde erkeklerin «rica ederim hanımefendl, siz şöyle kenarda dnrnn da su Dinazor'a haddini bildireyim» demedikleri biliniyordu. Ükel toplumlardan bugünün kapitalist ve sosyalist super toplumlanna geçis süreci boyunca geliştirilen kültür, kadının ikinci sınıf vatandashgmı hazmetmek oldu. Şimdi de kadınlar adına cılız sesler yükseliyor; haklanmızı isteriz, eşitlik isteriz diye. Tüm tarihin erkekler tarafmdan yapıldığı kültüriin büttin lengüıliklerinin erkekler tarafmdan yaratıldığı ileri sürülerek, kadının kadife tenli kiraz dudaklı okşanmak ve hafif işler görmek için Tann tarafmdan erkeklere gönderilmis yaratıklar olduğuna inanılarak yaşanılan bir dünyada bu seslerin yankısı nedir ki! Bugünün dünyasmda da sömürüldükleri için çalışma yerlerinin kapısında sendika flâmalannm al tında «sömürüye paydos!» diye bağıran işçiler, karılannı dövüyorlar ve kendi küçük dünyalannda birer despot kesiliyorlar. Kolay değil bu insanı değiştirmek ve bu insanlarla düzenl değiştirmek. T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Devlet Su fşleri Genel Müdürlüğü I. Bölge Müdürlüğünden 1 Bursa DSÎ. I. Bölge Müdürlüğü hudutlan tçersind» bulunan (BalıkesirSındırgı Gölcük ovası pompaj sulaması insaaü) lsi kapalı zarf usulü ile üıaleye çokanlmıstır. 2 Inşaatın tnuhammen keşif bedeU (10.000.000,) TI* olup, geçici teminaü (313.750,3 TL. dır. 3 Özet olarak ısin kapsamı : a) 40721 mt. kanalet montajı (Kanalet ve aksesuan ldarece verilecek) b) 97b mt. klâslk kanal teşkili c) 211 adet sanat yapısı imali d) Servıs ve hizmet yolu yapılması ile kanalet sonu hendeklerinin açüması i Gerekli ekiproan: a) 2 adet lastik tekerlekli Vinç (asgari 2 tonluk) b) 1 adet greyder ve 1 adet riperli D8 Dozer c) 1 adet keçiayağı silindir ve çekicisl d) Kâfi miktarda kamyon ve kanalet nakliye aracı ile raotopomp, tanker, yıkamaeleme tesisl, betoniyer ve vibratör 5 îhale 15.7.1976 Perşembe günü saat (15) de Duaçınarv Bursa, DSÎ. I. Bölge Müdürlüğünde toplanacak Eksiltme Komisyonu tarafından yapılacaktır. 6 thale tasansı ve ekleri 5. maddede yazılı yerde, 15.7. 1976 Perşembe günü saat (12) ye kadar tetkik ve imza edilecektir. 7 lstekli şams ve şirkeüerin DSİ. i. Bölge Müdürlüğüne 10.7.1B76 Cumartesi günU saat (12) ye kadar bir dilekçe ile müracaat ederek ihaleye istirak belgesl lstemeleri ve bu dilekçeye asağıdaki vesikalan eklemeleri lâzımdır. a) Baymdıılık Bakanlıgından alınmıs müteahhitllk karnesi aslı, (B) grubundan en az (10.000.000,) TL. hk. b) Asgari bu mertebede benzerl bir tşl ikmâl ettiğlne dair belge ile halen taahhüdü altmdaki islerin beyanı c) 4. maddede de yazılı makina ve teçhlzatın kendisine ait olduğunu tevsik eden vesikalar veya kıralayacak ise, kiralayan şahıs veya firmadan alınmıs Noterden tasdikli taahhütname ile maktna ve teçhiza tm kiralayana ait olduğunu tevsik eden vesika'.ar ve tş programma uygun olarak çantiyede hazır bulunduracağına dair usulü veçhile tanzim edilmis taahhütname d) Teknik personel beyannamesi ve banka fcredl durumunu gösterir belgeler S îstekliler iştlrak oelgelerint 12.7.1976 Pazartesı giinü saat (13.30) dan itibaren DSİ. l. Bölge Müdürlüğüne müracaat ederek alabilirler. 9 îştirak belgesı almis sahıs veys şlrketlertn teklif zartlarını 15.7 1976 Perşembe eünü saat 14.45'e kadar Eksiltme Komisyonu Baskanlığma makbuz mukabili teslim etmeleri sarttır. 10 Teigrafla yapılacak müracaatlaı ve postada vak! eecikmeler kabul edilmez. (Basm: 19282) 6723 NEREDESiNiZ EY MÜSLÜMANLAR? Hele blr de Necmettin Erbakan kardeşimizln «MtUl Göruş»ünü okudunuz mu, keyfiniz büsbütün kaçıyor, ümidinia daha da zayıflıyor. Diyor ki bugünkü hükümetin Basbakan Yardımcısı; «Müslüman bir ailede kadın hiç bir Is yapmağa mecbur değildir. Hatta çocuğuna bakmağa bile mecbur değildir. Bütün evin vazlfesini görmek, evin kazancım temin etmek er» keğin vazifesidir. Müslümanlıkta kadına kendi yaradıbfina uygun (förevleri yapmak tavsiye edilmiş (ee, yanı, çocuğuna bile bakmıyacak, hiç bir işle meşgul olmayacak, neymiş o kendi yaradılışına uygun görev?) ve e£er o bunun fazlasuıı yaparsa bu onun hakikatcn manevi arzusuyla yap» tığı, dünyada ahirette bir mükâfaatını göreceği bir flâve çalışma olarak, bir lutuf olarak telâkki edilmiştir. Müslümanhkta kadınm ne Doğuda ne de Batıda erişemiyecegi çok büyük veri vardır^ Demek ki, Necmettin Erbakan dostumuzun kazanacağı bir seçim, şu kadın haklan meselesini tümden çözecek ve bütün dünya da parmagını ısıracaktır. Bütün tanh boyunca sömürülen, erkek egemenliği altmda inleülen kadın, birdenbıre «yaradüışına nygrnı görevlerini yapmaktan başka» hiç bir şeye elini sürmeyen, eğer lutfedip fazla bir İş görmeğe kalkarsa erkeğl mınnet ve şükran hisleriyle dolduran bir saygınlık katma yükselecektir. Dostumuz bunu bir Müslümanlık anlayışı ve geleneği olarak ilen sürmektedir. Peki bu Müslümanlar Allah aşkma on dört asırdır nerededir? CiNSiYETE UYGUN İŞ «Alle Türk toplumunun temelldir» dlyor Basbakan Yardımcısı: «Bu temelin sağlam olabilmesi için devlet ana ve çocuğun korunması için gerekli bütün maddî ve manevi ted birleri almak mecburiyetindedir. Biz geçmiş dönemlerde bu tedbirlerin tam mânasıyla alnımadığına kani olduğumuzdan kadınlanmızın haysiyet ve şereflerinl korumak, cinsiyetlerine uygun olmayan işlerde, iktisadi zorunloklar dolayısıyla çaUstırılmalarmı önlemek üzere bütün Türldyeye şamil blr teşkllât kuracağız» diye sürdürüyor düsüncesini. Cinsiyeta uygun çalışma nedir? «Meselâ hemşirelik» diyor Erbakan: «Bir Müslüman diyarmda nastanelerde hemşire. lik, bastabakıcüık görevinin bilhassa kadınlar tarafından yapılması tercih edilmiştir, tesvik edilmiştir.» «Yine, kadm hastauklan doktorluğu gibi bir takım görevlerin kadınlar tarafmdan yaptlması, hatta önemle üzerinde durulması Rereken blr husus addedilmiştir.» Peki yargıç olamaz mı kadın, başka bir uzmanlık dalmda çahşamaz mı? Cinsiyetine uygun işierden başkasını yapamaz mı? Bundan 14 asır ön ce insanhğın vardığı düşünceyl, hak ve özçürliiU anlayışını, bngünün toplumuna amaç diye göstermek, umutsuzluğu arttırmaz mı? DIIKUR INGIUZCE YAZOKULU yeni baslayaniar az bilenter ve iyi bitenler için TAK5 * »VDEK CAOOESi N! 9 oğretim: 5/temmuz ÎL AN Sa*lık ve Sosyal Yardım Bakanlığmca Tababet Uzmanlık Tüzüğünün 8. maddesi gereğince Asistanlık Sınavı Açılacaktır Madde: 1 Asistanhk sınavlânnın branşlânnı, Kurumlara göre almacak asistan adetlerini göstenr usteier, îller Saglık Müdürlüklerine gönderilmistir. Madde: 2 Sınav 4 ekim 1976 pazartesl günü Yabancı dil. » ekim 1976 cumartesi günü de branşdan yapüacaktır. Madde: 3 Asistanhk sınavına gırebılmek tçin son müracaat tarilıı 4 eylul 1976'dır. Postadakı gecikmeler dilskate alınmaz. Madde: 4 Pazla bilgi İçin MahalH Sağlık Müdürlüklen ile Hliküme* Tabıplıklerme ve Sağlık Ocagı Tabipliklerîne başvurulabilinir. "Basın: 19257) MÜMKÜN MÜ? Necmettin Erbakan bizim gerçeğimizdir. Başka toplunv larda da, tarihsel sosyo ekonomik geriliği görrnezlikten gelenler, çağdaşlaşmayı siyasal hırslara feda edenler vardır. Bir tarafta gencecik kızlar, kadmlar, kendl toplumlanrun kadmerkek eşitsizliğini bilimsel yollarla araştınyor, geçmişi yorumluyarak peleceâe doğru sağlam bir bakış açısı getirmeğe çalışıyorlar: öbür tarafta Necmettin Erbakan gibi politik&cılarımız, 20 asırdır, 14 asırdır toplumlara egemen olmuş dinsel yargıların ve değer ölçülerınin dışmda yeni bilimsel kurtancı yollar arayan toplumlan tarihin karanlık dehlizlerine doğru sürüklemek istiyorlar. Mümkün mü, Erbakan, kardeşim, hem de geçen zamana yazık değil mi? KAYITLAR BASLAMISTIR DlLKUR CZtL İIEM V4BUIC1 Oil «URSUM dtl 6{retimind« tak uzman kurulu» (AJans 70: 359)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle