28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Dünya ikliminin soğumaya başladığı öne sürülüyor Dünya ikliminin giderek sertleştiği ve toprağın tekrar soğumaya başlayacağı yönündeki görüşler giderek yoğunlaşmaktadır. Fransa'da yayınlanan, Le Nouvel Observateur dergisinde çıkan bir yazıda bildirildiğine göre, geçtiğimiz yıl dünyanın diğer bölgelerinde olduğu gibi, Fransa'mn kuzeyinde de kuraklık başgöstermiş ve Avrupa'da patates üretiminde önemli düşmeler olmuş. Yine ayni yazıda verilen bilgilerden, Afnka'daki Sahra çölleri hızla güneye doğru yayıldığı gibi. Hindistan'a yağmur getiren muson rüzgârlannın da kıyılardan uzaklaşmış olduğu, anlaşılmaktadır. Dünyanın tanınmış klimatoloji (iklimbilim) uzmanlanndan biri olan îngiliz bilim adamı Reid Bryson'a göre, bu değişiklikler dünyadaki iklimin soğumaya yüz tuttuğunun beürtileridir. Bryson, dünyanın uzun bir dönem sonunda tekrar buzullarla kaplanacağını ve ineklerin tekrar zayıf düşeceği bir döneme girileceğini iddia etmektedir. Iklim uzmanı Bryson'un bu tezi diğer bilim adamlannın da aklına yatması üzerine kendisi Amerika Birleşik Devletlerine çağnlarak, Senatonun ilgili komisyonunda görtislerini açıklaması istenmiştir. Giriştiği siyas! komplo ve clnayetleri unutturmak için büyük çabalar sarfeden, görevinin sadece karışıklık çıkarmaktan ibaret oldugu izlenimini sümek isteyen CİA, Bryson raporunu ele almış ve kamuoyuna duyurmuştur. Bunun üzerine de Batı basmı da soruna ciddiyetle eğümeye başlamıştır. Ancak bazı bilim adamlan klimatolojiyl (ifclim bilim) bir bilim dalı olarak kabule yanas mamaktadır. Yine de bu alanın uzmanları çaiısmalarını sürdürmektedir. Aslında Jeolog olan bilim adamı, Cesare Emiliani 700 bin yıllık bir zaman kesidi içinde her 90.000 yılda bir buzullaşraa dönemi geçirildiğini de ortaya koymuştur. Emiliani'ye göre sıcak dönemler soğuk geçen dönemlere oranla çok daha kısa olmuştur ve sıcak dönemlerin toplamı 50.000 yılı geçmemektedir. Bu bakımdan önümüzdeki yüzyıl sonunda yeni bir buzul çagına girileceği de tahmin edilmektedlr. Yine bilim adamlaruıın bildirdiğine göre insanların yaşıyabileceği yumuşaklıktaki iklim 12.000 yıldan (azla sürmemektedir. Dünya iklimi ise 11.000 yıldan beri yumuşaklığını korumaktadır. Yine ayni bilim adamlarının bildirdigine göre 1O501965 yıllarında havaların çok ıyi gitmesi ise olaganüstü bir olay olmuştur. İklim uzmanı Bryson 1966 yılında, hava değişikliklerinin yeni bır soguma dönemine girildiğini gösterdiğini iler sürmüştür. Amerikalı bilim adamına göre, soguma 15. yüz yılda başlamıştır. Ancak sanayl artıklarımn havayı kirletmesi sogumayı geçici olaralc durdurmuştur. ÇünkU havaya kanşan karbon gazı tıpkı çiçek serlerindeki cam görevini yapmakta ve güneş ışınlarını geçirdiği halde topraktan yayılan sıcaklığı tekrar geri yollamaktadır. Bryson'a göre bu olay toprağın çok daha önce soğumasının önüne geçmiştir. Ancak 1930 yıllarından sonra havaya karısan sanayi tozlanmn da güneş ışınlarının dünyaya ulaşmasını engellemeye başladığı da öne sürülmektedir. Öte taraftan iklim degisikliklerinin neden olduğu kuraklıgm tarım alanında da etkisini gösterdiği bildirilmektedir. Bu nedenle dünya tahıl stokunun 218 milyon tondan 103 milyon tona düştüğü haber verilmeictedir. Bryson'a göre ortalama hava sıcaklığının düş mesi ve iklimin istikrarsızlığı, olumsuz sonuçlarını önümüzdeki 10 yıl içinde tanm alanında ken disini çok daha fazla belli edecektır. Bazı bilim adamlan İse bu yargılann yanlış ve kasıtlı olduğunu savunmaktadırlar. Onlara göre, yeryüzündekl kaynaklar dünya nüfusunun gereksinmelerini fazlasıyle karşılayabilecek durumdadır. Örneğin ortalama besin tüketiminde ortanın çok altında olan Japonlar, dün yanın en iyi beslenen ülkeleri arasındadır.. Bu bilim adamlarına göre dünyada besin bolluğu vardır, ancak bu sanayi ülkelerinin ısrafı ile mas kelenmektedir. Örneğin gelişmiş ülkeler, birey başına dünyamn ötekl ülkelerine oranla üç kat daha fazla tahıl tüketmektedir.. Ote yandan Amerika Birleşik Devletleri ve Kuzey Avrupa ülkeleri kedi ve köpek gibi evcil hayvanlara verdikleri pro'einli besjnlcr. Hindistan'da insanların aldıkları proteinli besinlerden daha fazladır. (Dı? Haberler Servisl) KLİMATOLOJİ (IKIİMBİLİM) UZMANI BRYSON. DÜNYA İKLİMİNİN SOĞUMA BELİRTİLERİ OURAH AVRUPA'DA BAJLAYAN KURAKLIĞI. SAHRA ÇÖLLERİNİN 6ÜNEYE YAYILMASINI VE MUSON RÜZGARIARINM HİNDİSTAN KIYILARINDAN UZAKLAJMAİINI GOSTERIYOt BERLİNGUER İLE MARCHAÎS'İN ORTAK PARİS MİTİNGİ "AVRUPA KOMÜNİZMI,,NIN DOĞUŞU SAYIL1YOR İTALYAN KOMÜNİST PARTISİ LİDERİ ENRİCO BERLİNGUER İLE FRANSIZ KOMÜNİSî PARTISİ GENEL SEKRETERİ GEORGES MARCHAİS'NİN PARİS'ÎE YAPTIKLARI İLK ORTAK ÎOPLANTIYA FRANSA VE KOMS.U L'LKELERDE ÇAUŞAN İTALYAN, İSPANYOL VE YUNANLI İŞÇİLER DE YOĞUN BİÇİMDE KATILDILAR. BERLİNGUER, KONUS.MASINDA «HER İKİ PARTİNİN TAKLİT EDECEĞİ, ÖRNEK ALACAĞI SOSYALİZM MODELİ YOKTUR. DEDİ. MARCHAİS DE ABD'NİN DIŞ POLİTİKASINI ELEŞTİRDİ VE ORTAK PAZAR'IN ÇOKULUSLU S.İRKETLERİN DENETİMİNDE BULUNDUĞIM' SÖYLEDİ. KOSTA DAPONTE PARtS Perşembe gecesi Parisüı kusey dogusunda bri işçi semti olan Villette İtalyan ve Fransız komünist liderlerinin ilk kez yaptıklan ortak toplantı «Batı Avrupa komuoizminin» (eurocommunisme) doğuşu biçiminde değerlendirüdı. İtalyan ve Fransız komünistlerinin diğer partilerle hükümet ortaklığı önensmi ortaya attıklarından bu yana oluşan bu yeni kavram İtalyan Komünist Partisi Birinci Sekreteri Enrico Berlinguer'in önceki gece yüz bine yakın bir topluluk önünde yaptığı konuşma ile de vurgulannuş sayılıyor. Fransız Komünist Partisi Genel Sekreteri Gev orge Marchais de 45 dakikalık konuşmasında Avrupa'da oluşan «yeni komünizmin» savunmasını yaparak «İtalyan ve Fransız komünistlerinin her ülkenin kendi siyasal ve sosyal rejimini seçmekta özgür ve egemen oldugunu desteklediğini» .söyledi. İtalyan ve Fransız Komünist Partileririfcl, ffl*lerden beri hazırlanan bu ortak açıkhava toplaatısında gecenin yıldızı olan Berlinguer de «İtalya'da oldugu kadar Fransa'da da komünistler devlet ile toplumun yönetimine katılmadıkça ilerleme ve gerçek bir değişiklik beklenemeyeceğini» eöedi. İtalya'daki genel seçimlere üç haftadan az bir süre kala yapılan bu toplantıda Berlinguer'in konuşması her ne kadar bir seçim kampanyası havasım estirmişse de Fransız solunun komşu ülkedeki .İtalyan usulü» komünizm kavramı y« modeli ile yakından ilgüendikleri, etkilendikleri ve yönetici smıJın da ayni ölçüde tedirgin olduğu gözden kaçmıyor. Örneğın Fransız televizyonunda bir gazeteci «doğrusu, Berlinguer'in çok sevimll bir insan oldugunu kabul etmeliyiz» demekten kendıni alamadı. Bir îngüiz gazetccisi ise Daily Espress'te şöyle diyordu: «Berlinguer acaba dünyadaki ilk dürüst kızü mı?» Berlinguer Marchais ikilisinin ortak mitingini izlemeye gelenler arasında iki partinin ileri gelenlerinden başka Fransa'da ve komşu ülkelerd» çahşan İtalyan işçileriyle İspanyollar ve YunanUlar ön plandaydı. Yunanlı besteci Teodorakis, ünlü Fransız ozanı Louis Aragon'un yanında görülüyordu. Toplantının başında ve sonunda Fransız ve İtalyan Ulusal Marşları yanında, Enternasyonal v» Bella Ciao gibi partizan şarkıları da söylendi. JEOLOG CESARE EMİLİANİ'YE GÖRE DÜNYA 90 BİN YILDA BİR BUZULLAS.MA DÖNEMİ GEÇİRİYOR; BU GÖRÜS.E DAYANANLAR. DÜNYANIN YENİ BİR BUZUL ÇAGINA ÖNÜMÜZDEKİ YÜZYIL SONUNDA GIRECEGINI SAVUNUYORUR Berlinfiıcr Marchois ortak taplantısından önce Paıin sokaklan ikl liderin afişleriyle kaplandı. Bu afişleme kampanyası bazı Parislilerce Amerikan seçim kampanyalanna benzetildi. Hindistan'da nüfus artışmı önlemek için evlilik yaşı yükseltildi Hindistan vc Bangladeş'te, nüfus artısının önüne geçebilmek amacıyle hükümetlerin evlilik yaşına da el attığı, kadınların evlilik çağının U'dan 1t'e, erkeklerin ise 18den 21'e çıkarıtdığı haber verilmektedir. Hint hükümetinin evlilik yaşını daha da yükselteceği gelen haberler arasındadır. Le Monde Diplomatique'de yayınlanan bir yazıda verilen bilgilere göre, bu h«r iki ülkenin de dünyadaki en yoğun nüfusa sahip olmalarına karşılık yeieri kadar besin kaynakları yok. Bu nedenle de yöneticiler, doğumları azaltmak için yeni yeni önlemlere başvuracaklarını açıklamıs bulunuyor. Ayni yazıda verilen bilgilere göre, Hindislan'tn nüfuI U halen 400 milyon» ulasmıs bulunuyor. 2000 yılında ise bu sayının bir milyara ulaşacağı tahmin ediliyor. Hindistan'da 1952 yılından beri uygulanan aile planlaması, doğal nüfus artıslarınm önüne de geçebilmis değil ve Hindistanda nüfus her yıl yüzde 2,5 oranında artmaya devam ediyor. Banglades'te ise halen 80 milyon Insan yasıyor ve nüfus her yılda yüzde 3 oranında artıyor. Uzmanlar bu artışın ayni tempoda devam etmesi halinde, yüzyılın sonunda bu küçücük ülkedeki nüfusun 150 milyona ulasacağını tahmin ediyor. Her iki ülkedeki tarım reformları da tahıl üretiminde bir artma sağlamış bulunuyor. Özellikle Hindistan buğday üretiminde belli oranda basarıya ulasmıs. Ancak her iki ülkedeki kalabalık nüfus gözönüne alınınca, klsi başına düsen yıllık buğday tüketiminde önemli bir artma da olmamıs. Bundan başka her iki ülkede, besin tüketiminde büyük esitsizlikler de var. Son yıllardaki olaylar da, ulusal tahıl ürünündeki artısın sorunları çözemediği ve insanları kıtlığın pençesinden kurtarmaya yettnediğini göstermiş. Sözü geçen yazıda, Hindistan'da 1975 yılı haziran ayında olaganüstü hal ilan edilmesine neden olan karışıklıkların arkasında sosyoekonomik bir bunalımın yattığı da belirtilmektedir. Ayni yazıya göre, Bangladeş'teki hükümet darbesinin arkasında da 1*74 yılında geçirilen açlık feliketinin etkileri bulunmaktadır. Hindistan'da bazı yer»l hükümetler, çok cocuk sahlbi olan çiftleri cezalandtrma yolunu s«çmi;tir. Bu bakımdan bu tutum Bükreş Konferansında ahnan kararlar ve kabul edilen temel kurallara da ters düşmektedir. Bükrer Kor,feransında ise her çiftin çocuklarının sayısını dilediği gibi belirleyebileceği kabul edilmiş bulunmaktadır. Bombay eyalelinde ise hükümet bir milyon kisinin kısırlaştırılmasını öngören bir tasarı hazırlamıştır. Ayrıca verilen emirlere uymayanlara da ağır hapis ve para cezaları da verilecektir. Ne var kf, bütün bu tasarılar sadece polisiye tedbirlerle uygulanabildiği için, harcamalann da büyük ölçüd* artacağı belirtilmektedir. Hindistan daha önce de doğumlarm öniine geçmek İçin klâsik önlemlere başvurmus ve başansızlığa uğramıv tı. Bu nedenle, hükümetin kadın ve erkek gözstilmeksizin kısırlastırma yolunda ciddi incelemeler yaptığı haber verilmektedir. Yeni Delhi hükümetinin çesitll dinî gruplar tarafından gelen tepkiler üzerinde bu tasarıyı bir süre için geri aldığı da verilen haberler arasındadır. (DIŞ HABERLER SERVİS) «AVRUPA KOMÖNİZMU ? VİETNAM'IN KALKINMASI İÇİN TÜM SOSYALİST ÜLKELERİN YARDIM1NA İHTİYACIMIZ VAR,, Uluslar Topluluğu, bu bölgede özgür ve tarafsız bir tutum izlemeyi tasarlamaktadır. Bu toplulukla sizin tutumunuz arasındaki fark nedir? CEVAP Bizce. saldırgan emellerle kullanılan Amerikan üslerinin bu bölgelerden kaldırılması çok daha önemli bir sorundur. Bu üsler Gfineydotu Asya'daki halklann birbirine yaklasmasında en büyük engeli oluşturmaktadır. Bu bölgedeki bazı ülkeler, özgürlük, banş ve tarafsızlık sözleri etmelerine karşm Amerika'ya bagımlı olmaktan kendilerini kurtaramıyorlar. Bu paravana arkasına sıgınan bu ülkelerin, Çinhindi halklannın kurtuluş savaşlanna karşı çıktığı da bilinmektedir. Şimdi de ayni ülkeler, bu paravanadan yararlanıp emperyalizm yanlısı bir politika izlemektedir. Oysa asıl banşçı, tarafsız ve özgüTİükçü politikayı biz izlemekteyiz. SORU r Kendi topraklannda Amerikan üslerine yer veren bazı Güneydoğu Asya ülkeleri, * bu üslerin kaldmlmasını istediğimiz tçin. sizi kendi iç işlerine kanşmakla suçlamaktadır .. CEVAP Bir ülkede devrime, o ülkenin halkı karar verir. Bir ülkedeki devrimcilerden yana olmak o ülkenin iç işlerine kanşmak arüamma da gelmez. Çünkü Amerikan üslerinin kapatılmasını isteyenler yöneticiler değil halktır. Fransız halkı da Vietnam'daki banş ve bağımsızhğı destekledl. Bu Fransa'mn bizim iç lşlerimize karıştığı anlamına gelir mi? Tam tersine, bütün dünyadakl ilerici güçlerin görevi böyle bir savaşı desteklemektir. SORU Dış ülkelere sıgınan, ya da orada yasayan Vietnamlılar geri dönebilecek midir? CEVAP Biz dış ülkede yasayan Vietnamlıların yurda dönmelerinden yanayız. Zaten bunlann bir kısmı gelip aileleriyle görüstü. Kesin olarak yurda dönenlerin sayısı ise henüz çok azdır. Ülkedeki koşullar degiştikçe onların daha çok sayıda gelmeleri beklenir 1975 yılmda dış ülkelere sığmanlar için nasıl bir tavır aldığımızı daha önce açıklamıştık. Ülkelerine geri gelmek istevenlerin durumlannı inceleyecegiz. Ancak şimdilik daha büyük sorunlarla karşı karşıya olduğumtız için bu konuya egilecek fırsatı bulamadık. (Dış Haherler Servlsi) FRANSIZ LE MONDK GAZETESİ MUHABtRl. GtİNEY VtETNAM GEÇÎCt DEVRİM HÜKÜMETİ DIŞİŞLERİ BAKANI BAYAN NGUYEN THİ BİNHTLE GÖRÜŞTÜ. GÖRÜŞMENİN ÖZETİNÎ OKURLARIMIZA SUNtTYORUZ: SORU Vietnatn'm ABD, Çin, Sovyetler ve Fransa ile tlişkileri ne durumdadır? CEVAP Bize karşı düşmanca bir tutum içinde olan ABD ile şimdiye kadar hiçbir ilişkimiz olmadı. Son gtinlerde ABD Dışişleri Bakanı Kissinger'in, ilişkilerin duzelmesi gerektiği yolunda bazı demeçler verdiğinden söz edildi. Ancak bu demeçlerin başkanlık seçimi için bir propaganda amacı taşıdıgı da söylenebilir. Biz ABD ile iliçkilerimizin duzelmesi için hiçbir ön kosul ileri sürmüyoruz. Ama Amerika'nın da bize düşmanca bir politika izlememesi ve 1973 yılında yapümış olan Paris anlasmasının 21'inci maddesinde öngörülen yardımlan yerine getirmesi de gereklidir. Çin, Sovyetler ve diger sosyalist ülkelerle de dostluk ilişkilerimizi devam ettiriyoruz. Önümüzdeki kalkmma döneminde de bütün sosyalist ülkelerin yardım ve desteklerine güveniyoruz. SORU Saygon'da yabancı konsolosluklar açılacak mı yoksa Fransız Konsolosluğunun yarlığıyla mı yetineceksiniz? CEVAP Saygon'da prensip olarak yabancı konsolosluk yoktur. Biz sadece EVansız Konsolosluğu memurlannm ülke içinde kalabileceklerine karar verdflt o kadar. Yeni BİRAZ POLİTİKA, BIRÂZ DA SINEMA... Amerikalı ünlü sinema oyuncusu Jane Fonda. üç yıllık bir aradan sonra yeniden beyaz perdeye döndü. Jane Fonda yeni fılmi <Dick ve Jane» de tipik bir Amerikalı ev kadınını canlandınyor. Sanatçı 1971 yılında •Fahişe adlı filmıyle Oscar odülünü kazandıktan sonra sinemayı ikinci plana iterek. sıyasal faaliyetlere agırlık vermişti. Jane Fonda «Dick ve Jane» adlı filmde oynamayı ise, filmin bir komedi ve rol arkadaşınm da Georges Segal olması nedeniyle kabul etmiş. konsoloslukların açılması, Kuzey Vietr.am'la birlikte düşüneceğimiz bir konudur. SORU Vietnam'ın. özellikle petrol alarunda olmak üzere, dış yatınmlara açık olduğu söylenmektedir. Siz bu söylentilere ne dersiniz? CEVAP Yabancı ülke ve şirketlerle işbirliği yapmaya hazırız. Ancak biz sadece ulusal egemenliğimizle bağımsızlıgımıza saygı gösterilmesini istiyor ve işbirliğinden de her iki tarafa eşit çıkarlar sağlanmasım diliyoruz. Bu nedenle pek yakında yabancı yatırımlan düzenleyen bir yasayı >ürürlüğp sokacağız. SORU Güneydoğu Asya Sudan'da kuzey ve güney arasındaki iç savaşın sona ermesinin üçüncü yıldönümü kutlandı BEYRUTTA YAYINLANAN EL SAYYAD DERGİSİNDE YER ALAN VE STJDAN'IN İÇ SAVAŞTAN SONRAKİ DURtTMUHÜ KONU ALAN YAZININ OZETİNİ SDNUYORUZ: Sudan'da üç yıl önce saglanan ve 17 yıl süren kanlı ÎÇ savaşı sona erdiren ulusal banşı kutlamak için düzenlenen törenler, bundan önceki yıllarda hep Güney kentlerinde yapıhrdı. Bu yıl ise ülkenin dofusunda, Kuıldeniz kıyısındakı Portsudan kenti seçilaı törenler için. Bunun nedeni, bütün bölgeierin ulusal banş törenlerins fiilen katılmalanru saşlamaktı. Başkan Cafer Numeyrl de, bu törenlere katılmak üzere Portsudan'a gitti. Törenlenn yapıldığı Portsudan kentüıe varan Başkan Numeyri'nm yanında Başkan Yardımcısı ve Gürey Bölgesi Yüksek Yürütme Kurulu Başkanı Abil Alir de bulunuyordu. İki lider, başkent Hartum'dan sonra ülkenin ikinci kentı oian Portsudan'da Sudan Sosvaiist Birliği temsilcilen ve haik tarafından karşılandılar Törende konuşan Güneylı iıder Abıl Alir, düzgün Arapça konuşamadığı için Başkan Numeyrî'den ve kitlelerden ÖZÜT dıleyerek konuşmasmı îngiüzce yaptı Alır. Arapça konuşamamasmdan emperyalizmı sorumlu tuttu ve İngiliz emperyalizminin 1927 yılmdan beri Güney halkının İngilizce' den başka dil konuşmasını yasakladıgını belirttı. Alir'in konuşmasında değindiği en önemli konulardan biri de Kuzeyli aydınlann Güney'e karşı takındıkları taınrdı. Alir, Kuzeyli aydırüann. Güneyin kalkınmasına daha aktit bır şekilde katılmalannı ve Güney halkıyla daha sağlanı bag kurmalarını istiyordu. Bu sözler, Başkan Yardımcısmm Güneyli ve Kuzeyli yurttaşlar arasında, daha doğru«u hâlâ fsrklı olan iki toplum arasında daha sıkı bir işbtn.ği kurulmasını ve iki bölgenin daha geniş kapsamlı bir sekilde bütünleşmelerini arzu ettiğini kanıüadı. Bunun önemli bir nedeni vardır. Bilindiği gibi banşm sağlanmasından bu yana üç yıl gibi bir sürenin geçmiş olmasına ragmen, ulusal birliğin başlıca güvencesi hâlâ Numeyri'nin kişiligidir. Güneyliler ise, iki bölge arasında henüz tam bir bütünlük sağlanmadan Numeyri'nin siyaset alanından kaybolması haünde meydana gelebilecek gelişmelerden endişe ediyorlar. Aslında Numeyri de aynı endişeyi paylaşıyor. Ve Numeyrî ile Sudan dsvriminin, birliğin sürdürülmesini garanti altma alacak, onu sağlaııı temellere oturtacak kurumlann güçlenmesir.ı istemeleri, bunu gerçekleştirmeye çalışmaian da bundandır. Ne var ki, bu kuruınlar, sorumluluklarını ve ödevlermı tam olarak yüklenebümekten henüz uzaktır ve bu düzeye ula^malan için daha çok çaba harcanması gerekmektedir Abil Alir ayrıca, Güney'de uygvüanmasına başlanan kal kmma projelerinin bırtakım idari engeller yüzünden hız landınlamadığından da yakındı. Fakat, ulusal banşm üçüncü yılında idari kurumlann verleştirilmesinde yörece bir ilerleme oldugunu da belirtti. Başkan Numeyri ise yaptığı konuşmada, kalkınmanın artık bir umut ya da yapüan birtakım incelemeler ve hızlanan birtakım planlar olmaktan çıkıp somut bir gerçe<5 h&line geldiğini söyledi. Bu sözlerden anlaşıldığına göre Sudan devrimi, ulusal birliği temel amaçlan arasında kabul etmekte. kalkınmanır, ancak bu amaca ulaşıldıktan sonra gerçekîeştirilebıleceğin? inanmaktadır. Numeyri, ulusal birlifi korumak için alınacak tedbirleri de açıkladı. Bunlar arasında, Güney bölgesinin 6 idari bölüme aynlması Şcararı da vardı. Sudan Başkanı. kalkm ma projslerinin hızla gerçekleştirilmesini önleyen idsri ve bürokratik engeüerin böylecs ortadan kaldinlabileoeğins ınanmaktadır Göriilebildiği kadanyîa Numeyri, ademi merkeziyetçi bir yöntami tüm ülkede uygulamayı düşünmefetedir. Bu arada, Sudan'ın Etyopya ile ilişkilerinde başgöstcren gerginliğe de işaret etmek gerekir. Etyopya'nın son zamanlarda Sudan'a ve özellikle binlerce Eritreli mültecınin sıgınmış olduklan Kassala ve Kazarif kentlerine karşı birkaç kez saldınya geçtiği bilmmektedir. Belirtildiğine göre Etyopya'nın bu saldınlardan güttüğü amaç, Sudan'ı, Eritreli devrimcilere yardım etmemeye zorlamaktır. Hatta bu saldirüarın, Sudan'ı Afrika'nın çeşitli bölgelerinde cereyan eden çatışmalara bulaştırmayı öngördüğünü söyleyenlere bile rastlanmaktadır. Ne var ki, Hartum Hükümeti. saldınlardan güdülen amaç ne olursa olsun, soğuk kanlı davranmaktadır. Gerçi saldırılar üzerine sınıra bazı yığmaklar yapılmıştır ama. Sudan, onurunu savunmak zorunda kalmadıkça, Etyopya ile bir çatışmaya girmek niyetinde değildir. O kadar ki, Başkan Numeyrî, yaptığı konuşmada bu konuya değinmekten bıle kaçındı. Sudan'ın Etyopya ile olan anlaşmazlığıyla ilgili olarp.k karşılaştığı sorunlardan biri de Eritreli mültecilerin duumudur. Ulkeye sığman binlerce Eritreli mültecinin çeçitli sorunlarm doğmasma yolaçtıklan bilinmektedir. Konuşmasında bu konuya da deginen Numeyri mtilteciler so rununun geçici oldugunu belirterek şöyle dedi: «Mültecileri korumak zorundayız. Birtakım güçlükler çıkardıklarını biliyorum. Fakat buna tahammül göstermeliyiz. Onlar için güvenlik, eğitim, sağhk hizmetlerini kap sayan özel yerleşme merkezleri kuracagız. Sonunda mülteci kardeşlerimiz, onurlu bir şekilde vurtlarına döneceklerdi • Kuzey • GUney arasındaki tç savaşı sona erdiren Addis • Ababa Antlaşmasi gereğince iki bölgemn bütünleşmesinin dört yıl içinde, yani önümüzdeki yı] yapılacak ul;ısal birlık törenlerine kadar tamamlanması gerekmektedir. (Dıs Haberler Servisi) Berlinguer açış konuşmasında, Batı Avrupa'd» çalışan îtalyan ışçılerini yirmi haziran seçimlerinde oylannı Komünist Partisine vermeye ç»ğınrken, Marchais de Fransa'da çalışan secmen işçilerin oy hakkını kullanabilmeleri amacıyla parti olarak çaba göstereceklerini bildirdi. Berlinguer konuşmasında «Avrupa komünizmi» üzerinde de durdu: «Avrupa komünizml (Eurocommunisme') d«> yimini ne İtalyanlar ne de Fransızlar ortaya atmıştır. Dünya basınında tekrarlamp duran bu d#yim iki partinin tutum ve giri$imlerine gösterilen ilginin bir sımgesidir. Fransız ve İtalyan Komünist Parti leri arasında büyük farklar vardır. Tarihsel geçmişlerinde de, her iki partinin deneylerinde farklılıklar var. Ancak bu durum ortak ç«v bayı zayınatacagı yerde güçlendirmektedir. Bugün ne otuzlan ne de ellileri yaşıyoruz. Bu günkü Avrupa'da yumusama gerçegi giderek yerleşmektedir. Kapitalist Avrupa'daki degişiklikler ve gelişme saga dogru değil kendi özellikleri içinde kalarak sola doğru oluşmaktadır. Sovyetler Bir liği içinde doğan v*» îkinci Dünya Savaşı sonunda Avrupa'nın doğusunda gelişen topluluklar büyük ve olumlu adımlar atmakla beraber bugün eleştirilerimize açık yönleriyle de ortaya çıkmışlardır. • Onların yöntemlerinin ise bizim ülkelerimizde uygulanamayacağı da anlaşılmıstır. Her iki partinin taklit edeceği, ömek alacağı sosyalizm modeii olmadığı da saptanmış bulunuyor. Her ülkec'e isçi hareketi kendi öz yolunu arayıp bulmalıdır. Sosyalizme ancak demokrasi ve özgürlük yolundan gitmelidir. Her türlü dış müdahaleyi reddederken İtalyanın uluslararası ittifak ve kuruluşlardaki üyeliğini tartışma konusu yapmıyoruz İtalya bu çerçeve içinde, Avrupa ve dünyada detant ve işbirliği içinde daha faal bir rol oynamalıdır. AET'ye gelince, ülkemiz bu kuruluşun hedeflerinin demokratikleştirilmesini önermektedir. FKP Genel Sekreteri Marchais'nin konusması ise, ABD ve Ortakpazar konularında Berlinguer e kıyasla daha sertti. «1976 Fransa'sında hükümette prens ve baronlar görev alırken bir tek işçi veya çiftçt bakan yoktur. ABD emperyalistlerinin ülkemizin içişlerine kanşmasını kınıyoruz. Amerikan halkı kendi cağım sızhgı. egemenliği için ikiyüz yıl savaşmıştır. Bıraksınlar bizim halkımız da yolunu özgürlük içinde seçsin. Amerikan yöneticilerinin müdahaleci politikası Amerikan halkına ne kadar pahalıya mal olmuştur. Ortakpazar bugün çokuluslu şirketlerin egemenliği altındadır. Yönlert ve yöntemi değiştiriimelidir. Bu nedenle işçi ve çiftçmin yönetiminde söz sahibi olması şarttır.» Toplanbda eöze çarpan bir yenilik de. önceki komünist mitinglerinin aksine kürsüde ve panolarda orakçekiç simgelerinin bulunmamasıydı. Kürsünün arkasındaki panoda yalnızca Fransız ve İtalyan bayraklannın renkleri vard' Fransız gözlemcilerine göre Berlinguer bu toplantıya gelmekle Fransız Komünist Partisi'nin kuvvetli adamı sayılan Marchais'nin durumunu desteklemiş oluyor. Bazı snzlemcilere göre de İtaıya'daki genel seçimlerden önce Berlinguer'in buradaki ortak toplantıda yaptığı ıtonuşma ve Pransız komünistlerinin desteğini elde etmiş olması kendisi için de bir seçim yatırımı sayılmahdır. Bu değerlendirmelere göre Marchais, İtalyan meslekdaşından yeni Avrupa komünizminin reçetelerini almak fırsatını bulmuş oluyor. Bu işbirliginin temeli ise biîindiği gibi kasım 1975'te Roma'ya giden Marchaıs ile Berllnguer arasında imzalanan partilerarası işbirliği ve dayanısma deklarasyonuna dayanmaktadır. o Arjantin'in eski devlet başkanı bayan PeroıVun yan tutuklu durumu sürüyor GUAM'DAKİ UÇAK KAZASINDA 44 KiŞi ÖLDÜ AGANA, (Guam) «Air Manila» havayollarına ait Lockheed Electra tip: bir jet yolcu uçağı. dün sabah Guam uluslararası havaalamndan kalktıktan hemen sonra yere düşerek tamamen yan mıştır. Oçakta bulunan 43 kişiden Kurtulan olmadıgı bildirilmektedir. Uçagın düştügü yerde bulunan bir kamyonnn şoförii de yanarak, cau vermistir. (a.a.) BljENOS AtRES Panama'dakl gece totiüp. lennde dansözlük yaptıktan sonra, Juan Peron ile evlenip yıldızı parlayan ve Arjantin Devlet BasKanlığına kadar yuksclen İsabel Peron'un yan tutuklu durumunun baskente 1400 km. uzaklılrtaki bır otelo'e sürclüğü bildirilmektedir. Çeşitli kaynaklara göre, eski Devlet Başkanı günlerini gezınti yaparak. televizyon seyrederek geçiriyor. Veriletı bilgilere şöre, bsyan Peron, durumunun dddiyetini hâlâ fcavrayabilmiş değil. Bu nedenle İsabel Peron; sorgusunu yapmak üzere Buenos Airesten gönderilen yargıcı, başkentteki villasmda yaptıracağı yeni yüzme havuzunur. açılışma bile davet etmiş. Bu garip davet karşısmda yargicın çok şaşırdığı ve 1400 km. yolu, çay ıçmek ve sohbet etmek ıçın tepmediğini bayan Percn'a anlatmakta çok güçlük çektiği bildirilmektedir. Kimliği saptanamayan bazı kaşilere çekle hazineden 750 bın dolar verdifıni Kendisine hatırlatan yargıca bayan Peron'un. «Kiçbir şey hatırlamıyorum. Başkar.lığım dönemınde bana o kadar çok şey imaalattılar ki» dediti <ie söylenmektedir. Bu habere dayanılarak yapılan tahminlere göre de bayan Peron'un duruşmalardaki savunması «hatırlamıyotum» temeline dayanacaktır. (Dıj Haberler SeırisM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle