Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DdRT CUMHURİYET 2 1EMMUZ ( 9 7 6 DEPREM ZEYYAT SELİMOĞLU Panosmanizm, Panislamizm ve Pantürkizm PANTÜRKÎZMÎN İLK FİKtR BABALARI YAHUDÎLER OLDU Türkçülük'e Pantürkizmi, batılı Türko logların yanısıra Osmanlı ülkesine getiren ikinci bir kaynak, Rusya'dan gelen Türkler oldu. Rusya'da yaygın biçimde bulunan ve Kazan çevresinde yoğunlaşan Tatarlar, Türkçülüğün gelişmesinde ve Rusya içinde yayılmasında öncü rolü oynadılar. Rusya'nın Yahudilere yaptığı baskılar yüzünden, Yahudi aydınları Rus Çarlığına düşman idiler. Bu nedenle Rus ya'ya karşı büyük bir Türk kavminin varlığı üzerinde durdular. özellikle asıl adı Zadoc Kahn olan Leon David Cahun ve Vambery, Pantürkizmin do ğuşunda rol oynadılar. Rus Çarı ile özel ilişkiler kuran Ab* dülhamit değil Pantürkizmi, Rusya halklarının özgürlük hareketlerini bile kötü gözle görür. Rusya'daki 1905' devrimi, Rusya Türkleri ve Türkçüleri arasında büyük umut ve sevinç yarattığı halde Abdülhamit'i son dere* ce kaygılandırır. gürlük hareketlerinl bfle kBrB gözle görur. Rusya'daki 1905 dev rımi, Hus>*a Türkleri ve Türkçüler arasında büyük umut ve se\inç yarattıgı halde Abdülh'amit'i son derece kaygulandınr. Rusya'dan gelen müslüman öğrencüerin yüksek okullara alınmalarını yasaklar! Rusya'daa gelen herkesi tek tek izletir. Gazetelerin Rusya olaylanyla ilgili yazı yazmasına izin vermez. Bogazlarda ısyancı Potemkin zırhlısuıa karşı güverJık t«d biri alır. Daha önce Japonya Rusya'yı yenınce, bütün Asya'da bır sevinç uyandıfı ve bır Asya dayanısma sı doğdugu halde, subaylar bu sefer için Abdülhamit'i kutl&dık lannda, o bunu zafer degıl Osmanlı Sultanlığına ve Carlıga karsı darbe saydığını belirtır. ENVER PAjA'NIN TURAN İHTİIAI ORDUSU 1908 devTiminden sonra da, !ttihatçılar, önceleri Turkçulere iyi gözle bakmazlar. Türkçülerineylemlerinı yasaklarlar ve kovu* rururlar. Ancak Balkan Savasından sonra Türkçulük ve Pantürkizm benimsenir. Fakat ittıhatçılar, Dünya Savaşı sırasmda esas itibariyle, Pantürkizm değil. panislamizm yaparlar. Enver Pasa, 192l'de bolşeviklerle bozustuktan sonra, Türkistan'a gider ve Turan savaşına koyulur. «Turan Ihtilal Orudusu Türkistan Cephesi Komutaru ve Emıri Leşker'i İslâmı Buhara» ünvanıru alır. Ne varki orada umduğunu bulamaz. Buhara Sultanınm adamı Basmacılardan tbrahım Lakay, «Cedid» Türkçülerınden biri diye onu uzun süre tutuklar. Kurtu lunca da Buhara Emiri ve adamlan ondan, Ruslardan çolc, Türlc çü Cedid'lerle savaşmasıru isterler. Enver Paşa ugradıgı hayal lonltljjffli 1 araijk 192l'd« karışma yasdıgı mektupla dile getirir: «Senin ve yavrumun fotoğraflannı yakarak agladım. Bura hal kı çok bagnaz. Aleyhime boyuna propagandalar yapılıyor. Bağnaz lığa dokunan herşeyi ortadan kal dırmak için yanımda bulunan ki tapları da yaktım. Sizin re«imleri niz de böylece yandı. Bana asıl ısın şu olduğunu söylüyorltr: «Ben yalnız Ruslarla değil, asıl Cedidlerle savasmak zonındaymı $ım. Doğrusu, eğer inançlı olm»sam, isüı sonundan ürküp pisman olurdum. tnsallah iyi o lur...» BUHARA EMİRİ NE DİYOR! Buhara Emiri, Envsr Paja'y» yazdığı mektupta, pek ıstenıniyen bır konuk olduğunu belirtir: «Siz Türkiyelısıniz, memleketiniz düşman ıstılası altındadır, M keri güç ve kuvvetinizi kendi va tanınızı kurtarmak ıçuı harcasa nız daha iyi olur...« Işin daha acı yanı, Türkçü Cedidler de Pantürkızm ve Panislamizlmi hayal saymaktadırlar. Cedidler bolşeviklerle anlaşıp, hatta bolşevıkliğı de kabul edip, kendi devletlerıni kurma çabasın dadırlar. Nitekım Hitler'ın Rusya'yı ıstılası sırasmda Pantürkist lerin önde gelen liderlerinden olan ve 1917 ihtilalinden sonra Başkurt Cumhuiryeti Başkanlıgım yapan Prof. Zeki Vehdi Togan anılarında Enver Paşa'nın Turan hareketini olumlu karşıla madıklannı belirtir. Zeki Velidı, Puhara'daki konuşmalarında En ver'e şunu söyler: « Bolşeviklerle mücadelemiz, Rusyanm bır iç mücadelesı olarak başlamıştır. So^etlerle tekrar barışabilırız. Panislamizm ve Pantürkizm Türkistan'da tutulmaz. Sovyetlerden isteklerimız, Milli Kızıl Orduya dayanan Milli Türkistan Sovyet Hukümetidır.» Enver bu umutsuz ortamda Buhara'dakı Afgan temsilcisinin destegiyle yine de mücadeleye gi rışir. 14 haziran lP22'de Derbent bölgesinde hücuma geçer. Kuvvetlerı 3 bm kişiden azdır. Topçusu yoktur, yenılir ve Güney Afganistan'a çekilir. 12 ağustos 1922'de mücadeleyı bırakmaya ve bır süre Afganistan'a çekilms ye karar vermisken. dar bir geçitte sıkıştırıhr ve öldürülür. YARIN: ABDÜLHAMIT'IN PANISIAMIZMI ııÇu .; şu tdam .. mManm ardjndaM bu adün masaaından alıjror böyle yukardân konuçmanın, böyle diretmenin gücünü. ObürU de böyleydi, öteki adam, hani yıUar önceki, o da masa başındayken konuşuyordu böyle. Önüne bir masa koyan adam böyle konuşuyor demek kı... Sefer zor tutuyor kendini diklenmemek için fırının sahıbine. Yumruğunu şu masanın üzerine bir indirse, komifamaz bu adam, sesi soluğu durur, onu biliyor. Sefer bıliyor onu, an» bir ses var kulağında Sefer'in, şitndiya deb duymadığı bir ses var fısıldayıp öfkesini yatıştıran bir ses var: Sef^r, buracti yabancısın yalnızsın. Bu kent büdiğin gibi dftğil, adımını hesaplayıp atmazsan. lokma edıp yutar adamı. Çarklannın arasmda ezer ögütür, mısır danesı gibi ufalar da toz eder. Eu ken büyük, kurnaz, sinsi ve fenlenmts bir belde, bir yosmakenttır Sefer, ona dayanmak içm en az onun kadar kurnaz ve sinsı olacaksm. Ses eöne şimdilik Sefer, ses etroe hıç. şımdili* al sana uzatılan parayı, sus konuşma, Sefer sakın bir şey dsrre zamansız konuşmak zarar verir bir yararı görülmez, sen buradi yabancısın, susmayı büen bir yabancı olmausm üst«' l ü de yalnızsın. Işte böyle. bir yenilgiyi duyar Sefer içinde bu büyükkent karçısnda ilk eziime gerçekleşir böylece. Sefer geri çekilmeyi ögrenir, savaşrr.a taktiğinin bir parçası budur güçlü düşman karsısında, kurnaz olmak ve susmak, yosmakentten alınacak ilk derstir. Kesuen parasmdan ne kaldıysa alıp tezgâhın arkasına döner gin9 yeni'ien. Döner ki, ilk günlerki şavkı körlesmiştir içinde. Ekmegi, kutsanmıs ve kutsal bildiği o sımsıcak ekmeği, eski gözleriyle göremiyordur artık. Bir soğukluk, bir uzaklık, bir sevgi ycksunlugu... Tezgâhtaki ekmeklerle kendisi arasında buzdan bir duvar yükselmiştir âniden. Gerçi elleri o duvarı delip geçıyordur hâlâ, katı bir duvar degildır o duvar, yol vermeyen bir duvar hiç degüdir. Ama iste, bir eksiklik, bir yüzeysel ilişkidir bundan böyla ekmek ile arasında ilişki: İşinden soguması adamın... Ve yavaş yavas ruhundan yitirmesi. heyeeanı körleşmesi büyükkente yakın düşmüş insanın! Tezgâhın ardsndaki ??fer bbylece, sıcak akan kandan yoksun bir robot durumundadır artık. Alıp veren. verip alan bir robot. ve elleri ısmamaz ekmekten. Ekmeğin o sıcak sıcak bir degmesi vartiı hani eline, ışte o yoktur artık. Ekmeğe kanca gibi uzanan o eller. o büyükkent insanm elleri. hani kuru, cansız ve sevgiden yoksun olan o eiler, demek o eller de bir yerlerde itılmis. bir yerlerde hakkı yenmis' ellerdir. Ve susmuşlar. susmujlır, içlerine atmışlar. içlerine airo gerı durmuşiar. Ondandır kı böylesıne ruhtan yoksun ve robot ve sevgisiz ellerdir. Kurnazlaşmış ve içinden pazarhklı. sinsileşmiş elleri büyükkent insanının: Diş geçirmek için fırsat koliar k&ncaiar 1 Sef?r böyle dört ay, beş ay çahşıyor fınnda, ve kaldıgı odamn kirasını kuruşu kurujuna ödeyerek sahibine. geri kalan paranıa büyük bölümunü köye eve göndererek, sıkıntıh yasıyor. Tek bir eğlencesı var o günlerde: Fırmın bulundugu yokuşu yukarı. dan açagıya ınmek önce bir kenardan, sonra. öbür yakadan aşağıcian yukarıya çıkmak gine yeniden. Büyükkentin dükkânlan bir başka. çok bır baska, hiç bir yere benzemez. Neler satılmıyor büyükkentin dükkânında, aklına gelmeyecek nice eşya bın bir çeşidi bir arada buradadır hazırdır. ayağma gelmiş seni bekliyor. Her bir dukkân kapısı tek başma kurulmuş bir tuzaktır, yanyana dızılmiştır tuzaklar, tümü para tuzağı. Sefer böyle diisünüyor dükkânlan kapı kapı geçerken. Ve bir gün, asağıya doğru inerken yokuşu bir yeniden, sola bakınca, bir sokak görüyor içeriye doğru uzanan. Asmalı bir çardagın, uzerine gerildiği bir sokak. Sokagın dip doğrusu, çalgılar, şaıküar ve çengi çmgı bir seslerle şakrak ve şakadak şukuduk ştfar şıkır oynuyor sanki sokak. Sefer duruyor. Durup, hemen orada, olduğu yerde kalıp, yosmakentın çağnsına kulak veriyor. Kulağıru kaptınyor önce dip doğrudan gelen sese, ardından yüreğini. sonra bacaklarım. Sokagın dibine dek yürüyor. Hava güzel, güneşli bır güz başlsngıcının sıctğı az güneşi ve gölgeli aydınlıklar, ışık düşmüş gölgeler. Ve orada işte. şu .. şunun... ?u karşıki kspının önünde, tam karşıya düşen evin kapısının önünde... bir... bir kadm. . ba bacak bacaklannı iki yana ayırmış da oturmuş, gizli yerlerini açmıs ortaya koymuş, hem de güidvor, güldyor, altın dilşer parıldıyor güneşte, iki bacak arasına gölge düşmüş, omuzlarsa güneşte. Sefer bir süre, bir süre donup kalıyor sokaktaki güneş vurmuş kadının karşısında kalıyor. Kalıyor. Sefer'in şaşkm şaşkın baktığını gören kadın el ediyor Sefere. Gülüyor. El ediyor. Gulüyor. Seni boylum gelsene! Aval aval bakınma da geleceksan gel hadi! Sefer'in kafasında sesler birbirine karışarak büyüyor. Gölgelils ve püneşlık yer degistirip de birbinnin yerini alıyor gibisino bir dönme var başında, kulağında şarkıîar, zıller ve kaşıklar şakadak da şakadak. Cızırtılı bir plaktan yiikselen o şehvet havasının rüzganyla sürükleniyor Sefer kadına dogru. HUzgân pupasmdan almıs bir teknedir Sefer şimdi, cviya böyle» demiş de kapınm dibındeki kadını varma limanı bilmiş. Sefer'in geldiğini gören kadın. gülerek dogruluyor kapınm eçiğinden, ,ve Sefer, başınm döndügünü duyuyor yanına ulastığı kadının kokusundan. O vay beri vay beni, büyükkentin kadmlan hep böyle mi kokar acaba, bu ne iş? Içeri giriyorlar birlikte. Oda kapısının önünde kadın durduruyor Sefer'i. Para peşin, parayı peşin alınz bi«. Sefer hemen anlıyor, her dükkân kapısı gibi bu büyükkent de işte, şu odamn kapısı da tuzaktır, bir pır» tuzagıdır. Ne kadar? Şu kadar, diyor kadın. Sefer'in eli cebine gidiyor içeri girerlerken. Ve kadının odasından çıkarken, garipsi bir hüzünle tiksinti yerleşiyor lçine. Plaktan yükselen sesler, şarkı ve zil sesleri, sokaga girerken duydu£u sesler değildir sanki, ve sokak daha bir loş, kaîvetli ve kirlenmiş gibi ne garip! İçinde bir doyumsuzluk Sefer'in. SokaktaKi kirlilik kendine de bulasmış gibi hissediyor kendini. Sokaktan bir çırpıda çıkıyor. Bu yosmakent herşeyini satıyor, her şeyini; kadın; da satışa çıkarmıştır bu kent demek bu böyle, diye düşünüyor Sefer fırındaki ekmek tezgâhına dönerken. Kadın eti satılıyor bu kentte, bacak ve kol ve göbek satışa çıkanlmış. kiraliii! Ve fırından içeri girdiginde. tezgâhtaki ekmekleri gören Sefer, ekmeklerin yanına yaklaşamıyor tezgâhtan uzâkta duruyor. Fırının arka bölmesine geçip acele, yıkanmağa duruyor bölrne ardındaki yıkanılacak yerde. Çardakh. şarfch, zilll pullu ve kadınlı sokagın kirinden armıyor o sokafı orada bırakmak gerek, ekmek tezgâhının ardına birlikte gelmemeli o sokak: Akşamlardan bir akşam. fınnın kapanmasına yakın. fınnın sahibi Sabn tezgâhın arkasına dolanıyor; sıkjnülı bir hâli var, sıkıntılı, öfkeli, kuşkulu ve kuşkucu. Sefer'i şöyle yukandan a$ağıya bir süzüyor inceden. îçinden bir şeyler de diyor ama ne dediği belü değil. sövüp sayıyor gibi kendi kendine. Fınn yeni bır parti ekmek için yakılmış, ısınmaya durmuş. ve kapagı açılmış, içine sürülecek ekmekleri bekliyor, Sefer, patronunda hoşnutsuzhık olduğunun farkında. ama nedenıni bilmiyor. Dişlerinın arasından neler sovüp sayar bu adam. bir zoru var, ama ne? Nedeni şuvmuş saymanın: Bu gtinkü ekmeğin sayımında turarsızlık buimuş fırıncı Sabri. Hesap kitap etmiş, işi sayıya vurmuş, ve sonunds anlamış ki. elü kadar ekmek görünmüyor hesapta. Ve elbette, tezgâhtaki Sefer'den tüm kuşkusu, henüz açmamış ama, eUi ekmek parasmı Sefer'm cebe attığını sanıyor. Bir şey mi var? Bir yaramazhk mı oldu yoksa fırmda? Var ya, bir şey var elbet, ne oldu bilmez misın sen sanki? Sefer anlıyamıyor, nereden anlasm: Kendinden işkilli olmayanın kafası kuşkuya yer vermez ki! Saf saf bakınıyor fırıncının yüzüne. Elli ekmek eksik çıktı hesapta. Bir günde elli ekmek eksik var. Nerede bu ekmekler? Bir yere mi sakladılar? Saklambaç mı oynuyorlar yoksa fınnda? Eelki eksik sürülmüştür fırına? Hangı eksık? Şimdıye dek bir eksiklik görülmedi de şimdiuıi eKsıklık görülecek fınna sürdügümüz ekmekte? Başka ne olabüir? Tezgâhtan ekmek kaçmaz bir yere. (DEVAM1 VAR) Hitîer'in etkısiyle koyu bir Yahudi düsmam kesilen Pantürkıstlerimiz pek şaşacaklardır ama. Pantürkizmin ilk fikir babalan Yahudiler olmuşlardır. Rusya'nın Yahudilere yaptıjjı baskılar yüzünden, Yahudi aydın lan Rus Çarlıguıa düşman idiler. Bu nedenle Rusya'ya karsı büyük bır Türk kavminin varlığı üzerinde durmuşlardır. Ozeilikle asıl adı Zadoc Kalın olan Leon Davis Cahun ve siyonist harekete kanşan Vambery Pantürkizmin doğuşunda ön planda rol oynamışlardır. Leon Cahun'un Asya Tanhü» giriş yapıtmın Türkler e ait bolümU Necip Asım tarafından Türkçe'ye aktanlmış ve bu yapıt, Ziya Gokalp'ın deyimıyi» «Her yanda Türkçülüğe dair eği lim» uyandırmıştır. Gökalp 1356 da Istanbula zeldiğinde ilk okudugu yapıtın Leon Cahun'un ı«rihi oldugunu söyler, fakat yapı tın objektıf olmaktan çuk, belli bır amaç güttüğünü belirtir: «Bu kitap, adeta PanTürklzm ülküsünü tes%ik için yanlnuş gibidir.» Amaç Rusya'ya karşı Pantürkizmi kullanmaktır. Leon Cahun bu amaçla «Jön Türkleri» ıslâm cılık ve Osmancılıktan kurtarmaya çalışır. Türklertn Asya'dan gelerek, Avrupa"S*a ilk yerleşen bir ırktan geldiklerinı. âri olduklannı, fakst Sami Araplarm dıni olan îslâ.ma girdlkten sonra Türkiuklerıni yıtirdiklerıni ileri surer. Avrupa'da Namık Kemal'le y»km ilışkiler kurar. BİR MACAR YAHUDİSİ Pantürkizmin babalarındsn sa yılan Vambery ise Istanbul'da uxun süre kalan bir Macar Yahudisidir. Abdülhamid'in dostlugunu ve yakınhgını kazMnmiştır. Abdülhamıd'ten Yamıdiler için Füistınde yurt almaya çalışan Siyonist Herzl'in anııanndan öğreniyoruz ki, Vambe/y bu işte Herzl'e destek olmuş tur. Herzl, aynı zamanda onun Ingilızler hesabına çalış^ıgını belirtir. Vambery Ingilizlerin Türkistan ile çok ilgilendikleı i bir dönemde sahte derviş kıyafetiyle Tahran'dan Hiva'ya bır gezi >apmış ve gezi izlenimlerini dikkat çekicı bır yapıtta toplamıştır. Bu nedenJe Vambery Pan türkist çevrelerde baştacı edilmektedir. Ne var kı, Vambery. ölümünden az önce yaptıgı bır açıklamada. Pantürkisî gezni'n kimin hesabına olduğunu açiKİamıştır: «Ingüizler beni çok severler, çünkü onlara Asya'yı ilk tanıran benim. Dönüşümde Istanbul'rtH beni kimse dmlemedı. Bövlere gezim Türkiye hesabına iken, Ingıltere çıkarına sonuçlandı.^ RUSYA'YA KARŞI İNGİLTERE PANTÜRKİZMİ Panislamizm ve Haliiellk s<v rununda da görecegimiz üzere, İngiltere'nın Osmanlı Imparator lujuna karşı polıtikası, Hind:stan'ın güvenligı sorunuyla sıkı sıkıya ilgilidir. İngıltere, Hinctıs tan güvenliği için, AJEgarıistan'ı alıp, Ctebek ve Türkmen devletlerini, Rusya'ya karşı kalkan olarak kullanmayı denemiştir. Afgan İstilâsında başarı sağlavama yınca İran ve Afganistan'ı kalkan saymış ve Rusya"nın T*ırkistan'daki ilerlemelennden büyük kajgu duymuştur. Nitekım 183!)'da Rusya Hiva Snvaşı sırasmda. bunu Hindıstan'a tehdıt sa%an Bsşbakan Palmerston, Rusya'yı savasla tehdit eder. Rus ordusu geri çekilir. FaK?.t Asya'nın sarp bölgelerinde Afganistan'la bile başa çıkmakta güçlük çeken İngiltere. Asya'da tek başına Ruslarla ciddi bir sa\aşı göze alarak güçte değildir. Bu nedenle Rusya'nm Orta Asya ilerlemesıne karşı. müttefikler bularak Yakın Doğ'Jda karşılık \ermeyi uygun buimuştur. Örne ğin, Osmanlı Devletı ve Fransa';,'la birlikte gerçekleştırilen 1R.Î4 Kınm Savaşı, esas ıtibariyle Rusya"n:n Hokent Hanlığma salrlırısına bir karşılıktır. lîus'ıar Balf'.k denizir.den getirdiklerı parçalarla, Aral denizinde iki Tirhlı kurmuşlar ve 1853 yılında bazı kentleri ele geçirmişlerdir. Kınm Savasıyla Türkistan'riaki Rus ilerlemesi bir süre duraurulmuştur. Tanzinıat'la bırîıkte Osmanlı Devleti^ îngiltere'nin Türkistan emelleri yüzünden Erzurum dolaylarına kadar Kuzey Doğu Anadoluyu yitirdi NAMIK KEMAL TÜRKÇÜIÜK İTTİHATÇI OSMANLI AYDINLARI ARASINDA BAIKAN SAVAŞINA DEK PEK İLGİ GÖRMEZ. ONLAR TIPK1 NAMIK KEMAL GİBİ. BİR ANAYASAYLA ERMENİ ARAP V.S. BÜTÜN MİLIİYETIERİN EŞİTLİGİNİN SAOLANACAĞI İNANCINDA İDİLER. ENVER PA5A DÜNYA SAVA5I inlHATÇILAR, SIRASiNDA ESAS İTİBARİYLE PANTÜRKİZM DEĞİL. PANİSLAMİZM YAPARLAR. ENVER PAŞA, 1921'DE BttjEVİKLERLE BOZUS.TUKTAN SONRA, TÜRKİSTAN'A GIDER VE TURAN SAVAŞINA KOYULUR. îngiliz güdümüne siren , îngiltere'nin Turan politikasıyU ilgili bu ssv&sa coskunlukla kBtümıstır. fiuslar, 187576 yıllarında Hokent Hanlıgını alıp, Hiva ve Ü^gençten sonra Herat yolunu açmaya koyulunca, Rus Osmanlı savaşının en büyük kıskırtıo'Si, Türk doatu diye bilinen Disraeh ve Istanbul'da büyükelçi Elhot olmuştur. İSTAN6UL KONFERANSI Bosna Hersek ayaklanması, Osmanlı Sırp ve Osmaniı Karadağ savaşları ve Bulzaristan olayları, Osmanlı Rus sava$ olasılıguıı dogurunca, bunu önlemek üzero 23 aralık 187G'da büyük devletlerin katıldığı Istan bul Konfemnsı toolanrnifır. Konferansta Ingiltere'yi liindistan Bakanı Lord Salisbury tem sil etmiştir ve Konferansta İngiliz ve Rus temsilcileri. Balfcsü sorunlarmı defil. Türkistan s o runlarını görüşmuşlerdir! Ruslardan Türkistan'da istediSinı elde edemiyen îngiltere, Osman lıyı Kafkaslarda ve Balkaniarda Rusya'ya karsı savaşa yon^ltmiş'ir. Prof. Hikmet Bayur. b ı İngiliz politikasını şoyle açıklar: «Disraeli ve Elliot. hütüıı bu bunalım sırasmda Türklcn (uk Türk ve cından Rus düşn<inı (teçinmisler. Rusva'va karsı Babıâliyi elden geldiği kadar yüreklendirmi>lrr, ve tâ 1X78 anlaş masına kadar, her an Rusya'ya karsı savaş ilanıııa hazır biı riurıını Ukınmı^lardır. Büvüi'plçl Elliot'un Istanbul'dald nüfusu olağanüstü idi ve şişfrmesız ı\enilebilir kl. o dünemrtp Bahıâli biitün tedbirlrrini ondan esinlenerek atmıştır... Disraeli. belki daha ivi vörtctilerek Osmanlı Ordusunun Rusya vı adamakıllı vıpratmasi ve uzun 7aman işpal etme«i sayesinde İngiltere'ye Afjanislan ve Orts Asya'yı fethetmek TV tnglliz Rus sınırııu Kırgi» çöllftrinden ceçirmek olanapnı sağlamayı aklından geçirmiîti • > Ingılterp. Orta Atya'yı fethedememis ama Berlin Konfcransında aracılık edip, ICıbns'ı ve daha sonm Mısır'ı fethetmiştir. Her türlü savaştan kacınması şereken Osmanlı İmparatorlugu, îngiltere'nin TürkL>stan ?n:elleri yüzünden. Krzurum dolaylanr.a kadar Kuzey Doğu Anaitlu'yu yitirmiçtir Ingıltere'r.in bundan sonra da politikası. Rusya'nm gozünü A» yayan Osmanlı İmparatorluguna çevırnıek yolunda çaba göster mek olmuştur. Bu amaçla Balkaniarda Makedonya refornuı, Dogu'da Ermeni reformu proj*lerinin or.cülüğiinü İnşilter* yap mış. Rum ve Ermeni kom'tecil?rini desteklemiştir. Ingiltere lOdT'den sonra Rusya'yla anlajın ca da O«rmanU Imparatorluğunun idam fermanı imzaİRnmıştır. 187R denemesinden ders alan ve iyı bu dıpîomat olan Abdilhamit daiıa sonra Rtıs>a'yla iyı geçınme volunu tutmu». bu sayede. Türkiye üzerindeki birçok İngiliz ovununu bo?a çıknrtmayı »liimistir. RUSYA'DAN GELEN PANTÜRKİZM Türkç'jlük'e Paııtürkizır.i, b?tılı Türkologlann yanısıra O?man lı ülkesme getirrn ikinri hir kaynak Rusya'dsn gelen Tiır.;ler oldu. Rusya'da yayçın oiçiınde buluııan ve Kasan çfvesinie yogunlaşan Tatarlar. Türkçü'.'jğün geıişmesinde ve Rusya •ç'.nde yayılmasında öncü rolü oynadılar. Kazan Tatarîsrı. va da Türkleri, kapıtalist gelişmede başarı sagladı'.ar. Kısa sürede sanavici ve tüccar bir burjuvazı ve aktil ve dinamik b'r ı.ntellıgentsia yetiştirdiler. O ksrisr ki, İngiliz tarihçisı Toynboe, İs Iâmcıhğın ilerlemeye engel «lmadığını kanıtlamak için Kaıân muslümanlarmm kapitalızmdeki başîrısmı örn#k gösterir. Tatar ıntelligenstsia'sı iraclıgıyla Batının milliyetçi ve modemist gorüşleri Rusya Türkleri arasında yas'ildı. Daha geri durumda bulunan Türkistan, Sibirya ve Kafkasya aydınlarına ulaş tı. Bunlar îslâm dogmalarından sıyrılmış Batılılaşma >anl'.?t aydınlardı ve Türkistan'da «Cedidyenilikçı» diye anılıyorlardı. Bun lar TurkçUlük görüşlerinı Osmanlı ülkesine getirdiler. Rusvadan Istanbul'a gelen ve asfcçrl tıbbiyedeki gizli înihat ve Terakkı Demefine katılan Hüseyin Zade Ali. burada Türkçüiük ılkelerini anlatır. Gökalp'e göre. onun Turan şüri, Pantürkizmin ilk ömeğidir. Hüseyır.zsde Ali gibi Kırımlı Ismail Gispirenski, Kazanh Yustıf Akçura ve Azerbaycanlı Ahmef Açaoglu, Türkçülük ve Pentürkizmin önde gelen kişileri olurlar. Ne var ki, bu fücirler İttihatçı Osmanlı aydınlırı arasmda Balkan £ava şıra kadar pek ilsı şrorme7. Onlar tıpkı Namık Kemal si^i. bır Anayasayla Ermeni, Arap v.s. bütün millıyerierin eşitlifinın sağîanacagı ve Osmanlı İr.ıoaratorlugunun biitünlügünün korunacağı inancında idiler. Bu nedenledir ki, Batılılarm taktigi. «Jön Türk» adını. Namık Kpmal ve arkadaşları Türkçe'ye «\eni Osmanlı» diye çevirmışlerdır. Namık Kemal Paris'te dostu I eon Cahun'un Türkçülük telkınlerine ilgısiz kalmıştır. îttıhetvilar da «Oriak Osmanlı vatanı içinde birlık ve eşitlik» görüşünü sürdürmüslerdir. tttiharçıların Pans merkezinden Istanbul'a gönderilen mektuplarda devamlı 5U görüş işlenmiştir: «Osmânlî İmparatorlugu tek başına rürk>re, Bulgarlar'a ya da Araplara ait değildır. Bu ülke, kendine Osmarüı diyen her kesin mulirU. dır.» herkesin Mrveti PANOSMANİZM İNANCI PEKİSjYOK Balkanlarda Yane Sandans!dy yönetimindeki Makedonj^alı solculann desteginin kazanılması, birçok Bulgar, Sırp ve Arna\ut çeresinin ayaklanan ittihatçıların saflarına katılması ve bazı Ermeni örgütlenyle işbirligi kurulması, itiihatçılinn Panosmanizm inancını pekiştirmıştir. Bununla birlikte, Rusya Türk leri en buyük yakınlığı ittihatçılar arasında bulmuslardır. Klâsik Osmanlı aydınları ve islâmcılar ıse Rusya TUrklerine atej püskürmüşlerdir. Sülevman Nazif, Türkçülerin iddia ettigi gibi Osmanlılann Tatarlarla, Mogollarla akrabahğını «uyd'irma» saymıştır. Ebuzriva Tevfik •Tatar kanım gerçekte Ruslar ın damarlarmda aktığını, Ruslar'ın bu yüzden kan dökücu bır millet olduklannı» yasmıştır. Nâmık Kemal de Niyazi Berkesin belirttiği üzere, Osmanlt İmparatorlugu dışındaki Türklcr'i İslâmiara zarar veren «Tatar» olarak sevmemiştır. İslâmcılardan «îslâmda davavı Kavmiyet» yapıtırun yazan Babanzade Ahmet Naim ise, cTürklük» iddiasına bile tahammü! edememektedır. Berkes. bu ünlü ıslâmcmın görüşlerini şöyle özet lemektedir: «Türklük Rusya'dan jelen Tatar Türkçülerin icadeltiği bir pfsanedir. Isl&m tarihindrn avrı bir Türk Urlhl yoktur. Bun'ar. damarlaruida bir damla bile Türk kanı bulunnıayan insanlan Türk olduklarına inandınnaktadırlar. O «üzellm mü*liinun aıllannın yerine acaylp Türk adları fetirtnektedirler. Şeriatta yer) olmayan Türklük iddiaları ile ötünnıek sadece gnlünçtür.» Rus Çarı ile özel ilişkiler ku ran Abdülhamit ise. değil Pan türkizmi, Rusya halklannın öz TiFFANY GüUU EV. cryı ttAMAt• SI2 BIC GARTH ZAMOS KAÇMiŞ \ /MOTOCLÛBIKllM SESFNt DUVU <SACTU ONUU2I GÖHDUM V C aiZlM AOAOÛ. ON . LABl KTOO CS KAOAB COEUCTU BC.TB: ME. MI MEA42 VOK VAA OTElfM SABRAMO'MUN UB.ÜKOPVEBS ONU£i "53 W!9